nevermore Oluşturma zamanı: Nisan 3, 2010 Paylaş Oluşturma zamanı: Nisan 3, 2010 Korku sinemasının bir alt türü olan ‘Slasher’ ile ilgili hiç şüphesiz bugüne kadar bir çok şey yazılıp çizilmiştir. En kısa anlatımla Slasher film, ‘insanların katledilmelerini ya da korkunç ölümlerini gösteren korku filmlerine denir. Bu kanlı canlı bir katilin (Friday the 13th) eylemleri olabileceği gibi soyut bir kavramın (The Final Destination) gerçekleştirdiği seri cinayetlerde olabilir.. Slasher ile ilgili bir toplist yapmaya başlamadan önce türle ilgili daha önce değinilmemiş bazı ayrıntılara girmek istiyorum. Slasher alt türünün günümüz modern korku sinemasının yaratılmasında büyük bir rolü olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Şöyle ki, hali hazırda 1800′lerin sonlarında yaşanmış olan Jack the Ripper/Karındeşen Jack olayı olmasına rağmen, 1960′lı yıllara kadar korku sinemasının beslendiği kaynaklar, eski efsaneler ve canavarlardan ibaretti. Bu canavar tanımlamasına Frankenstein, Dracula, KurtAdam, Mumyalar, Nosferatu ve benzeri folklorik öğeler ile 50′lerde dünya’nın, fakat özellikle amerikan halkının politik paranoyalarının sinemaya yansıması olan mutasyona uğramış dev yaratıklarla (Them, Tarantula, The Beast from 20,000 Fathoms, Godzilla), uzaydan gelen kötü niyetli ziyaretçileri de (The Thing from Another World, War of the Worlds, Invasion of the Body Snatchers) ekleyebiliriz.. Korku unsuru olarak 1960′lara kadar yaratıklarla, canavarlarla, uzaylılarla ve eski efsanelerle bünyeleri şişirilen sinema izleyicisi yeni bir türle ve büyük bir şok dalgasıyla tanışmak üzereydi. Çünkü 1950′lerin sonlarına tekabül eden ‘Ed Gein‘ olayı sadece toplumsal bir çöküntünün başlangıcı olmayacak aynı zamanda korku sinemasına da yepyeni bir yön verecekti. Bu korkunç olaydan çok etkilenen büyük usta Alfred Hitchcock, 1960′da ‘Psycho/Sapık‘ filmini çekecek ve belki de hiç tahmin edemeyeceği biçimde korku sinemasında bir devrime imza atacaktı. Kötülüğü sadece yukarıda bahsedilen canavar ve yaratıklarda arayan sinema izleyicisini asıl şok eden unsur, büyük kötülüğün yanı başlarından, yani bir insandan, yani ‘Norman Bates‘ten geldiğini görmeleri oldu. Norman Bates açık bir biçimde Ed Gein’in sinemaya yansıtılmış bir yüzüydü.. Sapık filmini bu bakımdan ele aldığımızda korku janrında slasher alt türünün babası ve modern korku sinemasının başlangıcı olarak kabul etmek doğru olacaktır. Şimdi kısaca ‘Psycho‘ filmiyle başlayan slasher türünün tarihsel gelişimine göz atmakta yarar var. Çünkü slasher türü de zaman içerisinde kendi alt türlerini oluşturarak bugünkü ‘işkence‘ sinemasına kadar evrim geçirmiştir. 1960: ‘Pyscho‘ filmiyle birlikte korku sinemasına slasher alt türünün katılması ve modern korku sinemasının temelinin atılması. Ayrıca yine 1960 yapımı, kadın kurbanlarının ölüm anlarını kameraya çeken sapık bir fotoğrafçıyı konu alan ‘Peeping Tom‘ filminin gösterime girmesi.. 1963: Günümüzdeki kanın oluk gibi aktığı slasher ve işkence sinemasının temellerinin atıldığı gore/splatter türü filmlerin babası sayılan Herschell Gordon Lewis imzalı ‘Blood Feast/Kan Şöleni‘ filminin gösterime girmesi. Filmde Ramses adındaki Mısırlı bir aşçının, inandığı tanrıçası Ishtar’ı diriltmek için kasabada cinayetler işleyip cesetlerden çeşitli parçalar toplaması ve topladığı bu parçaları kasabada düzenlenecek bir partide sunup Ishtar’ı diriltmeyi amaçlaması anlatılıyor. Filmin slasher türüne gore/splatter öğeleri katarak ikisinden bir harmanlama yaptığı çok açıktır. 1964: Slasher türüne paralel bir tür olan ve gücünü ‘Whodunnit/Kim yaptı?‘ sorusundan alan ‘Giallo‘ türünün, Mario Bava imzalı ‘Blood and Black Lace‘ filmiyle birlikte İtalya’da ortaya çıkması. 1971: Yine Mario Bava imzalı, 80′ler de ABD’de ortaya çıkacak olan slasher’ın bir alt türü ‘Teen Slasher” a ciddi bir biçimde esin kaynağı olacak olan ‘Bay of Blood/Twitch of the Death Nerve‘ filminin gösterime girmesi. 1974: Tobe Hooper imzalı ‘The Texas Chain Saw Massacre/Teksas Elektrikli Testere Katliamı”nın gösterime girmesi. ‘Psycho‘ filminde olduğu gibi bu filmde de Ed Gein‘den ciddi biçimde alıntılar vardır. 1960′ların sonlarında tüm dünya’yı etkisi altına alan özgürlük hareketinin sinemaya olumsuz yansımasının en büyük örneklerinden birini oluşturan film, slasher türünde yeni bir alt türün, yani ‘Teen Slasher/Genç kesip biçme‘ filmlerinin başlangıcı olacaktır. Aynı yıl gösterime giren Bob Clark imzalı ‘Black Christmas‘ filmi de, bir yılbaşında katledilen gençleri konu eden yapısıyla kendisinden 4 yıl sonra John Carpenter tarafından çekilecek olan slasher efsanesi ‘Halloween”e kaynaklık edecektir. 1977: Ünlü İtalyan yönetmen Dario Argento imzalı ‘Suspiria‘ filminin gösterime girmesi. Slasher türünün paralelinde ilerleyen ‘Giallo’ türünün ustası Mario Bava’nın izinden giden Dario Argento, ‘Suspiria’ filminde önceki slasher ve giallolarda bulunmayan estetik yapıyı deneyecek ve mutlak bir başarı sağlayacaktır. Suspiria, ‘cinayetin de estetiği mi olur?’ sorusuna adeta bir cevap niteliği taşır! 1978: John Carpenter imzalı ‘Halloween‘ filminin gösterime girmesi. ‘Psycho‘ ve ‘Alfred Hithcock”a açık bir biçimde saygı duruşu niteliği taşıyan film bir slasher efsanesi olmasının yanında, gerçek anlamda ‘maskeli katil‘ ekolünün de başlangıcı olmuştur. Ancak filmin yapısının sıkı bir 68 kuşağı genci olan yönetmen John Carpenter’la çelişmesi tartışmalara neden olmuştu. Zira film de küçük Michael Myers, ‘özgür’ kızkardeşlerini ve onların arkadaşlarını acımasızca katletme peşindeydi! 1980: Sean S. Cunningham tarafından çekilen ‘Friday the 13th/13.Cuma‘ filminin gösterime girmesi. 1970′ler boyunca süregelen özgürlük hareketine karşı bir önlem olarak, gençlerin karşısına gardiyan misali dikilen filmlerin başlangıcını oluşturan bu film, slasher türüne daha fazla kan ekleyerek yeni bir alt türün patlama yapmasında baş rol oynamıştır. ‘Teen Slasher‘ adı verilen bu tür, gençlere ailelerinden ayrılmamaları, özgürçe seks yapıp içki içmemeleri söylemlerini geliştirir. Korku sineması bu filmden başlayarak 80′ler boyunca devam edecek olan ‘Teen Slasher‘ çılgınlığına start vermiştir. 1980-1990: ‘Friday the 13th‘ filminden başlayarak 1990′lara kadar devam eden süreç. Bu süreçte, Motel HellProm Night (1980), The Burning (1981), Final Exam (1981), Funhouse (1981), Graduation DayMy Bloody Valentine (1981), The Prowler (1981), Hell Night (1981), Happy Birthday to Me (1981), Madman (1982), Slumber Party Massacre (1982), Tenebre (1982), House On Sorority Row (1983), Sleepaway Camp (1983), Nightmare on Elm Street (1984), Silent Night Deadly Night (1984), April Fool’s Day (1986), Stagefright (1987), Evil Dead Trap (1988), Child’s Play (1988) ve benzeri birçok slasher/teen slasher filmi ortaya çıkmıştır. Bu filmlerin büyük bir çoğunluğu durdurulamaz bir katilin gençleri katletmeleri üzerine kurgulanmıştı. (1980), (1981), 1996: 80′ler boyunca devam edip 90′ların başında dinlenmeye çekilen türün, 1996 yılı yapımı Wes Craven imzalı ‘Scream‘ filmiyle birlikte yeniden yükselişe geçmesi. 1984 yapımı ‘Nightmare on Elm Street‘ filmiyle Freddy Krueger karakterini sinemaya armağan eden Wes Craven, cenazesi kaldırılmak üzere olan slasher türüne ‘Scream‘ filmiyle yeniden hayat verecek ve büyük bir furyanın daha patlamasına yol açacaktır. 1996-2000: 80′lerde ki kadar olmasa da bu dönemde de ‘Scream”in açtığı yoldan ilerleyen bir çok ‘Teen Slasher‘ filmi türeyecektir. Bunlar arasında en bilinenler, ‘I Know What You Did Last Summer‘ (1998), ‘Urban Legend‘ (1998), ‘Faculty‘ (1998), ‘Valentine‘ (2001) ve bunların devam filmleri ile 70 ve 80′ler kültlerinin devam filmleri ve yeniden çevrimleri olacaktır. 2000′ler: Bu dönemde de bir çok yeniden çevrim ve devam filmi çekilecektir. Ancak 2000′lerde ortaya çıkacak olan yeni bir alt tür, yani işkence sineması (bu türe Horror Porn, Tortune Porn ya da Gornography de deniliyor) ile birlikte slasher türüne daha fazla dehşet ve kan eklenecektir. Artık perdeyi kana bulayan görüntülere çok alışkın olan korku sineması izleyicisi için ‘Saw‘, ‘Hostel‘, ‘The Hills Have Eyes‘, ‘House of 1000 Corpses‘, ‘Haute Tension‘, ‘Frontier(s)‘, ‘Inside‘ ve bu filmlerin akranı olan dehşetengiz Uzakdoğu filmleri sıradan hale gelecektir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Nisan 3, 2010 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 3, 2010 TOP 30 SLASHER FİLMLER‘ 30- Tenebre (1982) Ünlü bir yazarın son kitabı için İtalya’ya gitmesiyle birlikte bir cinayet zinciri başlar. Güzel kadınları usturayla öldüren kadın, makdüllerin ağzına yazarın best-seller romanı ‘Tenebre’nin yapraklarını sıkıştırmaktadır. Başta yazar Peter Neal olmak üzere herkes bu katilin hedefi halindedir. Katil geride hiçbir iz bırakmamakta ve her seferinde kaçmayı başarmaktadır.. Film, günümüz teen-slasherlarının ilham noktası gibidir, ancak izlenildiğinde Dario Argento’nun 26 sene önce bile şimdikinden çok daha iyi film yapabildiği fark edilir. Filmin özellikle bazı sahneleri ‘nasıl korku sineması yapılır”ın dersidir adeta.. http://www.korkusitesi.com/images/top30slasher/tenebre.jpg 29. Slumber Party Massacre (1982) Akıl hastanesinden kaçan seri katil, küçük bir kasabada 24 saat içinde dehşet saçar. Cinayet aleti olarak pille çalışan bir matkap kullanan katil, nedensiz yere önüne çıkan kızlı erkekli oldukça büyük bir grubu delik açmak suretiyle öldürecektir. Katilin hedefine pijama partisi yapan bir grup genç kız da girdiğinde iş iyice eğlenceli bir hal alır.. Slasher türü dediğimizde akla ilk gelen örneklerden biri değil. Ancak film türün özel örneklerinden biri. Korku sinemasında kadın yönetmenler ya da senaristler çok fazla yoktur. Bu filmin ise hem senaristi, hem de yönetmeni kadın. Film hem türe kadın bakış açısını yansıtıyor, hem de bunu türün kendi sınırları içinde bile özgün bir biçimde yapıyor. http://www.korkusitesi.com/images/top30slasher/Slumber-Party-Massacre.jpg 28- Blood Feast (1963) Tuhaf şeyleri insanlara temin ederek adını duyuran Mısırlı catering şirketi sahibi Fuad Ramses’in son müşterisi kendisinden unutulmaz bir şölen hazırlamasını ister.Kafayı Mısırlı bir tanrıça olan Iştar’ı hayata döndürmekle bozmuş olan Ramses kanlı şölen öncesi malzemeleri toplamaya başlar. Buna göre, şehrin çeşitli yerlerinde yaşayan yalnız kızları parçalarına ayırması gerekmektedir. Fuad Ramses’in bu işte en büyük sıkıntısı yeteri miktarda kadın bulup onları doğramaktır ki; peşindeki dedektiflerin basiretsizliği ve kadın bolluğu nedeniyle bunda aslında pek de sıkıntı çekmeyecektir. Genç kadınları doğrayıp, fırınlayıp standart bir catering operasyonu sırasında olan bitenden habersiz konuklara yedirdiğinde bu operasyonu tamamlayacağına inanmaktadır. Slasher akımına gore öğelerini ilk defa katan film bu yönüyle oldukça önem taşıyor. http://www.korkusitesi.com/images/top30slasher/blood%20feast.jpg 27- Urban Legend (1998) Amerika’nın en prestijli okullarından, New England’daki bir kolejde yaklaşık yarım yüzyıl önce garip olaylar yaşandığı anlatılır. Hocalardan birinin, bir takım öğrencileri ve ardından kendisini tuhaf bir şekilde öldürdüğü, anlatılan şehir efsanelerinden sadece biridir. Şimdi, okulda Amerikan folk kültürünü öğreten Prof. Wexler da şehir efsaneleri konusunu işlemektedir. Tuhaf cinayetler tekrar başlar. Önce Michelle adlı bir öğrencinin kafası bedeninden ayrılır daha sonra Damon bir ağaca asılı olarak bulunur ve bu vahşet artarak sürmeye devam eder. Öğrenciler cinayetlerin her birinin bir şehir efsanesiyle ilgili olduğunu keşfetmeye başlarlar. Acaba bunda gerçek payı var mıdır?.. Avustralyalı Jamie Blanks’ın bu teen/slasher’ı, 90′lar da Çığlık’la başlayan dalgayı yakalamayı başaran az sayıdaki filmden biri. http://www.korkusitesi.com/images/top30slasher/ulegend.jpg 26- The New York Ripper (1982) Lucio Fulci’nin zombi filmlerinden sonra en ünlü eseri, bir slasher olan ‘Lo Squartatore di New York”dır (New York Karın deşeni, New York Ripper). Kurbanlarını kadınlardan seçen, polisle telefonda konuşurken Donald Duck’ ın sesini kullanan bir seri katili konu edinen film aşırı gore sahneleriyle dikkat çekiyor. Fulci’nin Amerikan standartlarındaki muhafazakar anlatıyı yeniden ürettiği ifade edilen bu filmde, cinsel açıdan ’serbest’ yaşam süren kadınları kurban eden bir katilin elinden yalnızca Katolik değerlere uygun bir yaşam süren bir kadın kurtuluyor. http://www.korkusitesi.com/images/top30slasher/new_york_ripper.jpg 25- The Hills Have Eyes (2006) Cleveland’lı bir polis dedektifi olan “Big Bob” Carter ve sevgili eşi Ethel’in evlilik yıldönümleridir. Ve kutlamak için tüm aile birlikte California’ya gitmeye karar verirler. Böylece tüm aile uzun yolculuğun tadını çıkaracak ve birlikte olacaktır. Fakat hiç kimse bu toplu yolculuktan çok da fazla hoşnut değildir… Büyük kızları Lynn yeni doğmuş bebeği için bu uzun yolculuktan dolayı endişe duymaktadır. Kocası Doug ise sevgili kayınpederi ile arasındaki anlaşmazlıklardan hoşnut değildir. Küçük kızları Brenda arkadaşlarını bir aile gezisi için geride bırakmış olmaktan mutsuzdur. Oğulları Bobby ise ailenin iki Alman Kurdu köpeği ile herşeyden daha çok ilgilidir. Hep birlikte bir karavan ile batıya yönelen bu kalabalık aile onları nelerin beklediğinden habersizdir… Yeni dönem korku yönetmenlerinden Alexandra Aja’dan çok başarılı bir Wes Craven uyarlaması olan yapım listemizdeki tek remake! http://www.korkusitesi.com/images/top30slasher/TheHillsHaveEyes.jpeg 24- House on Sorority Row (1983) Bir grup genç kız yaptıkları şaka neticesinde yaşlı ev sahiplerini öldürürler. Kızlar yaşlı teyzeden kurtulmanın en iyi yolunun onu bağlayarak bir havuza atmak olduğunu düşünürler ancak tüm bu eylemlerini birisi izlemektedir.. Geçtiğimiz sene ‘Sorority Row’ isminde çok kötü bir remake’inin çekildiği 80′ler klasiği bir teen-slasher. http://www.korkusitesi.com/images/top30slasher/House%20on%20Sorority%20Row.jpg 23- Stagefright / Deliria (1987) Lokal bir tiyatro binasında ertesi günün gösterisi için hazırlıklar sürmektedir. Yönetmen Peter, o gece tüm oyuncuları ve set ekibini tiyatroda tutabilmek için tüm kapıları kilitlemiştir.Müzikalin konusu; gerçek kuş tüyünden yapılmış kocaman bir baykuş maskesi takan ve vücudunu saran siyah kıyafetler içindeki bir adamın, etrafta dolaşıp şarkı söyleyen rüküş fahişelere tecavüz ederek öldürmesidir. Gösteri başlayıp ilk cinayet sahnesi oynandığında bunun bir tiyatro olmadığı anlaşılacaktır.. Michele Soavi imzalı İtalyan yapımı film oldukça yaratıcı cinayet sahneleriyle dikkat çekiyor. http://www.korkusitesi.com/images/top30slasher/sfright.jpg 22- Motel Hell (1980) Vincent ve kızkardeşi Ida Amerika’nın kırsalında kendilerine ait topraklarda biraz çiftçilik biraz da otel işletmeciliği yaparak geçimlerini sürdüren iki kardeştir.Yöre halkının epey bi sevgisini kazanmış bu dost canlısı,sevimli kardeşlerin bir de meşhur et ürünleri vardır ki kimse tadına doyamaz, yiyen bir daha yemeye gelir.Müşteriler,eş dost kısacası herkes bu leziz etlerin tarifi peşindedir.Bu durum asıl işlerinin önüne geçmiş;Vincent yörede aşçılığıyla ün salan bir fenomene dönüşmüştür. Peki bu lezzetin sırrı nedir ya da nereden gelmektedir?.. Texas Chainsaw Massacre’ın izinden giden bir 80′ler slasherı.. http://www.korkusitesi.com/images/top30slasher/motel-hell.jpg 21- The Prowler (1981) Küçük bir New Jersey kasabasında geleneksel olarak düzenlenen okul mezuniyeti partisi kana bulanmak üzeredir. Zira elinde tırmık, üzerinde ise ABD ordusunun 2.dünya savaşı kıyafeti bulunan maskeli bir katil partide bulunan 35 gence bu bahar partisini zehir edecektir.. Yine 80′ler de klasikleşen bir teen-slasher akımı filmi. http://www.korkusitesi.com/images/top30slasher/the%20prowler.jpg 20- Happy Birthday to Me (1981) Psikolojik sorunları olan ve arkadaş çevresine karşı negatif duygular hisseden genç kız ve bir anda başlayan cinayetler serisi ve elbetteki temaya dair yüksek ipucu veren filmin adından dolayı karakterin doğum günü filmin çatısını oluşturur. Filmin son sahneleri, zamanımızın izleyicilerinin ’süpriz son”lara çok düşkün olanları için oldukça dikkate değer. Katilin siyah eldiven kullanması da Dario Argento’ya bir gönderme niteliği taşıyor. http://www.korkusitesi.com/images/top30slasher/Happy%20Birthday%20to%20me.jpg 19- Jason X (2001) 13.Cuma serisinin onuncu filmi, bu kez gelecekte geçiyor. Hükümet için çalışan bir grup bilimadamı, yokedilemeyen cani Jason’ı bu kez yakalamayı başarmış ve dondurmaya karar vermiştir. Fakat tabi ki işler ters gider, Jason kurtulur ve etrafına ölüm saçmaya devam eder. Araştırmacılardan Rowan bir şekilde, Jason’ı tuzağa düşürür fakat yaralanarak yanlışlıkla Jason’la birlikte dondurulur. 400 yıl sonra, dünya artık yaşanmaz bir yer haline gelmiştir. Çoktan dünyayı terk etmiş olan insan ırkından bir grup bilimadamı kayıp medeniyetleri araştırmak için geri dönerler. Araştırmaları sırasında Jason ve Rowan’ın donmuş bedenlerini bulurlar fakat kaza sonucu dondurma işlemini bitirirler. Yanlarına Rowan’ı da alarak hızla uzay gemilerine biner ve Dünya 2′ye kaçarlar. Kurtulduklarını sandıkları sırada, uzay gemisinin koridorlarında Jason yine ava çıkmıştır.. 13.Cuma filmlerinden farklı bir yere koymamız gereken yapım slasher tarzında abartının nereye varabileceğini kanıtlamıştır. Ölüm sahneleri oldukça enteresan olan yapım da Jason, Cyberjason’a dönüşüyor!.. http://www.korkusitesi.com/images/top30slasher/jason%20x.jpg 18- Evil Dead Trap (1988) Tv programı sunucusu Nami, izleyicilerinden çektikleri ev videolarını göndermelerini ister. Bir gün yakınlardaki bir fabrikada çekilmiş bir snuff film gelir. Videoda bir kızın bu fabrikada vahşice öldürülüşü kayıtlıdır. Çalıştığı televizyondan bir ekiple filmde geçen olayı incelemek için fabrikaya gider. Fabrika terk edilmiş haldedir. Ekip ve Nami binayı keşfederken teker teker vahşice öldürülürler. Japonların en iyi slasher filmi olduğuna kanaat getirdiğimiz yapım oldukça ‘gore’ sahneler içeriyor. http://www.korkusitesi.com/images/top30slasher/evil%20dead%20trap.jpg 17- Haute Tension (2003) Okuldan arkadaş olan Alex ve Marie sınavlarına rahat bir yerde çalışmak amacıyla Marie’nin ıssız bir yerde olan evine giderler. Eve geç saatte varırlar ve gider gitmez de yatmak için odalarına çekilirler. Kısa bir süre sonra kapı çalınır ve psikopat bir katil içeri dalıp evdekileri teker teker öldürmeye başlar. Fransız dehşet sinemasının 2000′ler de patlama yapmasına neden olan abartılı sahnelerle bezenmiş Alexandra Aja imzalı muhteşem bir slasher.. http://www.korkusitesi.com/images/top30slasher/hightension.jpg 16- Hell Night (1981) Üniversiteye yeni gelen çaylaklar ‘Alfa Sigma Rho’ kulübüne girebilmek için zorlu bir sınavı tecrübe etmek zorundadırlar. Gençler Garth Manor denilen bir evde bir gece geçirmek zorundadırlar. Kulübün kaptanı ve partinin yöneticisi Peter, merasimle Garth Manor’a kapattığı 4 çaylağa evin geçmişinde bulunan korkunç hikayeyi anlatır. Elektrik ve telefonun olmadığı bu korkunç evde sabahlamak zorunda kalan gençleri bekleyen bir sürü tatsız sürpriz vardır. Onları korkutmak için eve tertibat döşeyen, korkunç maskeler ve aniden fırlayan objelerle değişik şakalar hazırlayan Peter’a iki arkadaşı yardımcı olur. Fakat gençlerin tahmin edemediği şey, efsanenin gerçekleşeceği ve Garth ailesinin hayatta kalan tek elemanının onları teker teker öldüreceğidir. http://www.korkusitesi.com/images/top30slasher/hellnight.jpg 15- The Burning (1981) Bir yaz kampında ayak işleri yapan kendi halinde bir adama kamptaki gençler eşşek şakası yapmaya karar verirler. Ne var ki şaka planlandığı gibi gitmez ve zavallı adamcağız canlı canlı yanar. Öldürmeyen Allah öldürmez mottosundan hareketle ölmeyen, feci şekilde yanmış adam yıllarca hastanede yatar. Çıktığında ise intikam temalı bir tatil yapmak üzere, bahçe makasını da kapıp, yaz kamplarının ve şuursuz gençlerin bolca olduğu Amerikan ormanlarına gitmeye karar verir..Kendisiyle hemen hemen aynı zamanlara tekabül eden 13.Cuma’nın gölgesinde kalan 1981 yılı yapımı Tony Maylam imzalı ‘The Burning’, kesinlikle dikkate alınması gereken bir teen-slasher. http://www.korkusitesi.com/images/top30slasher/The%20Burning.jpg 14- The Final Destination (2000) 180 numaralı uçağın düşüşünü önceden gören Alex arkadaşlarını uyarıyor. Uçağa binmenin iyi bir fikir olmadığına ikna ediyor ve uçak da gerçekten düşüyor. Böyle bir kazadan kurtulmalarına rağmen arkadaşları garip bir şekilde bir bir öldürülüyor. Cinayetlerin yerini ve zamanını önceden sezmeye başlayan Alex ölümü kandırıp zinciri kırmaya çalışıyor.. 2000′lerin en dikkat çekici filmlerinden olan yapımın 3 devam filmi çekilmişti. Katilin yerine direkt olarak ölümün kendisini koyan yapısıyla diğer filmlerden ayrılan ‘Son Durak’, orjinal konusu ve ölüm sahneleriyle başarılı bir slasher.. http://www.korkusitesi.com/images/top30slasher/final%20destination.jpg 13- Candyman (1992) Öğrenci Helen Lyle Şeker Adam’la ilgili korkunç bir efsane olduğunu öğrenir. O, aynaya bakarak adını 5 kere tekrar ettiğin takdirde ortaya çıkan kancalı bir seri katildir. Merakına yenik düşerek küçük bir araştırmaya başlayan Helen kısa bir süre sonra inanılmaz bir av oyununu başlatmış olur. Yerel güçlerin hiçbir uyarısını dikkate almaz, bu arada tüyler ürpertici seri cinayetler işlenmeye başlar.. Clive Barker imzalı senaryosu ile tam bir kült klasik. http://www.korkusitesi.com/images/top30slasher/candyman.jpg Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Nisan 3, 2010 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 3, 2010 12- Saw (2004) Geçici bir bilinç kaybının ardından, Dr. Lawrence Gordon kendini kirli bir banyo küvetinin içinde bir boruya kelepçelenmiş olarak bulur. İşin garibi odada kendisiyle aynı durumda olan bir başkası daha vardır. Birbirini tanımayan bu iki adam kurbanlarına ustalıkla tuzaklar kurarak onların hayata bağlılıklarını sınayan bir seri katilin son kurbanlarıdır. 6 saat, bir testere ve bir mermi ile Dr. Gordon özgürlüğe giden yolu kendi başına keşfetmek ve rehin tutulan ailesini kurtarmak zorundadır. Diğer bir yandan da bu acımasız katilin kurbanlarından biri olan dedektif David Tapp de oyuna dahil olur.. ‘Testere’ gore ve işkence öğelerini içinde barındıran bir slasher filmi. 2000′ler de patlayan işkence sinemasının mihenk taşlarından olan yapımın ağır topu ‘Jigsaw’ adındaki mendebur kuklasıyla kurbanlarına hayatın değerini anlatmaya çalışan Jonathan Kramer.. http://www.korkusitesi.com/images/top30slasher/saw.jpg 11- Child’s Play (1988) Charles Lee Ray adındaki bir seri katil polisten kaçtığı sırada vurularak bir oyuncakçı dükkanına sığınır. Burada kapana kısıldığını anlayan Ray, kara büyü konusunda ki marifetini kullanarak ruhunu bir ‘iyi dost’ oyuncak bebeğin içine transfer eder. Ancak buradan kurtulmanın tek yolu vardır; ruhunu yeniden kanlı canlı bir insanın bedenine transfer etmek!.. Freddy ile birlikte korku sinemasının en eğlenceli karakterlerinin başında gelen Chucky’nin ruhunun, oyuncak bebekten dışarı çıkmasını istemediğinize eminim. http://www.korkusitesi.com/images/top30slasher/child%27s%20play.jpg 10- My Bloody Valentine (1981) Küçük bir madenci kasabası olan Nova Socia büyük bir Sevgililer Günü partisine hazırlanmaktadır. Bu parti 20 yıldan beri, küçük kasabada düzenlenecek ilk sevgililer günü partisi olacaktır. 20 yıl önce, en son düzenlenen parti sırasında bir kaza meydana gelmiş ve birçok madenci, tünellerdeki bir patlama sonucunda ölmüşlerdir. Bu kazanın nedeni, güvenlikten sorumlu vatandaşın işi gücü bırakıp partiye katılmış olmasıdır. Kazadan sağ salim kurtulabilen tek madenci olan Harry Warden daha sonra kafayı sıyırıp partiye katılan herkesi doğramıştır. Warden akıl hastanesine götürülürken kasabada sevgililer günü kutlanmaması konusunda geri kalanları uyarmıştır ancak bu uyarısı fazla dikkate alınmayacaktır! Geçtiğimiz yıl 3 boyutlu bir remake’i de çekilen film klasik 80′ler teen-slasherlarından.. http://www.korkusitesi.com/images/top30slasher/my%20bloody%20valentine.jpg 9- Scream (1996) Ailesi dışarı çıkan ve evde yalnız başına mısır patlatıp korku filmi izlemeye hazırlanan Casey’in akşamı çalan telefonla berbat olmak üzeredir. Karşıdaki mikrofonik sesin tuhaf sorularına maruz kalan kız, dakikalar sonra da hayalet maskeli biri tarafından öldürülür. Bu olay hemen kasaba sakinlerinin, özellikle de gençlerin bir numaralı konuları oluverir. Bütün uğraşlara rağmen bir türlü yakalanamayan katil, kasabanın liseli gençlerine hayatlarının en korkunç saatlerini yaşatmak üzeredir.. Wes Craven’ın tüm slasher filmlerine göndermeler yaparak, sinefiller için adeta bir cennet yarattığı filmi ‘Çığlık’, ölmek üzere olan alt türü yeniden canlandırarak bir çok devam ve yeniden çevrim filme vesile olmuştu. http://www.korkusitesi.com/images/top30slasher/scream.jpg 8- Black Christmas (1974) Bir grup genç kız Noel tatilini evde geçirmek yerine kız yurdunu tercih etmiş ya da tercih etmek zorunda kalmışlardır. Evin bakımından sorumlu Bayan Mac’de onlara eşlik edecektir. Fakat eve gelen telefonlar bütün moralleri alt üst edecektir.. Yönetmen Bob Clark, kariyerine “Children Shouldn’t Play with Dead Things” ve “Dead of Night” gibi ilginç zombi filmleriyle başlamış ama sonradan komedi-fantastik aile filmleriyle devam etmiş ilginç bir yönetmen. Düzensiz bir filmografisi olsa da belli bir düzeyi tutturduğu aşikar Korkuseverlerin yüreğinde taht kurmasına sebep veren, belki de en iyi filmi “Black Christmas”, günümüzde bir klasik haline gelmiş bulunmakta. Onun yolunu izleyen “Halloween”e bile esin kaynağı olan konusu, yatılı kız yurtlarında (sorority) geçen slasherların veya telefonla rahatsız edilen güzel kızların bulunduğu filmlerin patlamasına da yol açmıştır diyebiliriz Daha da önemlisi “Scream” serisi tamamen bu filmin yapısı üzerine kurulmuş. http://www.korkusitesi.com/images/top30slasher/black%20christmas.jpg 7- Suspiria (1977) Amerikalı genç bale öğrencisi Susy, dünyaca ünlü özel bir bale okulunda öğrenim görmek için Almanya’daki Kara Ormanlar bölgesine gelir. Garip bir yer olan okula başladıktan bir süre sonra Susy’nin arkadaşı olan öğrencilerden biri, korkunç bir şekilde öldürülür… Suspiria, Dario Argento imzalı bir ‘giallo’ başyapıtı olmasına karşın aynı zamanda ‘İtalyan Slasher”ları arasında değerlendirilen bir film. Cinayetin estetikle buluştuğu, renklerin ahenk içinde dans ettiği ve kanın ‘mavi/kırmızı/sarı’ aktığı Suspiria tam bir Dario Argento filmi! http://www.korkusitesi.com/images/top30slasher/suspiria.jpg 6- Bay of Blood (1971) Doğal güzellikler içinde bir koy, üzerine çeşitli oteller yapılmak üzere sahibi olan yaşlı çiftten satın alınmak istenmektedir. Buna izin vermeyen çift, koyu satın almak isteyen çift ve o koyda yaşayan ve bu olayla ilgisi olan diğer karakterlerin hepsi bir bir öldürülmeye başlar. Acaba katil kimdir?.. 80′lerde patlama yapacak olan slasher alt türünün çıkış noktası ‘Bay of Blood”dur dersek doğru olacaktır. Özellikle ‘Friday the 13th’ filmine ciddi bir biçimde esin kaynağı olan film usta İtalyan yönetmen Mario Bava imzası taşıyor. http://www.korkusitesi.com/images/top30slasher/Bay%20Of%20Blood.jpg 5- A Nightmare on Elm Street (1984) Nancy, kabuslar görmektedir. Kabuslarla dolu uykularında, bir şey onu öldürmek ister. Nancy, okul arkadaşlarının da aynı şeytani rüyayı gördüklerini ve parçalanarak öldürüldüklerini öğrenir. Aynı rüyayı gören arkadaşları uykularında, rüyalarındaki vahşi canavar tarafından parçalanmaktadır. Araştırmayı yapan polis, Nancy’nin kanı donduran açıklamasını göz ardı edince, Nancy, bu korkunç katille olan olağan dışı savaşını sürdürmek için kabuslar cehennemine geçme hazırlıkları yapar. Kabuslar cehenneminde, Nancy karanlık, yıllara uzanan bir sır olan ‘Elm Sokağında Kabus’ gerçeğiyle yüzleşir.. Freddy Krueger slasher akımının seri katilleri içinde en özel olanı şüphesiz. Slasher alt türünü ‘Scream’ ile birlikte iki kez dirilten Wes Craven mahsulü bu film, sıradışı konusu ve özel katiliyle türdaşlarından ayrılmayı başarmıştır. http://www.korkusitesi.com/images/top30slasher/anoes.jpg 4- The Texas Chainsaw Massacre (1974) Teksas Katliamı, beş gencin Teksas yakınlarındaki bir kasabada yaşadığı sıra dışı ve korkunç olayları anlatıyor. Mezarlık soygunu ile ilgili haberler üzerine bir aile mezarlığını kontrol etmek için yola çıkan gençler, kısa bir süre sonra teker teker Leatherface’in kanlı pençesine düşerler.. Ünlü katil Ed Gein’den esinlenerek çekilmiş filmler arasında en ünlülerinden biri ‘The Texas Chainsaw Massacre’. Film çekildiği 1974 yılında seyirciyle buluştuğunda izleyiciler üzerinde bomba etkisi yaratmıştı. Ayrıca Tobe Hooper bu filmle ‘teen-slasher’ alt türüne yön vermiştir. Filmden sonraki bu türdeki her filmde ‘The Texas Chainsaw Massacre”nin etkilerini bulmak pekala mümkündür. http://www.korkusitesi.com/images/top30slasher/tcm.jpg 3- Friday the 13th (1980) Crystal Lake kampında çalışan bir görevli kadının oğlu gölde boğulur. Çocuk yardım için çırpındığı sırada kamp görevlileri onu umursamaz. Bu durumu içine sindiremeyen annesi de, bu olayın 13. cumasında, intikam için geri döner.. Serinin ilk filminde katil Jason değil, bu işi onun için yapan intikam peşindeki annesi Pamela Voorhees’dir. Filmi özel kılan şeylerden birisi, yapıldığı yıla göre, hala yadırgamayacağımız, hatta hayret edebileceğimiz özel efektlerin kullanılmış olması. 550 bin dolar bütçe ile çekilen bu film, sadece ABD’de 40 milyon dolara yakın bir gişe getirisi sağlamıştır. Tabi bu başarı, serinin devamını ve Jason’ın her seferinde geri dönmesini sağlamıştır. 80′ler korku sinemasının kilometre taşlarından biri olan film kanlı, canlı teen slasherların atası konumundadır. http://www.korkusitesi.com/images/top30slasher/f13.jpg 2- Psycho (1960) İşyerinden 40.000 dolar çalan Marion Crane adlı genç ve çekici bir kadın şehri terk ederken evli erkek arkadaşıyla beraber yaşamak dışında herhangi bir plan yapmamıştır. Bütün gece yağmur altında otomobil kullandıktan sonra, yol kenarındaki bir otele girer. Otelin işletmecisi kaba fakat yakışıklıca bir genç olan Norman Bates’dir. Marion, aynı akşam duş aldığı bir sırada büyük bir et bıçağı kullanan yaşlı kadın görünümlü biri tarafından ölene dek bıçaklanır.. Tüm zamanların en ünlü filmlerinden biri ve büyük ihtimalle tarihteki en etkili korku filmi olan Alfred Hitchcock’un Sapık’ı, türün önceki dönemlerine ait kurt adam, zombi ve türevi doğaüstü varlıkları, tamamen insani bir canavarla değiştirmiştir. Film, ‘Norman Bates’ adını aileden biri haline getirmiş ve yönetmenin gerilim ustası unvanını sonsuza dek garantilemiştir. http://www.korkusitesi.com/images/top30slasher/psycho.jpg 1- Halloween (1978) Altı yaşındaki Michael Myers 1963 yılı Cadılar Bayramı gecesinde büyük bir mutfak bıçağıyla ablasını öldürür. Ardından, Psikolog Doktor Loomis tarafından kontrol altında tutulacağı bir akıl hastanesine kapatılır. Daha sonra, 1978 yılında hastaneden kaçar ve Cadılar Bayramı gecesinde ablasını öldürdüğü ve bir bebek bakıcısı ve onun arkadaşlarını katledeceği Haddonfield’e geri döner. 1978 Cadılar Bayramı gecesi ‘O’ eve döner.. Evet hikaye bu kadar basit ve yüzeysel. Ancak usta John Carpenter uygulamada öyle mükemmel bir iş çıkarmış ki, 30 yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen film efsanesinden hiç bir şey kaybetmediği gibi zaman geçtikçe yıllanmış şarap misali değerini artırmıştır. Bu filme bir ’slasher efsanesi’ demek sanırım yanlış olmayacaktır. http://www.korkusitesi.com/images/top30slasher/halloween.jpg KAYNAK Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
MistikRuh Yanıtlama zamanı: Nisan 3, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 3, 2010 evet scream bir ara ne izlerdir scary movieye bile eklendi, hostel güzeldi ama çok sebepsiz yere cinayet filmlerine karşıyım ben, psikolojimizi bozmayalım durduk yere, ha zamanında çok izledik artık doydum bana slasher değil salt filmler lazım artık, mesela angelina jolienin sahtekar filmini hiçbirşeye değiştirmem, yada titanic, Gerilim olarak her ne kadarda türü çok olsa Psikolojik Gerilim. ama slasher türünü sevenlere birşey diyemem tabiki :) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
MistikRuh Yanıtlama zamanı: Nisan 3, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 3, 2010 ha bak işte gerçek efsaneler chucky ve ne yaptığını biliyorum daha çekici geliyor bana Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Nisan 3, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 3, 2010 Balck Christmas ve Suspiria teenslasher türünün örneği filmler değildir okült öğeler içeren bu iki filmi yanlış kategoriye almışlar sanıyıorum ki. Aynı şekilde Saw serisi için de böyle düşünüyorum. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Nisan 3, 2010 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 3, 2010 Balck Christmas ve Suspiria teenslasher türünün örneği filmler değildir okült öğeler içeren bu iki filmi yanlış kategoriye almışlar sanıyıorum ki. Aynı şekilde Saw serisi için de böyle düşünüyorum. Kesinlikle katılıyorum , yanlış kaynak mı seçtim yoksa filmlere farklı açıdan mı bakıyorlar acaba Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
schizophrana Yanıtlama zamanı: Nisan 3, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 3, 2010 Sapık filmi ve Son Durak da değil keza Sap ve samanın karıştığı bir liste olmuş malesef. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.