nevermore Oluşturma zamanı: Mayıs 22, 2010 Paylaş Oluşturma zamanı: Mayıs 22, 2010 Hepimiz öyle yada böyle bir inanca sahibiz , En marjinal , en bilinmedik sistem bile aslında evrenin bizimle yani canlı herhangi bir madde ile dengesini korumaya yönelik .. Yüzlerce tanrı , yüzlerce inanış biçimi içinde biz sadece bize öğretilen doğrular arasında gidip geliyoruz !! İnancımız çerçevesinde , bilgillere önem gösterir , kitaplara , seçilmiş kişilerin öğretilerine değer veriyorz .. Oysa tek bir evren , tek bir varlık var iken diğerlerini ne kadar ciddiye alıyoruz ? Sistemlerin öğretililerine uyuyoruz , bununlada kalmayıp uydurtmak istiyoruz insanları . 3'e 5' e ayırıyoruz , peki o insanları kim yarattı ? Aynı var oluş amacı değilmi en uç noktadaki insanlarda ? Bu tahammülsüzlük , bu ' hayır efendim Benim dinim .. ' ile başlayan cümleler bize yaratıcının öğütlerimi ? Tüm bu zorlamayı , tüm bu empoze etmeyi tanrı için yaparız değilmi ? bizim tanrımız .. PEKİ YA diğerleri ?? Bizim inandiğimizın dışında başka şeylere inananlar ? onlar bu doğanın parçası değilmi? Onlar Aynı oksijeni solumuyor mu ? Bizden olanları bizim inandığımız yarattı da bizden olmayanları kim yarattı ? Yada bizden olmayanı kim hangi kudretle serbest bıraktıda gerçeği görmesine mani oldu ? Hiç düşündünüzmü ? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
persephone Yanıtlama zamanı: Mayıs 22, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 22, 2010 tanrı inancı farklı şeydir din farklı..tanrı ile içinde hesaplaşır kişi..kulağına kim ne üfürürse üfürsün derinde bir yerde o kendi doğrusunu bulur..ama kanımca din kısmı biraz karışık bir konu..çünkü tanrı inancının ötesinde bir toplum kurgusu getiriyor ve bu kurgu güçle ilintili..güç sahibi olmak için dinin çok elverişli bir araç olduğu gerçeğini tarihin hemen hemen her sayfasında bulmak mümkün.herhangi bir inancı karşıma alarak yazmıyorum bu cümleleri ya da herhangi bir inancın tarafı olarak. ama din olgusuna sosyolojik açıdan bakarsanız önemli bir biçimlendirme aracıdır..totemlere,tabulara baktığınızda toplumsal yaşam içinde anlam taşımayan/önem arz etmeyen bir tek unsur göremezsiniz..klan büyücüsü gücün timsalidir..biçimlendirir..kilise güçtür/güçlüdür. muhalif güç odaklarını denklik sağlamadan yok etmenin inanılmaz yollarını bulmuştur.bu güne bakın geçmişte dökülen kan hala devam ediyor."diğerleri"nin bu güç savaşı içinde elemine edilmesi gereken rakiplerden başka bir anlam ifade etmemesi de normal değil mi? (yazımın burdan sonrasını sildim..zira biliyorum ki hassasiyet konusunda aşırı hassas olan birileri mutlaka ki incinecek ve kavramsal bir açıklama olma amacındaki yazım bir inaç/inançsızlık girdabına girecek ve en beteri x inancını rencide eder algılanacak ve muhtemelen 3-5 yorumun ardından konudan bağımsız bir polemik silsilesine dönecek..ve nevermore,sizin asıl parmak bastığınız noktada burda pratiğe dökülecek ) sanırım olacak olanı bilmemize rağmen "neden" kısmına yanıt bulmak kimi zaman daha zor) ve gerilerden haykırdı tanrı ve öldü öndeki neferler ve çöktü general ve haritadaki çizgiler ... duymadın mı ki savaşın sözcüklerin savaşı olduğunu .... ve kim yalanlayacak nedenini tüm savaşların/ us & them den. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
xteksus Yanıtlama zamanı: Mayıs 23, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 23, 2010 her insan bizim dinimizdedir o din aşktır.. aşkın kendince mizah anlayışı vardırki çeşitlilik aşkın birbirinden güzel suretleridir. buraya ve sonuna kadar herşey aşkla iligilidir. bu sen ben yada başkalaşma başkaları meselesi değil! başka olan yabancı olan kim? değer verilen tüm dinler ve kitaplar hiçbir şeydir tefaruattır aşkı bilenler için. tüm sembollerin ardında gerçek olan tek şey aşktır. bu aşktır her yeri tüm evreni çevreleyen bunun farkında olamıyanlardır "diğerleri" bu yabancılaşma AŞKTAN değil sevgisiz kendine yabancılıktan gönülsüz yaşamın hesap soran muhasebesindendir.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Mayıs 23, 2010 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 23, 2010 Etti 2 güzel yorumlar arkadaşlar güzel düşünceler , daha fazla arkadaşın yorum yapmasını bekliyorum . Dinleri hedef alarak tartışmaların boyutlarını değiştiren bağnaz düşüncelere ait insanlar var , bu insanlar AŞK'ın doğasını anlamadıklarından mı böyle davranıyor ? persephone Tanrı yolu ve din yolu elbet farklı , ben dinleri sorgulamak yerine inancın kime ait olduğunu öğrenmek istedim , ve açıkçası bu konuya siteye üye olmuş arkadaşların tümünün katılmasını bekliyorum .. Tartışalım , konuşalım fikir edinelim sonunda xteksus dediği gibi AŞKı hücreleremizde hissedelim istiyorum .. Bakalım nerelerde görüş ayrılığı çıkacak ?? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Wasteland Yanıtlama zamanı: Mayıs 23, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 23, 2010 Tanri Kötülüğü Durdurmak İstiyor Ama Yapamiyorsa, Limiti vardir. Yapa Biliyor Ama İstemiyorsa, Bencildir. Hem Yapabiliyor Hem İstemiyorsa,Neden Tanri Oluyor? İyi İnsanlara Neden Kötü Şeyler Oluyor ? Kaybolduğunuzda Herşeye İnanirsiniz Bu Dünyadaki Her Din, Bu Yada Öbür Dünyada… …Bir Hayat Vad Eder. Onlara İnancinizla Ödeme Yaparsiniz. Ve Kutlama Yerine Dua Edersiniz. Herkes Ayni Duruma Gelir. Yaşlı, Hasta, Mutsuz, Ölü Dili Hoşuma Gitti Ondan Yazdim Konu Güzel Teşekkurler Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Hevvez Yanıtlama zamanı: Mayıs 23, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 23, 2010 ÖNcelikle yazacağım ilk şey akılla alakalıdır. Birçoğumuz aklı o kadar üstte tutarız o kadar üstte tutarız ki... Şimdi bir silah düşünelim.50 metreye kadar kurşunu gitsin.Bu silahın kurşununu 60 metre öteye kadar ulaştırmaya çalışırsak n'olur?Başaramayız, hep aynı yerde taklırır kalır, belki en sonunda silah şişer, bozulur.İşte bunun gibi yaratılmış-muhdes(sonradan var olmuş) herşeyinde bir limiti vardır.O limitin dışına çıkamaz.Akılda böyledir, o da muhdestir, yani bir limiti vardır.Bazı konular onun limitini aşar, varamaz o noktaya.Öncelikle bu bilince sahip olunması gerek. Şimdi diğerlerine gelelim.Bİz biliyoruz ki birşey var, bir kural dünyada.A'la(üstün) olan hep az.Altın az, elmas az,.Doğru inanca sahip insan da az.Bu tek insanlara mahsus değil.Cinlerdede böyle. Bu konuya Sünni inancın Akide ilmindende bir bakalım.Öncelikle olağanüstü haller(mucizeler-kerametler) haricinde Rab her zaman bir şeyi sebepli yaratır.Bu ne demek oluyor, bir insan kötülük yapmak isterse bunu yaratır.İyilik yapmak isterse bunu da yaratır.Yalnızca olağan üstü hallerde sebepsiz yaratma vardır.İnsanda-Cinde bir imtihana tabiidir.Peygamberimiz Aleyhisselam derki Utanmıyorsan istediğini yap. Şimdi "doğru nedir, kimin doğrusudur?"a gelelim.Öncelikle doğru kültürden kültüre, milletten millete değişiyor.Tabii doğru kabul edilenler.Peki gerçek doğru nedir, kimindir?Bir inançlının özellikle İslam inancındaki bir inançlının buna vereceği cevab Yaratıcının doğruları olacaktır.Dünyadaki tüm insanlar bir şeyi doğru kabul etsin, Evrensel bilmemne antlaşmalarında dahi geçsin, eğer Yaratıcının doğrularına zıtsa o şey doğru değildir, Yaratıcının doğrusu doğrudur. İnsan derken de insanın nefse(kötülük de yapabilme yetisi diyelim) sahip olduğunu unutmayalım.Size sorarım, hangi hayvan türü 3 yaşındaki bir çocuğa tecavüz eder, daha sonra onun başını taşla ezip onu boş bir çukura gömer?Bunu yapan insandır.Ama ne olursa olsun insan yine de üstündür.Zira nefse sahip olmasına rağmen iyilikler yapıp ibadetler yapıp kendini yükseltebilir.İnsanın üstünlüğü nefse sahip olmasıdır demiş sufiler. Dünya konusuna gelelim.Dünya arapça "deni" alçak kelimesinden gelir.Samimi bir inanır zaten dünyada olanlara asla bakmaz.Dünyanın ne olduğunu bilir.Onun yalnızca bir imtihan yeri olduğunu ve alçak olduğunu bilir.Dünyada neden kötülük var gibi sorular ona boş-luzumsuz gelir. Son sorumuza gelelim, inanç için herşey yapılabilir mi? sorusuna.Dediğimiz gibi samimi bir inanır dünya hayatından zerre zevk almaz, onun için dünya yaptığı ibadetlerle ölçülür.İnsanın elindeki en değerli malı canıdır.En son verebileceği şey.Ama gerçek bir mutluluk anıdır onu inandığı amaç uğruna vermek.Yüzde asla sırıtmaya benzemeyen görenlerin içini yakan bir gülümseme vardır.Tabiin-sahabeden sonraki nesil- zamanı alimlerinden birinin bir şiiri vardır, orda özetle derki: Ey zahit(dindar) sen gözyaşını Rab için toprağa döküyorsun(aşkla ağlıyorsun) ama biz göğüslerimizden kanları döküyoruz onun için toprağa.Sen ibadetlerini sunuyorsun Rabbe, bizse canlarımızı. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
serpentine Yanıtlama zamanı: Mayıs 27, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 27, 2010 Kendi inançlarını kabul ettirmeye çalışmaktansa biraz mantığa başvursalar bu kadar savaş çıkmaz eminim. İnanç adına başkalarına zarar veremezsiniz. Eminim Tanrı da bunu istemiyordur. Kendinize zarar verebilirsiniz. Fakat bu da mantığa uymaz. Tanrı herkesin emin olabileceği açıklıkta "bu böyle olmaz", "doğrusu budur" dese din-ırk savaşları sonlanacak. Ama yapmaz elbette. Doğruluğundan kimsenin emin olmadığı binlerce sene önceki sözler yüzünden savaşıyoruz. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
dilara_ Yanıtlama zamanı: Mayıs 27, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 27, 2010 Ben tanrı bilgisinin duru iyi olduğu görüşüne katılamıyorum ya da bir tanrıya itaat etme maden tanrı insanı kendinden yarattı öyleyse insan da tanrılaşma potansiyeline sahiptir ??( emin değilim). Bırakım insanla neye inanmak istiyorsa inansınlar dini ya da tanrı sevisini ne boyutta yaşamak istiyorlarsa yaşasınlar. Maden Tanrı herşeyin üzerindeki bilgi sana parçasını verirken bir takım bilgiler de vermiş olmalı sonuçta ölü hücre bile DNA taşır DNA da sadece hücreye değil hücrenin ait olduğu organele yine bilmiyorum emin değilim zaten matematik fenci hiç değilim. Sadece biliyorum ve diliyorum ki tanrı bana böyle olmanın bilgisi yükledi sana ise öyle olmanın,kimse tarıyla kulu arasına girmesin( günah:P) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Adramelech Yanıtlama zamanı: Mayıs 27, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 27, 2010 Bazı kişiler Tanrı bunu yapıyor şunu niye yapmıyor gibi sözler söylemişler de, nasıl kendilerini O'nun yerine koyup da empati yapabiliyorlar anlamadım doğrusu büyük marifet. Ortada bir Tanrı olduğuna inanıyorsanız zaten yaptığını düşündüğünüz şeylerde fani bir mantık aramak sizce de saçmalamak olmaz mı? 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
dilara_ Yanıtlama zamanı: Mayıs 27, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 27, 2010 McScReaM insanlar düşüncelerini açıkca ifade ediyorlar birbirimizi yargılmak için yazmadık sanırım hayata bakış açılarımızı yansıtacak bir başlık daha çok. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Adramelech Yanıtlama zamanı: Mayıs 27, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 27, 2010 Biliyorum ben sadece gördüğüm yazıyı bana göre mantıklı haliyle yorumlamak gereği duydum. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Razzputin568 Yanıtlama zamanı: Mayıs 27, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 27, 2010 Bence Tanrı olmadan Tanrı'nın nasıl bir şey olduğu kanıtlanamaz.Tanrı olma ihtimalimiz de eksi değerlerde olduğu için Tanrı kavramı hakkında kanıtlanabilir tek görüş vardır bence o da yaratım denklemindeki x olduğudur.Yani siz sadece tefekkürle etrafınızdaki insanların varlığını kanıtlayabiliyor musunuz?İnsan sadece kendi varlığını kanıtlayabilir ve bu varoluşun kaynağını aradığında illa ki bir yaratıcı bulacaktır ama bu yaratıcının yaratmaktan başka bir özelliğini kanıtlayamaz ama bazı teoriler olabilir bu konu hakkında mesela: 1.Evren tanrının kendisidir biz hücereler,gezegenler organel,sistemler organ vs. 2.Sadece düşüncelerimle kendi varlığımı kanıtlayabildiğimden yaratıcı benimdir,irademle kendimi yaratmışımdır ve dış dünya, evren de zihnimin oyunudur,rüyadır. 3.a)Tanrı benim dışımda iradesiz bir yaratım enerjisidir big bang gibi yaratıma sebep olmuştur sadece. b)Tanrı benim dışımda iradeli bir varlıktır ve bizzat evreni yaratmıştır. 4)Hepimiz onun gördüğü rüyadaki gölgelerizdir. Biliyorum bu görüşlerime karşı çıkıp sinirlenicek açık görüşlü olmayan dinlerine çok bağlı insanlar olacak ama kimsenin dinine hakaret etmiyorum bu da benim düşüncem Dinlere gelince: Dinler tamamen tanrı dışı yaratımlar bana kalırsa insanlarla ve eğer varsa başka enerji formlarının planlamasıyla oluşurlar.Hatta aslında çok eski karşı çıktıkları ilkel dinlerin özelliklerini organize hale getirmekten başka bir şey yapmamaktadır şimdiki dinler.(Bkz. hristiyanlar paganları katlettiği ve karşı çıktıkları halde,cadılar bayramı gibi,çam ağacı gibi figürlerdedir.İslam şamanlara karşı olduğu halde onların tesbihlerini kullanırlar vs) Din bence bir grup yönetilmesi gereken insanı yönetmek için yaratılmış ama sonra bu hırsın yayılmasıyla beraber geniş kitlelere ulaşmış şeylerdir.Nitekim cehennem korkusuyla insanları inandırmak kolaydır.Ayrıca her insan adalet bekler yaptığı iyiliklerin görülmesini,başına gelen kötülüklerin cezalandırılmasını ister.Temel dürtülerden ve özellikle korkularından yakalanan insanları inandırmak kolaydır.Ayrıca her zaman dinler ve onların içindeki mezhepler arasında savaşlar olmuştur ve bunlar hep ideolojik şeylerdir,peki aynı dine,aynı tanrıya bağlanmış insanların birilerini katletmek için yine aynı dini bahane göstermeleri nasıl bir gerekçedir. Bence gerçek yaradanı gözü kapalı olanlar yada başını eymiş insan eliyle yazılan yazıtlara bakan insanlar göremez.En büyük ibadet yaradanı aramak ve yaratımına saygı göstermektir sanırım (bu da mutlu olarak ve mutlu ederek doyasıya yaşamaktır diye düşünüyorum). Yani bence bir yaratan var ve bilebileceğimiz tek şey bu onun hakkında. Artık ne kadar küfür,hakaret yerim insanlar bana kızar bilmiyorum ama ben de arada birşeyler yazayım forumda olduğumu göstereyim dedim. İmla hataları için özür dilerim,mantık açıklarını da anlamlı bir şekilde tartışmaya sonuna kadar açığım. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
philadelphia_f Yanıtlama zamanı: Mayıs 27, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 27, 2010 haksız olan kim insanlar mı tanrı veya tanrılar mı.. bir düzen yaratılıyorsa ve belirli coğrafyalara yerleştiriliyorsak doğruyu bulma imkanlarımız kısıtlanıyor yada genişlemiyormu.. gönderen ve doğruya meyil yaratan o değilmi.. bu durumda hiç birimize en ufak söz ve yargılama hakkı düşmüyor.. bana kalırsa sağlam bir inanç her türlü kuralın kapısını kapatır.. ibadetin doğrusuda yanlışıda ibadettir.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
persephone Yanıtlama zamanı: Mayıs 27, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 27, 2010 çocukken babam bir öykü anlatırdı,bir ramazan gecesi sahura kalkan baba ve oğula dair.oğul pencereden bakar ve derki gururla, baba bak mahallede bizden başka müslüman yok hiçbirinin ışığı yanmıyor kalkmamışlar sahura.babası oğluna bakıp şöyle der,oğlum işte şimdi bizde müslüman değiliz artık.. inandıklarımız ( hemen dinle bağlantılandırılacak bu kelime ama kastım o değil ) bizim "enl"erimizdir.koca koca sahiplenmeler yaşarız onlarla ilgili.kimsenin gözü kimsenin dili değisin istemeyiz.hele eleştirilsin hiç istemeyiz.bu kısım insani zaaflarımızla alakalı ki bu zaaflarla ne devrimler ne kanlar ne kıyımlar ne katliamlar var edilmiş tarihte..bireyden devam edecek olursak,din evrendeki varlığımızı anlamlandırmaya çalışırken karşılaştığımız bir olgu.ister aktarımla (anneden babadan öğrendiklerimiz) ister sorgularımızla sahip olalım,sorduğumuz sorulara "en" doğru cevaplardır öğre(t)ti(k)leri ve birey kendini bu öğreti(len)lerle var eder (tanrısal bir var ediş değil kastım) kendini tanımlarken buradan gelen sıfatları kullanır,biçimlendirir.düşünün en canhıraş savunularınızı ,sizi siz yapanı korumaya dairdir. "ben"in inşaası akabinde ötekini getirir..bu durumda ortadaki konu da boyutunu değiştiriyor bir bakıma.artık bana ait olanı var etme savaşının ardından başkaları ile kıyas gelir.bizim "en"lerimiz, ya "onlar"ınki? her doğrunun her iyinin..başında o( bize ait) "en" olmalıdır.bireyin bir adım ötesi toplumdur...benim iyim ,doğrum,güzelim bir başkasının da iyisi,doğrusu,güzeli olursa burdan çıkacak model "ben"im içinde yaşayacağım "en" ideal tasarım olacaktır.(tüm dinlerde önce bir inanan tanımı ardından inananlardan oluşan bir toplum tanımı ve bu toplumu oluşturmak için kullanılacak araçların neliği nasıllığı vardır.siyasi güç -otorite- bunun için biçilmiş kaftandır)dolayısı ile bu ideale ulaşmak için ilk yorumumda da altını çizdiğim yere geliyoruz "güç".ve bu noktada inanılanın ,inananı bağlayan yanı bir anda kayboluyor.yeyüzündeki tüm "onlar"ı "ben" e benzetmeye çalışan insan profiline bir de bu konudaki haklılığını dikte etti iseniz, artık yylardır oynanan senaryoya bakıp şaşırmanız şaşkınlık verici olur sanırım.hal bu iken bir de durumun (yadsınması imkansız ) bir başka boyutuna bakalım..az önce tanımladığım insan profili (ben "adanmış" diyorum kısaca ) birileri tarafından çok kolay ajite edilip -uygun araçları kullanırsanız- çok kolay yönlendirilecek bir profil değil midir ? bu ise "güç" ün kendisinin peşinde olan kişiler tarafından suistimale açık bir nokta değil midir ?benim bu iki soruya da yanıtım evet. geçmiş bunların irili ufaklı örnekleri ile dolu zira.peki bunca karmaşa içinde "inanılan"( herneye inanılıyor ise)ın durumu nedir ? yanıtım yok çünkü ben bir agnostiğim.diğerlerine "adanmış" derken kendimi bir deneydeki kontrol grubu olarak görüyorum ) -yine had safha- Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Razzputin568 Yanıtlama zamanı: Mayıs 27, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 27, 2010 İnsanlar görüşlere sadece karşıt görüş ve de yandaş olarak bakıyor.Biraz daha geniş bakılmalı bence çünkü bu konudan illaki polemik,kavga çıkar.Ama Tanrı'nın sizin inandığınız şeklini kabul edip başkasını kabul etmemek dünyanın en saçma düşüncesidir çünkü hakkında var olduğu dışında hiçbir şey bilemeyeceğimiz bir varlık ve onun dünyayla ilişkilerinden bahsediyoruz katı iman sadece kendi iradesi ve aklı dışında başka birşeye inanıp karanlığa düşmek demek değil midir?Gözünüzün önünde kendi yarattığınız tanrı imajina çakılı kalıp gerçekleri aramamak tembellik ve korkaklıktır.Not: Tamamen genel konuşuyorum çünkü büyü/maji forumlarında olduğu gibi burda da günahtııırr!kafiirrleer! gibi birşeyin olmasını en iyi şekilde engellemek için. Bu arada agnostizm gayet mantıklı bir seçim bence hiçbir şey bilinemeyeceğinden en mantıklı çözümlerden biridir.Ama insanlar,filiozoflar,teozoflar yıllarca kafa patlatıp bir şeyler bilemeyeceklerini itiraf ettikleri halde dünya insanının eveet ben biliyorum benim tanrım sizinkini döver anlayışı traji komik bi durum. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
whitehead Yanıtlama zamanı: Mayıs 28, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 28, 2010 Tanrı kendi için gerekeni ve ihtiyacı olanı bizleri öne sürerek yapıyor.Bizde elimizdeki her uğraşın başında yada sonunda ona hitap edip çabalıypruz.Tanrı bizim içimizde denir evet bu gerçektir.Ama tutulur görülür ve sezilir.Bir tanrı vardır.Persephone nin ifade ettiği en olgusu gibi tanrı zaman ve mekanı en iyi kullanmayı öğrenmiş biridir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
x123tr Yanıtlama zamanı: Mayıs 28, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 28, 2010 bizi olduğumuzdan farklı gösteren yine biziz. varlığımız yaratıcımızdan geliyor. ve biz zatenn O yuz bu sebeple Ona ulaşma çabamız manasız. O na giden bir yol yoktur O bütün yolların terkidir varlığın ve yokluğun ötesindedir ki varlığı ve yokluğu mümkün kılmış. suan dünyada isek rolümüzün keyfini sürelim çünkü herşey olması gerektiği gibidir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
dilara_ Yanıtlama zamanı: Mayıs 29, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 29, 2010 İşte tanrı içteki bu bilgi değil mi biraz da yani bir şeyler ter gittiğinde kızabileceğim, nefret edebileceğim ama bir şeyler iyi gittiğinde çok seveceğim teşekkürler iltifatlar yağdıracağım bir şey ama ne olduğunu kesinlikle bilmiyorum. Tanrının var olması ya da yok olması mı önemli olan bunu da bilmiyorum ama; ben tanrı var diyorsam bir diğeri yok diyorsa ya da diğer birisi tanrı bir tane değil bunların hepsi bizi mutlu eden ya da tatmin eden yargılar. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Mayıs 29, 2010 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 29, 2010 Öyleyse Tanrı herşey ve onun yolunda her şekilde yürünebilir / mi? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
dilara_ Yanıtlama zamanı: Mayıs 29, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 29, 2010 Sen kendi yolunda ben kendi yolumda yürüdüğüm sürece neden olmasın ama önemli nokta başklarının yollarına taş koymamak. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
thalese Yanıtlama zamanı: Mayıs 29, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 29, 2010 Öyleyse Tanrı herşey ve onun yolunda her şekilde yürünebilir / mi? Referans tanrı noktası çok önemli. Banim tanrı'm Allah. Bu noktada bu sorunuza cevap vermek isterim: Allah'a ulaşmak için gökteki yıldızlar kadar yol vardır, der alimler. yani her şekilde Allah'a ulaşılabilir, yeterki ne aradığını ve nereye ulaşmak istediğini ve ne derecede samimiyet içinde olduğumuz önemlidir. saygılar.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
serpentine Yanıtlama zamanı: Mayıs 29, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 29, 2010 "Tanrı tek, yollar farklı" şeklinde bir manşet görmüştüm önceki yıllarda ve olayı özetliyordu bence. Elbette monoteizm için geçerli bir söz. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Mayıs 29, 2010 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 29, 2010 Tanrıyı kavrayış biçimleri ( buna dinlerde dahil) yolları da belirliyor.. sonuç olarak yine kavramlar karışıyor ( benim aklımda Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
thalese Yanıtlama zamanı: Mayıs 30, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 30, 2010 Tanrıyı kavrayış biçimleri ( buna dinlerde dahil) yolları da belirliyor.. sonuç olarak yine kavramlar karışıyor...... bana kalırsa, bu farklı yollar; tanrı'yı kavrayış biçimlerini belirliyor, bu farklılıkların çoğu da zamanla o fikrin yaşlanmasından kaynaklanmış. ibrahim peygamber, Rab'bini kendisi bulmuştur, babası bir put imalatçısı idi Nemrut'un yakın kişilerden. ama çevresindeki tüm inanışları reddedip de tek tanrı'ya, Allah'a ulaşabilmiş. ilk başlangıç noktası da, "madem bu putlar benim tanrım olabilecek özellikte değiller, benim tanrım "güneş " olabilir" diye yola çıkarak. sonra güneş olamaz, ay, yıldızlar derken nihayetinde Allah'a ulaşabilmiştir. gerçi o süreçteki mantıksal yaklaşımlarını detaylıca bilmiyoruz, ancak kabaca mantıksal yaklaşımı çok açıktır. saygılar.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
SkyAsteR Yanıtlama zamanı: Haziran 2, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 2, 2010 Tanrı'ya sadece kişisel olrak ulaşılabilir, o yüzden "Tanrı ile Kul Arası" diye bir kavrama sahibiz. Tanrı'ya ulaşmak için sadece sevgi gerekir; insan, hayvan, doğa aklımıza gelebilecek herşey ama içinde kötülük (düşünce bile) olan bir kimse Tanrı'yı ancak cümlelerinde görür Tanrı'nın savunulmaya ihtiyacı yoktur hele insanlar tarafından hiç yoktur; sonuçta yaratan Tanrı, yaratılan ve hizmet eden insandır ("hizmet" derken, belli bir sisteme uyan). o yüzden cihadlarmış, savaşlarmış, kavgalarmış, . . . Tanrı ile aynı anda zikredilmeyecek akdar yanlış ve çirkindir. İnsanlık tarihinde Tanrı inancı hep dikta ile enjekte edildiğinden, diğer inanç sahiplerinin hor görülmesi, deyim yerinde ise güçlü olanların güçsüzleri imha etmesi bu düzende pek şaşırtıcı değildir. o yüzden Tanrı'ya ulaşmak veya Tanrı yolunda olmak için herşey mübah değildir ve de her babayiğidin harcı değildir . . . Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.