Jump to content

Bilimde ve Folklorda Ay


nevermore

Önerilen Mesajlar

Ay hipnotizmanın ve mistifikasyonun kraliçesidir. Zarif halesiyle bizi büyüleyen, değişen görüntüsüyle bizi etkileyen Ay, ele avuca sığmayan bir yaratıktır; bazen ufkun hemen üstünde bütün küresiyle görünür, bazen en ince hilal kıyafetini giymiş olarak görünür görünmez kaybolur. Geleneksel astrolojiye göre Ay bir değişim, yerinde duramazlık ve kolay etkilenme emaresidir. Yine de çok az astrolog onun dünyevi olaylar üzerindeki güçlü etkisini görmezden gelebilir.

 

Modern insan Ay yüzeyini ziyaret etmiş ve onun yapısını incelemiştir. Pek ala onun sırlarını açığa çıkarabildik mi? Terkibi ve mekaniği hakkında bütün bilgimize rağmen, Ay’ın büyüleyici yanı varlığını sürdürüyor. Ay’ın esrarengiz gücü neye dayanıyor? Modern bilim halk söylenceleri ve mitolojilere gömülü bilginin yüzeyini kazımaya başladı mı?

 

Kolay ele geçmez doğası nedeniyle Ay’a atfedilen birçok astrolojik etki, hala eksiksiz bilimsel doğrulanmanın bir adım ötesinde; yine de günümüzde bir zamanlar tümüyle batıl inanç olarak görülen teoriler giderek daha fazla destek görüyor. Artık hemen herkes kabul ediyor ki Ay bizi etkiliyor ve onun Güneş ve Yeryüzü ile oyununun birçok doğal ritim ve üreme döngüleri için bir kozmik tetik rolünü oynadığı biliniyor. Son zamanlarda yapılan bir deneyde bir grup istiridye doğal yaşama alanlarından koparılıp ağzı sıkı sıkıya kapalı kutularda denizden 1000 mil öteye götürülmüştür. İlk başlarda eski alışkanlıklarına uygun olarak açılıp kapansalar da, birkaç hafta sonra davranışları Ay’ın yeni yerlerindeki pozisyonuna göre düzenlenmiştir. Böylece gelgitlere değil, Ay döngülerine duyarlı oldukları kanıtlanmıştır. Ay’ın insan doğurganlığı üzerindeki etkisini kanıtlamak daha karmaşık bir iştir, fakat New York’ta 1948 ile 1957 arasındaki yarım milyon doğum incelendiğinde, en çok doğumun dolunaydan hemen sonra, en az doğumunda yeni ayda olduğu görülmüştür. Dahası İsveç’te yapılan ve 11,807 adet dönemi kayıt altına alan bir araştırma, kanama başlangıcının çoğunlukla büyüyen Ay evresinde gerçekleştiğini ve yeni Ay’dan bir gün önce zirve yaptığını göstermiştir.

 

Ay’ın sular üzerindeki etkisi herkes tarafından bilinmektedir. Fiziksel beden büyük ölçüde sudan müteşekkil olduğu için, büyüyen ve küçülen Ay’ın insan da dahil olmak üzere bütün doğal şartlar üzerinde derin etkisi olduğu sonucuna varmak mantıklıdır. Yeryüzündeki gelgitler Ay yörüngesinin gücü, Dünya’nın kendi etrafında dönüşü ve Güney’in kütle çekimi yüzünden olur. Ay başımızın üstünden geçerken arkasında bir miktar su kitlesi çeker, Yeryüzü’nün diğer tarafında da ona ters bir su yükselmesi olur. En güçlü gelgitler Güneş, Dünya ve Ay’ın tek bir çizgi üzerinde çekim güçlerini birleştirdiği yeniayda ve dolunayda olur. Gelgitler ilk dördünde çeşitlilik gösterir, Ay Güney’e kare yaparken çekimleri birbirleriyle çatışır. Bu atmosfersel bombardıman Dünya’yı çok çeşitli şekillerde etkiler. Suyun Yüzey gerilim artar, Dünya’nın etrafını çevreleyen havanın yoğunluğu bile denizdeki medcezir gibi gelgitler yaşar.

 

Kadim astrologlara göre Ay ile Güneş’in kavuşumu, karesi ve zıtlığı talihsiz bir durumdu. Gökyüzünün ışıkları kötü açı içindeyse, bütün dünyevi ve beşeri işlerde bir dengesizlik hali olur diye ileri sürüyorlardı. Bu iddiayı destekleyen belgeler bakımından eksiklik çekmiyoruz. Birçok belgelenmiş araştırma intihar oranlarının dolunayda arttığını, yeni ayın, dördünlerin ve dolunayın hepsinin kriz dönemlerini gösterdiğini şiddet olayları ve kazaların bu dönemlerde arttığını gösteriyor. 1956 ile 1970 yılları arasında yürütülen bir araştırma ABD’de, Miami ve Cleveland’da meydana gelen 4,000 cinayeti incelemiştir. Soruşturmayı yapan psikolog Arnold Leiber cinayet grafiğinin yeniay ve dolunayda doruğa çıkışını görünce hayretler içinde kaldığını dile getiriyor: ‘Sonuçlarımız gösteriyor ki Ay’ın çekim gücünün artması cinayetleri arttırıyor.’

 

İstatistikleri kullanmaya başlamadan önce bile, halk arasında, kişisel gözlemlere ve birçok kuşağın birikmiş tecrübesine dayanan Ay’ın gücüne duyulan inanç derin ve yaygındı. ‘Ay çılgınlığı’ çok ciddiye alınırdı. Zaten Latince Ay anlamına gelen Luna kelimesi çılgınlık, delilik anlamlarına gelen ‘Lunacy’, ‘lunatic’ ve ‘loony’ kelimelerine kök olmuştur. 16. asrın ünlü hekimi Paracelsus, ‘Dolunayda ve Yeniayda çılgınlık artar,’ diye öğretiyordu. Burada Klasik zamanlardan beri varlığı kabul edilen ve ondokuzuncu asır ortasında İngiltere’de bir yasa ile kabul edilen hastalıktan bahsediyordu. 1842 Lunacy Yasası Lunatic’i, ‘Ay’ın ilk iki fazında canlı ve hareketli, çılgın dönemler yaşayan, dolunaydan sonraki dönemlerde aptallaşan deli,’ diye tarif ediyor.

 

Astrolojide Ay’ın etkisini yöneten şey onun su ile ilişkisidir. Ptolemy’e göre, ‘Dünyaya (aşikar) yakınlığı ve nem üflemesi dolayısıyla, nemlenmede Ay, çok güçlü bir etkiye sahiptir.’

 

Zamanın sınavına dayanma onurunu sahip halk söylencelerine göre büyüyen ve küçülen Ay, Yeryüzü’nde tutulan ve onun tarafından üretilen suyun aylık döngüsünü düzenler, dolunay ise en yüksek nem miktarını temsil eder. Bahçe kültüründe büyüyen Ay’ın ilk evresi tohum ekmek, saksı değiştirmek ve toprağı tohumlamak vs. için en iyi dönemdir. Fakat her hava normalden daha kuru ise bahçeci daha fazla nem olan Dolunay’da tohumu ekmesi tavsiye edilir. Nem oranının yüksek olması iyi kabul edilen üzüm, domates, çilek gibi bitkilerde hasadının Dolunay’da doğruyken, yerin altında üreyen patates ve havuç gibi bitkilerin kara ayda ekilmeleri daha iyidir. Küçülen ay ayrık otlarını öldürmek, sürgüleri temizlemek, kök sebzeleri hasat etmek, çiçekleri ve bitkileri kurutmak için en iyi dönemdir.

 

Yine son zamanlardaki araştırmalar Ay’ın Yeryüzü suları üzerindeki etkisinin yalnızca gelgitler veya nehirlerle sınırlı kalmadığını gösteriyor. Ay aynı zamanda yağmur döngülerini ve bedenin nemlilik ritimlerini (Ay’ı taklit eden menstrasyonun 28 günlük döngüsü gibi) etkilemektedir. 1900 yılları ile 1949 yılları arasında Kuzey Amerika’daki 1,544 meteoroloji istasyonundan toplanan bilgiler, en çok yağmurun dolunaydan ve yeniaydan hemen sonraki günlerde yağdığını gösteriyor. Araştırmanlar ve tıp pratisyenleri dolunayda kanama vakalarının arttığını çok iyi bilirler. Bu durum kadimlerin Ay ve Güneş karşıtlığı sırasında kanın akmasına izin vermenin aptallık olduğuna dair inançlarıyla uyumludur.

 

Ay’ın tuhaf görünümleri seller ve fırtınalı hava nedeniyle nem aşırılığına işaret eder. Örneğin Ay’ın etrafında hale eski bir yağmur işaretidir (hale atmosferdeki nem yüzünden oluştuğu için bilimsel bir gözlemdir bu). Hale ne kadar küçük ise yağmur ihtimali o kadar fazladır. Halenin içinde yıldızlar görünüyorsa, eskilere göre, kaç tane yıldız varsa o kadar gün yağmur yağacaktır. Kimilerine göre de yağmur kaç yıldız varsa o kadar gün sonra gelecektir. Ay arkasına yaslandığı zaman (yani boynuzları yukarı bakarken) suyu tuttuğuna ve kuruluğa işaret ettiğine inanılır. Genel anlamda kötü bir alamettir bu, çünkü bir ölüm işaretidir. Başka bir kehanete göre yeni ayın ilk hilalinin alt boynuzu görünmüyorsa, ayın ilk evresinde fırtınalı hava yaşanacaktır. Eğer zor görünen kısım ayın ortasındaysa fırtına yeni ay döneminde yaşanacaktır. Üst boynuz etkilenmişse, fırtına Ay’ın küçülme evresinde gelecektir. Eğer Ay’a bakarak büyüyüp küçüldüğünü söyleyemiyorsanız, büyüyen Ay’ın sağdan sola doğru büyüdüğünü ve hilalin uçları başparmak ile işaret parmağının oluşturduğu hilale denk geldiği için ona ‘sağ elli Ay’ dendiğini unutmayın. Aynı şekilde, küçülen Ay sağdan sola doğru azalır ve sol elin kavisine denk düştüğü için ‘sol elli Ay’ diye bilinir.

 

Sellerle ilişkili başka bir ay işareti ‘Mavi Ay’dır. Mavi Ay aynı takvim ayı içinde iki dolunay olduğu zaman kullanılan bir terimdir. Ortalama iki buçuk yılda bir gerçekleşir bu. Örneğin 2002 Mayısında ve 2005 Aralığında olmuştu.

 

Yeni Ay’larda kötü havayı işaret edebilir. Bazen gökyüzünün açık olduğu bir zamanda yeniayın hemen dışında belli belirsiz altın bir hale görülebilir. Halk hikayeleri bunun için ‘eski ay yeni ayın kollarında’ demektedir. Bu fenomen dünyadan yansıyan ışığın Ay yüzeyine vurmasıyla oluşur. Eski gelenekler bunu bir fırtına veya kötü alamet olarak görürdü.

 

 

Geç, çok geç saatinde dün gecenin

 

Gördüm kollarında yeni ayı eskinin

 

Korkuyor, korkuyorum a efendim

 

İşareti olmasın bu bir talihsizliğin

 

Başka bir kehanete göre yeni Ay yukarı Kuzey enleminde ise soğuk veya nahoş bir hava getirdiğini, fakat epey aşağıda, güneyde ise havanın bir süre iyi geçeceğini gösterir.

 

Birçok kadim festival, açık yağmur riskine rağmen dolunayda gerçekleştirilirdi; bunun nedeni, dolunay Ay’ın meyve verme dönemini temsil ettiği için kısmen ezoterikti, ama aynı zamanda pratik bir nedeni vardı; dolunay gecelerinin aydınlık olması. Örneğin Yahudilerin Hamursuz bayramı dolunayda kutlanır, yine ardından gelecek festivallerin tarihini belirleyen Hıristiyanların Paskalyası Güneş’in bahar ekinoksuna dönüşünden sonraki ilk dolunayı takip eden Pazar yapılır. Paskalya baharda kuvvetini tekrar kazanan Güneş’in dirilişi ile ilişkili olduğu için bir Güneş günü olan Pazar gününe kadar ertelenir. [7]

 

Güneş’in ekinokslardan geçişine yakın bir dönemde meydana gelen dolunayın boyutları ve altın rengi dolayısıyla görüntüsü çok etkileyici olabilir. Sonbahar ekinoksuna yakın olan dolunaya ‘Hasat Ayı’ denir; çünkü birkaç akşam üst üste akşamları ufukta görünerek ışığıyla çiftçilere hasadı toplamaları için çok değerli bir fazladan vakit sunar.

 

Birçok mitoloji Ay’ı dişil bir etki olarak görse de, birçok kadim medeniyet Ay’ı eril bir tanrı olarak görmüştür. Bu tanrının görevi bir ölçü tanrısı olarak topluma yapısını vermek ve zamanı kaydetmektir. Halk hikayeleri ayrıca ‘Ay Adam’dan bahsederler. Ay Adam [Man in the Moon] genellikle elinde iki ince dal veya kova taşırken resmedilmiştir. Onun bazı kanun dışı veya ahlaksız davranışlarından dolayı cezalandırılmak için Ay’a gönderilen bir hırsız veya serseri olduğuna inanılır. Oldukça yaygın olan bir halk inanışına göre o, Pazar günü (Sunday) yakacak odun toplama suçunu işleyen bu yüzden de sürekli olarak ‘Pazartesi’leri (Monday) yaşamaya mahkum edilen bir dilencidir.

 

Birçok kültür ayın yüzeyini bir imgeye benzetmiş ve bununla ilgili masallar anlatmıştır. Hoş bir Çin efsanesinde Ay Adam aşıkların kaderlerini kontrol eder ve bunun için onların beline görünmez, gümüş bir ip bağlar. Karşılaşma ve aşık olma vakitleri gelince bu ipleri birbirine doğru çeker. Bu fikir astrologları gülümsetebilir, oysa bir sinastri haritasında en iyi aşk ilişkisini ayların uyumlu açıda olup olmamasından anlarız.

 

‘Ay da, bütün yıldızlar sizin etrafınızda 24 saatte değil 28 günde döner ve Güneş’te aynı şekilde hareket eder. Oysa Dünya hep aynı yerde kalır. Bir zamanlar düşündüğümü hatırlıyorum, eğer eskilerden bir insan Ay’da doğmuş olsaydı, etrafında neler olup bittiğini anlayamazdı, çünkü orada her şey daha yavaş hareket edecekti. Fakat oradaki kadim kültürleri Dünya’ya tapacaklarına emindim. Onu bir göz olarak göreceklerdi, çünkü o maviden beyaza dönen bir şey ve orada bir şeylerin hareket ettiğini ve onun tıpkı renkli bir göze benzediğini düşünecektiniz. Kesinlikle onun bir tanrı olup kendilerini izlediğini düşüneceklerdi. Böyle bir tanrıya kurban edilecek bakireleri düşünmek bile istemiyorum.’

 

Al Bean, Apollo 12’nin tayfası

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...