Epiphanes Oluşturma zamanı: Kasım 13, 2010 Paylaş Oluşturma zamanı: Kasım 13, 2010 ON EMİR Yahudilerin ve Hristiyanların Kutsal kabul ettiği kitaplardan ilk olarak Mısır’dan Çıkış ya da Çıkış ismiyle geçen kitabında yer alır. Aşağıdaki tüm alıntılar Hristiyanların tamamının Kutsal kabul ettiği kitaplardan alınmıştır. Ben bu şeylerden üçünü amacım için seçmeyi yeterli buldum: Bir tanesi, Tanrı’nın birliğini anlatır. "Benden başka tanrın olmayacak.” (Çıkış 20:3) Bu kitabı hem Yahudiler hem de Hristiyanlar kabul eder. Tanrı Tek’tir. "Dinle, ey İsrail! Tanrımız RAB tek RAB'dir.” (Yasa’nın tekrarı 6:4) Bu kitabı da hem Yahudiler hem de Hristiyanlar kabul eder. Tanrı Tek’tir. Tanrı’nın tekliğini anlatan iki inancın da kabul ettiği bir başka kitap Isaiah/İşaya/Yeşeya’dır: "Ben, yalnız ben RAB'bim, Benden başka kurtarıcı yoktur.” (Yeşeya 43:11) “Konuşun, davanızı sunun, Birbirinize danışın. Bunları çok önceden duyurup bildiren kim? Ben RAB, bildirmedim mi? Benden başka Tanrı yok, adil Tanrı ve Kurtarıcı benim. Yok benden başkası.” (Yeşeya 45:21) Buraya kadar sorun yok. Sorunu Hristiyanlar çıkarır: "... Tanrı'ya iman edin, bana da iman edin.” (Yuhanna 14:1) İki varlığa birden iman öneren bir İsa sözkonusudur yukarıda! Neyse ki bu iki varlık iki varlık olmasının yanısıra birdirlerdir: “Ben ve Baba biriz.” (Yuhanna 10:30) Demek ki sorun yok! Şimdi bir başka emri ele alalım. Sabbath (Şabat) günü dinlenmek zorunludur. Neden “Her Şeye Gücü Yeten Adonai” olan Tanrı 6 günde Kainatı yaratıp 7.gün dinlenmiştir. Dinlenmezseniz öldürtür. Bugün Yahudilerin Cumartesi günüdür. Sonra Hristiyanlar araklayıp düzelterek Kutsal bir Pazar, ardından da Müslümanlar araklayıp düzelterek bir başka Kutsal olan Cuma “yaratır”lar. Her neyse! Ben Gökhan diyorum ki perşembeleri dinlenirim, hepiniz dinlenin, dinlenmeyi de gebertin. Taşalayarak gebertin onu. Neden yapmaz kimse? Ben Tanrı değilim çünkü, ben altın yumurtlayan tavuk değilim çünkü. Yahudilerin sayısız cinayetine neden olan emre dönelim. Yine Çıkış kitabındayız. "Şabat Günü'nü* kutsal sayarak anımsa. Altı gün çalışacak, bütün işlerini yapacaksın. Ama yedinci gün bana, Tanrın RAB'be Şabat Günü olarak adanmıştır. O gün sen, oğlun, kızın, erkek ve kadın kölen, hayvanların, aranızdaki yabancılar dahil, hiçbir iş yapmayacaksınız.” (Çıkış 20:8-10) Yahudiler için sorun yok. Ama her şey gibi Yahudilerin de Tanrı’sı olan İsa böyle düşünmüyor: “Bir Şabat Günü* İsa ekinler arasından geçiyordu. Öğrencileri başakları koparıyor, avuçlarında ufalayıp yiyorlardı. Ferisiler'den bazıları, "Şabat Günü yasak olanı neden yapıyorsunuz?" dediler. İsa onlara şöyle karşılık verdi: "Davut'la yanındakiler acıkınca Davut'un ne yaptığını okumadınız mı? Tanrı'nın evine girdi, kâhinlerden başkasının yemesi yasak olan adak ekmeklerini* alıp yedi ve yanındakilere de verdi." Sonra İsa onlara, "İnsanoğlu* Şabat Günü'nün de Rabbi'dir" dedi. Bir başka Şabat Günü İsa havraya girmiş öğretiyordu. Orada sağ eli sakat bir adam vardı. İsa'yı suçlamak için fırsat kollayan din bilginleriyle Ferisiler, Şabat Günü hastaları iyileştirecek mi diye O'nu gözlüyorlardı. İsa, onların ne düşündüklerini biliyordu. Eli sakat olan adama, "Ayağa kalk, öne çık" dedi. O da kalktı, orta yerde durdu. İsa onlara, "Size sorayım" dedi, "Kutsal Yasa'ya göre Şabat Günü iyilik yapmak mı doğru, kötülük yapmak mı? Can kurtarmak mı doğru, öldürmek mi?" Gözlerini hepsinin üzerinde gezdirdikten sonra adama, "Elini uzat" dedi. Adam elini uzattı, eli yine sapasağlam oluverdi. Onlar ise öfkeden deliye döndüler ve aralarında İsa'ya ne yapabileceklerini tartışmaya başladılar.” (Luka 6: 1-11) Yine “adilik” yapan sadece Hristiyanlar. Çünkü Luka kitabına sadece Hristiyanlar inanıyor. Sorun da Hristiyanların. Hem Çıkış kitabı hem de Luka kitabı nasıl doğru olabilir? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Epiphanes Yanıtlama zamanı: Kasım 13, 2010 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 13, 2010 On emir’den seçtiğim son emir Tanrı’nın en popüler emri: "Zina etmeyeceksin.” (Çıkış 20:14) Hristiyanlar yine sorun çıkarıyor! Tanrı beden alıp şehvetperest bir kadına yardımcı olmaya çalışıyor. Her şehvetperest kadına ya da her namuslu kadına değil ama! Giderken Samiriye'den geçmesi gerekiyordu. Böylece Samiriye'nin Sihar denilen kentine geldi. Burası Yakup'un kendi oğlu Yusuf'a vermiş olduğu toprağın yakınındaydı. Yakup'un kuyusu da oradaydı. İsa, yolculuktan yorulmuş olduğu için kuyunun yanına oturmuştu. Saat* on iki sularıydı. Samiriyeli* bir kadın su çekmeye geldi. İsa ona, "Bana su ver, içeyim" dedi. İsa'nın öğrencileri yiyecek satın almak için kente gitmişlerdi. Samiriyeli kadın, "Sen Yahudi'sin, bense Samiriyeli bir kadınım" dedi, "Nasıl olur da benden su istersin?" Çünkü Yahudiler'in Samiriyeliler'le ilişkileri yoktur. İsa kadına şu yanıtı verdi: "Eğer sen Tanrı'nın armağanını ve sana, 'Bana su ver, içeyim' diyenin kim olduğunu bilseydin, sen O'ndan dilerdin, O da sana yaşam suyunu verirdi." Kadın, "Efendim" dedi, "Su çekecek bir şeyin yok, kuyu da derin, yaşam suyunu nereden bulacaksın? Sen, bu kuyuyu bize vermiş, kendisi, oğulları ve davarları ondan içmiş olan atamız Yakup'tan daha mı büyüksün?" İsa şöyle yanıt verdi: "Bu sudan her içen yine susayacak. Oysa benim vereceğim sudan içen sonsuza dek susamaz. Benim vereceğim su, içende sonsuz yaşam için fışkıran bir pınar olacak." Kadın, "Efendim" dedi, "Bu suyu bana ver. Böylece ne susayayım, ne de su çekmek için buraya kadar geleyim." İsa, "Git, kocanı çağır ve buraya gel" dedi. Kadın, "Kocam yok" diye yanıtladı. İsa, "Kocam yok demekle doğruyu söyledin" dedi. "Beş kocaya vardın. Şimdi birlikte yaşadığın adam kocan değil. Doğruyu söyledin." Kadın, "Efendim, anlıyorum, sen bir peygambersin" dedi. "Atalarımız bu dağda tapındılar, ama sizler tapılması gereken yerin Yeruşalim'de olduğunu söylüyorsunuz." İsa ona şöyle dedi: "Kadın, bana inan, öyle bir saat geliyor ki, Baba'ya ne bu dağda, ne de Yeruşalim'de tapınacaksınız! Siz bilmediğinize tapıyorsunuz, biz bildiğimize tapıyoruz. Çünkü kurtuluş Yahudiler'dendir. Ama içtenlikle tapınanların Baba'ya ruhta ve gerçekte tapınacakları saat geliyor. İşte, o saat şimdidir. Baba da kendisine böyle tapınanları arıyor. Tanrı ruhtur, O'na tapınanlar da ruhta ve gerçekte tapınmalıdırlar." Kadın İsa'ya, "Mesih denilen meshedilmiş* Olan'ın geleceğini biliyorum" dedi, "O gelince bize her şeyi bildirecek." İsa, "Seninle konuşan ben, O'yum" dedi. Bu sırada İsa'nın öğrencileri geldiler. O'nun bir kadınla konuşmasına şaştılar. Bununla birlikte hiçbiri, "Ne istiyorsun?" ya da, "O kadınla neden konuşuyorsun?" demedi. Sonra kadın su testisini bırakarak kente gitti ve halka şöyle dedi: "Gelin, yaptığım her şeyi bana söyleyen adamı görün. Acaba Mesih bu mudur?" Halk da kentten çıkıp İsa'ya doğru gelmeye başladı. Bu arada öğrencileri O'na, "Rabbî*, yemek ye!" diye rica ediyorlardı. Ama İsa, "Benim, sizin bilmediğiniz bir yiyeceğim var" dedi. Öğrenciler birbirlerine, "Acaba biri O'na yiyecek mi getirdi?" diye sordular. İsa, "Benim yemeğim, beni gönderenin isteğini yerine getirmek ve O'nun işini tamamlamaktır" dedi.(Yuhanna 4:4-34) Tamam mı? Tanrı’nın biricik oğlu ve yine de Tanrı olan İsa’nın işi bir şehvetperest kadına yardımdı. Tamam? Hristiyanlar öyle, ama Yahudiler itiraz edebilir, çünkü onlar Yuhanna Müjde’sine inanmıyor. Öyleyse barıştıralım onları, anlaşıversin milyon mudur, milyar mıdır… Anlaştıralım Zombie’lerimizi. Hikaye Davut peygamberin hayatından olsun. Süleyman’ın babası olan Davut peygamberden. Oğlu gibi kendisi de uçkuruna düşkün olan biriydi Davut peygamber. Bakın, Süleyman gibi Tanrı’nın Kutsalı olan Davut insanın içine ne şüpheler düşürüyor? Alıntılarımı 1. Ve 2. Samuel kitabından yapacağım. İki inancın da Kutsal kabul ettiği kitaplar olan Birinci ve İkinci Samuel’den. Ama yine de milyar insana verilen bir anahtar yeralmayacaktır. Milyon peki? Sanmıyorum. Yorumsuzca… 1Sa 16:12 İşay birini gönderip oğlunu getirtti. Çocuk kızıl saçlı, yakışıklı, gözleri pırıl pırıl bir delikanlıydı. RAB Samuel'e, "Kalk, onu meshet. Seçtiğim kişi odur" dedi. 1Sa 17:50 Böylece Davut Filistli Golyat'ı sapan ve taşla yendi. Elinde kılıç olmaksızın onu yere serdi. 1Sa 17:51Sonra koşup üzerine çıktı. Golyat'ın kılıcını tutup kınından çektiği gibi onu öldürdü ve başını kesti. Kahraman Golyat'ın öldüğünü gören Filistliler kaçtılar. 1Sa 17:52İsrailliler'le Yahudalılar kalkıp Gat'ın girişine ve Ekron kapılarına kadar nara atarak onları kovaladılar. Filistliler'in ölüleri Gat'a, Ekron'a kadar Şaarayim yolunda yerlere serildi. 1Sa 17:53Filistliler'i kovaladıktan sonra geri dönen İsrailliler Filist ordugahını yağmaladılar. 1Sa 17:54Davut Filistli Golyat'ın başını alıp Yeruşalim'e götürdü, silahlarını da kendi çadırına koydu. 1Sa 17:55Saul, Davut'un Golyat'la dövüşmeye çıktığını görünce, ordu komutanı Avner'e, "Ey Avner, kimin oğlu bu genç?" diye sormuştu. Avner de, "Yaşamın hakkı için, ey kral, bilmiyorum" diye yanıtlamıştı. 1Sa 17:56Kral Saul, "Bu gencin kimin oğlu olduğunu öğren" diye buyurmuştu. 1Sa 17:57Davut Golyat'ı öldürüp ordugaha döner dönmez, Avner onu alıp Saul'a götürdü. Golyat'ın kesik başı Davut'un elindeydi. 1Sa 17:58Saul, "Kimin oğlusun, delikanlı?" diye sordu. Davut, "Kulun Beytlehemli İşay'ın oğluyum" diye karşılık verdi. 1Sa 18:1 Saul'la Davut'un konuşması sona erdiğinde, Saul oğlu Yonatan'ın yüreği Davut'a bağlandı. Yonatan onu canı gibi sevdi. 1Sa 20:1 Davut Rama'nın Nayot Mahallesi'nden kaçtıktan sonra Yonatan'a gitti. Ona, "Ne yaptım? Suçum ne?" diye sordu, "Babana karşı ne günah işledim ki, beni öldürmek istiyor?" 1Sa 20:2Yonatan, "Bu senden uzak olsun, ölmeyeceksin!" diye yanıtladı, "Babam bana bildirmeden ister büyük, ister küçük olsun hiçbir iş yapmaz. Neden bunu benden gizlesin? Olmaz öyle şey!" 1Sa 20:3Ancak Davut ant içerek, "Senin beni sevdiğini baban çok iyi biliyor" diye yanıtladı, "'Yonatan ne yapacağımı bilmemeli, yoksa üzülür diye düşünmüştür. RAB'bin ve senin yaşamın hakkı için derim ki, ölüm ile aramda yalnız bir adım var." 1Sa 20:4Yonatan Davut'a, "Ne dilersen dile, senin için yaparım" diye karşılık verdi. 1Sa 20:30 Saul Yonatan'a öfkelenerek, "Seni sapık ve dikbaşlı kadının oğlu!" diye bağırdı, "İşay'ın oğlunu desteklediğini bilmiyor muyum? Bu kendin için de, seni doğuran annen için de utanç verici. 2Sa 1:12 Kılıçtan geçirilen Saul, oğlu Yonatan ve RAB'bin halkı olan İsrailliler için akşama dek yas tutup ağladılar, oruç* tuttular. 2Sa 1:26 Senin için üzgünüm, kardeşim Yonatan. Benim için çok değerliydin. Sevgin kadın sevgisinden daha üstündü. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Epiphanes Yanıtlama zamanı: Kasım 13, 2010 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 13, 2010 Ya anahtar? Verebilir miyim ben? Bunu yapabilecek gücüm var mı? Hayır ama anahtarın üzerinde durduğu bir kapı var. Oraya götüren yola ışık tutmaya, buna gücüm var: İsa onlara benzetmelerle birçok şey öğretiyordu. Öğretirken, "Şunu dinleyin" dedi. "Ekincinin biri tohum ekmeye çıktı. Ektiği tohumlardan kimi yol kenarına düştü. Kuşlar gelip bunları yedi. Kimi, toprağı az kayalık yerlere düştü. Toprak derin olmadığından hemen filizlendi. Ne var ki, güneş doğunca kavruldular, kök salamadıkları için kuruyup gittiler. Kimi, dikenler arasına düştü. Dikenler büyüdü, filizleri boğdu ve filizler ürün vermedi. Kimi ise iyi toprağa düştü, büyüyüp çoğaldı, ürün verdi. Bazısı otuz, bazısı altmış, bazısı da yüz kat ürün verdi." Sonra İsa şunu ekledi: "İşitecek kulağı olan işitsin!" Onikiler'le* öbür izleyicileri İsa'yla yalnız kalınca, kendisinden benzetmelerin anlamını sordular. O da onlara şöyle dedi: "Tanrı'nın Egemenliği'nin sırrı sizlere açıklandı, ama dışarıda olanlara her şey benzetmelerle anlatılır. Öyle ki, 'Bakıp bakıp görmesinler, Duyup duyup anlamasınlar da, Dönüp bağışlanmasınlar.'" İsa sonra onlara, "Siz bu benzetmeyi anlamıyor musunuz?" dedi. "Öyleyse bütün benzetmeleri nasıl anlayacaksınız? Ekincinin ektiği, Tanrı sözüdür. Bazı insanlar sözün ekildiği yerde yol kenarına düşen tohumlara benzer. Bunlar sözü işitir işitmez, Şeytan gelir, yüreklerine ekilen sözü alır götürür. Kayalık yerlere ekilenler ise, işittikleri sözü hemen sevinçle kabul eden, ama kök salamadıkları için ancak bir süre dayanan kişilerdir. Böyleleri Tanrı sözünden ötürü sıkıntı ya da zulme uğrayınca hemen sendeleyip düşerler. Yine bazıları dikenler arasında ekilen tohumlara benzerler. Bunlar sözü işitirler, ama dünyasal kaygılar, zenginliğin aldatıcılığı ve daha başka hevesler araya girip sözü boğar ve ürün vermesini engeller. İyi toprağa ekilenler ise, sözü işiten, onu benimseyen, kimi otuz, kimi altmış, kimi de yüz kat ürün veren kişilerdir." Onlara, "Kandili, tahıl ölçeğinin ya da yatağın altına koymak için mi getirirler?" dedi. "Kandilliğe koymak için değil mi? Gizli olan ne varsa, açığa çıkarılmak üzere gizlenmiştir; saklı olan ne varsa, aydınlığa çıkmak üzere saklanmıştır. İşitecek kulağı olan işitsin!" İsa şöyle devam etti: "İşittiklerinize dikkat edin! Hangi ölçekle verirseniz, aynı ölçekle alacaksınız. Hatta size daha fazlası verilecek. Çünkü kimde varsa, ona daha çok verilecek. Ama kimde yoksa, elindeki de alınacak." Sonra İsa şöyle dedi: "Tanrı'nın Egemenliği, toprağa tohum saçan adama benzer. Gece olur, uyur; gündüz olur, kalkar. Kendisi nasıl olduğunu bilmez ama, tohum filizlenir, gelişir. Toprak kendiliğinden ürün verir. Önce filizi, sonra başağı, sonunda da başağı dolduran taneleri verir. Ürün olgunlaşınca, adam hemen orağı vurur. Çünkü biçim vakti gelmiştir." İsa sonra şöyle dedi: "Tanrı'nın Egemenliği'ni neye benzetelim, nasıl bir benzetmeyle anlatalım? Tanrı'nın Egemenliği, hardal tanesine benzer. Hardal, yeryüzünde toprağa ekilen tohumların en küçüğü olmakla birlikte, ekildikten sonra gelişir, bütün bahçe bitkilerinin boyunu aşar. Öylesine dal budak salar ki, kuşlar gölgesinde barınabilir." İsa, Tanrı sözünü, buna benzer birçok benzetmeyle halkın anlayabildiği ölçüde anlatırdı. Benzetme kullanmadan onlara hiçbir şey anlatmazdı. Ama kendi öğrencileriyle yalnız kaldığında, onlara her şeyi açıklardı. (Markos 4:2-34) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Kasım 14, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 14, 2010 Ilginç noktalar var tespitler kime ait ? Biraz yanlı bir yazı olmuş sanki bahsi geçen dinlere mensup arkadaşlar üzerinde daha fazla tartışacaktır eminım , paylaşım için ayrıca teşekkürler. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Epiphanes Yanıtlama zamanı: Kasım 18, 2010 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 18, 2010 Ilginç noktalar var tespitler kime ait ? Biraz yanlı bir yazı olmuş sanki bahsi geçen dinlere mensup arkadaşlar üzerinde daha fazla tartışacaktır eminım , paylaşım için ayrıca teşekkürler. tespitler bana ait nevermore ama bu yazıdan dolayı şu an pişmanım. ilginç noktalar da tespitler de bana ait, ama hemen her din gibi bu dinin de etkisinde kaldığım için pişmanım. şu an kendi yazıma karşıyım. bahsi geçen dini de bütün maneviyatı da... diyorum. biliyor musun,s.çtım ben, hayatım boyunca da s.çmışım. Kafanıza göre takılın, her zevk iyidir den başka bir diyeceğim yok. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.