nevermore Oluşturma zamanı: Mayıs 18, 2011 Paylaş Oluşturma zamanı: Mayıs 18, 2011 Sevdiğiniz insan ne yapıyor şu sırada? Aklından neler geçtiğini biliyor musunuz? Belki de az önce karşılaştığı bir sarışın güzeliyle kaçamak yapmanın hayalini kuruyordur. Niye olmasın. Düşüncelerini okuyacak kimse yok ki. Ama, o kadar da imkânsız değil öğrenmek. "Nereden bileyim ben, şimdi ne düşünüyor?" diye hayıflanmayın. Hem de ne falcıya ne de başkasına danışmaya gerek kalmadan, kendi kendinize okuyabilirsiniz onun aklından geçenleri. Nasıl mı? Aynen karşınızdakinin yaptığı gibi, düşünerek bulacaksınız. Herkes her an bir şeyler düşünür. İnsanın aklından neler geçmez ki. Hiç kimse de diğerinin farkında değildir. İşte bütün bu düşünceler, aklımızdan geçenler, çevreye sürekli yayın yapan bir radyo istasyonu gibi olmamızı sağlar. Eğer karşınızdakinin hangi dalga boyunda düşüncelerini yaydığını anlarsanız, onları yakalamak işten bile değildir. Şu sırada İstanbul Radyosu'nun müzik programını dinleyeniniz var mı? Nasıl duyuyorsunuz o yayını? Elbette yakınınızda bir radyo olmalı. Radyonuz zaten bu yayınlara göre imal edilmiş, başka tür bir yayını isteseniz de alamaz. BİLGİSAYARLAR, BEYNİNİZİN YANINDA HİÇ KALIR Şimdi de başka bir aletten bahsedelim. Hem de çok yakınınızda duruyor. Nereye gitseniz sizinle birlikte olan beyniniz. Öylesine mükemmel bir yapısı var ki, ne radyo ne de bilgisayar, hepsi yanında hiç kalır. Üstelik, kullanması bedava. Elektrik kesildi, pil bulamadık diye endişe yaratmıyor. Sonra, sadece yayınları almakla kalmıyor, bir de istediğiniz yayını programlayıp gönderiyor. Ama, yalnız düşünce türünden olan yayınlara göre yapılmış. Kendi beyninizi size yeniden pazarlayacak değiliz, daha fazla reklama gerek yok. Doğuştan sahipsiniz bu mükemmel alete. Bütün mesele, onu kullanmasını yeterince bilmek. Önce şunu belirtelim, her an düşünce yayını yapıyorsunuz. Ama, kontrolsüz ve programsız bir yayınınız var. İşte bu dağınıklık yüzünden, başka yayınları da alamıyorsunuz. Daha doğrusu, alıyorsunuz ama farkında değilsiniz. Şimdi gelelim "insan" marka beynin kullanma talimatına. Önce, kendi yayınlarımızı en düşük düzeye getirmeliyiz. Kısa bir süre için de olsa, ıvır zıvır şeyler düşünüp zihninizi gereksiz yere meşgul etmekten kurtulmalısınız. Böylece, düşünce yayınına harcanan enerji ve dikkatinizi alıcı durumunda kullanabilirsiniz. Diyelim ki şu an aklımızı kurcalayan bir şey yok. Zihnimiz sakin. Beynimizin alıcı düğmesi açılmış demektir. Sıra geldi istasyon ayarına. Kimin düşüncelerini duymak istiyoruz? Yani, yayın yapan istasyon kim? Aklımızdan yalnız onu geçireceğiz. Boş verin şu sırada onun nerede olduğuna veya ne yaptığını hiç tahmin etmeye çalışmayın. Çünkü o zaman, farkında olmadan başka düğmeleri kurcalıyorsunuz demektir. Görüntü ayarı değil bizim istediğimiz. Şu an sadece düşünce dalgalarını almaya çalışıyoruz. Yayın yapan istasyonu tanımanız, bilmeniz işinizi kolaylaştırır. Sarı çizmeli Mehmet Ağa'nın kim olduğuna dair hiçbir bilginiz yoksa, adamın ne düşündüğünü de bulamazsınız. Beyninizdeki ayar düğmesi, o kişiyle olan his bağınıza göre düzenlenmiştir. İster âşık olduğunuz, isterse nefret ettiğiniz birisi olsun. Yeter ki aranızda duygusal bir köprü kurulmuş olsun. Eğer o kişinin de size karşı duygusal bir tavrı var ise, yayın çoktan başlamış demektir. Hem de karşılıklı. SADECE ONU DÜŞÜNÜN Gelin, sevilen bir kimsenin düşüncelerini okumaya çalışalım. Çünkü, sevgi bağı en güçlü ve en etkili istasyon yayını demektir. Nefret de öyle. Aklınızdan yalnız sevdiğiniz kişiyi geçirin. Ama, birlikte olduğunuz tatlı anların hayaline kendinizi kaptırmadan. Sadece onu düşünün. Zihninizde onun adını yankılandırın. Hayal mi kuruyoruz? Hiç de değil. Kendinizi sevdiğiniz kişinin titreşimlerine uygun bir ortama getiriyorsunuz. İşte size istasyon ayarı. Radyo dinlerken aynı anda gürültü yapılsa veya gazete okumaya çalışsanız, ne anlarsınız? "Kesin şu gürültüyü, duyamıyorum!" İşte kendi kendinize bunu söyleyin, eğer gelen düşünceleri alamıyorsanız. Başka bir şeyle meşgul etmeyin zihninizi. Bütün dikkatinizi o sevdiğiniz kişiden gelen titreşimlere verin. Aman, dikkat. Sakın ola gergin bir biçimde kasılıp beklemeyin. Tam tersi olur, kendinize parazit yapar hale gelirsiniz. "Alo, alo. Beni duyuyor musun? Bak dinle, ben şimdi ne düşünüyorum." Değil elbette. Kafanızın içinde telefon kulübesi olmadığına göre, böyle sesler duyacak değilsiniz. Beyninizdeki alıcının ses ayarı değişik bir duyarlılıktadır. Onun ne düşündüğünü kulağınızla duymayacaksınız, içinizde hissedeceksiniz. Bir anda olur bu, genellikle. Başlangıçta çoğu kez kısa ve tek bir duygudur. Çünkü insan, ister istemez o duyguyu aldığı an düşünce üretmeye ve hayal kurmaya başlar. Bunun önüne geçemediği için, alıcı durumundaki beynin ayarını bozar ve karşıdan gelen düşünceleri okuyamaz. Sakin bir halde, yalnız sevdiğiniz kişiyi aklınızdan geçirirken, içinize onunla ilgili bir duygu gelebilir. Bir anda, şimşek hızıyla çakıp sönen bir parıltı gibidir. Bunu izleyen diğer düşünce ve duyguların size ait olduğundan şüphe etmeyin. Bütün mesele, aradaki o bir anlık dış yayını yakalamak ve ayırt etmektir. Yoksa, kendi düşüncelerinizle karıştırabilirsiniz. Derler ki, kadınların beyni erkeklerinkinden daha küçükmüş. Çağımızda zaten elektronik aletlerin en küçükleri en büyük işleri başarıyor. Tabiat, bu üstünlüğü yıllar öncesinden kadınlara vermiş olmalı. Çünkü, kadınlar bu alanda da erkeklerden daha yetenekli. Duygu derinliği ve zenginliği, telepatik haberleşmenin vazgeçilmez bir yanı. Aman yanlış anlaşılmasın, sırılsıklam âşık olmak değil bu derinlik. İnanılmaz bir hayal kurma gücüyle de ilgisi yok. Zekânın duygularla birleştiği yerde, telepatik yetenek ortaya çıkıyor. ÖNCE ZİHNİNİZİ BOŞALTIN Kimi insanda düşünceleri alma kapasitesi, düşünce göndermekten daha fazladır. Bazılarında da tersine olabilir. Çevresine hâkim olmaktan hoşlanan kişilerde, alıcılık oranı daha düşüktür. Başkalarının davranışlarından çabuk etkilenenler ise verici yayınını pek beceremeyebilirler. Ama, bu özellikler o kadar önemli değildir. Yeter ki, bu işin tekniğini iyi bilelim. Başkalarının düşüncelerini okumak yerine, onlara kendi düşüncelerinizi aktarmak isteyebilirsiniz. Bunun için biraz daha karışık bir yöntem denemek zorundasınız. Başlangıçta, aynen alıcı durumundaki gibi zihninizi durultmanız gerekecek. Parazit düşüncelerden kendinizi kurtaracaksınız. Bu sükûneti elde ettikten sonra, sıra geliyor antenlerinizi düşünce yollayacağınız kişiye yöneltmeye. Bildiğiniz bir kimse ise, işiniz kolay. Duygusal bağ yine burada önemli. Şimdi ilk önce, boşalttığınız zihninizde o kişinin kendisini düşünün. Yüzünü gözünüzün önüne getirin. Ama, tam olarak. Başka bir şey düşünmeden. Eğer düşündüğünüz kişi o an sakin bir ortamda ise, zihni çok meşgul değilse, işiniz kolay demektir. Gözlerinizi kaparsanız daha iyi sonuç alırsınız. Kapalı gözlerinizin önünde o kişinin yüzünü bütün detaylarıyla görmeye çalışın. Size baktığını hayal edin. Sanki onun beyninin içine giriyormuşsunuz gibi, sadece onu düşünün. Sonra, tek ve kesin bir cümle ile iletmek istediğiniz düşünceyi ona söyleyin. Açık ve belirgin biçimde. Bu ses zihninizde yankılansın. Başka bir şey düşünmeden, aynı şeyi yavaş ve etkili bir biçimde, sanki karşınızda duruyormuşçasına onun yüzüne söyleyin. Duygusal ilişkilerde, bazen insan kendi kendisini engeller. Araya başka düşüncelerin girmesiyle, bütün benliğini bu işe veremez. Bir yandan kuşkuludur veya aslında bu işe girişmeye isteği tam değildir. Bu gibi hallerde, düşünce yayını yerini bulamaz. Önce kendinizden emin olmalısınız, karşınızdakine düşündüğünüz şeyi iletmeyi gerçekten istemelisiniz. Yoksa, beyin kendi engelleme mekanizmasıyla bu yayını önleyebilir. KONUŞMADAN DA ANLAŞABİLİRSİNİZ Bu gibi haberleşmeler, az da olsa bazen kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Durup dururken birden aklınıza birisi gelir, onunla ilgili bir düşünceyi yakalamışsınızdır. Daha sonra aynı kişiyi gördüğünüzde, bir de bakarsınız ki, o sırada sizi düşünüyormuş. "Aaa, vallahi şimdi ben de seni düşünüyordum. Şu işe bak, nasıl da karşıma çıkıverdin." Veya bir telefon zili, açarsınız. Kulağınızda, az önce birden aklınızdan geçen kişinin sesi: "Ayol, bir arayıp sorayım dedim. Hayırsız, nerelerdesin!" Bilimsel olarak bu tür haberleşmelerin deneyleri yapılıyor, yarım yüzyılı aşkın bir süredir. Bizim de aramızda deneyebileceğimiz kadar kolay bir şey. Mesela, tanıdığınız bir kişiyle anlaşıyorsunuz. Filanca gün, falan saatte, ikiniz sakin bir ortamda oturacaksınız. Gözlerinizi kapayacaksınız. Hiçbir şey düşünmeden. Sonra, belirli saatte ikinizden birisi basit ve tek bir şeyi düşünecek. Diğeri de onun düşündüğünü almaya çalışacak. Bu iş için, "Zener Kartları"ndaki beş sembol en kolay iletilebilen şekilleri göstermekte. Artı işareti, kare, çember, yıldız ve dalgalı paralel çizgiler kullanılıyor bu kartlarda. Düşünce gönderen kişi, bu sembollerden yalnız birisine sürekli bakıp diğerine aktarmaya çalışıyor. Alıcı da zihnini boşaltıp gelen düşünceye açık bir halde bekliyor. İstatistiklere göre, çoğu kez normalin üstünde başarılı sonuçlar alınıyormuş. Bazen öyle ilişkiler vardır ki, duygusal coşkunun derinliğinde insan sevdiği kişiyi düşünmeden edemez. Sevgilinizi aklınızdan geçirirken, birden ruhunuzun taa içinde bir gül daha açar. İşte o an, düşünce âleminde birleşmenin zevkini tadarsınız. Hiç kuşkusuz, o da aynı duyguları yaşamaktadır aynı anda. Arada kilometreler olsa bile.Halûk Akçam 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
hortlana Yanıtlama zamanı: Mayıs 18, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 18, 2011 Tşkrler paylaşım için.TElepati kolay gibi görünen bişey olsada bazen gerçekten zor oluyo.Bikaç kere yaptım bidahada uğraşmadım .Bkere sessiz ortam gerekiyo illaki.Ancak geceleri sessiz ortam sağlanıyo .O zamanlarda da yorgun oluyorum yani anca uyuklamadn önce yapıyorum bazen. Nevermore dostum sen hiç yaptın mı telepati? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
seithr Yanıtlama zamanı: Mayıs 18, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 18, 2011 eline sağlık ^^ denemek lazm Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
paganlaw Yanıtlama zamanı: Mayıs 18, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 18, 2011 Az önce açtığın başlıkları da okudum,teşekkürler.. Bu konuya değinmen çok güzel olmuş,hatta başlık sabitlense güzel olur Bu deneyimleri o kadar çok yaşıyorum ki.. Teknik kesinlikle işe yarıyor. Yeter ki kalbinizden isteyin,başka bir şey düşünmeden.. Sesli olarak da konuşabilirsiniz karşınızdaymış gibi. Ben öyle yapıyorum. O an'ı yaşayın,içten bir his ile yaşayın. Seslenin ona,bir süre içten bir şekilde seslenin,duyacaktır.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
perhaps Yanıtlama zamanı: Mayıs 18, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mayıs 18, 2011 Güzel konu ,deneyeceğim sanırım Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Gotha Yanıtlama zamanı: Mart 6, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 6, 2012 Çok güzel bi konu teşekkür ediyorum cok isime yarıcak Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
mezzaluna Yanıtlama zamanı: Mart 7, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 7, 2012 uyguladığım birşey tecrübeyle sabittir kesinlikle güzel paylaşım Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nara Yanıtlama zamanı: Mart 7, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 7, 2012 Konu için teşekkürler. Bi miktar sorum olacak; Soru 1: düşünceyi alıcıya yansııtırken açık ve net bir cümleyle belirtin denmiş. Peki alıcının kendi düşüncesi gibi mi kurulmalı cümle? Örnek veriyorum; "üşüdüm", "üşüdün", "üşü". Bu cümlelerden hangisini kullanmalı verici? Soru 2: Hem alıcı hem verici pozisyonunda bulunulabilir mi? Yine örnekle açıklayacak olursak şöyle ki; verici "üşüyorum" düşüncesini yansıttı alıcıya ve bilincin tepkisi "yok canım hava sıcak" oldu. Yani,telepati uygulanan kişinin haberi olmaksızın, zihinler arası diyalog yaşanabilir mi? (üşümek örneği biraz uç kalabilir, herhangi bir düşünce işte.) Bir de telepatinin süresini istediğimiz kadar ayarlayabiliyor muyuz? Yoksa makalede geçtiği gibi kısa bir his şeklinde mi gerçekleşiyor? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Qetesh Yanıtlama zamanı: Mart 7, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 7, 2012 Yöntem çok güzel ellerine sağlık Ama alıcının kafası çok kalın heralde alamıyor mesajı Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
mercan Yanıtlama zamanı: Mart 7, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 7, 2012 çok doğru algıların açık ve net olması desteklerçok istemek ve çalışma gerektirir ama olur emin olun hatta bazen farkında olmadan da yapıyoruz .. paylaşım güzeldi teşekkürler .. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
wiccaceren Yanıtlama zamanı: Mart 7, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 7, 2012 Hmm harika paylaşım,denemek lazım saol Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
yasemin ceren Yanıtlama zamanı: Mart 22, 2017 Paylaş Yanıtlama zamanı: Mart 22, 2017 Telepati ile aşik etmeyi deniyorum peki belli bir suresi var mi 4 gundur yapiyorum ama daha bir sey yapmadi Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nian Yanıtlama zamanı: Nisan 1, 2017 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 1, 2017 asik olmak gönül kalp isidir beyin isi degil 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Anafiel girl Yanıtlama zamanı: Nisan 1, 2017 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 1, 2017 bunu daha önce yaşamadım değil. hatta defalarca kez yaşadım diyebilirim. hem konuştum hem de dinledim. hatta o kişiler ile konuştuğumda sen bunları nereden biliyorsun çok dediler. ve işin en garip tarafı yazıda olduğu gibi o kişinin zihni meşgul olduğunda anlayabilmem. bunu bilinçli olarak yapabileceğimizi bilmiyordum ama birisi ile iletişime geçebildiğimi biliyorum. şuana kadar hiç başarısız olmadım, daha çok geliştirebilirmişim meğer. yalın bir anlatım olmuş. çok hoşuma gitti teşekkürler. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Meastro Yanıtlama zamanı: Nisan 4, 2017 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 4, 2017 Ben birini seviyor düşünüyorum zihnine girmeye çalışırken oda başka birine bunu yapıyorsa hatlar karışıp elektirikler kesilmezmi.? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Anafiel girl Yanıtlama zamanı: Nisan 9, 2017 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 9, 2017 Ben birini seviyor düşünüyorum zihnine girmeye çalışırken oda başka birine bunu yapıyorsa hatlar karışıp elektirikler kesilmezmi.? yazıda kişinin zihni meşgul ise olamayacağı yazıyor zaten. kişi başkasını düşünürken zihni meşgul olmaz mı? ayrıca yazıda; "Önce kendinizden emin olmalısınız, karşınızdakine düşündüğünüz şeyi iletmeyi gerçekten istemelisiniz. Yoksa, beyin kendi engelleme mekanizmasıyla bu yayını önleyebilir." yazıyor. yani telepatiye ya başkasını düşlüyorsa diye başlarsan, başlamadan koparmış olursun. bahsettiğin durumda bana kalırsa, karşıdaki kişi başkasını düşlüyorken de sen aklına gelebilirsin diye düşünüyorum. olur ya bazen bir şey ile meşgulken veya başka şeyler düşünüyorken bir an birisi zihninize düşer ve kaybolur. bana da öyle olur gibime geliyor. ama önemli not; yazıdaki herşeyi en iyi şekilde uygulamalı, ki senin frekansın onun frekansından daha güçlü olsun. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sidar Yanıtlama zamanı: Nisan 9, 2017 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 9, 2017 Konu medyomsal tekniklerin dinamiğini içeriyor . Tehlikeli tarafları da var .. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.