Ashtar Sheran Oluşturma zamanı: Aralık 29, 2010 Paylaş Oluşturma zamanı: Aralık 29, 2010 Yeni araştırma, yıldızların aslında Dünya'dan gözlendiklerinden farklı olabileceklerini gösteriyor ve oluşumlarına ışık tutuyor. Soldaki resim: Yıldız 302’nin yeryüzünden görünüşü. Sağdaki resim: Hubble Uzay Teleskobu’nun gözünden yaklaşık 40 kez daha fazla yakınlaştırılmış görünüşü. Görüldüğü üzere sağdaki dairenin içinde kalan herşey yeryüzünden teleskopla bakıldığında tek bir yıldızmış gibi görünüyor. http://media1.ntvmsnbc.com/j/NTVMSNBC/Components/ArtAndPhoto-Fronts/Sections-StoryLevel/Bilim%20Yeni/101229-devyildizkumeleri.hlarge.jpg Michigan Üniversitesi astronomlarından doktora öğrencisi Joel Lamb ve Doç. Dr. Sally Oey, büyük kütleli yıldızların gözlemine yönelik oldukça detaylı bir araştırmayı geçtiğimiz günlerde yayınladılar. Araştırmacılar, Samanyolu’nın en yakın komşularından bir cüce gökada olan Küçük Macellan Bulutu’ndaki Güneş’imizin 20 ila 150 katı büyüklüğündeki dev yıldızlardan sekizine odaklanmışlar. Araştırma, bu devlerden beş tanesinin Hubble tarafndan ayırt edilebilecek herhangi bir komşuya sahip olmadığını, buna karşın üçününse, birkaç yıldızın meydana getirdiği küçük kümeler içinde bulunduğunu ortaya koymuş. Joel Lamb bulguya ilişkin şöyle bir analoji kuruyor, “Küçük bir çocukken babam beni minik bir gölete balık tutmaya götürürdü. Bir gün bu gölette hayatının en büyük balığını yakaladı. Daha önce onlarca büyük gölde avlanmasına karşın böylesi büyük bir balığı küçük bir gölette yakalaması onu hayrete düşürmüştü. Aklımıza şöyle bir soru geliyor: Küçük bir göl dev bir balık üretebilir mi? Araştırmada bu sorudaki gölün yerini yıldız kümesi alıyor.” En büyük kütleli yıldızlar, içinde bulundukları gökadaların evrimine doğrudan etki edebiliyorlar. Sahip oldukları rüzgarlar ve radyasyon, yıldızlararası gazı şekillendirerek yeni yıldızların doğumuna neden oluyor. Agresif süpernova patlamalarıysa, yaşam için gerekli olan tüm ağır elementleri meydana getiriyor. Bu da astronomların özellikle bu devlerin nerede ve nasıl oluştuklarını anlama isteklerini açıklıyor. Üretilen teorilerden biri, ancak büyük kümelerin dev yıldızları meydana getirebilecek yoğunlukta gaz ve toz bulutlarına sahip olduğu ve dolayısıyla yıldızın kütlesinin, içinde doğduğu kümenin büyüklüğüne bağlılığı yönünde. Buna karşıt olan ve Lamb ile Oey’in araştırmasının savunduğu yaklaşımsa, canavar yıldızların çok daha düzensiz bir şekilde ve çok küçük kümelerin içinde bile oluşabildiklerini öne sürüyor. Oey, "bulgularımız, yıldızın ulaşabileceği en büyük kütlenin içinde bulunduğu kümeyle doğru orantılı olduğu yönündeki görüşü desteklemiyor” şeklinde konuşuyor. Araştırmacılar, incelemiş oldukları yıldızların tamamının doğmuş oldukları bölgede kalmamış olabilecekleri gerçeğini de göz ardı etmiyorlar. Nitekim araştırmaya konu olan yıldızlardan ikisinin doğdukları kümeler içinden ayrılmış oldukları zaten biliniyor. Fakat diğer örneklerde astronomlar yıldızların halen oluştukları yerde bulunuyor olma ihtimallerini güçlendiren, artık gaz demetleri saptamış durumdalar. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.