Jump to content

Pers tahtası


nevermore

Önerilen Mesajlar

Bu ilginç hikaye Pers ülkesinde geçmiş ama Hindistan'da hatta çin'de geçmiş de olabilir. Rivayete göre kralın baş danışmanı veziri azam yeni bir oyun içat etmiş. Oyun 64 siyah ve kırmızı kareden oluşan kare şeklinde bir tahta üzerinde taşları hareket ettirerek oynanıyormuş. En önemli taş kralmış. Önem sırasında ondan sonra gelen taş da vezir tarafından içat edilen bir oyundan bekleneceği gibi vezirmiş... Oyunda hedef düşman kralı ele geçirmekmiş ve bu yüzden oyuna farsçada şahmat( kral anlamında şah ve ölü anlamında mat)denmiş. Yani kral ölü. Burada anlatılan oyun tahmin ettiğiniz gibi satranç.Zaman içinde taşlar, taşların hareketleri ve oyun kuralları evrim geçirerek bugünkü halini aldı. Pers kralına veziri tarafından içat edilen bu oyun'a 'krala ölüm'adı verilmesine karşın kralın bu oyundan niçin hoşlandığı esrarını koruyor. Ama hikayeye göre kral oyunu o kadar çok beğenmiş ki, veziri azama ''dile benden ne dilersen'' demiş. Vezirin cevabı hazırmış ''ben tokgözlü biriyim ve sadece küçük bir ödül istiyorum'' demiş ve kendi icadı olan tahtanın üzerindeki, yanyana ve yukarıdan aşağı dizilmiş kareleri göstermiş ve ilk kareye tek bir buğday tanesi,ikinci kareye bunun iki katı, üçüncü kareye ikincinin iki katı buğday tanesi konularak bunun bu şekilde sonuncu kareye kadar devam ettirilerek kendisine buğday tanelerinin verilmesini istemiş. Kral itiraz etmiş. Böylesi öenemli bir içat için bu kadar küçük bir ödül veriemeyeceğini söylemiş. Mücevherler, cariyeler, saraylar önermiş vezire ama veziri başını öne cevirerek hepsini ret etmiş. İstediği sadece küçük buğday tepecikleri imiş. Kral danışmanının alçakgönüllüğüne ve tokgözlülüğüne gizliden gizliye hayranlık duyarak istediğini kabul etmiş. Ne var ki krallığın tahıl ambarlarından sorumlu yetkili buğday tanelerini saymaya başladığında kral tatsız bir süprizle karşılaşmış. Başlangıçta tanecikler küçük sayılarmış; 1,2,4,8,16,32,64,128,256,512,1024...Ancak 64. kareye yaklaşırken buğday tanelerinin sayısı inanılmaz sayılara ulaşmış. Gerçekten de bu sayı yaklaşık 18.5 kentilyondur. Belkide veziri azam bol lifli bir beslenme rejimi uyguluyordu:)))

Peki 18.5 kentilyon buğday tanesinin ağırlığı ne tutar? Her tanenin milimetre boyunda olduğunu varsayarsak.taneciklerin toplam ağırlığı 75 milyar tonu bulacaktır. Buysa kralın tahıl ambarında depolanabilecek miktarın çok üstündedir. Aslında bu miktar dünyanın şimdiki tahıl üretimi temel alındığında , 150 yıllık üretime eşittir. Daha sonra neler geçtiğini bilemiyoruz. Aritmetiği iyi bilmeyen kralkrallığı vezirinemi devretti yoksa vezirmat denilen yeni bir oyun içat etme zorunda kalarak sıkıntı içine mi girdi?

Carl sagan'ın milyarlarca milyarlarca isimli kitabında satrançla ilgili okumuş olduğum bu hikaye beni çok etkilemişti. Bu hikayenin devamında Geometrik artıştan yola çıkarak dünyanın nüfus artışı konusunda vermiş olduğu bilgilerde çok daha ilginçti. Pers tahtasından yola çıkarak dünyadaki nüfus artışının gelecek yıllardaki boyutları istatiği yapılarak hesaplanıyor. Buna göre dünyadaki nüfus patlamasının sorununun temelinde de katlanarak büyüme var deniliyor. İnsanların yeryüzünde var olduğu zaman diliminin büyük bölümünde doğumlar ve ölümler neredeyse tam bir denge içindeymiş ve nüfus sabitmiş. Buna durağan durum deniliyormuş. Tarımın başvezirin talep buğday tanelerinin ekilip biçilmesi de buna dahil- içat edilmesinden sonra gezegenimizdeki insan nüfusu artmaya başlamış, durağan durumun çok ötesinde bir katlanarak büyüme evresine girmiş. Katlanarak çoğalan bir nüfusla ne yeşil devrim, ne topraksız tarım, ne de çöllerin yeşertilmesi ile baş edebilirmiş.Bu soruna dünya dışında bir çözüm bulmakta mümkün değilmiş. Şu anda doğanların sayısı ölenlerden 240.000 fazla imiş. Her gün 240.000 insanı uzaya göndermekte mümkün olmadığına göre ayda ki ve öteki gezegenlerde kurulabilecek hiç bir yerleşim, nüfus patlamasında fark edilebilir bir gerileme sağlayamazmış. Üreme hızımız düşürülmedikçe, samanyolu gökadasındaki yaşama elverişli bütün gezegenler yaklaşık bin yıl içinde tamamen dolarmış ve katlanarak büyüme ifade eden bir sayı hiçte hafife alınamazmış. Dünyanın içinde bulunduğu nüfus bunalımın temel nedenlerinden bir yoksullukmuş. Şu anki dünya nüfusu 6 milyarmış ve katlanma süresi sabit kalırsa bu sayı 40 yıl sonra 12 milyar, 80 yıl sonrada 24 milyarmış ve 120 yıl sonra 48 milyarmış. Ancak dünyanın bu kadar insanı doyurabileceğine inanan yokmuş çünkü küresel kriz sonucu dünyadaki kaynaklar hızla tükenmekte imiş.

Kafama takılan soru şu. Acaba bu sorunla baş edebilmek için sadece nüfus planlamasımı çözüm olarak görülüyor? (kitapta öyle denilmiş) Ama verilen rakamlara bakılacak olursa nüfus planlaması bile tek başına çözüm gibi görünmüyor. Acaba başka çözümler neler olabilir?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bana kalırsa doğa dengesini korumak amacıyla birçok afet gerçekleştiriyor. Savaşlar, depremler, yangınlar, vb... Belki de tanrı ilk zamanlarda insanların üremesini teşvik ederken, sonraki zamanlarda zina gibi kavramlarla, tek eşlilikle ve benzeri birçok kuralla bu durumun önüne geçmek istemiştir :) Yine de bu yazıdaki hiçbir şeyi dikkate almadan birilerinin bildirdiği üzere her eve 3 çocuk sığdırmamız şart.

 

Bu arada ellerine sağlık nevermore. Çok güzel bir paylaşım olmuş.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...