Jump to content

Percy Shelley 'Yalnızlığın Ruhu'


ArchangeL

Önerilen Mesajlar

Percy Bysshe Shelley 1792’de İngiltere’de Warnham,Sussex’te doğdu.ilk eğitimini Isleworth’deki Sion House Ortaokulu’nde aldı ve on ikisinde Eton’a gönderildi.On sekizinde Oxford Üniversitesi’ne gitti ve bu sıralarda kızkardeşi Elizabeth’le birlikte yazdığı ilk şiir kitabı Original Poetry by Victor and Cazine yayınlandı.Yanlızca beş ay sonra Shelley “The Necessity of Atheism”(Ateizmin Gerekliliği)adlı bir kitapçığını bastırdığı için arkadaşı Jefferson Hogg’la birlikte Oxford’dan atıldı.Bu olay ailesinden kopuşunun da başlangıcı oldu.1811’de bir hancının kızı olan Harriet Westbrook’la İskoçya’ya kaçtı ve Edinburgh’ta evlendiler.Daha sonraki üç sene boyunca gezgin bir yaşam sürdüler ve politik yazılar üzerinde yoğunlaşan Shelley”Queen Mab”dışında pek az şiir yazdı.1813’te Ianthe adını verdikleri bir kızları oldu,ancak bir sonraki sene Shelley ve Harriet ayrıldılar.Kısa süre sonra Shelley uzun zamandır mektuplaştığı filozof William Godwin’in kızı Mary Godwin’le birlikte İngiltere’yi terk etti.(Mary daha sonra yazdığı”Frankenstein”romanıyla ünlendi).Harriet 1816’da intihar etti.Shelley yaşamının son yıllarını”sürgünlerin cenneti”olarak adlandırdığı İtalya’da geçirdi.1822’de,Byron ve Light Hunt’a Pisa’da yaptığı bir ziyaretten sonra geri dönerken sandalının ani ve şiddetli bir fırtınaya yakalanması sonucu Spezia Koyun’nda boğuldu.Shelley’nin yaşamı ve kişiliği bitip tükenmez bir ilgiye ve tartışmalara neden oldu.Southey şair için şunu yazdı:”Tüm dehasına (ki en yüksek düzeyde dehaya sahip olduğunu düşünüyorum)karşın rezil,kötü bir adamdı.”Ancak Byron,Shelley’nin”günümüzde yaşayan en aşağılık,sefil kişi”olduğunu düşünen yayıncı John Murray’e verdiği yanıtta şöyle yazmıştır:”Hepiniz,tanıdığım insanların içinde istisnasız en iyisi ve en az bencili olan Shelley hakkında gaddarca bir yanılgıya düştünüz.”

 

ALASTOR’dan(Yalnızlığın Ruhu)bir bölüm:

 

İçinde akmış olan o kan güçsüzleşiyordu giderek:

Ve karanlığın içinde yalnızca iki zayıflayan ışık

Noktası parıldadığında,birbirlerini izleyen belli belirsiz

Solukları yetmedi durgun gecede kıpırtılar

Yaratmaya:-en küçük ışın söndüğünde bile

Oyalanmayı sürdürdü nabzı yüreğinde.

Duraksadı-titredi.Ancak gökyüzü bütünüyle

Karanlık kalmayı sürdürdüğünde,sisli gölgeler

Kapsadılar kendi dilsiz toprakları ve bomboş gökleri

Gibi sessiz,soğuk ve devinimsiz bir imgeyi.

Batı güneşin ışığını kesmeden önce ona hizmet

Eden altın rengi ışınların beslediği

Bir buğu gibiydi o olağanüstü gövde-

Ne duyum,ne devinim,ne de tanrısallık-

Ahenkli tellerinde cennetin nefesinin gezindiği

Narin bir ut-bir zamanlar çok sesli dalgalarla

Beslenmiş olan parıltılı bir akarsu-gecenin ve zamanın

Sonsuza dek alevini söndürdüğü bir gençlik düşü,

Hareketsiz,karanlık ve kuru,ve kimse tarafından anımsanmayan şimdi.

 

Kabalcı yayınevi 1995

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

ALASTOR:son bölüm

Bu yaşayan insana bir ayrıcalık tanınsaydı!Ne olurdu

Zayıf eli son çürüyüşü içinde titrerken bile

Yaşam ve güç arayışı içinde potasındaki külleri karıştıran

Kara büyücünün gizli görüntülerle dolu mağarasında

Gördüğü düş bu öylesine tatlı dünyanın

Gerçek kanunu olsaydı!Ama uçup gittin sen,

Şafağın altın ışıklarını giydirdiği

Zayıf bir nefes gibi,-ah!uçup gittin!

Cesur,nazik ve güzel,

Zarafetin ve dehanın çocuğu.Acımasız şeyler

Yapılıyor ve söyleniyor dünyada,ve pek çok solucan,

Hayvan ve insan yaşamayı sürdürüyor,

Ve kudretli Yeryüzü

Denizlerden ve dağlardan,şehirlerden ve kırlardan,

Alçak sesli akşam ilahisiyle ya da neşeli duayla

Yükseltiyor hala vakur sesini:-ama sen uçup gittin-

Artık bilemez ya da sevemezsin bu hayali sahnenin

Şekillerini;onlar ki en saf yardımcılar

Olmuşlardı sana ve ne yazık!onlar varken

Sen yoksun şimdi.Sessizlikleri içinde öylesine tatlı

O solgun dudaklar için,şimdilik solucanların

Zulmünden kurtulmuş o beden için kimse gözyaşı

Dökmesin-düşüncede bile.O renkler

Yittiğinde ve hissiz rüzgarın büründüğü

O en kutsal çehre tek başına yaşadığında

Bu basit ezginin zayıf duraksamalarında,

Artık varolmayan kişinin anısına yas tutan

Yüce dizeler,ya da tabloların kederi

Ya da heykeller güçsüz tasvirlerle ifade etmesinler

Kendi soğuk güçlerini.Sanat ve retorik,

Ve dünyanın tüm sergiledikleri zayıf ve boşunadır,

Yitirilişi ışıklarını gölgeye dönüştüren kişi için ağlamada.

“Gözyaşları için fazla derin”bir keder bu,her şey

Bir anda elden alındığında ve ışığı çevresindeki

Dünyayı güzelleştiren üstün bir Ruh arkada kalanlara

Hıçkırıklı ağlamaları ve iniltileri,sürüp giden

Bir umudun tutkulu gürültülerini değil;

Solgun umutsuzluğu ve soğuk durgunluğu.

Doğa’nın engin bedenini,insani olayların ağını,

Doğumu ve mezarı bıraktığında;

Şimdi eskisi gibi olmayan şeyleri.

 

1815

 

Alastor:Zeus’a ya da Erinys’lere atfolunan,asla affetmeyip mutlaka öç alan bir ruh

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Müzik, Uysal Sesler Ölünce

Müzik, uysal sesler ölünce,

Titreşir bellekte -

Kokular, şirin menekşeler sayrı düşünce,

Yaşarlar dirilttikleri duyguların içinde.

Gül yaprakları, gül ölünce,

Yığılırlar sevgilinin yatağı önüne;

Ve düşünceleriniz, Siz gittiğinizde,

Uyuyacak sevgi kendi kendine.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...