Wasteland Oluşturma zamanı: Haziran 5, 2010 Paylaş Oluşturma zamanı: Haziran 5, 2010 Zamanda yolculuk yapılabilir mi? Çoğumuzun zamanın ''tıpkı sürekli akan bir akıntı'' gibi düzenli olarak geçtiğine inanırız.Ancak modern bilim gerçeğin çok daha karmaşık olduğunu ve zaman yolculuğunun fiziksel olarak mümkün olduğunu ortaya koyuyor. Bizler hepimiz, herkes tarafından paylaşılan bir uzaklık olan dünyanın tam rotasyonuyla belirli bir zaman kesiti içinde hareket eden, zaman yolcularıyız.Bu, günlük yaşantımızda karşılaştığımız bir gerçektir, fakat çevremizdeki her şey daha yavaş bir şekilde hareket eder gözükürken, bizim hızlanmamız ya da sanki biri ayaklarımızdan çekiyormuş gbi çevredeki her şeyin hızlanması ve bizim ve geride kalmamız sebebiyle bu düzenli gelişimin değişme olasılığı üzerinde kim kafa yormaz ki? Tıpkı aynı yol üzerinde geriye doğru gitmek gibi, geçmişi ziyaret etmek ve hatta belki de onu değiştirmek düşüncesi henüz kesin bir bilimsellik kazanmadı.Fizksel olarak zaman içinde seyahatin mümkün olmayışı ve pratikte yerinin olmamasına rağmen, geçmişten rüyalar, görüntüler ve hayaller biçimindeki zaman içindeki iletişime ne demeli? ÇetinBAL: [bugün mekanikleri tam olarak çözülmemişte olsa kahinlik denen yöntemle ya da geleceğe ait rüyalar görme yada eski kızıldereli şamanlarında geleceğe ait görüntülerin alındığı -ayinsel törenlerle geleceğe dair bilğilerin alındığı- bilinmektedir. Henüz duyular dışı algılamanın mekanikleri bilimsel olarak ortaya konmasada metafizik ve parapsikoloji araştımaları içerisinde geleceğin bilgisinin bugünden alındığına dair ciddi kanıtlar vardır. Buna göre rüyalarda ve zihnin çok özel durumlarında uyku ve trans hallerinde geleceğe ait görüntüler ve sesler zihinsel olarak yakalanabiliyor.Ve bu çeşit psişik iletişimin sorumlusu olarakta bizim boyutumuza paralel daha yüksek boyutların varlığı gösterilmektedir. Peki bir bilim insanı olarak ben bundan ne çıkartabilirim ? Diyebiliriz ki ''Eğer görüntüler, sesler ve bilgiler zaman içerisinde ileriye veya geriye doğru bu üstboyutlar içerisinden yolculuk edebiliyorlarsa, belki insanlar ve nesnelerde bu hiperuzay denen üstuzay boyutlarını kullanarak zaman yolculuğu yapabilirler. Çünkü sibernetik olarak bir bilginin bir zamandan diğerine titreşimsel olarak geçebilmesi için bir enerji dalgasının üstünde kodlanmış olarak taşınması lazım.Atom-altı kuantum vakumuna ait uzay-zaman ölçeğinde enerjinin ve parçacıkların farklı zamanlara geçebileceği mikroskopik zaman/uzay eğrilmeleri sayesinde geçmişteki bir parçacık ya da gelecekteki bir parçacık bugüne ait bir parcacık sistemiyle temasa geçerek Şimdi' de bir etki yaratabilmektedir.Böylece uzay-zamanın bir parçası olan insan beyni de bu titreşimleri elektriksel bir sinyale dönüştürerek uzak zamanlara ait görüntüler elde edebilmektedir.] Şaşırtıcı biçimde bilim bazı özel durumlarda zaman içinde seyahati kabül etmektedir.Oysa bu, gerçeğe yeni bir bakış açısı gerektirir.Zamanın düzenli olarak ileriye doğru hareket ettiği yolundaki günlük deneyimlerimizle bu yaygın anlayıştan ayrılmaktan kaynaklanacak garip olasılıklar arasında bir köprü kurabilmek için en uygun yol, öncelikle zaman içinde seyahat olasılığının kendinden kaynaklanan paradoks ve karışıklıklara bakmaktır.Hayal bile edilemeyecek bir parodoksun keşfi zaman yolculuğunun imkansız olduğunu gösterir.Halbuki, akla yakın bir paradoks daha radikal çözümler bulmak için mücadeleye davet demektir.Bilim adamları sağduyusuz çalışmaya alışmak zorundadırlar.Yaygın sağduyu dünyasından oldukça uzaktaki Einstein'ın rölativite koşullarında, ışık hızına yakın bir hızla hareket eden parçacıkların kullanıldığı deneylerle, zamanın düzenli akışı fikri demode olmuştur.Evrenin nasıl işlediğini en iyi bu kuram açıklar.Uzay gibi zaman da katı değil, esnektir ve Einstein'ın tanımına göre uzay ve zaman diye birbirinden ayrı iki boyut yoktu!Onun yerine ''uzay-zaman'' denen dört boyutlu bir sürekli vardı. Einstein'ın bir tanımına göre ''uzay-zaman'' yüzlü bir para gibi, uzay ve zamanın aynı paranın iki yüzü şeklinde düzenlenmiş bir karışımdır.Hem zaman hem de uzay, koşullara bağlı olarak uzatılabilir veya sıkıştırılabilir ve zaman, uygun toplam denge sağlandığı sürece uzayla takas edilebilir.Tüm bunlar tam ve makul bilimsel gerçektir.Rölativite kuramı, atom parçalama makinesi olan akselatörler(hızlandırıcı) içinde çok büyük bir hızla dönen atom altı parçacıklarına ne olduğunun ölçülmesiyle güçlendirilmiştir.Böyle bir parçacığın ömrünün, durağan bir parçacıktan daha fazla olduğu spekülasyon değil gerçektir.Işık hızına yaklaşık bir hızla(300.000Km/sn) uzaya gönderilen bir astronotun yaşının dünya yüzeyinde kalan bizlerden daha küçük olduğu da bir gerçektir. Modern bilimsel düşünceler içinde tamamen kabül gören, zamanı uzatmanın bir diğer yolu, güçlü bir yerçekimi alanında, (hatırı sayılır bir siyah deliğe yaklaşabilecek şekildeki bir yerçekimi alanı)bulunmayı içerir.Bu yalnızca deliğin yerçekimi alanında oturup, hızlanan bir oranla yanından geçen evrenini seyrederek, arka delik içinde seyahati gerektirmez.Her iki numara da, korkusuz astronotu geleceğe normal orandan daha hızlı biçimde götüren, zaman seyahatidirler.Ancak orada bulduklarını beğenmezse eve dönüş yolu yoktur.Zaman düzenli akan bir akıntı omayabilir, fakat modern bilimin çatısı içinde bile tek yönlü olduğu kabül edilebilen bir caddedir.İleriye doğru gidiş mümkün olabilir; akıntıdan çıkıp geçmişe doğru yüzmek bu anlamda olamaz.Böyle olasılıkların reddedilmesinin nedeni kesin parodoksların varlığında yatmaktadır.Paradokslar ve olasılıklar hakkında bilgi edinmenin en iyi yolu bilimkurgunun sayfalarına bakmaktır.Tartışmanın anahtarı nedenselliktir.Olayların her zaman nedenlerini izlediği yolundaki mantıklı varsayım, sıralı bir prosestir.Bir mermi, tetik çekildikten sonra silahtan fırlar, önce değil; Ascot'daki yarışların sonuçları ancak yarış koşulduktan sonra bize ulaşır ve bu süre içinde bizim bahis dükkanlarına koşup ikramiye kazanmaya vaktimiz olmaz.Bunun mantıklı açıklaması, eğer zaman seyahati nedensellik ilkesine aykırıysa, olması mümkün değildir.Eğer bir kuram bize intihar edebileceğimizi söyledikten sonra argüman bize bir lokantaya gitmemizi ve güzel bir akşam yemeği yememizi öneriyorsa, kuramda bir bozukluk vardır.Bu bilimsel bir kanıt ya da çürütme değildir.Bir felsefe meselesi ve mantıki argüman ve evren mantıkcılar için birkaç sürprize sahip olabilir. Fakat bilimkurgu filozoflarının bu paradokslara getirdikleri kendi yanıtları vardır ve onların tartışma hakkındaki görüşleri iki önemli nokta olan, dallar ve zamann döngüleri, olasılıklarına dikkat çeker.Bilimkurgu veya felsefedeki, zaman içindeki en eski yolculuk paradoksu, zaman içinde geriye giderek bilerek veya bilmeyerek sonradan büyükbabası olacak kişinin doğumunu önleyen kişiyle ilgilidir.Eğer böyleyse kendisi doğmuş olamayacaktı, bunun için büyükbabanın doğmuş olması gerekmektedir; ancak bunun sonucunda, kahramanımızın zaman içinde atasının doğumunu önlemek için geriye gitmesi olanak dahilindeydi... ve diğerleri.Paradoksun varlığı, birçok insan tarafından zaman içinde yolculuğun mümkün olmadığının kanıtydı.Tıpkı bir zamanlar doğa boşluktan nefret eder dendiği gibi, onun zaman içinde yolculuktan nefret ettiğinide söyleyebiliriz.Ancak içinde büyükbabanın hem doğup, hem doğmadığı, torunun hem varolduğu, hem doğmadığı bu basit paradoksa çözümler üretmek çok basittir.En basit yanıt zaman yolcularının aktivitelerinin etkileri zaman ve uzayın dokusunda kökleşmiş olmasıdır.Ziyaretin de tarihin bir kesiti olması dolayısıyla, çocuğun geçmiş ziyareti şimdiki zamanı değiştirmez.Michael Moorcock bu temayı Adamı gözlemlemek adlı romanında geliştirdi.Bu kitaptaki zaman yolcusu, çarmıha gerilme olyını görmek için İsa'nın yaşadığı çağa yolculuk yapan, dinsel merak eğilimiyle rahatsız edilmiş biridir.Onun zaman makinesi tamir edilemeyecek şekilde tahrip edilir ve İncil'de tarif edilen İsa'nın izlerinden hiçbirini bulamaz.İnsanlara İsa hakkında bir şeyler anlatmaya teşebbüs ettikçe, İncil'deki çarmıha gerilme olayını da içeren o ana kadarki tüm olayları hatırlar ve karşı konulmaz bir şekilde, İsa'nın üstlendiği göreve doğru sürüklenir.Böylece kendi kuyruğunu yiyen yılan gibi, 2000 yıllık bir sürede bir ferdin zaman içinde geriye döngüye yakın bir yere kadar yolculuk yapacağını garanti altına alarak, tarih yaratılır. Michael Moorcock, İnsanın Gözlemlenmesi adlı romanında, İsa'nın yaşadığı yıllara doğru bir yolculuk yapan fanatik bir Hıristiyan'ı tanıtıyor.İsa hakkında İncil'de sözü edilen herhangi bir işarete rastlanmaz.İnsanlara İncil hikayesini anlatmaya çalıştıkça, kendini İsa rolünü üstlenmiş bulur.Böylece 2000 yıl sonra dini bir fanatiğin hikayeden etkilenmesine, kendisinin yarattığı bir hikayeyi yeniden canlandırmak için, zaman içinde yolculuk yapmasını olanaklı hale getirir. Paradoksun bu çözümü, uzay-zaman sahnesinde, yalnızca önceden belirlenmiş rolleri oynayan bizlerle birlikte, zamanı biraz daha büyük bir doku içinde sabit olarak görür.Alternatif paradoks çözümü, her birimizn kendi kaderine hükmetmesiyle uzay-zamanı sonsuz bir değişken olarak ele alır. Yine bilim kurgudan bir örnek, bu konuyu ele alıyor: ''Karanlıkta Düşme Korkusu'' adlı bir kitapta, L.Sprague de Camp'ın kahramanı gizemli bir şekilde 6. yüzyıl İtalya'sına emanet edilen bir 20.yüzyıl insanıdır.Hikaye saçmalıktır, ancak yazarın açıklaması, tarih ağacının gövdesinin kaymasıyla, kahraman 20.yüzyılın fikirlerinin 6.yüzyıl ortamına girmesi sonucu gelişen yeni bir dal, yeni bir tarih çizgisi yarattı.Biraz değişiklikle bu düşünce, tarih temasındaki sonsuz sayıdaki değişkenle, bazı manalarda birbiri ardına devam eden dünyalarda paralel evrenlerin kabül gören felsefi bir kavramı haline gelir.Geçmişe gider ve büyükbabanızı öldürüseniz argüman tutarlıdır, aynı zamanda yan tarftan, büyükbabanız herhangi bir yerden(herhangi bir zamanda) gelen davetsiz bir misafir tarafından herzaman öldürülmüş olduğu paralel gerçekliğe kaymış olursunuz.Bundan dolayı eve geldiğinizde tarihi hiç değişmemiş bulursanız şaşırmayın, çünkü sizin zaman çizginizde tarihi değiştirmek için hiçbirşey olmamıştır.Mantıklı bir sonuç dizgesinde, paralel evrenin sonsuz okları arasındagerçekten herhangi bir şeyin olması mümkün olduğundan, gerçek konusundaki bu görüş, kaderlerimiz üstünde tam bir kontrole sahip olduğumuzu savunur. Yapmamız gereken şey zaman bariyerleri karşısında geriye veya ileriye değil zaman içinde yan taraftan bir yol bulmaktır.Şüphesiz bunu söylemek yapmaktan daha kolaydır.Fakat fiziksel zaman yolculuğu daha başından mümkün olmayan bir olasılık olarak kalıyorsa, geride direkt iletişimle bizim zaman çizgimize, gelecek ve geçmişten yolculuğu içeren, dünyamıza paralel zaman dünyalarından sızan bilgiler aracılığıyla daha iyi açıklanabilecek; paranormal deneyimler olarak sınıflandırılan ve hikayeyi ilgiç bir hale sokan rüyalar, hayaletler ve diğer fenomenler olasılığıdır. Doğru veya değil, böyle kuramlar zaman hakkında varsayabileceğimiz şeylerden daha falasının olduğunu gösterir ve felsefi bir dille zaman yolculuğu parodoksunun çevresinde yollar vardır.Ve eğer paradokslar etrafında yolar varsa, neden bir gün fizikçiler bir zaman makinesi inşa edilmesin şeklinde mantıklı bir sebep yoktur. H.G.Wells 'in yazdığı ''Zaman Makinesi'' gibi hikayeler şu soruyu akla getiriyor: İnsanoğlu bir gün bir zaman makinesini yapabilecek güçte olabilecek mi? Bugün bilim adamları zamanın, zaman yolculuğunu mümkün kılan yıldızlar veya karadelik'ler gibi yoğun kütleler yakınında zamanın çarpıtılmış hale geldiğine inanırlar. Atom altı parçacıkları yüksek hızlara ulaştırmakta kullanılan İngiltere, Oxfordshire, Harwel'de Atomik Enerji Araştırmaları Kurumunda'ki bir Van de Graaf statik elektrik akselatöründeki deneylerde ışık hızına yakın hızlarda ivme kazandırılan parçacıkların, durağan parçacıklardan daha uzun ömürlü oldukları gözlemlenmiştir.Bu nedenle hareketli parçacıklar için zaman daha yavaş geçmiş olur. Bilim, olayların nedenlerini takip eder, biçiminde ifade edilen nedensellik nosyonuna dayanır.Bir mermi, siz tetiği çektikten sonra silahı terk eder, önce değil! Ancak, uçuşta mermiyi görerek zamanda geriye doğru yolculuk yapmaya ve tetiğin çekilmesini önlemeye muktedir olsaydınız ne olurdu? Bu tür problemler bazı bilim adamlarının zaman yolculuğunu reddetmelerine sebep oldu.Günlerden bir gün zaman makinesinin icadı bu bilim adamlarının da görüşlerinin çürütülmesini sağlayacak, tıpkı 13. yüzyıla kadar bir çok ortaçağ bilim adamı tarafından desteklenen, dünyanın tepsi biçimli olduğu şeklindeki tezi, dünyanın uzaydan çekilmiş fotoğraflarının çürütmesi gibi. ------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Çetin BAL: [Bilim adamları sağduyusuz çalışmaya alışmak zorundadırlar.Yaygın sağduyu dünyasından oldukça uzaktaki Einstein'ın rölativite koşullarında, ışık hızına yakın bir hızla hareket eden parçacıkların kullanıldığı deneylerle, zamanın düzenli akışı fikri demode olmuştur.Evrenin nasıl işlediğini en iyi bu kuram açıklar.Uzay gibi zaman da katı değil, esnektir ve Einstein'ın tanımına göre uzay ve zaman diye birbirinden ayrı iki boyut yoktu!Onun yerine ''uzay-zaman'' denen dört boyutlu bir sürekli vardı.Genel görecelik kuramında Einstein zamanın kesinlikle uzaya bağlı olduğunu. gösterdi.Eski fiziğe göre madde(taş) ve enerjinin(ışıma) iki ayrı şey olduğunu, etkileşseler bile bunların aynı kalacaklarını düşünüyordu.Yine eski fiziğe göre uzay ve zaman katı bir çerçeve oluşturuyor, madde ve enerji de bu çerçeveye dokunmadan, onun içinde bulunuyordu.Einstein'ın Genel İzafiyet Teorisi, içinde zaman, mekan, madde ve enerjinin birbirleriyle bağlantılı olarak bulunduğu yepyeni bir evren anlayışı sunmuştur.Einstein zaman ve mekanı ve bu alanın içerisinde yer alan madde ve enerjiyi birbirlerinden farklı olgular olarak değerlendirmenin son derece yanlış bir imajinasyon olduğunu ifade etmiştir. Einstein' yaşamı boyunca tüm evreni salt bir enerji alanına karşılık gelen salt bir geometrik dokuya indirgemek istemiştir.Bu evrendeki tüm olayların tek bir temel prensip çerçevesinde geliştiğine inanan Einstein, Birleşik Alan Teoremi adı altında evrendeki bu birliği matematiksel olarak ortaya koymak istemiştir.Buna göre yerçekimi, zaman, mekan ve enerji aslında birbirine bağlı oluşumlardı.Buna göre zaman fenomenide kendi başına bağımsız bir varlık olmayıp madde ve enerjiye bağlı bir süreç olduğuna göre madde ve enerjinin yoğunluk- hız gibi durumsal faktörlerinde olağan dışı bir değişiklik yaptığımızda bu değişiklik zaman faktörünün bilinen doğrusal akışı ya da akış hızı üstünde de alışılmadık etkiler yaratabilir. Einstein iç görülerine dayanarak, genel görecelik kuramı çerçevesinde maddenin de bu zaman mekan sürekliliğini eğdiğini ve yerçekimi olarak deneyimlediğimiz etkiyi oluşturduğunu göstermiştir.Öyleyse yerçekimi dediğimiz şey, sanıldığı gibi bir ''GÜÇ alanı etkisi'' değil, mekan-zaman kumaşında oluşan bir buruşma, bir kıvrımdır.Eğer uzay-zamanın herhangi bir noktasında yeterince madde ya da enerji toplayıp yoğunlaştırdığınızda, mekan-zamanı aşırı biçimde eğip kumaşın sökülüp yırtılmasına yol açarsınız.( Philadelphia Deneyi)Ve bunun sonucunda bir karadelik ortaya çıkar.''Madde, donmuş haldeki enerjidir.'' E=m.c2 formülü madde ve enerjinin yerdeğiştirebileceğini gösteren bir formüldür.Uzay-zamanı büken şey madde ve enerjiye bağlı ''kütle'' faktörüdür.( doğrudan bakıldığında bu böyle görülebilir?)Sonuçta ''aşırı yoğun elektromanyetik alanlar'' da uzay-zaman sürekliliğini bozucu etkiler meydana getirebilirler.Buna göre ''Manyetik bir Kurtdeliği'' oluşturmak olasıdır.Ve Einstein'ın genel görecelik kuramındaki evren modeli dört boyutlu çerçeveye sahip kapalı küresel bir uzay-zaman modelidir.Genel görecelik kuramını bilen bir orta okul öğrencisi bile bu kurama baktığında zaman yolculuğuna olanak tanıyan kendi üstüne kapanan dairesel bir zaman(kapalı bir zaman eğrisi) ya da spiral bir zaman helozonunu anlayışı hemen sezebilir; bu da teorik olarak bir dördüncü boyuta geçmek anlamına karşılık gelen ''ışık hızını aşmak'' la geçmişe ve geleceğe yolculuk mümkündür anlamına gelir.Işık hızından daha hızlı gitmek özel görecelik kuramı çerçevesine de bağlı olan bir zaman yolculuğu ihtimalini olası kılar.Fakat ikinci zaman yolculuğu ihtimali genel görecelikteki zaman eğrilmesi ile de mümkündür.Uzayda bir eğrilik zamanda da bir eğrilik anlamına geleceğinden yerçekimsel bir zaman kayması etkisiyle bir anda karadelik yada kuantum solucan tünelleri içinden geçerek kendimizi gelecekte ya da geçmişte bir yerde bulma ihtimalimiz oldukça güçlüdür.Işık hızı yani HIZ faktörü bizim için bir dördüncü boyuta geçiş kapısıdır.Yerçekimsel uzay-zaman eğrilmeleride üç boyutlu uzay-zaman çerçevesinden bir dördüncü boyuta doğru açılan boyutsal bir geçiş kapısıdır. Peki başka bir şekilde dördüncü boyuta geçiş kapısı meydana getirmek mümkün değil midir? Benim kendi evren anlayışım yerçekiminin ve uzay-zaman eğriliğinin ardındaki mekanizmanın enerjinin temel titreşimlerindeki hafif sapmalara bağlı olduğu yönündedir.Sizler tüm evrendeki herşeyle bir şekilde etkileşim içerisindesiniz görüyorsunuz ve dokunuyorsunuz.Evrendeki madde ve enerjiyle aynı uzay-zaman çerçevesini paylaşıyorsunuz.Sizin zihninizde bu çerçevenin bir parçası.Çünkü bu evrendeki herşeyi oluşturan ve yansıtan aynı enerji titreşimi olduğundan herşey aynı frekansta titreşiyor.Eğer şu anda bir nesneyi oluşturan donmuş enerjinin titreşimlerini ışık hızının üstünde bir hızla titreştirirseniz o nesne boyut değiştirmiş olacaktır.Ve artık bizim tarafımızdan algılanmayacaktır.İşte görünmezliğin ve boyut değiştirmenin hatta zaman yolculuğunun bile sırrı enerjinin titreşim hızı üzerinde tam bir kontrol sahibi olabilmektir.Zaman ve uzay süreklisi belli bir temel devirsel titreşimlere sahiptir.( zaman -uzay boyunca devreden titreşimler.)Dikkat ederseniz ışık enerjisinin titreşim hızı belli değerler arasında milyonlarca kez değişsede ışık hızı hep sabittir.Eğer ışığın titreşim hızını ışık hızı değerine yükseltebilirsek boyut değiştirmeye doğru bir adım atmış oluruz.Evrendeki herşey enerjidir.Ve enerji bir frekans yapısında olan elektromanyetik bir yapıdadır.Zaman denen şeyde bir enerji alanı olan uzaya bağlı devirsel titreşimlerin dördüncü boyutta holografik olarak açılmasından ibaret olan bir enerji bandıdır.Bir nevi zaman kesikli bir enerji akımıdır.Tüm olaylar AN'sal dizinler halinde dördüncü boyutta asılı dururlar.Zaman, uzay ve mesafenin birbiriyle olan ilişkisini anlayabildiğinizde bir zaman kayması etkisiyle uzay/zamanı yürüterek uzaydaki iki yıldız arası milyonlarca ışık yılını bir anda bir dördüncü boyut uzayını kullanarak bitiştirebilirsiniz.Aslında bir zaman makinesi öyle zaman kapılarından, geçitlerinden geçip giden bir araç modeli olmamalıdır.Bu araç kendisini çevreleyen güç alanlarıyla kendi zaman eğriliğini yaratıp kendi güç alanlarıyla birlikte kendi oluşturduğu, kendisinin bir parçası olan bir solucan deliği etkisiyle kendisini sevk edebilen bir araç modeli olmalıdır( Gravitik Sevk sitemi).Bu araç kendi enerjisiyle kendi zaman tünelini yaratarak uzay-zamanın dört boyutlu çerçevesinde özgürce manevralar yapabilen, istediği zaman-uzay koordinat noktasına kendisini sevk edebilen bir araç olmalıdır. Tüm sır ışığın hızı ve yükselen boyutların geometrisinde gizli..! boyutlar, mesafeler, zaman ve uzay metriği arasında öyle bir bağıntısal formül varki bir uzay gemisiyle üst boyuta çıktığımızda ışık hızı, zaman ve mekan yapısı bizim boyutumuzun ölçülerine göre ikinin katları oranında katlanarak artmaktadır ve muazzam bir açılıma uğramaktadır.Bu zaman-uzay ve hız genişlemesi(açılımı) bizi bir anda(çok kısa bir zamanda) kendi uzayımızın çok uzak noktalarına iletebilir.Bu iletimdeki aracı sevk sistemi ''gravitasyonal bir dalga atması'' dır.Bir araç düşünün ki kendi çevresindeki uzay-zamanın yapısını yönlendirerek kendi yarattığı yerçekimsel asılım potansiyeli altında ışık hızı ve daha üstü hızlarda uzayda yol alsın!Aşağıda kendi tasarımladığım böyle bir aracın şematik görünümü görülmektedir.] Eğer bir ''zaman makinesi'' nasıl olabilir diyorsanız aşağıdaki tasarıma dikkatlice bakın. ALINTI Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.