Jump to content

Şamanizm


merth

Önerilen Mesajlar

Şamanizm terimi, daha ziyade Sibirya, Moğolistan ve komşusu olan coğrafyada yaşayan halkların doğa kültüyle karakterize edilen dinlerine göndermektedir.

 

Şamanizm, esas olarak avcı toplumlarında bulunan bir düşünce tarzıdır. Bu anlayışta, hayvanların ve bitkilerin bir takım 'ruh'lar barındırdığına ve bu ruhların doğaya can verdiğine (hayvanların üremesi, bitkilerin büyümesi, yağmurun yağması, şimşeklerin çakması, vb.) ya da tam tersine ölüme götürdüğüne inanılmaktadır. Şamanlar, belirli anlarda (törenler) transa girerek bu ruhlarla temasa geçme yeteneğine sahip kişilerdir.

 

Dortier'e (2000) göre, şamanizm, evrimci antropologlar tarafından insanlığın, totemizmin ardından gelen ilk dinlerinden biri sayılmıştır. Bazı yazarlar samanların trans halini merkeze alan açıklamalar yapmış ve şamanlar, akıl hastalarına, trans halleri de histeri veya epilepsi krizlerine benzetilmiştir. Ancak daha yakın yıllarda, trans halinin mizansen yanı üstünde durulmuş ve transın, diğer insanları etkilemeye yönelik bir gösteri olduğu vurgulanmıştır. Bazı yazarlar, trans halini, uyuşturucu özelliği bulunan ve halüsinasyon yaratan çeşitli bitkilerin kullanımına bağlamıştır. Diğer bazıları da, mağaralardaki prehistorik resimlerle şamanlar arasında ilişki kurmuştur.

 

Şamanizm zaman içinde bir anlam genişlemesine uğramıştır. Nitekim, coğrafyası büyümüş, kehanette bulunma, hastaları iyileştirme ve benzeri bir dizi sihirsel-dinsel pratikleri de içerecek şekilde kapsamı genişlemiştir. Dortier, günümüz Batı dünyasında geleneksel yaşam sanatı ve bilgileri çerçevesinde bir 'şamano-manyak' modasının yayıldığını, atavi pratiklerin bilgisine ve psişik keşif kapasitesine sahip samanların yeniden itibar kazandığını öne sürmektedir (Kaynak: Dortier, 2002; Sciences Humaines).

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Şamanizm

 

Şamanizm, insanlığın belki de en eski dinlerinden biridir. Temel olarak sihir ve büyüye dayanır. Her hangi bir kurucusu veya kutsal kitabı olmadığı gibi ortaya çıkış tarihi de belli değildir.Şamanizm ' in köken olarak anaerkil dönemde ortaya çıktığı tahmin edilmektedir.. Yakutlarda erkek Şamanlar özel cübbeleri bulunmadığı zamanlarda kadın entarisi giyerek ayin yaparlar. Şamanların çoğunun saçlarını uzatma nedenlerinden biri de budur

 

İnanç ve İbadetleri

 

Şamanist inanca göre dünya, gök, yeryüzü ve yeraltı olmak üzere üç kısma ayrılır. Altay Türklerine göre "Aydınlık Alemi", yukarıdaki dünyayı yani gökyüzünü Tanrı Ülgen'le ona bağlı iyi ruhları temsil eder.Yeryüzünü, yani "Orta Dünya"yi insanlar oluşturur. Yer altı dünyası olan "Aşağıdaki Dünya"yı ise Tanrı Erlik ve ona bağlı kötü ruhlar oluşturur. İyi ruhlarla ilişki kurup, iyilik yapan Şamanlara ak-Şaman, yeraltı ruhlarıyla konuşup, Erlik 'in hizmetinde olanlaraysa kara-Şaman denir.

 

Eski Türklerin de inandığı din Şamanizm ' di. Bu Şamanizm,Yakutlar ve Altaylar'da yaşayan ilkel Şamanizm aşamasını bir süre sonra geride bırakmış, gelişmişti. Avcılık ve ilkel tarımla dar bir bölgede yaşayan boyların inanışlarıyla, büyük devletler kuran, Çin Duvarı ' yla Bizans arasına yayılmış halkların inanışları aynı kalmamıştı.

 

Çin kaynaklarından anlaşıldığına göre eski Orta-Asya Şamanizm ' inin temelleri Gök-Tanrı, Güneş, yer, su, atalar ve ocak (ateş) kültleridir.Bu bağlamda Asya halklarının inandığı Şamanlığın temelinde insan ve doğanın birlik ile beraberliği ve uyumu düşüncesi yer alır. Evren,dünya,insan,hayvan ve bitkiler alemi bir bütün olarak düşünülür. Dünya ve Gök,yaratma eylemini birlikte işbirliği halinde gerçekleştirmektedir. Bunlar bütün varlıkların yaratıcısı olmalarından ötürü kutsaldır. İşte bu yüzden Asya 'nın Şamanist göçebe halklarında Gökle Yer Su'yu sayma ve bunlara saygı gösterme, bu göçebe halkların inanışlarının özünü oluşturmaktadır. Dağın eteğinde ya da zirvesinde, nehrin ya da gölün kıyısında, yolun ya da atın bağlandığı direğin yanında, bir göçebenin kutsamayla eylemleri, tüm yaşamın ortak bir bilinci paylaştığı doğaya dönüktür.

 

Şamanlıktaki bir diğer inanışta, insan neslinin sonsuz bir şekilde devamlılığı düşüncesi. Şamanist olan birisi kendini, baba, dede, ve atalarına ait olan bir hayatın devamı olarak görür, bunları bilir ve sayar (Atalar kültü). Bununla birlikte, söz konusu bu insan aynı zamanda kendi geleceğini de sonraki nesillerde görmektedir, ki bu durum varoluşun ana anlamıdır. Bundan dolayı bu insanin görevi çocuk ve torunlarına toplumun en iyi yanlarını aşılayarak yetiştirmek ve hayata hazırlamaktır

 

Şaman Kimdir? Kimler Şaman Olabilir?

 

Şaman dininin ayin ve törenlerini yapan, ruhlarla insanlar arasında aracılık eden kişiye Şaman denir. Şaman sözcüğü Türkçe kökenli değildir. Türkler Şaman yerine kam sözcüğünü kullanırlardı. Avrupa'da 18.yüzyılda kabul edilen Şaman sözcüğü, Rusların, Kuzey Sibirya'da Tunguzlardan öğrendiği bir sözcük. Aslında bu sözcüğün kökeni hâlâ tartışmalı. Bazı bilim adamları sözcüğün Pali dilinde bulunan "şamna" olduğunu, Sanskritçe'de bulunan "çramana" ile aynı kökten geldiğini ileri sürüyorlardı. Bazıları da bu sözcüğün Mançu ' ca olduğunu,"zıplayan,dans eden" anlamına geldiği görüşündeler. Bir başka teori de Şaman sözcüğünün Buda inanışına ait bir sözcük olduğudur. Firdevsi'nin sehname'sinde geçen "Semen" (Buda rahibi) sözcüğü dolayısıyla Şaman sözcüğünün Hindistan kökenli olduğu söylenir.

 

Kasgarlı Mahmut'tan öğrendiğimize göre kamlar, Müslüman Türkler zamanında da unutulmuş değil. Divan-i Lugat-it Türk'te "Kamlar kamik arvisti: kamlar (ayin sırasında) anlaşılmayan bir takım sözler söyledi." gibi cümlelere rastlanmaktadır. Benzer biçimde Balasagunlu Yusuf Has Hacib, "Kutadgu Bilig" adli eserinde kamlarla hekimleri (otacıları) bir tutmuş, ikisini de insanlar için yararlı isler yapan kişiler olarak göstermişti. Bir yerde söyle der: "Kerek tut otaçi, kerek kam, öligligke her giz asig kilmaz em. (Gerek hekim tut, gerekse kam, eceli gelene ilaç fayda etmez.)

 

Şaman (kam), tanrılar ve ruhlarla insanlar arasında aracılık yapma gücüne sahip olan kişidir. İnsan, ufak tefek ruhlara, aileyi koruyan ateş ve iyi yer-su ruhlarına bizzat kurbanlar ve saçılar sunabilirse de, kuvvetli, hele kötü ruhlara doğrudan başvuramaz. Kötü ruhlar insanların en büyük düşmanlarıdır. İnsanlara ve hayvan sürülerine hastalık göndermek suretiyle kurban isterler. Bunların istediklerini yerine getirmek gerekir. İnsanlar onların ne istediklerini bilmezler. Ne istediklerini ancak gücünü göklerden ve atalarının ruhlarından alan Şamanlar bilir.

 

Şamanlık bilgisi öğrenmekle elde edilemez. Şaman olmak için belli başlı bir Şamanın neslinden olmak gerekir. Kimse Şaman olmayı istemez, ancak geçmiş ataların ruhundan biri, Şaman olacak torununa musallat olur; onu Şaman olmaya zorlar. Bu hale Altaylılar "töz basıp yat" (ruh basıyor) derler. Ata ruhu musallat olan adam Şamanlığı kabul etmezse deli olur.

 

Şaman Davulu

 

Bugün Rusya Federasyonu içinde yer alan Hakasya 'da Şamanizm hâlâ canlı tutuluyor. Hakasyalı bir araştırmacı olan Katanov, Minusinsk Tatarlarından aldığı bilgilere göre Şaman davulunu anlatır. Buna göre davulun önemli üç bölümü vardır: içi, dışı ve tokmağı.

 

Davul, bir arşın çapındadır. İskeleti genellikle sepet yapımında kullanılan söğütten yapılır ve at derisiyle kaplanır. Davulun içinde dikey olarak duran sapı genellikle kayın ağacından yapılır. Sapta mars denilen, kamın yer altı dünyasında yaşayan erliklerin lideri Erlik Han 'a ulaşmasını sağlayan on iki delik bulunur.

 

Deliklerin arasındaki kabartmalar, kamın uçarak ya da yürüyerek geçmek zorunda olduğu dağ sıralarını temsil eder. Sapın üst kısmında, enlemesine kamın kendisinin ya da hastasının düşmanlarını püskürttüğü yay kirişi olarak adlandırılan sopa bulunur.

 

Bu demir sopaya hastanın içindeki kötü ruhları kovan on sekiz kadar demir çıngırak bağlanır. Ayrıca, kamın habercilerini temsil eden iki çan da demir sopaya bağlanır. Davulun üst kısmında hastanın düşmanlarını temsil eden dört ya da altı demir kanca tutturulmuştur. Demir sopaya kamın kudretini simgeleyen bez parçalari asılır. Bu bez parçaları genellikle kamın hastaları tarafından bağlanır. Erlik Han'a herhangi bir hayvan adandığında bu hayvana demir sopadan alınan iki üç bez parçası bağlanır. Adak hayvanın boynunda asılı duran bu bez parçaları onu kötü güçlerden korur.

 

Davulun üst kısmında yedi renkli gökkuşağı tasvir edilir. Gökkuşağının iki ucundan da, iki geniş kare şeklinde merdiven sarkar. Bu merdivenle kam, Kan Kuday'in huzuruna çıkmak için gökyüzüne yükselir. Kan Kuday'in önünde beyaz boyayla çizilen iki kayın ağacı vardır. Kam, gökyüzüne yükselerek Kan Kuday'dan hastayı iyileştirmek ya da ya da öldürmek için emir alır. Gökkuşağının altında ışık saçan iki daire vardır. Ayrıca 14-18 kadar yıldız bulunur. Merdivenin üst kısmındaysa beyaz renkle yedi dağ kızı resmedilmiştir. Bu kızlar eğer ruh erkekse onu uzaklaştırmada kama yardım ederler. Kız figürlerinin yanında iki kuş tasviri vardır. Kam bu iki kuşla göğe yükselir. Davulda bundan başka kırmızı renkte at, süvari ve keçi bulunur. Kızıl at üzerindeki Kızıl süvari, erliklerden biri olan Kızıl adakların basında gider. Beyaz renkle çizilen beyaz at üzerindeki atlı Kuday'a gider. Davulun ortasındaki üç çizgi bu dünya ile öte dünyayı ayıran bir tabakadır. Davulun alt tarafında, kutsal koyunları himaye eden kurbağa resmi vardır. Ayrıca on sıradağın ardında, kara ve altın denizin kıyısında yaşayan hayvanları sulamak için altın oluğu ve at bağlamak için altın direkleri bulunan Erlik Han ' ın kötü ruhları yargıladığı yere götüren yılan ve kertenkelenin resmi yer alır. Bu deniz doğudadır, kurbağa, yılan ve kertenkele, koyunlara dokunmak isteyen kötü ruhları korkutur. Aynı şekilde su iyelerini temsil eden iki balık tasvir edilir. Balıkların iç hastalıkları iyileştirdiğine inanılır. Eğer kam kötü ruhlardan daha güçlüyse onları dağ ruhlarının Haninin yaşadığı dokuz denizin sonuna kadar sürebilir, eğer kam zayıfsa, yolun yarısından döner ve balık hastayı yeniden alt eder. Bunun dışında davulun üzerinde kötü ruhların yaklaştığını kama haber veren kara ve ala renkli iki köpek resmi vardır.

 

Davulun alt tarafında yedi at ve yedi insan tasvir edilir. Bunlar Erlik Han ' ın hizmetçileridir. Bütün kötülükler yeraltı dünyasında yasayan Erlik Han'dan kaynaklanır. Davulda yine kırmızı renkle kama kamla mayi öğreten kam resmedilmiştir. Öldükten sonra kaynayan denize doğru gittiği düşünülen kam tasvirinin uyuz hastalığını tedavi ettiğine inanılır. Davuldaki tavşan resmi, kamın aletlerinin koruyucusunu simgeler.

 

Davulun üzerinde "meme" diye adlandırılan altı kabartı vardır. Bunlar kamın aletlerinin koruyucusu sayılan ruhu besleyip koruma işlevini üstlenir.

 

Bir önemli öğe de tokmaktır. Tokmak, ya tavşan derisiyle kaplanarak söğüt dalından; ya geyik kemiği ya da boynuzu ya da kayın ağacından yapılır. Tokmağın sapına hastaya gelen kötü ruhları kovmak için kamçı görevi üstlenen bez ve deri parçaları yapıştırılır.

 

Şamanlar ayin yapmak için davul kullanırlar; fakat zaman zaman bunun yerini kopuzun aldığı da görülmüştür. 11.yüzyıl tarihçilerinden Gardizi, eski Yenisey Kırgızları ' nın Şaman ayinlerinde saz çaldıklarını söyler. Eski Oğuzlarda, İslam ' ın kabulünden sonra Şaman geleneklerini sürdüren ozanlar kopuzu kutsal saymışlardır. Sözgelimi, Dede Korkut her öykünün sonunda kopuzuyla gelir, ad verirken, dua (alkış) ederken kopuz çalar.

 

Şaman davulunun asıl kısmı olan ağaç ve demir parçalar asla değiştirilmez. Derisiyse değiştirilebilir. Biri ölen evde bulunan davul, Erlik'in elçisi Aldaçi'nin yaklaşmasıyla kirlenmiş ve kuvvetini kaybetmiş sayılır. Kirlenmiş ve kuvvetini kaybetmiş davulların derisi derhal değiştirilir. Tedbirli davranmak isteyen Şamanlar ve ev sahipleri, hastanın öleceği anlaşıldığı zaman Şamana ait eşyaları evden çıkarırlar.

 

Her davul Şamanın ölümünden sonra ormana götürülüp parçalanır ve bir ağacın dalına asılır. Şamanın ölüsü de bu ağacın dibine gömülür.

 

 

Şaman Giysisi

 

 

Şaman için davuldan daha önemli bir şey varsa o da Şaman giysisidir. Geleneğe uygun bir elbise hazırlamanın zor geldiği kamlar, ruhların özel izinleriyle birkaç yıl cübbesiz ayin yaparlar. Fakat cübbesiz kamlar kötü ruhlara karşı fazla cesaret gösteremezler. Bunun için kamlar ne yapıp edip Şaman kıyafeti edinirler. Şaman, cübbe ve davulunu kendi arzu ve isteğiyle değil, hizmetinde bulunduğu ruhun emir ve ilhamına göre yaptırır. Cübbe ve davulun nitelikleri ve biçimi, süsleri bütün ayrıntılarıyla bu ruh tarafından belirlenir. Ruhun istediklerinden en ufak biri bile eksik kalsa cübbe ve davul ayin yapmaya yaramaz. Giysi hazırlandıktan sonra özel bir törenle ruhların beğenisine sunulur.

 

Şaman cübbesi gelenek olarak otuz parçadan yapılmış sayılsa da gerçekte altmışa yakın çok çeşitli parçaya sahiptir. Cübbenin asıl kısmı maral ya da beyaz koyun derisinden yapılan ceketten ibarettir. başka parçalar bu cekete dikilir. Bu parçalar Şamanların ruhlar dünyasında bulunduğunu düşündüğü varlıkların sembolleridir. Sözgelimi cübbenin yakasından sallanan dokuz küçük kukla Ülgen'in dokuz kızını, küçücük cübbeler onların elbiselerini temsil eder. Kötü ruhlarla mücadelede kullandığı "manevi" yayın ve diğer silahların sembolleri, küçücük yay ve çıngıraklardır.Kötü ruhların fısıltılarını dinlemek için kulak, ay, güneş yıldızlar, Erlik dünyasında yaşayan kurbağalar, yılanlar cübbede tasvir edilir.

 

Şamanın cübbesiyle birlikte külahı (börk)da hazırlanır. Külahın esas kısmı üç karış uzunluğunda kırmızı kumaştan olur, etrafına da üç tane düğme konur. Astarı kaba ve adi kumaştandır. Külahın üç yerine vaşak derisi dikilir; bunlardan biri göz, biri alın ortası biri de ense hizasına konur. Böylece Külahın üç kısmı olur ki buna "üç üyelüü kuspörük" (üç boğumlu kuskülah) denir.Göz üzerindeki kısma türlü türlü boncuklardan diziler konur. Her dizide beş boncuk ve ucunda bir yılan başı bulunur. Dizilerin sayısı 5,9 ya da 16 olabilir.

 

 

 

Günümüzde Şamanizm ve Diğer Dinlere Etkileri

 

 

Kitaplı dinler olarak kabul edilen dinlerin hiçbiri eski yerel inanışların etkisinden kendilerini arındırabilmiş değil.Dünyanın her yerindeki Hıristiyanlığın ya da Müslümanlığın farklı olmasının en önemli nedenlerinden biri eski inanışların bu dinlere eklenmiş olması.

 

İslam dinini kabul etmiş Türkler için de bu durum geçerliliğini korumakta.Türklerin inanışlarında bugün bile Şaman geleneğinin izlerini görmek olası. Müslüman olan Oğuzlar, Dede Korkut öykülerinden anlaşıldığına göre Şaman geleneklerini korumuşlardı. Matem töreninde ölünün bindiği atin kuyruğunu keserek kurban etmek, ağacı kutlu saymak gibi gelenekler bunlardandır. Ayrıca uzun ömürlü olması, daha önce ölen çocuklar gibi ölmemesi için çocuklara Yasar, Durmuş, Duran,Satılmış, Sati gibi isimlerin konması, türbelere adak adanması, dilek ağaçlarına çaput (bez parçası) bağlanması gibi adetler bu kapsamda değerlendirilir.

 

Şamanizm günümüzde Türkler ve diğer Orta Asya halklarının hayatını değişik oranlarda etkilemeye devam etmekle birlikte halen Orta Asya ' da başlı başına bir din olarak devam etmektedir. Tatarların bir kısmı Özellikle Hakasya Türklerinin hemen hemen tamamen Şamanisttir. Günümüzde Rusya, Moğolistan, Tacikistan,Kazakistan gibi ülkelerde Şamanist topluluklara rastlanmaktadır. Sayıları gittikçe azalmakla birlikte günümüzde yaklaşık olarak 650.000 kadar taraftarı olduğu tahmin edilmektedir.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bende burada daha once yaptıgım bir arastırmayı sizlerle paylaşıym bu konuda :dance2::dance2::dance2:

 

Şamanizm, insanlığın belki de en eski dinlerinden biridir. Temel olarak sihir ve büyüye dayanır. Her hangi bir kurucusu veya kutsal kitabı olmadığı gibi ortaya çıkış tarihi de belli değildir.Şamanizm ' in köken olarak anaerkil dönemde ortaya çıktığı tahmin edilmektedir..

Yakutlarda erkek Şamanlar özel cübbeleri bulunmadığı zamanlarda kadın entarisi giyerek ayin yaparlar. Şamanların çoğunun saçlarını uzatma nedenlerinden biri de budur

 

Şamanist inanca göre dünya, gök, yeryüzü ve yeraltı olmak üzere üç kısma ayrılır.

*''Aydınlık Alemi", yukarıdaki dünyayı yani gökyüzünü Tanrı Ülgen'le ona bağlı iyi ruhları temsil eder.

*Yeryüzünü, yani "Orta Dünya"yi insanlar oluşturur.

*Yer altı dünyası olan "Aşağıdaki Dünya"yı ise Tanrı Erlik ve ona bağlı kötü ruhlar oluşturur.

 

İyi ruhlarla ilişki kurup, iyilik yapan Şamanlara ak-Şaman, yeraltı ruhlarıyla konuşup, Erlik 'in hizmetinde olanlaraysa kara-Şaman denir.

 

Eski Türklerin de inandığı din Şamanizm ' di. Bu Şamanizm,Yakutlar ve Altaylar'da yaşayan ilkel Şamanizm aşamasını bir süre sonra geride bırakmış, gelişmişti.

 

Çin kaynaklarından anlaşıldığına göre eski Orta-Asya Şamanizm ' inin temelleri Gök-Tanrı, Güneş, yer, su, atalar ve ocak (ateş) kültleridir.Bu bağlamda Asya halklarının inandığı Şamanlığın temelinde insan ve doğanın birlik ile beraberliği ve uyumu düşüncesi yer alır. Evren,dünya,insan,hayvan ve bitkiler alemi bir bütün olarak düşünülür. Dünya ve Gök,yaratma eylemini birlikte işbirliği halinde gerçekleştirmektedir. Bunlar bütün varlıkların yaratıcısı olmalarından ötürü kutsaldır.

İşte bu yüzden Asya 'nın Şamanist göçebe halklarında Gökle Yer Su'yu sayma ve bunlara saygı gösterme, bu göçebe halkların inanışlarının özünü oluşturmaktadır. Dağın eteğinde ya da zirvesinde, nehrin ya da gölün kıyısında, yolun ya da atın bağlandığı direğin yanında, bir göçebenin kutsamayla eylemleri, tüm yaşamın ortak bir bilinci paylaştığı doğaya dönüktür.

 

Şamanlıktaki bir diğer inanışta, insan neslinin sonsuz bir şekilde devamlılığı düşüncesidir. Şamanist olan birisi kendini, baba, dede, ve atalarına ait olan bir hayatın devamı olarak görür, bunları bilir ve sayar (Atalar kültü). Bununla birlikte, söz konusu bu insan aynı zamanda kendi geleceğini de sonraki nesillerde görmektedir, ki bu durum varoluşun ana anlamıdır. Bundan dolayı bu insanin görevi çocuk ve torunlarına toplumun en iyi yanlarını aşılayarak yetiştirmek ve hayata hazırlamaktır

 

 

Şaman dininin ayin ve törenlerini yapan, ruhlarla insanlar arasında aracılık eden kişiye Şaman denir. Şaman sözcüğü Türkçe kökenli değildir. Türkler Şaman yerine kam sözcüğünü kullanırlardı. Avrupa'da 18.yüzyılda kabul edilen Şaman sözcüğü, Rusların, Kuzey Sibirya'da Tunguzlardan öğrendiği bir sözcük. Bazı bilim adamları sözcüğün Pali dilinde bulunan "şamna" olduğunu, Sanskritçe'de bulunan "çramana" ile aynı kökten geldiğini ileri sürüyorlardı. Bazıları da bu sözcüğün Mançu ' ca olduğunu,"zıplayan,dans eden" anlamına geldiği görüşündeler. Bir başka teori de Şaman sözcüğünün Buda inanışına ait bir sözcük olduğudur. Firdevsi'nin sehname'sinde geçen "Semen" (Buda rahibi) sözcüğü dolayısıyla Şaman sözcüğünün Hindistan kökenli olduğu söylenir.

 

Şaman (kam), tanrılar ve ruhlarla insanlar arasında aracılık yapma gücüne sahip olan kişidir. İnsan, ufak tefek ruhlara, aileyi koruyan ateş ve iyi yer-su ruhlarına bizzat kurbanlar ve saçılar sunabilirse de, kuvvetli, hele kötü ruhlara doğrudan başvuramaz. Kötü ruhlar insanların en büyük düşmanlarıdır. İnsanlara ve hayvan sürülerine hastalık göndermek suretiyle kurban isterler. Bunların istediklerini yerine getirmek gerekir. İnsanlar onların ne istediklerini bilmezler. Ne istediklerini ancak gücünü göklerden ve atalarının ruhlarından alan Şamanlar bilir.

 

Şamanlık bilgisi öğrenmekle elde edilemez. Şaman olmak için belli başlı bir Şamanın neslinden olmak gerekir. Kimse Şaman olmayı istemez, ancak geçmiş ataların ruhundan biri, Şaman olacak torununa musallat olur; onu Şaman olmaya zorlar. Bu hale Altaylılar "töz basıp yat" (ruh basıyor) derler. Ata ruhu musallat olan adam Şamanlığı kabul etmezse deli olur.

Şaman törenlerinde en önemli malzeme davuldur.

Davul, bir arşın çapındadır. İskeleti genellikle sepet yapımında kullanılan söğütten yapılır ve at derisiyle kaplanır. Davulun içinde dikey olarak duran sapı genellikle kayın ağacından yapılır. Sapta mars denilen, kamın yer altı dünyasında yaşayan erliklerin lideri Erlik Han 'a ulaşmasını sağlayan on iki delik bulunur.

Şaman davulunun asıl kısmı olan ağaç ve demir parçalar asla değiştirilmez. Derisiyse değiştirilebilir. Biri ölen evde bulunan davul, Erlik'in elçisi Aldaçi'nin yaklaşmasıyla kirlenmiş ve kuvvetini kaybetmiş sayılır. Kirlenmiş ve kuvvetini kaybetmiş davulların derisi derhal değiştirilir. Tedbirli davranmak isteyen Şamanlar ve ev sahipleri, hastanın öleceği anlaşıldığı zaman Şamana ait eşyaları evden çıkarırlar.

 

Şaman için davuldan daha önemli bir şey varsa o da Şaman giysisidir. Geleneğe uygun bir elbise hazırlamanın zor geldiği kamlar, ruhların özel izinleriyle birkaç yıl cübbesiz ayin yaparlar. Fakat cübbesiz kamlar kötü ruhlara karşı fazla cesaret gösteremezler. Bunun için kamlar ne yapıp edip Şaman kıyafeti edinirler. Şaman, cübbe ve davulunu kendi arzu ve isteğiyle değil, hizmetinde bulunduğu ruhun emir ve ilhamına göre yaptırır. Cübbe ve davulun nitelikleri ve biçimi, süsleri bütün ayrıntılarıyla bu ruh tarafından belirlenir. Ruhun istediklerinden en ufak biri bile eksik kalsa cübbe ve davul ayin yapmaya yaramaz. Giysi hazırlandıktan sonra özel bir törenle ruhların beğenisine sunulur.

 

Kitaplı dinler olarak kabul edilen dinlerin hiçbiri eski yerel inanışların etkisinden kendilerini arındırabilmiş değil.Dünyanın her yerindeki Hıristiyanlığın ya da Müslümanlığın farklı olmasının en önemli nedenlerinden biri eski inanışların bu dinlere eklenmiş olmasıdır.

 

İslam dinini kabul etmiş Türkler için de bu durum geçerliliğini korumakta.Türklerin inanışlarında bugün bile Şaman geleneğinin izlerini görmek olası. Müslüman olan Oğuzlar, Dede Korkut öykülerinden anlaşıldığına göre Şaman geleneklerini korumuşlardı. Matem töreninde ölünün bindiği atin kuyruğunu keserek kurban etmek, ağacı kutlu saymak gibi gelenekler bunlardandır. Ayrıca uzun ömürlü olması, daha önce ölen çocuklar gibi ölmemesi için çocuklara Yasar, Durmuş, Duran,Satılmış, Sati gibi isimlerin konması, türbelere adak adanması, dilek ağaçlarına çaput bağlanması gibi adetler bu kapsamda değerlendirilir.

 

Şamanizm günümüzde Türkler ve diğer Orta Asya halklarının hayatını değişik oranlarda etkilemeye devam etmekle birlikte halen Orta Asya ' da başlı başına bir din olarak devam etmektedir. Tatarların bir kısmı Özellikle Hakasya Türklerinin hemen hemen tamamı Şamanisttir. Günümüzde Rusya, Moğolistan, Tacikistan,Kazakistan gibi ülkelerde Şamanist topluluklara rastlanmaktadır. Sayıları gittikçe azalmakla birlikte günümüzde yaklaşık olarak 650.000 kadar taraftarı olduğu tahmin edilmektedir.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

doors şamanizmin anaerkil olduğu konusunda önemli bir noktaya değinmişsin çok eski tarihlerde şamanlar kadındı(kızılderililerde kadın şamanlar daha fazladır)ama orta asyada sonradan babaerkil düşüncelerin yerleşmesiyle şaman kadınlar azaldı şamanizmde ayrıca her şamanın kendini özdeşleştirdiği bir hayvan vardır.ama türk şamanizmininde diğerlerinden farkları var baya mesela türk şamanizmi tam şamanizm değildir gök tengri dinininde etkisi görülür.türk tanrıları ve tanrıçaları vardır ama pek bilinmezler günümüzde insan ismi olarak kaldılar yada masallarda kaldılar.mesela ayhan eski türk dininde gök tanrılarında ay tanrısını simgeler ondan başka her çocuğa masal olarak bahsedilen ay dede de vardır ay dedenin eşi gün ana dır ikisinin bütün evreni yarattığına inanılır.eski türk dininde satanizm de vardı ama bugünkü anlamıyla değil.eski satanizm dengenin yang tarafını temsil eder diebiliriz ama ying de olmalıydı ikisi birbirine üstün gelmemeliydi. denge inancı dediğim inanç hakimdi şöyle ki iki baş tanrı vardı biri iyi olan Gök tengri diğeri kötü olan Erlik şamanlarda ikiye ayrılırdı erliğin hizmetkarları ve Gök tengrinin hizmetkarları.her ikiside eşit tututlurdu inançta çünkü denge kurulmalıydı aynı inanç zerdüştlerdede vardır.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

eski türkler tam olarak cinlere tapmazlardı.şamanzimin etkisinden dolayı doğa ruhlarına inanırlardı öğelere inanırlardı.ama onlara tapmazlardı sadece hürmet gösterirlerdi..ama dinleride şamanizm değildi tam olarak.eski türk dininin şuan yeni araştırmalara göre sentez bir din olduğu anlaşıldı.şamanizm ile gök tengri dininin sentezi.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

ALINTI(doors @ 2 09 2006, 17:04 ) 7264[/snapback]

Tamamda satanist olmanla yada satanist kalmanla Türk'lerin dininin ne alakası var.Onu anlayamadım?
[/b]

Evet çok isabetli bir soru.Ben bu yazıdan şunu çıkardım açıkçası. Arkadaş satanist olduğunu söyleyebilmek için kıvranıyormuş, aktif olan bir din konusunu bunu belirtmek için uygun görmüş. Satanist olması beni hiç ilgilendirmez. Eğer kulaktan duyma ve çarpıtılmış bilgilerle bu inanca sahipse üzülürüm eğer bilinçli şekilde gerçekten neyin ne olduğunu bilerek seçmiş ise saygı duyarım... Ayrıca dipp söylemiş bir başlangıcı yok mu diye...satanist doğduğunu hiç sanmam :biggrin: eminim bir başangıcı vardır. Arkadaş foruma tekrar gelirse açıkçası ben öğrenmeyi isterim seçiminin sebebini. Aramızda farklı görüşlerede ihtiyaç var...
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Şamanizm hakkında verilen bilgiler bence pek yeterli değil.Eski Türklerin şamanist olduğunu söylemek için ilk önce eski Türkleri incelemek gerekir.İlk başta, eski Türkler Gök Tanrıya inanıyordu.Bu Gök Tanrı tekti,eşi benzeri yoktu ve herşeye gücü yeterdi(Dikkat ederseniz bizim dinimiz olan İslamdaki Allah inancına çok benziyor hatta aynı denilebilir).Fakat Gök Tanrıdan ayrı olarak bazı canlı-cansız maddelerde kutsal sayılırdı.Ama o varlıklara tapılmazdı.Mesela kurt,at,silah vs......

Şamanizmde ise insan genel olarak doğaya tapar.Şamanizmde tek tanrı inancı olmadığı içindir ki Gök Tanrı inancı ile Şamanizm çelişmektedir.Dolayısıyla Gök Tanrıya inanan herhangi bir eski Türk aynı zamanda şamanistte olamazdı.

Eski türklere şamanizm biraz bulaşmıştır ve bu çok az miktardadır.Eğer tersi olsaydı birkaç yıl içinde yüzbinler halinde İslamı kabul eden türklere karşılık,hindular gibi diğer şamanist toplumların neden türkler kadar hızlı şekilde müslüman olmadıkları anlaşılamazdı.

Eğer dünyanın herhangi bir kabilesinde,milletinde Tek Tanrı inancı varsa o millete mutlaka bir İslam peygamberi gönderilmiş demektir.Zira Hz. Nuh'un oğlu olan Yafes'in Türklerin atası olduğunu soyleyen birçok tarihçi vardır

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Şamanizm ya da Kamcılık (şamanlar tarafından "deneyim" olarak ifade edilir), varlığı tüm insanların tarihinde erken taş devrine ve dahada geriye kadar kanıtlanabilen, inisiyasyon içeren bir vecd ve trans tekniği.

 

Şamanizmi en uzun süre ayakta tutmuş olan toplulukların arasında hiç şüphesiz Türklerde vardır. Eski Türk inancı Tengricilik'te de hep varolmuş olan şamanizm geleneği, Kuzey- ve Orta Asyanın bazı Türk topluluklarında günümüze kadar hala sürdürülmektedir.

 

Günümüzde bazı batılıların ilgi duyup tekrar uygulamaya başladıkları şekline Neo-Şamanizm denir.

 

 

Şamanizm'in başlangıçta Batılılar'ca çoktanrılı bir din zannedilmesindeki ana etken, Şamanizm hakkında yeterince bilgisi olmayan ilk Batılı gezginlerin Şamanizm hakkında Batı'ya aktardıkları yüzeysel bilgilerden kaynaklanmıştır. Her şeyden önce, Asya Şamanizm'inde tapınma yoktur, ki bu da bir din olmadığını açıkça ortaya koymaktadır.

 

Şamanizim hakında bilim adamlarının görüşleri

 

Şamanizmin tanımında bilim adamları aynı fikirde değildir, bu hem şamanizmin içinde barındırdığı farklı yön ve öğelerden hem de şamanizmin çok farklı coğrafyalarda aynı temelde ama çok farklı şekillerde var olmasından kaynaklanmaktadır.

 

“Şaman, Anglosakson terminolojisinde anlatılmak istendiği gibi hekim-büyücü olmadığı gibi, şüphesiz tek şifa verici kişi de değildir. Kelimenin günlük anlamında bir büyücü değildir ve bu kelimeyle tanımlanması Şamanizme hiçbir zaman sahip olmadığı bir nitelik vermek pahasına onu bulunmaması gereken bir yere oturtmuştur…” (sy.63) [kaynak belirtilmeli]

 

“Zaten Şaman, tamamen hayata dönük ve olumlu eylemler gerçekleştirmek isteyen kişiliğiyle hiçbir zaman kara büyüye alet olmaz ve hiçbir zaman kötülük yapmaz; sahip olduğu yetkilerini kendi kişisel hizmetinde ve kendi savunması amacıyla bile kullanmaz. Kabile reisi veya hükümdarlarla anlaşmazlığa düştüğünde kendi etkisinden yararlanabilir, ancak hiçbir şekilde görünmez gücüne başvurmaz; ona karşı koyacak herhangi bir gücü yokmuşcasına ve hayatını kaybetmek pahasına maddi gücün kendisini yenmesine seyirci kalır.” (sy.63) [kaynak belirtilmeli]

 

“Şaman, gücünün kökeni ister kalıtım ister görünmeyenin armağanı olan bir yetenek veya uzun bir acemilik dönemi ya da ‘yetki sağlama isteği’ olsun, amacına, genellikle inzivada veya diğer büyük ustaların yanında gerçekleştirilen sabırlı bir yetişme dönemi geçirmeden ulaşmayı umamaz. Ne olursa olsun, güçten düşürücü şekilde gerçekleşen ve sonuçta kendisini bitkin halde yere düşürecek olan bir deneyim için bütün olanaklarını toplamaya çalışmalıdır. Evrenin yollarını katetmeye çağrılan şaman, yolunu kaybetmemek için bu yolları mümkün olan en iyi şekilde tanımalıdır; kendisini izleyen varlıklarla devamlı olarak karşı karşıya gelme olasılığı nedeniyle onların geleneklerini, dillerini ve âdetlerini öğrenmiş olması gerekir; belirli hedeflere yönelmesi nedeniyle bu hedeflere nasıl varacağını bilmelidir. Gerek geçtiği yollarda, gerek karşılaştığı varlıklarla elde etmek istediği sonuçlara erişebilmesi için şamanın kendisine yararlı olacak araçları tanımaya ihtiyacı vardır. Bunlar, yeryüzünün herhangi bir seyyahı için söz konusu olduğu gibi, gerçekleştirilecek işe, öngörülen zorluklara ve her kişinin kendine özgü olanaklarına bağlı olarak son derece çeşitli olabilirler.”

 

tarih

 

Eskiçağ ve Ortaçağ’daki çok yaygın olan sihirlerden farkı, onların kişisel olmalarına karşılık, şamanlığın başta Orta Asya ve Kuzey Asya halkları olmak üzere, Tunguzlar’da, Moğollar’da, Mançular’da, Laponlar’da, Eskimolar’da, Vogullar’da, Ontiyaklar’da, Samoyedler’de, Kafkaslar’da, Hindistan’da, Çin’de, Japonya’da, Endonezya’da, Malezya’da, Polinezya’da, Avustralya’da, Büyük Okyanus’un öbür adalarında, Alaska’da, Grönland ve İzlanda’da, Kuzey Amerika’da, Guyana’da, Amazon bölgesinde ve Afrika’nın birçok yerinde (ufak tefek ayrılıklar bir yana) temel ilkeler değişmemek koşuluyla az ya da çok kalabalık cemaat’ın bulunmasıdır. Şamanlığın ne zaman ortaya çıktığı, ne gibi değişiklikler geçirdiği kesin olarak bilinmemektedir.

 

Şamanizm' in köken olarak anaerkil dönemde ortaya çıktığı tahmin edilmektedir, şaman sözcüğü için üç farklı görüş öne sürülmektedir ;

 

Şaman kavramı, Hindistan’daki Pali dilinde ruhlardan esinlenen kişi anlamına gelen "samana" sözcüğünden türemiştir,

Şaman kavramının kaynağı, Sanskritçe’de budacı rahip anlamına gelen samana sözcüğüdür,

Şaman kavramı, Mançu dilinde oynayan zıplayan, bir iş görürken sürekli olarak hareket eden anlamındaki saman kavramından gelir

 

 

Günümüzde Şamanizm’in Kapsamına Alınan Topluluklar

 

 

Son araştırmalar şamanlığın Türkler’e özgü olmayıp bütün Asya’ya yayıldığını (Samoyedler’den Endonezya adalarına kadar) göstermektedir ki, araştırmacılar, artık Amerika Kızılderilileri'ni de Şamanizm kapsamında ele almaktadırlar. Nitekim Mircea Elida Şamanizm adlı kitabında Asya’nın şaman topluluklarında, Amerika Kızılderilileri'nde ve Okyanusya yerlilerinde sayısız unsurun ortak olduğunu ortaya koymuştur.

 

Şamanizm’de İnisiyasyon

 

 

Şamanist inisiyasyonda her şaman adayı rüyalar, trans, ruhların isim ve fonksiyonları, şaman teknikleri, ‘gizli dil’ gibi bazı konularda bir eğitimden geçirildikten sonra şaman olabilir. Asya Şamanist inisiyasyonlarında sırra (mister) erme denilen “inisiyatik ölüm” ya da “cehenneme iniş” deneyimi Sibirya ve Orta Asya’daki Şamanist Türkler’in (Yakutlar, Altaylılar vs.) tradisyonlarına göre, hami-rehber ruhlarca, yeraltı denilen öte-alemde veya spiritüel gök katlarında gerçekleştirilir. Bu deneyim, fiziksel olarak, genellikle, orman, kır, mağara gibi toplumdan uzak ve kutsal sayılan bir yerde gerçekleştirilir. Şaman (Kam) adayı önceden hazırlık eğitimini almış olsa da, sırra (mister) erme denilen bu deneyimi yaşamadan adayın şamanlığı resmîleşmez. Bu deneyimi ancak gereken hazırlık eğitimini almış şaman adayları geçirebilir. (Hazırlık eğitimi, ancak, dalgınlık, olup bitene ilgisizlik, birtakım nöbetlere tutulma gibi ön belirtiler gösteren adaylar arasından, bir iç çağrısı alma ve mağaralarda haberci rüyalar görüp hami-rehber varlıklarıyla irtibata geçme gibi ilâhî “seçilme” belirtileri göstermiş olana verilir.) Davulu transa girmeyi kolaylaştıracak bir şekilde kullanmayı öğrenmiş aday, birtakım acı verici sınavlara tâbi tutulduktan sonra, ölüm deneyimini yaşamak üzere, transa girer. Şaman adayı birkaç gün süren bu deneyim boyunca, ruh ve beden bağları gevşemiş halde yatar. İnisiyasyonlardaki cehenneme iniş ya da ikinci doğuş denilen bu olgular Şamanizm’de şaman adayının vücudunun sembolik olarak parçalanması suretiyle organlarına ayrılması ve sonra bu parçaların birleştirilmesi veya etlerinden sıyrılmış kemiklerinin etlenmesiyle vücuduna yeniden kavuşması olarak simgelenir. Sırra erme denilen bu süre zarfında, hami-rehber varlıkları şamanın ruhuna şamanlığı için gerekli her şeyi öğretirler. Öğrettikleri arasında meslek sırları, “gizli dil”, hastalıkların özellikleri, iyileştirilme yolları da bulunur. Bu işlemler bittiğinde ve hipnotik uykudan çıktığında, aday kendini birtakım güçlerle donanmış ve bir hayli değişmiş halde bulur. Artık yalnızca bedensel gözleriyle değil, ruhani gözüyle (kalp gözüyle) de görebilmektedir.

 

Şamanın trans deneyimi ve psişik yetenekleri

 

 

Şaman’ın davul ve dans unsurlarıyla gerçekleşen, uçuş denilen transında posesyon hali sözkonusu değildir. Yani trans halindeki şamanın hiçbir hal ve hareketi idrak ve iradesi dışında değildir. Şamanın transında, kendi başına yaptığı bir şuur deneyimi sözkonusudur. Bununla birlikte şaman, gerekirse bir ruh ile –posede olmadan– bağlantı kurabilir. Bu, kimilerine göre, şuur ve kişiliğin kaybolmadığı gözlemlenen bir medyumluktur. Şamanın ruhsal yolculuğu, teozofik terimlerle, astral seyahat, akaşik okumalar, ruhlar âleminin yüksek bölgelerine nüfuz etme ve diğer ruhlarla posede olmadan bağlantı kurma gibi çeşitli yönlerde gelişir. Usta şamanların Demir-Kazık yıldızına kadar yükselebildikleri söylenir. Şifacılık, geleceği bilme, obsesyona uğramış insanları obsedörü kovarak obsesyondan kurtarma, çift bedenlenme (dedublüman), fasinatörlük ve büyü (maji)yapabilme şamanlarda sıkça rastlanan yeteneklerdir.

 

Şamanizm’de üç alem

 

 

Asya Şamanizm’inde üç âlem sözkonusudur: Yer, yeraltı, Gök. Fakat bunlar sembolik ifadelerdir. Yeraltı terimi Asya’nın kimi Şamanist tradisyonlarında öte-alem anlamında kullanılır, kimi Şamanist tradisyonlarında ise ölüm olayının akabinde yaşanılan kargaşa ve vicdani hesaplaşma dönemini ifade etmek üzere kullanılır. Dolayısıyla, bazı Şamanist tradisyonlarda yeraltı denildiğinde, genellikle öte-alemin titreşim düzeyi kaba ve yoğun ortamları sözkonusudur. Yeraltı deyiminin bu anlamda kullanıldığı şamanist tradisyonlarda öte-alemin huzurlu ortamları ise “gölgeler diyarı” gibi başka ifadelerle belirtilmektedir. Yakut Türkleri, Çukçiler ve Yukagirler, insanın üç “can”ı olduğunu kabul ederler. Ölüm olayında biri mezarda kalır, biri “gölgeler diyarı”na iner, üçüncüsü ise Göğe çıkar. Ölüler, bir süre sonra, yeryüzünde tekrar doğabilirler. Uygurlar, inandıkları sürekli olarak tekrar doğma olgusuna “sansar” adını verirler.

 

Asya Şamanizm’ine, özellikle Altay, Yakut ve Uygur Türkleri’nin tradisyonlarına göre, insanların yaşadığı Yer, ölülerin göçtüğü “yeraltı” (öte-âlem) ve spiritüel anlamdaki Kutsal Gök’ten oluşan üç ortam, merkezlerinden geçen, direk ya da kazık denilen bir eksenle birbirine bağlanırlar. Bu eksen “Göğün göbeği” ile “Yer’in göbeği” arasında yer alır.

 

Bu kavram Altay, Yakut ve Uygur Türkleri’nin tradisyonlarında şöyle açıklanır: İnsanların yaşadığı Yer, ölülerin göçtüğü “yeraltı” (öte-âlem) ve spiritüel anlamdaki Gök’ten oluşan üç alem ya da ortam, merkezlerinden geçen bir eksenle birbirine bağlıdır. “Yer’in göbeği” ile “Göğün göbeği” arasındaki bu eksenin geçtiği, bu ortamların ortasındaki delikler ya da açıklıklar bir tür geçittir. Şamanlar, “uçuş” (trans deneyimi) sırasında bir ortamdan diğerine geçerken bu irtibat geçitlerinden yararlanırlar. Aynı şekilde, ölenler de öte-âleme bu yolla göçerler. Öte-âleme giden şamanlar oraya “Yer’in deliği” geçidinden geçerek gider, yine bu delikten ya da kapıdan dönerler. “Yer’in ekseni” kavramı Altay, Yakut ve Uygur tradisyonlarının yanısıra, Başkurt, Kırgız, Kalmuk, Çukçi, Buryat, Samoyet, Koryak, Moğol, Tibet, Fin, Lapon ve Estonya tradisyonlarında da bulunur.

 

Altay, Yakut ve Uygur Türkleri’nin tradisyonlarına göre, şamanın “Yeraltı”na inebilmesi veya “gökler”e çıkabilmesi için önce “Yer’in Ekseni”ne çıkması gerekir. “Yeraltı”na inmesi gereken Altay şamanı “uçuş” yolculuğunda önce “demir dağ”a (Temir taikşa) tırmanır. Yer’in Ekseni”ne çıkması işte bu sembolik “dağ”ı aşıp “Yerin Göbeği” denilen delikten girmesiyle mümkün olur.

 

Şaman gölgeler diyarı’na giderken öncelikle “Yerin göbeği”ndeki bu delikten “Yer’in Ekseni”ne ulaşmak, sonra da “Yeraltı”nın cehennemi kısmından geçmek zorundadır. Ölen kimseler de bu yolculuğu yaparlar ki, bu yolculukta ölünün geçemediği takdirde azap çekmesinin sözkonusu olduğu bir köprü’yle karşılaşılır.

 

Kuzey ve Orta Asya Şamanizm’inde yeraltı âlemi 7 veya 9 katlıdır. Ölüm olayı ile beden terk edildikten sonra kimileri yeraltı katlarındaki ortamlara, kimileri ise Gök katlarındaki ortamlara giderler. Şaman da, trans deneyimi sırasında, yapacağı uygulamanın amacı ve türüne göre, ya yeraltı âlemine iner ya da Göğe çıkar. Örneğin, bir hastayı iyileştirmek için Göğe çıkması, fakat bir ölünün ruhuna eşlik etmek, hastanın ruhunu geri getirmek (ölmemesini sağlamak) veya yeryüzünü terk etmek istemeyen ölüleri ‘gölgeler diyarı’na götürmek için Yeraltı’na iner. Fakat herhangi bir nedenle Göğe çıkacak bir şamanın önce yeraltı denilen âleme inmesi gerekir. Yani hiç kimse “Yeraltı”na (öte-âlem) inmeden Göğe çıkamaz.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Konu başlığı ile ilgili bilgileri buraya fırsat buldukça aktarmaya çalışacağım...İlgilenen arkadaşlar da katkıda bulunursa memnun olurum ki güzel paylaşımlar olsun diyorum :)

 

Şaman Tanrıları

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Tengri: Göklerin ve Diğer Bütün Tanrıların Hakimi (Göktanrı)

 

Ot Tengri: Ateş Tanrısı

 

Suv Tengri: Göllerin ve Akarsuların Tanrısı

 

Cer Tengri: Toprakların Tanrısı

 

Tabu: Aile Ocağının Tanrısı

 

Çoppa: Ziraatçiliğin Tanrısı

 

Umay: Çocukları ve Kadınları Koruyan Tanrıça

 

Apsatı: Av Hayvanlarının ve Avcıların Tanrısı

 

Totur: Kurtların, Avcıların ve Çobanların Tanrısı

 

Bayrım Biyçe: Çocukları ve Kadınları Koruyan Tanrıça

 

Gollu: Bereket Tanrısı

 

Cer İyesi: Toprakların Hakimi Olan Kutsal Ruh

 

Üv İyesi: Evi Koruduğuna İnanılan Kutsal Ruh

 

Suv Anası: Gölleri ve Akarsuları Koruduğuna İnanılan Tanrıça

 

Şıbıla: Yıldırım Tanrısı

 

Eliya: Şimşek ve Gök Gürültüsü Tanrısı

 

Gori: Rüzgar Tanrısı

 

Cel Anası: Rüzgar Tanrıçası

 

Gılan: Rüzgar Tanrıçasının Oğlu

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Şamanın özellikleri

 

Şaman inanışına göre yeryüzünde yaşayıp, alt ve üst dünyaya yolculuk yapar. Şifacı, ruhların öte dünyaya gitmesine yardım eder. Evleri kötü ruhlardan korur. Davulu transa geçmesini sağlayan ve özel bir yöntemle yapılan en önemli aracıdır. Yardımcı, koruyucu ruhları vardır, onlar şamana öte alemlere yolculuğu sırasında yol gösterirler. Türk şamanların en önemli yardımcı ruhları körmös'lerdir. Körmösler ölmüş şamanların ruhlarıdır.

Bir kişinin şaman olabilmesi atalarından el alması diyebileceğimiz bir olayla gerçekleşir. Atalar kişinin rüyalarına girerek onu şamanlığa çağırırlar. Ya da Güney Amerika şamanlarında ve günümüzdeki modern şamanlardaki gibi bilinçli bir çabayla gerçekleştirilir.

Orta Asya şamanlarında transa girmek için davul yeterli olmakla beraber, Güney Asya şamanlarında psikodelik sınıfına sokulan, gevşetici (uyuşturucu) bitki özü karışımları da kullanılabilir. Bu kimyasallar şamanın bilinç durumunu değiştirerek transa geçmesini sağlarlar.

Şamanlık bir eğitim sürecini ve inisiyasyonu gerektirir.Şamanizm bir din değildir. Şamanizmden değil şamanlardan söz etmek gerekir.

 

Etimoloji: Şaman/Kam

 

İlk olarak XIII. y.y.' da kullanılmış olan şaman sözcüğünün eski Türkler tarafından kullanılmadığını belirtmek gerekir. Eski Türkler’de şaman sözcüğü yerine "Kam" sözcüğü kullanılmıştır. Eski Türkler’de dini törenleri yöneten kişiye “Kam

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Gök Tanrı Dini

 

Gök Türkler'in dini, Gök Tanrı dinidir. Gök Tanrı düşüncesinin, toprağa yerleşmiş topluluklardan daha çok avcılık, çobanlık ya da hayvancılıkla geçinen göçebe topluluklara özgü olduğu bilindiğinden, bu inancın kökeni, Asya bozkırlarına bağlanmıştır. Türk tarihi ve kültürüyle ilgili araştırmalarıyla tanınmış bilim adamlarına göre Gök Tanrı inancı bütün Türklerin ana kültüdür. Bu kült, Kunlar, Tabgaçlar, Gök Türkler, Uygurlar gibi eski Türk boylarında inanç sisteminin başında yer alır.

 

Orkun yazıtlarında, Türk Tanrı inancının temelleriyle ilgili bazı bilgilere rastlanmaktadır. Tonyukuk bengü taşında birçok kez adı geçen Tangri ya da Tengri, daha çok “milli

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Şaman kelime olarak Çince olup istekleri yenen, sağlam iradeli demektir. Şamanizim inancın içeriği ve sergilediği doktorine göre; bir din olarak kabul görmezsede din kadar tesirli olmuş ve uzun yıllar Türk’lerin yaşamlarında ve hayatında büyük rol oynamıştır. Özellikle Altaylı Türk’ler uzun yıllar etkisinde kalmıştır. Animizim’in ve natürizim’in kaynaklarından oluşan bir zemin üzerinde tutunarak hızla yayılan Şaman- izimde, bu inancı yayan ve uygulayan kişilere Şaman denilmektedir. Şamanlara göre; ilk insanlar kendileri için heybetli ve korkutucu olan ve yine insanlar için iyilik eden iyi ruhlar bulunur. İnsanlar ölüp dünyadan ayrıldıktan sonra, o ölen kişilerin ruhları insanlar arasında dolaşır. Onlara musallat olarak, zaman zaman zarar verirler. İşte zararlı olan bu ruhları kovmak maksadıyla Şamanlar törenler düzenleyip dualar okur.

 

Toplum arasında büyük güç olan hatta yayıldığı yerlerde devletin mükaddaratını değiştirebilen Şamanizim inancında olan Türk’lerde diğer aynı inanç da olan millet ve toplumlar gibi Şamanların tanrılarla konuştugunu ve ruhlar ile konuşup onların yardımı ile yol gösterir onlara akıl öğretir, hekimlik yapar hastalara musallat olan kötü ruhları kovmak için telkin yolu ve yaptığı çeşitli bitkisel ilaçlar ile şifalar arar. Dahada ilğinci başına at kuyrugu, yüzlerine maske geçirip, ziller ve çınğıraklar takılı özel giysileri ile bağırır, oynar ve davul çalarak dua edip çeşitli hareketler yapar. Şamanizimde Şamanlara göre insanların biri kendilerinde diğeride ayrı ama bir birinin aynısı olan iki ruhu vardır. Bu eş ruh bir hayvan halindede olabirki bunada “Yekil„ denilmektedir. Şamanizimde birden fazla tanrı vardır ve bu tanrıların görev ve yetkileri birbirin- den ayrıdır. Şamanizimde beş kutsal unsur vardır. Bunlar; Demir, toprak, ateş, su ve ağaçtır. Yine Şamanlara göre gökler onyedi kat olup bu mekan; aydınlıklar içerisinde cennetler alemi olup burada tanrılar ikamet ekmektedir. Yeraltı ise dokuz tabakaya ayrılır ve orada karanlıklar diyarı ve cehennemler bölgesidir. Ölen günahsız bir kişinin ruhunu göklerdeki cennetlere hakim olan iyilik tanrısı Ülgen’e götüren Yayuci ile günahkarları yer altında oturan kötülük tanrısı Erlik Han’a götüren “Körmös„ ler vardır. İlk Uygur hanları Kül Bilge ve Moyun Çur birer Şamanistir. 763 yılında Böğü Hanın şamanlığı bırakıp Mani dinine girmesi ile Uygur’lar da dinlerini değiştirdi.

--------------------

güzel bi konu olmuş ellerine sağlık..yakında şamanizm ile ilgili birkaç konu da benden gelicek :)

 

--------------------

ben teşekkür ederim belfalas :) yardımcı olur ve konuyu desteklersen sevinirim.beğenmene de çok memnun oldum ayrıca arkadaşım :)

--------------------

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...