nevermore Oluşturma zamanı: Eylül 20, 2010 Paylaş Oluşturma zamanı: Eylül 20, 2010 Kitap için bir not: Orijinalinin olup olmadığı bilinmeyen (Engizisyon rahiplerince yapılan bir çevirisinin Vatikanda ve British Museum'da birer kopyasının bulunduğu söyleniyor) ve 8. Asırda Şam'da "Deli Arap" lakaplı Abdhul Alhzred adındaki bir Arap tarafından yazıldığı söyleniyor. Karmaşık bir lisanı, (bir kısmı Sümerce) büyüler, şimgeler ve Sümer'in Enuma Elish yaratılış destanından bölümler ve benzerlikler bulunuyor. Popüler olması fantastik resimli hikaye yazarı H. P. Lovecraft'ın "Thales of the Chutulu Mythos" kitabı ve A. Crowley'in tanıtımı oldu. Kitabın tamamının 800 sayfadan fazla olduğu söyleniyor, ama şimdi ortada dolaşanlar 150 - 200 sahife civarında. Benim çevirdiğim kitap İngilizce olan "Simon'nun tamamlanmış Necronomicon" baskısıdır ve denildiğine göre Helence orijinalinden İngilizceye çevrilmiştir. Meraklısına Küçük bir not daha : (1 Ağustos) WIKA bayramlarından LAMMAS (eski adıyla LUGHNASADH) günüdür. Toprak bize hasat ile kışa hazırlanmayı hatırlatır. Kelt Tanrısı ve Savaşçısı Lugh, Tarımsal Refahın Gizleri için düşmanının canını bağışlar. Bu nedenle Lammas ilk üç hasat kutlamalarının ilkidir. Buğday ve Mısırın ilk hasadıdır. Şeytan PAZAZU Sümer'lerin özellikle farkında oldukları Şeytan tipi örneklerinden en önemlisi idi, ve devamlı olarak oymalarında ve heykellerinde resmediyorlardı. Bu canlandırmanın nedeni, spiritüel ve ruhsal durumlarda bir belayı veya başka bir iblis önleyebilmekti. “Şeytanı yok eden Şeytan”. Kadim dünyanın insanları bizim “İblis – Şeytan - İfrit” olarak adlandırdığımız bir varlığın farkında idiler, bu açıkça Sümer Yaratılış destanında ve bir söylentiye göre var olduğu söylenen Mısırın Set tarikatında görülüyor, fakat aslında bununla en ilgili olan kısım TIAMAT'ın exorşizmidir, Cehennemin var olduğu gibi o da bir şekilde var olmuştur, ve belki de Enerjinin dişil tarafının simgesi olarak düşünürsek insan hayatı için zorunludur. Aynı zamanda MARDUK da Canavarın Denizden çıkmasının sorumlusudur, Sümer ananelerine göre Canavar ölmedi, fakat dünya yüzeyinin hemen altında uykuda ve rüyadadır, güçlü, kudretli, tehlikeli ve gerçek. Bilgili biri tarafından bu Güçler açığa çıkarılabilir, “kimin Leviathan'nı uyandırmaya yeteneği vardır.” Her ne kadar Hristiyan dini Şeytanın Tanrıya göre daha alt derecede olduğu ve yalnızca O'nun amaçları için var olduğu konusunda uzun mesafeler kazanmışsa da, Ayartan Adam gibi, Sümer ananeleri “Şeytan” kişiliğini pek çok Kadim Tanrının arasında en eskisi olduğunu tasdik ediyor. Halbuki Hristiyan dini Lucifer'in cennetteki bir asi olduğunu ifade ediyor, Tanrının lütfü ile aşağılara düşmüştür, katı Musevi-Hristiyan dini inançlarının aksine, esas hikaye MARDUK'un bir asi olduğu ve diğer evrenlerde dünyalar yaratmak için Kadim Tanrılardan ayrıldığıdır. Açıkça, ebeveynlerinin halen Güc'ü, Esas Kuvveti, İlk Büyü'yü, O'nun babası oldukları için, ellerinde tutmalarına ve kendi yararları için kullanmalarına rağmen, Kıdemli Tanrılar ebeveynleri tarafından kavranamayan kaçınılmaz bir bilgeliğe sahiptiler. Genel olarak Büyü Salonunda bulunan tüm bilgeliğin, Güç'ün gerekli ilavesi olmadan, faydasız olduğu kabul edilmektedir. Tanrıçaya ve Şeytana verildiği gibi bu Güç için de birçok isim verilmiştir, fakat Çinliler bunu Ejder ile sembolleştirmiştir. Bu Niyet'in kuvvetidir, bundan dolayı, insan bilinci, kendi varlığına, bedenini meydana getiren bio-kimyasal maddeden daha güvenilirdir. Ruhun hayati parçaları meydana getirdiği her zaman bilinmesine rağmen, Psikolojinin kabul etmemeye karar verdiği noktada - davranışçıların yalancı-bilimsel deneyimlerine ve kendi düşüncelerine göre bunu kökünden halletmek için beyhude teşebbüsleri arasında, Bilim neredeyse Niyet'in olduğunu kabul etmeye yaklaşmış ve bizi Koestler'in The Gost In The Machine kitabındaki “beyaz fare ve güvercinler” ile karşı karşıya bırakmıştır. Kadim Büyünün kız kardeşi olan Bilim,beynin spiral kıvrımlı maddesinde çok da göze çarpmayan insana ait olan potansiyeli fark etmeye başladı. Doğal olaylardan heybetli güçlerin geliştirildiği bir zamanda, büyücüler gibi Şeytan ile karanlık işler yapmakla itham edilemedi, çünkü Bilim, suçlanamaz bir masumiyet düzeyine yükseldi. Papa bir hava aracı ile yolculuk yapmıştır. Kardinaller, Güney Asya'daki savaş alanlarının üstünde helikopterle uçtular, dünyayı teknolojinin gelişmesi için zorladılar ve İsa'ya dua ettiler; sanayileşmemiş zayıf insanları ve Şeytanı lanetlediklerini duyurdular. Ecce Qui Tollit Peccata Mundi. Ve İngilterede, Anglikan Kilisenin evinde, bir rock grubu Şeytan için “sempati” şarkıları söyledi. PAZAZU, TIAMAT, Yedi Ölümcül Günah. Lovecraft'ın korkusu. Crowley'in övgüsü. Ay yüzeyine ayak basmak insanın tanrısal bedeni ile yeni potansiyel bir güç elde etmesi, doğayı değiştirmesi – ve tabi ki nükleer silahlar yolu ile – kendini, Kıdemli Tanrılara göstermesinin sembolü oldu. Kadim Tanrıların binlerce yıldır bekleyen gücünü yakaladıkları zaman şimdidir. Gelecek yüzyıl insanlığa korkunç bir güç ve sorumluluk getirecek, dış evrenlerin ürkütücü kapılarını çalmaya, IGIGI'yi, ABSU'yu dışarıda bırakan duvarlara erişmeye yaklaşacak. Ve bir gün, NECRONOMICON'un yardımı olmadan, İnsan Irkı duvarı yıkacak ve Kadim Tanrılar bir kez daha hüküm sürecek. Alternatif bir ihtimal da mevcuttur; Ay'a ayak basmakla, Dışarıya karşı korumamızı güvenceye almak nedeniyle Eski Ahid'i yeniden yazma durumuna geldik. Mademki “tanrılar kayıtsızdır”, onların yarattıkları olarak, semavi kürelerini adımlarken bize karşı olan kadim yükümlülüklerini hatırlatıyoruz. Bu sebeple, insanlığın en eski Sözleşmesi olan “Emerald Tablet – Zümrüt Çizelge” deki “Yukarısı olduğu gibi, aşağısı da aynıdır”. Çevresinin doğasını alt eden insanın gücü, aynı anda iç doğasının -kendi zihninin, kendi ruhunun, özünün, canının- efendisi olma yeteneğini de geliştirmelidir. Belki o zaman, Ay'a ayak basma, insanlığın ilk toplu kabul töreni olacak, “merhametsiz semavi ruhların” ırkının ötesine bulunan hayırlı Güce bir adım daha yakına getirecek, ve bilgi Cehennemini geçecektir. Ancak, büyülü hünerlere eşlik eden okült güçlerin yalnızca bir süs olduğunu hatırlaması lazım, engellerin belirtileri Mükemmellik Yolunda alt edilecek, ve kendileri bunların peşinden koşmamaları gerekir çünkü orada gerçek Ölüm yatar. Dünyanın bir savaştan geçtiği ve tehditkar bir şekilde diğerine doğru gittiğinde Lovecraft bu İblis'i gördü. Crowley buna hazırlandı ve bize bir formül sağladı. Deli Arap bir vizyonla her şeyi gördü ve yazdı. Belki de zamanının en gelişmiş ustalarındandı, bugün, Sezginin anlayabileceği bir lisanla bize söyleyecek bir şeyleri vardı muhakkak. Yine de ona “Deli” dediler. Kozmik köprüdeki ölüm-kalım oyununda, Neitzsche, Artaud ve Reich'i sonraki dördüncü sırada Deli Arap eşlik etmektedir. Hepsi de insanlığın Toplum dedikleri kalabalığın deliliğine ağlayan seslerdi, ve sürgün edildiler, taşlandılar, ve akli olarak yaşama uygun olmadıkları farz edildi. Fakat onlar için Adalet, Devlet Gemisi ile Aziz Peter Gemisi'nin yalnız Ahmakların Gemisi olduğunun farkına vardığımızda gelecek – sonsuz okyanusu önemsemeyip, denizlerde yıldızlarla yönlerini bulan Kaptanların olduğu – ve o zaman, yolculuğumuza rehberlik etmeleri için Tutuklulara bakmamız gerekecek. Oradadır, daima, ve Cthulhu çağırıyor. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.