zebun Oluşturma zamanı: Temmuz 20, 2010 Paylaş Oluşturma zamanı: Temmuz 20, 2010 Anısına saygıyla 2 ocak 2007-22:45 Kendimizle olan savaşımızda hep ‘’bir’’ini bekleriz. ‘’bir’’ olabileceğimiz birini… yine gecem bu düşüncelerin hayaliyle başlamıştı. umutlar, düşler, başarısızlıklar ve kendinden geçişler… onyedi yaşımın bana hediyesiydi. İki gece önce daha yeni yılı kutlamaya çalışıyordum. Aldığım iki şişe bira ve bilgisayarımın başında okumaya çalıştığım öyküler. Öykülerde hep aşktan bahsediliyordu… ne güzel aşk… ama ben sahip olamayacağımı, aşkımı veremeyeceğimi düşünmüştüm. Aslında meselem başkaydı. Geleceğe dair umutlarım bana ‘’onur’’u ve ‘’onurlu aşk’’ ı öğretmişti… bunların hepsinin birer palavradan ibaret olduğunu öğrenmem benim için bir ömre bedel oldu… üç uzun yıllık bir ömür. Zamanın ne kadar çabuk geçtiğinden söz ettiler hep bana, aslında zaman çok ağır geçiyordu ve bu benim için hiç de kolay olmayan bir süreçti. Tarihimin başladığı o gece, her şey birer birer siliniyordu. Tabularım üç zor ayda yerle bir olmuştu. Küçük kızlar hep babaları gibi bir eş ararlarmış kendilerine, ben ağabeyim gibi bir eş istemiştim o zamanlar. Baba şefkati onunla özdeşleşmişti benim için ki örneğim, avuçlarına doğduğum adam benim için düşlediğimden çok çok üstündü. Fikirler zor değişir diye biliyordum. Öyleydi çünkü konuşurken ben, çok az kişi değişmişti benimle birlikte ama yazının sihrinden haberimin olmayışındandı bu durum. Eğitildim, acıyla yoğuruldum, vicdansızca kuyuların dibine atıldım ve kovalara tutundum, çekildim… derken küçük bir kız çocuğu olmak zamanı geldi. Güzel bir kız çocuğuydum hem itaatkar hem asi. Onun içinse sadece bir kız çocuğu. Bir erkeğin hayatınızda neler olabileceğini tahmin bile edemiyorsunuz. Katı halinizi pamuklaştırabiliyorlar hatta hava bile olabiliyorsunuz esip onun yanaklarına konabilmek için. Yani ki hep düşlüyor hep onunmuş gibi davranıyorsunuz. Onunda oluyorsunuz. Bu yadsınamıyor, en yakınlarınız tarafından dahi. İşte böyle bir zamanda, tarifi mümkünsüz bir aşk yaşadım. Düş sandım, düşüş sandım, biter sandım, geçer sandım. Seviyorduk birbirimizi ve o haber bile vermeden beni bırakıp gitti. Gidişi sorun yaratmıştı sadece ilk zamanlar fakat ilerisinde; küçük bir kızın babası tarafından tecavüze uğramış olması onda kapanmayacak yaralar açabiliyor. Yanlışlar ve doğrular birbirine karışıyor. Kin- nefret, acı-acımak-acıtmak birbirine karışıyor. Ki aşk hastalığının, baba tecavüzünün ruhsal etkileri açısından farkının olmayışı sizi birer kalpsiz yaptığından, yalnızlık kaçınılmaz oluyor. Yalnızlık , ağlamak kadar ince belli çay bardağı… severken bırakılmak, sevgilinin ölümü kadar yakıyor. Ölüm ve terk ediliş ,eğer o sizden çok uzaklardaysa ve yaşanan sadece ruhsal bir birliktelikse farksız oluyor; her açıdan. Evet, sevdiğim adam iki buçuk yıl kadar önce bir katliamda yok edildi. Katliamın kalıntıları arasından ,kokusu sinmiş küllerini bulmak zor olmadı. Alıp küllerini boğaza savurdum. Her bakışta maviye onu görmek müthiş bir arzuydu, hala daha o arzuya sahibim. Yaklaşık bir buçuk yıl önce onunla son gecemizden bana hatıra kaldı; oğlumuz, o hep bebek haliyle kucağımda… her babasını düşünüşümde aklıma gelen; ellerinde büyüdüğüm adamın bana bıraktığı bu güzel oyuncağı ömrüm boyunca yalnızlığımda saklayacağım oluyor. Ölüme yakın yaşamımda, ona kavuşacağım ölüm günümün, yarınım olduğu umuduyla yaşamaktan vazgeçmiyorum. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Temmuz 21, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 21, 2010 Çok yakın , yalın ve samimi geldi nesrin devamını da paylaş bence . Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
AurorA Yanıtlama zamanı: Temmuz 21, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 21, 2010 Devamı varsa mutlaka okumak isterim. Karanlık ama kendini ifade etmek isteyen, samimi bir yazı. Ellerine sağlık. Devamını mutlaka okumak isterim. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Peepss Yanıtlama zamanı: Temmuz 21, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 21, 2010 çok güzelmiş yazı devamını bende çok merak ettim ellerine sağlık Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
zebun Yanıtlama zamanı: Temmuz 22, 2010 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 22, 2010 okuduğunuz ve yorum yaptığınız için teşekkür ederim... bu yazıdan önce yazılmış başlıksız ve fazlasıyla yalvaran bir tane daha var, onu da paylaşayım Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
zebun Yanıtlama zamanı: Temmuz 22, 2010 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 22, 2010 nereden başlanır sensizliğin sözlerine, neler yaptım, neler yaşadım bu yokluk günlerinde de böyle ölü bir beden kaldı ardımda... olmayan sen ihtimaline neden tutunuyorum ben hala! neden yanıyor hala içim alev alev söyle!!! söyle bana neydim ki ben beni attın bunca pisliğin içine, gel desen, ah gel ufaklık desen... deme, demesen de gelirim ben, hiç gitmedim ki senden! hep hissettin değil mi, karabasan gibiydi ama... hep bir basınç haliydi üzerine yüklediğim ...yapamadım işte gör, sensiz olamadım. senin bir kelimenden uzak kalamadım,gör! ne olur artık gör... feryadımı hiç mi duymuyorsun sevgilim, hiç mi bakmıyorsun ki gözlerine benim çığlığımla yazmıyorsun 1 satır..? söz unuturum her kötü anıyı, söz sevgilim söz... demem bırak gel, koşarım... kabul ederim sevgilim söz kabul ederim seni her şeyinle, bensiz bir yürekse kabul etmem gereken ona bile razıyım... sen benim erkeğimsin, bensin sevgilim duy... duy erkeğim sarıl... bırakıyorum her kötücül anıyı ardımda, bak bir kere dönüp bak göreceksin gözlerimde bırakmadığım seni... bir kez olsun baksan, görmek istesen... bana hissettirsen ya da gördüğünü... yusufuna tutkun züleyhayım, geçti gitti tüm güzelliklerim. soldum kokuna hasret ki beni vareden değil miydi varlığın, hala varsın, yaşıyor oluşun bile ''tanrı öldü'' diye bağıranlarımı susturdu içimde... bil ki bir sen ihtimali olmayışını kazıdığım zihnim ve yüreğim kimseye sen diye bakmadı, sen ihtimaliyle konuşmadı, bil ki senden önce senden sonra kalmadı... ufaklığın hala küçücük söz... deydirmedim tek bir göz masumiyetime, sana olan inancıma! bil ki sevgilim sen diye bir ihtimal yok, sensizlik arafta sıkışmış bir cadı kazanı... içinde tüm çöplükler yakılmaktan ziyade senin alevinde küllenen! bil ki sevgilim ruhum ellerinin arasında sımsıkı duruyor, sen onu kirli gözlerden, yalan sözlerden sakınırsın. bil ki sevgilim, sevgin yüreğimde yedi kat kilitli sen taraflı açılmayı bekliyor.... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.