Jump to content

Kayıp Düşler Orkestramın Şefi...


zebun

Önerilen Mesajlar

Yüzün, görmediğim yüzün…. Gözümün önünde. Işık gibi pürüzsüz. Seni sarıp sarmalayan o ışığa nasıl kayıtsız kalırsın sanki? Kalamazsın değil mi? Canımdan can gidiyor seni sıkıntıda hissettikçe, kabuslarda gördükçe… yalan söyledim ‘’yazmanı istiyorum’’ dediğimde. Yazmasan da olur. Senin bir şeyle uğraştığını bilmek bile beni rahatlatıyor. Utanıyorum ama… anla beni utanıyorum sen cevap vermedikçe. Sana bu denli onursuz, gurursuz gelmiş olmasam kıpırdamazdı içim seni her düşündüğümde, elim ayağım seni düşündükçe bile dolaşıyor birbirine… elimi ayağımı kıskanıyorum sana bu denli yakın hissettikleri için. Öyle çok yakınım oldun, öyle çok içime işledin ki…

 

Tarifi yoktur Can’ım… bazen tarifsizidir, bazen hoyrattır duygular. İnanmadığın Tanrı’nın elidir sanki dokunan ruhuna, o an başlarsın inanmaya. Seni kendimden sakladığım gibi saklıyorum. Sen neyin yaparsan o olmaya hazır kendimi kandırıyorum. Bu denli büyüğünü, kudretlisini ben de yaşamadım, inan. Fark etmeden sen, bir çok ilkin adı oldun. Adınla anlam kazandım. Adınla kendim oldum. Kendimi buldum. Biliyorum sen de korkuyorsun, hissediyorum ne denli uzaklığa meyilli olduğunu… evet uzaklık kısmen vazgeçirendir. Ama vazgeçmek için, tercih etmek lazım. Ben sana, sana sarılacağım demedim ki. Ben seni seçtim diye düşünmedim ki hiç… düşünemedim. Aklımın iplerini bile eline verdim, seç götür istediğin yere diye.

Biliyorum ne denli rahatsız edici olduğunu. Senin hissetmediğin birinin sana bu denli duygu dolu yaklaşması berbat. Kırmak istememek, bahaneler bulmak zorunda olmak berbat. Biliyorum.

Ama bana içinden geldiğini söyle, ben seni zorda bırakmak, seni sıkmak istemiyorum. Sana ruhumun bir yerinden bağlandım. Ruhunun bir parçasından sana saklandım. Dokunulmamış her kısmım sana aitti sanki… yapmadığım, yapamadığım her şey senin ruhunla sarılıp dokunulmaz ilan edilmişti sanki.

Alkol damarlarımda dolaşmadan yazamıyorum. Can’ım ,bilirsin sen, alkol zihnimi uyuştururken ruhumu yanında bir yerlere bırakıyor. O yanına gelmeden sana yazmaya cesaret edemiyorum. Ben kopmuşluğumu bu dünyadan bir ölüye değil bir hayalete bağlıyorum. Nefretin sınırı olmadığını biliyorum. Saf aşk gibidir nefret… saf ve yakan bir aşk gibidir, hem içini hem dışını yakan. Senin nefret duyduğun her şeyi çocuğummuş gibi koruyup seviyorum ateşi seni yakmasın diye… ben yangınlara alışığım.

Senin yangının değil, nefretin yangınına alışkınım. Birilerinin meleğiyken, başka birilerinin şeytanı bu yüzden oluyorum.

Sana ‘’gözyaşlarıma dokunamıyor musun?’’ diye sorduğumda yukarıda yazdıklarımı düşünüyordum. Elleri titreyen bir kadın, üşüyen bir çocuk, boyası elinde bir melek gördüğümde seni düşünüyorum yukarıda yazdıklarımdan, kıyamadığımdan, kıymaya cesaretim olmadığından.

Acıları yutan bir ‘’yeşil yol mahkumu’’yum…

Sana sarılmaktan bıkmayan bir gerçeğim belki de… ruhundan kopamayan bir gerçek.

Biliyorum, biliyorum hiç biri seni doyurmayacak ‘’türkü kokulu’’m…

Ama ben sende doyuyorum, sussanda, konuşamasanda… İçimde büyüttüğüm o düşün gerçek kahramanı olmana anlam veremesemde biliyorum, Varsın, anlam katan gerçeğisin yokluğumun… Boşluğum sende anlam kazanıyor, O sensin…

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...