Jump to content

Kundalini Okült bir deneyim 1 (önemli)


ArchangeL

Önerilen Mesajlar

Yazan:G.S.ARUNDALE

AÇIKLAMA

Bu kitap kesinlikle Kundalini'yi uyarmak için bir rehber değildir. Diğer yandan, yazılar aracılıyla bile aktarılan bütün samimi deney ve deneyimleri koruyan bir aura vardır. Bu aura hayat öğrencisinin görüş açısını berraklaştırdığı gibi, aynı zamanda şuurunu zamanın peçesinden daha az örtülü sonsuz Olanın bulunduğu arınmış seviyelere yüceltmeye yardımcı olur.

 

Bölüm 1

KUNDALİNİ'NİN ÖZELLİĞİ

Sadece bakmakla yetinen ve kapmaya çalışmayan öğrenciye Kundalini hareketinin görüntüleri belirlenecektir. Tanımlamalar zihinle değil, sezgilerle hafifçe okunsun. Her ne kadar fantastik gelirse, okuyucu bu tanımlamaların gerçek olmadığı için değil, son derece gerçek olduğu için fantastik geldiğini anlayacaktır.

 

Bölüm 2

EVRENSEL KUNDALİNİ VE MERKEZLERİ

Güneş sistemimizin unsurlarını bağlayan bir Kundalini zinciri ve çeşitli güneş sistemleri birbirine kenetleyen diğer bir zincir var mıdır? Kesinlikle ve bir güneş sistemi merkezlerinin özellikleri ve Kozmik Kundalini ile güçlenmeleri konuları hakkında varsayım yürütmekte ilginç noktalara gelinebilir. Bu heyecan verici konuyu anlamak için önceden Kundalini'yı açığa çıkarıp insan bedenlerinin çeşitli merkezlerine yönlendirmeyi öğrenmek gerekir.

 

Bölüm 3

KUNDALİNİ'NİN TEHLİKELERİ

İnsan beyni meydana çıkan basınca dayanabilir mi? Bu ve cinsel tehlikeler Kundalini uyarımında başlıca sorunlardır. Çok büyük dikkat gerekir. Ateş-Yılanı ayrım yapmaz. Yakıp tüketir. Asgari engellerin bulunduğu yollardan geçme eğilimindedir ve bu yollar yukarı yerine aşağı da olabilir, sonuçta insan son derece tahrip edici etkilere maruz kalabilir.

 

Bölüm 4

KUNDALİNİ HER YERDE AKTİFTİR

Nerede yaşam varsa, orada az çok uyanık veya uyanan Kundalini vardır. Ancak gücünün bilinçli yönlendirilmesi tamamen farklı bir olaydır. Kundalini'nin etkilerinden biri de Birlik hissini yoğunlaştırmasıdır. Değişik şuur hallerinin arasındaki sınır ve engelleri kırması dışında Kundalini ayrıca birey ve dıştaki daha büyük Benlik arasındaki engelleri de kaldırır.

 

Bölüm 5

KUNDALİNİ'NİN GELİŞTİRİLMESİ

Bu sürecin başlangıcında bir miktar baş dönmesi belirlenir. Bu da belki yeni bir izafiyetin, yeni bir ayarlamanın ve bireyin henüz kontrol etmesini öğrenmediği fizik ötesi alemlere açılışın başlangıcıdır. Duyarlılık muazzam ölçüde artar ve örneğin kişi dıştaki insanların üzerinde iz bırakabildiği duyarlı bir alıcıya dönüşür, bu şeklide anında onların özelliklerini sezer, özellikle yüksek kalitelerini ve aksaklıklarını idrak eder.

 

Bölüm 6

GÜNEŞ-KUNDALİNİ VE DÜNYA-KUNDALİNİ

Kundalini'nin bir kutbu dünya merkezi, diğeri de güneştir. Kundalini'nin açığa çıkarılması kişinin her ikisinin arasında manyetik bir Çubuğa dönüştürülmesi anlamına gelir. Bir bakımı kişi zaten baştan o Çubuktur, ancak Çubuk henüz canlı veya uyanık değildir. O uykuda veya rüya alemindedir ve Ateşin kendisi de uyur. Kundalini'yi uyarmak Ateşi körükleyip yakıp tüketen bir Aleve dönüştürmektir, o arındırır, enerjilendirir ve Evrensel Ateş ile şuurlu irtibat kurar.

 

Bölüm 7

KUNDALİNİ'NİN YÜKSEK AMACI

Durugörü, vs. gibi yetiler ortaya çıksa da çıkmasa da, ki zamanla çıkar, daha yüksek bir şuur halinin — Budik ve daha sonra Nirvanik — uyanık bilinç halinde tesis etmesi çok daha önemlidir, zira bu Kundalini'nin yüksek amacıdır. Bu olağanüstü bir Sezgi — kişisel saptırmalardan çarpıtılmamış saf bilgi — gelişimi anlamına gelir. Eğer sorarlarsa insan arkadaşlarına gereklerinin ne olduğunu söyleme eğilimi gösterebilir.

 

Bölüm 8

MERKEZLER VE KUNDALİNİ'NİN İŞLEVLERİ

Görünüşe göre, özellikle güneş sinirağı (solar pleksüs) veya alın merkezi olmak üzere Kundalini herhangi bir merkezden gönderilebilir. Böylece anlamaya başlıyoruz ki güç esas dağıtıcıları bedenin önemli merkezleridir. Esas olay el, ayak veya göz değil, merkezlerde dönüyor.

Bölüm 9

KUNDALİNİ'NİN BİREYSELLİĞİ

Esrarengiz bir şekilde Kundalini her ne kadar geldiği Evrensel Ateşten bir ve ayrılmazsa da mekan ettiği kişiye özgün davranmaktadır. Bilinmeyen bir şekilde Daimi Atomun doğasına iştirak eder, dağılıp yok olmaz ve gelişen kişiliğin ebedi ateşini oluşturmaktadır.

 

Bölüm 10

KUNDALİNİ'NİN MÜZİĞİ

Kundalini hem müzik, hem de renktir. Nabız atan bir ses ve renk tayfı cümbüşüdür. Kundalini müziği ve rengiyle bütün yaşayanların sesiyle şarkı söyler. Şarkısında Yaşam Birliğinin sesi vardır ve renklerinde Yaşamın Sıcaklığı vardır.

 

Bölüm 11

BİR DENEYİMİN ÖYKÜSÜ

Öğrenci kendisini Kundalini'nin akışında bulur ve akışla birlikte hareket ederek evrimi açısından zamanın başına hareket eder. Geriye, geriye ve daha da geriye gider, ta ki kendisini yeni bir yaşamın açılışının ihtişamında garip bir şekilde kaybolmuş buluncaya dek.

 

AÇIKLAMA

Çevik ve beklenmedik hareketleri ve — yaşam akışında gerçek bir faaliyet üçlemi - yaratıcı, koruyucu ve yok edici/yenileyici olarak üçlü gücünden dolayı Ateş Yılanı olarak bilinen Kundalini konusunda, birkaç deney ve deneyimin kısa bir öyküsü olan bu çalışmamızda kasıtlı olarak Kundalini konusunda her ne kadar seyrek, az veya örtülü de olsa herhangi sorumlu literatürden kıyaslamadan sakındım. Deney ve deneyimlerin özgün havalarıyla desteksiz ve kendi başlarına durmalarını istedim.

Kundalini hakkında bütün açıklamalara karşı temkinli davranmak gerekir, kısmen bunun sebebi deneyim sahibi bireyin kişisel yaklaşımına dayanır — Kundalini değişik insanlarda farklı davranır — ve kısmen zamanından önce uyarıldığında acımasız bir şekilde tahribat yaratan bir gücün uyarılması konusunda herhangi bir basılı yayın yapılmaması gerekir.

Diğer yandan, yazılar aracılıyla bile aktarılan bütün samimi deney ve deneyimleri koruyan bir aura vardır. Sanırım ki, bu aura hayat öğrencisinin görüş açısını berraklaştırdığı gibi, aynı zamanda şuurunu zamanın peçesinden daha az örtülü ama yeniden erişilmez Ebedi Olanın bulunduğu arınmış seviyelere yüceltmeye yardımcı olur.

"Kundalini: Bir Okült Deneyim" kitabı kesinlikle Kundalini gücünü uyarmak için bir rehber değildir. O iş kişiye ve güncel dünya koşullarını içeren yuvayı aştığı zaman karşılaşacağa Büyük Kardeşlere düşer. Dış dünya bir yere kadar bireye yardımcı olabilir. Onun dünya okulunda ilerlemesini sağlayabilir, ama sonunda dış dünyanın ona öğretebileceği dersleri öğrenir ve yaşamın içsel dünyalarda daha ileri kurslarına hazır bulunmaktadır. Kundalini bu tür iç dünya derslerdendir ve onun lisans üstü derecesi öğretimin bir parçasıdır.

"Kundalini: Bir Okült Deneyim" kitabı az bilinen Ateş Yılan ile ilgili bir deneyim olarak, elde edilen kesin bilgileri aktarmak yerine daha ziyade sır dolu bir macerayı aktarmak için yayınlanmıştır. Kitap Kundalini bilgisi uğruna değil, okuyucuya Kundalini'nin bir sır olduğunu ifşa etmek için yayınlanmıştır. Ama bu sır son derece ilgi çekici ve cezbedicidir. Gerçek idrakin oluşması için, bütün bilgiler önceden sır ve deneyim olmalıdır. Ona yavaşça, nefes kesilerek, huşu ile, sevinçli bir hevesle ve yüce bir öteliğin içinde olma hissiyle yaklaşmak gerekir. Gerçek bilginin tümü sonsuza dek bir muamma ve deneyimdir, çünkü ne kadar fazla bilirsek, veya bildiğimizi sanırsak, her zaman bizi ileri ve yukarıya çeken elimizdeki bilgilere değer ve güzellik katan, İlahiye doğru yolumuzu gitgide zevklendiren harika ek bilgiler olacaktır.

Umarım ki, ayırt etmeyi bilen okuyucu kışkırtıcı esrarla sarılı kalmayı ve şuurunun rahat bir şekilde esnetmeği yeterli bulacaktır. Böylece tam olarak nerede olduğunu bilmezken uyanık bilincinde belirli daha yüksek hallerin, fethini bekleyen Himalaya doruklarının imalarını alacaktır. Bazen karanlıkta olan birinin günün birinde aydınlık getirecek ışığın hatırlatılmasında fayda vardır. Okuyucu zamanla hapsedilen benliğinin Kundalini'nin esrarında kaybetsin, aynı zaman-benliğini daha birçok esrarda kaybetmesi gerektiği gibi. Böylece kendini kaybederek, bizzat yavaş yavaş bütün maceralara katılmaya öğrenir, ta ki Yükselişinin ilahisini söyleyen Gümüş Sesleri duysun.

Bilgi içinde bulunmak güzel ve destek vericidir, ama gizemde bulunmak da öyledir, zira gizemde tanrılar kendilerini Tanrı olarak tanımayı öğrenir.

Yıkıp yok etmeye değil, liyakati sınamak için var olan parçalayıcı haşin dalgalarına karşı gelip, derinliklerine dalmaya çalışmadan, ilk önce engin ve derin denizlerin korumalı yüzeyinde huzurlu ve güvenli bir şekilde yüzelim. Bizi onlarla bir eden fırtına ve çalkantılarının içine dalmadan önce, ilk başta onlarla huzurlu bir şekilde yüz yüze gelelim.

Umarım ki, bu kitabın kullanımı, anlayışlı okuyucunun parçası bulunduğu daha büyük şuura kendi bireysel şuurunun bir ayarlamasına neden olur. Böyle bir ayarlama bir genişleme, mutlu gevşetme, coşku ve kendi iç varlığının dağlarına sevinçli bir tırmanış, şimdiye dek hiç girişmediği kendi varlığının bir keşfi olmalıdır.

Son olarak, bütün muğlak ve aşırı ifadelerden dolayı özer dilerim. Aşırı ifadeler kaçınılmazdı, çünkü deneyim bazen kendini tekrarlar ve deneyimi özgün, dolaysız ifade şeklinde bırakmaya tercih ettim. Muğlak ifadeler ise öğrenciye ifade edilmezi açıklamak çabasından doğuyor. Bu muğlak ifadelere de dokunmadım.

G. S. A.

 

 

Bölüm 1

KUNDALİNİ'NİN ÖZELLİĞİ

 

Kundalini nedir? Sanskritçe kelime genelde konunun işlevi hakkında gerçek fikirleri olmayanlar tarafından değişik şekillerde tercüme edilmiştir.

Kelimenin kökü kund, "yanma" anlamına geldiği anlaşılmaktadır. Bu anlam isabetlidir, çünkü Kundalini Ateş'in yanma yönüdür. Ancak delik, tas veya kase anlamına gelen sıfat kunda, kelimenin anlamını daha açmaktadır. Burada Ateşin yandığı bir kap fikri verilir. Ancak bundan fazlası da var. Ayrıca kundala sıfatı vardır, onun anlamı sarma, spiral, halka anlamına gelir. Burada Ateşin çalışma ve açılma şekli konusunda bir fikir ediniriz. Bu esas köklerden Kundalini kelimesi doğar ve Ateşe yaratıcı dişilik verir. Bazen söz edildiği gibi Ateş Yılanı, uyandırıldığında ritmik şekilde yukarıya ve aşağı hareket eden Ateş akışları şeklinde açığa çıkan kap/rahim içinde uyuyan dişil yaratıcı güçtür. Daha özel ve bireysel gücü açısından insan omuriliğin tabanında rahimde kıvrılmış uyuyan evrimsel yaratıcı gücün dişil yönünü ima eden bir kelimedir. Onun uyarılmasında birey tam kontrol sağlayacak bir konumda olmadığında, alabildiğine tehlike, hatta felaketle doludur, ve böyle kontrol gücü ancak, insanoğlunun büyük çoğunluğun ötesinde, evrimsel yolun daha yüksek merhalelerine yaklaşıldığı zaman gelir.

Arada bir, sadece bakmakla yetinen ve kapmaya çalışmayan öğrenciye Kundalini hareketinin görüntüleri belirlenecektir. Aşağıdaki betimler böyle bir öğrencinin gözleri önünde serilen Kundalini'nin çalışmasıdır. Gördüklerimi şüphesiz kusurlu olarak elimden geldiği kadar anlatmaya çalıştım. Deneyimler bazı yetkili deneylerle desteklenmiştir. Her ne kadar bir öğrencinin deneyim ve deneylerini diğer bir öğrenciyle tam ve eksiksiz olarak paylaşılması imkansız ve yasaksa ve Kundalini'yı açığa çıkarma tekniği — teknik bireyin ruh notasına göre önemli ölçüde değişir — konusunda en ufak ima vermek daha da imkansız ve yasak olduğu halde, yine de arada bir bu deney ve deyimlerin havasını en azından bir ölçüde paylaşma izni verilir.

Umulur ki okuyucu için Kozmik Şuurunun en altı kademesinin daha geniş bir bilincine süptil bir uyanışı olur, böylece ruhsal ozon diyebileceğimiz şeyin hafif bir kokusu alınıp yaşamının sınırları içinde Yüksek Benliği himayesinde en geniş benliğiyle irtibat kurulur. O bir kurtuluş, özgürlük elde eder. En sonunda kanatlarının kullanımını yeni elde eden bir kuş kadar hafif olur. Uçamazsa bile kanatlarını çırpar. Bu çırpınmalar sırasında gerçek ve gerçek olmayan, doğru ve yanlış, kullanışlı ve kullanışsız, çirkin ve güzeli ayırt etmeye başlar. Bu şekilde uyarılan ayırt etme yeteneğini sürekli kullanamazsa da, en azından biliyor, deneyimlemiştir ve ergeç bilgi-deneyim istikrarlı bir faaliyet haline gelir. Bu durumda sonunda onda ebediyen Hayat Ateşi uyandıracak ve sonsuz krallığın Taç Çiçeğini başının üstüne koyacak Kundalini'nin ilk kıpırdamaları başlar.

Hepimiz Krallıktan uzağız, ama belki de burada aktarılan deney ve deneyimler kral'ca yaşamın özelliği konusunda ne denli soyutta olsa bazı ip uçları sunabilir, dayanma ve fethetme cesareti verebilir.

Bu deney ve deneyimleri akla hitap edecek şekilde gözden geçirip düzeltmedim, hele genel anlamda rasyonel şekle sokmak için hiç uğraşmadım. Çok az değişiklik dışında sözleri geldiği gibi bıraktım. Değerleri mantığa hitap etmelerinde değil, azimli öğrencinin aynı zamanda kendisine ait olarak hissedeceği bir şeyin yansıması olarak vardır. Anlatılanların anlaşılmazlığında kendisinin de karşı konmaz bir şekilde içine çekildiği bir şeyi sezer. Her ne kadar fantastik gelirse, okuyucu bunların gerçek olmadığı için değil, kendisi için son derece gerçek olduğu için fantastik geldiğini anlayacaktır. Umarım ki, onlar absürd gibi geldiğinde, absürdlüğü, saçma gözükmelerinden değil, sadece bütün normal deneyimlere o denli farklı oluşlarındadır. Belki de sınırlı anlayışına göre saçma da gelse, belki de bazılarına daha anlamlı gelebilir.

Tanımlamalar zihinle değil, sezgilerle hafifçe okunsun, ne olabilir veya ne olmayabilir konusunda sabit ön yargılarla değil, ama kalp, irade ve zihin her şeye açık olarak. Okuyucu farkında olsun ki, inanılmaz olanın gerçek dışı olması şart değildir ve bütün işlevleriyle — fiziksel, duygusal, zihinsel ve ötesi — "Ben" dediğimiz şuur en çılgın düşlerimizin hayal edemeyeceği kadar olağandışıdır.

 

 

Bölüm 2

EVRENSEL KUNDALİNİ VE MERKEZLERİ

 

 

Önceki bölümün son cümlesi bu çeşitli deney ve deyimleri müjdeleyen beklenmedik açılışa getiriyor.

İlk sezgisel ve olası olarak yüksek şuur açılışında, deneyimleri yaşayan kişi kendisini mikrokozmos (küçük evren, insan) ve makrokozmos (büyük evren) arasındaki ilişkinin içinde buldu. Bir süre ayaklarının yerden kesildiğini hisseder. Bir anda şuurun uzayın en ücra köşesi gibi gözüken yerlere uzandığını ve ihtişamlı ve mükemmel şekilde kesinlik hissiyle birlikte şuurunun sadece evrensel şuurla yakın birliğinin olgusu değil, aynı zamanda, sonsuzluğun ötesinde bir varoluş olduğu gözüktüğü sürece "evrensel" kelimesinin ne denli doğru kullanılabilse de, evrensel şuurun belirli parçalarıyla da birliğin olgusu. Kendi bireysel şuuru gelişen yaşam içinde bir mozaik parçasıydı ve aynı titreşimde, aynı renkte başka parçalar görünüşte ona yakın bir şekilde ilintiliydi. Genel ilkeleri itibarıyla ona benzer mozaikler nerede vardır? Ve hemen yanıt olarak sanki uzaktan, ama burada açıklanması yerinde olmayan çok belirgin bir yerden titreşimler gelir. İkiz ruh teorisi, hatta bu küçücük gezegenimizle sınırlı olmayan bir çok bağlantılı ruh teorisinin arkasında kesin olarak muazzam bir Kozmik anlam vardır. Hemen diyebilirim ki, modern düşüncelerin bazı yayınlarında dile getirilen ikiz ruh fikri çok muhteşem bir gerçeğin sönük karikatüründen başka bir şey değildir. Bu dünyamızın bile ikiz yıldızı vardır ve hemen anlaşılır ki yaşamın ikilemi birliği kadar, veya üçlemi kadar temel bir ilkedir. Ancak bu evrede bu konuda üzerinde daha fazla spekülasyon yerinde olmaz.

Bu özel sezginin ışığında, öğrencinin ayakları daha da çok yerden kesildikçe, aklında dünyamızda büyük okült Ateş Törenleri ve Evrensel-Kundalini kalbi ve bedeni olan Efendimiz Güneşin arasındaki ilişkiyle ilgili varsayımlar belirlenir. Bizim için Güneş içinde yaşadığımız, hareket ettiğimiz ve var olduğumuz Kundalini varlığın özüdür. Doğanın hangi aleminde (maden, bitki, hayvan veya insan) olsun, küçük veya büyük hangi maddeden veya dünyadan olsun, her bireysel Kundalini, Güneş-Kundalini'nin bir parçasıdır. ve her ne kadar tuhaf gelse, bu küçücük Kundalini akımları Azametli Velinimetlerinin sınırsız bilgelik, güç ve varlığından (omniscience, omnipotence, omnipresence) pay alırlar. Böylece diyebiliriz ki, her birimizde oluşmakta olan sınırsız bilgelik, güç ve varoluş vardır. Efendimiz Güneş ve alevlendirdiği evrensel yaşam arasında çok yakın bir ilişki vardır.

Hemen anlaşılır ki, nasıl gözükürse gözüksün, Kundalini güçlü ve şiddetlidir, ama sadece potansiyel olarak, açığa çıkması ise karşı konmaz bir hareketle önünde her şeyi yakar.

Güneş sistemimizin unsurlarını bağlayan bir Kundalini zinciri ve çeşitli güneş sistemlerini birbirine kenetleyen diğer bir zincir var mıdır? Kesinlikle ve bir güneş sistemi merkezlerinin özellikleri ve Kozmik Kundalini ile güçlenmeleri konuları hakkında varsayım yürütmekte ilginç noktalara gelinebilir. Dünyanın merkezleri vardır — ateşsel enerjinin dönen çarkları — ve görünen odur ki, Evrim Lortlarının görevlerinden biri de Kundalini'nin dağıtımını ve yoğunluğunu düzenlemektir. Bundan dolayı onların görevleri aynı savaşta ön saflara mühimmat götürenler gibi riskli olarak tarif edilmiştir. Onlar bir şekilde kullandıkları Güç tarafından yakılıp tükenebilirler, ancak düşünülebilir ki, onların bulundukları konumda bunun olmaması gerek.

Bu olağanüstü manzaranın daha derin bir anlayışına bir hazırlık olarak önceden, sadece merkezleri uyarmak için değil, ama belirli amaçlara yönlendirebilmek için Kundalini'nin nasıl açığa çıkarıldığını ve insan bedenlerinin çeşitli merkezlerine nasıl yönlendirildiğini öğrenmek gerekir. Örneğin, belirli bir topluluk karşısında belirli bir konuşma yapılacaktır ve topluluğu etkilemek gerek. İşlemin çalışmasına bakıldığında, sanki otomatik olarak Kundalini'nin omuriliğinden yukarı ve aşağı hareket etmesi ve o bölgede belirli bir enerjilenme hissi ile başlamaktadır. Bu bütün konuşma yapanlarda veya bir şekilde insanları olumlu bir şekilde etkilemek isteyenlerde zaten çok küçük ölçüde gerçekleşmektedir. Ama özel bir talim söz konusu olduğunda, enerjilenme hissi ateşe dönüşür. Ama sadece Kalp, boyun ve beynin ortasından kaşların ortasındaki alın merkezine doğru bölge üzerinde özel çalışma yapılması durumunda, daha da çok sonuçlar elde edilebilir. Bu uyarlama işlemi güneş sinirağından (solar pleksüs) başlar, bu bazı insanların dinleyiciler önünde konuşma yapmadan veya diğer bir stresli durumla karşı karşıya geldiklerinde ilk etapta diğer belirtilerle birlikte mide bulantısı hissetmelerini açıklar. Özel durumlarda, böyle hisler hep olur ve bedenlere daha yüksek ve insanüstü Kundalini'nin nüfuz etmesi için ön arınmaya işaret eder.

Bu demek değil ki çoğu insanlarda Kundalini uyarılmıştır, ama onlarda evrensel Kundalini Ateşinin bir yoğunluğu, bir birikimi olduğunu ve sinir ve diğer kanalların alışageldiklerinden daha yüklü ateş taşıdıklarını gösterir. Ama yine de, bir bakış açısına göre Kundalini ne denli bölgeye odaklanmışsa, diğer bir bakış açısına göre evrenseldir — sınırsızdır. Yine de bazı vakalarda Ateş yoğunluğu çoğunlukla lokaldir, ama aynı etkiler gözükür.

Nikotin ve alkolün bir şekilde Kundalini'yi etkiledikleri kesindir. Nikotin Kundalini'nin genel gücü ile maruz kalan kişinin bedenleri arasında bir sınır oluşturur. Alkol ise sanki Gücü yanlış yönlere veya yanlış bir şekilde yoğunlaşmasına sevk eden bir uyarıcı gibidir. Bütün uyuşturucular, ilaçlar ve uyarıcılar sistemi bloke ederler ve birey ve daha büyük bütün şuur alanları arasında pis bataklık gazları andıran cansız ve donuk bir tabaka empoze ederler.

Ama Kundalini'yi özel amaçlar için uyarmaya gelince, görünüşe göre omuriliğinde ısınma veya enerjilenme hissi ilk belirtidir ve dış koşullar bunu yoğunlaştırır — örneğin, manyetik bir alanda, kilise, mabet gibi yerlerde bulunmak — veya müzik, ilahiler, bir tören veya ayine katılış vs. gibi etkiler. Omuriliğindeki enerjilenme hissi dışında, ayrıca kalp, boyun ve beyin ortası merkezlerin kişiye göre ya tek başına, ya da birlikte uyanışı, parlaması gibi hisler de vardır. Bu uyarılışın çoğu kez organ işlevinde sıradışı bir izlenim şeklinde belirgin fiziksel karşılığı vardır. Kalp merkezinin uyandırılmasını nasıl tarif ederiz? — Sanki serin bir parlama gibi. Bu iki kelimenin bir arada oluşu absürd gibi gelebilir, yinede olayı yanlış aktardığımı sanmıyorum.

Boyun merkezinin uyarılmasına gelince, belirli bir deneyimde fiziksel olarak geçici bir daralma hissi söz konusuydu, bunu da örneğin bir konuşma verildiğinde Kundalini'nin boyun merkezinden gelen titreşimleri canlandırması için fiziksel ve fizik ötesi arasındaki sınırları kaldırmasının etkileri olarak yorumluyorum. Sonuçta hitabet gücünün dışında güçlü bir aktarım söz konusudur ve dinleyiciler arasında değişik evrim seviyelerinde insanlar değişik şekillerde etkilenirler. Kundalini içinde yüzerler, bu da kişisel algılamaya göre değişik sonuç verir.

Anlaşılıyor ki, kullanılabilir alanları açısından Kundalini'yi elektriğe kıyaslamak mümkündür. Sürekli şuurluluk, uykuda geçenleri hatırlamak vs. Kundalini uyarımın sadece belirli meyveleridir. Daha da önemlisi, dış dünyadaki çalışmalarda verdiği direkt ilave güçtür. Hem bir yerde başka bir duyudur, hem de mevcut duyuların ve bireyin diğer mevcut işlevlerinin güçlü bir uyarıcısıdır. Kundalini'yi sadece keşfetmek aşamasındayız ve gözlenen ilginç etkileri onun sadece erken uyarım ve sınırlarının kaldırılma safhalarının sonuçlarıdır. Çok şükür ki, dünya Kundalini Işınının bilimsel keşfini henüz gerçekleştirememiştir. Yoksa arkasından tam bir kıyım ve imha gelir. Büyük Güç merkezlerinden gelen "Ölüm Işınları" ve başka yıkıcı ışınları okuduğumuz zaman, Kundalini'nin onların toplamından daha güçlü olduğunu ve kullanılması bizim için gerekliliği oluncaya dek onu pek kurcalamamakta fayda vardır. Onu istismar edene, saygı göstermeyene ve bencil amaçlar için kullananlara karşı korkunç etkilerle bir bumerang gibi geri teper.

 

 

Bölüm 3

KUNDALİNİ'NİN TEHLİKELERİ

Kundalini'nin tehlikeleri konusunda önemle durmaktayız. Bunların niteliklerini gözden geçirelim. İlk ve en önemlisi cinsel uyarımla kişinin cinsel obsesyona maruz kalıp enerjisinin tükenmesidir. Akıl dengesinin bozulması da bu bağlamdadır. Cinsel enerji ve faaliyetinin Kundalini'ye yakın bağları vardır, zira her ikisi de son derece yaratıcıdır ve birinin geliştirilmesi, diğerinin gelişmesini etkileyecektir. Bütün cinsel dürtüler tamamen kontrol altında, bireyin iradesine tabi, ve yüceltme denilen bir durumda olmalıdır. Kısacası, saygı ve adanma ruhuyla kullanılan kutsal bir işlev olarak görülmelidir. Çeşitli imalarıyla cinsel ayrışma Tanrı'nın çocuklarına bağışladığı ilk armağanlardan biriydi — bu çoğu kez istismar edildi, kaba bir şekilde kullanıldı, ama sonunda gerçek rahibin sunağa yaklaştığı huşuyla öğrenilmesi gerekir. Ancak bu şekilde seksin kutsallığına yanaşabilen kişiye nihai olarak Kundalini armağan edilir. Zira o güç faydalı ve emniyetli bir şekilde sadece sınavdan geçmiş ve güvenilir kişi tarafından kullanılabilir.

İkincisi, bedenin çeşitli merkezlerini uyarmakla fiziksel ritmik dengeyi bozma tehlikesi vardır — Kalbe, güneş sinirağı ile sinir sisteme zarar verme, beynin genel kötüleşmesiyle kronik yatalaklık ve sonuçta akıl dengesinin bozulması tehlikeleri vardır. Kişi sağlıklıysa, oto-kontrole sahipse, sakin ve sağduyuluysa, dar kafalı değilse ve cinsel dürtülerin hakimiyeti altında değilse, hatta cinsel iştahı fazla kabarık değilse bütün bu tehlikelerden kaçınabilir. Unutulmamalı ki, Kundalini'nin açığa çıkarılması için ne denli fazla yardım görürse de, geliştirilmesi büyük çapta kendisine kalmıştır. Çeşitli göstergeleri görüp denetim sağlaması gerekir. Nasıl mı? Eğer uyarım için hazırsa bunu bilecektir. Burada daha fazla kılavuzluk gereksizdir, zira Kundalini'nin açığa çıkmasına hazır bir bireyin göstergesi yapılması gerekeni sezgisel olarak bilmesi ve Bilge kişinin yardımını almasındadır.

Hiç bir zaman unutmamız gerekir, fizik bedeni diğer bedenlerden daha yoğundur ve uyum sağlamaya daha az müsaittir. Fizik bedende, diğer bedenlerdeki gibi enerji bütüne dağılmayıp belirli bir yerde yoğunlaşma eğilimindedir. Eğer örneğin astral veya mental (zihinsel) bedenlere göz atacak olursak her birinin bedenden ziyade, büyük bir organ olduğunu görürüz. Bir yere kadar fiziksel bedende belirli bir organla ilişkili işlev içsel, süptil bedenler açısından daha bütünseldir. Bir yere kadar içsel bedenlerde bölgeye has işlevlerden söz edebiliriz, ama az çok hisseden, algılayan, iletişim kuran astral bedenin tamamıdır. Aynı şey mental beden için geçerlidir, o bir bütün olarak düşünür.

Şimdi fiziksel bedenle duygular her tarafa dağılmış ve özel merkezler sıradışı duygu ve algılamalarla etkilenirken, beyin fizik ve astral beden arasında ana iletişim kanalı görevini görür. Beyin uyuştuğu, beyinle iletişim kuran sinirleri uyuşturulduğu zaman, etkileri kalsa da duygular bilinçten kaybolur. Örneğin anesteziyle uyuşturulan ve geçici bir süre acısız geçen bir ameliyattan sonraki şok gibi.

Aynı şekilde beyin fizik bedeni ve mental bedeni arasında asıl kanaldır. Mental bedenin fizik bedenin her tarafına bir nebzeye kadar kaydını bıraktığı konusunda eminim. Böyle beden parça ve organlar hissettikleri gibi bir dereceye kadar "düşünürler". Ama beyin asıl merkezdir ve dış dünyaya açılan büyük yol ağzıdır. Dolayısıyla, iç bedenlerinin fiziksel bedenin her tarafına ama beyine daha yoğun basınç uyguladıklarını düşünebiliriz. Beyin normal durumlarda ve normal insanda bütün bu yükü kolayca kaldırabiliyor, çünkü genelde çeşitli bedenler arasında çok küçük kanalların açılmasına izin verilir.

Ama Kundalini erkeç geçecektir ve en hassas ve algılayıcı merkezleri diriltecektir. Dolayısıyla mevcut yoğunluk daha da artacaktır. Bu da genelde söz konusu organın zaten tam yükünü almışken olacaktır. Kundalini'si herhangi bir sebepten dolayı açığa çıkmış bir kişi, kesin olarak her bakımdan yüksek bir basınç altındadır. Olası olarak aşırı derece zinde ve canlıdır. Olası olarak çeşitli organlarında yoğun enerji depolanmıştır ve bu yoğunluk her birinde kullanım tercihine göre değişir. Eğer stresi kaldırabilecek yapıda ruhsal bir atlet değilse, Kundalini talihsiz kişiyi acımasızca karanlıklara fırlatıp atan bir fırtınadır.

Şüphesiz, evrim sürecinin bu evresinde iç dünyalar ve dış dünyada yaşayan kişi arasında kanallar oluşacaktır. Ama olası olarak bu tür kanallar fazla derin olmayacaktır ve içlerinden birinden veya direkt olarak bir organa aniden bir güç akarsa "patlayıp" bir felakete neden olabiliriler.

Fiziksel, duygusal ve mental bedenler yüksek karşılıklarıyla kaynaşmaya başladıkları zaman, ki bu fiziksel yaşantının son merhalelerini tamamlayan ruhun fiziksel çevreden hapsedilme sürecinden kurtulma safhasında geçerlidir, Kundalini normal bir şekilde asgari engelden fazla karşılaşmadan akar. Tek bir Alev, tek bir Hayat oluşmaya başlamıştır. Asıl ciddi dikkat edilmesi gereken, bundan daha önce varolan evrelerdir. Ateş-Yılanı ayrım yapmaz. Yakıp tüketir. Asgari engellerin bulunduğu yollardan geçme eğilimdedir ve bu yollar yukarı yerine aşağı da olabilir, sonuçta insan son derece tahrip edici etkilere maruz kalabilir.

Gelişme sürdükçe ve yüksek bilinç sürekli hakimiyet kazanırken, nüfuz etme daha ritmik olmakta ve alt mekanizmaların yüksek uyarımlara karşı tepkisi daha çabuk ve zengin olacaktır.

O zaman Kundalini'nin uyarımı neyi etkiler? Ne açıdan baksan blok ve kısıtlamaları kaldırır; veya başka bir deyişle daha önce yavaş yavaş açılmakta olan ve olağan kişide çok sınırlı açık olan baraj kapılarını sonuna dek açar. Tüm bedenler arasında tam bir iletişim başlar, ama yine de bu iletişimi kullanabilmek ve yorumlamak biraz zaman gerekecek. Alt bedenler artan bir berraklıkla üst bedenlerin özelliklerini yansıtmaya başlarlar — yüksek mental ve alt Budik şuur halleri iç içe girmeye başlarlar ve sonuçta daha önce yaşanmamış bir şuur bütünlüğü yaşanır. Bu da sürekli vurguladığımız oto-kontrol gerektiren, tüm bedenlerde dağılmış duyarlılığın artışı anlamına gelir.

Günümüzde, birçok kişide, Kundalini tehlikenin az olduğu ormanda değil, tehlikenin büyük olduğu pazar yerlerinde geliştirilmelidir. Özellikle günümüzde, dünyadan soyutlamak için zamanın değeri çok fazladır ve risklere girmek gerekir. Fizik bedenin harika bir şekilde duyarlı bir şekle girip harika bir enstrümana dönüşmesi, çevreye rağmen incelmesi durumunda dıştan gelecek kaba ve şiddetli bir titreşimin son derece yıkıcı bir etkisi olabilir. Dolayısıyla, sağlam beden sağlığı Kundalini uyarımında bir şarttır. Burada bir gencin değil, bir yetişkinin sağlığı söz konusudur.

Ama daha da fazlası vardır. Tüm fizik bedenin duyarlılığı artarken, beyin yükü kaldırmak durumundadır. Fiziksel beyne baskı önemli ölçüde artmaktadır, çünkü beyin fizik bedeni ve iç bedenler arasında esas trafo veya geçit yeridir. Beyin bu basınca dayanabilir mi? Bu da belki Kundalini'yi açığa çıkarmakta sorulması gererken asıl sorudur. Yanıt büyük çapta fiziksel açıdan beynin basınca dayanabilmek için oto-kontrol ile geliştiğine, koruma mekanizmasının pekiştirildiğine dayanır. Beyin katmanların kondisyonları ve sayısı belki de iletişim kanallarının durumları ve — daha iyi bir söz aklıma gelmiyor — beynin fiziksel esnetme gücü için belirleyici bir faktördür. Kırılmaması için bükülebilmesi gerekir. Aslında "bükülme" kelimesini harfi harfi anlamda kullanmıyorum, belki de "uyum" sağlamak daha doğru bir tabir olur. İç bedenlerden gelen basıncı neredeyse karşı konmaz bir sıvının akışı gibi algılıyorum. Beyin kendisini akışa uydurabilir mi? Bunu başabilirse her şey yolunda olabilir. Ama sabitlik ölümcüldür ve sabitlikle sadece fiziksel sabitlik kastetmiyorum, ama aynı zamanda zihinsel ve duygusal sabitliği kastediyorum; yani mental ve astral bedenlerinin belirli kısımlarının sertleşmesi, kireçlenmesi bu da esneklik yoksunluğundan dolayı beyin ve hatta kalpte genişlemeyen, ama kırılan izler yaratmaktadır.

Bütün bunlar son derece karmaşık bir husustur, zira temelde Kundalini'nin açığa çıkarma gereği büyük çapta, ama tamamen olmamakla beraber, alt zihinsel ve duygusal bedenlerin durumlarına ve Kozal ve Budik bedenlerin irtibat kurup varlıklarını ortaya koydukları nispete bağlıdır. Ama fiziksel şartları her ne kadar içsel şartların yansıması olsalar da yine de hesaba alınmalıdır. O zaman bütün sorun şudur: içsel bedenler yeteri kadar geliştirilmiş ve kontrolü mü? Fiziksel beden gelişmesinin sürdüğü çağlar boyu sürecinde maruz kalması kaçınılmaz olan yanılgılı koşullandırmalardan kendini sıyırabilmiş mi? Her ne kadar yaşamdan yaşama fiziksel bedeni değişirse, her yeni beden varılan evreyi yansıtma ve ifade etmeye uygun bir tarzda şekillendirilmiştir. Bazı durumlarda ruh güçlü ana fizik bedeni zayıf, Ego'nun hazır olabilir, ama alt bedenler zayıf olabilirler ve bu durumda fizik bedeni Kundalini'nin gerilimine dayanmayabilir. Böyle durumlarda, başka bir yaşamı beklemek gerekebilir, böylece mevcut formlar kırılır ve daha esnek formlar yerini alır. Bütün bunlar Kundalini'nin açığa çıkarılışının ne kadar karmaşık olduğunu ve iyi nedenleri olmayan ve biraz da olsa rehberlik olmadan açığa çıkarılmasının ne denli akılsızca olacağını gösterir. Bunun sonucu büyük hüsran olacağı neredeyse kesindir. Dolayısıyla beyin büyük bir tehlike noktasıdır, çünkü fazla gerilimli bir beynin sonucu felaket olacaktır. Okültizm yolunun enkazlarla çevrili olduğu söylenir. Diyebilirim ki Kundalini'yi ilk safhalarında bile açığa çıkarmanın yolu daha da çok enkazlarla doludur. Pope şöyle yazmıştı:

"Az bilgi tehlikelidir;

Derin iç, ya da Pieria(1) kaynağını hiç tatma,"

 

Biri Kundalini'yi uyarmaya çalışmadan hakkında çok şey, özellikle tehlikelerini bilsin, bunlara iyicene aşina olsun. Sonrada başlaması önerilinceye dek ona dokunmasın. Az bir bilgi onu tedbirsiz ve gafil kılabilir. Derin içtiği zaman anlayacaktır görev cahilce yapılan denemeleri yasaklar, zira sonucu sadece deney yapana değil, ama bir şekilde çevresindekilere ve genel anlamda topluma bir tehlike arz eder — buna da hakkı yoktur.

1) Pieria, Olimpus dağın eteklerinde İlham perileri Müslerin bölgesi. Site yönetimin not. K.M.

 

 

Bölüm 4

KUNDALİNİ HER YERDE AKTİFTİR

Kundalini bütün yaşamda az çok aktiftir. O, Hayat Ateşidir ve dolayısıyla her şeyin içinden akar. Ama ya sakin bir dere gibi akıp dirilik verir, ya da belirli kanallara yönlendirilerek şiddetli çağlayan gibi olur. Bu durumda, umarız ki şiddetin amaçlı ve disiplinli olması için yüksek bir hedefe doğru dikkatle yön verilmesi gerekir. Kundalini madden, bitki, hayvan ve insan alemlerinde yükselen dirilik derecelerinde akar, ama nadir olarak nazik, düzenleyici bir akıntı şeklinde organizmanın etrafını hafifçe sarar.

Ancak, ne zaman ruhsal gelişimde belirli bir ilerleme kaydedilirse, Kundalini'de bir yoğunluk yaşanır, ama yine de Yola (1) açılan çeşitli evrelerde ve Yolun bizzat kendisinde etkisi halen genel olmakla birlikte, belirginleşmeye başlar. Bir Üstatla ilişki akışında önemli bir fark arz edip güçlendirir ve müritliğe kabul evresi, Üstadın Kundalini'sinin müridinkinin üzerinde çalışması ile, Kundalini'nin belirgin ama halen gayri-resmi belirli amaçlara yönelik dizginlenmesi anlamına gelir. Üstadın, müridi bu denli yakın bir ilişkiye almasında dikkat etmesi gereken hususlardan biri de, halen genel olmasına rağmen, Kundalini'nin maruz kaldığı uyarımdır. Yüce Beyaz Kardeşliğe (2) girme bireyin Kundalini'si ve genel anlamda Kardeşliğin Kundalini'si arasında kurulan bağın başlangıcıdır.

Unutulmaması gerekir ki Yüce Beyaz Kardeşlik'te bir bireydir, içerdiği belirli departmanların işlevlerine göre faaliyetleri olan ihtisaslaşmış bir bireysel şuurdur. Bu belirli departmanları insan bedenindeki merkezlerin büyütülmüş ruhsal karşılıkları olarak görebiliriz. Kardeşliğin yüce Kundalini gücü bu merkezlerden ve her bir üyeden geçmektedir, dolayısıyla, Kardeşliğe girmek bu büyük akışa katılmak anlamına gelir. Bireysel şuurun yavaş yavaş genel anlamda Kardeşlik şuuruyla birleşmesi, iki Kundalini'nin giderek kaynaşması anlamına gelir. Bireyin Kundalini'si Kardeşlik Kundalini'sinin akıntısına girmektedir. Zıt işlemin de gerçekleşmesi gerekir — Kardeşliğin Kundalini'si sadece genel anlamda değil, ama özel anlamda bireyin sistemine girmelidir. Düşünüyorum da, doğruluk açısında acaba Kundalini gelişiminde belirli evreleri "uyanma", "açığa çıkma" veya "uyarım" yerine Gücün bilinçli yönlendirilmesi diye mi söz etsek? Nerede yaşam varsa, orada az çok uyanık veya uyanan Kundalini vardır. Ancak gücünün bilinçli yönlendirilmesi tamamen farklı bir olaydır.

Kundalini'nin ilginç etkilerinden biri de Birlik hissini yoğunlaştırmasıdır. Değişik şuur hallerinin arasındaki sınır ve engelleri kırması dışında Kundalini ayrıca birey ve dıştaki daha büyük Benlik arasındaki engelleri de kaldırır. Örneğin, Kundalini'nin uyarılması bireysel şuur ile daha büyük genel Kardeşlik şuuru arasında birlik artırır. Kundalini gücünün çalışmasıyla kendini ayrı bir varlık olarak hisseden "ben" ayrılık illüzyonundan kurtulmaktadır. Kardeşliğin bireysel üyesi tabii ki üyeliğinden dolayı Kardeşlikle karışmaktadır, ama birçok açıdan bu karışma yaşanmaz ama ima edilir, yaşanırlığı zamanla gelişir. Yaşanır bir hal alması Kundalini gelişimi ile hızlanır.

Teosofik Cemiyetine katılımın belirgin gelen bir etkisi vardır, ama olası olarak üyelerinin çoğunda Kundalini'nin belirgin bir uyarımı söz konusu değildir. Bireyin kundalini'si kesin olarak etkilenir ve yoğunluğu artırılır, çünkü her ne kadar tuhaf gelse Cemiyet bir organizmadır ve kendine has Kundalini'si vardır. Bazı durumlarda uyarım dayanılmaz boyutlardadır. Teosofik Cemiyeti basmakalıp bağları koparan öncüleri çektiği gibi, kaçınılmaz olarak dengesiz bazı insanları da çeker. Teosofik Cemiyeti her zaman, bir yere kadar, sıradışı, bir şekilde farklı olan insanlar için olmuştur. Oto-kontrolleri olmadığı için farklı olan kişiler, olası olarak bu uyarımı dayanabilme sınırlarının ötesinde bulurlar. Genel olarak gelişme kaydetmeleri pek olası olmadığı gibi, durumlarının kötüye gitmesi muhtemeldir. Ama diğer yandan, normal kısıtlamaları aşmış oldukları için farklı olanlar çok yarar görürler. Ancak, daha çok Kundalini'nin aynı iyi bir kaliteyi yoğunlaştıracağı gibi yoğunlaştıracağı potansiyel zaafları olanlar vardır. Kundalini Güçtür — güç iyi için de, kötü için de kullanılabilir. Zaaf gelişir, kişi tabii bu arada kendisini hakikat ve sağduyunun yegane emsali olarak görür. Baskı kopma noktasına dek gelişir, fırsat yerine bir lanete dönüşen Cemiyete üyelik merhametli bir şekilde iade edilir. Şüphesiz ki kişi, kendi açısından bir sürü haklı savlar öne sürür, ancak Büyük Kardeşler açısından sadece hüzün vardır. Cemiyet kişinin kendini en iyi tatmin edeceği şekilde suçlanmaktadır. On vakadan dokuzunda neden düşüşten önce gelen kibirdir ve kibir kendini tanımaz, zira tanısa intiharı olur. Anca Cemiyet güçlü ve faydalı olmada büyüyerek, Hiyerarşinin desteğini alarak yolunda devam eder.

Teosofik Cemiyet konusunda yazdıklarım karanlığa karşı olarak dünyaya Işık güçlerini odaklaştıran diğer hareketler konusunda da geçerlidir. Bu gözlemler Teosofik Cemiyeti ile ilgili olarak yapılmıştır, ancak diğer organizasyonlarda da eşit şekilde gözlenebilir, ancak çoğu durumunda daha düşük oranda.

1) "Yol" ile kastettiğim şey, çevresel koşullarından yeterli bağımsızlık kurabilen ve asli gerçekleri idrak eden kişinin normalde yüzyıllar süren tekamülünü nispeten kısa süreyi kapsayan birkaç yaşamda tamamlayarak ruhsal tekamül dağından çıkan kestirme yoldur. İngiliz devlet Adamı Lloyd George dediği gibi Birinci Savaşında normalde yüzlerce yıl gereken değişim çok kısa bir sürede gerçekleşti. Ayrıca birkaç yaşamda normal olarak binlerce yıl sürebilen bir ruhsal tekamül geçirmek de mümkündür. Ancak böyle bir yolculuk için kendisinin de böyle bir kestirme yoldan geçmiş olan bir Üstadın yardımı gerekmektedir. Böyle bir Üstat zaman zaman "yüksek ve engebeli tırmanışta çoğu kez kişinin şevkini kırıp dağın daha uzun yolundan gitmesine neden olan zorluklara dayanabilen ve yenebilen" kişileri mürit olarak alır.

2) "Büyük Yüce Kardeşlik veya Loca" yüksek evrim evrelerinin yüksek kademelerine erişmiş ve okült literatüründe dünyanın İç Hükümeti üyesi olan Mütekamil Ruhlardır ve ayrıca kısmen bu yüksek ruh seviyelere ulaşmaktan uzak olmalarına karşın yanında bütün dünyevi hükümetlerin birer oyuncak hükümeti gibi kalan bu hükümetin üyesi olabilmenin eğitimini alabilecek seviyede kişilerdir. Yüce Beyaz Kardeşlikte Üyelik yaşamın anlamını anlamaya başlayan bütün samimi ve sadık çalışanlara açıktır. Ancak İç Hayatın en alt basamağında durmaktadır ve hükümetin bir öğrencisidir, biliminde Üstatlığı yoktur.

 

 

Bölüm 5

KUNDALİNİ'NİN GELİŞTİRİLMESİ

 

Kundalini geliştirmesinde veya daha doğrusu uyarıp harekete geçirilmesinde kişisel deneyimlerin merhalelerini incelemek ilginçtir. Burada incelenen vakada esas iş uykuda gerçekleştiği ve Kundalini'yı omuriliğin tabanından başın tepesine çıkarmakla omurilik kanalı hazırlanmaktadır. Kişi bunu fizik bedeninin dışına çıktığında da yapabilir, çünkü fiziksel etkiler bulunduğu halde, Ateşin kendisi fiziksel değildir. Omuriliğin dibindeki kürenin içinde küresel şeklinde sarılmış Ateş içerir. Küre üzerinde talimatlara göre gerekli şekilde konsantrasyon yapılınca ve uzun süre doğru yaşanmışsa, başka bir deyişle ona doğru yakıt beslenmişse içindeki ateş kıpırdamaya başlıyor. Doğru yaşam biçim olmadığı zaman bile bir kıpırdama meydana gelebilir, ama önceden belirtildiği gibi erken bir uyarmanın sonuçları felaket olur.

Kıpırdamanın doğru bir şekilde geliştiğini varsaysak, Ateşin sürtünmesinden dolayı küre yavaş yavaş eriyip yok olur. Ateş körüklenen kor gibi parlar ve aktif duruma geçer, içinde gömüldüğü maddenin içinden iterek yol açar, onu yakıp tüketir, normalde sönük bir şekilde ışıldayan küreyi parlayan bir güneşe dönüştürür. Bu güneş özellikle bedenin yakın bölgeleri olmak üzere, bütün yönlere doğru fiziksel olarak hissedilen ısı dağıtır.

Bu Kundalini Güneşi hızlı hareket ettiği zaman, ki bu her zaman olmaz, omuriliğin içinden sanki namludan geçen bir kurşun gibi hızlı bir şekilde yukarıya doğru ilerler. Hareketin spiral bir tarafı vardır. Yine de sanki yukarıya doğru direkt bir akış başın tepesini geçmeden ilerlemekte ve kişinin Işınına göre merkezleri uyarmaktadır. Genelde bir basınç hissedilir ama başın tepesindeki merkezde genelde sıcaklık hissedilir.

Kişinin uyanık olduğu saatlerde bu süreç devam edebilir ve zaman zaman sanki kendiliğinden olur ve sıcak bir enerji omuriliğinden yukarı kayar ve çok ilginç bir etki yaratır. Kişi harika bir yaşam duygusuyla dolar, muhtemelen gelişmiş sezgisel şuur olan halle yakın bir bağ hissedip, çok hoş bir şuur genişliğini fiziksel olarak yaşar. Bu deneyimi geçici yerine, sürekli tuttuğunda yaşamın nasıl olabileceğini düşler. İç açıcı bir birlik, aydınlık ve Gerçekle temas duygusu vardır. Sanki sınırlar yıkılmış, birey her ne olursa olsun özüne bakabilmekte ve onları büyüyen varlıklar olarak, içlerinde ihtişamlı geleceklerini cenin gibi doğumlarını bekler görebilmekte. Bu şuur halini anlatmak o denli zor ki, ama fiziksel ve fizikselden çok daha da fazlası ulu ve yüce gözükmekte, bazı peçeler sonunda kaldırılır ve illüzyon bulutlarıyla daha az gizlenmiş Hakikati görebilmekte.

Bu sürecin başlangıcında bir miktar baş dönmesi belirlenir. Yeni bir iç unsur faaliyete geçmiştir. Sanki yeni bir boyut aniden açılarak yeni bir aleme girilmekte. Bu baş dönmesi de belki yeni bir izafiyetin, yeni bir ayarlamanın ve bireyin henüz kontrol etmesini öğrenmediği fizik ötesi alemlere açılışın fiziksel ifadesidir. Sanki ağırlık olarak faal olduğu alemin gözleri yerine, bütün içsel gözleri açılmış ve etrafına bakınmakta. Daha sonra ihtiyacı olmadığı gözleri kapatıp, ihtiyacı olduğu gözleri açabilmektedir. Belki de daha da sonra bütün gözleri aynı anda kullanabilmekte, görü dikkatle bir gözden diğerine geçerek görüntü dağılma ve titremelerinden sakınılır.

Muhtemelen sadece erken safhalarda hissedilen diğer bir etki, başka bir yerde olma hissidir. Kişi sanki başka yerde yaşıyormuş ve dış dünya uzaktaymış gibi hisseder. O uzakta ve yaşamın gürültüsü ve telaşı ona sadece ince bir fısıltı gibi gelir. O bir tiyatro seyircisidir, oyuncuları başka bir dünyanın varlıkları gibi görür. Bu duygu az çok süreklidir ve dış dünyayı garip bir gerçekdışı hissiyle donatır. Bunun fiziksel ifadesi neredeyse sağırlık gibidir. Dünyaya ilgisi yokmuş gibi bakmaktadır. Bir bakıma fiziksel beyni uyuşmuştur, ama aynı zamanda Gerçeğe karşı son derece açık ve daha önce hissedilmeyen bir dirilik, ateş, berraklıkla doludur. Sanki muğlak olarak uzak bir şuurdan anlık parlamalar gelmekte, böylece zaman zaman farklı bir şuurluluk hali yaşanmaktadır. Bu parlamalar sanki başın tepesinde özel bir sıcaklık duyulduğunda, belki de bu biraz Kundalini Ateşinin kaçmasından kaynaklanır.

Özellikle omurilik civarında olmak üzere, ama bir derecede bütün bedende duyarlılık muazzam ölçüde artar. Sanki omuriliğinde sürtünmeden kaynaklanan yüksek bir gıcırtı sesi duyulur ve bu bütün beden irkilme ve şok gönderir. Özel bir sarsılma uzun bir süre içsel bir dağılma hissi verebilir. Bu duyarlılık, örneğin kişiyi dıştaki insanların üzerinde iz bırakabildiği duyarlı bir alıcıya dönüşür, bu şeklide anında onların özelliklerini sezer, özellikle yüksek kalitelerini ve aksaklıklarını idrak eder. Hemen olumlu veya olumsuz bir izlenim alınır, ama her durumda da genel meyiller görülür, ama ayrıntılar görülmeyebilir. Bazen bir kişi hakkında kayda değer bir şey yoktur. ne olumlu, ne de olumsuz yanı gözükür. O olağan biridir ve bir süre daha yaşamın olağan koşullarına bırakılabilir. Ama ayrıntılar gelmezse de insan anında bilir.

Zaman geçtikçe ateş sanki bütün bedeni sarar ve kişi bunun bedenin ötesine uzadığını hisseder,hatta yakında duran birisi ısıyı hissedip etkilenebilir. Bu süreç geçici bir süre için bedeni yorar ve kişi uzanarak biraz dinlenmek gereğini duyabilir. Yatma konumunda Ateş rahatlar mı? Fikrime göre Ateşin beynin ötesine çıkmasını önlemek fiziksel beyinde basınç yaratır, sonuçta uyku hali teşvik edilir.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bu da kundalini hakkındaki görüşlerden birisi...

Sağol eklediğin için.

Ama herkes bu yazıda yazılanları kabul etmez,siz de diğer kundalini hakkındaki yazıları okuyup ondan sonra karar vermelisiniz.Kundalinin varlığı bile tartışmalıyken tek bir görüşü okuyup benimsemek olmaz.

Kimisi kuyruk sokumunda derken kimisi de yeryüzü enerjisi diyor.Yazıda dişil deniliyor ama eril olduğunu düşünenler var....

bir sürü çelişki

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kundalinin varlığı bile tartışmalıyken tek bir görüşü okuyup benimsemek olmaz.

Kimisi kuyruk sokumunda derken kimisi de yeryüzü enerjisi diyor.Yazıda dişil deniliyor ama eril olduğunu düşünenler var....

bir sürü çelişki

 

Kundalini bir Cin dir.

 

Kisinin icine yerlesen bir Cin...Seytanidir...Ayaktan girer,beyine degin vücudun her yerine yerlesir.

Sizin gördügünüzü görür,duydugunuzu duyar,.Icinizdeki ikinci kisiliginizdir.

 

Yukaridaki yazida ismi gecen kundalini olayini ben yasiyorum.

 

Öyle sinsi bir YILAN ki,

 

o bir musallattir.

 

Ondan kurtulmanin tek bir caresi vardir,

 

Aliskanliklarinizdan, yada alişkanliklarinizdaki aşiriliklardan vaz gecmeniz.

 

Bir aliskanliginiz,bir asiriliginiz onu size musallat eder,

 

bende simdi öyle yapiyorum,

 

alişkanliklarimin tümünü analiz ederek,aşiriliklarimi tesbit ediyorum,ve onlari hayatimdan yavaş yavaş cikariyorum.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...