nevermore Oluşturma zamanı: Ağustos 5, 2010 Paylaş Oluşturma zamanı: Ağustos 5, 2010 http://www.derki.com/images/stories/konuresim/39resim/abidos1.jpg Uçak, helikpter, zeplin, planör ve denizaltı. Kabarmada her şey gayet açık gözüküyor, değil mi? Ama Abydos’un gizemli kabartması nedense kamuoyundan gizlenilmeye çalışılıyor. Mısır makamları, Turistlerin gezi kapsamından o hiyeroglifleri bilinçli bir biçimde kaldırmış, ancak Editörümüz Hasan gibi konu hakkında bilgisi olanların kendi özel meraklarıyla görebilecekleri bir kabartma haline gelmiş. Bir de yanlış anımsamıyorsam Editörümüz, oradaki görevlilere sorduğunda, görevliler “sonradan kendi kendine ya da bileri tarafından biçim verilerek, o uçan cisimlerin kabarmada belirdiği” gibi uydurma yanıtlar vermişler. Nedense birileri insanlığın bazı bilgileri edinmesini engelliyor, engelleyemedikleri bilgileri ise zamanla unutturmaya çalışarak veya önemini küçülterek etkisiz hale getirmeye çalışıyor. Piramitlerin sadece Mısır’ın yönetiminde olduğunu sanmak hatadır, sonuçta Mısır nihayetinde küresel sömürüden nasibini alan bir ülkedir ve sömürü düzenin Küresel Seçkinleri kendi ezoterik tarikatlarını piramitlere dayandırmaktadırlar. “1 Dolar üzerindeki piramit simgesinde “ olduğu gibi küresel bir kast düzeni kurulmaya çalışılıyor. Zaten B.M. raporlarında da sık sık bahsedilen dünya gelirinin büyük çoğunluğunu elinde tutan %10 luk kesime dair istiatistiki bilgiler ve %10 luk kesimin de örgütlendiği siyasi ve ekonomik örgütlerin varlığı( CFR,Bilderberg...vb) Serbest Piyasa Demokrasisi kılıfıyla kurulmaya çalışılan Kast Düzeni’ni ispat ediyor. Parayı elinde tutanlar, bilgiyi de ellerinde tutmak istiyorlar ve ilginç bir biçimde üstteki kabartma örneğinde olduğu gibi tarihi karartıyorlar. Sözkonusu kabartma Wikipedia’nın Abdyos ile ilgili sayfasında da 1. Seti Tapınağı’ndaki Gizemli Hiyeroglifler olarak geçiyor. Bu bölgenin özelliği piramitlerinin olması ve yine ilginçtir ki bir başka piramit bölgesi olan Çin’de de antik uçaklara ait ipuçları var. Leonarda Da Vinci’nin uçak, tank, helikopter ve benzeri çizimlerini duymuşsunuzdur. Batı’nın övünç kaynağıdır o çizimler. Ne de olsa Da Vinci, Üstün Batı Kültürü’nü temsil eder onlara göre. Ama gerçekler öyle mi? Da Vinci, hiçbir birikime, bir uygarlığa dayanmadan mı o çizimleri yapmış, o makinaları icat etmiştir? Gerçek öyle değil, Batı her zaman olduğu gibi tarihi kendine göre biçimlendiriyor ama yine Batı’dan bir aydın gerçekleri su yüzüne çıkarıyor; Gavin Menzies. Serdar Turgut’un 18 Mart 2010 tarihli yazısının bir kısmına burada alıntılayarak, konuyu açıklığa kavuşturmaya çalışacağım : “Kristof Kolomb keşfe giderken cebinde Amerika'nın haritası vardı! …Elime dünyada çok tartışılan ve yüzlerce tarihçiyi uğraştıran bir çalışma var. Yazarı Gavin Menzies '1434 The Year a Magnificent Chinese Fleet Sailed to Italy and Ignited The Renaissance' (Muhteşem Bir Çin Donanmasının İtalya'ya Gidip Rönesansı Başlattığı Yıl)… …kitabın tarihin yeniden yazılması anlamına geldiğini, bizim bugün çoğunlukla Batı merkezli olarak anlatılan tarihin doğru olmadığını ayrıca Rönesans'ın Antik Yunan'ın ve Roma'nın yeniden canlandırılması olarak anlatıldığı resmi tarihin bir hikayeden ibaret olduğunu ve o dönemde Avrupa'daki her önemli bilginin ve yeniliğin aslında Çinliler tarafından verildiğini gördüm. Tarihçinin elindeki belgeler sadece haritalardan ibaret değil, ayrıca Leonardo da Vinci'nin çizdiği birçok buluşun resimlerinin de Çinliler tarafından İtalya'ya daha önce verilmiş olduğunu belgeleyen resimler var. Bunlar ve diğerleri bahsettiğim kitapta yer alıyor. İnsanın dünyaya bakışını değiştirebilecek bu yeni bilgiyi öğrendiğimde uzun zamandır kafamı meşgul eden bir muammayı da sonunda çözmüş oldum… Çin imparatoru 29 Haziran 1930 tarihinde yayınladığı bir emir veya ferman ile uyruklarına bir görev vermiş. Buna göre barbarlar olarak adlandırılan Avrupa'daki halkların eline o gün Çin'in elinde bulunan bütün bilgilerin aktarılması istenmiş… Böylece uzun süren bir hazırlık dönemi başlamış, Çinliler insanlığa yararı olabilecek tüm bilgileri ve buluşları toparlamaya başlamışlar. Ve sonunda toparlama işi bitince de büyük bir filo oluşturulmuş ve bu gemiler İtalya'ya doğru harekete geçmişler. Venedik ve Floransa o dönemde çok önemli. İkisi de büyük ticaret merkezleri. Çinlilerin muhteşem filosu gelince bu İtalya'da büyük heyecan yaratmış ve Papa da onları karşılamaya gitmiş. Ve Çinliler ellerindeki bilgileri içeren çizgileri, haritaları ve formülleri İtalyanlara aktarmaya başlamışlar.Bilgiyi en iyi saklayacak insanları tercih ediyorlarmış. Böylece birçok çizginin ve haritanın daha sonra Papa'nın kütüphanesinde çıkmasının nedeni de şimdi daha iyi anlaşılıyor. Bu yeni bilgileri iyi kullanan İtalya'nın bilginleri hepsi birden harekete geçince de sonunda dünyanın kaderini değiştiren Rönesans doğmuş. Elimdeki kitapta Rönesans döneminde keşfedildiği sanılan birçok yeniliğin daha önce Çinliler tarafından çizimiş eskizleri ile karşılaştırmalar var. Yani diyeceğim o ki Gavin Menzies'in çalışması öyle popülerlik uğruna yazılmış bir kitap değil, içinde ciddi tarihçi çalışmasının ürünleri var. Bu çalışma yıllar boyu sürmüş ve uluslararası işbirliği ile götürülmüş. Meraklandıysanız ki; meraklanmadıysanız doğrusu hayret ederim. Bu konunun işlendiği internet sitesine bir göz atın. http://www.1421.tv, yazarın bundan önceki kitabının adıdır.” Gavin Menzies’in Leonardo’nun Çinlilerden aldığını iddia ettiği birkaç çizimden örnek: http://www.bbc.co.uk/history/worldwars/wwone/images/tank_image1.jpg Burada şöyle bir soru sorulabilinir: Bu çizimler Da Vinci’ye, Çin kaynaklarından geldiyse, Çin kaynaklarıdna da en azından bu çizimlerden bir tanesine dair ipucu yok mudur? Cevabımız” elbette vardır, hatta sadece Çin’de değil Mısır’da, Güney Amerika’da ve Hindistan’da da vardır” olacak. Bu yazıyı yazarken internette yaptığım araştırmada da Lu Ban adlı bir antik zaman uçak mühendisine rastladım.http://www.cultural-china.com/chinaWH/images/exbig_images/3d2308c53bebcad4f8a2e37a417007f8.jpg Çin’in M.Ö. 770-445 arası arşiv kayıtlarına göre Lu Ban adında bir uçak mühendisinden bahsediliyor. Lu Ban uçağını tahta ve bambudan yapmış. Bu nedenle “tahta kuş” da deniyor. Youyang Zazu kaynaklı bilgiye göre Lu Ban, uzak bir yere çalışmaya gittiğinde, ailesi ve eşinden uzak kalmaması için “ tahta kuşuyla” ziyaretlerine gelirmiş. Tahta Kuşu havada üç gün kalabiliyormuş. http://www.asianresearch.org/news_images/2003-4-17-2003-4-13-bird1.jpg Tahta Kuş ve uçak benzetmesi üzerine değinmişken, bu tahta kuş da dikkat ettiyseniz kuş kuyruğu yerine uçak kuyruğuna benzer biçimde yapılmış ve tabii kanatları da kuş kanadından ziyade uçakların dik kanatlarına benziyor. Planöre de benzetilen bu tahta kuşun adresi Mısır-Kahire’deki Mısır Müzesi’nin 22 no.lu odası ve M.Ö. 200’lerden kalma olduğu tahmin ediliyor. Bu tahta kuşun aslının yapımı için model olarak kullanıldığı düşünülüyor. Tahta Kuş, saatte 72 km ile 105 km arası yapan küçük motorlu planörlere benzetiliyor ve yük taşıma amaçlı kullanıldığı sanılıyor. http://www.circlinghawk.com/ancientPlane.jpg Bu uçak modeli ise altından yapılmış. Kolombiya’nın Kuimbaya(Quimbaya) Kültürü’ne ait ve M.S. 1000 ile 1500 yılları arasına yaşı tarihlenmiş. Şu an Smithsonian Enstitütüsü’nde olduğu söyleniyor. Bildiğiniz gibi Güney Amerika’da da piramitler var… Çin, Güney Amerika ve Mısır; üç bölgede de bugüne kadar ayakta kalmış piramitler var, ve üç bölgede de antik uçaklara dair izler var. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Ağustos 5, 2010 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 5, 2010 Birde piramit olmayan ama köklü bir geçmişe sahip olan Hindistan’a uzanalım: “VİMANALAR ‘Salva’nın uçan aracı çok gizemliydi; gökte bazen görünüyor, bazen kayboluyordu. Yani görünmeme yeteneği vardı. Yadu Hanedanı’nın savaşçıları bu garip aracı bir türlü tam olarak algılayamadılar; bazen yerde bazen gökte beliriyor, sonra birden bir tepeye veya bir ırmağın kıyısına konmuş olarak ortaya çıkıyordu. Bu uçan harikulade araç, gökte bir ateş fırıldağı gibi dönüyor ve bir an bile yerinde durmuyordu.’ Bhaktivedanta, Swami Prabhupada, Krsna ‘Pushpaka bir gök arabasıydı, insanları Ayodhya kentine taşıyordu. Gök bu harika uçan araçlarla doluydu, gece karanlığında yaydıkları sarımtırak göz kamaştırıcı ışık göğü aydınlatıyordu. ‘ Mahavira, Bhavabhuti …” Vimana yazısını Siriusufo.org sayfasından alıntıladım. Orada Vimanaların Ufo olabileceği yorumu yapılmış ama yeryüzü kaynaklı olma olasılığı, üstteki örneklerden sonra daha yüksek olasılıklı geliyor . İlginçtir, gizemli konulara meraklı küresel medya, nedense bu konuları açıkça ortaya koyup, atalarımızın esasen yüksek bir teknolojiye sahip olduğu gerçeğini tüm dünyaya duyurmuyor. Martin Bernal’in bir tespiti vardı; Batı “ İlerlemeci Tarih Modeli’ni” tarihi yazmak için tek ve biricik bir yöntem olarak kullanıyor. Böylece İnsanlık hep ileri gidiyor; tekonoloji sürekli ilerliyor; örneğin insanlar uçağı ilk defa keşfediyor. Tabii keşfeden de Batı Uygarlığı! Bu nedenle insanlığın daha önce uçağı keşfettiğine dair bilgiler görmezden geliniyor ya da sümenaltı ediliyor. Bu bayrağı taşıyanlar tarihi sansürlüyorlar. Örneğin Sümerce-Türkçe bağlantısını red ediyorlar, Eski Yunan Uygarlığı’nın Mısır ve Fenike tarafından beslendiği gerçeğini karartıyorlar. Çin’deki mühendislik harikası olan ve Uygur Türklerinin 2500 yıl önce Tanrı Dağları’ndan , Taklamakan Çölünün 110 km altından 5100 km.lik mesafeden Turfan Havzası’na su getirmek için yapmış oldukları Karız Sulama Kanallarının değerini küçültmeye çalışıyorlar. ( Bizim bugün Türkçe’de kullandığımız meyvelerin tazeliğini belirten “ Turfanda” sözcüğünün kaynağı bu bölgedir.) . Diğer bir ilginç davranış ise Beyaz Piramitlerini saklayan Çin’den geliyor. Beyaz Piramitlerin içie dair henüz bir yazı görebildik . O yazıda da içinde “ ay-yılıdz, kurt” motifleri ve 3 m.lik Oğuz Kağan’ın taştan temsili olduğundan bahsediyordu Belki piramitler ile Türk Kültürü arasındaki bağ yüzünden piramitleri dünyaya açmak, Çinlilerin işine gelmiyordur, kim bilir? Hatta ülke içinde bile Bilim ve Ütopya Dergisi’nin 2005 Şubat Sayısı’nda duyurduğu Göktürklere ait “ ay-yıldızlı para” bile, Batı’nın resmi tarihine ters düştüğü için gündeme gelmeden, kayboldu gitti: İşte görüldüğü üzere Atalarımızın teknolojik seviyesini gösteren dünyanın dört bir yanından bulgular varken, biz sanki teknolojik gelişmeyi yeni yeni oluşturuyormuşuz gibi tarih kitapları yazıyoruz. Şimdi neden yine onca efsaneye rağmen efsanelere göre piramit teknolosinin kaynağı olan Atlantis ve Mu Kıtası hakkında düzgün bir araştırma yapılmadığını ya da neden Ufo Gözlemleri konusunda elle tutulur bir açıklama yapılmadığını ve bu konuların geçiştirilmeye çalışıldığını anlamışsınızdır: “ Birilerine göre bazı bilgiler sadece seçkinler içindir, bizler için yani halk için değil.” Bizlere “ilerlemeci tarih modelini” dayatıp, ona inanmamızı ve de “teknolojik ilerlemeye ilk defa ulaştığımızı” inanmamızı istiyorlar. “Futbol sadece futbol değil” diye bir slogan var, tıpkı onun gibi “ tarih sadece tarih değil, parasal ve siyasal gücü elinde tutanların yap-boz tahtası”... KAYNAK Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Adramelech Yanıtlama zamanı: Ağustos 5, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 5, 2010 Teşekkürler. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
AgainWeRise Yanıtlama zamanı: Ağustos 5, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 5, 2010 Teşekkürler nevermore yine süper bilgiler. Diğer uzaylı dost yada düşmanlarımız dünyanın halini gördükçe gülüyorlardır bizlere Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KemStruo Yanıtlama zamanı: Ağustos 5, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 5, 2010 bilgilendirdiğn için sağol Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
FearTheFutuRe Yanıtlama zamanı: Ağustos 6, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 6, 2010 güzel bir paylaşım olmuş. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.