selim Oluşturma zamanı: Ağustos 11, 2006 Paylaş Oluşturma zamanı: Ağustos 11, 2006 Mühr-î Süleyman " Bundan binlerce sene önce yeryüzünün büyülü devirlerinde insan henüz üçüncü gözünü kaybetmemişken efsanevi bir Kral Peygamber yeryüzünün ve gökyüzünün efendisi olmuştu. Cinlere insanlara ve hayvanlara hükmeden bu kral peygamber Hz. Süleymandı. Ve yetkesinin kaynağı olduğu sanılan güçlü bir mühür yüzük taşıdığı söyleniyordu. Fakat bir gün bu muhteşem yüzük çalındı. Süleyman sahip olduğu herşeyi kaybetti. Ve mührün yokluğunda geçen o acı günlerde kendisindeki asıl mührü Mühr-ü Süleymanı buldu. " Hazineleri dillere destan olan 3 semavi dinde de ismi haşmetle birlikte anılan biridir Süleyman / Hz. Süleyman / King Soloman / Peygamber Süleyman. Ona bu özelliği veren dünyasal ve ilahi güçlere hakim bir yönetici olduğu düşüncesidir. Asıl olarak Peygamber / Kral Davud'un oğludur. Hem Tevratta hem Kuran-ı Kerim de hikayeleri ve hayatıyla saltanatı anlatılır. " Terim aslen Mühr-i Süleyman'dır. Ancak Türkçe'deki ses uyumuna göre dile geçerken değişmiştir. Diğer bir deyişi de Hatem-i Süleyman'dır. İngilizce 'Seal of David', 'Star of David', 'Davis's Sheald' 'Magen David' isimleriyle anılır. Çünkü Batı dünyasında bildiğimiz çift üçgenin kesişimi olan Mühr-ü Süleyman aslında 5 kollu bir yıldızdır. 6 kollu yıldız babası olan Davud peygamberin kullandığı semboldür." Prof. Dr. Nusret Çam / Ankara İlahiyat Fakültesi " Yüzük kimdeyse Süleyman Odur " Süleyman'ın Tapınağı'nın daha sonra Haçlı Seferleri sırasında Kudüs'te arandığı, Templer Şövalyelerinin yerini bulduğu ve kutsal bazı emanetlerle Avrupa'ya döndükleri iddia edilmiştir. Kimileri kutsal kadeh Graal'ı, kimileri Felsefe Taşı'nı, kimileri ise Mühr-ü Süleyman'ı bulduklarını düşünmüşlerdir. Tapınak Kral Süleyman'dan sonra yağmalanacaktır ancak o zamana kadar Musa peygamberden beri nesilden nesile saklanan Hz. Musa'nın emaneti olan Ahid Sandığı'nı (orijinal Tevratın levhalar halinde içinde bulunduğu Tabut-i Sekine) muhafaza edecektir. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
gösde Yanıtlama zamanı: Ağustos 11, 2006 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 11, 2006 hz. süleyman insanlara ve cinlere ortak gönderilen tek peygamber diye biliyorum zaten.. paylaşım için teşekkürler Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Firdevs Yanıtlama zamanı: Ağustos 11, 2006 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 11, 2006 vaybe........... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Guest demon Yanıtlama zamanı: Ağustos 11, 2006 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 11, 2006 tek peygamber değil arkadaşım Hz Muhammet bütün alemlerin peygamberidir Hz Süleymana cinleri kullanma yeteneği verilmiştir Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Firdevs Yanıtlama zamanı: Ağustos 11, 2006 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 11, 2006 ooo ben hz. muhammet (s.a.v) mührünü görmüş insanım. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
mescalin Yanıtlama zamanı: Ağustos 11, 2006 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 11, 2006 süleymanın mührünün şekli ve daha detayşı şekilde cinleri nasıl kontrol ettiği hakkında döküman ebook bölümünde goetia adlı kitapta bulunabilir.. bu kitabın süleymanın notlarını içerdiği idda edilmektedir.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Şaman Yanıtlama zamanı: Ağustos 20, 2006 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 20, 2006 süleymanın mührü gerçekte bu değildir aslında bu sadece güçlü bir majik sembol bende biraz daha ayrıntılı olanı var üstünde eski çağ sembolleri var bu mührü harekete geçirmek için okunması gereken niyete göre belli ibranice duaları var ayrıca mührün gücünü toplamak için epey bir uğraşıyorsunuz Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
deniss85 Yanıtlama zamanı: Eylül 6, 2006 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 6, 2006 bu zamana kadar bozulmadan ulaştıklarına emin olamıyor insan.. işe yarıyor mu acaba bu anlatılanlar gerçekten çok merak ediyorum, keşke deneyen biri olsa da anlatsa.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Guest blackrazor Yanıtlama zamanı: Eylül 7, 2006 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 7, 2006 @selim ''Yüzük Kimdeyse Süleyman o dur'' yazmışsın öyle değil. yazdıklarına Ek olarak kabul et. O ilim ve yetki sadece Hz.Süleyman'a verilmiştir ve ondan başkasına nasip olmayacaktır. Kur'anı Kerimde de belirtilir akatarılan hadislerde de bu konuya yer verilmiştir Hz. Süleyman Allahutelaya dua eder "Kendisine öyle bir ilim verilmesni isterki ve ekler kendisinden başka birisine bu verilmesin" Hem işi yapan bir madde değil Allah'ın emridir. Yüzük bir eşyadır sadece. Eşyadan meded ummak açıkca Allah'a şirktir. O gücü verende verecek olanda, alanda alacak olanda Allahuteladır. Bazı şeyler işin olmasına vesile yani hizmetçidir.Demek daha doğru kanaatimce. sevgiler. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Guest blackrazor Yanıtlama zamanı: Eylül 7, 2006 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 7, 2006 Çoğunluk 6 köşeli yıldızın iki üçgen biri ters biri düz iç içe geçmiş olanın Hz.Süleymnın mührü olduğunu söylüyor ama başka bir çoğunluk da 5 köşeli yıldızın Hz.süleymana at mühür olduğunu söylüyor. BU mühürlerin pek çok Hatem de de kullanıldığı görülüryor(örn:hayır ve şer hatemleri) her ikisi de Hz.Süleymanın mührü olarka kullanılıyor ve tesiri açıkca ispatlanmış durumda. Kanaatimce işin içine niyet girdiğinden dolayı her ikiside etki ediyor olabilir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Urumhamatahayil Yanıtlama zamanı: Şubat 12, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 12, 2007 Bundan binlerce sene önce yeryüzünün büyülü devirlerinde insan henüz üçüncü gözünü kaybetmemişken efsanevi bir Kral Peygamber yeryüzünün ve gökyüzünün efendisi olmuştu. Cinlere insanlara ve hayvanlara hükmeden bu kral peygamber Hz. Süleyman’dı. Ve yetkesinin kaynağı olduğu sanılan güçlü bir mühür yüzük taşıdığı söyleniyordu. Fakat bir gün bu muhteşem yüzük çalındı. Süleyman sahip olduğu herşeyi kaybetti. Ve mührün yokluğunda geçen o acı günlerde kendisindeki asıl mührü Mühr-ü Süleyman’ı buldu. " Hazineleri dillere destan olan 3 semavi dinde de ismi haşmetle birlikte anılan biridir Süleyman / Hz. Süleyman / King Soloman / Peygamber Süleyman. Ona bu özelliği veren dünyasal ve ilahi güçlere hakim bir yönetici olduğu düşüncesidir. Asıl olarak Peygamber / Kral Davud'un oğludur. Hem Tevratta hem Kuran-ı Kerim de hikayeleri ve hayatıyla saltanatı anlatılır. Efsaneler şöyle der Hz. Süleyman / Kral Süleyman Tanrı'nın seçip güçlendirdiği bir ailenin adaletle hükmeden oğludur. İsrail soyunun güçlü bir Kralıdır. Temelde Tanrısal bir görevi vardır. Bu görev nedeniyle daha önce ve daha sonra kimseye verilmemiş/verilmeyecek bir saltanat diler Tanrı'dan. Böylece kendisine rüzgar, cinler, akarsu gibi akan metaller, kuşlar ve insanlardan oluşan ordular tahsis edilir. Rüzgara binip günler sürecek yollara hızla varır. Kuşları görevlendirerek düşman sahasına keşfe gönderir. Cinlerin esrarengiz görünmez ve anlaşılmaz yetileriyle devasa saraylar, kaldırılması imkansız dev sanat eserleri, binalar ve dalgıçların çıkardığı malzemelerden takılar akla gelecek binbir güzel şey yaptırır. Dünyayı imar ederken güzelliğ ve adaleti kurar. Süleyman efsanesini doruğa çıkaran yüzüktür. Her ne kadar dini kaynaklar bunu bu şekilde aktarmasa da gizem perdesi altında Tanrı'nın kendisine bir yüzük hediye ettiği söylenir. Bu öyle bir yüzüktür ki sayılı kişi ve meleklerin bildiği Tanrı'nın gizli ismini (İsmi Azam duası) saklar. Tanrının bilinmeyen adı yaratma ve hükmetme özellikleri içerir. Elbette bu tür bir efsane güç düşkünü insanların başını döndürmeye yeter de artar bile. Kimi bilgilere göre Adem'in taşıdığı bir yüzüktür ve cennetten çıkarılırken onu Arşta bırakmıştır. Cebrail daha sonra bu yüzüğü Tanrı'nın isteğiyle Hz. Süleyman'a getirmiştir. Terim aslen Mühr-i Süleyman'dır. Ancak Türkçe'deki ses uyumuna göre dile geçerken değişmiştir. Diğer bir deyişi de Hatem-i Süleyman'dır. İngilizce 'Seal of David', 'Star of David', 'Davis's Sheald' 'Magen David' isimleriyle anılır. Çünkü Batı dünyasında bildiğimiz çift üçgenin kesişimi olan Mühr-ü Süleyman aslında 5 kollu bir yıldızdır. 6 kollu yıldız babası olan Davud peygamberin kullandığı semboldür." Prof. Dr. Nusret Çam / Ankara İlahiyat Fakültesi Kelime manasıyla Süleyman'ın mührü anlamına gelen mührün şekli aslında kesin değildir. Belli bir tarihten sonra kabul edilmiş olan ve şimdi İsrail bayrağında yer alan sembol İslam dünyasında da yüzlerce yıl kutsal olarak kabul edilmiş cami medrese ve geçitlerde mezarlıklarda yüzüklerde padişahların gömleklerinde tılsım olarak yerini almıştır. Daha sonraları ise farklılık yaratmak için sembol bazen doksan derece çevrilerek kullanılmıştır. Batı dünyası bazen büyü kitaplarında bazen noterlik işareti olarak, basımevi markası sonraları bir çok akımın sembolü olmuştur. Süleyman Peygamber'in yüzükle olan ilgisi onun bir imtihandan geçişi şeklinde ele alınır. Yokluğunda bir cariyesine emanet ettiği yüzük mührü bir cin onun görünümünü alarak ele geçirir. Yokluğunda pek çok fitne fesat hazırlar örneğin tahtına büyü kitapları koyar ve iftira atar. Oysa Hz. Süleyman yüzüğün yokluğunda kendine dönecek ve gücünün kaynağı olan asıl çekirdeğini özünü bulacaktır. Kuran bu konuya atfen şöyle der. "Süleyman'ın mülk ve saltanatı konusunda onlar, şeytanların okuyup durduklarına uydular. Halbuki Süleyman küfre sapmamıştı. Ancak şeytanlar küfre sapmıştı; insanlara büyüyü öğretiyorlardı." Bakara Suresi / 102 Ayrıca Neml suresi'nde Süleyman Peygamberin gelişini duyan karınca beyinin kendi halkına seslenişi efsanevi Seba Melikesi'nin tahtının göz açıp kapayana dek ışınlanışı ve olağanüstü pek çok şey anlatılır. Karınca vadisine geldiklerinde bir karınca şöyle seslendi: "Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin ki, Süleyman ve orduları farkında olmayarak sizi ezmesinler." Neml / 18 "Kendinde Kitap'tan bir ilim olan kişi de şöyle dedi: "Ben onu sana, gözünü açıp yumuncaya kadar getiririm." Derken Süleyman, tahtı, yanında kurulmuş görünce şöyle konuştu: "Rabbimin lütfundandır bu. Şükür mü edeceğim, nankörlük mü diye beni denemek istiyor. Esasında, şükreden, kendisi lehine şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse bilsin ki, Rabbim Ganî'dir, cömerttir." Neml / 40 "Onlar Süleyman için, mihraplardan/kalelerden, heykellerden, havuzlar gibi çanaklardan, yerinden kaldırılamaz kazanlardan ne dilerse yaparlardı. Ey Davûd ailesi, şükür olarak iş yapın! Kullarım içinden şükredenler o kadar az ki! " Sebe / 13 "Sonunda, Süleyman için ölüm hükmünü verdiğimizde, onun ölümünü, değneğini yiyen dâbbetül arzdan/ağaç kurtçuğundan başkası onlara göstermedi. Süleyman yere yığılınca, açıkça anlaşıldı ki, eğer cinler gaybı bilmiş olsalardı, o alçaltıcı azap içinde bekleyip durmazlardı." Sebe / 14 " Yüzük kimdeyse Süleyman Odur " Süleyman'ın Tapınağı'nın daha sonra Haçlı Seferleri sırasında Kudüs'te arandığı, Templer Şövalyelerinin yerini bulduğu ve kutsal bazı emanetlerle Avrupa'ya döndükleri iddia edilmiştir. Kimileri kutsal kadeh Graal'ı, kimileri Felsefe Taşı'nı, kimileri ise Mühr-ü Süleyman'ı bulduklarını düşünmüşlerdir. Tapınak Kral Süleyman'dan sonra yağmalanacaktır ancak o zamana kadar Musa peygamberden beri nesilden nesile saklanan Hz. Musa'nın emaneti olan Ahid Sandığı'nı (orijinal Tevratın levhalar halinde içinde bulunduğu Tabut-i Sekine) muhafaza edecektir. Günümüzde kabul gören sembol göğün ve yerin birleşimini gösterir. İki üçgenin biri göğe biri yere dönüktür. Sembol bir yönüyle insan varlığının maddi bedenini ve ruhunu, bundan oluşan bütünü, bir yandansa dişil ve eril prensipleri, maddi ve manevi değerlerin bütünlüğünü gösterir. Doğunun Yin ve Yang'ına benzer bir semboldür. Dünyaya giriş ve çıkış noktalarını temsil eder. Kimi farklı bakışlar ise şekilde iki piramit görür. Özellikle Selçuklu dönemi paralarında ve eserlerinde sıkça kullanılan sembol artık günümüzün gerilimli zaman ve dünyasında İslam ve Hıristiyan toplumlarınca terkedilmiş hatta anlamı bilinmediğinden bir çok tarihi eserde de tahrip edilmiştir. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Guest AnunnaKi Yanıtlama zamanı: Haziran 25, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 25, 2007 Hz.Süleymanın tapınağının Mescidi Aksanın altında olduğunu duymuştum ama ne kadar doğru bilemem. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ihlamurcu Yanıtlama zamanı: Haziran 25, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 25, 2007 @selim ''Yüzük Kimdeyse Süleyman o dur'' yazmışsın öyle değil. yazdıklarına Ek olarak kabul et. O ilim ve yetki sadece Hz.Süleyman'a verilmiştir ve ondan başkasına nasip olmayacaktır. Kur'anı Kerimde de belirtilir akatarılan hadislerde de bu konuya yer verilmiştir Hz. Süleyman Allahutelaya dua eder "Kendisine öyle bir ilim verilmesni isterki ve ekler kendisinden başka birisine bu verilmesin" Hem işi yapan bir madde değil Allah'ın emridir. Yüzük bir eşyadır sadece. Eşyadan meded ummak açıkca Allah'a şirktir. O gücü verende verecek olanda, alanda alacak olanda Allahuteladır. Bazı şeyler işin olmasına vesile yani hizmetçidir.Demek daha doğru kanaatimce. sevgiler. Güzel demişin arkadaş... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
vegeta Yanıtlama zamanı: Ekim 29, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ekim 29, 2007 Paylaşım için teşekkürler Urumhamatahayil.Pek zamanım olmadığımdan dolayı yazım hatalarını düzeltecek vaktim olmadı kusuruma bakmayın. *MÜHR-İ SÜLEYMAN* *MAGEN DAVID* *SEAL OF SOLOMON* *Shield of David* *YAHUDI YIZDIZI* *HEXAGRAM* Mühr-i Süleyman, diğer bir ismi ile MAGEN DAVID (DAVUD MÜHRÜ) Aslına bakılırsa Tunç Çağ'larından beri kullanılan bir sembol. Genel gaye ZITLIKLARIN BİRLİKTELİĞİ. Kadim Doğu kültürlerinde aynı hexagram, madde ile mânâ, iyi ile kötü, güzel ile çirkin, Tanrı ve kaos, derun ve masiva, kadın ve erkek konuları sembolize etmiştir. Konunun asıl sahibi olan YAHUDI TEOLOJİSİNE göre; Mühr-i Süleyman'a "Davud Yıldızı" denilmektedir. Altıgen mührün üzerindeki yıldızın her bir köşesinde sıra ile İbrahim, İshak, Yakup, Musa, Harun ve Davud isimlerinin yazılı olduğuna inanılır. Bugünkü İsrail devletinin bayrağı üzerinde de hexagram bulunmasının sebebi budur. Mührün ilk kez Kral Davud tarafından kullanıldığı GOLYATA (Phalestine' li bir devdir) kabul edilir. Hikeye kısaca söyle; Golyat Gat ülkesinden 3 metreye yakın boyu olan güçlü bir dev adamdı. Kendisiyle döğüşe kalkacak hangi İsrailli olursa olsun, onu yenip alt edeceğini haykırarak bağırıyordu. Bu nedenle bütün İsrailli askerler korkuyorlar, içlerinden hiçkimse onunla döğüşmeye cesaret edemiyordu. Davud Tanrı'ya inanan genç bir çocuktu ve çobanlık yapıyordu. Golyat'la karşılaşmaya karar verdiği zaman şöyle dedi: 'Beni aslanların ve ayıların pençelerinden kurtaran Tanrı bu Filistinlinin elinden de kurtaracaktır. ' Sonra sapanını eline aldı ve dereden geçerken, fırlatmak için beş tane taş topladı. Yoluna devam ederek askerlerin bulunduğu savaş meydanına vardı.İsrail kralı Saul, Golyat'ın saldırılarından korur düşüncesiyle Davud'a zırhlı asker elbisesi giydirmek ve eline büyük bir klıç vermek istiyordu. Ama Davud düşmana karşı bu şeyleri kullanmayacağını söyledi. Tanrı'nın, kendisine güç vereceğini kendisini koruyacağını biliyordu. Golyat İsraillilerin, kendisiyle dövüşmek için küçük bir çocuğu öne sürdüklerini görünce gümbürdeyerek küfürler savurmaya başladı. Ama Davud ona şu karşılığı verdi: 'Sen bana klıçla, mızrakla ve palayla geliyorsun. Ama ben sana küfrettiğin İsrail'in ordularının Tanrısı'nın adıyla, her şeye egemen olan yüce Rabbin adıyla geliyorum!' Sonra Davud sapanını çıkardı, içine taşlardan birini yerleştirerek Golyat'a fırlattı. Taşı, baştan aşağı zırhlı giyisilerle korunan Golyat'ın korunmasız tek yeri olan alnına sapladı. Taşı alnına yiyen Golyat büyük bir gürültüyle yere yuvarlandı. Sonra koşup üzerine çıktı. Golyat'ın kılıcını tutup kınından çıkardığı gibi onu öldürdü ve başını kesti. Kahraman Golyat'ın öldüğünü gören Filistliler kaçtılar. Davud Tanrı'ya inanmış ve güvenmişti. Tanrı da onun bu inancına karşılık olarak ona Filistinli devi yenmesinde yardım etmişti. İşte DAVUD'un İbrani ve Hristiyan kaynaklarda DAVID olarak geçer (DVD)'nin GOLYAT'a saldırdığında üzerinde olan zırhın üzerindedir bu sembol. Tıpkı Roma'lı askerlerin MEDUSA'yı zırhlarında alçak kapartma olarak resmetmeleri gibi. HRISTIYAN TEOLOJİSİNE göre; Terim aslen Mühr-i Süleyman'dır. Ancak Türkçe'deki ses uyumuna göre dile geçerken değişmiştir. Diğer bir deyişi de Hatem-i Süleyman'dır. İngilizce 'Seal of David', 'Star of David', 'Davis's Sheald' 'Magen David' isimleriyle anılır. Çünkü Batı dünyasında bildiğimiz çift üçgenin kesişimi olan Mühr-ü Süleyman aslında 5 kollu bir yıldızdır. 6 kollu yıldız babası olan Davud peygamberin kullandığı semboldür." Nasil ki ihtişamından ve saltanatından ötürü bir ROMA IMPARATORUNA "mevsimlerde bir ay adı verilmiştir" (ki bugun halen kullanılar) İhtişamından ötürü KRAL DAVID (Eski Ahid'da Krallar İdaresi diye bir bölüm vardır bu yuzden bu çağdaki PEYGAMBERLERE, KRAL denilmektedir. ) Konu İncil'den açılmışken "MATTA İNCİLİ" İsa'nın soyunu Kral David'de kadar uzandırır. Bunu bir anlamı vardır. Çünki İSA doğduğunda ona "Münencimler Tapınacakalar" , tıpkı Saba Melikesi Belkıs'ın Süleyman'a tapındığı gibi. Ve DAVID'din öğrettiği YILDIZ GÖZLEMİ sayesinde onu bulacaklar. Tabii Konu gizemli bir konu olunca Masonik bir yaklaşım da gerekmekte. MASONİK açıklamalar aslında her dinde beslenmiş gibi gözükmekte. Mimar Sinan dergisindeki "Ritüellerimizdeki Allegori ve Semboller" başlıklı bir makalede bu ilginç gerçek şöyle açıklanır: Eşkenar üçgen, üç noktayı eşit uzaklığa dikerek bu değerlerin eş değer oluşunu işaret eder. Masonluğun da benimsediği ve Davut'un yıldızı diye bilinen iç içe geçmiş iki eşkenar üçgen yani hegzagram; bugün Yahudiliğin sembolü olarak bilinir ve İsrail'in bayrağında yer alır. Ama aslında bu sembolün başlangıcı eski Mısır'dır… Bu amblemi ilk olarak Tampliye Şövalyeleri yaptırdıkları kiliselerde anlamlı bir duvar süslemesi olarak kullanmaya başladılar. Çünkü Kudüs'te Hıristiyanlıkla ilgili önemli gerçekleri ilk keşfedenler onlardı. Tampliyeler alaşağı edildikten sonraki yıllarda, bu amblem bu sefer sinagoglarda kullanılmaya başlandı. Ama masonlukta biz bu amblemi şüphesiz Eski Mısır'daki ilk evrensel anlamıyla kullanıyoruz. Bu anlamda da iki önemli gücü birbiriyle kaynaştırıp birleştirmiş oluyoruz. Bu iki eşkenar üçgenin alt ve üst tabanlarını silerseniz karşınızda çok iyi tanıdığınız bu nadide sembolü bulursunuz. İSLAM TEOLOJISI ise İngilizce bileyenler için şimdilik tek kaynak gibi olmuş, çünki ne ESKI AHID (TORAH)'te ne de YENİ AHID (INCIL)'de anlatılan konulardan çevililer yer almaktadır. Fırsat buldukça, KADIM KAYNAKLARDA olan bu "hikayelereden de size bahdedeceğim" Evet, İslam Kaynaklarına göre, Mühr-i Süleyman, adı üzerinde olarak Süleyman'ın Mührü anlamına gelir. Mühr-i Süleyman, İslam tezyini sanatlarının metal, ahşap, mimari, dokuma gibi pek çok dalında da nakış amaçlı kullanılmıştır. Birinin tepesi diğerinin tabanına geçirilmiş iki eşkenar üçgenin figüratif birleşimindeki kontrast, özellikle yapı süslemelerinin göbek motifi olarak çok cazip görülmüştür. Mühr-i Süleyman'ın bulunduğu yere şeytanın giremediğine dair halk inancından dolayı da taş, ağaç, cam, kağıt vb. satıhlarda merkezî motif niyetine kullanılmıştır. Yine bu inanıştan dolayı cami, tekke vb. mekanların kubbe veya tavan nakışlarında yahut medhal sövelerinde mühr-i Süleyman desenleri bulunur. Anadolu Selçukluları, Artukoğulları ve İlhanlıların eserlerinde bilhassa kubbelerin kilit taşlarında sık rastlanır. Osmanlılarda ise başta hamam kubbe delikleri olmak üzere mezar taşları, cami tezyinatları, anıtlar ve kemer kilit taşlarıyla çini, seramik gibi mimariyi ilgilendiren hususlarda şeytanı uzaklaştırma amacıyla; mutfak eşyalarında, çeşmelerde, sebillerde zehirlenmeye karşı tılsım niyetine; serpuş, tolga vb. başlıklarda güç sembolü olarak; giyim eşyaları ve takılarda hırz ve vefk olsun diye kullanılmıştır. Nitekim Barbaros Hayreddin Paşa'nın, rüzgara hükmedebilmek maksadıyla sancağına mühr-i Süleyman motifi nakşettirmesi bu geleneğin bir neticesidir. İSLAM TEOLOJISI'nde ise Saba Melikesi (BELKIS) ile birlikte anılmaktadır adı. 40. Kendi yanında kitaptan ilmi olan biri dedi ki: "Ben, (gözünü açıp kapamadan) onu sana getirebilirim. " Derken (Süleyman) onu kendi yanında durur vaziyette görünce dedi ki: "Bu Rabbimin fazlındandır, O'na şükredecek miyim, yoksa nankörlük edecek miyim diye beni denemekte olduğu için (bu olağanüstü olay gerçekleşti). Neml (karınca) Surelerinin, 19. (Süleyman) Bu sözü üzerine tebessüm edip güldü ve dedi ki: "Rabbim, bana, anne ve babama verdiğin nimete şükretmemi ve hoşnut olacağın salih bir amelde bulunmamı ilham et ve beni rahmetinle salih kulların arasına kat." 40. Kim şükrederse, artık o kendisi için şükretmiştir, kim nankörlük ederse, gerçekten benim Rabbim Gani (hiçbir şeye ve kimseye ihtiyacı olmayan)dır, Kerim olandır. 41. Dedi ki: "Onun tahtını değişikliğe uğratın, bir bakalım doğru olanı bulabilecek mi, yoksa bulmayanlardan mı olacak? 42. Böylece (Belkıs) geldiği zaman ona: "Senin tahtın böyle mi?" denildi. Dedi ki: "Tıpkı kendisi. Bize ondan önce ilim verilmişti ve biz Müslüman olmuştuk." İlgili ayetlerinde uzun uzun bahsedilmekte. Ayrıca, Allah'ın en büyük adını (İsm-i A'zam) temsil etmekteymiş. Hermetik gelenek buna makrokozmos gözüyle bakmış. Kadim Hind'de yaratıcı Vişnu üçgeni ile yok edici Şiva üçgeninin iç içe geçmiş hali imiş ve maddi alemin yaratılışı ile yok oluşuna işaret edermiş. İslam öncesi doğu kültürlerinde aynı hexagram, madde ile mânâ, iyi ile kötü, güzel ile çirkin, Tanrı ve kaos, derun ve masiva, kadın ve erkek vb. zıtlıklara işarette bulunmuş. Ancak İslam Kaynakları haricinde bu HEXAGRAM yani; ALTI KÖŞELİ YIDIZ'dan Süleyman'ın yüzüğünün üstünde olduğunu belirten pek de kaynak bulunmamaktadı r. Konu YAHUDI ve HIRISTIYAN kaynaklarında, Süleyman'ın bir Mührü veya Yüzüğü olduğu kabul edilmekte ve hatta bu yüzük sayesinde "gizemin kapılarını açtığı söylenmekte" ancak yüzük tarif edilirken MAGEN DAVID yerine "ÜZERİNDE İSMİ YAZILI DENİLMEKTEDİR" bu KADIM ISMIN, kendisinin mi yoksa inandığı TEK TANRI'nın şu an kullanılmayan "GNOSTIK ISIMLERİNDEN BİRİ OLUP OLMADIĞI"na bir açıklık getirilmemiştir. Ayrıca günümüz camilerinde, pek çok örneklerini ve çeşitlerini gördüğümüz Mühr-i Süleyman "Ancak İsrail Devleti kendisine amblem edilince bir DÜŞMAN OBJE OLARAK GÖRÜLMÜŞ ve camilerdeki bazı EŞSİZ MÜHR-İ SÜLEYMAN'lar tahrip edilmiştir. Konunun bazı AYDIN DIN ADAMLARI tarafından tekrar açıklanması neticesinde BİR KISMI TAHTA LEVHALARLA KAPATILMIŞ OLAN BU EŞSİZ ÖRNEKLER tekrar gün yüzüne çıkarılmıştır. Her kültürde muhakkak bir KUDRET KAİDESİ olarak alınan bu BIRBIRI İÇİNE GEÇMİŞ BİRİ YUKARI DİĞERİ AŞAĞI BAKAN İKİ ÜÇGEN, dikkatli bakılırsa İstanbul Ahalisi'nin evlerine, işyerlerine ya da başka başka korumak ve gözetmek istedikleri yerlere yaptıklarını da görebiliriz. Yine İSRAİL DEVLETİ'nin resmi flaması ve bayrağı olarak anıldığından ve Osmanlı'da kimi YAHUDİ ve MÜSLİM tebanın birbirini ayırt etmesi kolaylaşması için OSMANLI TEBALI MÜSLÜMANLAR, yıldızın UÇLARINI KESEREK, Bal Peteği sekline dönüştürmüş ve böyle kullanmışlardır. Kaynaklar: · KITAB-I MUKADDES · KURAN-I KERİM --------Alıntıdır-------- 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Hudhud Yanıtlama zamanı: Kasım 21, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 21, 2007 hayir, mühürle hükm etmedi Hz.S. daha basit formülle oldu bu isler. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
AsSaint Yanıtlama zamanı: Kasım 27, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 27, 2007 http://img442.imageshack.us/img442/5866/atomdiagramfm5.th.png Selam Lityum Atomunun görüntüsü ne garip yıllardır merak ederim Hz. Süleymanla bir ilgisi varmıdır diye ortadaki şekil anlaşılır olsun diye diye kenarlarından kırptım. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Şubat 14, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 14, 2010 http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/f/f7/King_Solomon.jpg Süleyman (Arapça: سليمان, sulaymān; İbranice: שלמה, Şlomo veyaŞelomo; Latince: Salomone, Yunanca: Σολωμών, İngilizce: Solomon), Kral Davut’un oğlu ve İsrail Krallığı’nın üçüncü kralı. Kudüs kentindeki büyük tapınağı inşa etmiştir. Kuran’da nebi (peygamber) olarak zikredilir. Hıristiyan inancında yasa koyucu ve kral olarak saygı görür. Musevi Kutsal Kitabı’nın Ezgiler Ezgisi, Vaiz ve Özdeyişler kitapları Süleyman tarafından yazılmış kabul edilir. Din dışı tarihte, Süleyman’ın MÖ 970 – 928 yıllarında kral olduğu kabul edilir. İbranice שלמ kökünden gelen Şlomo adı, kelime anlamıyla “barış yapan” demektir. Arapça selim, selamet ve islam sözcükleriyle kökdeştir. Tevrat’ta Süleyman : Eski Ahit’te Süleyman’ın öyküsü 1. Krallar kitabının ilk 11 bölümünde ve 2. Tarihler kitabının ilk 9 bölümünde anlatılır Dini kaynaklara göre Süleyman Kudüs yakınlarındaki Gazze şehrinde doğdu. Davud’un on dokuz kadar oğlu vardı ama Tanrı Davud’un oğulları arasından Süleyman’ı kendisine varis kıldı. Ayrıca dünyaya gelmiş en zengin insan ve peygamberdir Kuran’da Süleyman : İslam kaynaklarına göre Süleyman’ın kuş dilini bildiği, rüzgara ve hayvanlara ve cinlere hakim olduğu açıklanmaktadır. Kur’an’da Neml ve Sebe surelerinde kıssası anlatılır. Saba Melikesi Belkıs müslüman olmuş, Hüdhüd adlı bir kuştan bahsedilmiştir. Cinler, Süleyman’ın emriyle abideler yapmıştır. Süleyman peygamber, asasına dayanır halde öldüğü anlaşıldıktan sonra defnedilmiş, bu ayetle cinlerin gaibi bilemeyecekleri kanıtlanmıştır. Süleyman’ın mührü, edebiyatta kullanılan bir alegoridir. Mühründe İsmi azam yazılıdır. MÜHR-Ü SÜLEYMAN (Süleyman’ın Mührü) http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/9/9d/Leningrad_Codex_Carpet_page_e.jpgKral Süleyman Mührü İslam inancına göre Hz. Adem’in cennetten getirdiği üç şeyden biri olan Mühr-ü Süleyman, tüm semavi dinlerce kutsal kabul edilmiştir. Üstelik, sözkonusu sembolün tarihi bu dinlerin tarihinden daha eskidir; arkeolojik kazıların ortaya çıkardığı tunç çağı buluntularında bile bu sembole rastlanmaktadır. Farklı topluluk ve zamanlarda farklı anlamlar atfedilen bu sembol; bereket, güç, hikmet, yahut ilahi himaye beklentisiyle bir tılsım olarak görülmüştür. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde çok yaygın olarak kullanılan Mühr-ü Süleyman, sadece kılıçlar üzerinde değil, cami duvarlarında, mezar taşlarında, çeşme ve şadırvanlarda, kapı kanatlarında, tepsi ve tabaklarda, sikke ve mangırlarda, hatta rüzgara hükmetmek isteyen Barbaros Hayrettin Paşa’nın sancağında da kullanılmıştır. Bu sembole Batı dünyasında “Davud’un Yıldızı” denmesinin sebebi, onların altı köşeli yıldız sembolünü sözkonusu mühür-yüzükten önceye götürmeleri ve bu sembolü Hz. Süleyman’a değil, O’nun babası olan Hz. Davud’a atfetmelerindendir. Daha yalın bir ifade ile, Batı inancında Mühr-ü Süleyman’ın üzerindeki, Davud’un Yıldızı‘dır. Yahudiler’in bu sembolü sahiplenmeleri ve İsrail devletinin bayrağında kullanmaları, görece yakın tarihlere ait olaylardır ve her ne kadar bu durum sözkonusu sembolün günümüzde insanlar tarafından algılanışını değişikliğe uğratarak kullanımını kısıtlamışsa da, Mühr-ü Süleyman bu coğrafyanın bir kültür öğesidir, geleneğin bir parçasıdır ve bu anlamda asla bir “Yahudi sembolü” değildir. Bu, altı köşeli yıldızın menşeinin, aslında Yahudilikle hiçbir ilişkisi yoktur. Burada birbirine ters olarak üst üste konan iki üçgen bulunmaktadır. Sivri ucu yukarıda kalan üçgen, firavunun (Eski Mısır Uyg.) gücünü gösterir. Üçgenin tabanı yere basar, sivri ucu da göğü işaret eder. Ters üçgen, rahibin gücünün simgesidir. Bu, göğe oturur ve yere doğru yönelir. Altıgen yıldız böylece iki taraflı Mesih‘in simgesi olmuştur. Davud Yıldızı olarak bilinmesinin nedeni, Hz. İsa tarafından böyle adlandırılmış olmasındandır. Yahudiler tarafından ancak 19.yy.’da simge olarak kabul edilip kullanılmaya başlamıştır. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Hevvez Yanıtlama zamanı: Şubat 14, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 14, 2010 Hangisi mühürdür belli dğeil, zira her gelenekte onlarca mühür tarifi var, hangisi doğrusu bilinmez. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
SiMYaCı Yanıtlama zamanı: Şubat 15, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 15, 2010 hz. süleyman insanlara ve cinlere ortak gönderilen tek peygamber diye biliyorum zaten.. paylaşım için teşekkürler yanlış biliyosun Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
GunduzGezen Yanıtlama zamanı: Mart 24, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 24, 2010 (düzenlendi) Mühr-i Süleyman Nedir http://pic1.resimupload.com/r6/resim_548478576.JPG Yukarıda ki 6 Köşeli Yıldız Hem Süleyman Yıldızı Hemde Hz. Süleyman'ın Babası Olan Davud'un Yıldızı Olarak da Bilinir. Bu öyle bir yüzüktür ki sayılı kişi ve meleklerin bildiği Tanrı'nın gizli ismini (İsmi Azam duası) saklar. Tanrının bilinmeyen adı yaratma ve hükmetme özellikleri içerir. Elbette bu tür bir efsane güç düşkünü insanların başını döndürmeye yeter de artar bile. Kimi bilgilere göre Adem'in taşıdığı bir yüzüktür " Bundan binlerce sene önce yeryüzünün büyülü devirlerinde insan henüz üçüncü gözünü kaybetmemişken efsanevi bir Kral Peygamber yeryüzünün ve gökyüzünün efendisi olmuştu. Cinlere insanlara ve hayvanlara hükmeden bu kral peygamber Hz. Süleyman’dı. Ve yetkesinin kaynağı olduğu sanılan güçlü bir mühür yüzük taşıdığı söyleniyordu. Fakat bir gün bu muhteşem yüzük çalındı. Süleyman sahip olduğu herşeyi kaybetti. Ve mührün yokluğunda geçen o acı günlerde kendisindeki asıl mührü Mühr-ü Süleyman’ı buldu. " Hazineleri dillere destan olan 3 semavi dinde de ismi haşmetle birlikte anılan biridir Süleyman / Hz. Süleyman / King Soloman / Peygamber Süleyman. Ona bu özelliği veren dünyasal ve ilahi güçlere hakim bir yönetici olduğu düşüncesidir. Asıl olarak Peygamber / Kral Davud'un oğludur. Hem Tevratta hem Kuran-ı Kerim de hikayeleri ve hayatıyla saltanatı anlatılır. http://www.netpano.com/uploads/media/haberler/islamimuhur.jpg Efsaneler şöyle der Hz. Süleyman / Kral Süleyman Tanrı'nın seçip güçlendirdiği bir ailenin adaletle hükmeden oğludur. İsrail soyunun güçlü bir Kralıdır. Temelde Tanrısal bir görevi vardır. Bu görev nedeniyle daha önce ve daha sonra kimseye verilmemiş/verilmeyecek bir saltanat diler Tanrı'dan. Böylece kendisine rüzgar, cinler, akarsu gibi akan metaller, kuşlar ve insanlardan oluşan ordular tahsis edilir. Rüzgara binip günler sürecek yollara hızla varır. Kuşları görevlendirerek düşman sahasına keşfe gönderir. Cinlerin esrarengiz görünmez ve anlaşılmaz yetileriyle devasa saraylar, kaldırılması imkansız dev sanat eserleri, binalar ve dalgıçların çıkardığı malzemelerden takılar akla gelecek binbir güzel şey yaptırır. Dünyayı imar ederken güzelliğ ve adaleti kurar. Süleyman efsanesini doruğa çıkaran yüzüktür. Her ne kadar dini kaynaklar bunu bu şekilde aktarmasa da gizem perdesi altında Tanrı'nın kendisine bir yüzük hediye ettiği söylenir. Bu öyle bir yüzüktür ki sayılı kişi ve meleklerin bildiği Tanrı'nın gizli ismini (İsmi Azam duası) saklar. Tanrının bilinmeyen adı yaratma ve hükmetme özellikleri içerir. Elbette bu tür bir efsane güç düşkünü insanların başını döndürmeye yeter de artar bile. Kimi bilgilere göre Adem'in taşıdığı bir yüzüktür ve cennetten çıkarılırken onu Arşta bırakmıştır. Cebrail daha sonra bu yüzüğü Tanrı'nın isteğiyle Hz. Süleyman'a getirmiştir. http://pic1.resimupload.com/r7/resim_331996404.JPG " Terim aslen Mühr-i Süleyman'dır. Ancak Türkçe'deki ses uyumuna göre dile geçerken değişmiştir. Diğer bir deyişi de Hatem-i Süleyman'dır. İngilizce 'Seal of David', 'Star of David', 'Davis's Sheald' 'Magen David' isimleriyle anılır. Çünkü Batı dünyasında bildiğimiz çift üçgenin kesişimi olan Mühr-ü Süleyman aslında 5 kollu bir yıldızdır. 6 kollu yıldız babası olan Davud peygamberin kullandığı semboldür." Prof. Dr. Nusret Çam / Ankara İlahiyat Fakültesi Kelime manasıyla Süleyman'ın mührü anlamına gelen mührün şekli aslında kesin değildir. Belli bir tarihten sonra kabul edilmiş olan ve şimdi İsrail bayrağında yer alan sembol İslam dünyasında da yüzlerce yıl kutsal olarak kabul edilmiş cami medrese ve geçitlerde mezarlıklarda yüzüklerde padişahların gömleklerinde tılsım olarak yerini almıştır. Daha sonraları ise farklılık yaratmak için sembol bazen doksan derece çevrilerek kullanılmıştır. Batı dünyası bazen büyü kitaplarında bazen noterlik işareti olarak, basımevi markası sonraları bir çok akımın sembolü olmuştur. Süleyman Peygamber'in yüzükle olan ilgisi onun bir imtihandan geçişi şeklinde ele alınır. Yokluğunda bir cariyesine emanet ettiği yüzük mührü bir cin onun görünümünü alarak ele geçirir. Yokluğunda pek çok fitne fesat hazırlar örneğin tahtına büyü kitapları koyar ve iftira atar. Oysa Hz. Süleyman yüzüğün yokluğunda kendine dönecek ve gücünün kaynağı olan asıl çekirdeğini özünü bulacaktır. Kuran bu konuya atfen şöyle der. "Süleyman'ın mülk ve saltanatı konusunda onlar, şeytanların okuyup durduklarına uydular. Halbuki Süleyman küfre sapmamıştı. Ancak şeytanlar küfre sapmıştı; insanlara büyüyü öğretiyorlardı." Bakara Suresi / 102 Ayrıca Neml suresi'nde Süleyman Peygamberin gelişini duyan karınca beyinin kendi halkına seslenişi efsanevi Seba Melikesi'nin tahtının göz açıp kapayana dek ışınlanışı ve olağanüstü pek çok şey anlatılır. Karınca vadisine geldiklerinde bir karınca şöyle seslendi: "Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin ki, Süleyman ve orduları farkında olmayarak sizi ezmesinler." Neml / 18 "Kendinde Kitap'tan bir ilim olan kişi de şöyle dedi: "Ben onu sana, gözünü açıp yumuncaya kadar getiririm." Derken Süleyman, tahtı, yanında kurulmuş görünce şöyle konuştu: "Rabbimin lütfundandır bu. Şükür mü edeceğim, nankörlük mü diye beni denemek istiyor. Esasında, şükreden, kendisi lehine şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse bilsin ki, Rabbim Ganî'dir, cömerttir." Neml / 40 "Onlar Süleyman için, mihraplardan/kalelerden, heykellerden, havuzlar gibi çanaklardan, yerinden kaldırılamaz kazanlardan ne dilerse yaparlardı. Ey Davûd ailesi, şükür olarak iş yapın! Kullarım içinden şükredenler o kadar az ki! " Sebe / 13 "Sonunda, Süleyman için ölüm hükmünü verdiğimizde, onun ölümünü, değneğini yiyen dâbbetül arzdan/ağaç kurtçuğundan başkası onlara göstermedi. Süleyman yere yığılınca, açıkça anlaşıldı ki, eğer cinler gaybı bilmiş olsalardı, o alçaltıcı azap içinde bekleyip durmazlardı." Sebe / 14 " Yüzük kimdeyse Süleyman Odur " Süleyman'ın Tapınağı'nın daha sonra Haçlı Seferleri sırasında Kudüs'te arandığı, Templer Şövalyelerinin yerini bulduğu ve kutsal bazı emanetlerle Avrupa'ya döndükleri iddia edilmiştir. Kimileri kutsal kadeh Graal'ı, kimileri Felsefe Taşı'nı, kimileri ise Mühr-ü Süleyman'ı bulduklarını düşünmüşlerdir. Tapınak Kral Süleyman'dan sonra yağmalanacaktır ancak o zamana kadar Musa peygamberden beri nesilden nesile saklanan Hz. Musa'nın emaneti olan Ahid Sandığı'nı (orijinal Tevratın levhalar halinde içinde bulunduğu Tabut-i Sekine) muhafaza edecektir. Günümüzde kabul gören sembol göğün ve yerin birleşimini gösterir. İki üçgenin biri göğe biri yere dönüktür. Sembol bir yönüyle insan varlığının maddi bedenini ve ruhunu, bundan oluşan bütünü, bir yandansa dişil ve eril prensipleri, maddi ve manevi değerlerin bütünlüğünü gösterir. Doğunun Yin ve Yang'ına benzer bir semboldür. Dünyaya giriş ve çıkış noktalarını temsil eder. ( Renklendirilmiş Kısma Dikkat Edin * ) Kimi farklı bakışlar ise şekilde iki piramit görür. Özellikle Selçuklu dönemi paralarında ve eserlerinde sıkça kullanılan sembol artık günümüzün gerilimli zaman ve dünyasında İslam ve Hıristiyan toplumlarınca terkedilmiş hatta anlamı bilinmediğinden bir çok tarihi eserde de tahrip edilmiştir. " "Ne derisem buyruğum yürür, elümde ferman dutaram Ne idersem hükmüm revan, çün hükm-i sultan dutarım. İns ile bu cinn ü peri, divler benüm hükmümdedür Tahtum benim yil götürür, mühr-i Süleyman dutarım. İblis ü Âdem kim olur, ya aza yahut azdura Cümle benem eyü yavuz, kamusun benden dutaram." Yunus Emre HZ. SÜLEYMANIN MÜHRÜ Bu öyle bir yüzüktür ki sayılı kişi ve meleklerin bildiği Allahın gizli ismini (İsmi Azam duası) saklar. Allah'ın bilinmeyen adı yaratma ve hükmetme özellikleri içerir. Elbette bu tür bir efsane güç düşkünü insanların başını döndürmeye yeter de artar bile. Kimi bilgilere göre Âdem'in taşıdığı bir yüzüktür ve cennetten çıkarılırken onu Arşta bırakmıştır. Cebrail daha sonra bu yüzüğü Tanrı'nın isteğiyle Hz. Süleyman'a getirmiştir. Terim aslen Mühr-i Süleyman'dır. Ancak Türkçedeki ses uyumuna göre dile geçerken değişmiştir. Diğer bir deyişi de Hatem-i Süleyman'dır. İngilizce 'Seal of David'¸ 'Star of David'¸ 'Davis's Sheald' 'Magen David' isimleriyle anılır. Çünkü Batı dünyasında bildiğimiz çift üçgenin kesişimi olan Mühr-ü Süleyman aslında 5 kollu bir yıldızdır. 6 kollu yıldız babası olan Davud peygamberin kullandığı semboldür. Kelime manasıyla Süleyman'ın mührü anlamına gelen mührün şekli aslında kesin değildir. Belli bir tarihten sonra kabul edilmiş olan ve şimdi İsrail bayrağında yer alan sembol İslâm dünyasında da yüzlerce yıl kutsal olarak kabul edilmiş; cami medrese ve geçitlerde mezarlıklarda yüzüklerde padişahların gömleklerinde tılsım olarak yerini almıştır. Daha sonraları ise farklılık yaratmak için sembol bazen doksan derece çevrilerek kullanılmıştır. Süleyman Peygamber'in yüzükle olan ilgisi onun bir imtihandan geçişi şeklinde ele alınır. Yokluğunda bir cariyesine emanet ettiği yüzük mührü¸ bir cin onun görünümünü alarak ele geçirir. Yokluğunda pek çok fitne fesat hazırlar; örneğin tahtına büyü kitapları koyar ve iftira atar. Oysa Hz. Süleyman yüzüğün yokluğunda kendine dönecek ve gücünün kaynağı olan asıl çekirdeğini özünü bulacaktır. Kur'an bu konuya atfen şöyle der."Süleyman'ın mülk ve saltanatı konusunda onlar¸ şeytanların okuyup durduklarına uydular. Hâlbuki Süleyman küfre sapmamıştı. Ancak şeytanlar küfre sapmıştı; insanlara büyüyü öğretiyorlardı."[6] Mühr-i Süleyman'ın üzerindeki altı kollu yıldız motifinin daha tunç devrinden itibaren Ortadoğu coğrafyasında sıklıkla kullanıldığı arkeolojik kalıntılardan bilinmektedir. Keza Roma¸ İbrani¸ Asur¸ Bizans gibi eski medeniyetlerden kalan eserler üzerinde de göze çarpmaktadır. Eski Türklerin kullandığı on iki hayvanlı takvimde de bu yıldızı görürüz. Mitolojik zamanlardan itibaren bereket ve güç sembolü sayıldığı¸ pagan toplumlarda da kutsal kabul edildiği bilinmektedir. Ona her devirde atfedilen anlam da bu yüzden değişip durmuştur. Altı yön¸ matematikte ilk mükemmel sayı¸ dünyanın altı günde yaratılışı¸ bereket ve bolluğun özü vs. bunlardan. Şer güçlerden korunmak için tılsım oluşu ise pek yaygın. Hıristiyan ve Yahudiler arasında mühr-i Süleyman'a "Davud Yıldızı" denilmektedir. Onlar altıgen mührün üzerindeki yıldızın her bir köşesinde sıra ile İbrahim¸ İshak¸ Yakup¸ Musa¸ Harun ve Davud isimlerinin yazılı olduğuna inanırlar. Bugünkü İsrail devletinin bayrağı üzerinde de hexagram bulunmasının sebebi budur. Mühr-i Süleyman'ın önemi Yahudilerce bir amblem olarak kullanılmaya başladıktan sonra artmıştır. Mührün¸ İlâhî himayeyi sembolize ettiğine inanan Yahudiler sonraki dönemlerde bu şekli sancak ve flamalara¸ muskalara nakşetmişler¸ büyücülük tılsımı olarak sıklıkla kullanmaya başlamışlar¸ zamanla ona kudsiyet atfedilmiş ve özellikle dinî ikbal uğrunda kullanmışlardır. Mühr-i Süleyman¸ İslâm tezyini sanatlarının metal¸ ahşap¸ mimari¸ dokuma gibi pek çok dalında da nakış amaçlı kullanılmıştır. Birinin tepesi diğerinin tabanına geçirilmiş iki eşkenar üçgenin figüratif birleşimindeki kontrast¸ özellikle yapı süslemelerinin göbek motifi olarak çok cazip görülmüştür. Mühr-i Süleyman'ın bulunduğu yere şeytanın giremediğine dair halk inancından dolayı da taş¸ ağaç¸ cam¸ kâğıt vb. satıhlarda merkezî motif niyetine kullanılmıştır. Yine bu inanıştan dolayı cami¸ tekke vb. mekânların kubbe veya tavan nakışlarında yahut mühr-i Süleyman desenleri bulunur. Anadolu Selçukluları¸ Artukoğulları ve İlhanlıların eserlerinde bilhassa kubbelerin kilit taşlarında sık rastlanır. Osmanlılarda ise başta hamam kubbe delikleri olmak üzere mezar taşları¸ cami tezyinatları¸ anıtlar ve kemer kilit taşlarıyla çini¸ seramik gibi mimariyi ilgilendiren hususlarda şeytanı uzaklaştırma amacıyla; mutfak eşyalarında¸ çeşmelerde¸ sebillerde zehirlenmeye karşı tılsım niyetine; serpuş¸ tolga vb. başlıklarda güç sembolü olarak; giyim eşyaları ve takılarda hırz ve vefk olsun diye kullanılmıştır. Nitekim Barbaros Hayreddin Paşa'nın¸ rüzgâra hükmedebilmek maksadıyla sancağına mühr-i Süleyman motifi nakşettirmesi bu geleneğin bir neticesidir. Aynı motif Ön Türk devletlerinin sancaklarında da kullanılmıştır. Ön Türk Tarihinde iç içe geçmiş iki üçgenden oluşan bu altıgen yıldızın ‘‘Yaratan ve yaratılan''ı ifade ettiği belirtilmektedir. Ön Türk boylarında bu yıldız ‘‘Temur Kazık'' yani Kuzey yıldızını simgelemektedir. Daha sonra bu yıldızın adı¸ bazı Türk boylarınca ‘‘Çolpan Yıldızı'' olarak adlandırılmıştır. Çolpan Yıldızı¸ tüm Türk boylarınca¸ Yaradan Tanrı'nın bir lütfu ve kendilerinin yıl göstericisi olarak kabul edilmiş ve ‘‘Temur Kazık'' yani kırmızı renkli sabit yıldız olarak isimlendirmişlerdir. AHD-İ ATİK SANDUKASI Yüce Rabbimiz'in Kur'an'da bildirdiği ve içinde Hz. Musa ve Hz. Harun'dan eşyalar barındıran değerli bir sandıktır. İslâm âlimlerine göre¸ sandukanın en önemli özelliği ise MÖ. 587 yılından beri nerede olduğunun bulunamaması ve ahir zamanda çıkacak bir şahıs olan Mehdi tarafından bulunacağının kabul edilmesidir. (En doğrusunu Allah bilir.) Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in hadislerinde ve çeşitli tarihî kaynaklarda dikkat çekilen bir konu olan Ahd-i Atik Sandukası¸ Yüce Rabbimiz'in gönderdiği Kur'an'da bildirilmektedir. Ayrıca ilâhî bir kitap olarak indirilen ancak sonradan tahrif edilmiş olan Tevrat'ta da bu sanduka hakkında bilgiler yer almaktadır. İslâm âlimleri tarafından¸ Kur'an ahlâkının tüm dünya üzerinde hâkim olacağı bir dönemin de habercisi olan sanduka hakkında Kur'an'da şu şekilde bildirilmiştir: "Peygamberleri¸ onlara dedi: "Onun hükümdarlığının belgesi¸ size Tabut'un gelmesidir. Onda Rabbiniz'den 'bir güven duygusu ve huzur' ile Musa ailesinden ve Harun ailesinden artakalanlar var; onu melekler taşır. Eğer inanmışlarsanız¸ bunda şüphesiz sizin için bir delil vardır."[7] Ahd-i Atik Sandukası hakkında tarihî kaynaklar incelendiğinde birçok bilgi ile karşılaşılmaktadır. İsrailoğulları'nın Mısır'dan çıkışlarından sonra Sina Dağı'nın eteklerinde imal edildiği düşünülen sandukada¸ Hz. Musa'dan kalan taş levhalar ve Hz. Harun'dan kalan eşyalar bulunmaktadır. Tarihî kaynaklara göre; Ahd-i Atik Sandukası¸ Hz. Harun döneminden sonra Hz. Davud döneminde şehrin Birleşik Yahudi Krallığı'nın başkenti ilan edilmesiyle Kudüs'e taşındı. Hz. Süleyman tarafından yaptırılan mabede konulan sanduka¸ MÖ. 587 yılına kadar Beytülmakdis'te kaldı. Aynı yıl içinde Babil İmparatoru Buhtunnesar -Babil'in Asma Bahçeleri'ni yaptıran kral- Kudüs'ü işgal etti ve o tarihten sonra yaklaşık 500 yıl ortadan kaybolan sandukanın¸ tahrip edilemediği ve onu koruyan Levililer tarafından mabedin altında hazırlanmış gizli bir bölmede saklandığı inancı yayıldı. M.S. 70 yılında ise Roma valisi Titus'un Beytülmakdis'i yıktırdıktan sonra bu yeraltı odasına da ulaştığı ve mabedin kutsal eşyalarıyla birlikte sandukayı da Roma'ya götürdüğü varsayılmaktadır. Kaynakça : Türk Sanatı'nda Mühr-i Süleyman / Zeki Kuşoğlu / İlgi Sayı 61 İlkbahar 1990 Türk Kültüründe Mühr-i Süleyman'ın Yeri / Sadi Bayram / Kültür ve Sanat Dergisi Mart 1998 Türk ve İslam Sanatlarında Altı Kollu Yıldız (Mühr-i Süleyman) Prof. Dr. Nusret Çam / Somuncu Baba Sayı:13 Haziran 1997 Diyarbakır Ulu Camii Kilit Taşı , Malatya Ulu Camii Kubbe Göbeği, İstanbul Üsküdar Ayazma Camii, Konya Sahip Ata Camii mihrap, Hacıbektaş Külliyesi, Karatay Medresesi duvar çinileri altın yaldızlı bölüm Konya Mevlana Müzesi 17/400 numaralı tunç kandil Para / Keyhüsrev adına bastırılmış / Yıl : 1241 / Selahaddin Eyyubi adına Halepte basılmış Yıl: 1184 Selçuklu Dönemi Ahlat Mezarları Fatih Sultan Mehmet'in elbisesi Barboros Hayretin Paşa Sancağı Osmanlı dönemi silah, barutluk, taber baltaları Yugoslavya Saraybosna Kadiri Tekkesi İspanya, Fransa, Danimarka, Almanya noterlik işaretlerinde Hamelin ve Budweis sinagogları / 14 .yüzyıl Anagni Katedrali / vaiz kürsüsü /1266 Rotschild Ailesi işareti / 1822 http://www.zaman.com.tr/?bl=yazarlar&trh=20050825&hn=185571 Kuran-ı Kerim / Hz. Süleyman'ı içeren ayetler http://www.ideefixe.com/kitap/tanim.asp?sid=F0QWXJY4I5EM6IKUSH4W&referer=80239 Mart 24, 2010 GunduzGezen tarafından düzenlendi 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
aisha Yanıtlama zamanı: Mart 24, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 24, 2010 ellerine sağlık çok güzel bir konu... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Mart 24, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 24, 2010 evet konu güzel teşekkürler , Arama butonunu kullanmanız ÖNEMLE rica olunur.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
boynuzsuzgeyikler Yanıtlama zamanı: Mart 24, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 24, 2010 Bir de kopyala yapıştır yapmadan önce eklediğiniz yazıyı lütfen okuyun.Zira birçok paragrafları aynı kullanmış bazı üyelerimiz.... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
GunduzGezen Yanıtlama zamanı: Mart 24, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 24, 2010 ben zaten ayrı bir konu açmıştım. herkesin aynı kaynağı verdiğini şimdi görüyorum. okumak isteyenler için 2 kaynağı birleştirerek verdim. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Who Yanıtlama zamanı: Ağustos 22, 2013 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 22, 2013 Kral Süleyman majisi 15.-16. asırda yazılmış ve British Museum'de (İngiliz müzesi) bulunan birkaç el yazmasına dayanmaktadır. Toplu olarak adı Süleyman'ın Anahtarı, 'Clavicula Salomonis' olan bu yazmalar iki bölümden oluşur. Birinci bölüm Büyük Anahtar(25) Hermetic Order of the Golden Dawn kurucularından S.L. MacGregor Mathers tarafından İngilizce'ye tercüme edildi ve ilk defa basıldı (daha önce el yazması olarak mevcuttu) . Bu kitap M.Ö. 10. asırda yaşamış Kral Süleyman tarafından yazıldığı iddia edilmekte. Ancak buna MacGregor-Mathers dışında çok az kişi itibar etmektedir. Bilindiği gibi Kral Süleyman, Yahudi tarihinin yegane altın çağında tahta oturuyordu, öldükten kısa bir süre sonra İsrail ikiye bölündü ve uzun sürgün ve dağılma dönemine girmmişti. Ünlü Süleyman mabedini inşa etmişse de Süleyman Yahudiler tarafından bir peygamber olarak değil de, bir kral olarak görülürdü. Bilgeliği ile ünlü Kral Süleyman'da Hitit kanı vardı, karısı Mısır Firavun'un kızıydı. Güçlü bir majisyen olarak Yahudi, Hıristiyan ve Müslüman efsanelerine adı geçmiştir. Bazı metinlere bakılırsa farklı tanrılara, dinlere ve inançlara da itibar göstermekteydi. Ortaçağ Avrupa'sında 'grimoire' denilen birçok büyü reçete kitapları satılıyordu. Bunlar çoğu para, şan, şöhret, mevki, aşk, şehvet, düşmana zarar vermek gibi abes konularda başarı vaat eden kara büyü kitaplarıydı. Bir yandan büyücünün oruçlar ve riyazetler uygulamaları, İsa, Meryem Anaya, Azizlere, Tanrıya uzun dualar, haykırışlar sunmaları ön görürken diğer yandan çelişkili olarak Şeytan, ifritler ve cinler ordusu çağrılıp büyücünün en nefsi isteklerini yerine getirmek üzerine celp ve çağrılar uygulanıyordu. Grimoire'lar satmak üzere düzenlenmişti ve oradan buradan alıntılar yapılır tahrifatlar uygulanıp çarpıtılıyordu. Yazarları tanınmış kişilere, Papalara, peygamberlere addediliyordu. Ancak her ne kadar grimoire'ler zaman zaman Süleyman'ın Anahtarından alıntılar yapmışsalar, Süleyman'ın Anahtarı bu sınıflandırmaya girmiyor. Menşei ne olursa olsun, kutsal metinleri andıran yetkin ve zengin bir dilde yazılmış ve Yahudi kökenlidir. Hıristiyan unsuru yoktur. M.S. Birinci asır Yahudi tarihi yazarı Josephus, Süleyman'ın yazdığı ve çeşitli varlıkları çağırmak için reçeteler içeren bir kitaptan söz eder. Ancak 'Süleyman'ın Anahtarı' daha yakın bir tarihte yazıldığı inanılmaktadır. Yine de bu kitapta majisyen için ön görülen dualar, uzun riyazetler, oruçlar ve talimatlar açısından modern majisyenler tarafından çağrılan şer varlıklara kıyasla daha ürkütücü gelmiş olmalıdır ki pek rağbet görmemiştir. Süleyman kitaplar arasında ikinci seriyi ve beş kitaptan oluşturan 'Legemeton', modern majisyenler tarafından daha rağbet görmüştür. Özellikle birinci kitabı 'Goetia - Kral Süleyman'ın Küçük Anahtarı' (26) (Goetia, go-eyşia olarak telaffuz edilir) ve 'Armadel' (27) kitapı. Goetia majisi üzerinde majisyen Aleister Crowley bazı denemeler yapmışsa da pek başarı sağladığı söylenemez. Kral Süleyman'a addedilen kitaplar gibi Orta Çağı Grimoire'lar genelde modern majisyenler tarafından tehlikeli ve uzak durulması gereken uygulamalar olarak görülür. Bu yazımızda yer almalarının sebebi bazı güncel yeni çalışmalarda adapte edilmeleridir. Zamanımızda majikal, öğreti ve uygulamalarının odak noktası Goetia evokasyonları olan 1969 yılında Amerika, Los Angelos'ta Carroll ('Poke') Runyan tarafından kurulan Ordo Templi Astarte halen faaliyetlerini sürdürmektedir. Kültürel Antropoloji üzerinde ihtisas yapmış ve majikal adı Frater Thabian olan Runyan, ayrıca bir Golden Dawn mabedinde ritüel görevliliği yapmış, Vajrayogini Tantrik Budizm inisiyasyonlarını almış, Framasonluğun İskoç ve York derecelerini tamamlamış okült camianın kültürlü, renkli ve esprili bir elemanıdır. Geliştirdiği ve 'The Book of Solomon's Magick' (28) kitabında ve 'The Magick of Slolomon'(29) videosunda ayrıntılarını sunduğu sisteminde Goetia'nın 72 şer varlığı önceden Armadel'de söz edilen 72 meleklerden kendisine tekabül edeni ile birlikte kara bir aynaya çağrılıyor ve orada görüntüleniyor. Runyan sisteminin temelinde oto-hipnozun yattığını ve varlıkların bilinç-altı projeksiyon aracılığı ile tezahür ettiklerini savunuyor. Çalışmadan önce koruyucu dört baş melek çağırılır ve majisyen ile özleştirilir. Çalışma koruyucu bir majikal daire içinde gerçekleştirilir. Kara ayna dairenin dışında ve varlığın içine çağrıldığı üçgenin içine yerleştirilir. Video'da bütün çalışmalar ve arkasındaki nedenler dikkatli bir şekilde anlatılır ve gösterilir. Bunun haricinde Runyan'ın kurduğu sistemde Kabala'daki İbrani harfler yerine onlara tekabül eden Finike harfleri kullanır ve Baal ve Astarte gibi eski Kenani tanrı ve tanrıçaları içeren mevsimsel ritüeller düzenlenir ve bu ritüelleri açıklayan bir kitap da hazırlamıştır(30) . Son zamanlarda Goetia sistemi üzerinde çalışan başka majisyenler de elde ettikleri deneyimlerini ve kullandıkları teknikleri çeşitli aktarmışlardır. Bunların arasında Konstantinos 'Summoning Spirits'(31) kitabında sadece Goetia varlıkları değil, diğer majikal varlıkları çağırmak için komple bir majikal el kitabı hazırlamıştır. Steve Savedow 'Goetic Evocation'(32) adında ilginç ve ayrıntılı bir kitap hazırlamıştır. O.T.O. cemiyetinin önemli bir görevlisi olan Lon Milo DuQuette 'My Life with the Spirits'(33) kitabında alaylı bir şekilde yaşam öyküsünü ve Goetia çalışmalarında geçirdiği ilginç deneyimleri aktarmaktadır. Aynı yazar 'Gods of the New Millennium'(34) kitabında Goetia konusunu işlemektedir, özellikle kitabın 'Demons are our friends' (ifritler ve cinler dostlarımızdır) bölümünde... (Alıtıdır...) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.