Jethro Oluşturma zamanı: Aralık 27, 2010 Paylaş Oluşturma zamanı: Aralık 27, 2010 (düzenlendi) 1960'lı yılların başlarından itibaren İskandinav sahilleri,artan bir şekilde "milleti bilinmeyen" denizaltıların faaliyetlerine sahne oldu. Bilindiği gibi,II.Dünya Savaşı sırasında,Norveç,Danimarka,İzlanda,İngiltere ile birlikte,diğer altmış devlet gibi Alman Reich'i ile savaş halindeydi.Bunlardan yanlız isveç tarafsız kalmıştı. İsveç,60'lı ve 70'li yıllarda denizin altında,kayaların içinde denizaltı üsleri kurdu.Bunların içinde en önemlisi atom bombasına bile dayanıklı olduğu ileri sürülen Stokholm yakınlarındaki "Müskö Üssü," idi. 1980'li yılların başından itibaren İsveç sularında,basının "Sovyet denizaltıları" diye nitelendirdiği,esrarengiz denizaltılar çok sık olarak görülmeye başlandı. 1982 Ekim'inde İsveç Deniz Kuvvetleri'nin yasak bölgesi olan Müskö'nün 150 km.lik çevre alanında 3 hafta süre ile bir "hayalet denizaltı" avına çıkılmıştı. 1 Ekim'de İsveç donanması "hayalet denizaltı yı" radar ekosu ve hava kabarcıkları vasıtası ile tespit etmişti.Otuz metre derinlikte denizaltıya 50 ve 100 kg.lık ağır su bombaları atılmıştı.Deniz yüzüne çıkan yağ,köpük ve tonlarca ölü balık denizaltının vurulduğu izlenimini vermişti.Yapılan hesaplara göre denizaltının en fazla beş günlük hava stoku kalmıştı. Denizaltının diğteki çelik ağlardan ve İsveç denizaltılarından kaçması imkansız gibi görünüyordu.Ayrıca avcı helikopterler de yedi su bombası daha atmışlardı. Fakat denizaltıdan hiçbir haber alınamadı.Ona ne zarar verilebilmiş,ne de hava yetersizliği dolayısı ile su yüzüne çıkmak zorunda kalmıştı. İsveç Savunma Bakanı Gustafsson haklı olarak, "Bu konvensiyonel olmayan bir denizaltı," demişti.Deniz dibine dalan İsveç donanmasına mensup balık adamlar,denizaltıya manyetik olarak yapışan dinleme cihazı yapıştırmışlar fakat cihaz,yirmi dakika sonra denizaltının hareket etmeye başlaması ile birlikte düşmüştü.Bu demekti ki denizaltı çok ileri teknolojiye sahip bir elektromanyetik itiş gücü kullanmakta idi.Böyle bir şeyi,hiçbir ülkenin konvansiyonel denizaltısı sovyetler birliği dahil şimdiye kadar gerçekleştirememişti,İsveçlilerin attığı 50-100kg. ağır su bombaları denizaltında en ufak bir hasara bile yol açamamıştı!.. Gün boyu su bombalarının atılmasına devam edildi.Yine bir sonuç alınamadı. Bu olaylar yaşanır iken,yasak bölge üzerinde uçan dört motorlu bir IL-38 tipi sovyet casus uçağı görüldü.Sovyetler,yabancı denizaltı ile telsiz irtibatı kurmaya çalışıyorlardı.Acaba niyetleri yabancıların istihbarat kodlarını mı çözmekti? İsveç Hükümeti,Sovyetlerin bu tutumunu bir düşmanca hava saldırısı olarak kabul etse idi,hava sahasını savunması gerekirdi!.. Ne bir isveç uçağı görüldü,ne de Sovyetler'e herhangi bir diplomatik protesto notası verildi. Buradan anlaşılıyordu ki,büyük kızıl birader İsveç Hükümetine destek vermek için gelmişti. Alınan Sinyallerin değerlendirilmesi ile,yasak bölgenin dışında bir veya birkaç yabancı denizaltı bulunduğu anlaşıldı!.. Bu harekat a İsveç'in dört devriye botu,dört torpido botu ve iki denizaltısı da katılmıştı.Havada ise,avcı helikopterleri devriye geziyordu.Karadaki askeri birliklerin de alarma geçirilmiş olamsı gösteriyor ki,enternasyonalistler çok gelişmiş itiş tertibatına sahip bir Alman denizaltısını ele geçirmek için büyük bir istek duyuyorlardı.Bu hareket sırasında,isveçliler denizaltının Reich almanya'sına ait olabileceğini anladıkları için buna "Bundeswehr"(Federal Almanya Ordusu)deniz altısı olabilir!" demeyi tercih ettiler. 27.10.1982'de BBC Londra Radyosu,konu ile ilgili olarak yaptığı yayında,denizaltının Reich-almanya'sına ait olduğunu duyurmuştu.Gerçekten de ancak Reich-almanya'sının elektromanyetik itiş gücüne sahip denizaltıları ve uçan daireleri böyle yoğun bir bombardımandan yara almadan çıkabilirdi.Fakat o zamanlar ne müttefikler,ne de "bundeswehr" böyle bir teknolojiye sahip değildi!.. 25 ekim 1986 tarihli "Frankfurter Allgemeine Zeitung" gazetesi (No.248) "İsveç'te yeniden yabancı denizaltılar" başlığı altında şunlar yazıyordu: "Finlandiya Devlet Başkanı Koivisto,Stokholm'u ziyaretinde geçen uç ay içinde İsveç karasularında görülen denizaltının Sovyet denizaltısı olamayacağını söyledi. Koivisto,Fin-İsveç Ticaret Odası'nın kuruluş yıldönümü münasebetiyle Stokholm'a yaptığı gayriresmi ziyarette,İsveç karasularında görülen yabancı denizaltının sovyet denizaltısı olamayacağını,çünkü sovyet meslektaşlarından bu çeşit bir sınır ihlali için sebepleri olmadığını duymuştu.Ona şunlar da söylenmişti:Şimdi bize inanmazsınız,başka konularda inanmamanız gerekir.Bunun dışında Sovyetler,İsveç Deniz Kuvvetlerinin yabancı denizaltıyı vurmalarından memnuniyet duyacaklarını söylemişlerdi." Danimarkalı Binbaşı Hans Petersen'e göre, Muskö'de casusluk yapan bir cisim,denizaltına girebilen bir UFO idi. Yukarıda kısaca değindiğim gibi,Alman Reich'ının uçandaireleri ve elektromanyetik denizaltıları,bütün dünyada atom,atom bombası ve atom gücü ile çalışan bütün cani işlemleri dikkatle izliyor ve kontrol ediyordu. Reich-Almanyasının Uçan Denizaltıları Nazi Almanyası'nın paslanmaz çelikten yapılmış süper "Graf Zeplin L-Z131" uçak gemisi,alman uçandairelerini taşımak için dizayn edilmişti. Bu gemi savaşın sonunda Alman "sancak gemisi" olarak ortaya çıkmıştı.11cm.Kalınlığındaki gemi omurgası,balast tanklarının ve iç kirişlerin varlığını lüzumsuz kılmıştı. Omurganın ve içerdeki cihazların ağırlığı,uçandairelerle beraber okyanusa dalış için yeterliydi.Yüksek voltaj akımı,helyum jeneratör ve batarya sistemi tarafından güçlendirilen,geniş Tesla bobinleri tarafından sağlanıyordu. Savaştan sonra ele geçirilen Alman UFO'larına ait bir belgede,uçandairelerde globular likit helyum tankı,bir reaksiyon odası ve Van De Graff Jeneratör görülmektedir.Graff Jeneratörü,gerekli yüksek voltaj akımının boşalmasını sağlayarak,helyumun iki büyük Tesla bobini çalıştırması için gerekli gücü veriyordu. Graf Zeplin aslında bir savaş gemisi,denizaltı ve süper zeplin,sigara şeklindeki ana gemi,uçak gemisi,gezegenlerarası uzay gemisi olarak mı tasarımlanmıştı? Rudolf Lusar, "German Secret Weapons of the II.World War" adlı kitabında,böyle bir geminin Ruslar tarafından Stettin'de uçaksavar ateşiyle düşürüldüğünden söz eder. 1945'te Ruslar Berlin bunkerine doğru yaklaşırken,uçan daire test pilotu Hanna Reitsch ve Albay Ulrich Rudel'in komutasındaki bir uçandaire Eva ve Adolf Hitler'i taşıyarak,Neuschwabenland'daki (Alman Antarktika'sındaki) "Tierra del Fuego" yakınlarındaki Nazi armadasına katılmıştı. Bu Nazi süper kalesinde sınırsız malzeme ve enerji bulunuyor idi. Martin Bormann'ın son kodlanmış mesajlarında "Tierra del Fuego" adı geçmekte idi.Almanya'nın yönetimi Amiral Dönitz'e verilmişti.Dönitz'in elinde büyük bir koz vardı:I.C.B.M'ler ile donatılmış yirmidört denizaltı.Bu güdümlü roketler nötron bombası başlığı taşıyordu.Dönitz bu güçlü pozisyonuyla müttefikler ile pazarlığa oturdu.Ruslar Almanya'yı işgal ediyorlardı ama Almanya'da Amerika'nın kalbine çevrilmiş nükleer başlıklı füzeler füzeler vardı.Şayet Almanya füzeleri ateşleyip Amerika'yı tamamen bombalar ise,Ruslar bütün Almanya'yı işgal edebilir ve almanya tamamen kaybedilmiş olurdu.Bu şartlar altında,yalnız amerika'nın Almanya'nın geri kalan yarısını kurtarabileceği bilindiği için anlaşma yapıldı.Dönitz'in elindeki bütün denizaltıların ABD'ye teslim edilmesi istendi. Adolf Hitler ve Eva Braun'un affedilerek serbest bırakılması,bu anlaşmanın gizli maddeleri arasında idi. General Patton'ın öldürülmesinin "uçandaireler" ve "Raptiye Operasyonu" ile ilgili olması çok muhtemeldir.Patton,Raptiye Operasyonu'nda Nazı Şahinlerin CIA ile işbirliği yapmasından çok şikayetçi idi ve bunlarla ilgili gizliliğin kaldırılmasını ister iken öldürülmüştü. Reich-Almanya'sının Sovyetler Birliği'ne Karşı Yürüttüğü Operasyonlar Sovyetler'in kuzeydeki en büyük askeri üssü olan Kola yarımadasında idi.Bu yarımadada Sovyet donanmasının %70'i demir almış vaziyette bulunuyor idi.Burada yaklaşık 17.000 asker,148 kruvazör ve destroyer,425 uçak,uçak gemisi "Kiev" ve 200 denizaltı bulunuyor idi.Yani kolaylıkla anlaşılabileceği gibi burası Sovyetler için büyük bir askeri öneme sahipti. Yörenin en büyük askeri tesisi büyük bir cephanelik ihtiva eden liman Nurmansk'ın kuzey'indeki Severomorsk'da bulunuyordu. 13 Mayıs 1984'te Kola yarımadasındaki "Severomorsk" donanma üssündeki füze depolama tesislerinde bir seri büyük patlama meydana gelmiş ve sonunda 150 gemiden oluşan küzey donanması ki Sovyet donanmasının en güçlüsü idi altı ay savaş dışı kalmıştı.Donanmanın 900 adet olan SA-N-1 ve SA-N-3 yüzeyden havaya atılan füzelerinden 580 adedi yok olmuştu.Bu sovyet kuzey donanması için,II.Dünya Savaşından beri yaşadığı en büyük kaybı,Sovyetler'in 148 gemisinin füzelerle silahlandırılamayacağı anlamına geliyordu.Bu gemiler arasında nükleer güç ile çalışan "Kirov" sınıfı güdümlü füze kruvazörleri, "Kresta-1" ve "Kresta-2" sınıfı güdümlü füze kruvazörleri vardı.Bu büyük patlamaya neyin sebep olduğu hiç açıklanmadı. "Severomorsk"daki patlamalara ışın silahlarına sahip Reich-UFO'ları neden olmuş olabilir mi? 1984 yılının Batı almanya ve Avrupa için büyük bir önemi vardır.Çünkü Mayıs-Temmuz 1984'te Sovyetler alışılmamış manevralar yapmaya başlamış ve askeri uzmanlar "Yeni bir çeşit ani saldırı taktiği mi deneniyor?" diye düşünmeye başlamışlardı. Batılı istihbarat servisleri,Batı Almanya'yı ve Batı Avrupa'yı hedef alan ani bir sovyet saldırısına karşı uyarmaya başlamışlardı. 1984 yılında Sovyet ordusununun başına acayip kazalar gelmeye başladı.Alman "Bild" gazetesinin 24 ocak 1984 tarihli haberine göre,1983 yılı Ağustos ayında bir UFO'yu takip eden ve ateş açan 6 Mig avcı uçağından beş'i düşmüş,geri kalan tek bir uçak da ağır hasarlı bir vaziyette yere inmeye muhavvak olmuştu. İlginçtir ki,beş Mig uçağı kendi roketleri ile vurulmuştu.Roketler,ateşlendikten çok kısa bir süre içinde uçakların yanında patlamıştı.Roketleri daha fırlatılırken vuran UFO'ların ışın silahları olmuştu. Sovyetler Birliği yönetimindeki yetkililer ile iyi ilişkiler içinde bulunan İtalyan yazar Alberte Fenoglio'nun bunlardan öğrendiğine göre,SSCB'deki bütün nükleer santraller,roket üslerinin üstünde devamlı UFO'lar dolaşmakta idi.Rus askerleri ve gizli servisleri,UFO'ların düzenli kontrollerinden çok huzursuz ve rahatsızdılar.Bu gözetlemeler,birçok dramatik savunma denemelerine rağmen,engellenememişti.(yukarda anlatılan Mig uçakları ile ilgili olay gibi.) Bu Sebeple bütün UFO raporları "devlet sırrı" olarak gizli tutuluyordu. Atom bombasının blöfü doğuda ve batıda aynı şekilde hareket eden Dünya-Plutokrasisi'nin,her iki hüç blokunu birleştirerek bir "DÜNYA HÜKÜMETİ" oluşturmasına yardımcı oluyordu ama olaylar hedeflerine ulaşamadılar.Çünkü "III.Güç" faktörü Orta Avrupa topraklarında bir nükleer savaş çıkmasına engel olmuştu.Doğudaki ve batıdaki güçler kendilerini devamlı gözetleyen ve kontrol eden "III.Güç" sayesinde nükleer silahlarını çalıştıramamışlardı. KAYNAK:YERALTINDAKİ GİZLİ DÜNYALAR KİTABI Aralık 28, 2010 Jethro tarafından düzenlendi Kaynak verildi. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.