nevermore Oluşturma zamanı: Temmuz 16, 2010 Paylaş Oluşturma zamanı: Temmuz 16, 2010 Yakut inanışlara göre şamanlar, yeryüzüne bir kartal tarafından getirilirlerdi. Onlara göre şaman olacak olan bir çocuğun ruhu, çocuk daha doğmadan bir kartal tarafından yenirdi. Bu ruhu yiyen kartal, bundan sonra güneşli bir bölgeye göç ederdi. Ortası büyük bir çayırlıkla kaplı olan bu bölgede, güneşin ışıkları solmaz ve her zaman pırıl pırıl parlarmış. İneklerin ilk defa süte geldiği yerde, yine bu çayırlık alan imiş. Tam bu çayırların ortasında ise, kırmızı bir çam ile, bir gürgen veya kayın ağacı varmış. İşte bu kartal bu ağaçların üzerine gelir ve yumurtasını bıraktıktan sonra gidermiş. Yumurta, bir süre ağaçların üzerinde kaldıktan sonra yarılır ve içinden bir çocuk çıkarmış. Ağaçların altında bir beşik bulunurmuş. Çocuk yumurtadan çıkar çıkmaz, hemen bu beşiğin üzerine düşer ve orada büyüme başlarmış. İnanışına göre, iyi şamanlar kırmızı çam üzerindeki yumurtadan; kötü şamanlar ise, gürgen ağacı üzerindeki yumurtadan çıkarlarmış. Yumurtadan çıkan bu şamanlar, tabii olarak hayatları süresince, “Kartal-Ana”ları tarafından korunurlarmış. Bu kartal, onların her işlerinde büyük yardımcıları olurmuş. Yakutlar en yüksek ruhları taşıyan hayvanın kartal olduğuna inanıyorlardı. Şaman göğe yükselirken dünya ağacını vasıta olarak kullanıyordu. Bahsedilen bu dünya ağacının üstünde kuşlar ve tepesinde de kartal bulunuyordu. Bazen bu dünya ağacı uzun bir sırık şeklinde düşünülüyordu. Sırığın tepesinde genellikle gök kuşu denilen kartal veya çift başlı kartal bulunuyordu. Tasavvura göre bu sırığın üzerindeki kartal, Gök tanrının kuvvet ve kudretinin temsil ediyordu. Dünya ağacı zaman zaman Türkler ve çevrelerinde ki topluluklar tarafından kutsal olarak kabul edilen kayın ağaçları gibi ağaçlardan seçilirdi. İlk şaman yaratıldığı zaman, yaratıcının çocuklarının bulunduğu yedi dallı bir huş ağacı ilahi bir mesken olarak kurulur. Bunun dışında üç ağaç daha dikilir. Bu kozmik ağacın tepesinde de yukarı da bahsettiğimiz sırığın tepesinde olduğu gibi, Gök tanrının bir biçimi olan kartal yer alır. Kartalın yanındaki kuşlar ise, geleceğin kam’larının ruhlarını temsil etmekteydi. Kartal’ın ormanın ruhunu temsil ettiğinin söylenmesi bu dünya ağacının aynı zamanda orman kültüyle de alakalı olduğunu da gösterir. Mustafa Kazar Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
zebun Yanıtlama zamanı: Temmuz 16, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 16, 2010 güçlü anneden güçlü evlat dünyaya gelir felsefemi yakut mitolojisinde buldum sevindim tabi:) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Lunarkinezi Yanıtlama zamanı: Ocak 15, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 15, 2013 Mitolojide ağaç kültü gerçekten tartışılmaz. Oğuz Kağan Destanında ağacın altında ki kız ve ondan üç çocuk, daha sonra başka bir ağacın altında başka bir kızla tanışma. Yada Leyla ile Mecnun hikayesinin ezoterizmdeki yerine bakacak olursak, oradaki ağaç. Sümerlerin mitolojilerinde ağaç kültleri vs.. Güzel konu, yakutlarla ilgili olanı ilk kez okudum. Paylaşım için sağol Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
tola Yanıtlama zamanı: Ocak 16, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 16, 2013 Türklerde özellikle Kayın Ağacı çok önemlidir.Destanlarda özellikle bu ağaca yer verilir.Dört mevsim yeşil kaldığı için diye duymuştum.Hatta Haldun Terzioğlunun ' Göktanrının Çocukları ' Kitabındada bundan sıkca bahseder..Güzel bir paylaşım olmuş emeğinize sağlık. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Papus Yanıtlama zamanı: Ocak 16, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 16, 2013 Uzun süredir simyayla ilgileniyorum ve bu mitolojidede simyanın izlerini görmek güzel. Simya en eski okült uygulamadır ve dallanarak maji, astroloji ve diğer okült uygulamaları ve başta kimya, matematik ve geometri olmak üzere pozitif bilimleri oluşturmuştur. Simya ilmine ait bilgilerde gerek mitolojilerin gerekse kutsal kitapların içinde (Hz. Süleyman – Sebe Melikesi Belkız olayı) sembolik bir dille korunur. Simyanın metafiziksel ve fiziksel olarak iki yönü vardır. Metinleri simyanın metafiziksel yönünden incelerseniz insanın içsel dönüşümünün aşamalarının sembolik olarak anlatıldığını görürsünüz son ürün olan felsefe taşı, insan-ı kamil (arınmış üstün insan) olur. Bu mitolojidede şaman adayının şaman olabilmesi için geçirmesi gereken içsel değişimin aşamaları sembolik olarak anlatılıyor ve son aşamadaki beşikte büyüyen insan (felsefe taşı) şaman olmuş kişiyi simgeliyor. Mitolojiyi simyanın fiziksel boyutundan incelersek. “Onlara göre şaman olacak olan bir çocuğun ruhu, çocuk daha doğmadan bir kartal tarafından yenirdi. Bu ruhu yiyen kartal, bundan sonra güneşli bir bölgeye göç ederdi. Ortası büyük bir çayırlıkla kaplı olan bu bölgede, güneşin ışıkları solmaz ve her zaman pırıl pırıl parlarmış.” Fiziksel simyada çalışmaya başlamak için yapılması gereken ilk iş simyada sülfür ve cıva olarak isimlendirilen eril ve dişil ilkelerin bulunmasıdır. Bu maddelerin ne olduğunu hem açıklamak hemde gizlemek için semboller kullanılır. Cıva (dişil ilke) için kullanılan sembollerden biride kartaldır. Sülfür (eril ilke) için en çok kullanılan sembolse güneştir. Bu mitolojidede bunları rahça görüyoruz. "İşte bu kartal bu ağaçların üzerine gelir ve yumurtasını bıraktıktan sonra gidermiş." Simyacı sülfür ve civayı bulduktan sonra bunları bir şişenin içine koyar ve ağzını sıkıca kapatır. Bu ağzı kapalı şişe metinlerde bazen yumurta yerine görede bazen saray, köşk gibi kapalı bir mekan veya kapalı bir eşya olarak karşımıza çıkar. "Tam bu çayırların ortasında ise, kırmızı bir çam ile, bir gürgen veya kayın ağacı varmış." "inanışına göre, iyi şamanlar kırmızı çam üzerindeki yumurtadan; kötü şamanlar ise, gürgen ağacı üzerindeki yumurtadan çıkarlarmış." Şişenin içindeki madde felsefe taşı olmak üzere çeşitli değişimler geçirir bu değişimler maddedeki renk değişimleri olarak gözlenir. İlk önce siyah sonra beyaz son olarakta kırmızı renk gözlenir. Metinlerde daha çok önemli olduğu için kırmızı ve beyaz renk üzerinde durulur. Kırmızı simya genelinde eril,iyi. Beyaz dişil, kötüyü sembolize eder. Bu mitolojidede bu renk değişimlerini kırmızı çam ve beyaz gürgen ağacı sembollerinde görüyoruz. "Yumurta, bir süre ağaçların üzerinde kaldıktan sonra yarılır ve içinden bir çocuk çıkarmış. Ağaçların altında bir beşik bulunurmuş. Çocuk yumurtadan çıkar çıkmaz, hemen bu beşiğin üzerine düşer ve orada büyüme başlarmış." Şişenin içinde çeşitli aşamalardan geçen madde en sonunda felsefe taşı olarak karşımıza çıkar. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
tola Yanıtlama zamanı: Ocak 16, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 16, 2013 Çok güzel bir açıklama olmuş Papus ..Emeğinize bilginize sağlık Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.