Topal Kırkayak Oluşturma zamanı: Nisan 19, 2011 Paylaş Oluşturma zamanı: Nisan 19, 2011 http://img708.imageshack.us/img708/5926/bizyevgenizamyatin22949.jpg 26. yüzyılda geçen romanda insan doğadan ve kendi benliğinden koparılmış, ‘Biz’ haline getirilerek toplumun sıradan bir parçası halini almıştır. Öyleki artık isimler kullanılmamakta, her insan bir sayı ile anılmaktadır. Saydam cam duvarlar arasında yaşayan insanların her anı sistem tarafından denetlenmekte, erkek ve dişi sayılar sadece sistemin izin verdiği çiftleşme anlarında bir perdeyle dış dünyadan ayrılabilmektedirler. Toplum gelişmiş, bilim ilerlemiş, dünya dışına yolculuk yapmak bile mümkün olmuştur. Ancak tanımlanan dünya bir ütopya değil, karanlık bir ütopyadır. “Şimdiye kadar yazılmış en iyi bilim-kurgu roman, klasik bir karşı ütopya” Ursula K. Le Guin Biz, sonradan kendi tarzında yazılan yapıtlar için prototip olacak disütopik bir romandır. Roman gelecekte varolan otoriter bir devletin inançlarına körü körüne bağlı bir vatandaşı ve bir matematikçi olan D-503′ün günlüğüne yazdıklarına yer verir. Günlük, mutluluğun, düzenin ve güzelliğin sadece özgürlüğün olmadığı bir ortamda, matematiksel mantığın ve mutlak gücün demir prensiplerinde bulunabileceğini dikte eden bir hükümet doktrininin bir ilanı olarak başlar. Günlük ve roman ilerledikçe D-503, I-330 adlı bir muhalifin çarpıcı etkisine kapılır. I’ya duyduğu çılgıncasına arzuyla büyülenen D, matematiksel mantığın saflığına ve tüm insanların ihtiyacını karşılayacak ve mükemmel düzenlenmiş bir bütünlüğün kapasitesine olan inancını kaybeder. Kendini azar azar V-1′in şiirsel irrasyonelliğine ve bireysel bir aşkın anarşizmine doğru çekilirken bulur. Artık “biz”i kullanmaz ve gerilla sevgilisinin adının ironik bir yansıması olarak “ben”i, yani kendini düşünmeye başlar. Zamyatin’in Biz’ini farklı kılan şey otoriterliğe bakış açısındaki entelektüel inceliktir. Ayrıntı Yayınları Tanıtım Yazısı G. Orwell ve A. Huxley gibi yazarların öncüsü ve esin kaynağı olan Zamyatin, onlardan çok daha önce yazdığı Biz ile totalitarizm tehlikesine işaret ederek, anti-ütopyayı radikal bir eleştiri silahına dönüştürmüştür. Bütünlüklü, bitmiş bir topluma karşı olan Zamyatin Biz’de, böylesi bir toplumun olumsuzluklarını anlatır. 26. yüzyılda geçen romanda insan doğadan ve kendi ‘ben’liğinden koparılmış, ‘Biz’leşerek teknolojiye ve bürokratik devlete teslim olmuştur. Kişisellik yoktur… İnsanların adları değil, numaraları vardır. Saydam, cam duvarların arkasında yaşayan insanların her dakikası devletçe belirlenmekte, denetlenmektedir. Erkek ve dişi numaralar yalnızca, izin belgeleriyle önceden belirlenmiş sevişme saatlerinde birbirlerini ziyaret ettikleri zaman perdeleri indirme hakkına sahiptirler. Zamyatin ‘gerçek edebiyatın güvenilir ve gayretkeş görevliler tarafından gerçekleştirilebileceğini’ savunarak resmi görüşlere karşı çıkmış, kuşağının en radikal isimlerinden biri olmuştur. (Arka Kapak) ‘Zamyatin’in getirdiği tartışma ise düşünen ve hayal eden insan için özgürlük ve mutluluğun özdeş kavramlar olduğudur. Özgürlük mutsuzluğa gebe olmak zorunda değildir Zamyatin’de. Başkaldırmak, alışılagelmiş olanla mücadele etmek acı verir gerçi, ama ‘dünü bugün, bugünü de dün olarak yaşamak daha zordur.’ Zamyatin’in ütopyası kesintisiz bir mücadeledir, bugüne daima yarının gözüyle bakarak, kendi kurduğunu, kurumlaşmaya başladığı andan itibaren yeniden yıkarak sürdürülen bir mücadele. Ütopya, Zamyatin için bir ufuktur, ona sürekli olarak yaklaşır, ancak varılamaz. ‘Vardık’, teslim olmaktır, gerçek sorular ise ‘Neden’ ve ‘Peki sonra ne olacak’tır?’ Bülent Somay / Önsöz Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.