KATA Oluşturma zamanı: Mart 16, 2007 Paylaş Oluşturma zamanı: Mart 16, 2007 SAPPHO (MÖ 7.yy - 6.yy) Ünlü kadın şair, Midilli (Lesbos) adasında doğduğu ve yaşadığı biliniyor. Sapho'nun yaşamı hakkında elimizdeki bilgiler oldukça sınırlı. İ.Ö. 7.yüzyılın sonu ile 6. yüzyılın başlarında yaşadığı sanılıyor. Kerkylas adlı biriyle evlenmiş, Kleis adlı bir kızı olmuş. Şiir müzik ve dans okulu kurduğu biliniyor. Okulundaki tüm öğrencilerin kız olması ve şiirlerinde öğrencilerinin isimlerine yer vermesi, hakkında dedikodulara yol açmıştır. Bir söylentiye göre de Phaon'a olan aşkına karşılık göremediği için kendini bir uçurumdan atarak canına kıymıştır. Antik batının en önemli lirik şairi olarak kabul edilir. Dokuz adet şiir kitabı yazmıştır. Bu şiirlerden günümüze sadece 650 dize kalmıştır. Sappho'nun şiirleri, tahrip edilen bir kilisede tesadüfen bulundu, MS 1000 yılında aslına sadık kalınarak çoğaltıldı. Şiirlerinin pek çoğu, Bizanslılar zamanında Hıristiyan bağnazlığı yüzünden yok edilmiştir. 1073'te, bu kopyalardan büyük bir bölümü, Roma'da İstanbul'da Papa VIII. Gregory'nin emriyle yakıldı. Şiirlerinin pek çoğu, Mısır'da Fayum'daki Crocodilepolis'te, çürümüş papirüs parçalarında bulunarak kurtarıldı. Afrodit'e Yakarış adını taşıyan bir şiirinin tamamı, Halikarnas'lı Dionysius'un oluşturduğu, "Edebi Kompozisyonlar" kitabından alınmıştır. Sappho, gerek kendisi, gerekse dostları hakkında ve tiran politikacılar ve sürgünler için, dürüstçe, içtenlikli, yansız ve sarsıcı bir şekilde yazdı. Ama duygularıyla, uzay içinde tanımladığı nesnelerde, epik ya da ağıt türünü benimsemeyip de insanca söyleyişi ve gizdeş bir günlük tutarcasına konuşmayı seçmiştir. Bilgeliği şiirde başlıca ölçü, biçimsel bir neden değil de soyut bir biçim bilen, bir birtakım ahlak kuralları olarak ortaya çıkan şiir yasasını hiçe saymıştır. Böylesi yakışmaz bize. Hiç doğru değil matem içinde girmek bir şiirin evine.* (*Safo öldüğünde kızı okusun diye yazılmıştır.) *** ŞİİRLERİ tıpkı bir tanrıya benziyor bence adam seninle yüz yüze otururken ve dinlerken dikkatle tatlı sesini ve gülüşlerini sarsılarak gümbürdüyor kalbim göğüs kafesimde. Bu yüzden sesim boşalmış gibi bakıyorum sana ve ne diyebilirim ki, dilim tutulmuşken ve kızgınlığın ateşi dağlarken tenimi, gözlerim kararırken, kulaklarım uğuldarken, ter basmışken her yanımı. allak bullak olmuşum, yüzüm daha solgun çimenlerden ve beynim uyuşuyor, galiba ölüm çok yakınımda ( fakat katlanmak zorundayım hepsine; ben, zavallı) *** Gel, kutsal kaplumbağa kabuğu, Lirim benim, ve bir şiir ol. *** daima söylerdi annem gençliğinde son derece popülermiş *** takarak mor bir kurdele bağladı başını. Daha sarışındı ondan dağınık bırakan saçlarını *** meşale ışığının Sardis'ten gelen rengarenk kurdeleye ihtiyacı yok-- ama ya taze çiçeklerden yapılmış bir tacın? *** kimileri süvari diyor ve diğerleri piyadeyi tercih ediyor ya da bir filonun uzun küreklerini bana göre, kara toprak üstünde sevdiğin kimse, odur en mükemmeli. Ve kolayca kanıtlanır bu. ölümlüler içinde en güzeli değil miydi Helen soyundaki bütün erkeklerin arzuladığı? ve yelken açıp Truva'ya ve unutmadı mı kızını ve değerli soy sopunu? Kıbrıslının yalnızca bir bakışı yetmişti onu ram ederek yolundan çıkartmaya bunları düşünürken anımsayıverdim Anaktoria'nın uzakta olduğunu ve benim onun için herhangi biri *** bir dağ kasırgasının meşeleri yere serişi gibi, aşk hurdahaş etti kalbimi *** ummamam gerekirmiş göğü kucaklamayı iki kolumla birden *** yıldızların güzelliği ve parlaklığı sönük kalıyor muhteşem ay yanında gümüş gibi parlıyor dünyanın dört bir yanı ay dolunaysa. *** altın sandallı şafak, tıpkı bir hırsız gibi çullandı üzerime *** Atthis'im, sevgili Anaktoria'mız Sardis'ten uzak şimdi, aklı hep bizde ama, ve birlikte olduğumuz günlerde sen, görkemli bir tanrıça gibiydin, ve senin şarkıların ona derin sevinçler verdi şimdi ışıldar o, Libyalı kadınlar arasında ayın kızıl parmakları uzandığında günbatımından sonra, nasıl silerse etrafındaki yıldızları, ve dağıtırsa ışığını tuzlu denize ve çiçeğe kesmiş tarlaların üstüne; ve çiyleri saçarak toprağa, diriltmek için gülleri ve kırılgan kekikleri ve tatlı tomurcuklanan bal--lotusu sevgilimiz nerede olursa olsun düşünür sevgili Atthis'in aşkını, özlemle yanar kalbinin ta derinleri. çağırır bizi tüm ruhuyla yanına! duyarız gecenin bütün söylenceleri denizleri aşarak getirir bize feryatlarını. *** birileri, diyorum sana, bizi hatırlayacak üzülüp durduk, unutulup gideceğiz korkusuyla hepsi tükenmedi henüz doğru yargıya sahip iyi adamların *** şimdi kalbimde görüyorum açıkça güzel bir yüz ışıldayan nakışlanmış aşk tarafından *** "Safo, eğer hemen gelmezsen yemin sana, bundan sonra seni sevmeyeceğim. Ah kalk ve sevgili bedenini çıkar yataktan ve ışık saç üstümüze. sıyırıp üstünden Sakız'da yapılmış geceliğini, ve tıpkı baharda açan saf zambak gibi, suda yıkan. Kleis'imiz safran sarısı bir gömlek ve menekşe bir harmaniyeye saracak seni. Şeffaf bir manto örteceğiz üstüne, ve saçlarına çiçeklerden taç. Yeter ki sen gel güzelim bizi deli eden güzelliğinle, ve sen Praxinoa, közle kestaneleri, hazır olsun soframıza. Tanrılardan biri sunabilir ancak bize bunca güzelliği bugün Safo, kadınların en güzeli, gelecek bizimle, o beyaz kentine Midilli'nin, tıpkı bir anne gibi kızlarının arasında, "Canımın içi Atthis, unuttun mu şimdi yoksa bu günlerin hepsini?" * (*parantez içindeki bölüm, Safo'nun Atthis'in sözlerinden yaptığı alıntılar olabilir) *** bir düşte geldi Hermes yanıma. Dedim ki, --Efendim, elimi eteğimi çektim dünyadan hiç değeri kalmadı gözümde malın mülkün bir tek şeydir istediğim ölmek, ve seyretmek çiy tutmuş lotusları Acheron'un kıyıları boyunca, cennetin ırmağında. *** memelerimden hâlâ süt geliyor olsaydı ve bir bebek taşıyabilseydi karnım çılgın gibi koşardım bu zifaf odasına, fakat yıllar damgaladı tenimi binlerce kırışıkla, aşkın hiç acelesi yok bana sarılmaya, armağanlarıyla haz dolu sancıların öyleyse, gel biz methiyeler düzelim taze memeleri menekşe kokan kıza. *** inan bana, bütün gece boyunca yalvarıp durdum tanrılara, iki kat uzasın diye gece senin yanında *** uzanmıştın bekleyişler içinde defnenin gölgesine ve her şey harikaydı sen bir kadınsın benim gibi, savrulmuş kalbimle duydum seni sevgilim geldin, lime lime giysilerinle ve ansızın: güzelliği giysilerinin *** tatlı bir elma, kıpkırmızı, sallanır en yüksekteki dalın ucunda, unutmuşlar sanırsın koparmayı-- Yo, uzanamadılar ki bir sümbül, ezilmiş yamaçta çobanlarca, saçılmış çiğnenerek toprağa tam açacakken mor çiçeklerini *** Ah Gongyla, benim biricik gülüm, Sıyır sütbeyaz giysini üzerinden. Nasıl İstiyorum şimdi gelmeni, benim İsteğimi beslesin diye Güzelliğin. Ne zaman görsem seni Bu giysinin içinde, öyle güçsüz ve öyle Mutlu oluyorum ki, Çok kızsam da Kyprian'a, işte yalvarıyorum Öç almasın diye benden, belki hemen Salıverir seni, Gongyla, ve gelirsin yeniden Bana, bil ki sensin en çok arzuladığım Dünya bir yana, sen bir yana. *** Ey karanlıktan gelen rüya, gel uykuma tatlı tanrı, ama hâlâ acılar içindeyim ve kalmadı takatim dayanmaya, ne umutluyum, bölüşecek kadar her şeyimi mutlu biriyle ne de aptal, hor görecek kadar cici oyuncakları düşümde, belki yine benim olur yitirdiğim ne varsa. alıntı 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nickmickyok Yanıtlama zamanı: Mart 17, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 17, 2007 emeğine sağlık;).... çevirinin azizliğine uğramış sanki.... sıradan, günlük olayları konu almış anladığım kadarıyla.... sade biraz... ama sade bir güzelliği var;) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Mart 17, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 17, 2007 tşk ederım..ben de sızlerle ogrenıyorum..yeterınce şiirsel olmasa bile hoşuma gider antik çaga aıt sıırlerı Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nickmickyok Yanıtlama zamanı: Mart 17, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 17, 2007 evet yeterince şiirsel değil... düzyazı gibi.... söylemiş olmak için söylenmiş gibi:)..... ama onu dedim işte sade bir güzelliği var diye... sempatik;) diyelim... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
boggyhillocks Yanıtlama zamanı: Mart 17, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 17, 2007 eline sağlık cnm çok güzel... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Nisan 23, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 23, 2009 uçuşan sözlerle şarkıma başlarım ben.. tanrılar korusun seni. iyi yürekli,bir sevgilinin kollarında uyu. ey altın saclı afrodit! kaç kez yakarmisimdir. benim alın yazım da öyle olsun diye! gene eros, elimi kolumu çözen. hem tatlı, hem acı eros, o karşı gelinmez yaratık, sarsıyor beni. "aşık mıydım neydim... Sappho kırklı yaşlarında kendisinden çok daha genç bir erkeğe aşıktı ve bu aşk nedeniyle kendisini kayalardan aşağı atarak intihar etti.' Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.