Rhoda Scott

Bir papazın kızı olarak dünyaya gelen, çocukluğunu New Jersey'de geçiren ve dolayısıyla küçük yaştan itibaren kilise korolarında şarkılar söyleyen, Afrikan Amerikan hard bop ve soul cazın usta ismi Rhoda Scott'la İstanbul konseri öncesinde konuştuk. Hammond Org'un en tutkulu icracısı nam-ı diğer 'Yalınayak Kontes'in müzik dünyasına nüfuz etmeye çalıştık.

İçimden geldiği gibi çalıyorum

Tutkuyla bağlı olduğu enstrümanıyla henüz yedi yaşındayken babasının kilisesinde tanışan Scott için kilise ve kilise müziği ilham kaynağı olmuş. "İnsanlar benim müziğimi dinlerken her notamda kilisenin müziğim üzerindeki etkisini hissedebiliyorlar; çünkü kilise benim ilk ilham kaynağımdır ve hâlâ da etkisi devam ediyor." diyen sanatçının enstrümanına bağlılığı pek alıştığımız türden bağlılık değil. Scott, enstrümanıyla güçlü ve büyülü bir bağ kurduğuna inanıyor ve orgun başına ilk oturduğu günden itibaren pedallarına çıplak ayakla basıyor. Bu bağlılığın öyküsünü ise şöyle anlatıyor: "Aslına bakarsanız bu bağlılık babamın kilisesindeki orgu ilk görmemle başladı. Evimiz kilisenin hemen yanındaydı ve babam da bana kilise orgunu çalma izni vermişti. Ama ben org notalarını yerde görünce -ayak pedallı org için olan notalar bunlar- hemen ayakkabılarımı çıkardım ve ayaklarımla o notaları çalmaya başladım. Her gün ayakkabılarımı çıkararak akşama kadar, hatta geceleri de org çalmaya devam ettim. Böyle çalmak hoşuma gidiyor ve komik de geliyor aynı zamanda."

Onu yakından takip eden müzikseverler çok iyi bilir. Rhoda Scott, gospel ve klasik stili bir araya getirerek son derece şahsına münhasır bir üslup oluşturuyor. Aslında bu dinleyicilerinin görüşü, sanatçı ise bu konuda fazla kafa yormuyor ve içinden geldiği gibi çalmaya devam ediyor: "Bir müzisyen olarak biraz da şu tarzdan çalayım demiyorum. Benim hangi tarza yakın çaldığıma karar verecek olan dinleyicilerimdir. 'Scott bugünlerde klasik müzikle ilgileniyor galiba' diyebilirler benim için, ama ben içimden geldiği gibi çalıyorum." Rhoda Scott'un ismi Fats Waller, Jimmy Smith, Bill Doggett, Lou Bennet, Jimmy McGriff gibi usta caz müzisyenleriyle anılıyor. Fakat kendisini en çok etkileyen müzisyen Jimmy Smith olmuş. Önceleri onu taklit etmeye çalışmış 'yalınayak kontes', ama daha sonra birini taklit etmenin iyi bir yol olmayacağını düşünmüş ve ünlü sanatçı Richard Arnold 'Groove' Holmes ile tanışmış. Holmes onu kanatları altına almış ve çok şey öğretmiş. Dave Brubeck de onun müziğini etkileyen diğer bir isim. Müzik anlayışının özünde eğlence olduğunu söyleyen Rhoda Scott, bu konuda şunları söylüyor: "Bence müzik insanları eğlendiren bir iletişim türüdür. Yani müzik ile mutlu olabilirsiniz. Ben müziğimle mutlu oluyorum ve bunu dinleyicilerimle paylaşmak istiyorum. Müzik çok heyecanlandırıcı bir şey ve bu yüzden hepimiz konserlerde durmadan bağırarak şarkılar söylüyoruz. Kelimelerle anlatamadığınız birçok şeyi müzik ile yapabilirsiniz. Müzik kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlar. Müzik kelimelere ihtiyaç duymaksızın sizi mutlu edebilir.

ALINTIDIR

La Valse a Charlotte

http://www.yasaktube.net/gDoPxC4NRUE-video-Rhoda-Scott-Thierry-Eliez-et-Lucien-Dobat-pour-La-Valse-Charlotte.html#

Hit The Road Jack

http://www.yasaktube.net/VGn-FBxsLn0-video-Rhoda-Scott-hit-the-road-jack-B3-Hammond.html#

Moanin'

http://www.yasaktube.net/-niS8qx2fIw-video-Rhoda-Scott-Moanin.html#

Pistaccio

http://www.yasaktube.net/R6RGIQd6OKQ-video-Rhoda-Scott-Trio-Pistaccio.html#

Nova (With Barbara Dennerlein)

http://www.yasaktube.net/Ra4kYAYCdeI-video-Barbara-Dennerlein-amp-Rhoda-Scott-on-Hammond-B3-Organ.html#

Driftin'

http://www.yasaktube.net/Fg95NtOKdUU-video-Rhoda-and-her-band-DRIFTIN-by-Herbie-Hancock.html#

Au Sunside

http://www.yasaktube.net/0SgJ2AZFJf8-video-Rhoda-Scott-au-Sunside.html

paylaşım için çok teşekkürler.. çok beğendim..

(hammond tutkusu başlamış anlaşılan.. )

aklıma filmlerdeki o kilise koroları geldi.. oturup müziğin keyfini çıkarmayı çoook isterdim.. (gospel)

Hammond tutkusu çok farklı bi olay. Resmen insanın kanına işliyor. Türkiyede ilk dönem Barış Manço, Cem Karaca şarkılarında sıkça kullanıldığı görülür. Aletin çalınışının zorluğundan ve ağırlığınından olsa gerek ülkemizde yaygınlaşmadı. Aletin çalınışı gerçekten büyük yetenek gerektiriyor. Eller melodi ve armonileri çalarken, ayaklarda bu arada bas pedallarıyla ayrı bir enstruman çalar gibi basları çalıyor. İnsan nasıl basların çalındığını görmese, grupta bir bas gitar, ya da kontrbas olduğuna yemin edebilir. Aletin bi özelliğide lambalı teknoliji ile analog olarak üretilmiş olması. Yani aleti açar açmaz çalışmıyor; lambaların önce ısınması gerekiyor. Eski dönem lambalı radyoları ve televizyonları hatırlayalım. (Şimdi hepsi birer antika olduya neyse...)

Bu aleti dünya da en iyi kullananlar kanımca John Lord (Deep Purple) Keith Emerson (Emerson Lake Palmer) Ken Hensley (Uriah Heep) Vincent Crane (Atomic Rooster) vs. dir. (Tabii Pink Floyd'a da neler kattığını unutmamak gerek).

Ha Secret eklediğin video bi harika; doyamadım bi türlü...