Jethro Oluşturma zamanı: Ekim 17, 2010 Paylaş Oluşturma zamanı: Ekim 17, 2010 29 Eylül 1981 tarihli New York Times'da çıkan bir habere göre, Rusya'daki Kola yarımadasında ve Azerbaycan'da yapılan delgi deneylerinde hiç alışılmamış bir olayla karşılaşılmıştı. 10km derinliğe ulaşıldığında sıcaklığın artması beklenirken, aniden ısının düştüğü gözlemlenmişti. Bunun dışında yedi km. den fazla derinde fosil mikroorganizmalara rastlanmıştı ki bu, bugüne kadar dünyamızın yapısıyla ilgili olarak ortaya atılan bütün teorilere ters düşüyordu. Dünyamızın içindeki ısının kaynağı ya başka bir şeydir, yahutta dünyamızın içi sanıldığı gibi çok sıcak değildir. Ayrıca A.B.D'nin Güney Georgia eyaleti Surrency şehrinde bir jeolojik formasyona rastlanmıştı ki bu, bugüne kadar dünyamızda rastlanmayan bir bulgu idi. Jeologlarca ''Surrency Bright Spot'' diye adlandırılan bölgede 14,5 km. derinlikte 200 milyon yıllık eski bir su rezervine rastlanmıştı. Adı geçen su rezervuarı ve daha önce belirtilen Rusya'da elde edilen sonuçlar, jeologları bugüne kadar kabul edilen dünyanın yapısı ile ilgili modeli gözden geçirmeye mecbur etti. Bugüne kadar geçerli olan modele göre, 14,5 km. derinlikte yüksek ısı ve basınç altında hiçbir sıvının mevcut olmaması gerekirdi. Cornell Üniversitesinde'nden Prof. Dr. Larry Brown'ın açıklamalarına göre, bulunan sıvı petrol değil, su idi. Brown açıklamalarına şöyle devam ediyordu. "Gerçekten bulunan sıvı su ise, bunun anlamı bugüne kadar dünyanın yapısı ile ilgili bütün teorilerin altüst olduğudur. Bu buluntu bize dünyanın kabuğunun şekillenmesi ile ilgili olarak, suyun rolünün göz önüne alınmasını icabettiriyor. "(Vanguard Sciences, 17 nisan 1991) Buradan çıkan sonuç, dünya kabuğunun bugüne kadar bilim çevrelerince kabul edildiği gibi sert ve sıcak olmadığıdır. Harvard Universitesi araştırmacılarının jeokimyasal analizleri sonucu, sıvı magmanın doğrudan dünya yüzeyinin altına kadar ulaşabildiği, diğer yandan 700-1100 km. derinlikte katı kütlenin mevcut olduğunu ortaya çıkmıştır. Bu araştırma sonuçları bize, dünyanın içinde katı maddenin mevcut olduğunu ve 700-1100 km. derinlikten itibaren başladığını göstermektedir. Dünya yüzeyinden bu katı kütleye kadar soğuk ve katı bağlantılar vardır. İç Dünya Teorisine göre, dünya kabuğu takriben 1200 km. kalınlığında ve içinde "İç Dünya" ya uzanan tünel sistemi bulunmaktadır. İç dünya 1200 km.lik dünya kabuğunun iç tarafında bulunmaktadır. Kolombiya Üniversitesinden Paul G. Richards ve Xiaodong Song adlı sismologların, Lamont Doberty Earth Observatorium (Newyork) da tesbit ettiklerine göre, dünyanın içi, gezegenin geri kalan kısmından daha hızlı hareket ediyordu. Araştırmacılara göre, içteki katı çekirdek dıştaki sıvı dış kabuğun içinde dönebiliyordu. Dünyanın çekirdeği daha hızlı hareket edebildiğine göre, ya yerçekim gücü ile ortada bağımsız bir şekilde salınabiliyor ya da onu çevreleyen kütle ona basınç uygulayamıyordu. Bu çekirdek, Kolombiya Üniversitesi sismologlarının "İç Dünya" teorisine göre, "İç Güneş" olarak adlandırılıyor. Ayrıca bugüne kadar geçerli olan, dünyanın kabuğunun 60 km. kalınlığında ve altında sıvı kaya tabakası mevcut olduğu teorisinin, yanlış olduğu ortaya çıkmıştır California'lı ve Illionis'li Jeofizikçiler bir deprem analizi sırasında 400 km. derinlikte dünyanın kabuğunu oluşturan sert kaya tabakasına rastlamışlardı. Jeofizikçilerin hesaplamalarına göre dünyanın katı tabakasının kalınlığı 250 km. idi. Bu kalın iç kabuk, acaba İç dünya'nın boş küresini mi oluşturuyor? Kaynak : Yeraltındaki Gizli Dünyalar kitabı Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
fairytale Yanıtlama zamanı: Ekim 17, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 17, 2010 kaynak gösterdiğiniz kitabı okumuştum ve içinde gerçekten ilginç şeyler yazıyor.hani bunlar doğruysa okulda bize öğretilenler ne diyorsunuz. güzel paylaşım teşekkürler Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Jethro Yanıtlama zamanı: Ekim 17, 2010 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 17, 2010 Bunlar doğruysa eğer okulda bize anlatılanlar orayı bilmemizi istemeyenlerin yalanlarıdır. Ben teşekkür ederim. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
mewtwo Yanıtlama zamanı: Ekim 17, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 17, 2010 bence bu söylenenler doğru olabilir çnkü eskiden kalma yaratılış planında bazı sorulara cevap bulunamıyor Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
AgainWeRise Yanıtlama zamanı: Ekim 17, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 17, 2010 Öncelikle güzel bir paylaşım teşekkür ederim. Fakat artık umursamıyorum çünkü anlayamıyorum. Bu kadar kargaşanın nasıl orya çıktığını anlayamıyorum. Tanrıysa tanrı nasıl var oldu? Tanrıyı kim yarattı? yada onu yaratanı kim yarattı bu böyle gider. hiç birşey bulamıyorum. Herşeyden şüphe eder oldum. Belkide yaşamıyoruzdur ne dersiniz? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KemStruo Yanıtlama zamanı: Ekim 17, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 17, 2010 aslında şuan doğduk şuan ölüyoruz herşey bi anda oluyo biz sadece yvaş yavaş algılıyor ve yaşıyoruz Yanii..... Ruhum Şad Olsun Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
fairytale Yanıtlama zamanı: Ekim 17, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 17, 2010 Öncelikle güzel bir paylaşım teşekkür ederim. Fakat artık umursamıyorum çünkü anlayamıyorum. Bu kadar kargaşanın nasıl orya çıktığını anlayamıyorum. Tanrıysa tanrı nasıl var oldu? Tanrıyı kim yarattı? yada onu yaratanı kim yarattı bu böyle gider. hiç birşey bulamıyorum. Herşeyden şüphe eder oldum. Belkide yaşamıyoruzdur ne dersiniz? şüphe etmek iyidir 'belki de yaşamıyoruzdur' dan kastınız varolmadığımızsa,varolduğumuzu söyleyebilirim fakat belki de bu durumda asıl soru varolup olmadığımız değil ne olup olmadığımızdır yani gerçekten etten kemikten miyiz yoksa belki de bir rüyadayızdır tabi bunların paylaşılan konuyla bir ilgisi yok Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Jethro Yanıtlama zamanı: Ekim 17, 2010 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 17, 2010 Öncelikle güzel bir paylaşım teşekkür ederim. Fakat artık umursamıyorum çünkü anlayamıyorum. Bu kadar kargaşanın nasıl orya çıktığını anlayamıyorum. Tanrıysa tanrı nasıl var oldu? Tanrıyı kim yarattı? yada onu yaratanı kim yarattı bu böyle gider. hiç birşey bulamıyorum. Herşeyden şüphe eder oldum. Belkide yaşamıyoruzdur ne dersiniz? Bende bir ara böyleydim herşeyden şüphe ederek yaşıyordum. Öncelikle sahip olduğumuz yapı her düşünceyi düşünmeye, anlamaya, algılamaya el vermiyor. Sınırlarımız var yani. Bunun farkında olarak düşün bazı şeyleri. Şüphelenmelisin fakat şüphelerin mantıklı olmalı. Neden şüpheleniyorum ?, Şüphelerim fazlamı ?, Şüphelenmelimiyim ? gibi sorular sormalısın kendine eğer ki herşeyden şüphelenmen seni rahatsız ediyorsa veya hiç birşeyi bulamaz hale geldiysen. Şüphelerinin üzerinde uzun uzun düşün yani. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.