Jump to content

Bir Dinin En Büyük SIRRI Çözülüyor!


Neptunus

Önerilen Mesajlar

Bir dinin en büyük sırrı çözülüyor

 

Kudüs yakınlarındaki bir tünelde yapılan bir kazı sonucunda ortaya çıkarılan yeni bulgular, bilinen en eski İncil belgeleri olarak gösterilen bazı parşömenlerin sahiplerinin bugüne kadar bilinenlerden farklı toplumlar olabileceğini öne sürüyor.

Esrarengiz bir kupanın üzerindeki yazının deşifre edilmesi ve Kudüs tünellerinin gün ışığına çıkarılması gibi çalışmalar, son dönemdeki en gizemli konulardan birinin çözümlenmesini sağlayabilir: Ölü Deniz Parşömenlerini kim yazdı?

******************

 

Parşömenler, İncil'e göre On Emir Tabletleri'nin korunması için tasarlanan Ahit Sandığı'nın da yer aldığı Kudüs Tapınağı'nın en büyük hazinesi bile olabilir.

 

Ölü Deniz Parşömenleri yaklaşık 60 yıl önce antik yerleşim bölgesi olan Kumran'da keşfedildi. Geleneksel inanışa göre, parşömenler ve papirüsler M.Ö ilk yüzyıllardan, M.S ilk yüzyıllara kadar Kumran'da yaşayan Yahudi mezhebi Esseniler tarafından yazıldı.

 

Ancak son çalışmalar, parşömenlerin M.S 70'li yıllarda Kudüs Tapınağı'nı yok eden Romalıların saldırısına kadar bölgede yaşayan çok sayıda Yahudi toplumu tarafından yazılmış olabileceği ihtimalini gündeme getirdi.

 

Arkeolog Robert Cargill, parşömenlerin Yahudiler tarafından yazıldığını ancak tek bir gruptan ziyade yazılış sürecinde farklı Yahudi toplumlarının yer almış olabileceğini belirtti. New York Üniversitesi Yahudi çalışmaları uzmanı Lawrane Schiffman ise, bu konunun büyük tartışmalara gebe olacağı düşüncesinde.

http://img821.imageshack.us/img821/6480/rs1280930432.jpg

KAFA KARIŞTIRAN KEŞİFLER

 

Fransız arkeolog Roland de Vaux, 1947'de keşfedilen parşömenlerin bulunduğu mağaralara olan yakınlığı sebebiyle, antik belgelerin Kumran'da yazıldığını savundu. Vaux, Esseni toplumuna ait olduğunu düşündüğü bazı kalıntılara da rastladı. Parşömenlerde Essenilere ait geleneklerden de bahsedilmesi, Vaux'un teorisini güçlendirdi. Cargill, parşömenlerde Essenilerin topluca yemek yeme ve banyo ritüellerinin anlatıldığını doğruladı.

 

Ancak Kumran'da 16 yıldan bu yana kazı çalışmaları yapan arkeolog Yuval Peleg'in en son elde ettiği bulgular, yerleşim yerinin aslında bir zamanlar çömlek imalathanesi olarak kullanıldığını ve banyoların da balçık çıkarılan alanlar olduğunu öne sürdü.

 

Son dönemde en fazla dikkat çeken gelişmelerden biri ise, bir süre önce Siyon Dağı'nda keşfedilen ve üzerinde "Rab (Hz. İsa), geri döndüm" yazan iki bin yıllık bir kupanın bulunması oldu. Arkeologları şaşırtan şey, bu sözün Ölü Deniz Parşömenleri'ndekine benzer bir kod ile yazılmış olmasıydı.

 

Araştırmacılar Kudüs'te yaşamış toplumların da parşömenlerle bağlantısı olabileceğini belirtiyor. Savunulan yeni teoriye göre, Esseniler M.Ö ikinci yüzyılda kralların haksızca başrahip rolünü üstlenmesinin ardından kendi sürgünlerini başlatan Kudüs Tapınağı rahipleriydi.

 

Bu düşünceye göre, isyancı rahipler Kumran'a kaçtı ve kendilerine özgü Tanrı inanışlarını burada devam ettirdi. Ayrıca, bugün Ölü Deniz Parşömenleri olarak bilinen antik belgeleri yazdılar.

 

PARŞÖMENLER KİME AİT?

 

Esseniler'in Kumran'daki geleneklerinden kopmadığı belirtilirken, hiçbir zaman değişmeyen yazı kodları korudukları geleneklerden biri olarak gösteriliyor.

 

Cargill, rahiplerin güvenlik sebebiyle parşömenleri Tapınak'tan ayrı bir yerde yazmayı da düşünmüş olabileceklerini ifade etti.

 

Son günlerde öne sürülen bir diğer teori de Romalıların Kudüs'ü kuşattığı M.S 70'li yıllarda birçok toplumun Kumran'dan geçtiği ve parşömenlere katkıda bulundukları.

 

Arkeolog Ronni Reich'in başında bulunduğu arkeolog ekibi, yakın zaman önce Kudüs'ün antik kanalizasyonunu ortaya çıkardı. Kanalizasyonlarda kuşatmanın dönemine rastlayan çanak-çömlek ve madeni paralar buldu. Bulgular, kanalizasyonların Yahudiler tarafından kaçış yolu olarak kullanılmış olabileceğini ve Yahudilerin kaçarken parşömenleri de kurtarmaya çalışmış olabileceği düşüncesini doğurdu.

 

En önemli bulgu ise, kanalizasyonların Kumran'a ve Ölü Deniz'e çok az bir mesafede bulunan Kidron Vadisi'ne çıkıyor olması.

 

Kudüs İbrani Üniversitesi profesörü Jan Guneweg, Kumran bölgesindeki mağaralarda bulunan tekne parçaları üzerinde kimyasal testler düzenledi. Guneweg, elde ettikleri seramik parçalarını öğüttüklerini, ardından parçaların gönderildikleri nükleer tesiste nötron bombardımanına uğratıldığı ve üzerindeki kimyasal parmak izlerinin ortaya çıkarıldığı belirtti.

 

Guneweg, Dünyada aynı kimyasal bileşimi içeren başka balçık örneği olmadığı için seramiklerin hangi döneme ve bölgeye ait olduğu belirleyebildiklerini belirtti. Merakla beklenen araştırmanın sonucunda, Ölü Deniz Parşömenleri'nin içinde bulunduğu çömleklerin sadece yarısı Kumran'a ait olduğu ortaya çıktı.

 

Ancak Schiffman bu bulguyu kabul etmiyor. "Eğer farklı toplumlar söz konusu olsaydı, Esseniler'in ideolojisiyle uyuşmayan yazılara rastlanırdı" dedi. Parşömenlerin ideoloji, Mesih beklentileri, takvimsel bilgiler ve kutsal yazıtlar ile Yahudi kurallarının yorumlanması açısından büyük bir uyum içinde olduğunu belirten Cargill de, Schifmman'ın görüşünü savundu.

 

Cargill ve onunla aynı görüşü savunlar haklıysa, parşömenler farklı toplumların değil ancak çalışmalarını korumaya çalışan Yahudilerin ortaya çıkarılmamış yazıları olabilir. Cargill, "Bunları her kim yazdıysa onların korunmasına çok büyük önem vermiş. Esseniler olsun olmasın, Ölü Deniz Parşömenleri bize ilk yüzyıldaki Museviliğin çeşitliliği hakkında çok geniş bir bakış açısı sağlıyor" dedi.

 

Alıntıdır.

Kim bilir Tapınak sovalyelerinden Antik Gizem Muhafızları Masonlara geçen,-Süleyman Mabedinden çıkarılan:bilmeyenler için açabilirim,gerçekten özel ve yanlış anlaşılmaların bir yana bırakılması gereken bir konu-belgelerin devamıdır.Kutsal Kase'nin..

imB

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Nesnel, tarafsız bir Tarih bilgisi olduğuna güvenemedim. Hirsitiyanlar da Ölü Deniz Elyazmaları hakkında yazılar kaleme alıyorlar. Onlara da sakınımlı yaklaşıyorum. Ama bakın, size şunu öneririm, Yahudilerin de biz Hristiyanların da ortak inandıkları Mezmurlar ve İşaya kitapları vardır. Onlar İsa'nın yaşadığı dönemden eskidir ve gelecek Mesih'in kimliği hakkında çok önemli bilgiler sunarlar. Savım şu: Kesinlikle İsa'dan çok önce yazılmışlardır, araştırın, göreceksiniz. Eğer İsa'dan çok önce yazılmışlarsa sadece iki olasılık vardır: Birincisi, bir dönem gelmiş, böyle yahudi kitaplarına bakarak bir tipleme uydurulmuştur; İkincisi İsa bu kitaplarda belirtilen ve Tanrı Oğlu (Tanrı'nın öz varlığı, yani Tanrı) olan, ayrıca kitaplarda da açıkça değinilen Tanrı olan Mesih'tir. Çünkü savım doğruysa, sadece Mezmurlar ve İşaya kitapları bile Esseniler'den, ilk yüzyıl yahudiliğnden önceyse geriye sadece iki olasılık kalıyor. Tekrar ediyorum: Ya bu kitaplara bakarak ilk elçiler İsa adında bir karakter uydurmuşlardır, ya da İsa Tanrı olan Mesih'tir. O Kupanın üzerindeki gibi Rab'dir. (Rab=Efendi/Egemen, Tanrı'yı anlatan bir sözcük, sadece Tanrı için kullanıldığını müslümanlar gayaet iyi bilirler, özellikle arap olanları) Araştırın bence, özgürce nesnel Tarih'i sorgulayıp Kutsal Kitap'la karşılaştırın, hiçkimseye (Hristiyanalr dahil) güvenmeyin, kendiniz özgürce araştırın. Yanıtı bulmak zor olmayacaktır.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Hirsitiyanlar da Ölü Deniz Elyazmaları hakkında yazılar kaleme alıyorlar. Onlara da sakınımlı yaklaşıyorum. Ama bakın, size şunu öneririm, Yahudilerin de biz Hristiyanların da ortak inandıkları Mezmurlar ve İşaya kitapları vardır. Onlar İsa'nın yaşadığı dönemden eskidir ve gelecek Mesih'in kimliği hakkında çok önemli bilgiler sunarlar.

 

Bildiğin gibi Hristiyanların kutsal kitabı Kitab-ı Mukaddes'tir.İncil değil.Senin değindiğin ve yazıda da bazen altı çizilen yerin Eski Ahit olma olasılığı çok mu çok yüksek.

 

Birincisi, bir dönem gelmiş, böyle yahudi kitaplarına bakarak bir tipleme uydurulmuştur; İkincisi İsa bu kitaplarda belirtilen ve Tanrı Oğlu (Tanrı'nın öz varlığı, yani Tanrı) olan, ayrıca kitaplarda da açıkça değinilen Tanrı olan Mesih'tir.

Hristiyanlıkta Mesih İsa Tanrı'nın oğludur;çünkü tanrı onu kendi parçasından yaratmıştır.Gerek muslumanlar gerek hristyanlar ve gerek museviler bunu kabul ederler.Burada O'nun kendi parçasından yaratılmış olması Tanrı olarak goruldugu anlamına gelmez.Biz Sonsuz Nur ışığından kopan birer kıvılcımız,O daha büyüğü,çok daha büyüğü..

 

*Ben,insanların Topraktan değil,Tanrının parçasından yaratıldığına inanıyorum.

Antik metinler bunu onaylar ve her yerde gozumuzun dibinde olan VİTRİOL bunun canlanmış halidir.

Yaratılış Kitabını incele,Mesih İsa Tanrıyı bulmak için gokyuzune değil,kendi içimize bakmamız gerektiğini bir çok ayette vurgular.

Eski Ahitte bunun örnekleri bulunur.

Simya'da da bulunur.Hatta temel felsefe içine dahil edenler pek fazladır.

vsvsvsv.Eger tatmin olmazsan bunun kanıtını 3 sayfa uzatabilirim.

Araştırın bence, özgürce nesnel Tarih'i sorgulayıp Kutsal Kitap'la karşılaştırın,....

 

1*Nesnel Tarihi araştıramazsın cünkü oyle bir sey yoktur.Nesnel dediğin en fazla ülke çapındadır ki bir okuldakinden farksızdır.Böyle yaparsan bir yere varamazsın,Nesnel'i Objektif olarak değiştirirsen iyi bir adım olur;ama zordur.

 

......hiçkimseye (Hristiyanalr dahil) güvenmeyin, kendiniz özgürce araştırın. Yanıtı bulmak zor olmayacaktır.

 

2*''DOĞRU ARAMAKLA BULUNMAZ;AMA HER ARAYANA VERİLİR.'' Sanırım daha açıklayıcı olamazdım.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sizin görüşünüz için bir tür batinilik diyeceğim, Neptunus. İlk bölümü anlamadım. Gerçekten de Ölü Deniz Elyazmalarında Eski anlaşma kitapları bulunmuştur. Ama bana itirazınız ne, ya da var mı, onu anlamadım.

 

"Hristiyanlıkta Mesih İsa Tanrı'nın oğludur;çünkü tanrı onu kendi parçasından yaratmıştır.Gerek muslumanlar gerek hristyanlar ve gerek museviler bunu kabul ederler.Burada O'nun kendi parçasından yaratılmış olması Tanrı olarak goruldugu anlamına gelmez.Biz Sonsuz Nur ışığından kopan birer kıvılcımız,O daha büyüğü,çok daha büyüğü.."

 

Bakın bu sizin görüşünüz. Benim örnek verdiğim İşaya ve Mezmurlar kitabı gelecek mesih için "Rab, Rabbime dedi ki...", "Bize bir oğul doğacak... Ebedi Baba... Güçlü Tanrı" gibi ifadeler kullanırlar Bu da bizim görüşümüz.

 

"1*Nesnel Tarihi araştıramazsın cünkü oyle bir sey yoktur.Nesnel dediğin en fazla ülke çapındadır ki bir okuldakinden farksızdır.Böyle yaparsan bir yere varamazsın,Nesnel'i Objektif olarak değiştirirsen iyi bir adım olur;ama zordur."

 

Böyle düşünen tarihçiler bile var. Ancak nesnel tarih şöyle elde edilebilir: Örneğin yahudilikte inanç ve ulus kavramları özdeştir. Bir yahudi salt yahudi olduğu için seçilmiştir. Bu yüzden kendi tarihleri kutsaldır. bundan dolayı da tarihi metinler tutma konusunda çok hassastırlar. Bu metinlere talmud adı veriliyor. Hem kendi kitaplarını (bizim de kabul ettiğimiz ama onlarla önemli yorum farklarımızın olduğu eski ahid kitapları) hem de bu talmudları önemserler. Yain tarihe baktığınızda bir mantık zinciri yakalarsanız, gerçekleri de içinden çıkarabilirsiniz. Şimdi, bu ulus kendince kutsal olduğundan tuttukları, gündelik yaşamdan, ulusun ekonomik, sosyal her vaziyetine göre notlar (talmudlar) kendileri için kutsiyet taşıyacaktır. Öyleyse kutsal kitapalrını koruma konusunda hassasiyet nasıl gösteriyorlarsa, talmudları konusunda da hassasiyet gösterecektirler zorunlu olarak. Ayıklayıcı olursak, kendi işlerine göre yaptıkları yorumları ayıklarsak, geriye hangi zamanda nelerin olduğu bilgileri gerçek olarak elimize geçecektir. Yani bu örnekten nesnel tarihi bulabiliriz demektir. Örneğin Ermeni "soykırım"ını düşünün, Türk ve Ermeni tarihçiler milliyetçi yorumlar yapabilirler ve Nesnel Tarih'i bulandırabilir, ancak bu büyük bir katliamın olduğunu (soykırım değil, çünkü arkasında faşizm ya da nasyonel sosyalizm gibi bir ideoloji yok) yine de ortaya koyar. Şimdi yahudi talmudları da kullanılamaz mı gerçekleri araştırırken. Dikkat edin, kendi kutsiyetine inanan Tarih'in en ünlü ırkçı ulusundan bahsediyoruz. Çok detaylı, çok hassas bir tarihi belgeler bolluğuna kesinlikle sahiptirler.

 

2*''DOĞRU ARAMAKLA BULUNMAZ;AMA HER ARAYANA VERİLİR.'' Sanırım daha açıklayıcı olamazdım.

 

Güzel de siz de benim gibi Türk'sünüz galiba. Daima duygusalızdır, daima etkileyici, haddini bildirici, hemen çekişmeci tutum alırız. Böyle yaparak da Tarih boyunca kendi kendimizi yer bitiririz. Daha sakin, hemen önce savunma, ardından saldırıya geçmeyin böyle gayet ince, duygusal oalrak etkilenmiş bir biçimde. Ben de siz de nasıl yapacaksak daha sağduyulu hareket edersek mevzuyu kaçırmayız.

 

Bakın şimdi. Buradaki konu içsel değil dışsal ispat üzerinden kurulmuş. Ben de n'apıyorum? Dışsal, yani aranarak bulunan ispat vardır, diyorum. Yoksa sizin ne vitriol üzerine ne de bu son söylediğinize zerre karşı değilim. Tersine ben de böyle işin özüne önem verenleri seviyorum. Hayyam şöyle der: "Onlar yaradanın sanatı peşinde, senin aklın fikrin abdest bozan şeylerde." Bunu müslümanlara söyler ama Hristiyanlık dahil dinlerin uygulamadaki vaziyedi iişte hala böyle içler acısıdır. Din deyince genel olarak abdest bozan şeyler gibi tırışkadan mevzuları, cahil, aptal, ölü, mekanik tiplerin hayatlarını düzenleme ve kontrol etme konusu anlaşılır ki böyle anlaşıldığında haklı olarak ya en tiksindirici şeydir ya da en tiksindirici şeylerden biri. Ama Kutsal Kitap bu değil işte, milyar hristiyanın hristiyan olmaması gibi. Gerçek hristiyanlık anlaşılması zor, tam olarak uygulanması neredeyse olanaksız olan bir tür gizemci ve eminim ki çok az iliglenenin olduğu bir inanç. yaptığım tüm araştırmalar bunu gösteriyor. Neyse sonuçta işin özünde sizinle karşı saflarda yeralmıyorum, çünkü savunduğunuz şeylerde benim hep savunduğum şeyler var. Ayrıca ben bu forumda yazabiliyorum, düşüncelerimi belirli bir oranda iletebiliyorum, anlıyor, anlaşabiliyorum ama hristiyan (bence satanist!) forumların duygu ve düşünce özürlü (zombi/yaşayan ölü) insanları yazmamı değil itaat etmemi istiyorlar bence. bu yüzden de orada yazılarım yayınlanmaz, yayınlansa anlayacak kişi bulma olasılığı çok düşüktür... Eh, ne diyeyim: din bu. Doğru her arayana verilir diyorsunuz, tamamdır diyorum ben de. hemen öyle ateşli tartışma moduna girmeyin :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Aslında neden ters düştüğümüzü anladım Epiphanes.''İnsan konuşmayı öğrendikçe susuyor.''diye bir söz var,ama yazma açlığı artıyor.Benim 2 büyük dostum vardır.Kitap ve kağıt.Kalem aracımdır.Kendimi bildim bileli yazılar yazdım;önce gunlukler,hikayeler,denemeler...kendi kendime tartışmaya başladım...bir zümreye ait olmadan oturumlara,tartışmalara katıldım.Sözlerim doyurucudur.Nettir.Buna benzer konularda benimle sözlü münakaşa edersen anlarsın;herkesin sözlü diyalogu farklıdır..Ben kagıdımla ve beylerle genelde tartışırım;hararetli değil,aksine romantik(!) konuşurum.Ama yok ki vurgularım bunu sana anlatsın ; )

 

Senden sadece bir şey istiyorum;kalbini,sonra zihnini bilgiye aç.Yazdıgın yazıyı oku;tart.Bir şey eksik.Anla.

Sana tüm o yazdığın cümlelerin zıtıını savunamam.savunmam.Ama o yazıdaki büyük bir boslugu doldurabilirim.

23 Kasım,yarın kendimi yazılarıma adayacagım ve cevap veirsen konusmaktan zevk alacagım.

 

*Bu arada,unutmadan:Ben bir Rus'um. :D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Aslında neden ters düştüğümüzü anladım Epiphanes.''İnsan konuşmayı öğrendikçe susuyor.''diye bir söz var,ama yazma açlığı artıyor.Benim 2 büyük dostum vardır.Kitap ve kağıt.Kalem aracımdır.Kendimi bildim bileli yazılar yazdım;önce gunlukler,hikayeler,denemeler...kendi kendime tartışmaya başladım...bir zümreye ait olmadan oturumlara,tartışmalara katıldım.Sözlerim doyurucudur.Nettir.Buna benzer konularda benimle sözlü münakaşa edersen anlarsın;herkesin sözlü diyalogu farklıdır..Ben kagıdımla ve beylerle genelde tartışırım;hararetli değil,aksine romantik(!) konuşurum.Ama yok ki vurgularım bunu sana anlatsın ; )

 

Senden sadece bir şey istiyorum;kalbini,sonra zihnini bilgiye aç.Yazdıgın yazıyı oku;tart.Bir şey eksik.Anla.

Sana tüm o yazdığın cümlelerin zıtıını savunamam.savunmam.Ama o yazıdaki büyük bir boslugu doldurabilirim.

23 Kasım,yarın kendimi yazılarıma adayacagım ve cevap veirsen konusmaktan zevk alacagım.

 

*Bu arada,unutmadan:Ben bir Rus'um. :D

Merakla bekliyorum Neptunes :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Aslında neden ters düştüğümüzü anladım Epiphanes.''İnsan konuşmayı öğrendikçe susuyor.''diye bir söz var,ama yazma açlığı artıyor.Benim 2 büyük dostum vardır.Kitap ve kağıt.Kalem aracımdır.Kendimi bildim bileli yazılar yazdım;önce gunlukler,hikayeler,denemeler...kendi kendime tartışmaya başladım...bir zümreye ait olmadan oturumlara,tartışmalara katıldım.Sözlerim doyurucudur.Nettir.Buna benzer konularda benimle sözlü münakaşa edersen anlarsın;herkesin sözlü diyalogu farklıdır..Ben kagıdımla ve beylerle genelde tartışırım;hararetli değil,aksine romantik(!) konuşurum.Ama yok ki vurgularım bunu sana anlatsın ; )

 

Senden sadece bir şey istiyorum;kalbini,sonra zihnini bilgiye aç.Yazdıgın yazıyı oku;tart.Bir şey eksik.Anla.

Sana tüm o yazdığın cümlelerin zıtıını savunamam.savunmam.Ama o yazıdaki büyük bir boslugu doldurabilirim.

23 Kasım,yarın kendimi yazılarıma adayacagım ve cevap veirsen konusmaktan zevk alacagım.

 

*Bu arada,unutmadan:Ben bir Rus'um. :D

 

Neyse hiç değilse Doğulu kalan bir yanın var :) Ruslar genel olarak batılılardan farklıdırlar, bunu Dostoyevski çok iyi çözümlemiştir. Yarın belki akşam. İş güç gibi konulara dalıcam yarın, ne b.k yiycem ona bakıcam :) Ama konuşmak isterim tabii ki seninle. Neyi anlamam, bilmem gerektiğini de anlamadım. Belki sonra anlarım. Neyse anlaştığımıza sevindim. Yazımda eksik olan ne, ben bulamadım. Yani eksik olarak neyi gördüğünü bulamadım. Bulduğunu yazar mısın?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Arkadaslar ozur dilerim;belki bu gece de yazabilirim ama yarın yazma ihtimalim de var.Hem açıklayıcaklarım cevap hem de Burcc'a yollayacağım yazı.

 

Burcc;Sana konuyu açacağım ama kendim yazmam gerekiyor,kitaplardan alıntı yapacağım cunku.Dediğim gibi bilgiye aç biri için yapmayacağım sey yoktur,yalnızca bir işim cıktı,tekrar ozur dilerim.Geç olmaz ise doneceğim.

tesekkurler..

 

imB

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Eksiğin şu;nerede ne soylemen gerektiğini bilmemek,objektif olamamak.

1-Konuya lokalize olamıyor odaklanamıyorsun,bir lafından başka bir şey açarken ipler kopuyor gibi;kopruleme yapılamaz hale geliyor.

2-Objektif olma ve tutarlı düşünme konusunda biraz çalışman gerek...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Eksiğin şu;nerede ne soylemen gerektiğini bilmemek,objektif olamamak.

1-Konuya lokalize olamıyor odaklanamıyorsun,bir lafından başka bir şey açarken ipler kopuyor gibi;kopruleme yapılamaz hale geliyor.

2-Objektif olma ve tutarlı düşünme konusunda biraz çalışman gerek...

 

1- Varsayalım ki haklısın, neden asla odaklanamadığım konu ile ilgilenmiyorsun? Bir şeyi kısaca, kopuk kopuk anlatıyorum. Peki sen tüm o şeylerden neden nefret ediyorsun? İlkin fragmanı okumasını becerdiğini göreyim ki romanı istediğinde sana vereyim... Sen ne zaman, nerede o işin küçüğünü yapmışsın da büyüğünü talep etme hakkını kendinde buluveriyorsun? Bu Ruh'tur böcek! Krişna'nın bilgeliği bizimdir, Duryadona'nın orduları sizin. Dikkatli ol, konu madde değil. O olsaydı beni bir böcek gibi ezerdin. Ama konu Ruh; mutlak nesnel bir tutumla seni bir böcek olarak görüyorum. Uyurken beni ısıran bir böcek. Dikkatli ol, ağzıma yaklaşma... Seni yutarım.

2- Keşke bu konuda ciddiye alabileceğim sadece bir yüzyüze tanışıklığım olsaydı ama yok. Ayrıca, verimli olmayan bir tutarlılık eğer sürüyorsa sadece canlının konforunu sağladığı için sürüyordur.

 

Not: Sen de hayatımdaki sayısız karanlığa imanlı android gibi kıskançsın neptunus -bu tarzdan duygularınız sizi suçlu çıkarıyor, size isteseydiniz ışığı da görebileceğinizi anlatıyor, size sizde dahi yaşam olabileceğini anlatıyor- ama çoksun ve senden olan seninle kalsın, bence hiç sakıncası yok. Ben sizi kalbimde yokluğa mahkum etmişim zaten, artık infazına ne zaman kavuşursun... Umrumda mı?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

1- Varsayalım ki haklısın, neden asla odaklanamadığım konu ile ilgilenmiyorsun? Bir şeyi kısaca, kopuk kopuk anlatıyorum. Peki sen tüm o şeylerden neden nefret ediyorsun? İlkin fragmanı okumasını becerdiğini göreyim ki romanı istediğinde sana vereyim... Sen ne zaman, nerede o işin küçüğünü yapmışsın da büyüğünü talep etme hakkını kendinde buluveriyorsun? Bu Ruh'tur böcek! Krişna'nın bilgeliği bizimdir, Duryadona'nın orduları sizin. Dikkatli ol, konu madde değil. O olsaydı beni bir böcek gibi ezerdin. Ama konu Ruh; mutlak nesnel bir tutumla seni bir böcek olarak görüyorum. Uyurken beni ısıran bir böcek. Dikkatli ol, ağzıma yaklaşma... Seni yutarım.

2- Keşke bu konuda ciddiye alabileceğim sadece bir yüzyüze tanışıklığım olsaydı ama yok. Ayrıca, verimli olmayan bir tutarlılık eğer sürüyorsa sadece canlının konforunu sağladığı için sürüyordur.

 

Not: Sen de hayatımdaki sayısız karanlığa imanlı android gibi kıskançsın neptunus -bu tarzdan duygularınız sizi suçlu çıkarıyor, size isteseydiniz ışığı da görebileceğinizi anlatıyor, size sizde dahi yaşam olabileceğini anlatıyor- ama çoksun ve senden olan seninle kalsın, bence hiç sakıncası yok. Ben sizi kalbimde yokluğa mahkum etmişim zaten, artık infazına ne zaman kavuşursun... Umrumda mı?

 

*Neandertaller de duygusallarmış bilir misin epiphanes,zaten insanlar;androidlerin kalplerinde dahi ışık bulabilmek için yaratılmamışlar mı dediğin gibi? Ben bilginim diyen kimse,elimden gelir dedigi şeyde artık bilgi edinmek istemiyecektir,der yüce Eflatun;peki ya sen?Beni tek çırpıda yutabileceğini düşünecek kadar kibirliysen eğer arkandaki mutlak nesnel tutum ''scriptuo continua''yı hatırlatır bana ama bu sefer tutarlıca...Karmaşıktır ama ne için değil mi?Ayrıca,gökten bin taş yaklaşsam ağzına sezgileyemezsin beni.Sana göre bir böceksem,bana göre bir pırıltı:gelirim ağzının yanına..Sen beni yuttuğunu sanarsın ama sonun eflatun'un atlantis yazmalarından daha üzücü olur;kim bilir belki de ''Ben sizi kalbimde yokluğa mahkum etmişim''dir ve sen infazına kavuşuyorsundur...AMA bu benim umrumda olurdu...Mütevazı(!) bediüzzamanın şaşalı sözlerine ''Bu uzun ve kafa karıştırıcı sözler bilgelik taslamaktan başka bir şey olmayıp:Sadece isteyene güzeldir.''yorumu gelmişti bir zamanlar.Ama beni bu oyunlarla yutmaya çalışacaksan:Bırak çocuk,bırak!

 

Bu yazdıklarımdan bana ''sen kibirsizmişsin gibi..'' yorumunu yapmana onay veriyor gözükebilir ancak;ben benden büyük her ışığa o ışık kadar hürmet ederim.Sen?Bana tartışmaya götürdüğümü söylediğin yazıdan hemen sonra beni alt etmeye çalıştın,küçük kıvılcımlardır büyük ışıkları oluşturan ve sen senin deyiminle sayısız karanlığa iman eden androidler kadar kıvılcımsındır belkide,ve senin düşüncenle tabii ki de..

 

*Tanzanya tipi cadı avı yapacak kadar kör müsün?Aslında albinonun ışığıdır belki onu beyaz yapan?Nuh'da albino değil miydi zaten epiphanes?Bu yaklaşım kimseyi bir yere getirmezdi epiphanes;dülgerin sanatıyla bildigimizi,hekimin sanatıyla bilemeyiz!

 

imB

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ben ilk adımı atıyorum o halde?!...

 

Ben yokum :) Sen/lerin derdi benimle ve savaşı da ben başlatmıyorum, ben kapanmamış hesaplar kapanmış gibi yaparsam da bu bir varlık yasasıdır ve ancak kapanacağında kapanır. sen/ler ya da BİZ ne dersek diyelim, nasıl feryat edersek edelim.

 

Varsay ki adım attım, sen/lerde köklü bir tutum değişikliği olmadıkça değişen bir şey olmaz. Bu böyledir. Bunlar yasadır, sen/ler farkında değil-sin-iz.

 

Not: Ben sana yardımcı olamam bazı konularda, bunu denedim, başaramadım. Tanrı'dan başka gözler iste, başka kalp, başka akıl. Gözün de kalbin de aklın da yokolmayacaktır, bireyselliğin tanınacaktır, emin ol. Bir tür düşünsel, duygusal algı kapıları açılmalı sende neptunus... İlk adımı Tanrı ile at. O bir vesile, kabuledilebilir versiyonundan bir tür Epiphanes ("Mavisi tutmadı, sarıya boyayıp yollayın!" Olur da bunu yaşarsan ya da yaşayan olursa, olur da sarısı iyi dostun olursa -çünkü olabiliyor böyle şeyler- gülümseyerek an-ansın benimle ilgi derdi-derdinizi, yaşadıklarını... vs vs) verecektir sana. O zaman öğrendiğin herşeyi yeniden değerlendireceksin - eğer...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ben yokum Sen/lerin derdi benimle ve savaşı da ben başlatmıyorum, ben kapanmamış hesaplar kapanmış gibi yaparsam da bu bir varlık yasasıdır ve ancak kapanacağında kapanır. sen/ler ya da BİZ ne dersek diyelim, nasıl feryat edersek edelim.

 

Varsay ki adım attım, sen/lerde köklü bir tutum değişikliği olmadıkça değişen bir şey olmaz. Bu böyledir. Bunlar yasadır, sen/ler farkında değil-sin-iz.

 

Not: Ben sana yardımcı olamam bazı konularda, bunu denedim, başaramadım. Tanrı'dan başka gözler iste, başka kalp, başka akıl. Gözün de kalbin de aklın da yokolmayacaktır, bireyselliğin tanınacaktır, emin ol. Bir tür düşünsel, duygusal algı kapıları açılmalı sende neptunus... İlk adımı Tanrı ile at. O bir vesile, kabuledilebilir versiyonundan bir tür Epiphanes ("Mavisi tutmadı, sarıya boyayıp yollayın!" Olur da bunu yaşarsan ya da yaşayan olursa, olur da sarısı iyi dostun olursa -çünkü olabiliyor böyle şeyler- gülümseyerek an-ansın benimle ilgi derdi-derdinizi, yaşadıklarını... vs vs) verecektir sana. O zaman öğrendiğin herşeyi yeniden değerlendireceksin - eğer...

 

........Bir insanın edinimler kazanması iyidir Epiphanes;ama bunu etrafına zarar vererek,iğneleyerek ya da-en kotulerinden biri olan-gruplandırarak yaparsan;kibirlenirsen sen zarar gorursun,dosthane bir tavsiye...

Birincisi,ben bir grup veya örgüte;kardeşliğe mensup değilim.Benim anladığım benim zihniyetimdeki insanların sana savaş açtığı,sana çektirdiği,veya uğraştırdığı...Bayım:ben herhangi bir zihiyete tabii tutacağınız bir insan değilim;sadece kendi maskemle dolaşıyorum.

Ben/lerdeki köklü tutum değişikliği? Bayım ben nasıl bir karaktere sahip olacağımı belirlemiştim ama bu yıllaaar önceydi.2 kez bahsettiğiniz köklü tutum değişimini geçirdim,ama bu tekrar geçirmeyeceğim anlamına gelmez,tavsiyenize dikkat edeceğim.Su an zihniyetlele ileri süreceğim -sen/lere değil,insanlığa- tek bir öğreti vardır: o da kolektif bir irade veya ahlak olmadığıdır.Ama sen hala insanları içlerindeki ortaya cıkabilecek cevheri hiçe sayarak onları gruplandırır,aşağılarsan.......tabii bu senin seçimin...

Bayım,ben hayatım boyunca en nefret ettiğim zümrelere bile sizin bir metinde kullandığınız kadar ''siz'' demedim.O kadar sık kullanıyorsunuz ki müthiş seviyede aşağılayıcı ve sinir bozucu.Tabii,birilerinden çekmiş/çekiyor olabilirsiniz ama bu sizin kendi kafanızdan senoryalar yazmanızı,bazı insanları -ben kaile almadığımı belirteyim- rencide etmenizi meşru kılmaz.Eğer etrafınızdakilere hayat dersleri verecek kadar kedinizi müthiş görüyorsanız,ben söyleyeyim:Müthiş biri değilsiniz ve /ler..lar.. diye bahsettiğiniz insanlardan farkınız yok.Sorunları düzeltmeye kendinizden başlayın.

Kendinizi değerlendirebileceğiniz bir söz(ya da beni):''yalancı degil gerçek filozoflar,şehir şehir dolaşarak,bu geçici dünya insanlarının yaşayışını yükseklerden seyrettikleri zaman,bilgisiz halkın gözünde başka kalıplara girerler.bazılarınca bir degerleri yoktur.bazılarına görede bir dünyaya bedeldirler.onlara bazen sofist,bazende devlet adamı derler;kimi zamanlarda da bir çoklarına bütün bütüne deli görünürler.''

*Ayrıca son bir şey:ilk adımı atmam centilmen,iyi ve sizin fikirlerinizi öğrenmekten başka amacı olmayan bir teklifti.Hala geçerli olduğunu belirtmek isterim..-eğer....(!)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Hey Neptün;

O zamanda ( M.Ö.4 ) Yahudiler arasında 2 çeşit sınıf vardı..

1-Sadukiler

2-Esseniler

 

Sadukiler din bilginleriydi.. Astroloji ile uğraşırlar ve bazıları Tevrat a karşı gelerek Caesar ( Roma İmparatoru ) adına adak verirlerdi.. Bu durum bazı Essenileri rahatsız ederdi..

Peki Esseniler kimdi?? Yerli halktı.. Yani Essenilerin Yahudi olduklarını bilmelisin.. Esseniler aynı zamanda Sadukilerin ekonomik destekçisiydiler.. Ve Gaddar Vali Pilates döneminde 3. bir sınıf ortaya çıktı.. Zelotlar.. Savaşçı-İsyancı sınıf.. Bu yazıtlar bizzat onlar tarafından yazıldığı; Michael Baigent tarafından " İsa Yazmaları / Tarihteki En Büyük Sırrın Açığa Çıkışı " kitabında tarihi kanıtlarla tasdiklenmiştir.. Bunu birçok yerde 5 Türk Lirasına bulabilirsin.. Okumanı tavsiye ederim.. ; )

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

... Bu yazıtlar bizzat onlar tarafından yazıldığı; Michael Baigent tarafından " İsa Yazmaları / Tarihteki En Büyük Sırrın Açığa Çıkışı " kitabında tarihi kanıtlarla tasdiklenmiştir.. Bunu birçok yerde 5 Türk Lirasına bulabilirsin.. Okumanı tavsiye ederim.. ; )

 

 

 

Bende ne zaman birisi cikipta, bu kitabin ismini verecek acaba diye merakla bekliyordum, "bir an icin sanki hic kimse okumamis gibi gelmisti"

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Madem işayanın kitabı vs. m.ö yazıldı ve mesihten bahsediyor,peki bulunan samiri tevratını nasıl açıklıycaksın,şimdiki tevratla hiç uyuşmuyor?

Ayrıca bugün İşaya nın kitabında 'israilin kralı sıpaya binmiş geliyor.' yazıyor değil mi?

Kumran'da bulunan İşay metninde aynen şu yazıyor :

'İki süvari görüyorum,Yeruşalime girecekler.Biri sıpanın üzerinde öteki devenin.'

Zaten bundan önce İmam Ali Rıza Rabbani(r.a) o zaman(645lar olması gerek),Yahudilere Tevrattan Hz.Muhammed(sav)'ı ispatlarken o zamanki Tevrattan bugün kumran'da bulunan ayeti okuyor,bu da bazı şeylerin zamanla nasıl tahrif edildiğini gösteriyor.Gerçi bugün ayrı bi kitap olarak Tevart bulmak çok zor,sadece hristiyan kaynaklardan okuyabiliyoruz ancak bulanlar garip şeyler anlatıyorlar:Mesela çeviri farkları.

-Kitab-ı mukaddes'te mezmurlarda Rab Rabbime dedi ki ifadesi,aslında ayrı bi kitap olarak Yahudilerin kullandığı versiyon yani : Rab Efendime dedi ki..Bu bile hristiyanların geçtim İncili katletmelerini Eski ahidi de işlerine geldiği gibi çevirdiklerini göstermeye kâfidir.Saygılar :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...