Ruh ve ölüm nedir?(Ragıp Rıfkı)

Türkiye'de ilk spiritizm deneyi,Bergama da yapıldı.1896 yılıında yapılan bu deneyi gerçekleştiren kişinin adı,Zorluhanzade Avnullah Kazimi Beydir.Avnullah Beyin yaptığı spiritizm celsesinin temelinde Allan Kardec'in spiritualizm deneyleri yatıyordu.Avnullah Bey,inancını edindiği bilgi ile birleştirdi ve istediği sonuçları aldı.

Bu olay,Türkiye'deki spiritualizm çalışmalarının temelini oluşturuyordu

ve ilk deneysel olaydı.Sonraki araştırmacılar ve deneyciler,bu noktadan yola çıktılar ve ozamanlar yayımlanmış İspiritizma Tecrübeleri-Ahretle Nasıl Konuşulur adlı kitapta Ragıp Rıfkı adlı yazar Türk ruhçuluğunun temellerini atıyor ve şu kuralları belirliyordu:

"1)Ruh ölümsüzdür.

2)Ölüm,bir dünyadan diğerine geçiş amacıdır.

3)Öte dünyaya geçen insanların ruhları,daima çevremizde bulunurlar.

4)bu ruhlariher fırsatta bizimle ilişkiye geçmek isterler.

5)Amaçları bizi kötülüklerden korumak ve doğru yola yöneltmektir.

6)geçmişte kalan gizli şeyleri söylerler ama geleceğe ve öte aleme.

7)ruhlar herşeyi görürler,yakınlarını kontrol ederler.

8)en büyük ruh(ruhu azam)denen bir makamın izni

olmadan birşey yapamazlar ve ilişki kuramazlar."

Ragıp Rıfkı'nın yazdığı bu kurallar ,Cardec 'in spiritualizmı ile,Dr.Bedri

Ruhselman'ın Neo-Spiritualizm'i arasında bir köprü oldu.

Tabii,arada daha birçok araştırmacı vardı.Avnullah Bey,

Ragıp Rıfkı ve diğerleri ,Türkiye'de Doğu-Batı sentezinden çıkan

yeni bir kavramı doğurdular.

Ama nedense 1896-1960 arasında,kitlileleri etkileyebilen,merak

ve ilgi uyandıran bu konu,daha sonraki yıllarda ,çağdaşlaşamadığı için,

belli odakların içinde mahkum kalacaktı.

Fakat, kesin bir gerçek var ki,olay,Bergama'da başlamıştı.

Çok güzel bi paylaşım olmuş Luci.Ellerine saalık;)

Teşekkür ederim bona fides...

güzel konu saol paylaşım için;)

Konu güzel..

Kaynağınıda gösterirsen çok daha güzel olur.

kaynak benm yardımcı olayım size...

emeğine teşekkürler, keyifle okudum...

gercekten guzel paylasim olmus saolasin luci

tarihten günümüze tüm ruh cağırmaların sonu hüsranla bitmiş soyut bir netice alınamamıştır..Avnullah Bey gibi sadece teori de kalmıştır..

bedel ne demek istediğini anlayamadım...

''Ama nedense 1896-1960 arasında,kitlileleri etkileyebilen,merak

ve ilgi uyandıran bu konu,daha sonraki yıllarda ,çağdaşlaşamadığı için,

belli odakların içinde mahkum kalacaktı.''

istense çağdaşlaştırılabilirdi belki de....

nasıl çağdaşlaşacaktı.sihirle mi,kehanetlerle mi.Bunu bekleyenler daha çok bekler.

nasıl çağdaşlaşacaktı.sihirle mi,kehanetlerle mi.Bunu bekleyenler daha çok bekler.

Niye çağdaşlaşsınki, çağdaşlaşmaktan bilimsellikten kasıt elle tutulur gözle tutulur dellillerin ortaya konulmasımıdır..

Dünya'da yaşayan birisinin aynı koşullarda , mars'ta veya diğer gezegende yaşamsası mümkünmüdür değildir , aynı şey bu konudada geçerli boyutlar arası farklar vardır ve bizim boyutumuza göre olan kanunlarla diğer boyutu çözmeye çalışıyoruz ve diğeri mantıksız geliyor mutlak etkilerini görmemize rağmen, fizik kanunlarıyla oradaki kanunlar faklıdır önce bunu iyi anlamak lazım..

Sonuçlara bakıp değerlendirme yapılır, sebeb-sonuç , ortaya çıkış nedeni vb.. etkiler çok fazla kıstas kabul edilmez

1- Metafizik etkileri herkes hissedemez

2- Hissetse bile bunu %100 olarak delil olarak ortaya koyamaz.

Ama sen bence kendine şu soruyu yor, 100 yıl öncesine kadar insanlığın büyük oranda inandığı , ortaçağ avrupasında cadılıkla suçlanan insanları bile asabilecek kadar bu etkilere inanan dünya , şimdimi inanmıyor yoksa delil diye tutturan bilimsel anlayışmı inanmıyor..

Eğer iyiyi doğruyu herşeyi bilimsel anlayış belirliyecekse insanın hayatında kendi yaşadığı olaylara dair çizeceği bir fikir düşünce ve inanç olmuyacaksa bizim özgür irademiz neden.. Bırakalım bilim adamları bizim adımıza herşeye karar versin..

Eline sağlık güzel olmuş

teşekkürleeeer......

100 yıl önce yaşayan insanlar bizden daha mı az akıllılardı da inanıyorlardı?Neyin neden çağdaşlaşması bekleniyor?Neden kanıt gerekiyor???

neden bu kadar somut delillere bağlıyız bence kendimize sormamız gereken ilk soru bu...bizim gözle göremediğimiz bu dogal dengeyi ayakta tutan enerjinin farkındayız..ve bunun sadece bi enerjiden ibaret olmadığını anlamamız için kalıplarımızı kırmamız gerekli...evet belkide sadece somut delillerin bizi tatmin etmesi bu kalıplarımızı dahada tortulaştırıyor...herkes bir şeylerin bizim bildiğimizden daha farklı işlediğini söylüyor ama kimse bu söylediği cümlenin ruhunda anlam bulmasına izin vermiyor...tabi bu tür şeylerin anlam bulabilmesi için ilk önce içimizde bi kaosun olması lazım..herşeyi boz ve bırak parçalar etkide kalmadan yerine otursun... kalıplaşmışlığın etkisine bırakmadan