chesterfield Oluşturma zamanı: Şubat 12, 2010 Paylaş Oluşturma zamanı: Şubat 12, 2010 Gelmiş geçmiş en büyük dahilerden bir olan Leonardo da Vinci , " ortalama insanın görmeden baktığını , duymadan dinlediğini , hissetmeden dokunduğunu , tad almadan yediğinin , fiziki bilince erişmeden hareket etiğini , koku bilincine ulaşmadan nefes aldığını ve düşünmeden konuştuğunu söyler " söylüyor. Vinci'nin burada diile getirdiği duyusal körlüğü yaşayan insan , iç dünyası ile dış dünyadaki gerçekliğin dengesini yitirmiş.insanoğlu yarı cehennem yarı dünya dekorlarından oluşan bir sahnede , tüm yanılsamaların , düşüncelerin egemen değer yargıların çöküşünü yaşıyor. Elias Canetti'nin " körleşme " adını verdiği bu dönüşüm , insanoğlunun duyularını dumura uğratarak bir sanal gerçekliğin içinde kayboluşunu gösterir. İç iletişimini yitirmiş , ruhunu besleyen duygulara yönelik algılamanın kapısını kilitlemiş insan , dış dünya geçekliğinin aşırı ve yapay ışığının yarattığı körleşmeyi önce rüyalarla yaşıyor.Dış dünyadan gelen , büyük bir yüzdesi tasarımlanmış iletilerden oluşan iletişim sağanağı altındaki günümüz insanı , iç iletişimini besleyen rüyalardan koptuğunda , yaratılcılığını , üretkenliğini de yavaş yavaş yitiriyor. "British Columbia Üniversitesi'nde 1960'ların başlarında gerçekleştirilen bir çalışmada öğrenciler psikoloji derslerinde rüyalarını incelemişler.İlk derslerde rüya görmeyen öğrenciler varken , yıl sonuna doğru rüyalarını anlatanların sayısı birkaç kişiden tüm sınıfa yükselmiş.Psikometrik testlerde de self imaj ( kişinin zihninde kendisi için oluşturduğu görüntü ) gelişmiş ,notları yükselmiş , akademik performansları artmış.Öğrencilerin hem kendileriyle ilgili ifadeleri , hem de yaratıcı ifadeleri büyük oranda ilerleme kaydetmiş.Araştırmada , rüya görmeye verilen önemin artmasının kişinin genel durumunu iyileştirdiği ve yaratıcılığını artırdığı sonucuna varılmış " Ruh bilimciler ise rüyaları geçmişin ve bilinçaltının bir tortusu , sağıtımı olarak ele alıyorlar.( Freud , Adler , Jung ) Rüyaların önemi konusunda en iyi bilinen görüş , Sigmund Freud'un geliştirdiği psikanalizci rüya kuramıdır.Freud'a göre rüyada görülen olaylar , bilinçdışı arzuların örtülü olarak dışa vurumundan başka birşey değildir.Sıklıkla cinselikle ilgili yasaklanmış dürtüleri simgeleyen bu arzular normal olarak bilincin dışında tutulur , bastırılır. Uyku sırasında bastırmanın gücü azaldığından arzular serbestçe dışa vurulursa da , rüya gören kişinin bilincine girmelerini engellemek amacıyla kabul edilebilir imgelere dönüştürülür.Bu dönüştürmede uyku sırasında algılanan duyu uyaranlarından önceden yaşanmış olaylardan ve derinde yerleşmiş anılardan yararlanılır.Psikanalizde de rüyalar yorumlanarak bilinç dışının incelenmesine önem verilir.Rüyaların basınç altındaki ruhun sağaltım mekanizması olarak gören Freud , bu sistemi şöyle açıklıyor: " Rüya bizi uykumuzu bozmak için ziyaret etmez.Aksine , onu korumak için gelir.Onun varolmayanı gösteren hayalleri sayesinde basınç altından ki ruh gerilimleri boşalır.Böylece , sabahleyin dinçleşmiş olan vücut , boğulan bir ruh yerine , temizlenmiş ve hafiflemiş bir ruh bulur. Freud'u izleyenlerden Alfred Adler , rüyaların geçmişten çok geleceğin planlamasına yardımcı olama işlevini üstlendiğini idda eder.Adler'e göre rüyalar aynı zamanda geleceğin , kendisine güvenlik verecek bir amaca doğru yöneltmeye , tasarlamaya ,planlamaya çalışan bir organizmanın faaliyetidir. Adler , rüyaları "dün" ile "yarın" arasında bir köprü olarak görür."Bir insanın genellikle hayata karşı takındığı tavrı bilirsek , şimdi ile sonra arasında ne şekilde köprü kurudğundan habermiz olursa , rüyalarını anlayabiliriz , bu noktadan geçerli bir takım sonuşlar çıkartabiliriz.Başka bir deyişle , tüm rüyaların temelinde hayata karşı takınılmış genel tavrın bulunduğunu söyleyebiliriz. " Nurdoğan Rigel Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
philadelphia_f Yanıtlama zamanı: Şubat 13, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 13, 2010 psikanalizci birine niye ruh bilimci denmiş onu çözemedim zaten sigmund yada jung olmasa konunun bütününü dolduracak yazılarda olmayacak ne metapsişikler ne de spiritüalistler adam gibi bu konuda kendi görüşlerini ortaya atmışlar ancak bir babil babil gidiyor Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.