nevermore Oluşturma zamanı: Mart 25, 2010 Paylaş Oluşturma zamanı: Mart 25, 2010 Modern araştırmalar şuuraltı hakkında birçok yeni bilgi ortaya çıkarmıştır. Bazı modern beyin fizyologları ve psikiyatristleri şuuraltının, Freud'un ileri sürdüğü gibi bastırılmış arzuların saklandığı bir depo olup olmadığını sorgulamaktadır. Şuuraltı, bizim dış aleme şuurlu olarak yansıttığımız imajdan soyunmuş otantik kişiliğimizdir. O, içimize doğru, kendimize yansıttığımız imajdır ve bizler şuuraltı zihni şuurlu olarak yönlendirmek suretiyle başarıyı ya da başarısızlığı seçerek hayatımızı programlama gücüne sahibiz. Örneğin sadece hastalığımıza iyi geleceğini düşünerek almış olduğumuz ilacın (plasebo etkisi) baş ağrılarını hafiflettiği, beyaz kan hücrelerinin sayısını artırdığı, kan basıncını düşürdüğü ve hatta tüm endokrin sistemini faaliyete geçirdiği kanıtlanmıştır. Günümüzde psikolojinin de, beyin fizyolojisiyle ilgili araştırmaların sahasına dahil olması ve ikisinin bütünleşmeye başlaması sayesinde beynin biyolojisi ve nörolojisi anlaşılmaya başlamıştır. Beyin araştırmaları kimyacıları, nörologları, biyologları, psikiyatristleri, psikologları, bağışıklık uzmanlarını ve hatta kuantum fizikçilerini bir araya getirmektedir. "Beyin nasıl çalışıyor?" sorusu, ancak çeşitli disiplinlerdeki bu araştırmacıların kendi bilgi ipliklerini bir arada dokudukları ölçüde cevaplandırılmaktadır. Bütün bu işlerin nasıl olduğunu tam olarak söyleyemiyoruz, fakat modern araştırmalar zihne yeni bir görünüm kazandırmaya başlıyor. Bu çalışmalar bir gün bu şuuraltı mantal güç fenomenini açıklayabilir. Rölativite teorisi ve kuantum mekaniği, bilimin, evrenin yapısına bakışını tamamen değiştirdi. Bu atılımlar beyni anlayış şeklimizi de farklı hale getirdi. Einstein'ın meslektaşlarından biri olan David Bohm evrenin parçalara ayrılamayan, "bölünmez, parçalanmaz" bir bütün olduğuna işaret ediyor. Evreni gezegenler, organizmalar, hücreler, moleküller ve atomlar şeklinde algıladığımız zaman realitenin tam bir resmini görmüyoruz. Fizikçilerin "sınırlı vaka" dedikleri şeyi, bir yakın olma, yaklaşma olarak görüyoruz. Bu yaklaşma beynimiz tarafından bir araya getirilen bir resimdir. David Bohm beynin kendisinin bütünün ayrılmaz bir parçası olmasından dolayı, insan zihninin bölünmez olduğuna ve bütüncül evreni bilmeye muktedir olduğuna inanmaktadır. Bohm'a göre, evrene, gördüğümüz maddesel dünyanın tezahürüne sebep olan bir düzen sinmiştir. Evren bu iç içe düzeni emmiş, doygunlaşmış haldedir. Boş mekan olarak düşündüğünüz şey, enerjiyle satüre haldedir. Canlı ve cansız alem arasındaki sınır zihnin bir yaklaşımıdır; bu mutlak bir bölünme değildir. Ve zihin maddeden ayrı değildir. Evrene bu açıdan bakılırsa, zihnin ve maddenin ayrı olmadığı anlaşılırsa; hipnoz, psikokinezi, diğer psişik olaylar yani zihnin madde üzerindeki hakimiyeti sorun olmaktan çıkar. Evren ve evreni bilen zihin bir ve aynıdır, bir bütündür. Benliğimizin, derimizin içindeki bu şey olduğunu, benliğin bedenin cidarlarında sona erdiğini düşünürüz oysa modern bilim durumun böyle olmadığını ortaya koyuyor. Biz "deriyle kaplanmış ego" değiliz. Gerçi göbek bağımız doğumda kesilir, ama biz gene de kopmaz bir bağla evrene bağlıyız. Zihin, beden ve evren bir sürekliliktir. "Düşünce asla başlamaz ve son bulmaz," diyor Bohm, çünkü o bilgi alma, işleme tabi tutma, geri besleme ve gönderme sürekliliğidir. Beynimiz bedene bir mesaj gönderdiği zaman, evrenden öğrenmiş olduğu alışkanlıklara ve programlara göre evrenle ilişkiye geçmektedir. Hem beyin nörolojisindeki hem de evrimsel biyolojideki modern keşifler, zihnin ve maddenin ayrılmaz bir bütün olduğu şeklindeki bu görüşü destekliyor. Ünlü nörolog Karl Pribram, yeni fizik bulguları doğrulayan ve hipnoz ve psişik olaylar gibi fenomenler hakkındaki soruları cevaplamaya başlayan yeni bir zihin teorisi ortaya çıkarmıştır. 1940'larda Pribram, beyin bilimcisi Karl Lashley'in Primate Biyoloji Laboratuvarında bir sinir cerrahı olarak çalıştı. Kendisi orada beynin frontal (ön) loblarının limbik (çevresel) sistemlerle bağlantısı dahil çok sayıda keşif yaptı. 1960'da yayınladığı buluşlarına göre beyin hücreleri basit refleks mekanizması şeklinde değil, karmaşık bir geri besleme devresinin bir parçası olarak çalışmaktadır. Pribram'ın araştırması psikolojide hakim olan basit davranışçılığın sonunun geldiğini haber verdi. Pribram'ın yeni zihin teorisine yol gösteren en önemli keşiflerinden biri, olaylara ilişkin hafızanın beyinde belli bir yerde depolanmadığı, beynin her tarafına dağıtıldığı hususuydu. O, bunu beyinlerinin bazı parçaları alındıktan sonra bile hafızalarında hiçbir eksilme olmayan beyin hasarlı hastalarla çalışırken keşfetti. Pribram beynin, basit dijital veri işleminden çok daha fazlasını yaptığını buldu. Hatırlamak, imajine etmek, problem çözmek ya da müziği değerlendirmek için beyin, bilginin içeriğini beynin her tarafında dağıtır ve girişim halinde geniş ölçekli bilgi izleri yaratır. Bu bilgiyi depolama ve geri alma sistemi bilimin hologram dediği şeye benzemektedir. Bu nedenle de Pribram yeni beyin modeline "holografi" demiştir. Beyinde bir nöron (sinir hücresi) başka bir nörona elektriksel bir mesaj gönderdiğinde, bu sadece tek bir dijital mesaj değildir. Her sinir kollara ayrılır ve elektrik itkileri tüm bu yollarda ilerlerken havuzdaki dalgacıklar gibi bir dalgacık oluşur. Bu dalgacık ya da dalganın diğer dalgalarla kesişmesi sonucunda bir girişim meydana gelir ve beyin algılamalarını buradan çıkarıp alır. David Bohm'un evreni makrokozmik bir hologram, Pribram'ın beyin modeli ise mikrokozmik bir hologramdır. Bu iki bilim adamı beynin holografik bir evreni yorumlayan bir hologram olduğunu ifade eden şuur görüşünün öncülüğünü yapmışlardır. Bu yeni beyin teorisi ilhamlar, psişik güçler, psikokinezi, mistik teklik, evrenle birlik duygusu gibi önceki birçok gizemli fenomene mümkün açıklamalar sağlamaktadır. Bohm, pek çok şekilde yorumlanabilen ama asla bölünemeyen tek bir ünite olarak işleyen tüm sistemi (evren, organizmalar, beyinler, moleküller) tanımlamak için holohareket kavramını kullanmaktadır. Mistik bir tecrübe yaşamamızın ve kendimizi tüm evrenle bir hissetmemizin sebebi, zaten tüm evrenle bir oluşumuzdur. Holohareket içindeki her şey kendi içine katlanmıştır. Bir insan beyni evreni gözlemlemek için dışarıda kalmaz, beyin bütünün parçası olarak onun içindedir. Tüm eşyalar, tüm madde, tüm olaylar, tüm zaman, her ana, her olaya katlanır. Evrenin her parçası bütünün bilgisini taşır. Pribram/Bohm görüşünde beyin, evrensel düzenin fiziksel bir tezahürüdür. Günlük düşünceler ya da akılcı muhakeme aslında zekanın düşük bir şeklidir. İçgörü (anlayış) zekanın çok daha yüksek bir şeklidir. İçgörü ağır hareket eden muhakemeyi atlamak ve çok daha derin bir seviyede bilmektir. Eğer Pribram, Bohm, Sheldrake ve diğer önde gelen bilim adamlarının holografik ve alan teorileri doğruysa, beyin, beden ve evren gerçek anlamda birbirleriyle bağlantılıdır. Bu ise daha önce "duyular dışı" ya da "paranormal" diye nitelendirdiğimiz fenomenleri açıklamaya başlamaktadır. Beyin hakkında öğrenmekte olduklarımız, şuurluluk kapasitemizin, psişik güçlerimizin ya da şuuraltını kendi kendimize kontrol yeteneğimizin, normal yeterlilik sınırlarımızın çok ötelerine uzandığını ortaya koymaktadır. Kaynak: İpnoz ve Ötesi, Lee Pulos, Ruh ve Madde, Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
aksak lisan Yanıtlama zamanı: Mart 25, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 25, 2010 çok güzel bir makale olmuş paylaşım için teşekkürler yanlış bildiğim bazı şeylerin de doğrusunu öğrenmiş oldum Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
MistikRuh Yanıtlama zamanı: Mart 25, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 25, 2010 hepsi güzelde şu cümle daha hoşuma gitti , "Pribram/Bohm görüşünde beyin, evrensel düzenin fiziksel bir tezahürüdür. Günlük düşünceler ya da akılcı muhakeme aslında zekanın düşük bir şeklidir. İçgörü (anlayış) zekanın çok daha yüksek bir şeklidir. İçgörü ağır hareket eden muhakemeyi atlamak ve çok daha derin bir seviyede bilmektir." Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.