nevermore Oluşturma zamanı: Şubat 15, 2011 Paylaş Oluşturma zamanı: Şubat 15, 2011 Bugünlerde herkes gitmek istiyor. Küçük bir sahil kasabasına, Bir başka ülkeye, dağlara, uzaklara… Hayatından memnun olan yok. Kiminle konuşsam aynı şey… Herşeyi, herkesi bırakıp gitme isteği. Öyle “yanına almak istediği üç şey” falan yok. Bir kendisi. Bu yeter zaten. Herşeyi, herkesi götürdün demektir. Keşke kendini bırakıp gidebilse insan. Ama olmuyor. Hadi kendimize razıyız diyelim, öteki de olmuyor. Yani herşeyi yüzüstü bırakmak göze alınmıyor. Böyle gidiyoruz işte. Bir yanımız “kalk gidelim”, öbür yanımız “otur” diyor. “Otur” diyen kazanıyor. O yan kalabalık zira… İş, güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile, Güvende olma duygusu… En kötüsü alışkanlık. Alışkanlığın verdiği rahatlık, Monotonluğun doğurduğu bıkkınlığı yeniyor. Kalıyoruz… Kuş olup uçmak isterken, ağaç olup kök salıyoruz. Evlenmeler… Bir çocuk daha doğurmalar… Borçlara girmeler… İşi büyütmeler… Bir köpek bile bizi uçmaktan alıkoyabiliyor. Misal ben… Kapıdaki Rex’i bırakıp gidemiyorum. Değil bu şehirden gitmek, İki sokak öteye taşınamıyorum. Alıp götürsem gelmez ki… Bütün sokağın köpeği olduğunun farkında, Herkes onu, o herkesi seviyor. Hangi birimizle gitsin? “Sırtında yumurta küfesi olmak” diye bir deyim vardır; Evet, sırtımızda yumurta küfesi var hepimizin, Kendi imalatımız küfeler. Ama eğreti de yaşanmaz ki bu dünyada. Ölüm var zira. Ölüme inat tutunmak lazım, İnadına kök salmak lazım. Bari ufak kaçışlar yapabilsek. Var tabii yapanlar, ama az. Sadece kaymak tabakası. Hepimiz kaçabilsek… Bütçe, zaman, keyif… Denk olsa. Gün içinde mesela… Küçücük gitmeler yapabilsek. Ne mümkün. Sabah 9, akşam 18 Sonra başka mecburiyetler Sıkışıp kaldık. Sırf yeme, içme, barınmanın bedeli Bu kadar ağır olmamalı. Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz. Bir ömür karşılığı, bir ömür yani. Ne saçma… Bahar mıdır bizi bu hale getiren? Galiba. Ben her bahar aşık olmam ama Her bahar gitmek isterim. Gittiğim olmadı hiç, Ama olsun… İstemek de güzel. Şarap içtiğim her vakit seninle olmak güzel ..... Huzur içinde uyu CAN BABA... Huzur içinde uyu .... http://images.habervitrini.com/haber_resim/can-yucel.jpg Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ssschwarzzz Yanıtlama zamanı: Şubat 16, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 16, 2011 bu adam adam ya Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
paganlaw Yanıtlama zamanı: Mart 11, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 11, 2011 Bu yazısını çok seviyorum,her bahar daha da anlamlanıyor.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
celin Yanıtlama zamanı: Mart 24, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 24, 2011 Bugünlerde herkes gitmek istiyor. Küçük bir sahil kasabasına, Bir başka ülkeye, dağlara, uzaklara… Hayatından memnun olan yok. Kiminle konuşsam aynı şey… Herşeyi, herkesi bırakıp gitme isteği. Öyle “yanına almak istediği üç şey” falan yok. Bir kendisi. Bu yeter zaten. Herşeyi, herkesi götürdün demektir. Keşke kendini bırakıp gidebilse insan. Ama olmuyor. Hadi kendimize razıyız diyelim, öteki de olmuyor. Yani herşeyi yüzüstü bırakmak göze alınmıyor. Böyle gidiyoruz işte. Bir yanımız “kalk gidelim”, öbür yanımız “otur” diyor. “Otur” diyen kazanıyor. O yan kalabalık zira… İş, güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile, Güvende olma duygusu… En kötüsü alışkanlık. Alışkanlığın verdiği rahatlık, Monotonluğun doğurduğu bıkkınlığı yeniyor. Kalıyoruz… Kuş olup uçmak isterken, ağaç olup kök salıyoruz. Evlenmeler… Bir çocuk daha doğurmalar… Borçlara girmeler… İşi büyütmeler… Bir köpek bile bizi uçmaktan alıkoyabiliyor. Misal ben… Kapıdaki Rex’i bırakıp gidemiyorum. Değil bu şehirden gitmek, İki sokak öteye taşınamıyorum. Alıp götürsem gelmez ki… Bütün sokağın köpeği olduğunun farkında, Herkes onu, o herkesi seviyor. Hangi birimizle gitsin? “Sırtında yumurta küfesi olmak” diye bir deyim vardır; Evet, sırtımızda yumurta küfesi var hepimizin, Kendi imalatımız küfeler. Ama eğreti de yaşanmaz ki bu dünyada. Ölüm var zira. Ölüme inat tutunmak lazım, İnadına kök salmak lazım. Bari ufak kaçışlar yapabilsek. Var tabii yapanlar, ama az. Sadece kaymak tabakası. Hepimiz kaçabilsek… Bütçe, zaman, keyif… Denk olsa. Gün içinde mesela… Küçücük gitmeler yapabilsek. Ne mümkün. Sabah 9, akşam 18 Sonra başka mecburiyetler Sıkışıp kaldık. Sırf yeme, içme, barınmanın bedeli Bu kadar ağır olmamalı. Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz. Bir ömür karşılığı, bir ömür yani. Ne saçma… Bahar mıdır bizi bu hale getiren? Galiba. Ben her bahar aşık olmam ama Her bahar gitmek isterim. Gittiğim olmadı hiç, Ama olsun… İstemek de güzel. Şarap içtiğim her vakit seninle olmak güzel ..... Huzur içinde uyu CAN BABA... Huzur içinde uyu .... http://images.habervitrini.com/haber_resim/can-yucel.jpg Çok güzel paylaşım..Bende gitmek istiyorum...((: Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
BaRMaN Yanıtlama zamanı: Mayıs 26, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 26, 2011 Kuş olup uçmak isterken, ağaç olup kök salıyoruz. ya şu mısraya nedemeli Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.