hexagram Oluşturma zamanı: Mart 17, 2007 Paylaş Oluşturma zamanı: Mart 17, 2007 Ders10’u 2tane bölüme ayırıyorum,aslında 2bölüm değil ama ayırma gereği hissettim.Bölüm 2 diye ekleyeceğim yazıdaki alıştırmanın sorusunu alıştırmayı yaptığınız gün öğrenmelisiniz,bu yüzden bunun bilincinde olup ona göre yapmanızı istiyorum.Hem Ders10 biraz uzun,bu açıdan da bölmek iyi oldu. Ders10-Bölüm2’deki ilk alıştırmayı(Alıştırma 12) ben internetteyken uygularsanız soruyu hemen söyleyebilirim,çünkü dediğim gibi sorusunu o gün içinde öğrenmeniz gerekiyor.Zaten bölüm2’nin ilk alıştırması çok basit,10-15sn yetecek uygulamanız için.Bu yüzden o alıştırmayı ben internetteyken yapın.Şimdi Bölüm1’i yazayım: NASIL OYUN OYNADIĞINIZI HATIRLAYIN Altıncı Duyunuzu Geliştirmek,Tam Anlamıyla “Çocuk Oyunu”dur Altıncı duyunuzu geliştirmek yolunda önemli bir adım da duyu ötesi izlenimlerinizi kabul etmektir.Altıncı duyunuza güvenmek,mantığın,sağduyunun ve duyuların oluşturduğu emniyet ağı olmaksızın hareket etmek demektir.Bu hiç de kolay değildir,ama oyun oynama yöntemiyle bunu yapabilirsiniz.Eğer herşeyin bir anlamı varmış gibi yapar ve bu anlama dair işaretler ararsanız,anlamlı olanı ve olmayanı birbirinden ayırt edebilirsiniz. İlk adım,benim şu anda bilgisayarımın yanındaki sehpahada duran maden suyu şişesine bakmamın bir anlamı varmış gibi yapmam.Sonra ya o anlamı arar bulurum yada bu anlamın altıncı duyu aracılığıyla bana gelmesini beklerim.Hemen bir anlam çıkarmam gerekmiyor,simgelerin anlaşılması bir hayli zaman alabilir. Sorun şu,simgelri ve altıncı duyumuzla edindiğimiz bilgileri yorumlarken,laboratuvarda bir virüsün yeni bir ilaca tepki verip vermediğini test ederken kullandığımız kriterleri kullanmaya kalkıyoruz.Bu şekilde bir yere varılmaz.Altıncı duyuyla elde edinilen bilgi,konrtollü deneylerle tekrarlanamaz.Tıpkı rüyaların da her gece tüm ayrıntılarıyla tekrarlanmadığı gibi.Ancak bu,rüyaların aynı anlamı yada aynı mesajı yineleyen bilgiler vermediği anlamına gelmez.İlk anda size saçma görünen bir rüya,bir süre sonra geriye dönüp incelediğinizde,çok anlamlı olabilir. Tekrarlıyorum;önemli olan çevrenizde dikkatinizi çeken şeyler üzerinde yoğunlaşıp bunları bilgi olarak kullanmaktır.Örneğin kendi kendinize, “Bu haftaki simgelerim,gördüğüm çiçekler olacak,” diyebilirsiniz.Daha sonra alıştırma defterinize aldığınız notlarda şöyle bir şey görebilirsiniz:“Yedinci Cadde’de pembe bir çiçek gördüm,ardıncan Altıncı Cadde’de sarı bir çiçek gördüm.” Aynı nesneler iki ayrı insan için için çok farklı anlamlara gelebilir.Örneğin kediler herkes için aynı anlama gelmez.Kedi seven bir insan için dostluk ve sevimlilik simgesi olabilirken,kedi sevmeyen bir insan için uğursuzluk anlamına gelebilir. Simgelerinizin anlamlarının size ulaşmasına izin vermelisiniz;bu,zaman alacaktır.Başlangıçta bu simgeler anlamlıymış gibi oyun oynasanız da,gitgide gerçekten de anlam kazanmaya başladıklarını göreceksiniz. Alıştırma 11 Sırtınızdaki Gömlek Üzerinizdeki gömleğin yada bluzun renginin,bu alıştırmaya ait gizli sorunun yanıtı olduğunu farz edin. Bu rengi ve size anımsattıklarını tanımlayın;şu anda bu renk sizin için ne ifade ediyor ve bu alıştırma boyunca bu rengi algılayışınızda ne gibi bir değişiklik oldu?Alıştırma defterinizi kullanmayı unutmayın.Bu alıştırmayı bitirince bana özel mesajla sorunun ne olduğunu öğrenmek istediğinizi belirtin.Yanıtınızı bu soruya göre yorumlayın. Ayrıca önerim,bu alıştırmayı yapmadan önce “bir öğrencinin yanıtı” bölümünü okumanız.Böylece tam olarak ne yapmanız gerektiğini görmüş olursunuz. Bir Öğrencinin Yanıtı Aşağıdaki yanıtı veren,otuz yaşlarında bir genç kadındı: “Akvamarin ve gök mavisi arasında bir renk.Çocukken büyükannemin bahçesindeki çimenlere uzandığımı anımsıyorum.Gökyüzündeki bulutları seyrederek bütün dilediklerimin gerçekleşeceğini düşlerdim.İstediğim her şey,bahçedeki gül ağacının arkasından çıkıp geliverecekti ve ben onları yattığım yerden göz ucuyla görecektim.Kocaman turuncu binadaki odamın pnceresinden görüne gökyüzü de böyle bir maviydi.Bu maviliğin,odamın turuncusuyla ne kadar zıt düştüğünü anımsıyorum.Koyu turuncu renk bana güven veriyordu,yine de kendimi kapana kısılmış hissediyordum ve o mavi özgürlüğe özlem duyuyordum. Şimdi bakınca bluzumun rengi yeşile daha yakın geliyor.Bana deniz kıyısında bulduğum cam parçalarını anımsatıyor.bunları toplamaya bayılırdım.Eskiden bir cam parçası bulmuştum.Bir zamanlar bira şişesinin parçası olan bu camın,böylesine düzelip kayganlaşması,keskin kenarlarının yuvarlaklaşması bana büyüleyici gelmişti. Şu anda bluzumun rengi sakin ve hoş görünüyor.Bu alıştırmaya başladığımkinden daha güçlü bir renk olarak hissediyorum onu.” Bu izlenimlerde güç,umut ve geçmişe özlem duygusu var.Bana kalırsa,altıncı duyusunu geliştirmek,çocukluğunun kayıp b,r parçasını bulmak konusunda bu kadına çok yardımcı olacak. Çocuklar Niçin Oyun Oynar? Çocukken bir sürü oyun oynardık.Çocuklar,çevrelerindeki dünya hakkında hiçbirşey bilmedikleri için,oyun oynayarak bilmedikleri deneyimleri yaşarlar.Çocuk,bir şey uydurmakta hiç zorlanmaz ve “öyleymiş gibi yapmak” onu mutlu eder. Üç yaşındaki oğluma göre adam olmanın tek yolu,bir kılıçla kötü adamları öldürmek ve onları oyuncak mutfağında pişirip yılanlara yedirmek.Büyüyünce Fay Wray (KingKong’un kalbini fetheden kız),Thumbelina’yla,Barry adında bir kızla(poposunda kocaman bir ejderha dövmesi var) ve elbette,benimle evlenecek.Bütün bunlardan adı gibi emin,ama büyüdükçe ve daha çok şey öğrendikçe,fikrini değiştirecek. Çoğumuz “olgunlaştıkça”,toplumun mantıklı ve sağduyulu olmak yönündeki baskıları yüzünden bu önemli yeteneği,”oyun oynama” yeteneğini yitiririz.Küçük çocuklara bile “hiçbirşey uydurmamaları” öğretilir.Bütün bunlara ek oarak,oyun oynama yeteneğinin yerini gitgide teknoloji dolduruyor,videolar,televizyonlar,reklamlar,beynimize ihtiyaç duyduğu eğlenceyi fazlasıyla sunuyor. Bu çok üzücü bir durum,çünkü oyun oynamanın çok önemli işlevleri var.Örneğin spor yaparken,sanki topu kaleye atmak yada santraçta rakimize şah çekmek çok önemli bir şey gbi davranırız. Oyun oynamak,yeni bir beceri edinirken de çok işimize yarayan bir yetenektir.Bir konuda ustalaşana kadar,gereken beceriye zaetn sahipmişiz gibi davranmamız gerekir.Örneğin yabancı bir dil öğrenirken,bu dil anadilimizmiş gibi davranmak öğrenmeyi kolaylaştırır. Modern bilim de bir çeşit oyun üzerine kuruludur.Doktorlar,kimyagerler ve fizikçiler,maddenin atomlardan oluştuğunu farz ederler.Matematikçiler,bir üçgenin iç açıları toplamının 180 derece olduğunu farz ederler.Asıl şaşırtıcı olan da şudur: Modern bilim,bazı şeyleri farz ederek,gerçeği anlamayı,hatta yaratmayı başarmıştır. Sonuç olarak,oyun oynayabilmek için oynadığımız oyunun gerçekleştiğine inanmamız gerekir.Aslında bir süre sonra farkında olmadan,oynadığımız oyuna gerçekten de inanmaya başlarız. Altıncı Duyu Bilgisi İlk Bakışta Saçma Görünür-Bu Yüzden Anlamlı Olduğunu Farz Etmeniz Gerekir Dünyadaki yaşantımızın anlamlı ve mantıklı olması gerektiği inancımızda direttiğimiz sürece,çok değerli bilgilerden yoksun kalırız.Topumun “gerçekçi” olma konusundaki inadı,gerçeğin büyük bir bölümünü bizim için ulaşılmaz kılar.Altıncı duyunuzu geliştirirken oyun oynama ve uydurma yeteneklerinizin sonsuz yararını göreceksiniz. Alıştırma 12,çocukluğunuzdan beri uzak kaldığınız bir parçanızla yeniden iletişim kurmanızı sağlayacak.Her zamanki gibi kaleminizi,alıştırma defterinizi ve jayıt cihazınızı hazır bulundurun. Kendinize Güvenin Bu alıştırma,11.alıştırmanın daha geniş bir versiyonu.Az sonra alıştırmayla ilgili bazı öneriler okuyacaksınız.Bunlara uyduğunuz sürece,alıştırma sırasında altıncı duyunuzun bilgi akışı kesintiye uğramayacaktır. Aşağıdaki önerileri gerekirse ikişer kez okuyun. Sonra unutun. Biliçdışınızın bu alıştırma için gerekenleri kaydedeceğinden şüpheniz olmasın.Bu listeyi ezberlemeniz gerekmiyor,ileride defalarca karşınıza çıkacak: • Bir “okuma yapmak”;yani altıncı duyunuz aracılığıyla bir konuda bilgi edinmek,sınavdan geçmek değildir – bu yüzden izlenimlerinizin “doğruluğu” yada “yanlışlığı” hakkında kaygılanmayın.İnsanlar altıncı duyunun “doğru yanıtı” anında vereceğini sanırlar.Oysa altıncı duyu bir bilgi toplama aracıdı ve bu sayede “gerçeğe” yaklaşmanızı sağlayan ipuçları elde ederiz. • Altıncı duyunuza güvenin.Yanıtı “tahmin etmeye” çalışmayın.Sorunun sizde uyandırdığı imgeleri,simgeleri ve diğer izlenimleri dikkate alın. • İzlenimelr tutarlı ve anlamlı olmayabilirler.Birbirleriyle çelikili bile olabilirler.Bu normaldir – özellikle hakkında çok az şşey bilgiğiniz yada hiçbirşey bilmediğiniz bir soruyu yanıtlıyorsanız.Bazen,başkası size bir soru sorduğunda da konuyla ilgili hiçbir bilginiz olmayabilir.Üstelik pek çok bilgi,soruyu soranla ilgili simgeler halinde gelebilir;bunları olduğu gibi aktarın,yargılamayın. • Altıncı duyuyla bilgi almak,tıpkı diğer duyularınızı kullanmak gibi doğal bir yetenektir;yani özel bir çaba sarf etmenize gerek yok.Şu anda etrafınızdaki sesleri duymama olasılığınız neyse,altıncı duyuyla bilgi almama olasılığınız da odur.Bu yüzden tek yapmanız gereken,bir soruya karşılık size ne geliyorsa onu almak. • Elbette hata yapacaksınız!Eğer hata ypamaktna korkuyorsanız,altıncı duyunuza ulaşamazsınız.Zamanla altıncı duyunuzun aslında hiç hata yapmadığını keşfedeceksiniz.Ancak bu arada,altıncı duyunuzla edindiğiniz bilgileri yorumlarken pek çok hata yapacaksınız. • Kısacası her şeyi kaydedin – size konuyla ilgisiz görünen izlenimleri bile. • Eğer yanıt olarak hiçbirşey gelmediğini hissederseniz,uydurun!Şaka yapmıyorum.Uydurduklarınızın gerçeğe ne kadar Yakın olduklarını görünce çok şaşıracaksınız. --------------- Bölüm 1 buraya kadar.Bölüm 2 direkt olarak Alıştırma 12 ile başlayacak.Bölüm2’nin uzunluğu da hemen hemen bu kadar.Ancak 2tane alıştırma olacak içinde.Bazı yerleri eklememem gerekecek,eklemediğim yerleri yine özel mesajla sizlere ulaştıracağım. Bu bölümün son kısmını denildiği gibi en az 2kere okumanız sizin yararınıza olacaktır. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.