Lighthouse Oluşturma zamanı: Mart 20, 2007 Paylaş Oluşturma zamanı: Mart 20, 2007 mem nelere garkolmadı zîn'in ateşi için ferhad dağları delmedi mi şirin'in aşkı için kusur ise her saniye her yerde seni anmak mecnun az mı yemin etti leyla'nın başı için sesi yorgun gözlerinden uykusuzluk seçilir görkeminin zerresinden ağrı dağı küçülür gecelerin kollarında leblerinin bal suyu aydan dökülürcesine kana kana içilir uykularından kopardım hoş geldin mihmanımsın artık geri dönüşü yok, âhımsın eyvâhımsın elâlem ne derse desin, hiç umurumda değil akibetine razıyım, sevabım, günahımsın sana, yine sana yandım nesimî'de dün gece gözlerinle yüzüleyim, bend olayım hallac'a öyle hüküm buyurmuşlar tanrılar divanında ha ben sana yollanmışım, ha muhammed mi'rac'a cümle cihan güzelleri yüzlerine ben örsün gözlerin, balyozu oldu içerimdeki örsün ruhumdaki fırtınalar merih'i usandırdı nuh'a haber eyleyin de, gelsin de tufan görsün yokluğuna dayanamam âhım arşı boyladı gölgeni nil'de görmüşler, piramidler söyledi hele bir bak şu sevdaya, kimler yanmış ben gibi dediği gibi yunus'un, gör beni aşk neyledi son duraklarda beklerdim, sonun olsaydı senin neler vermezdim ki yerim, yanın olsaydı senin çıkar kınından ne olur, kirpiklerinle bile çal sineme gözlerini, aşkına şah hüseyn'in harikalardan biriymiş diyorlar çin seddi'ne seni görmeden hükmetmek kimin düşmüş haddine ulu divan'a başvurdum, dönsün diye bağdat'tan ol sebepten ahvalimi arzettim bedreddin'e gamzelerini görseler bülbüller de lâl olur aşklar ülkesi sarsılır, korkunç ihtilâl olur beklenmedik bir zamanda ölür isem sebebi beni eritip bitiren sevda-yı iclâl olur kahreden ateş bilinem, yananı sen olsaydın nal olurdum aşk atına, bineni sen olsaydın deseler ki şu kadehte ağu var, içen ölür bir solukta bitirirdim sunanı sen olsaydın belki de hatırlanırım, arasın şimdi nerde iz'im deryada damladır, köyüm hatçepınar'da beni binboğa'da ara, beni dallıkavak'ta hangi evin bayrakla'ı yukardaysa, ben orda tanrılar yaratan zerdüşt serdarıdır aslımım mazdek, hürrem nişanıdır inancımın, neslimin dersimli seyyid rıza'ya ağır selamları var himmeti var, gayreti var horasanlı müslim'in seni tanrılara sunam, kerametin görünsün nazar eden kör yılandan beter olsun, sürünsün dağlar naz yapmaya aday, insafını bağışla bağışla ki, gözlerinde eşkıyalar barınsın söyler misin, anlar mısın ah çekerin suçu ne? bulutlardan damlar gibi düştüm girdab içine ay bulandı, güneş küstü, yıldızlar beklemede artık yolla gözlerini, yolla çin ü maçin'e titanik'ten son sesleri alizeler getirdi son seslerin son demini balinalar bitirdi her yerde terör estiren sabıkalı gözlerin bermuda'yı kamçılayıp atlantis'i batırdı toprak sudan, bülbül gülden, dost dosttan bulur deva dârâ'dan çok önce seni ağırlamış ninova benim ömrüm yanan roma, senin gözlerin neron örstte demir dövmededir demirci kawa melekler ipekyolu'nda aryalar'ı gözledi yeri göğe, ay'ı gün'e, seni bana sözledi ılık bir güz akşamıydı , yine senin yüzünden koçero, harran'a doğru atını mahmuzladı kirpiklerin yeni değmiş, kaşların fırik başak ay ışığı az geliyor, hadi gözlerini yak fesatların, hasretlerin eli kına görmesin terk-i cânân eylemeden, şahmaran'a danışak keşke gelmez olayıdı böyle bir hâl başıma temaşaya meraklılar, toplandı el başıma herkesin dilinde şarkı, elinde yârin eli artık yine sensiz, artık yalnızım, kül başıma en yorulmaz yolcsuyum, müptelası bu yolun ben zamanla boğuşayım, sen seyreyle sen salın kor alevler buz kesilir gördüklerinde beni bir sensizlik yakar, bir de hasreti istanbul'un sen ey gönüller sahibi, ey yüzleri gök zemin ey deryalar şahanesi, sen ey gözleri kimin? düzgün baba hatırına munzurlar'a mihman ol mihman ol da, güneşlesin yaylaları dersim'in gözlerinin dokunduğu her mekân memleketim bakıver de uzamasın gurbetim, esaretim ahmet arif hasretinden prangalar eskitti beni böyle eskitense prangalı hasretim umutlarım menzilinden uzaklara atılmış iki cihan mucizesi ilâhlara katılmış en amansız gecelerde aynalar yine suskun perçemi yüzünü gizler, sanırsın ay tutulmuş imanım varsa kaşların, kirpiklerinse dinim muhammed kâbe'ye döner, benimse sensin yönüm musa meşhur asasıyla, çarmıhı ile isa bütün hepsi senin olsun, seni gözlerin benim gördüklerim sensizliğin dayanılmaz göçüdür sıla gurbet, gurbet sıla, birbirinin içidir ne aradıni, ne de sordun, ben nerede neylerim kara fatma, karayılan senden şikayetçidir bilirsin ki sevenlerin ayrılığı kâbustur tahir'i zühre'ye bahşet, zemmedenleri sustur sen istesen sina çölü bin çeşit çiçek açar suya sudan köprü kurmak, yalnız sana mahsustur bazan kırmızı karanfil, zakkum mereti bazan sevmeyenleri şad edip, sevenlerini üzen ağlayanın güleninden misli misli fazladır "işte gidiyorum çeşmi siyahım" diyen ozan bahçıvanlar kır bayırda boz kevene gül aş'lar ol sebepten didelerden eksilmez kanlı yaşlar sana yanar, sana susar, sana acıkır sana ahlé haklar, kakailer ve mağrur kızılbaşlar meri keklik binboğa'dan çukurova'yı süzer yörüklere konuk olur, yaylalarını gezer al-osman'a diklenenler göv osman'a kul oldu avşar ellerinin hâli dadaloğlu'yu üzer sana sevdalıdır diye pir sultan asılırken kadılar bayram ettiler hızır' susulurken bilcümle taş kesildiler, sözde ıtır sevenler kirli sarı bir bıçakla nergisler kesilirken senin rengin tüm renklerin şahı padişahıdır senin ahın tüm ahların kahredici ahıdır yıllar gün misali geçti, asırlar ay misali herkes kendi âleminde, bu neyin eyvahıdır yüreğim atom yüklenir, sesini duyduğum an dört kitap çaresiz kalır, elaman aman aman başka biri yapar mıydı, eyyub'a sabır verdim ay kendini kuşatıp da gece sustuğu zaman arzu'yu kamber'e yolla bayram seyran etsinler on emri onbir eyleyip tur'a semah tutsunlar lutfeyle de eshabulkehf açsın kapılarını yediler'e yoldaş olup yedi asır uyusunlar güzelliklerin mimarı, cennetlerin ustası misk ü amberli cemlerin vazgeçilmez bestesi dört kapı, kırk makam mağdur, mecbur olsa da sana en çok zerdüşt yanar bir de zerdüşt'ün avesta'sı tay dağından kaf dağına bakışların gerilmiş nazların çekemiyor arabatlar yorulmuş yol bilenler, hâl bilenler sırrın sual etmişler nesimî, hallac-ı mansur, şah hatayi darılmış gel de dal tomura dursun, daha uzansın elim eşi, dostu, yârenleri gel de çağırsın dilim bir "he" desen, ben sırat'ı tez geçerim kırat'la körünoğlu vekilimdir, kiziroğlu kefilim ay ışığı bila destur rüyalarıma dalar kuşkularımı bağlamış, uykularımı yolar daha kuşlar uçamazken, nergisler açamazken bir sen vardın gülümseyen, bir sen, bir de inkalar gözlerinden uzak olmak insan beni bitirir gider de gelmez bilirim, yıllarımı götürür bir sonbahar yaprağı ol, dalıver küşüm çekme kızılırmak incitmeden, seni bana getirir ağuları yıllandırıp içirdin yudum yudum ahvalimi anlar diye baba uryan'a dedim karıncayı gözlerinin karasından vuran ben çok saldırdım, ruhumdaki seni öldüremedim yerim yurdum meçhul oldu, neredeyim şaşmışım kaf dağını turnaların kanadında aşmışım kanlılar kandan vazgeçer üçler-beşler aşkına sen de bir gün maraş'tan geç, ocağına düşmüşüm bana gözlerini gönder, sakın ha olmaz deme kime yanam dertlerimi, yalnızlığımı kime bir başıma kâbuslarla boğuşurken ansızın hayallerin şeref verdi dün akşam viraneme hicran son arefesinde, yolculuk var makbere siyabend'i öldürdüler xece ölmek üzere ab-ı hayat çeşmesidir leblerin esirgeme ne o tanrı'ya minnet et, ne de dal tefekküre bulutlar yağmur yorgunu, ufuklar ateş yüklü bir damla ateşte derdim, sensizliklerim saklı yedi kıtaya dağılıp, elleri boş döndüler huma kuşu intizarda, turnalar ağlamaklı sana sunulmaya hazır gökkuşağı destimde emrine âmâde olmak, hayran olmak kastımda gözden ırak âlemlerde, yitik insanlar gibi ha ülkeler zaptedilmiş, ha gözlerin üstümde hal bilmeze yoldaş olmak, yola zulüm değil mi? cevreyleyip gönül kırmak, dile zulüm değil mi? ömründe bir defa bile gül koklamamışların bahçıvana saldırması, güle zulüm değil mi? mevsimlerin prensidir gözleri akdeniz'in aşikârdır huzurunda gizleri akdeniz'in damıtılıp lut gölüne bağışlansa suları leblerinde denizleşir, buzları akdeniz'in şarkılarını dokudum senle geçen her anın sebebi, katili olma yorgun, yaralı canın sen de anlamazsan beni, sen de gider gelmezsen şikayet ederim seni şah'ına pir sultan'ın sürmeleri yel götürür, gözlerine güneş çek yağmur yanak rengin yağsın, bulutlara kına ek lübnan yeniden kurulur, yine şenlenir beyrut ama senin gözlerinin savaşı bitmeyecek yeter çektiklerim yeter, benden beter olası yusuf'u kahretmedi mi, züleyha'nın çilesi yüzün suyun hürmetine binboğalar and içer ol diyarda vekilimdir diyarbekir kalesi karda kan damlası rengi, yüreklerde ölmezin ne hükmü var, ne kıymeti, gidip geri gelmezin dost fuzûlî, mest fuzûlî mayaları anlatmış sızıları zap suyunda siverekli yılmaz'ın bana renklerini uzat, uzat ellerimi tut tut ki gönüller şenlensin, tut ki yeşersin umut kervanlar yollara düştü, şam'dan darüsselam'dan doğuver de incinmesin, mahcup olmasın nemrut sırrın dirheminde tutsak arzuların ağlaşır bıçkın, kaçak hislerinde gece-gündüz bağlaşır bir elinde van gölü var, bir elinde urmiye damlasını sürgün etsen, nurhaklar'da çığlaşır duyar mısın ince memed, toroslardan seslenir ıki canlı hatçe'siyle doruklara yaslanır en onulmaz, en insafsız, en çaresiz ağrılar gözlerinin feri değse, iflah olur uslanır senin olmadığın yerde benim yokluğum başlar hayallerim yola düştü, arandı dağlar-taşlar hayyam çorak yüreğime birkaç damla dem serpti periler cudi dağında izine rastlamışlar sen pervasız çığlıklar at, ben kahrolam ben üzgün sen kırklar'da demlenedur, ben beklemekten bezgin deryaların kucağında cem tutar semazenler düşlerim dağlar başında, düşlerim doludizgin seni dicle, beni fırat resmetmiş güneş yâ rab güneşin vekili ay'a, yıldızlar olmuş turab bizleri merak edenler ay'dan izin alsınlar bir başkadır yıldızlardan görünse şattülarab yağmur yüklü bulutlardan ruhunu koklayışım çağları tedirgin etmiş, ömrünü saklayışım eyyub'un sabrı tükendi, tükenmiyor nedense ne senin gelmeyişlerin, ne benim bekleyişlerim gözlerinin damlasıyla çölde gül yetiştirdim sam yelleri yenik düştü, sesinle çatıştırdım gölgenin düştüğü yerden bir avuç sönmüş külü serptim derin uykularda, kerem'i tutuşturdum dilek ağacına gittim, sesini bağlamışsın islaktı dallar yapraklar, hıçkırıp ağlamışsın karac'oğlan hayıflanır, hayyam duysa gücenir bulanık göl sularını şaraba yeğlemişsin düştüm dipsiz kuyuların en zifiri yerine sarkıt gözlerini durma, muhtaç oldum nârına semiramis haber salmış, zümrüdüanka ile davetliymişiz babil'in asma bahçeleri'ne sesi mavi, rengi esmer bu diyarda sazların geceleri parlamaktır töresi yıldızların dağlar uykulara daldı, okyanuslar uykuda beni sabahlara boğan, senin deli gözlerin teninin saçtığı nurdan güneş bile utanır söyle, seni benden başka iyi kim tanır sevdalıların tarihi ızdıraba büründü seni arzu'lar kıskanır, seni aslı kıskanır yanarım âh çeker gibi çekerim nazlarını canını canıma değdir, tutuştur közlerimi bir bilsen, bir bilebilsen hallerim perperişan merhem ol yarelerime, gizleme yüzlerini dişlerimle savaşarak günbegün yordum seni hayallerimle kuşatıp ruhuma kordum seni dediler ki, aradığın şaraba yoldaş oldu yanı başımda bekleyen hayyam'a sordum seni aşıkların sırdaşıdır dicle, gizemli akar sıti muradına erdi, botan seyrana çıkar körolası kinli beko, keyfinden dörtköşedir mem zin'i, zin mem'i yakar, tacdin evini yakar serbest, geceleri giyin, korkularını sıyır yudumla iki mest olasın, şarabı sudan ayır çöl su ister, lâl dil ister, gözlerini isterem vermeyenin iki yüzü, ben garibanı doyur haramiler cirit atar kaynağında bu nehrin dudaklarını savur ki, hükmü kırılsın zehrin bir bakışın bir taburdur, gönder ordularını sana mecburiyeti var, yedi tepeli şehrin kudretinden sual olmaz, can verir can alırsın ya ömr ü saadetim, ya da azrail'im olursun mecnun'un yerini sordum, dediler allah bilir ben nerede ne olurum, onu da sen bilirsin bir yanımda yarasalar, işitir ağıtları halepçe'li bir çocuğa, taşıtır ağıtları küllerim ağrı'da çığdır, tüterim çığlık çığlık sivas'ta tutuşan ateş, kuşatır ağıtları gözlerimin beşiğinde rüyalarım sallanır zehri kana terk etseler, damarında ballanır gılgamış küçük asya'nın sensiz fotoğrafıdır yaşar kemal'in dilinde anadolu dillenir ben dostumu hak bilirim, hakk'ı bilir dost beni tanrıların sofrasına çağırır bir dest beni nesimi'nin derisinden sızan şarabı tattım damlasına dilim sürdüm, bir hoş etti, mest beni hallac olup taşlandılar hak ruhunu tadanlar zalim elinden savruldular riyakârla nadanlar aşkı şehvete boğduran ümmi nebi misali zulm ile serdar oldular nefse biat edenler hakkı sırda sır olanın sor kendisi necidir aklı mahrum, ruhu kanlı, her kelamı acıdır baba üryan yana yana der ki aman uzak dur gönül gözü görmeyenin allah'ı kıyıcıdır saçlarından dökülüyor yıldız yıldız sırmalar düştüğü yeri yakar da sırlarımı tırmalar kör karanlık bir gecede cürmümeşrut dediler gözlerinde saklanıyor beni ele vermeler gözlerinde, gözlerinde en çılgın uçurumlar atmacalar yuvalanmış, bıldırcınları kovar kabil, habil'e yapmadı senin yaptıklarını dur feryâd u isyân'ımı, duy artık havar... havar... gel de bülbüller kıskansın, gel de güller serpilsin gel de ahriman'lar yansın, gel de al'lar serpilsin izdıraplar diyarını baykuşlara hibe et gel de emekçi'yi güldür, gel de diller serpilsin... Ozan Emekçi NOT: Şiiri sevdiyseniz Mazlum Çimen - Feryad-ı isyanim parçasını mutlaka dinleyin. Zaten şiir içinde kalın olarak gözüken kıtalar bu şarkıda kullanılan kısımlar şiir de parça da müthiştir. mutlaka dinleyiniz, uzun da olsa okuyunuz. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
buskas Yanıtlama zamanı: Mart 20, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 20, 2007 Yan odadayım , winamp'tan sesini açta bizde duyalım.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
MALCOLMX Yanıtlama zamanı: Mart 20, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 20, 2007 gerçekten müthiş bir şiir ve mazlum çimenin bestesi de çok güzel saol paylaşım için.... YouTube - mazlum çimen feryadı isyanım Parçayı da koyalım da tam olsun;) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.