nevermore Oluşturma zamanı: Ağustos 2, 2010 Paylaş Oluşturma zamanı: Ağustos 2, 2010 (düzenlendi) Okültizmle ilgilenen insanların çok azı şöyle bir durup, okultizm gerçekten nedir, diye sorar. ‘Okült’ kelimesinin gizli anlamına geldiği ve sık sık eş anlamlı kullanılan ‘ezoterik’ kelimesinin ‘çok azlar için’ anlamına geldiğini bilebilirler. Bu ikisini bir araya getirdiklerinde, haklı olarak okült bilimin yığınlardan saklanıp çok az insana sunulan bir bilgi dalı olduğu sonucuna varabilirler. Madam Blavatsky Tapınak’ın perdesini açtığından ve Teosofi Cemiyeti kadim Gizem Öğretilerini yaygınlaştırmaya çalıştığından beridir Kutsal Bilimin etrafında devasa bir laf kalabalığı yığını birikmiştir. Kanıt yükündün kurtulmuş olan hayal gücü iplerini koparmış ve okült bilimle alay edenler yorumlarını destekleyecek yeterinden fazla malzeme bulmuştur. Günümüzün sözde okültizmi, şüpheli psişizmi, sınır tanımaz teorileştirmesi, gelişigüzel bir incelemeye bile dayanamayan kanıtlarıyla, Hayal Dağı’nın eteklerine yığılan bir moloz yığınından başka bir şey değildir. Bütün bu değersiz çöp hiçbir şekilde ele almaya değecek bir şey değildir, Kutsal Bilimin ne olduğuna dair yalnızca ufak bir fikir bile edinmek istiyorsak, kökenleri incelemeli, çalışmaları duyu ötesi alemlerin bilgisinin kanıtlarını taşıyan illuminatinin (aydınlanmışların) ve büyük mistiklerin söylediklerini anlamaya çalışmalıyız. Bütün teorileri ve dogmatik öğretileri bir kenara bıraktığımızda, belli deneyim meselelerinde bir uzlaşma görürüz. Normali aşan bazı bilinç halleri mevcuttur ve bu haller hakim olduğunda normalde hiçbir temasımız olmayan var olmuş formlarını görebiliriz. Bütün kahinler bu nokta konusunda anlaşırlar ve bunu okült bilimin faydalandığı temel deneyim olarak kabul edebiliriz. Dünyanın her yöresinde, ırkların uzak tarihindeki atalarına okült bilimleri öğreten ve onların medeniyetini kuran insanüstü varlıklardan bahseden tradisyonlar vardır, ne var ki bu hükümler, günümüzün kabul edilmiş kurallarına göre kanıtlanamadıkları için, elinizdeki yazı boyunca bir kenara bırakılacaklardır. Mevcut kanıtların ışığında çok iyi reddedemeyeceğimiz bir şeyden, insanın normal ötesi yeteneklerinin ona bir dizi doğaüstü deneyimi açtığını kabul ederek devam edelim. Okült bilimin konusunu ve onun tartışmalarının verisini sağlayan şey, çağların insanoğlunda tek tük görülen normal ötesi melekelerle algılanabilen birikmiş doğaüstü deneyimidir. Ne var ki normal ötesi yeteneklerin tek tük insanlarda gelişmesi nihai bir kanıt göstermeyi zorlaştırmaktadır. Doğal bilim kendi kanıtını her normal insanın sahip olduğu beş fiziksel duyunun önüne sermektedir, okült bilimler de duyuların hükmüne kendini açmaktadır, ancak bu duyular ancak çok az insanda gelişmiş olmaktadır. Ortalama insanlar okült bilime dair görüşlerini ikincil dereceden kanıtlara dayanarak vermek zorundadır. Okült bilim kendini tıpkı klasik müzik gibi, eğitimi ve doğal yetenekleri onu taktir edebilecek insanlara saklamaktadır. Herkesin paylaşabileceği bir ortak noktanın yokluğunda nihai kanıt mümkün olamamaktadır. Bununla birlikte günümüzde küçük ölçekli psişik olaylar yaygın bir şekilde gerçekleşmektedir. Birçok insan onların oturup düşünmelerine ve kendine sorular sormalarına neden olan küçük deneyimler yaşamaktadır. Bu insanlar gündelik hayatımızın dört duvarının dışında bir şeyi kokusunu aldılar ve görmeye alışkın olduklarımız dışında başka bir şeyin mevcut olmadığı fikrini artık kabul etmiyorlar. Bu insanlar arayışlarında ruhçuların yaptığı gibi deneysel araştırma hattını takip edebilir, çalışmaları sırasında duyu ötesi var oluş halleri fenomenlerinden bir yığını gün ışığına çıkarabilirler. Fakat başka bir yol da takip edebilir, sorularını açıklama için tradisyona başvuranlara yöneltebilirler. Kişi konuyla ilgili literatürü araştırmamışsa, onun varlığından tümüyle bir haberdir. Bu literatür bir yanda sözel gelenekler, bir yanda kadim yazın tarafından geliştirilip sistemleştirilmiş olan mitolojiler, bir yandan da sorgulamalarıyla ‘ait olduğumuz zaman ve mekanın’ ötesine ulaşan eğitimli filozofların yazılarından oluşmaktadır. Bununla birlikte her zaman akılda tutulmalıdır ki okültizm bir felsefeden veya bilimden daha fazla bir şeydir: devasa bir deneyimler yığınıdır, okültizmin teorisi bu deneyimleri sistemleştirmeye ve açıklamaya çalışır. Okültizmi genişlemeli psikoloji olarak tanımlayabiliriz, çünkü okültizm insan zihninin çok az bilinen yönlerini ve doğanın zihinsel yanlarını araştırır. Doğru bir şekilde anlaşılır ve formüle edilirse, onun bulguları psikoloji ve doğa biliminde hali hazırda doğru kabul edilenlerle uyuşur. Bu karşılıklı doğrulanma okült bilimin kendini sınadığı yer olmalıdır. Herhangi bir bağımsız kanıt sunamayacağımız yerde psişik deneyimlere dair psişik deneyimlere dair geniş hükümlerle yetinemeyiz. Eğer gerçek bir ‘fenomen’ ile karşı karşıyaysak, bu fenomenin soruşturulabileceğini anlamalıyız. Zihnin çok az bilinen yönlerini araştırırken doğa biliminin de bir tekniğe sahip olduğunu hatırlamalı, bu tekniği de kabul etmeden, nasıl çalışmamızın amacı bakteriyoloji olsaydı, hiçbir sonuca ulaşamayacaksak, aynı şekilde sonuçlarımızın geçersiz olacağını görmeliyiz. Bununla birlikte okültizm nesnel olarak ilgilenebileceğimiz bir bilimden daha öte bir şeydir, o aynı zamanda kendi deneyimlerinden aldığı bir hayat felsefesine sahiptir, insanların hayatlarını okültizme adamalarına neden olan şey, genelde onun bu felsefi, hatta dini yönüdür. Okültizmin araştırdığı nadir bilinç hallerine dair deneyimlerden, vahye dayalı dinlere dair büyük bir yaklaşım farklılığı ortaya çıkar, çünkü okültist dinin geldiği planlara nüfuz ettikçe, din tümüyle farklı bir geçerlilik ve anlam kazanır. O artık sadece inanca dayanmaz, kişisel deneyim edinir ve bu deneyimden hareketle genellikle azizlere, meleklere veya Tanrı’nın elçilerine atfedilen işleri paylaşmayı umut eder. Zamanın başlangıcından beri süre giden, özel olarak seçilmiş bireylerin eğitimi ve öğrenimi bu amaçla yapılır ve bu işe adanmış olan okullara Gizem Okulları denir. Doğal fenomenlerin nadir biçimleri üzerine deneyim, bunların etkilerinin, daha latif ve daha az anlaşılan bir tarzda, normal insan hayatını, özellikle hastalık ve terapi alanlarında, fark edildiğinden çok daha fazla etkilediğine dair kanaati getirir. Fakat Gizem Okulları görünmez var oluş planlarına tabiatına dair öğretilerine ilaveten çok önemli bir temel öğreti olan reenkarnasyonu öğretir. Yani ruhun görünür ile görünmeye arasında iniş çıkışını. Bu kavram bizim hayata dair bütün tutumumuzu değiştirir, bu noktadan itibaren okültizm yalnızca bir felsefe değil, bir ahlak sistemi haline döner. Felsefenin ve beş duyuyla sınırlı bir bilimin bildik açıklamalarıyla tatmin olmayan erkek ve kadınlar için okültizm çalışılması gereken zengin bir maden damarı açar. Onun akıl yürütmeleri hayatın her yönüne ışık tutar, sıradan bakış açısından açıklanamaz bir çok şey açıklama bulur ve okültistler dini kör inanç değil, deneyim üzerine oturtur. Gizemler’in açılmasıyla insan için hazır bekleyen hediyelerdir bunlar; son elli yıldır gizemlerin kapıları açılmıştır, bugüne kapılar sonuna kadar açıktır ve içeriden dışarı ışık huzmeleri vurmaktadır. alıntı (Sane Okultizm) Şubat 5, 2011 nevermore tarafından düzenlendi Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.