nevermore Oluşturma zamanı: Nisan 20, 2010 Paylaş Oluşturma zamanı: Nisan 20, 2010 Mısırlılar piramitleri uçurtmalarla inşa etmiş olabilir. Bu çok komik bir fikir gibi görünse de California Teknoloji Enstitüsü’nden bir havacılık profesörü bunun yine de doğru olabileceğini kanıtladı. Piramitler üç bin yıldan daha uzun bir zaman önce inşa edildi ve hiç kimse nasıl inşa edildiklerini bilmiyor. İnsanların kafasında genelde taşları kızaklar üzerinde çeken on binlerce köleden oluşan bir resim var. Fakat bu teoriyi doğrulayacak herhangi bir kanıt yok. Piramitlerin inşa edilmesinde uçurtmaların kullanılmış olabileceğini ilk ileri süren Colifornialı bir yazılım danışmanı olan Maureen Clemmons’tur. Clemmons Mısır piramitleri üzerine yazılmış bir kitabı dikkatle okurken, tuhaf bir şekilde dikilmiş bir sıra insanı gösteren bir hiyeroglife rastladı (yukarıdaki resim). Bu kişiler ellerinde ipe benzer bir şey tutuyorlardı ve bu ip bir tür mekanik sistemle gökyüzündeki dev bir kuşa bağlanıyordu. Clemmons bu kuşun gerçekte insanların ağır bir nesneyi kaldırmak için kullandığı dev bir uçurtma olup olmadığını merak etti. Fikrin cazibesine kapılan Clemmons bunun mümkün olup olmadığını araştırmaya başladı. Colifornia Northridge Parkında 2,5 metre uzunluğunda bir kızılağaç kütüğü ile 180 kilo ağırlığında çimentodan yapılmış bir obeliski arkadaşlarıyla birlikte mağazalardan alınan basit uçurtmalarla kaldırmaya çalıştı. Sonunda bunu başardılar ve Clemmons daha öte deneyler ve araştırmalar için üniversitelerin havacılık bölümleriyle temasa geçmeye başladı. Birkaç kere reddedildikten sonra Calteck’te şansı döndü. Mürteza Garip fikirle büyülenmişti: “İranlı olduğum için Ortadoğu’yla ilgili araştırmalarla çok ilgileniyorum,” diyor kendisi. Clemmon’un ilgisini başlatan resim onu da düşündürmüştü. Resimde görülen gökyüzündeki nesnenin kanatları bir kuşunkine göre fazla kısa ve genişti. “Uçurtma olabileceğine dair açık bir ihtimal var,” diyor Morteza. Öğrencisi Emilio Graff için bir yaz projesi bulması gerektiğinden, ona ağır nesneleri kaldırmak için uçurtmaları kullanma imkanlarını araştırma görevini verdi. Garip ve Graff kendilerine 4-5 metre uzunluğunda taştan yapılmış bir obeliski rüzgardan başka enerji kullanmadan yatay halden dikey hale getirme görevini belirledi. İlk hesaplamalar ve eşit ölçek rüzgar tüneli deneyleri onları 1,3 tonluk bir sütunu kaldırmak için güçlü bir rüzgara ihtiyaç gerek olmadığına ikna etti. Eğer yeterli süre eserse, ortalama şiddette bir rüzgar da işi görebilirdi. Anahtar çekici kuvveti çoğaltacak bir makara sistemiydi. Bundan sonra obeliskin ucunu tutan makara sistemi yaptılar (yukarıdaki resim). Buradaki fikre göre obeliskin ucu yükseldiği zaman altına konmuş olan yük arabası sayesinde obeliskin tabanı yaklaşacaktı. Bu yılın başlarında Clemmons, fikri 40 metre kare genişliğinde dörtgen bir naylon uçurtmayla sınadı. Uçurtma obeliski yerden havaya kaldırdı. “Ağzımız açık kaldı,” dedi Garip. “Rüzgar uçurtmaya vurduğu anda, dev bir güç açığa çıktı ve obelisk 40 saniye gibi kısa bir sürede yerden yükseldi.” Rüzgar saatte 16 ila 20 kilometre arasında hafif bir şiddette esiyordu. Bu gerekli olduğunu zannettikleri hızın yarısından daha azdı. Uçurtma açıldığı zaman ne olacağını tahmin bile edememişlerdi. “Daha sonraki sürekli kuvvetten beş kez daha güçlü bir ilk çekiş oldu,” diye belirtiyor Garip. Bu hızlı çekiş uçurtmaların dev ağırlıkları kaldırabileceği anlamına gelmekteydi. “300 tonluk bir obelisk bile 40 kadar adam, dört beş uçurtmayla yerden yükseltilebilir.” Clemmon piramit inşaatçılarının dev taşları yerlerine kaldırmak için uçurtma kullanabileceği konusunda haklıydı. “Gerçekten böyle yapıp yapmadıkları ise ayrı bir mesele,” diyordu Garip. Piramitlerin inşaatını gösteren hiçbir resim mevut değil. Bu yüzden gerçekte ne olduğu bilemiyoruz. “Taşların kaldırılması için uçurtma kullanıldığı teorisi, kaba güç teorisinden ne daha geçerli ne de daha geçersiz,” diyor Garip. Rüzgar gücünü toplamak için kullanılan bütün aletler, yelkenler, makaralar, ipler asırlar önce çürümüş olabilir. Garip ayrıca piramit inşaatının başında olan rahiplerin uçurtmaların sırrını kendilerine saklamak istemiş olmalarını normal görüyor. Rahiplere atfedilen gizli güçlerden biri de doğal elementleri istedikleri gibi kullanabilmeleriydi. “Bu gizli bilgiler sayesinde kitleler üzerinde büyük bir iktidara sahiptiler,” diyor Garip. Uçurtma birçok kültürde dini anlamları olan kutsal bir semboldür. Polinezya’da uçurtmalar belli tanrılar tarafından temsil edilir. Uçurtma uçurma Maoriler için kutsal bir ritüeldir ve kehanet amacıyla ve cenaze törenlerinde kullanılmıştır. Rüzgar enerjisini toplamak Mısırlılar gibi başarılı yelkenciler için asla sorun değil. Mısırlılar ayrıca çok sağlam ahşap makaralar kullanmalarıyla ünlüydü. Garip, “Üniversitedeki uzman arkadaşlarım lifleri doğru yönde kesildiği taktirde bir ağacın metallerden daha güçlü olabileceğini söylüyor,” demektedir. Garip keten ipler ve ahşap makaralar ve Mısırlılar gibi makaralardaki akışkanlığı su ve yağla artıracağı bir sistem inşa etmeyi planlıyor. Ayrıca mumlanmış keten kumaştan yelkenler yamayı planlıyor. Clemmons Mısırlıların bok böceklerinden çıkarılmış olan yapışkan bir maddeyle yelkenlerini ve uçurtmalarını rüzgar geçirme hale getirdiklerine inanıyor. Clemmons yeşil bok böceklerinden çıkardığı bir yapışkan maddeyle kumaşların rüzgar geçirmez hale getirileceğini kanıtlamıştır. Birçok kutsal Mısır sembolünün kökeni Piramitleri inşaatına dayanıyor olabilir. Mısırlıların haç sembolü Ank, bir uçurtmayı kontrol etmek için harika bir iskelet oluşturmaktadır. Clemmons Hıristiyanlığa ait birçok dini sembolün de gündelik hayattan çıkmış olmasını buna kanıt gösteriyor. Çok az olgudan hareket eden bu tür spekülasyonlara Mısır bilimciler çok sıcak bakmıyorlar. California Üniversitesi Mısır Bilimi Profesörü Willeke Wendrich, “Uçurtmayla taşımaya dair hiçbir kanıt yok,” diyor. Bir mühendis jeolog olan ve Giza Platosu Harita Projesi’nde çalışan Colin Reader fikre o kadar kapalı değil. “Uçurtma teorisiyle ilgili en büyük sorun bence kadim metinlerde uçma veya uçurtmayla ilgili hiçbir referansın olmaması.” Bununla birlikte Reader Mısırlıların uçmayla ilgilendiğine dair ufak tefek kanıtların mevcudiyetini kabul ediyor ve Sakkara’daki basamaklı piramitte bulunan ahşap bir alet tıpkı bir planöre benzediğini itiraf ediyor. Bu alet İsa’dan yalnızca birkaç asır öncesine ait olsa da, Mısırlıların uçma fikrine uzun zamandır sahip olduğunu gösteriyor olabilir. Üstelik diğer kadim uygarlıklar uçurtmayı biliyorlardı. İ.Ö. 1250 yıllarında Çinliler uçurtmaları mesaj taşımak ve düşmanlarının üzerine yanan maddeler atmak için kullanıyordu. Marcus Chown, New Scientist 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
boynuzsuzgeyikler Yanıtlama zamanı: Nisan 20, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 20, 2010 üfff okurken yazıyı arkada warcraft ın müziklerinden çalıyordu soluksuz okudum Çok enteresan ilk defa nasıl yapıldı ? sorusuna verilebilecek mantıklı bir açıklma.Ne derece doğru olduğuysa dedikleri gibi yeterli kanıt yok.Ama marım ben ölmeden çözerler bu sırrı Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Nisan 20, 2010 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 20, 2010 En merak ettiğim şeylerden biri hatta birincisi mısırlılar en küçük ayrıntılar ile ilgili tabletler bırakırken neden piramitlerin yapılışı ile ilgili en ufak bir belge bırakmamışlar kafayı yiyelim diyemi ah neferatu alacağın olsun Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
fairytale Yanıtlama zamanı: Nisan 20, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 20, 2010 bana biraz zorlama bir teori gibi geldi.ben o koca blokların bir takım majikal yöntemlerle kaldırılıp yerleştirildiklerini düşünüyorum. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Nisan 20, 2010 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 20, 2010 En mantıklı teori de o zaten fairytale , bende buna inanmak istiyorum . Ama dediğim gibi en küçük ritüel hakkında bilgiler veren kadim mısır tabletleri neden bununla ilgili bir şey bırakmamışlar ? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Adramelech Yanıtlama zamanı: Nisan 20, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 20, 2010 Ben de eski medeniyetlerin bizden çok daha üstün olduğunu ve tüm o mağara resimler, çelişkili fosiler ve daskha taşı türü eserlerin yapay olduğunu düşünüyorum. Bir nedenden dolayı onların ilkel olduğunu sanmamızı istiyorlar. Piramitleri Mu kıtasından ayrılan kolonilerin Mısır ve o coğrafyaya yayılmasından sonra oluştuğunu söyleyen bir yazı okumuştum. Eğer böyleyse ve gerçekten ilkellerse majikal yöntemler olma ihtimali çok yüksek. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
fairytale Yanıtlama zamanı: Nisan 20, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 20, 2010 evet haklısın nevermore hiç bir kanıt yok.belki o zamanlar o tür yöntemler o kadar olağandılar ki belkide özellikle belirtmek gereği duymadılar ama günlük yaşam hakkında en gereksiz şeylerle ilgili bile birsürü bilgi veren mısırlılar bunu mu anlatmamış diyeceksiniz ee sizde haklısınız.belki de kanıtları sakladılar henüz bulamadık yanlış yerlerde arıyoruz,belkide pramitlerin üzerine yapılışını anlatmışlardı ama bütün kanıtlar silinip gitti ya da özellikle tahrip edildi.açıkçası bende çok öğrenmek istiyorum Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Streetpati Yanıtlama zamanı: Nisan 20, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 20, 2010 Bence değildir ama olabilir bilemem.Ancak benim görüşüm büyük teknolojiye sahiptiler ancak bu bir felaket vs. bir şeyle yok oldu ve sadece mabetleri ayakta kaldı. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Hush Yanıtlama zamanı: Nisan 20, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 20, 2010 mısırda tarihe geçmemiş bir yıkım olmalı. ya da kanıtlar kasıtlı saklandı/ yokedildi. nasıl bir gizemse, aksi halde çözülmesi gerekirdi. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Eris Yanıtlama zamanı: Nisan 20, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 20, 2010 Yazıda "Garip ayrıca piramit inşaatının başında olan rahiplerin uçurtmaların sırrını kendilerine saklamak istemiş olmalarını normal görüyor" diyor. Aslını bilememek çok acı Okurken çok keyif aldım teşekkürler Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Omulus Yanıtlama zamanı: Nisan 21, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 21, 2010 Değişikmiş yahu Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
aisha Yanıtlama zamanı: Nisan 21, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 21, 2010 güzel bir konu olmuş canım ellerine sağlık Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Phorcys Yanıtlama zamanı: Nisan 21, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 21, 2010 piramitler. herşeyiyle merak ettiğim bir konu. bir tarih. eğer sırrını öğreneceksem , içinde kaybolup yok olmaya bile razıyım teşekkürler güzel olmuş. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
kuzgunz Yanıtlama zamanı: Nisan 22, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 22, 2010 Bence şu meşhur onlar bizden daha ileriydi teorisi nedense daha mantıklı geliyor...:D buda benim çocukluktan kalan bişey:D Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
secomedia Yanıtlama zamanı: Temmuz 30, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 30, 2011 Taş bloklar levitasyon tekniğiyle taşındığını ve havada süzülerek yerlerine milimetre hassasiyetinde oturtulduğunu okumuştum Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sabrina Yanıtlama zamanı: Temmuz 30, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 30, 2011 mantıklı gibi geldi bana. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ArpiA Yanıtlama zamanı: Temmuz 30, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 30, 2011 çok ilginç bok böcekleriylede yelkenlerin rüzgar geçirmezliğinin önlenmesiyle yeterli büyüklükte ve sağlamlıkta bir uçurtmayla her şey çok olanaklı geliyor.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
tommybasy Yanıtlama zamanı: Temmuz 30, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 30, 2011 Evet hemde çok. Paul C. Doherty'nin kitaplarını okuyorum ben. O adamda ejiptolog. (kısaca idolüm.) Ve bir sürü şeylerle ilgileniyor. Yazdıkları gerçekten garip. nevermore'un dediği gibi. Hiç bir iz veye en ufak bir ayrıntı bile yok. Ben bunları taa eski medeniyetlerde olduğu gibi kastîî olarak yok edildiğini düşünüyorum. Benim kanım bu. Eğer onların yöntemlerini öğrenseydik, hazıra konmuş olurduk. Bazı kişiler veya bazı varlıklar, bizim birşeyleri yeniden yapmamızı istiyorlar. Bu konun pek çok yerlere dağılımıda var. Kehanetler felan. Bu konularla ilgili olarak düşündüğüm bir şeyde, dünyanın ilk kıyametinin 2012'de olmadığı. Bu kadar çok medeniyetler, insanlar, nasıl yok olmuş olabilir ki? Okuduğum bir ayette, ''Onları akıl almaz bir rüzgar ve akıl almaz derecede bir zerzele ile yok ettik ama içlerinden yenilerini yarattık.'' Bence hepsi bağlantılı. Küçük bir not: Küçüklüğümden beri eski mısır manyağımdır. konuya bunun için damladım diyebilirim. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
dck Yanıtlama zamanı: Temmuz 30, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 30, 2011 Nihat Genç'in programında söylediği teorisi hatırladığım kadarıyla: Toprak-su karışımı kalıplara dökülüp taşlar elde edilerek yapılmış olabilir. Ayrıntısını hatırlamıyorum başka yerlerde açıklamasının ayrıntısını yazanlar var araştırırken gördüm. Ayrıca Nihat Genç bunları söylerken çok emin konuşuyordu. En mantıklı yöntem bu bence Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
dikili Yanıtlama zamanı: Temmuz 31, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 31, 2011 çok gzl yazı tşkler:)alıntılıyorum izninle. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
perhaps Yanıtlama zamanı: Temmuz 31, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 31, 2011 Uzaylılar gelip yapmıştırdan daha mantıklı bence Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
dikili Yanıtlama zamanı: Temmuz 31, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 31, 2011 bugünkü medeniyetimizin kökeninin mısır,sümer,maya gibi medeniyetlerden geldği söylenir kişi tarih öncesindeki gelişmiş tüm medeniyetler ortak özelliği hepsinin ortak kökendnden gelip dagılmasıdr. neyse işte 5-6 bin yılda bura ya kadar geldiysek,hadi dünya da milyarlarca yıllıksa onların ne kadar gelişmiş olduğunu tahmin etmek hayalci olmaz.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.