Penis Hasedi

Hep erkek olmak istedim.....

But I a girl.

Hadi bir ilki yapayım.. iyiki kızım.. yasasın kız olmak...

Ne güzel su makyaj yapmak.. ah hele yok mu temizlik sevdamız...

Bir cok konuda kızların erkekliğe özenmesine hak veriyorum. Fakat bu erkek olmayı dusunmek yada isyan etmek icin yeterli degil...

Bende cok karşılıyorum cünkü keske erkek olsam diyen kızı... ne gerek var. Oldugun gibi.yasa bence...

Buradaki sorun, kadınların erkek organına kendi uhdelerinde o boyutlarda ve fonksiyonda sahip olmak istemeleri yerine, onu elde etme isteklerinin yanında amaçladıkları asıl şeyin "erkekler gibi" onların sosyal ve kişisel yaşamda bazı konularda kendilerine kolay görünen ve/veya gıpta edilen huy ve özelliklerine sahip olmak istemeleridir diye düşünüyorum. Örneğin, bir erkek bacakları, bacaklarının şekli ve kılları için sorun duymayacağı şekilde günümüzde yaşayabilmektedir ve bacakları kıllı diye muaheze edilmemektedir. Ancak sosyal anlayış kadınlar için böyle gelişmemiştir. Keza dini ve kültürel olarak bu hususlar farklılık göstermesine rağmen günümüz dünyasında erkek egemen toplumların hakim oluşu kadınlara "erkek gibi" olmayı istetebilmektedir. Ayrıca tamamen fizyolojik zorluklar da (adet görmek, hamilelik gibi) "erkek gibi" bu zorluklara sahip olmamak kadınlarca istenebilir. Bakıldığında gerçekten de erkekler fizyolojik olarak görece daha az zorlukla karşılaşmaktadır. Sonuç olarak, olayın bir penise sahip olmak ya da olmamak olduğunu düşünmüyorum. Bu düşüncemi destekleyebilmek için daha önceki zamanlarda, yani tanrıçaya tapıldığı zamanlarda, kadınların daha güçlü, değerli ve kutsal olduğu zamanlarda erkeklerin "kadın gibi" olmak isteyip istemediğine bakmak gerekir (Burada kadınsı davranmayı kastetmiyorum, yukarıdaki açıklamalarımdaki kadın ile erkek öznelerinin yer değiştirilip düşünülmesini kastediyorum). Ama öyle bir araştırmaya maalesef girişmedim.

Kadınlar insandır,

erkekler insanoğlu. diyor bence mühim bir yazar.

tüm saklı taşların çıkarılıp, kendini "taşıyan" karyotip "insan" ve üzerinden ikisi bir arada yetili(kromozomlu) oğul'un evrilerek devam eden inşaası elohim ya da rahim kadüsesi denilen ana tanrıça kültüne doğurganlık vasfını verdiğinde yerine oturarak çocuklarının çektiği kaosu yok edeceğini düşünüyorum çünkü bu sancılar bu eşitlik hakkı için. ama hala ortada bir yılan var? bu ne için bu kaosu yenmek için! bencillik etmeyip, o elmayı bölüşselerdi belki biri içerde biri dışarıda olan tek meyve bugün günümüzde kaosa sebep olmazdı!

Yav Bununla İlgili Atasözü Bile Var

''Dünya Kadar Malın Olacağına Fındık Kadar Vajinan Olsun''

Ne Kadar Büyük Adam Olursan Ol Vajinanın Önünde Eğilmen Gerekiyor Var mı Daha Ötesi Penis de Neymiş A...

Yav Bununla İlgili Atasözü Bile Var

''Dünya Kadar Malın Olacağına Fındık Kadar Vajinan Olsun''

 

Ne Kadar Büyük Adam Olursan Ol Vajinanın Önünde Eğilmen Gerekiyor Var mı Daha Ötesi Penis de Neymiş A...

Ego yapabiliriz..

Bizim Sig bazen çok uçmuş diyorum ben psikanaliz falan filan derken.

Erkek olmayı istemekle dönemin şartlarına bakıp erkek olmanın daha ayrıcalıklı olduğunu düşünmek arasında kocaman bir fark var.

Bir kere Türk toplumunda erkekler her zaman kutsal görülmüştür. En basit örnek olarak kadına sürtük denilerek aşağılandığı konularda, erkeklere çapkın denilip gülündü. Haset etmek bu noktada çok yanlış bir terim, nitekim adaletsizlik söz konusu.

Kesip Attıracaksınız Sonunda!

Kesip Attıracaksınız Sonunda!

Kahkaha attırttın şaka maka..

Erkek olmanın o kadar fazla yükü var ki bizim toplumda. Örneğin evlilik dahilinde "kadın çalışmasa da olur." düşüncesi olabildiğince saçma. Zaten kadın çalışmayıp erkeğin eline baktığı müddetçe saygı göremez ki. Erkek de kendini bir halt zannetmeye başlar. Evin reisiyim falan filan. Ortak bir hayat yaşamaya, 2 kişi çıktığın evde reis olsan ne olacak. Şehirlerde bu bir nebze daha az ama Anadolu'yu bir gezmenizi öneririm. Tüylerinizi diken diken edebilecek derecede cahillik mevcut. (Türk toplumu ana erkil iken iyiydi. Sağol Osmanlı. )

Bu mevzu Freud'un "iğdiş edilme sendromu" diye bahsettiği bir kompleksten kaynaklanıyor.Zamanın psikanalistleri de öyle düşünüyorlardı.Ancak ,yine aynı dönemin bilim insanlarından biri olan,aynı zamanda Freud'un görüşlerini en iyi özümsemiş ve öğrenmiş bilim insanlarından biri olan Karen Horney ,aynı kompleksin kadında değil erkekte olduğunu,doğurganlıktan yoksun erkeğin iğdiş edilme kompleksi yaşadığını ortaya attı.Bana göre bu kompleks her iki cinsiyette de olabilir.Belki de bu, insanoğlunun evrimsel süreçte körleşen diğer cinsiyetinin(ki insan insan olmadan önceydi bu) etkisiz varlığı ve bu evrimsel olaydan kaynaklanan bir komplekstir.

Bu mevzu Freud'un "iğdiş edilme sendromu" diye bahsettiği bir kompleksten kaynaklanıyor.Zamanın psikanalistleri de öyle düşünüyorlardı.Ancak ,yine aynı dönemin bilim insanlarından biri olan,aynı zamanda Freud'un görüşlerini en iyi özümsemiş ve öğrenmiş bilim insanlarından biri olan Karen Horney ,aynı kompleksin kadında değil erkekte olduğunu,doğurganlıktan yoksun erkeğin iğdiş edilme kompleksi yaşadığını ortaya attı.Bana göre bu kompleks her iki cinsiyette de olabilir.Belki de bu, insanoğlunun evrimsel süreçte körleşen diğer cinsiyetinin(ki insan insan olmadan önceydi bu) etkisiz varlığı ve bu evrimsel olaydan kaynaklanan bir komplekstir.

Bir yere kadar Jung dahil Neo Freudian denen derine inmemek adına elinden gelen her şeyi ortaya dökenlerin sanatının kalıplaştırılmasının sonucundaki tartışmalardan sadece biri olarak görüyorum ben bunu. Bu konularda kalıplar ve kuralların bu şekilde kabul edilip doğru veya yanlış denemeyeceğine inanıyorum. Hepsi bu dışa karşı -tıp doktorlarına- psikolojiyi savunurken kendi içlerinde yaşadıkları sorunlar nedeniyle taraf tutma yoluna kayan bir fanatikliğe bürünüyorlar. Bu tür konularda fanatikliğe bürünmek kim ne derse desin yarası olan gocunur hesabına geliyor bana göre. İnsan bir konuya gerçekten hakim olduktan sonra onu bu şekilde mutlak doğru olarak, terimlerle somutlaştırıp dayatıyorsa orada bir sıkıntı vardır ki Freud'un hayatı bununla geçmiştir. Hoş gerçi ölümüne yakın kabullenmiştir bu yaptığı hatayı. Karen Horney de buna çok benzer bir psikoloji ile tam tersini öne sürerek aynı tuzağa düşmüştür. Jung ise bunu gören birisi olarak bu inkarlar silsilesinden kendini sıyırmıştır ve belki de bu geliştiği, yetiştiği ortam neticesinde insan doğasına bakışını enginleştirmiştir. Dediğinize katılmaktayım; dediğiniz gibi Freud'u çok iyi özümseyerek kalıpların esiri olmuştur kendisi Adler gibi. Hermafrodit kavramının ise özü çok daha derin manalara dayanmaktadır.A semboliği somutlukta B manasına gelebilir. Somutluğun A'sı soyutluğun A'sı demek değildir. Sembolik manada ve bazı zamanlar özellikle ortaçağ simyasında dahi geçmekte.

Nirvana, insan-ı kamil olmak tarzı kavramlar ile eş değer bir manaya gelmekteydi. Dişil ve eril enerjinin birleşimi ve ''ego sum qui sum'' kavramının ortaya çıkışı. Penis hasedi denen terimi o yüzden bu kadar basit tutarak tartışmak oldukça sığlık oluyor. Kalıplar basitlikte kalmaya ve ilerisini görememeye itiyor insanı. Doğru çıkılan yolda çarpılan inkar duvarı Freud gibi saygı duyulası birinin Karen Horney ile doğrudan olmasa bile(belki de doğrudan) literatürde komik bir tartışmaya girerek insan kavramını sığlaştırmakta. Üzücü kısmı burada.

Bir yere kadar Jung dahil Neo Freudian denen derine inmemek adına elinden gelen her şeyi ortaya dökenlerin sanatının kalıplaştırılmasının sonucundaki tartışmalardan sadece biri olarak görüyorum ben bunu. Bu konularda kalıplar ve kuralların bu şekilde kabul edilip doğru veya yanlış denemeyeceğine inanıyorum. Hepsi bu dışa karşı -tıp doktorlarına- psikolojiyi savunurken kendi içlerinde yaşadıkları sorunlar nedeniyle taraf tutma yoluna kayan bir fanatikliğe bürünüyorlar. Bu tür konularda fanatikliğe bürünmek kim ne derse desin yarası olan gocunur hesabına geliyor bana göre. İnsan bir konuya gerçekten hakim olduktan sonra onu bu şekilde mutlak doğru olarak, terimlerle somutlaştırıp dayatıyorsa orada bir sıkıntı vardır ki Freud'un hayatı bununla geçmiştir. Hoş gerçi ölümüne yakın kabullenmiştir bu yaptığı hatayı. Karen Horney de buna çok benzer bir psikoloji ile tam tersini öne sürerek aynı tuzağa düşmüştür. Jung ise bunu gören birisi olarak bu inkarlar silsilesinden kendini sıyırmıştır ve belki de bu geliştiği, yetiştiği ortam neticesinde insan doğasına bakışını enginleştirmiştir. Dediğinize katılmaktayım; dediğiniz gibi Freud'u çok iyi özümseyerek kalıpların esiri olmuştur kendisi Adler gibi. Hermafrodit kavramının ise özü çok daha derin manalara dayanmaktadır.A semboliği somutlukta B manasına gelebilir. Somutluğun A'sı soyutluğun A'sı demek değildir. Sembolik manada ve bazı zamanlar özellikle ortaçağ simyasında dahi geçmekte.

 

Nirvana, insan-ı kamil olmak tarzı kavramlar ile eş değer bir manaya gelmekteydi. Dişil ve eril enerjinin birleşimi ve ''ego sum qui sum'' kavramının ortaya çıkışı. Penis hasedi denen terimi o yüzden bu kadar basit tutarak tartışmak oldukça sığlık oluyor. Kalıplar basitlikte kalmaya ve ilerisini görememeye itiyor insanı. Doğru çıkılan yolda çarpılan inkar duvarı Freud gibi saygı duyulası birinin Karen Horney ile doğrudan olmasa bile(belki de doğrudan) literatürde komik bir tartışmaya girerek insan kavramını sığlaştırmakta. Üzücü kısmı burada.

Söylediklerinizin hepsi çok doğru şeyler bence de.Özellikle Freud ve devamcılarının dışa karşı savunma durumundayken kendi aralarında başka tartışmalara girdikleri fikri ilgimi çekti ve ben bu iki fikri birbirine bağladım şimdi.Bilinmez ya bilinseydi belki de şu ortaya çıkacaktı:"Psikanalizcilerin kendi içlerinde yaşadıkları tartışmalar ve ayrılıklar zamanın şartlarına göre bir savunma düzeneğiydi." Belki de şöyle düşünüyorlardı: "Eğer hepimiz tıp dünyasında şarlatan ve sözde bilimci diye iftiraya uğruyorsak işleri daha sıkı tutmalıyız ve en ufak tutarsızlık kokusu aldığımızda saldırmalıyız.".Tabi bunlar hep varsayım.

Diğer konularda da son derece haklısınız.Derinlikli incelenmesi gereken meseleler hepsi.Bilimsel dilde evrime dayandırdığım bir varsayım soyut manada bizi ortaçağ simyasına ya da antik çağ mitlerine kadar götürebilir.Gerçek bilgiye rastlantısal yollarla da ulaşılabilir:Karen Horney'nin belki de gerçekten feminist bir motivasyonla ortaya attığı önermenin ,bize meseleyi bir de geliş yönünden inceleme fırsatı sunmuş olabileceği gibi.

Güzel bir noktaya değinmişsiniz sevgili Tusit. Gerçek bilgiye rastlantısal yollarla ulaşılabilir. Mitolojik ögeler olsun, mitler olsun diğer sembolik belirtmeler, kadim bilgelik dediğimiz ekoller dahil hepsi belli başlı arketipler aracılığıyla anlamlandırılır insan kalbi ve zihni tarafından ki kaynağına da bilinçdışı deniyor.(kadim bilgelik elbette dile dökülmeyen çok daha fazlasını içerir)

Psikanaliz uygulayacak birisinin öncelikle psikanalizi kendi üstünde uygulaması gerekir veya üstünde uygulanması gerekir. Bizim sevgili üstadlarımızın bu konuda da kendilerini kandırdıkları konudan biraz anlayan herkesçe kabul görülecektir. Jung dışında kendisini ben ben olanım diye tanımlayan ve bu tanımı kalıpsallıktan ziyade altını doldurarak, kendince hakkını vererek sunan çıkmamıştır. Freud'un hayatını ''modern bilim insanlarıyla'' savaşa adamasının sebebi dünyaya çok eski kadim bir öğretiyi tekrar hatırlatmanın ve bunu modern bilime uyarlamanın değerinin farkında oluşu ve buna verdiği önem idi. Kendi ruhunu bu ekolü yücelten ve somutlaştıran bilim insanı kalıbıyla özdeşleştiren birisinin psikanalizde nereye kadar gidebileceği merak konusudur bana göre:) Karen Horney ise ''need for security'' çalışması ile saygı duyulması gereken ama ondan daha öte bir katkısı olmayan günümüz modern akademik insanların ''rank'' için yaptığı çalışmaların temelini atan bir yol izlediğinden ötürü bilime katkıdan çok zarar verenler arasındadır benim gözümde.