mistik Oluşturma zamanı: Mart 24, 2007 Paylaş Oluşturma zamanı: Mart 24, 2007 Kutsal Seks ve Ötesi Hinduizm ve Budist inançlar hızla batıya yayılırken, binlerce yıllık bir biyolojik ama aynı zamanda da ruhsal bir aşk öğretisini de yanında getirdiler. Tantra veya Tantrik Yoga hem bedensel bir eğitim, hem de kutsal seks ritüelidir. Tantra´nın temelinde, evrensel seks ve orgazmik bütünleşme vardır. Amaç ve yöntemler çok çeşitli olmakla beraber, amaç tektir; kozmik birliktelik ve sınırsız orgazm... Tantra, beraber olmak, bütünleşmek anlamındadır. Bir sistemi çağrıştırır ve bu sistem Hindu bir yoga sistemidir, aynı zamanda da erkeksi ve kadınsı prensiplerin bütünleştirilmesi anlamındadır. Pratik olarak, seksüel eylemin ya da yaşamın yavaşlatılmış hali veya orgazmik amacı olmadan yerine bir tür mistik deneyimin getirildiği yöntem olarak düşünülebilir. Hinduist Tantra´nın kökenlerinde Tibet Budizm´i bulunabilir ama versiyon değişiktir. Tantra, sözcük anlamda mistik seksüel birlik veya mastürbasyon ya da ruhsal vecd deneyimi anlamına gelir. Batıdaki uygulamalar, 19. Yüzyıl´da başlar ve bilindiği kadarıyla raslantısal ve de bireysel girişimlerin sonucudur. Alice Bunker Stockham´ın Hindistan´da Tantra´yı araştırması, başlangıç olarak düşünülebilir. Her Tantracı, kendince bir tanımlama getirmiştir; "Erkeksi Ilımlılık", "En İyi Yol", "Karezza", "Antik Gizem", "Zugassent´ın Keşfi" veya "İhtişam" gibi... Dinsel içeriğe rağmen modern dünyanın çeşitli ülkelerinde seksüel bir olay olarak tanımlanmasının nedeni sosyo-kültüreldir, temelde insan bedeniyle ilgili bazı nörolojik ilişkiler bulunabilir, amaç veya sonuç seksüel eşin kişiliğinin fiziksel ve ruhsal olarak çözümlenmesi veya tam olarak tanımlanmasıdır. Tantrik bir örnek Bu yaklaşım veya kabulün etkisiyle Tantra´yı Hinduizm´in dışında uygulayanlar ortaya çıkmış yani mistik içeriği dışlanmıştır. Tantra ile ilgilenen batılılar, orgazm kavramına yönelmişler ve amaç olarak orgazmı bastırmayı, engellemeyi ya da olabildiğince geciktirmeyi seçmişlerdir. Temeldeki anatomik ve mistik olmayan tantra teknikleri öncelikle merak edilmekte ve öğrenilmektedir. Örneğin bir kadın ilk kez 48 yaşında Tantra´yı duyar ve birşeyler okur, ilgilenmiştir ama bir eşe ihtiyacı vardır. Bu arayışın içinde mistisizm olmadığı için, olay kısa zamanda seksüel bir ilişkiye dönüşür, farklılık sadece estetiğin öncelik taşıması ve ille de hemen orgazm peşinde koşulmamasıdır. Bir tantracı anlatıyor; "1977´de bir kadın arkadaşım tantrayı denemek istedi, aramızda duygusal bir geçmiş yoktu sadece arkadaşça bir sempati vardı, ne yapabileceğimizi uzun uzun tartıştık sonra olayı görünüşte temelinde çok önemli olmayan biyolojik bir eylemin yer aldığı ruhsal bir deney olarak kabul ettik. Ama sıradan bir eylem değildi, kabulün içten olması gerekliydi, o zaman yararlı ve geçerli olacaktı. Öte yandan, işin bir de aksi yönü vardı; tantrik deney başka yani bu konuyla ilgisi olmayan bir eşle yapılamıyordu, bu da kısıtlanma anlamındaydı. Yaşadığımız deney olağanüstüydü ve yeterince uyum sağlayabildiğimiz için yaşamımızı değiştirdi. Bu arada, aramızdaki uyum sayesinde yepyeni şeyler keşfettik, bunlar yazılı şeyler değildiler. Okuduğumuz kitaplarda anlatılanlar ise, temel biyolojik ve ruhsal gerçeklerin sosyo kültürel cilalanmış halleriydiler." Beyindeki dört merkez Çarpıtılmış gerçek neydi? Araştırmacı John C. Lilly, 1950´lerde maymunlarla deneyler yapmış (Daha sonra yunusların beyinlerini inceledi), "The Center of the Cyclone" adlı kitabında beyindeki dört merkezden sez ediyor ve bunları bir sıraya diziyordu. Erkek maymunlar seksüel tepkilerini kontrol edebiliyor, ereksiyonu ve boşalmayı geciktirebiliyorlardı. Dişilerde kontrol yetisi daha da belirgindi ve iki türde de mekanizma aynıydı. Lilly´nin bulduğu beyindeki ilk sinirsel merkez uyanmayı yani ereksiyonu, ikinci merkez kasların genişleyip daralmasını yani boşalma ya da fışkırmayı, üçüncü merkez orgazmın kendisini yani doruğa ulaşma duygusunu kontrol etmekte. Dördüncü merkez ise "Ana Kontrol" yani uyarıcı merkezdi, diğer üçünü kontrol ediyor, sırasıyla da ereksiyon, boşalma ve orgazmı bilinen sırada uyarıyor. Beyindeki dört merkezin keşfi bilinç aracılığı ve öğrenme kontroluyla giriş merkezinin yani Ana Kontrol´a ulaşılarak merkezlerden birisinin ayrıca kontrol edilebileceğini yani sıralı aşamalardan ayrılabileceğini gösterdi. Böylece, ereksiyon yani kan dolaşım sistemi, boşaltım yani kas sistemi veya orgazm yani sinirsel sistem birbirlerinden bağımsız olabiliyorlardı. Ana Kontrol´un yani Dördüncü Merkez´in bütünlüğü sağlama yani geleneksel sırayı sağlama işlevinin belli bir zamanda durdurulması kendiliğinden de olmaktadır (yani bunun için daima bilinçli irade gerekli değildir) örneğin ereksiyon gerçekleşebilir ama orgazma ulaşılmaz veya istenmeden boşalım gerçekleşebilir ya da tatmin olunamayan bir orgazma ulaşılır yani zevkin algı düzeyi düşüktür. Tantra bu merkezlerin veya dört olayın nasıl kontrol edilebileceğini öğretir, orgazm deneyimi yalancı veya yetersiz olmadan normal biyolojik düzenin ötesinde uzatılabilir, bu bir zorlama veya aldanma değildir, öyle sanılsa bile yetersiz 25 orgazmın toplamından fazladır. Böylece tantra pratiğinin bir anlamda biyofeedback bir alıştırma olduğu anlaşılır. Dikkat edildiğinde farklı bir şeyin çalıştığı anlaşılır çünkü iradi kas kontrolu güncel yaşamımızda normal olarak varolan birşey değildir. Acaba konunun ruhsallık tarafı nereden gelmektedir? Bildiğimiz kadarıyla söz konusu olan şey, bizlerin nörolojik iletişim yanımızdır. İnsanoğlu doğal olarak metafizik dünyanın deneyimlerine göre donatılmıştır. Çağlar boyunca ruhsal alanı anlamak için kullanılan eski tekniklerde, daima tekrarlamalar (dualar, ilahiler, şarkılar, danslar) vardır, bu şekilde bireysel düşünce kozmik güçlerle meşguldur veya konsantredir. Ama bu yol ruhsal mutluluğu elde etmenin tek yolu değildir, aynı şeyi dinsel otoriteler de iddia ederler. Yine de birçok insan için tantrik yol yeterlidir. Tantra´da önemli olan şey eşinizle yapacağınız seksüel barıştır. Öğretinin temelinde seksin bir savaş olmadığı, kesin bir anlaşma olduğu bilgisi vardır. Dinsel içeriği olmayan Tantra´da orgazmik ödül yoktur, yerine orgazmdan tümüyle sakınmak vardır. Bir erkeğin kundalini enerjisinin yumurtalıklarından fırlayarak beynine ulaştığına ve yine içeriye emilerek ziyan edilmemesi gerektiğine inanılır. Bir ayda kaç kez orgazm olunması, kadında veya erkekte kişiliğe bağlıdır, bu enerjinin kullanılması veya dışarı atılmaması tantrik bir tercihtir. Burada bazı tantracılar çok uzun zaman aralarındaki dev orgazmlara yönlenirler. Şunu bilin ki bu teknikler mistik ya da değil muhteşem bir seks için reçete değildirler. Bunlar ruhsal algının artması ve duyuların keskinleşmesini sağlarlar ve bunu muhakkak yaşarsınız. Söz konusu ruhsal algıların şekillenmesi ve gelişmeleri çeşitli doğu dinlerin ve majikal örgütlerin temelinde yer alır. Geleneksel Tantra pratikleri, beş kutsal yiyeceğin yenmesi, kundalini enerjisinin şakralara ulaşması, mavi ışığı görebilmek ve ötesinin yanısıra allegorik, dinsel, simyasal veya simgesel objelerin geçerlilikleri ve kullanımları bireysel veya örgütsel tercihlere bağlıdır, gelişmesi ise iradeye ve yeteneğe göredir. Eğer kalp şakrasının sadece kasdan oluşmuş bir pompa olmadığını anlayabilirseniz, kalbinizdeki kundalini enerjisini görebilirsiniz sonra bazen birşey olur ve o zaman kalbinize bir isim yazılır. Eğer tanrı Şiva´nın ve tanrıça Durga´nın güncel yaşamınızdan ve kültürel birikiminizden uzak ve karmaşık olduğunu düşünüyorsanız, zamanınızı onların isimlerini öğrenmeye veya heykellerini tanımaya ya da mitlerini öğrenmeye harcamayın. İsimsizlik veya tanımak, lotüs oturuşu yapabilmek veya yapamamak sizin veya eşinizin ilahi bir alana girmeniz için önemli değildir. Sadece hazır olun ve isteyin; Tantra gerekeni yapacaktır. Bir eş yaratmak Dinsel olmayan ruhsal seks anlayışı, 19. Yüzyıl´da ABD´de Dr. Alice Bunker Stockham tarafından popülize edildi. Ruhsal duyguların serbest bırakılması ve gelişmesi amaçlanarak, dinsel bağlamda kitlenmelere veya gömülmelere karşı çıkıldı. "Karezza" adlı tekniği uygulayan kişi eşinin gözlerinin içine bakıyor ve sadece tüm evrensel canlılar arasındaki seksüel birliği düşünüyor, uyanışı büyüyor ve çiftleşmenin ötesine geçilerek eşin gözlerinde tüm dünya ve kozmos görülüyor. Bu durumda kendinizi bir tür "manyetik okyanus" içinde bulabilirsiniz, size evrenin bir parçası olduğunuzu hatırlatan birşeyi hissedersiniz, bu bütünleşmeye eşlik eden seksüel deneyim yaşamın kendisidir. Eğer bir eşiniz yoksa, yapılacak şey bir eş çağırmaktır. Tibet Tantra pratiklerinde imajinatif sevgili bir "tulpa" olarak çağrılır. Tulpa´nızı ne olursa olsun, çok güzel veya seksi olarak düşlemeyin, sadece kendinize uygun tulpayı düşleyin, o size gereken kişi olacak yani öyle biri olarak yaşamınızda belirecektir. Eğer bir ilişki içindeyseniz ve Tantra ile ilgileniyorsanız, eşinize konuyu ihtiyatla açın çünkü eşiniz sizin normal seksi sevmediğinizi sanabilir veya seksüel yönden yetersiz görüldüğünü düşünebilir. Ya da eşinizin romantizmi farklıdır, biyolojik temele dayanan ruhsallıktan hoşlanmayabilir ve tartışabilir. Anlatın, öğrendiklerinizi öğretmeye çalışın ve normal seks yaşamınızda küçük değişimler yaratarak, alıştırın. Ötesi yine Tantra´ya kalacaktır. Çok sorulan Tantra soruları: Soru: Kama Sutra nedir? Eski bir evlilik öğretisine benziyor, Tantra ile ilişkisi var mı? Cevap: Kama Sutra eski moda bir kendin yap kitabıdır. Yerel kültürün inançlarıyla doludur, kadının statüsüne, evlilik kurumuna, çocuklara hatta evcil hayvanlara önem verir. 19. Yüzyıl´da batı kültürünü etkilemiş, egzotik bir seks türü olarak tanımlanmıştır. İçinde seksüel metafiziğe yer verilmez, hatta sıradan bir Amerikan porno kitabına benzetilebilir. Soru: Tantra, sadece pratikle elde edilebilir mi? Cevap: Hayır, bu kadar sıradan değil. Erkek orgazmının kontrolu dışarda kalmak şartıyla, Tantrik Yoga´nın tüm dalları ve Tantra benzeri Hindu olmayan seksüel-ruhsal pratikler benzerler, göz göze bakışmak temeldir. Bazı nefes kontrol teknikleri geneldir, yoganın bir kısmında bu olay zaten kendiliğinden oluşur. Ortak anahtar nörölojik temelde orgazm kontroludur. Tantrik Yoga´nın bazı dallarında ve bazı Tantra benzeri Hindu olmayan tekniklerde ek olarak kadın orgazmının kontroluna öncelik verilir. Bazen de, omurgaya ve vücuttaki bazı enerji noktalarına yani şakralara yükselen eterik enerjilere önem verilir. Kültürel tabulara karşı çıkıldığı da görülür, doğal beslenmeyi veya doğal sosyal ya da aile yaşamını reddeden ekoller de vardır. Hatta karışık cinsle seksüel ilişkilere giren, monogamiyi tercih eden ve bekarlığı kutsal sayanlar vardır. Bu tür yaklaşımlarda seksüel tanrıçalara tapınma da görülür, yöntem olarak seksüel eş tanrıçanın yaşayan enkarnasyonu kabul edilir, bu inanç türünde ruhsal seks pratikleri salt seks amaçlı değildir. Kısacası Tantra iyi öğrenilmeli ve benzerlerinden ayrılmalıdır. Soru: Tantra´nın etkileri ve amaçları nedir? En azından ne gibi etkiyle karşılaşılır? Cevap: Tüm tekniklerde farklı amaçlar vardır. Bu yelpaze, bir tanrıya tapınmaktan, seksüel zevke kadar yayılır. Bu bir tercihtir ve siz seçersiniz. Soru: Nerede öğrenilir? Cevap: Eski kitaplardan, bedenimizden ve sevgilimizden. Ayrıca batıda özel kurslar veriliyor. Çalışın, arayın ve bulun, dogmalardan kopun, kurtulun. Bu konuda uzman olduğunu iddia eden sayısız sahtekar vardır, astroloji, tarot ve maji alanlarında olduğu gibi... En iyi yol okumaktır... Alıntı (NOT: Uygulamaya ilişkin kısımları belirli bir yaş kitlesine hitap etmesinden dolayı buraya almadım, daha fazla bilgi edinmek isteyenler in araştırıp bulabilecekleri kaynaklar internette vb.mevcuttur) 3 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Lighthouse Yanıtlama zamanı: Ocak 16, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 16, 2008 "seninle evlendiğim vakit sana ruhumun tümünü verdim sevdiklerimi seveceğini sandım ve sevinçlerimde sevinci bulacağını hazlarımda hazzı arayacağını ey Babil’in kızı o vakitler sevgi doluydun yumuşak ve nazik şimdi ise kıskançlığınla korkunçsun ve şirretsin gözümün önünde çünkü zalimce kesip attın sevgilerimi sana duyduğum aşk kuruyana dek…" Eski Bir Yazıt Hindistan’dan Tantra Öğretisi: Uzakdoğu’nun Binlerce Yıllık Cinsel Yogası ABD’de Enhanced Biotech şirketi 2007′de piyasaya vermeyi planladığı ve boşalmayı geciktireceğini iddia ettiği yeni bir ilaç üzerinde çalışa dursun, biz, Hintli Tantra öğretisi hakkında bilgi verelim sizlere. Peki nereden çıktı şimdi demeyin. Son günlerde aldığım e-postaların çoğu stres ortamında ve kısıtlı zaman sürecinde yaşanan birliktelikler sonucu orgazm ya da ereksiyon sorunu çeken okuyucularımdan gelmekte. İşte bu nedenle bana yazan okuyucularımın sorunsuz ve mükemmel bir cinsel yaşamın sırrı olduğunu iddia ettiğim Tantra felsefesine göre yaşanacakları bir cinsellikle bu sorunlarını çözüme kavuşturacaklarını düşünüyorum. Çünkü teknoloji çağının yalnızlaştırmış insanı için bedenindeki gizli cinsel gücü kullanması, yeni ve zevk uzatan yöntemleri öğrenmesi, yüzeysel ilişkilerine, tekrarlayan tatminsizliklerine son verecektir. Tantratik yoga ile cinsel enerjiyi hayatınıza yayabilirsiniz. Özellikle Amerikalılar ve Almanlar tarafından sık kullanılan ve mükemmel cinsel yaşamın sırları ile dolu, tarih boyunca var olan ama dışarıya fazla açıklanmayan Tantra öğretisinde cinsellik bir kutsama gibi anlatılır ve bildiğimiz cinselliği çok farklı boyutlara taşır, insanı meditasyon ve pozitif enerjileri kontrol ederek çok farklı bir boyuta, bilinmeyen diyarlara taşır. Bu etkinlikte amaç; cinsel heyecanın doruğuna ulaşarak boşalmak değil cinsel heyecanın doruğunda enerjiyi dışarı atmadan çok uzun kalarak en derin gevşemenin keyfini yaşamak ve çift olarak tam bir bütün olmaktır. Bu şekilde adeta savaşıyor gibi sevişilen günümüzde kadın arka arkaya orgazm erkek ise uzun süre boşalmadan beraber olma yeteneğini kazanır. Sigmund Freud ve takipçilerinin çalışmalarından binlerce yıl önce Uzakdoğu, Hintli Tantra gibi öğretiler ile cinsellik konusundaki kompleksleri aşmış ve cinselliği yaşamın bir parçası olarak kabullenmişti. Halen ülkemizde cinsel tabucular ve toplumsal hayatımızın gönüllü ahlak polisleri insanlarımızın cinsel yaşamlarını karanlık köşelerde ve utanç içinde yerine getirmeleri için ellerinden geleni yapmaktadırlar. Batı’da cinsellik ancak Freud’dan sonra daha rahat bir şekilde açığa çıkabilmişken yıllara sonra ülkemizin durumu ne acıdır. Tantratik Yogada Cinsel Hisleri ve Dürtüleri Harekete Geçirmek İçin Yatak Odasında Olması Gerekenler *Sessiz ve gürültüden uzak bir yatak odası, *Saten kumaştan bir yatak takımı, *Çiçekler, *Renkli ve kokulu mumlar, *Her türlü taze meyve, *Sıcak çikolata, *Aromatik yağlar, *Mor veya kırmızı bir ışık, *En sevdiğiniz müzik, *Misk, yasemin, paçuli, hint sümbülü, sandal ağacı ve safran kokusu, *Tütsüler vb. Omurganın cinsel yogasında büyük bir önemi vardır. Çünkü omurga, varlığın merkezi eksenidir. Her biri farklı sinir sistemlerine bağlı olan omurlar ve omurilikten kuyruk sokumuna kadar uzanan merkezi omurilik kanalı cinsel yoga için yaşamsal bir önem taşır. Çünkü Tantratik yoga uygulamaları bu geçit boyunca "kundalini" denilen uyuyan gizemli gücü, omurganın tabanından başa doğru yükseltir. Kundalini yükselirken beyne doğru giden yoldaki, adlarına "çakra" denilen, yedi güç merkezini harekete geçirir. Çakralar Uzakdoğu bilimlerine göre insanların yaşam enerjilerini aldığı ve beden içinde döndürerek dağıttığı yerlerdir. Yedi çakra vardır ve her bir çakra yedi renge karşılık gelir. Kuyruk sokumunun olduğu kök çakra kırmızı, göbeğin iki parmak altındaki çakra sarı, göğüs kafesinin altındaki güneş çakrası sarı, kalbimizin olduğu yerdeki çakra yeşil, boğazımızın bulunduğu yerdeki çakra mavi, alnımızın ortasındaki çakra çivit ve kafamızın tepesindeki çakra mor renge sahiptir. Bu nedenle mor ışık kadın hormonlarının faaliyetini artırır, kırmızı ışık ise erkek üreme organlarını harekete geçirir. Cinsel yogada bu nedenle renkler çok önemlidir. Nefes ve renkler kadar Tantratik yogada ses ve kokularda büyük önem taşır. Alfabedeki her harfin sağladığı sesin bir enerji titreşim gücü bulunur. Örneğin "Om" sesi tüm yaradılışı kapsar. Her yaşamın kendine özgü bir kokusu bulunur. Koku cinselliği ve dini güdüleri etkilemenin en önemli yollarından biridir. Cinsellik açısından en ünlü kokulardan ve afrodizyak yönü çok güçlü olan koku misk tanesi kokusudur. Tantratik yogada en çok misk, yasemin, paçuli, hint sümbülü, sandal ağacı ve safran kokusu kullanılır. Eller için yasemin yağı, yanak ve göğüsler için paçuli, kasıklar için misk, uyluklar için sandal ağacı ve ayaklar için de safran kokusu tercih edilir. Tantratik Yoga Tantra öğretisinde önce ayakta durulup bacaklar omuz genişliğinde açılır, derin bir nefes alınır, tüm vücud bir dakika boyunca titretilir ve ardından bağdaş kurularak oturulur ve ardından gözler kapatılır. Hem stresten arınmak hem de vücuttaki cinsel noktaları düşünmenin hazzı ile meditasyona başlanır. Sık sık nefes alınıp verilir. Bu sayede tüm gergin kaslar gevşer ve bedensel rahatlama ile beraber duyarlılık artar. Cinsel hazlar ve iç huzuru sağlandıktan sonra gözler açılır ve karşılıklı oturulur. Çiftler birbirlerine sevgi dolu gözlerle bakarlar. Nefes alıp vererek nefesin vücudu terk edip tekrar vücuda dönüşünü hissetmeye çalışırlar. Gögüsleri ileride ileri geri sallanarak nefes almaya devam ederler. Cinsel hareketlenmeler hissetmek için her nefes alıp öne sallanışta üst bacak kasları gerilir ve arkaya giderken gevsetme yapılır. Sıra çiftlerin tensel temasta bulunmadan enerjilerini karşılıklı olarak birbirlerine aktarmalarına gelir. Çünkü çiftler birbirlerinin gözlerinin içine bakarak aslında ruhlarının derinliklerine bakarlar. Çiftler birbirlerinin alın ortası, iki göğüs arası, boğaz dibindeki çukur ve cinsel organlar gibi birbirlerinin özel noktalarına dokunarak ve masaj yaparak iletişim kurmaya çalışırlar. Buna "Tantra Masajı" denir.Tantra öğretisi sadece bir masaj şekli değil, vücudunuzda saklı kalmış bir çok enerjiyi açığa çıkaran, beyninizi çok daha berrak olarak çalıştıran ve sizi çok farklı diyarlara götürebilecek bir öğretidir. Bu öğretide amaç cinselliği temel enerji olarak alıp onu dönüştürmek ve yaşamı daha doyumlu bir hale getirmektir. Devamında nefes alıp verme, sallanma ve aynı nabzı paylaşmaya devam edilir. Çiftlerin yaşayacağı bu etkileşim onları şaşırtacak ve enerji alanlarının bir araya gelmesiyle birbirlerine karsı fazlasıyla hassaslaşacaklardır. Enerji aktarma işleminde esas olan tensel temastan çok spiritüel temas olmalıdır. Yani eşler daha çok birbirlerine doğrudan dokunmak yerine ellerini eşlerinin vücuduna dört santim uzaklıkta tutarak enerjilerini aktarmalılardır. Çünkü cinsel enerji en yaratıcı enerjidir, yaşam enerjisidir. Sonunda hayat verir, cana can katar, çocuklarınızı size sağlar ve sizin sonsuzlukta yaşayabilmenize imkan oluşturur. İşte bu nedenlerle soyka bedeninin gerçeğini kavrayan kişi evrenin gerçeğini de kavrayacaktır. Daha sonra çiftler yandaki resimdeki gibi kucak kucağa oturup nefes almaya devam ederken birbirlerinin nefesini paylaşırlar. Her nefes verişte tüm bedene hakim olmaya çalışırlar. Dışarı çıkan nefesi hissetmeye başladıktan sonra öpüşürler ve ağız ağıza nefeslerini paylaşırlar. Bu sayede yoğunlaşarak cinsel arzunun ve zevkin derinlerine dalarlar. Kendilerinden geçerler.Erkek enerji “shiva Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Ağustos 1, 2009 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 1, 2009 Dokumacılık sanatının ustaları, eskiden yalnız Hindistan'da yaşarmış. Tezgâhlarından dökülen kumaşlar öylesine paha biçilmez güzellikteymiş ki; onlara duyulan imreniş, günümüze kadar gelen bir deyimde insanları değerlendirirken bile unutulmamış. Hani ne derler, şöyle tek kaşı hafiften havaya kaldırıp, "hıh, şuna da bak, sanki bulunmaz Hint kumaşı!" İşte bu sanatın en çarpıcı örneğini de cinsellik alanında yaratmış Hintli ustalar. Kim bilir ilk defa hangisinin aklına gelmiş, kullandığı tahta tezgâh yerine yatağı seçmiş. Kadın tezgâhın üstünde çözgü olmuş, erkek de mekikle gidip gelen atkı. Başlamışlar birlikte dünyanın en güzel kumaşını dokumaya. Atkı ile çözgünün birleşmesinden aşka gelen ustalar, cinselliğin ateşinde yepyeni bir desen yaratmışlar. Desendeki ilâhî güzellik mükemmele yaklaştıkça, ustalar inanılmaz bir gücün gittikçe artarak kendilerini sardığını hissediyorlarmış. Yüzyıllar boyu en güzel deseni bulma çabası içinde, her usta maharetini çırağına öğreterek, cinsel enerjinin dokunmasındaki incelikleri geliştirmişler. Sonunda ortaya, kadınla erkeğin birleşmesinden doğan gücün sırlarını veren "Tantra Sanatı" çıkmış. İSTANBUL'DA BİR GURU Altı yıl önce, İstanbul'un Gümüşsuyu semtinde, bu türden dokumacılık sanatına vâkıf bir Hintli "guru"nun ilginç motiflerle bezenmiş kumaşlar dokuduğunu duyan bir arkadaşım, birlikte gidip tanışmayı önerdiğinde hemen kabul etmiştim. Dokuma sanatı kimin ilgisini çekmez ki! Ara sokağın köşesindeki apartmanın bodrum katına inip zili çaldığımızda, kış güneşi batmak üzereydi. Kısa bir bekleyişten sonra, turunculara kırmızı tonların karıştığı örtülere bürünmüş iriyarı sarışın bir genç kapıyı açtı. Arkasında duran kadınlardan ilki yirmi beşinde, diğeri ise ondan daha genç görünümdeydi. Yine aynı giysiler ve bukle bukle sarı saçlar. Çene altında elleri birleştirerek verilen selamdan sonra, anladık ki, ayakkabıları çıkarmak gerekiyor. Hollanda şivesiyle İngilizce konuşan genç adam, devamlı tebessümünü hiç bozmadan, "guru"nun içeride bizi beklediğini söyledi. Dairenin salonuna geçtik. İçeride mobilyadan eser yok. Yerlerde halı ve yaygılar, bir köşede gitar ve santura benzer bir çalgı duruyor. Loş ışık altında, duvara asılı posterlerde eski Hint resimlerinden ilginç örnekler dikkati çekiyor. Salonun ortasına bağdaş kurup yerleşmiş olan "guru" bizi gördüğünde hiç istifini bozmadı. Aniden, sanki yeni fark etmiş gibi yüzüne yayılan bir gülümseyişle, "Welcome to the temple of eternal joy and happiness, my dear friends!.." çıktı ağzından. Kelimeleri çiğnercesine şarkı söyler gibi konuşmasından Hintli olduğunu anlamamak imkânsızdı. "Ebedi neşe ve mutluluk mabedi" diye reklamını yaptığı bomboş salonda, herhalde insanı önce soğuktan nezle edip sonra neşelendiriyor, diye düşündük. Halbuki, kömür alacak paraları kalmamış. Guru, bitmeyen şarkılardan bir demet sunar gibi, sorduğumuz şeylerle hiç ilgisi olmayan uzun melodik tiradı boyunca sevgiden, doğanın güzelliklerinden, beslenmenin inceliklerinden ve yoganın sağlığa yararından dem vurarak bir saatten fazla konuştu. Arada bir durup, parmağıyla burnunun bir deliğini kapatıyor ve diğeriyle derin nefes alıp veriyordu. Bir fırsatını bulup konuyu cinsel enerjiye getirmeye çalıştık. Hintli, "Eveet, çok ilginç bir nokta" diyor ve sonra yine ayağıyla oynayarak önceki dinlediklerimizi tekrarlamaya başlıyordu. TANRILARIN İKSİRİ Bir ara içeriye elinde bir tepsi ile sarışın kadınlardan genç olanı girdi. Onun da ayakları çıplak. Üstünde de bir yığın kırmızılı turunculu bol giysiler var. Gülümseyişini hiç bozmadan bize birer bardak içki ikram etti. "Nedir bu?" dedik. Tanrıların içtiği iksirmiş. Eh, işte şimdi dokuma sanatından örnekler başlıyor, diyerek bardaklara uzandık hemen. Sarışın güzel de yanı başımıza bağdaş kurup oturdu. Tanrıların iksirini içtik. Meğer, portakal suyunun adı değişmiş, bizim haberimiz yok. Zaten akşam olmuştu, "guru"nun aynı plağı dinletmesine fırsat vermeden kalktık. Mabedin hizmetkârlarıyla kapıda selamlaşıp, ayakkabılarımızı bile bağlamadan kendimizi dışarı attık. Yolda giderken sordum, "Sen ne dedin de o kız öyle şaşırdı bir an?" Arkadaşım yurtdışında kaldığı sırada Tantra ile ilgilendiğini söylerdi. Onların cinsel tekniklerinden bazı şeyler de öğrenmiş. "O kıza Haziran ayındaki dolunayda benimle Maithuna yapıp Kundalini yaratmamızı teklif ettim" dedi. "O da ne demek öyle?" Anlaşılan, sarışın güzel hoşuna gitmiş olmalı ki, "münasip" bir dille onunla sevişmek istediğini belirtmiş. "İyi de kardeşim, Hazirana daha dört ay var. Üstelik dolunayda ne olacak? Sen yoksa kurt adam filan mısın?" İşte bu vesileyle "Tantra" türü dokuma sanatına ait bir şeyler öğrenebildim kendisinden. Ne kadarı doğrudur, bilemem. Ama, anlattıklarına bakılırsa, erkekle kadının birleşmesi atom bombasına benzer bir güç yaratıyormuş. Yeter ki usulünü bilelim. ZEVK AMAÇ DEĞİL VASITA Aslında bütün mesele sonunda gelip cinsel ilişkiye dayanıyor. Tek farkı, bu ilişkinin belirli bir amaca yönelik olarak yapılması. Sevişmenin, verdiği zevkten başka ne amacı olur, diyeceksiniz. Tantracılara göre, zevk amaç değil, vasıta. Eğer gereğince kullanılırsa, ortaya "hayat enerjisi" dedikleri üstün bir güç çıkıyor ve bu enerjiyi kullanarak ruhsal yeteneklerini geliştiriyorlar. "Guru"nun "mabet" dediği evde, o soğuğa rağmen, herkesin yalınayak dolaşması dikkatimi çekmişti. Söylentiye bakılırsa, cinsel enerjinin bedende aktif hale geçmesiyle, soğuğa karşı direnç kazanılıyormuş. Ayrıca, çıplak ayakla yere temas ederek bu enerji akımı sağlanıyormuş. Üstelik bu sadece çok basit bir örnekmiş, kazandırdığı diğer güçler yanında. Üretiliş biçiminin zevkli olması bir yana, günümüzün enerji sorununa da çare bulan bu konuya bilimsel bir ciddiyetle eğilmek gerektiğini vurgulayarak, "Şu işi daha detaylı anlatsana biraz" diye üsteledim. Efendim, biz insanlar - canlı birer varlık olarak - hayat enerjisini zaten içimizde taşıyormuşuz. Fakat, normal şartlarda bu enerji çok sönük ve âdeta uyuyan bir güç olarak gizlenmiş duruyor. Rölantide çalışan motor gibi, bu enerjinin çok küçük bir kısmını kullanıyoruz. Tantra'cılara göre, cinsel birleşme sırasında, bu enerji gizlendiği yerden çıkıp uyanıyor. Duyulan zevk ne kadar şiddetli ise enerjinin açığa çıkması da o kadar çok oluyor. Ama, o anda insan kendini zevkin sarhoşluğuna kaptırdığı için, bu enerji de bir anda dağılıp gidiyor. Bunu önlemek için bazı şartlar var. Önce, birleşecek kadınla erkeğin birbirine uyumlu enerji dalgaları yaymaları gerekiyor. Hint astrolojisi bu konuda bir sürü açıklamalarla dolu. Temel olarak, kadının ve erkeğin doğdukları anda, Güneş, Ay, Mars ve Venüs gökyüzünde nasıl duruyormuş, buna bakıyorlar. Bu uyumlu çift, erkeğin Venüs'ü ile kadının Mars'ı aynı yerde olursa gerçekleşiyormuş. Diğer bir şart, uygun zamanın seçilmesi. Bunun için de, genellikle dolunay ve yeniay dönemleri uygundur deniyor. Dolunayın âşıkları büyülemesi herhalde bu enerjiyle ilgili olsa gerek. Yeniayın ne işe yaradığını öğrenemedik, ama önemliymiş. Sonra, beslenme konusu geliyor. Tıka basa yemek yerine, acıkma hissinin olmayacağı kadar bir dolgunluk yeterli. Asıl önemlisi, barsakların iyice boşalmış olması. Şarap ve bazı baharatlar Tantracıların vazgeçemedikleri şeylerden. Et olarak sakatat ve balık yenmesi öneriliyor. Hamur işi yok denecek kadar az. Kepekli ekmeğe itibar çok. Diyelim ki, bu işe gönüllü bir çift var. Uyumlu enerji dalgaları yayıyorlar. Zamanı da iyi ayarlamışlar ve beslenmeleri aynen Tantra reçetesine göre. Şarabı içtiler, baharatlı yemeklerin dürtüsüyle bir an önce enerji üretme sevdasındalar. İşte, bu dokuma sanatının incelikleri burada başlıyor. Tantra'ya göre, hayatın sırrı dişi ve erkek ilkenin birleşmesinde yatıyor. Cinsel birleşme de yaratılışın başlangıcı sayılıyor. Kadın yer, erkek gök gibi, yer ile göğün birleşmesi de tabiatın canlanması olarak sembolize edilmiş. SEVİŞME ÂYİNLE BAŞLIYOR Kadınla erkek önce karşılıklı oturarak birbirlerine bakıyorlar. Bedenlerinin aynen tabiat gibi örtülerden arınmış olması gerekli. Düşündükleri şey, yer ile göğün birleşerek hayatı yaratışı. Bakışlar gözlerde birleşerek ilk adım atılıyor. Akıllarında tek bir bütün olma düşüncesi var. İlâhî yaratılışı birlikte yaşamak ve böylece yaratılıştaki temel gücü yakalayabilmek. Sonra, sıra dokunmaya geliyor. Önce elleriyle, kadın ve erkek karşılıklı var olduklarını hissediyorlar. Bu aşamada gözler kapalı. Kadın erkeği, erkek de kadını kendinden farklı ama bir bütünün parçası olarak iç dünyasında hissetmeye başlıyor. Dokunma aşamasında, önce eller ve sonra yaklaşan bedenlerin râyihâsında bütün duyuların coşmasıyla, birleşme isteği son haddine varıyor. Aniden heyecana kapılıp bu safha yeterince uzatılmazsa, büyü bozuluyor. Her iki taraf, karşısındakinin varlığında kendi benliğini unutacak bir düzeye gelinceye kadar beden teması devam ediyor. Öyle ki, sonunda birbirinin kollarında, dudakları ve bütün bedenleri kenetlenmiş olan çift, âdeta farkında olmaksızın cinsel birleşme durumuna geçmiş buluyorlar kendilerini. Bu durumda, kadın ve erkek birbirlerine bakarak birleşmenin mutluluğunu duyuyorlar. Bir süre hiç kıpırdamadan. Sonra, dokunacak kumaşın çözgüsü arasında gidip gelen mekiğin ritmiyle, atkı ipliği aradan geçerek yaratılış başlıyor. Kadın ile erkek bütün bedenleri ile bu ritmi uygularken, gittikçe büyüyen bir duyguyla tek bir bütün olmanın yarattığı enerjiyi hissediyorlar. Enerji gittikçe çoğalıyor. Beden ritmi ile nefes ritmi arasında tam bir uyum sağlandığında, her ikisi de o an yükselen "hayat gücü"nü içlerinde duyuyorlar. Bu güç artarak bütün benliklerini kaplıyor. Aniden beyinlerde duyulan bir şimşek parıltısı ile bütün kâinatı bir anda kendi içlerinde hissediyorlar. Şuna kısaca birlikte orgazm olmak desek, yanlış mı olur? Tantracıların ağzında hep aynı cevap: "Hayır, orgazm değil bu, sarhoşluğa kapılmak yok!" Erkek bu durumda katiyen boşalmayacak. Aksine, kadının orgazmını yavaşlatarak uzun bir süre aynı durumda kalmasını sağlayacak ki, beklenilen enerji kontrollü bir biçimde emilsin. Tantra'nın püf noktası işte bu, diyorlar. Erkeğin, boşalmadan uzun bir süre kadınla birlikte aynı orgazmı hissetmesi gerekiyor. Kadın da yavaş yavaş kabaran orgazm tufanı içinde, ağır çekimdeki bir film gibi olayın bütün detaylarını içinde duyduğu takdirde başarıya ulaşıyor. İşte bize anlatılanlar bu. Denemesi de kişinin zevkine kalmış bir şey. Birleşme bittiğinde, çiftler ayrıldıktan sonra bile, uzun bir süre içlerinde devamlı kabaran okyanus dalgalarına benzer bir duyguya kapılıyorlarmış. Bunu da enerjinin beden içindeki dolaşımı olarak yorumluyorlar - ve nedense - Tantra ile uğraşanların hepsi devamlı gülümsüyorlar. DOKUMACILIK SANATININ YATAK USTALARI isimli makaleden alınmıştır.. HALÛK AKÇAM Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Şubat 3, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 3, 2010 Tantralar, hindistanin buyuk bir bolumunde Vedalarin dahi uzerine cikmistir onem bakimindan. Hint menseili dinsel ritueller (hinduizm ve buddhizmdeki)'in ucte ikisiyle , ayurvedik ilaclarin en az yarisi tantrik prensipler cercevesindedir. Bircok degisik okul ve ogretisi olan Tantranin basit anlamda iki türü oldugu soylenebilir: Guney Hindistan Menseili olan Dakshinacarina sistemi genelde Vedalarla uyum icinde oldugu soylenir ve toplumun kabul edebilecegi calismalari ogutledigi icin daha yaygindir, bunun yaninda Vamacarina metodlari en cesur yada en aptallarin deniyecegi oldukca tehlikeli ve pek de hos karsilanmayan rituel ve teknik calismalardan olusur. Tantra doktrinleri Sankhya felsefesinden alinmistir, temel olarak Purusa (insan) ,Prakriti (Doga) ve yoga calismalarinin bazi mistik yonleri. Brahma yani tanriyi niskalpa (tanimlanmamis) ve sakalpa (tanimlanmis) olarak tanimlamislardir. Tantra tanimlanmis yani sekillenmis formuyla ilgilenir. Bes ana yaklasimini Bijamantra (kok sesi), Yantra (Arac), Shree Chakra (Konsantrasyon kaynagi, aslinda bircok sekilde cevrilebilir dilimize) ve Mudra(Durus, hareket hatta el hareketi). Her iki dusunce sistemi de (Panch Makar) Bes M'den faydalanmaktadir, bir baska yaziya ayrintilarini biraktigim bu kavramin onemini gercekten anlatmak icin kitaplar doldurmak lazim; iki okulun ayrildigi nokta bu kavramin yorumlanmasindadir. Kimilerine gore soylendigi sekilde alinmasi gereken bu kavram, bazilarina gore ise Hatha Yoga'daki bazi calismalarin alegorik isimleridir. Tantra'ya gore gercek realitenin iki yonu vardir: erkek (Siva) saf bilinci simgelemekte ve disi (sakti) enerji ve aktiviteyi simgelemektedir. Eril ve disil prensiplerin bir araya gelip yarattiklari evrenin gercek dogasi insan bedenindeyken yani halen hayattayken anlasilabilir (JivanMukti); bu acidan diger mistik ogretiler gibi olumden sonrasi ile alakali sozlerde ve vaatlerde bulunmaz belki daha da onemli bir noktasiysa bedeni reddedip, anthromorfik bir tanri imajindan gelen buyruklara gore yasama zorunlulugu getirmez. Bir anlamda sonsoz ozgurlugu simgeler. Bunu ise insan bedenini mikrokosmos ve evreniyse makrokosm olarak niteleyerek basarir: bir anlamda simya'nin temel anahtarlarindan zumrut tabletinde yazan ayni prensip yani "Burda olan her yerde var, burda olmayansa hicbir yerde yok." (Kaba ceviri oldu sanirim, Yad ihasti tad anyatra yannehasti na tat kvacit) "Yani goktekiyle yerdeki birdir." Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.