roxelane Oluşturma zamanı: Mart 14, 2010 Paylaş Oluşturma zamanı: Mart 14, 2010 Erkeklerde bedensel ve ruhsal tatmin mekanizmaları iki ayrı kutba bölünmüştür: Bedensel tatminleri spontane ve kısa süreli; ruhsal tatminleri ise üst otorite olmak gibi kavramlar ve bu kavramları arayışla sınırlıdır. Adı geçen arayış ise günümüzde savaş alanlarında değil, politika, spor ve kariyer ortamında realize edilmektedir. "Maç hastası", "işkolik", hatta aşırı arkadaş düşkünü erkeklerin bu tavırlarının gerisinde spor sevgisi, refah elde etme amacı ya da dostluk değil, "bir diğerine üst olmakla elde edilen ruhsal tatmin" arayışı vardır. Kadınlar ise doğal varlıklardır, doğada serbestçe dolaşan enerji ile kontak halindedirler, bedensel ve ruhsal tatmin ihtiyaçları bölünmemiştir. Spontane cinsellik ve egemenlik yerine bir eş ile bütünleşerek bedensel ve ruhsal tatmini AYNI ANDA bulmayı özlerler... bu nedenle erkeğe bağımlı GİBİ DURURLAR. Sylvia Plath'in "Kadınlar erkeklerle bozmuş, erkekler ise erkeklikle (egemenlikle)" sözlerinin gerisinde bu gerçek vardır. Oysa bağlılık ile bağımlılık farklı kavramlardır. Kadınların BAĞLILIKLARININ gerisinde doğal ve insanca bir ortam yaratma ihtiyacı bulunur ve bu nitelik erkeklerce karalanır, küçümsenir, alaya alınır ve güçsüzlük olarak lanse edilir. Grek kültürü gibi İlk Çağ ataerkil kültürlerinde, Helenizm öncesi anaerkil uygarlıklardan kalan ve erkekleri savaştan alıkoyup yanlarında tutmaya çalışan tanrıçalar (örn Kirke ve Kalypso, ya da Calypso), erkekleri yumuşatıp, esir ettikleri sözleri ile lanetlenmişler, tanrılar diyarı ataerkil Olimpos'a alınmamışlardır. Kadının aslında hiç de bağımlı olmadığı ise, gerçek anlamda (yani hem yaşamsal alanda, hem de maddi açıdan) özgürlüğünü elde ettiğinde, eş ve partnerlerden ümidini kestiğinde aldatmasındaki kolaylıkta görülebilir. Aleister Crowley, İncil'de yer alan ve dünyanın sonunu getirecek canavarın annesi olan Babil Fahişesi'nin (ki, aslında anaerkil Babil'in verimlilik tanrıçası İştar, ve anaerkil Yakın Doğu krallıklarının bereket ve tahıl tanrıçası Astarte, Atargatis vb. benzeri tanrıçaların karalanmış halidir) aslında "aldatan kadın" olduğunu iddia eder. Zaten erkeklerin "Deniz kadın gibidir, güvenmek olmaz" sözlerindeki gizli korkunun nedeni de kadının bu yapısını sezmeleridir. Kadın doğa gibidir. Uzun süre sabreder... onun gizli gücü ve bu gücün yeri gelince ne ürkütücü olabildiği ise ancak sabrı taşınca ortaya çıkar. Elvin Azar Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Jethro Yanıtlama zamanı: Mart 14, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 14, 2010 Çok güzel bir yazı olmuş rox .. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Xero Yanıtlama zamanı: Mart 14, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 14, 2010 evet yazı güzelde , anlamadım kim kadına bağımlı veya güçsüz dedi ? veya tüm dünya erkekleri olarak hepimizi teste soktularda bu ortaya çıktıda şimdi mi söylüyorlar ? niye bu tarz şeyler direk olarak belli bir insan tipi veya cins'e mal ediliyor ? hiç mi üstünlük kurma veya ego tatmin (yada cinsel tatmin ) içinde ki kadın yok ? çevrenize bir bakın kadınlar arasında artan futbol aşkı (holiganlığa varacak şekilde),toplumsal hiyerarşi içinde birilerini aşağı itecek şekilde üstte olma çabası, tepkiyi fiziksel yolla gösterme vb. artışını redd edebilirmisiniz ? bunlar tıpkı yukarıda ki sayılan erkeksel davranışlara girmiyor mu ? demekki bu erkek-kadın değil zaman , değişen kültür vb. vb. başka şeylerle alakalı gibi geliyor ayrıca spirtuel konularda ki giderek artan feminizm bana bahsedilen , erkek tarafından kadını toplum siyaset vb. yaşamından uzaklaştırma çabaları içinde olduğu iddasını hatırlatıyor elinize sağlık 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Adramelech Yanıtlama zamanı: Mart 14, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 14, 2010 Feminizmin ne olduğunu bilmeyen kadınlar feministlerin büyük çoğunluğunu oluşturuyor Xero. Ayrıca katılıyorum. Ben hayatımda belki parmaklarımla ifade edebileceğim kadar erkeği kadından üstün görerek ayrım yapan erkek görmüşken kadınların erkeklerden üstün olduğunu savunan binlerce kişi ve topluluk görmüşümdür. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
aisha Yanıtlama zamanı: Mart 14, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 14, 2010 Kadın doğa gibidir. Uzun süre sabreder... onun gizli gücü ve bu gücün yeri gelince ne ürkütücü olabildiği ise ancak sabrı taşınca ortaya çıkar. buna asla yalan diyemem! güzel yazı.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
xteksus Yanıtlama zamanı: Mart 14, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 14, 2010 paylaşım için teşekkürler alt olan kim? üstün olan kim? neyi tartışıyoruz erkek dun aşağı olsa sen o babanın kızı değilmisin? Kadın aşağı olsa sen o kadının oğlu değilmisin? olaya erkek kadın tabiatının doğası incelikleri yönünden bakmak gerekirse bir birlerinden farklı özelliklere sahiptirler. bunlar üsttünlük olmaktan çok bir bütünün sağlıklı işleyen çarkları için tamamlayıcı bütünleştirici unsurdur. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Jethro Yanıtlama zamanı: Mart 14, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 14, 2010 Kadın veya erkek aslında herşey akılda bitiyor kafa tarzında .. Kültür farklıklarından dolayı bazı şeyler olabiliyor tabi .. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Hush Yanıtlama zamanı: Mart 14, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 14, 2010 erkek maç manyağı, tatmin edilmesi gereken makine, yemeğini ver,ilgilen, uyut tarzında ev hayvanı gibi anlatılmış. kadın doğanın hediyesi, ince, narin,insancıl,duygulu gibi gösterilmiş. bana mantıklı gelmedi. ne kadınlar biliyorum, erkekten daha erkekler. ve yine ne erkekler biliyorum, incelikleriyle , düşünceleriyle çoğu kadına kadınlıklarını sorgulattırırlar. hatta öyle biri var ki bildiğim, maçtan nefret eder, hemen hiç arkadaşı yoktur,kadın peşinde koşmaktan çok peşinden koşan kadınlarla uğraşmaktadır.ve insanı öyle görür ki,insana çiçekmiş gibi davranır.narindir,benden daha çabuk dolar gözleri.. ve öyle bir kadın biliyorum, sabahtan akşama kadar ayna başındadır kendisi. kendine olan aşkından kimseye vermez..veremez. şimdi..bu mu kadının doğayla bütünlüğü? doğa ne zamandan beri maskeli balo düzenliyor? o yüzden, insanlar sınıflandırılamaz. kadınla erkek karşlaştırılamaz. gelelim bağlılığa, kadının erkeğe bağlı olduğu doğrudur. ama erkek erkekliğine bağlıysa, kadında erkeği bağlayacak bir şey olmadığındandır. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
xteksus Yanıtlama zamanı: Mart 14, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 14, 2010 erkek maç manyağı, tatmin edilmesi gereken makine, yemeğini ver,ilgilen, uyut tarzında ev hayvanı gibi anlatılmış. kadın doğanın hediyesi, ince, narin,insancıl,duygulu gibi gösterilmiş. bana mantıklı gelmedi. ne kadınlar biliyorum, erkekten daha erkekler. ve yine ne erkekler biliyorum, incelikleriyle , düşünceleriyle çoğu kadına kadınlıklarını sorgulattırırlar. hatta öyle biri var ki bildiğim, maçtan nefret eder, hemen hiç arkadaşı yoktur,kadın peşinde koşmaktan çok peşinden koşan kadınlarla uğraşmaktadır.ve insanı öyle görür ki,insana çiçekmiş gibi davranır.narindir,benden daha çabuk dolar gözleri.. ve öyle bir kadın biliyorum, sabahtan akşama kadar ayna başındadır kendisi. kendine olan aşkından kimseye vermez..veremez. şimdi..bu mu kadının doğayla bütünlüğü? doğa ne zamandan beri maskeli balo düzenliyor? o yüzden, insanlar sınıflandırılamaz. kadınla erkek karşlaştırılamaz. gelelim bağlılığa, kadının erkeğe bağlı olduğu doğrudur. ama erkek erkekliğine bağlıysa, kadında erkeği bağlayacak bir şey olmadığındandır. İçten ve samimi güzel özetlenmiş.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.