Jump to content

Yeni Bakış Açılarıyla Reenkarnasyon


nevermore

Önerilen Mesajlar

Tekrardoğuş olgusu, ilk ortaya çıktığından bu yana oldukça karmaşık hale gelmesine, bu öğretinin ayrıntılarında farklılıklar olmasına rağmen, en genel varsayım, bu gezegenin bize öğreteceği her şeyi tecrübe etmek amacıyla defalarca dünyaya gelmekte olduğumuzdur. Dünyaya ait bilgilerde mükemmelliğe ulaşana kadar da, bedenlenme ihtiyacından kurtulamayız.

VARLIK GELİŞTİKÇE SEÇME ÖZGÜRLÜĞÜ ARTAR

Yeryüzündeki devrimiz ilk başladığında, enkarne olmamızın uygun olacağı zaman ve mekan şartları oluşuncaya kadar beklemek durumundayızdır. Bu anaokulu seviyesindeki görevimiz sadece, bizlere verilmiş malzemeden en iyi şekilde yararlanmaktır. Farklı dünya yaşamları olmadan, hiçbir mantıklı ve aklı başında seçimler yapılamaz. Ancak yavaş yavaş, doğum ile ölüm arasında karşılaştığımız ruhsal rehberlerden yardım geldikçe, bir sonraki bedenlenmemizi, gelişimimiz maksimum düzeyde olacak şekilde kendimiz düzenleriz.

Şuurumuz ilerledikçe, toplam tekamülümüzün bir parçası olarak her hayatımızı aştıkça, seçimlerimizin artmasına ve zenginleşmesine izin verilir. İşte bu bizim gerçek özgürlüğümüzdür. Bize hiçbir şey empoze edilmemiştir. Ancak hayatımızın ıstırap dolu ya da zor geçmesini bizler gerekli görmüşüzdür. Ve dünya üzerinde sahip olduğumuz anlayıştan çok daha geniş bir anlayış içindeyken, o tecrübeleri belli dönemler yaşamayı kabullenmişizdir.

Dünya üzerindeki eğitimimizi tamamladığımızda buraya bedenlenme ihtiyacı kalkmış olur. Yine de eğer iyi bir sebebimiz varsa, buraya bedenlenmeyi de seçebiliriz. Özel bir öneme sahip bir vazifeyi yerine getirmek bu iyi sebepler arasında sayılır. Artık kişisel bir hedef değil, insanları eğitmek ve onlara tekamül yolculuğunda yardım etmek gibi bir hedef söz konusudur.

RUHSAL PLANLARIN UZANTISIYIZ

Tekrardoğuş süreci hayat ile “ölüm” arasında basit bir değişim gibi algılanabilir. Ki bu süre içinde varlık iki yaşam arasında dinleniyormuş gibi görünebilir. Ancak konunun derinlerine inildiikçe, çok daha karmaşık ve süptil bir yapıya sahip olduğu görülecektir. Mesela plan ruhları konusu bize, hayatlarımızın belli insanlarla çok yakından bağlantılı olduğu fikrini sunmaktadır. Bizler ruhsal yönden bir birey olarak çalışmamıza rağmen, en yoğun bilgilerimizi, bu planın diğer varlıklarıyla beraber geçirdiğimiz tecrübelerden elde ederiz. Bu demek değildir ki, o planın tümü aynı yere aynı anda bedenlenir. Belirli hayatlarda ancak bir ya da iki üyesine bile rastlayabiliriz. Bir denge oluşturmak, üyelerinin geçici olarak unuttuğu ya da tamamen bir kenara ittiği bir bilgiyi şuurlarına dahil etmek amacıyla, “diğer tarafta” daima belirli sayıda üyelere sahip bir plana (üye sayısı tekamüle ve yapılmakta olan vazifeye bağlıdır) ihtiyaç duyulur.

Zamanımızın kritik yapısı nedeniyle ruhsal yönden uyanık planlar dünya üzerinde çok büyük ölçüde rol almış durumdadır, ki onların fiziksel varlıkları hayati bir önem taşır. Bu planların dezenkarne olmuş (bedenini terk etmiş) üyelerinin, daha yüksek varlıklardan gittikçe artan bir şekilde yardım almasıyla, fizik dünyada olmak ile olmamak arasındaki dengesizlik giderilmeye çalışılıyor. Bu durum, plan üyeleri arasında var olan güçlü psişik bağlantılar nedeniyle yeryüzüne tebliğ vermeye kadar gidiyor.

Ruhsal dünya ile bedenlenmiş planlar arasında kurulan iletişimle yürüyen işlemleri imajine etmek açısından, bir elektrik hattını gözümüzün önüne getirmek yararlı olacaktır. Tanrıdan yayılan ruhsal kudret, bir dizi “dönüştürücüden”, yani ruhsal varlıklardan geçerek düşürülür. Bu sayede o kudret, hem en gelişmiş insanlara, hem en yeni plan ruhlarına, hem de bu ikisi arasında olanlara en iyi şekilde aktarılmaktadır. Tekamül ettirici bedenlenmeler aracılığıyla, daha yüksek bilgiler alabilecek duruma gelmek için kendi ruhsal şuurumuzun düzeyini yükseltmeye çalışıyoruz.

GRUP HALİNDE BEDENLENMELER

Bir insanın, tek bir ruhsal plandan daha fazla plana ait olması ya da olmaması, öğretilerin farklı şeyler söylediği bir konudur. Bu daha çok, varlığın tekamül yolunun karmaşıklığına bağlı gibidir. Eğer bir varlık değişik temel konular üzerinde çalışıyorsa, bunun için birkaç plana ihtiyacı olabilecektir. Bu gruplardan bazılarıyla belirli bedenlenmeler sırasında hiç temas kurulmazken, bazıları da aynı zamanlara rastlayabilir. Bu planların yapısı ve büyüklüğü elbette farklı zamanlarda değişecektir. Ancak onlardan birine bağlanır bağlanmaz, ister bedenlenin ister bedenlenmeyin, dünyadaki eğitim devresi boyunca onun bir elemanı olursunuz. Hatta bu birleşmeler o zaman sürecinin ötesinde de devam edebilir. Öyle ki, bir varlık diğer gezegenler ya da diğer planlar üzerinde daha ilerideki tecrübe sikluslarına doğru ilerlediği zaman, yeniden, dünyadayken en samimi olduğu varlıklarla birlikte olmayı seçecektir.

Bu olgunun nasıl işlediğini tam olarak anlamak şu algılayış düzeyimizle çok zor görünmesine rağmen, bu planların esrarengiz bir biçimde birbirleriyle bağlantılı olduğunu anlamak mümkün olabilir. Bu planların şuurluluğu arttıkça ve koninin en başındaki varlığa yaklaştıkça, birbirlerinin içine girer ve her biri bir diğerinin gücünü sağlamlaştırır.

Ruhsal bir planın üyeleri, diğer tüm üyelerinin öğrendiklerini paylaşabilir. Bu, bir ahtapotun görüntüsüne benzetilebilir. Ahtapotun vücudu üzerinde her üyenin ta ilk bedenlenmeden beri tecrübe ettiği her şey bulunmaktadır. Her kol ise herbir plan üyesini temsil etmektedir. Birçok kolu olan ahtapot, kollarından birini ya da birkaçını yeryüzüne gönderdiği zaman, dünya yaşamı sırasında bir kolun başına gelen her şey, beden aracılığıyla o plana iletilecektir. Bu yüzden, ister bedenli haldeyken isterse bedenini terk etmiş haldeyken, bütün üyelerin öğrendiği şeyler gittikçe çoğalacaktır. Bu ortak tecrübe paketini paylaştıkça da, plan üyeleri arasındaki anlayış ve telepati de çok büyük ölçüde artacak ve güçlenecektir. Bu ise kendi aralarında sevgi ve güvenin artışını sağlayacaktır.

RUHSAL TASARRUF (EKONOMİ) YASASI

Bir insanın, bağlı olduğu planı için belli bir yaşamı tecrübe edebildiği gerçeği bizim öğrenme hızımızı büyük ölçüde artırır. Bu yüzden bu durum, hem zamanın hem de fırsatların boşa gitmesini daima önlemeye çalışan ruhsal tasarruf (ekonomi) yasasına uygundur. Bu anlaşılana kadar da bu fenomen pek kolay kavranılamayacaktır. Örneğin, farklı insanlar başkasının yaşamış olduğu bir hayatı sanki kendi hayatıymış gibi hatırlarsa, kendi kendilerine hayal kurmayacak; paylaşılan bu tecrübe havuzuyla bağlantı içinde olabilecektir.

En çok tartışılan konulardan biri de, yeryüzündeki devirlerini tamamlamak için, varlıkların kaç kez ve hangi sürelerle bedenlendiğidir. Bazı varlıkların, bu dünyayı çok sevdikleri için mümkün mertebe burada olmak istedikleri düşünülebilir; çok sık ıstırap çekseler bile. Bazılarınınsa maddeye bağlı bir yaşam tecrübesinden nefret ettiği ve bu yüzden buraya istemeye istemeye geldikleri ifade edilebilir.

Enkarnasyon örneklerimizdeki aile ilişkilerinin devreye girmesi, diğer bir ilginç konudur. İlk çağlardan bu yana yaşamımıza çok önemli ölçüde şekil verdikleri için, ailelerimiz genelde bizim en iyi öğretmenlerimizdir. (Aile bireyleri halinde birlikte bedenlendiğimiz insanların, bizim ruhsal planımızın üyeleri olabileceği de unutulmamalıdır. Hatta bu insanlar, bize, çok çabuk bir şekilde zor bir dersi öğrenmemize yardım etmek amacıyla, dış görünüş itibarıyla negatif bir rolü de üstlenmeyi kabul etmiş olabilirler.) Sahiplenmeme duygusu, eldeki kudretin sorumlu bir şekilde kullanılması, bulunduğu yeri başkalarına devretmek, sadakat ve yardımlaşma gibi şeyler; yoğun ve çok sıkı bir aile yaşamı içinde hızlı bir biçimde öğrenilebilecek birçok sınavdan birkaçıdır.

Bütün ruhsal olaylar gibi, geçmiş yaşamlardan gelen arkadaşlarla bağların yeniden kurulması, tasarruf yasasıyla yönetilir. Bu yasa, bizlerin ruhsal yönden en yakın olduğumuz varlıklarla yeniden buluşmamızı sağlayacak şekilde yaşamımızı planlamamıza yardım etmektedir. Özellikle çağımız gibi çok zor bir geçiş süreci sırasında, bir varlıkla birlikte başarılı bir şekilde yaşamayı ve vazife yapmayı öğrendiğimiz birçok yaşamı heba etmek akılsızca bir şey olacaktır. Sevgi dolu ve yaratıcı bütün ilişkiler artık günümüzde hayati bir öneme sahiptir. Kötü bir geçmişe sahip olanlar bile yeniden aktif hale getirilmelidir. Bu sayede gerekli düzeltmeler yapılabilecek ve o yaratıcı ilişkiye girmek için ışığın önü açılabilecektir. Bu nedenle, günümüzde benzeri görülmemiş bir sayıda varlık enkarne olmasına rağmen, önceden bilinen insanlarla yeniden birleşmekte olduğumuzu öne sürmek pek fantezi olmayacaktır; tam aksine, mantıklı bir varsayımdır. Tekamül yolumuzu ne kadar şuurlu izlersek, en iyi şekilde yardım edebileceğimiz ve yardım görebileceğimiz varlıklarla çalışmaya o kadar emin adımlarla başlayacağız demektir.

GEÇMİŞ YAŞAMLAR HATIRLANMAMALI

Birçok ezoterik okul, önceki yaşamlarımızı hatırlamayışımızın nedenine bu bilginin bizim varlığımız için zararlı oluşunu gösterirler. Geçmişte yaptığımız hatalar ve yanlışlıklar şu anki enerjimizi boşu boşuna harcamamıza sebep olabilir. Bu yüzden bizlerde bir suçluluk kompleksi yaratmamalıdır.

Onlara göre, hatırlayabileceğimiz pozitif ve mutlu şeyler, meydana getireceğimiz zor ve moral bozucu anıları dengelemeyecektir. Yine bu ezoterik okullara göre, geçmiş hayatlara ait hatırlama çabaları hem hatalı hem de tehlikelidir.

Bu unutma olayının, daha yüksek varlıklar tarafından sağlanan koruyucu bir mekanizma olduğuna ve bizim bu unutma olayını bize tehlike getirecek derecede kurcaladığımıza inanıyorlar. Onlara göre sadece bir anlık hatırlamalar bizim için güvenli durumdadır. O anlarda da o kişinin psişesi ve rehberleri, bu anı malzemelerinin yüzeye çıkmasına izin vermiştir, o kişi, o anılarla başa çıkmaya hazır durumdadır.

Kendi geçmişimizle ilgili daha fazla şey öğrenmeye çalıştığımızda kuşkusuz birçok tuzağa düşebiliyoruz. Gerçi birçok operatör, kendilerine başvuran insanlara, geçmişe ait bilgileriyle kendilerini daha fazla tanımalarına yardımcı oluyorsa da, regresyonlar konusunda paranın tatlı parıltısı ve duygular da devreye girmektedir. Herkes her şeyi kendine yontmakta, safça davranışlar desteklenmektedir.

Geçmiş yüzyıllarda tekrardoğuş inancı hemen hemen sadece Doğu dinlerinde bulunmaktaydı. Ama şimdi artık Batı’da da geniş ölçüde yaygınlaşmış halde. İmparator Jüstinyen 553 yılında İstanbul’da Beşinci Birleşik Kiliseler Konseyi’ni topladığında, “aforoz kurumuna inanmayı” zorunlu hale getirmişti. tekrardoğuş, Hristiyanlığın başlangıcında temel bir inançtı ve onun yaygınlaşmasını önlemek ihtiyacı duyulmuştu.

Günümüzde Hristiyan ülkelerinde enkarne olmuş çok sayıda insan, tekrardoğuşun hiçbir zaman araştırılmadığı hayatlar geçirdiler. Ama artık onların bu bilmeceye eğilmeleri hem kolaydır hem de doğal bir olgudur. bu insanların anlayışları genişlemiş, derinleşmiştir. Tesadüfi bir ziyaretçi olmaktan ziyade, bu gezegenin bütünleyici bir parçası olduğumuz fikrine yeniden bağlandığımız zaman, uzun süreden beri hep sevdiğimiz bir yuvayı baştan başa saran felaketi sessizce seyredip durmayacağız artık. Onun kaderiyle derin bir şekilde ilgilenip, Tanrının damlaları olarak rollerimizi gerçekleştirmeye başlayacağız.

“The New Age in a Nutshell” adlı kitaptan alınmıştır.

 

Tekrardoğuş görüş olarak şekil değiştiriyor sanki ? ilginç noktalar var , reenkarnasyona şüpheli bakıyorsanız okuyun derim :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

paylaşım için teşekkürler,

 

yine de bana mantıksız gelen çok yeri var,

bazıları örneğin:

 

"Yeryüzündeki devrimiz ilk başladığında, enkarne olmamızın uygun olacağı zaman ve mekan şartları oluşuncaya kadar beklemek durumundayızdır"

 

bu ruhun bekleme kararını veren kim, ruhun kendisi mi? ruh bu kadar bilinçli ve güçlü ise bu adi ve zahmetli dünyaya neden tekrar gelmek istesin?

 

"Dünya üzerindeki eğitimimizi tamamladığımızda buraya bedenlenme ihtiyacı kalkmış olur."

 

bi kere bu hangi eğitim? ve tamamlayıp tamamlamadığımıza karar veren kim? ruh olamaz!

 

buna karar veren tanrı ise (ki benim tanrım Allah'tır.) hiç bir kutsal kitapta reenkarne ruhlardan ve bedenlerden bahsedilmez.

 

saygılar..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Yazar deneysel spritüelizm konusunda uzman biri.elbette inançlara göre farklılıklar gösterecek ucu bucağı olmayan bir konudur reenkarnasyon.bu ve benzeri konuları dinler , inanç sistemleri ile algılamamak bence en doğrusu.evrensel kozmik bir yasa varsa bilmediğimiz çok şey var.hele ki dinlerin özünü anlatan kitapları yorumlamak çok da kolay olmamalı bence.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...