Guest praksis Oluşturma zamanı: Nisan 10, 2007 Paylaş Oluşturma zamanı: Nisan 10, 2007 Artık evimizde yabancı insanlar yok! Meğer ne lüzumsuz kişileri evimize misafir edermişiz. 2004 yılında yeni evimize taşındık. Bu evde kablo üzeri televizyonda ATV, TGRT ve Show TV izleme fırsatını bulduk. Tabii bu duruma sevindik. Fakat zamanla Alman programlarına bakmaz olduk. Hele bir de diziler yok mu?.. Artık iş saatinden sonra planlarımı dizilere göre yapmaya başladım. Bir arkadaşım “Hadi gel bu akşam yemeğe gidelim” vs. gibi teklifte bulunduğunda, “Akşam hangi dizi var?” diye düşünür oldum. “Bugün günlerden salı mı? Aliye var…” ve genelde “Yok, bu akşam işim var, gelemem” gibi oldu cevabım. Diğer yandan, şu an 12 yaşında olan oğlum, Alman kanallarında izlediği filmlerine bakmak istiyordu, bazen küçük kavgalar bile oluyordu. Çizgi film olmasına rağmen çok şiddet içeren filmlerdi bence ve oğlum bu dizilere bağlanmıştı. Baktım o da kendini dizilere göre ayarlıyor. Okuldan gelir gelmez hangi saatte hangi film var, onu izliyor ve derslerini aksatıyor. O yaşta dışarıda oynamayı sevmesi gerekiyorken, hiç dışarı çıkmıyor. BAĞIMLILIK GİBİ Diziler dışında, haberleri de izlerdik, fakat her izlememizde sinirlenirdik. Ana haberlerde İbrahim Tatlıses’in veya Tarkan’ın konseri nasıl geçmiş görüntüleri vs. veriyorlardı. “Gelinim olur musun” gibi programları izlemediğimiz halde, haber olarak veriliyordu, ister istemez bu tür programları da izlemiş kadar oluyorduk. Sibel Can tangayla görülmüş, vah vah, ne haber ama! Dönderip aktarıp tam bir ay boyunca ekranlarda yer verilen haber buydu. Artık bana gına gelmeye başlamıştı. Diyeceksiniz ki, “Bakma sanki, açma televizyonu”. Çok doğru, ama akşam işten eve geliyorsunuz, yemek yiyorsunuz ve bir çayla televizyon karşısına bir kere oturuyorsunuz. Haberleri izledikten sonra, dizi başlıyor ve bu dizilere bir kere bakmaya başladınız mı, devamını izlemek istiyorsunuz. Bu sanki sigara içen birisine, “Sigarayı bırak” demek gibi oluyor. “TELEVİZYONU KALDIRALIM MI?“ Neyse ki, 2006 yılında yaz tatiline gidiyoruz. Diziler de tabii yaz boyunca ara veriyor. Tatil dönüşü o önceki tutkunluğumdan kopmuştum. Ara veren diziler daha başlamamıştı. Bir akşam yine televizyon karşısında otururken, başlayacak olan yeni dizilerin reklamları yapılıyordu. “Aman tanrım” dedim kendi kendime, “sakın bunlara da bakmaya başlama.” Ani bir kararla “Televizyonu kaldıralım mı?” diye sordum oğluma. Daha önceleri de çok kez konuşuldu ama bir türlü kendimizi aşıp bunu yerine getirememiştik. Oğlum da televizyonun kaldırılmasından yana olunca, aynı gün alıp bodrum kattaki kilere indirdik. Televizyon vergi dairesinden her sefer fatura geldiğinde, eşim sinirlenirdi, “Sanki WDR veya ZDF’yi izlediğimiz mi var?” diyordu. Bir gün sonra da buraya çıkış yazıp gönderdim. Şu an tam 6 ay oldu. Televizyonsuz hayat nasıl mı? Nasıl anlatayım, sanki evimizde yabancı insanlar yok artık. Meğer ne kadar lüzumsuz kişileri evimize misafir edermişiz, şimdi anladım. İbrahim Tatlıses yok artık, Hülya Avşar yok, tangalı Sibel Can yok… Evimize bir sessizlik geldi, huzur geldi. Ama bütün gün radyo açık, çünkü müzik dinlemesini ailece seviyoruz. Haberleri hem radyodan dinliyor, hem internet üzerinden okuyabiliyoruz. Televizyon kalkalı, çok eskilerden sevdiğim resim çizimlerime tekrardan başladım. Öyle amatörce, ama resim çizmek rahatlatıyor beni. Oğlumla birlikte arada bir sinemaya gidiyoruz. Oğlumun bir yılı aşkın gittiği spor okuluna ben de yazıldım. Kendini koruma sporu olan “Hap Kido” eğitimini Koreli hocadan alıyoruz. Ayrıca bol bol kitap okuyorum. 600 sayfalık bir kitabı bir hafta da bitiriyorum. Bu arada daha önceleri oğlumu kitap okumaya heveslendiremezken, artık o da kitap okumaya başladı. Devamlı onun beğeneceği kitapları arıyor ve almaya çalışıyorum. Oğluma aldığım kitabı birlikte okumak ise ona daha büyük zevk veriyor. Daha önceleri okumaya alışsın diye “Micky Mouse” dergisine abone yapmıştık, fakat bu dergileri severek okuduğu halde, bir türlü kitap okumasını alıştıramamıştık. “HAYATIM DEĞİŞMİŞ!” Şimdi şöyle geriye bakınca, televizyonla ne kadar gereksiz vakit geçirmişiz diyorum. Çalışan bir kadın olduğum halde, birçok faaliyet yapıyorum. Çoktan beri koşmayı bırakmıştım, en kısa zamanda yine koşmaya da başlamak istiyorum. Arkadaşım “Akşam bir yere gidelim” dediğinde “İşim var, gelemem” demiyorum. Hafta sonlarımı daha iyi değerlendiriyorum. Bu son 6 ayda hayatım pozitif yönde ne kadar değişmiş meğer… Bunu bu yazıyı yazarken daha iyi anladım. Televizyonsuz bir hayatın daha dolu dolu geçtiğini anladım. Eşimle, oğlumla daha çok sohbet ettiğimizi anladım. Umarım bu tavrım bazı kişilere örnek olur… Bu vesileyle herkese sevgilerimle… Gülümser keleş Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.