nevermore Oluşturma zamanı: Nisan 28, 2010 Paylaş Oluşturma zamanı: Nisan 28, 2010 Plasebo: Beden üzerine hiçbir etki yapmayan, herhangi bir tıbbi tedavi biçimine verilen addır. Buna “zihnin bedene hakim olduğu etki” de diyebiliriz. Somut örnekler vermek istersek; gerçekte şeker olmasına karşın, hastaya ilaç diye verildiğinde tedavi özelliğinin oluşması. Amerika’da kalp krizine iyi geldiği sürekli vurgulanan asprin reklamı sonucunda, bu ülkedeki kalp krizlerinin şaşırtıcı bir biçimde düşmesine rağmen, reklamı yapılmayan aspirinin, İngiltere’de bir etki gerçekleştirememesi... Ya da bir hastanede dua edenlerin, etmeyenlere göre daha az kalp krizine yakalanmaları; orta çağda vebaya bir mikrobun neden olduğu açıklanınca, hastalığın %600’ lerden %200’ lere düşmesi ve bu bilginin beyinlerde iyileştirmeye yönelik etki göstermesi gibi. Böyle olaylar, beynin orada olduğuna inandığı şey ile orada olan şey arasında ayrım yapamadığını göstermektedir. Tıpkı hipnoz durumunda var olan bir şeyi görememesi, algılayamaması, yok olan bir şeyi de maddesel olarak algılaması gibi... Başka bir deyişle, beynimizin normal durumda, fiziksel gerçeklik durumunda verdiği tepki ile, hayal kurduğunda verdiği tepki aynıdır. Yani beyin, şartlanmalar doğrultusunda içten-dışa doğru (holografik olarak), bir fiziksel gerçeklikten diğer bir fiziksel gerçekliği yaratmaktadır. Bu, aynı zamanda bize zihnin madde üzerindeki etkisini yani Psikokinetik etkiyi de açıklamaktadır. Birkaç örnek verirsek; gerçekte Hz İsa’ nın çarmıha gerilirken bileklerinden çivilenmesine karşın, ikonalarda ellerinden çivilendiği imajının işlenmesi nedeniyle, stigmacıların ellerinin içinde yaraların belirmesi; Hz Meryem’i gören üç çocuğun bunu insanlara anlatmaları sonucu, sadece bu çocuklar gördüğü halde Fatıma’da toplanan yetmiş bin kişinin de aynı olayı toplu bir biçimde yaratmaları gibi... Ya da kilisenin birinde İsa ve Meryem heykellerinin ağladığını gören birkaç kişinin bunu halka duyurmasından sonra toplu olarak insanlar tarafından görülmesi... Anlatılan olaylardan anlaşılmaktadır ki, günümüz insanının geçmişe göre Mistik deneyimlerinin çok az olmasının nedeni; teknolojik gelişmenin yol açtığı Materyalist (maddeci) görüşün beyinlerdeki şartlanma etkisidir. Bu yüzden geçmişteki insanların yarattığı, fiziksel gerçekliğe dayalı olan Musa(as) ın Kızıldeniz’i yarması, Yunus(as) ın balığın karnına girmesi ve Hz Peygamberin Ayı ikiye bölmesi gibi hadiseler, bugünün insanları tarafından hayal olarak nitelendirilmektedir. Tıpkı geçmişteki insanlar tarafından da günümüz teknolojik gelişiminin hayal statüsünde değerlendirilmesi gibi... alıntıdır.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Siyah karlaR Yanıtlama zamanı: Nisan 28, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 28, 2010 Elbette öyledir, herşey açık ve ortada, eski çağlardan günümüze uzandıkça her toplumun paraya-yönetime ve maddi getirilere yüklenmiştir ve böyle olunca da insan kendinde var olan bir başka özelliklerini unutuyor/unutturuluyor, insanın yaradılışında ki kendine karşı en büyük düşman/sorun olarakta "kısa yoldan tatmin olma"yı gösterebiliriz. Kişinin maddi ihtiyaçlarına gereğinden fazla önem vermesek bambaşka bir dünya düzeni olabilirdi ve bu demek değildir teknılojide geri kalırdık . Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.