Rimmon Oluşturma zamanı: Haziran 4, 2010 Paylaş Oluşturma zamanı: Haziran 4, 2010 UYARI şiddet cinsellik argo ve bilumum pislik içeren bu satırları okumayın! Cenazedeyim… Kim ölmüş neden buradayım hiç bi fikrim yok, bi anda koşarak tabutu açıp meftanın kalbine kazık çakıyorum, cemmat üstüme atılıp beni linç ediyor; Cenazedeyim… Ölüyü tanımıyorum fakat namaz başladığında herkesin kıpırtısız kalışını fırsat bilerek koşup imamın arkasına geçerek şampanya patlatıyorum ve cesedi kaldırıp onunla vals yapmaya başlıyorum Cenazedeyim, tabutu taşıyan kalabalığın arasına girip havaya iki el ateş ediyorum tabut yere düşüp açılıyor ve içi boş…. Cenazedeyim, birden bütün cemaat ölüyor ve imam ne yapacağını şaşırıp korku dolu gözlerle cesetlere bakıyor, cenazedeyim, aklımdan geçirdiklerimin hiç birini yapmıyorum, sadece artık ölü olanın karısını ayarttım. Kadının zeka seviyesinin bir domatesinkiyle eş değer olduğunu fark ettikten sonra vazgeçiyorum ama o bi kaç saatliğine göz kulak olması için emanet ettiğim cinsel organımı çoktan yalamaya başlamış… Tuvalete giriyorum, sindirim sistemimin işlerin kesatlığından şikayet ederek bana sıkıntı vermeye devam etmesinin önüne geçmek için, ardımda bıraktığım şahesere şöyle bir göz attıktan sonra sifonu çekip ardından el sallıyorum. Aklıma dördüncü sınıfta yerli malı haftasında tekel birası götürdüğüm sınıf ve oradakilerin bakışları geliyor. Kızartma yaparken yaktığım ilk ev ve ondan sonra kundakçılığın bende hobiye dönüşmesinin tek sebebi o bakışlardır, kayıtlara böyle geçsin Patricia Dün akşam Hey millet! Bok yiyin! Milyonlarca sinek yanılıyor olamaz diye bağırarak geçtiğim sokaktan bu gün mor bir frak içinde geçiyorum, yakamda bir pasiflora çiçeği var ve kahkahalar atarak zıplayarak sokağın sonuna kadar ilerliyorum. Cenaze törenlerinde taklit güneş gözlükleri satarak başladığım ticari hayatımı sınanmaya boyun eğmiş sınav mağduru geri zekalılara okunmuş crunch ve dışa vurumcu satanistlere uygun fiyata büyük yabani kediler satarak devam ediyorum şu sıra. İşe gider gibi yürüyen köpekler, köpekler gibi işe gidenler ve ssk’dan emekli rahibe teressayı bulup becermek umuduyla sahraya yerleşmek için göç eden kutup ayılarının arasından sıyrılarak yaşadığım yere geliyorum, tanrı kuzeyli ilişkiler isteyen Arapların bu defa yüzüne güldü! Bu deja vu’yu daha önce de yaşamıştım…Dedem nickini yazdığını okumuş seni bastonla dövecek!!Sevişirken chackpoint diye bağıran o kızdan bu yana penisim klostrofobik, bunu herkes biliyor. O günden beri sadece şom ağızlı kadınlarla oral sex yapıyorum. Günde üç kez oruç tutmak, orgazm pırasası ve gen haritasında bulduğum hazinenin heyecanıyla kopya çektiğim babalık testleri sonucunda katıldığım altın günlerinin play listlerinde metal müziğe ağırlık vermeye başlamıştım, ta ki toplanıp kafa ütüleyen bütün o sevimsiz yaşlı teyzeleri, merkezlerini tespit etmek suretiyle tek tek havaya uçurana kadar. Neyse, asosyal antidotların peşi sıra sürüklenirken bir headbang anında kopan kafamı yerine iliştirip yoluma devam ediyorum. Sevgilimi sonlu elemanlar yöntemiyle analiz etmekle meşgul olduğum günlerden arta kalan zamanımı evrim geçirerek değerlendirdim… Bir dinozor dostuma şaka olsun diye gök taşı fırlattım ve İsrail’e sabun satan bir firmanın aleni destekçisiyim. Fünyeyle patlattığım sivilcelerimin izleriyle muhabbet… Hikâyelerin sonunda gökten elma atan adamın yemin yumağı haline gelmiş adını burada tekrar anmak istemiyorum şimdi... Dayaktan önce mutlaka bir süre kibar konuşan babamın hatırına terk edileceğim bütün randevulara Rauf Denktaşla gidiyorum, büyük adamdı babam bi vuruşta asal çarpanlarına ayırırdı adamı. Bunu bilmiyordunuz ve muhtemelen de öğrenmeseniz daha iyiydi. Yılbaşı süsü verdiğimiz bir cinayette kaybettik çünkü onu. O günden beri elit gece klüplerinin halk günlerine katılıyorum. Üstümü c4’le kapladıktan sonra günaydın dediğim müdürün son işimden kovulmama sebep olmasının üstünden bir hayli zaman geçti, sevgilimden ayrılıp bi halta benzemeyen şiirler yazdım, uçak gemisi alınırken dikkat edilecek hususları irdeledim ve kendi auramın ışığında kitap okudum bu sürede. Anasını avradını satan bir bilge olarak yaş günü hediyesi niyetine pi sayısı dağıttığım çocukların ilerde türbülansa giren uçakta cool tavırlar sergileyen gizemli yolcular olacaklarından hiç şüphem yok. Onlar da günü geldiğinde orgazm taklidi yapan fahişelere sahte para verecekler, devrimci mücadele için kredi çekeceği bankalara ihtiyaç duyan aptallara gülecekler ve kim bilir belki de sonunda sakinleştirici için Nuri Alçoya bile razı olabilirler. Çileklerini keserek intihar eden o bahçenin ortasında üç buçuktan dört atarak geçirdiğim geceden sonra korkularımdan sakınabilmek için içine bütün kutsal kitapları yüklediğim bir flash belleği boynumda taşıyorum. Aşık olduğunuz kişiye şu anda ulaşılamıyor, lütfen daha sonra tekrar deneyiniz… Bir çift saatli maarif bombası yaptım ona ulaşabileceğim gün için. Ve yemin ediyorum ki problem ne olursa olsun Houston’ı aramayacağım. Gidenin arkasından küçük su dökmek düşer, o hiç şüphesiz statü atladığını sanacak ve bunun göstergesi olarak saçına fön çektirecek. İşte o an bir çocuk bağıracak Öğretmenim!! Cevat tanrımızı yedi!! Hâlbuki korkmasına hiç gerek yok! İçkiliyken ereksiyon başına geçmesin yeter, ben zaten ahlak masasında sevişiyorum… "Sana bu satırı bir hastanenin morgundan yazıyorum. 'La vie en rose' çalıyor. Beni terk ettiğini hatırlıyorum, bütün cesetler yas tutuyor. Hüzün bi din olsa peygamberi ben olurdum sevgilim ve seni mucizem olarak gösterirdim bütün bedbahtlara, inanırlardı o zaman inan…" "Terk ediyorum dedin ya hani, 'terk ed...' derken sen, dudakların kanasaydı keşke. Dizlerim titreseydi, tanrı bir çığlıkta yıldızları düşürseydi kaldırımlara. Arka fondan Vasilis bassaydı en pes notalara. Ben o zaman da anlardım kıyametin koptuğunu, hiç olmazsa ağzından kötü söz duymazdım..." İş bu yazı sevgime ateşle karşılık verilmesi üzerine kaleme alınmış ve bekâr evlerinde ilgisizlikten depresyona giren böceklere ithaf edilmiştir. İleri pornografik hafıza teknikleri sayesinde bu yazıyı yazdığımı tamamen unutacağımı ve cehennemde yemediğim yemekler tarafından kovalanırken zebanilerden rüşvet karşılığı iltimas talep etmeyeceğimi taahhüt ederim… Yazının her satırı sağda solda okuduğum birşeyleri içerir boş yere karşıma geçip çalmışsın demeyin.... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Siyah karlaR Yanıtlama zamanı: Haziran 4, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 4, 2010 kişiye özel kaçınılmaz ilginçlik.. hayatında, başkalarının hayatından başka kaybedecek birşeyi olmayanlara övgü mü? sitem mi? emin değilim... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Rimmon Yanıtlama zamanı: Haziran 4, 2010 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 4, 2010 Ağzına geleni yazmak yalnızca aklına eseni yapabileceklere mahsus bişeydir belki de... Bunu yapabilecek kadar özgür olanın -kalanın- da yalnızlığa sitem etmesi kaçınılmaz.... 2 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KATA Yanıtlama zamanı: Haziran 4, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 4, 2010 Batailleyi solda sıfır bırakmıssın:) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
downofcity Yanıtlama zamanı: Haziran 4, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 4, 2010 Düşüncelerin çıkmazı..Seni göremiyorum , sana dokunamıyorum, seni duyamıyorum....Eşsiz güzelliğin gözyaşları , varoluş gerçeklerimizi ortaya cıkartıyor...Gelecek geçmiyor ve geçmiş şimdiye geçmeyecek...Tüm bu kalıntılar eskimiş bir hayal...Aşk, bir zamanlar gerçek olan bir düş diyarına döndü!....Anlaşılan kendimizi cömertçe aldatıyoruz...Bu yüzden zaman merhamet etmeden hepimizi rehinesi yaptı!.... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Rimmon Yanıtlama zamanı: Haziran 5, 2010 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 5, 2010 Mor kuşlar o kadar güzel özetlemişsin ki durumu "hayatında, başkalarının hayatından başka kaybedecek birşeyi olmayanlar" diyerek... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.