Jump to content

Sufizm Ve Zen


nevermore

Önerilen Mesajlar

Bugün Sufizm dünyasına adım atacak olursak. Sufizm bir dünyadır, bir dünya görüşü değildir. Sufizm bir aşkın bilgelik halidir ama bir aşkın bilgelik felsefesi değildir. Sufizm teori anlatmaz, pratik ipuçları verir.

 

Sufizm spekülasyonlarda bulunmaz. Oldukça gerçekçi, pragmatik ve pratiktir. Ayakları yere basar, soyut değildir. Buna rağmen herhangi bir dünya görüşü yoktur. Ve bir sistem olmadığından dolayı da bilgiyi sistematize etmez.

 

Bir sistem, varoluşu tamamıyla açıklar. Sufizm bir sistem değildir; varoluş için bir açıklaması yoktur, varoluşun gizlerine giden bir yoldur. Hiçbir şeyi açıklamaz, yalnızca gizleri gösterir. Sizi gizemin içine yollar. Sufizm varoluşun sırrını çözmez. Tün sistemler bunu yapar; tüm işleri gizemi ye harikaları yok ederek bilinmeyeni bilinir kılmaktır. Sufizm sizi bir harikadan diğerine götürür, harikalar diyarının derinliklerine.

 

Bir sistem değildir, çünkü hiçbir şey hakkında hiçbir zaman tam bir açıklama vermez. Yalnızca çok, çok ufak ipuçları, içgörüler verir. Dönüp dolaşıp aynı yere gelmez, felsefe yapmaz; sürekli hikayeler, anekdotlar, mecazlar, deyişler ve şiirler ortaya koyar. Bir metafizik değil, mecazdır. 'Ay'ı işaret eden parmaktır. Parmağı analiz ederek 'ay'ı anlayamazsınız, ama içtenlikle o yöne bakarsanız, 'ay'ı görürsünüz.

 

Sufi hikayeleri felsefi değidir. İnce ipuçları ve fısıltılardır. Doğal olarak, sadece içtenlikle ve empati ile dinleyenler, güvenle kalplerini açıp teslim olmaya hazır olanlar Sufizmin ne olduğunu anlayabilirler. Yalnızca sevebilenler Sufizmin ne olduğunu anlayabilir.

Mesajı nedir? Mantıklı bir analiz değildir, ama Zen kadar mantıksız da değildir. Sufizm, mantıklı olmanın bir uç, mantıksız olmanın ise diğer bir uç olduğunu söyler.

 

Sufizm ortalarda bir yerdedir, ne mantıklı ne de tamamiyle mantıksız. Sağa ya da sola yatmaz. Saçma değildir. Sokrates gibi mantıklı değildir, ama Bodhidharma gibi mantıksız da değildir. Bodhidharma ve Sokrates'in farklı göründüklerini, ancak yaklaşımlarının aynı olduğunu söyler. Aslında Bodhidharma Sokrates'den daha mantıklıdır; zaten bu yüzden mantıksızlığa kayar. Eğer mantık çizgisini izlemeye devam ederseniz, eninde sonunda mantığın bittiği yere gelirsiniz, ama yolculuk devam eder. Bodhidharma, tüm yolu gitmiş ve mantığın bittiği ama hayatın devam ettiği sınır çizgisine gelmiş olan Sokrates'dir. Bodhidharma farklı görünür, ama yaklaşımı Sokratesçidir - entelektüeldir. Zen, entelekte çok karşıdır, ama entelekte karşı olmak da entelektüel bir davranıştır. Zen, felsefe karşıtıdır, ama felsefe karşıtı olduğunuzda da felsefi olursunuz -sizin felsefeniz de budur. Sufizm uçları reddeder, ortadakini seçer, tam ortadakini.

Zen'deki anahtar kelime 'dikkat'tir, Sufizm'de ise 'yürek'. Zen zihne karşıdır, ama zihnin ötesine zihinle geçer. Sufizm zihne karşı değildir, zihne tamamen kayıtsızdır. Sufizm yüreğe yoğunlaşmıştır; kısacası zihni umursamaz. Evet, Sufi'de de bir aydınlanma olur. Eğer Zen'deki aydınlanmaya satori, zihin-uyanıklığı dersek, Sufi'deki aydınlanmaya da 'yürek-uyanıklığı' denilebilir. Sufi'nin yolu aşığın yoludur, Zen yolu ise savaşcının, samurayın yolu.

 

İkisi de hikayeler kullanır. Zen de, Sufizm de hikayeler kullanır, ama hikayelerin değişik bir tadı, değişik bir havası vardır. Zen hikayesi saçmadır bir bilmecedir, ve de çözülemeyen bir bilmece. Deneyebilirsiniz, ancak hiç bir zaman çözemezsiniz. Bu çözülemezlik bilmecenin doğasında vardır. Zen hikayelerinin özüdür bu. Saçma olmak zorundadır, çünkü zihne şok veren bir araçtır. Zihninizi öldürecek bir kılıçtır. Neredeyse çıldıracak duruma gelirsiniz, bir çözüm yok gibi görünür ama üzerinde düşünmeye devam edersiniz. Bir meditasyon aracıdır. Zihin bir sürü çözüm önerir, ama Usta hiç birini kabul etmez. Öğrenci gece gündüz yeni çözümlerle gelir ama Usta bağırmaya devam eder, Bu saçma! Git ve aramaya devam et! Bazen aylar, hatta yıllar geçer ve sonra öğrenci bir çözüm olmadığı sonucuna varır. Ve unutmayın, eğer bir çözüm olmadığını düşünürseniz, olayı anlamamışsınız demektir. Bir çözüm olmadığını anladığınız bir farkındalığa gelmeniz gerekir. Bu çözümsüzlük, sonuçsuzluk durumunda bir aşma gerçekleşir. Bir sıçrayış, bir kuantum sıçrayışı ile zihnin ötesine zihin aracılığıyla geçtiniz. Zen hikayeleri zihinlerdeki düğümü kesmeye yarar.

 

Sufi hikayesi bir bilmece değildir, bir meseldir. Bir şok, bir kılıç değildir; ikna edicidir, baştan çıkarıcıdır. Aşığın, gönül vermişin yoludur. Çok duyarlı ve yumuşaktır. Zen çok erilken, Sufizm dişildir. Zen hikayesi sizi çıldırtır; zihinde çılgın bir durum yaratarak zihni aşmanızı sağlar. Sufi hikayesi ise sizi yavaş yavaş sarhoş eder; yavaştır ama tesiri kaçınılmazdır.

 

Sufi hikayesinin bir şiirselliği, bir ritmi vardır. Sufi hikayesinin üzerinde düşünülmez, özümsenir. Oysa Zen hikayesinin üzerinde düşünmek gerekir; çay gibi yudumlanmalı, rahatça tadı çıkarılmalı, sindirilmelidir. Zen hikayesi çok yoğun, gergin bir zihinle araştırılmalıdır. Tüm enerjinizi hikayeye vermeniz gerekir. Tüm dünyayı unutursunuz da geriye yalnızca o ufak saçma hikaye kalır. Her an bunun saçma olduğunu ve bir yere götürmeyeceğini bilirsiniz, ama Usta Yoğunlaş! Uyanık ol! Dikkat et! der durur.

 

Sufi hikayesi tam bir hikaye gibi dinlenmelidir. Sufiler çok iyi hikaye anlatırlar. Sıcak ve samimi bir ortamda oturup çay ve kahve yudumlarlar. Hikaye başlayacaktır ve hikayeyi Usta anlatacaktır. Hikaye yalnızca ipuçları sunar, ama bunlar çok yoğun ve etkilidir. Öğrencinin yapması gereken tek şey, katılımcı olarak değil de, samimi, açık kalpli ve rahat bir şekilde dinlemektir. Hikayenin tadını çıkarmalıdır. Eğer hikayenin tadını çıkarırsanız, size sırlarını açar.

Sufizm bir dünya görüşü değil, görmektir. Dünya görüşü olduğunuz yerde sayıyorsunuz demektir; bir felsefeye, gerçekle ilgili belli açıklamalara inanırsınız. Aynı kalırsınız, değişmezsiniz. Dünya görüşü sizi biraz bilgilendirir, daha bilgili olursunuz.

 

Görmek ise sizi dönüştürür. Ancak dönüştüğünüzde, yaşamın başka yüksekliklerini ve derinliklerini deneyimlediğinizde, görebilirsiniz.

 

Sufizm bir görüdür. Aslında 'Sufizm' demek doğru değildir çünkü bir 'izm' değildir. Sufiler 'Sufizm' demez; bu başkalarının verdiği bir addır. Onlar tasavvuf derler, bu bir aşk görüşüdür, gerçeğe aşk ile yakınlaşmaktır. Varoluş hakkında düşünen kişi biraz muhaliftir çünkü varoluşu bir sorun sanır - sanki varoluş ona meydan okuyordur ve o da buna karşılık veriyordur, sırrı çözmelidir, gizemi yok etmelidir. Savaşır.

 

Sufi der ki: Biz ve varoluş biriz. Varoluşla kavgaya lüzum yok. Gönlünü al, birleş, davet et, sev, arkadaş ol ve varoluş sırlarını kendisi açacaktır. Tecavüz etmenize gerek yok. Felsefi, bilimsel ve entellektüel yaklaşım bir tecavüzdür! Varoluşu yüreğini açmaya zorlamaktır. Varoluşu güç ve şiddet kullanarak soymaktır.

 

Sufizm, buna gerek yok, varoluş yakınlaşmanızı ve sırlarını açmayı bekliyor, der. Varoluş ona aşık olmanızı bekliyor. Varoluşa derinden aşık olmaya başlarsanız, sırlarını açıklamaya başlar. Yakınlaşmanızı uzun süredir bekliyordu. Zorlamaya, tecavüze gerek yok! Aşık olmanız gerek.

Dünya görüşüne sahip bir insanın saldırgan bir tavrı vardır. Görenler ise aşıktır.

ALINTIDIR

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...