White Fear Oluşturma zamanı: Mayıs 29, 2011 Paylaş Oluşturma zamanı: Mayıs 29, 2011 Her rüyanın bir senaristi vardır. Bu senarist, id ile ego XE "ego" arasında duran, id’in yapısından da egonun yapısından da haberdar olan, iki tarafı da gözlemleyen ve gözetleyen farklılaşmış bir ego parçasının görevidir. Yani her rüyanın yazarı kişinin kendisidir. Rüyadaki her figür, her sahne, her cümle, her duygu egonun bu parçası tarafından özenle seçilerek hazırlanmış, yazılmış ve uygulamaya konulmuştur. Rüya, yazılması çok zor, içinde çok ciddi yapılandırmalar barındıran kompleks ve karmaşık bir senaryodur. Bu senaryonun senaristi çok akıllı, çok zeki, çok planlayıcı ve gelecek hamleleri önceden tayin edebilecek yetenektedir. Her insanoğlunda da bu yetenek vardır. Rüyanın içeriği senarist tarafından belirlendikten sonra bir kurgu oluşturulur. Senaristin amacı hiçbir gücü ürkütmeden bilinçdışında deşarj olmaya çalışan dürtülere çıkış yolu sağlamaktır. Bir dürtü XE "dür*tü" temel içerik olarak alındıktan sonra kurgusal bir zemin hazırlanır. Buna bir mekân denilebilir. Mekânın üzerine bir zaman giydirilir. Zaman ve mekânın buluştuğu noktada çeşitli figüranlar görevlendirilebilir. Figüranların seçimi ve rol dağıtımı tamamen senarist tarafından hazırlanmış bir programa göre yapılır. Figüranlara oynatılan her rol ego tarafından bilinçli, amaçlı ve bir hedefe hizmet etmek amacıyla verilmiştir. Senaryonun hazırlanmasını hiyerarşik bir zeminde tartışabiliriz. Senarist öncelikle çıplak bir senaryo hazırlar, dürtü XE "dür*tü" açık ve nettir. Hedefine doğrudan gider. Bu bir cinsellik veya bir saldırganlık ya da bir haz arayışı olabilir. Bu senaryo birinci sansür heyetine gönderilir; sansür heyetinde bu senaryo, tehlikeli olup olmayacağı ve içteki dengeleri bozup bozmayacağı ile ilgili değerlendirmelere tabi tutulur. Sansür heyeti bu senaryonun tehlikeli kısımlarını belirleyerek oraların bir işleme tabi tutulmasını ister. Sansür heyetinin, senaryonun tehlikeli olan kısımlarını nasıl bir sansüre tabi tutacağı ve ne tür yöntemler kullanacağı bugün için belirlenmiş durumdadır. Bir rüyanın çeşitli aşamalarında aşağıdaki şekillerde dürtüyü saklamaya yönelik sansür mekanizmaları devreye girer. 1. Rüyanın esasını cürufla saklama Her rüya bir öz ve bir esas içerir. Rüyanın kurgulanmasının temel amacı ise bu özü ifade etmektir. Esasın tehlikesine, sansür heyetinin vermiş olduğu gizlilik derecesine göre rüyanın üzeri, esası ve özü saklayacak şekilde sanki moloz yığını ile örtülmüş gibi görüntü ve fragmanlarla doldurulur. Özü saklama amaçlı bu kabuk kısmının hiçbir özelliği yoktur; bu kısım, dolgu maddesidir. Dolgu maddesinin seçiminde de kendine has bir takım özellikler ve yararlılıklar bulunmaktadır. Bunu daha sonra tartışacağız. Rüya içeriğinin tehlikesinin şiddet derecesi oranında rüyanın gereksiz materyalinin veya cürufunun çoğaldığı ve hedef şaşırtıldığı gözlemlenmektedir. Rüyada açık ve net olan, rahatça gözlemlenen, bilinen ve hissedilebilin şeyler rüyanın esası ve özü değil, egonun bilinçli kısmının dikkatini çekmeye yönelik gereksiz malzemelerdir. 2. Rüyada flûluk ilkesi Rüyada açık ve net görülen, hissedilen ve algılanan materyal; ego XE "ego" , gerçeklik ve süperego için yeteri kadar tehlikeli olmayan malzemelerdir. Görüntü ve algı flûleştikçe tehlikenin şiddet derecesi artmaktadır. Bir rüya içeriğinde geçiştirilen, tam görülemeyen ve flû olarak algılanan bölümler rüyanın esasını veya özünü barındırır. 3. Rüyanın duygu ilkesi Flûleşen bölgeler, geçiştirilen kısımlar imaja ve algıya dönüşemeyen kısımlardır. Fakat ilginçtir ki flûleşen kısımlara odaklanıp, bireyin ne hissettiği sorulduğunda, o karanlık bölgeden nasıl bir duygu aldığı sorgulandığında kişi görmediği, duymadığı ve algılayamadığı şeyi çok net bir şekilde tanımlayabildiğini fark eder. Arkasından birisi kovalamaktadır ama onu görememektedir. Verilen rüya materyali bu kadardır. Doktor sorar: “Arkadakini gördün mü, kim o?” Hasta cevap verir: “Bilmiyorum”, doktor yine sorar: “Arkandan gelen kadın mı erkek mi?” Hasta: “Büyük ihtimalle erkek” der. Doktor sorar: “Bu erkek yedi yaşındaki bir çocuk mu, yetmiş yaşındaki bir yaşlı ihtiyar mı?” Hasta: “Hayır, orta yaşlarda” der. Doktor sorar: “Bu orta yaşlı erkek, hasta ve yürüyemeyen cılız birisi midir?” Hasta: “Hayır, güçlü ve atletik birisi” der. Doktor: “Bu adam çok iyi niyetli ve sana bir hediye vermek için geliyor arkandan, değil mi?” der. Hasta cevap verir: “Hayır, bana kötülük yapacak, onu hissediyorum” der. Doktor sorar: Sana hayatta daha önce böyle bir kötülük yapan birisi oldu mu?” Hasta birden bire fark eder: “Çocukluğumda bana cinsel taciz yapan adam buydu” der. Rüyada en önemli tercüme, duyguların ve hislerin tercümesidir. Görüntü aldatıcıdır. Alıntıdır. 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
White Fear Yanıtlama zamanı: Haziran 1, 2011 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 1, 2011 Uyku hali özellikle büyük beynin dış ortamla ilişkisinin kesilmesi sonucu, tüm vücudun girdiği mutlak bir dinlenme evresidir. Özellikle sinir dokuda protein yapımı ve yine diğer tüm dokularda dinlenme ve yenilenme, uyku evresinde hızlanır. Uyku süreci, birbirini takip eden 5 farklı evreden oluşur. Uykuya daldıktan 2-3 saat sonra en derin uyku aşamasına ulaşılır. Uykunun yaklaşık %80İlik bölümünde, ilk 4 aşama boyunca derin uyku halinden hafif uyku haline değişimler görülür. Bu esnada, beyinden çıkan elektrik dalgaları da sürekli olarak değişir. Son aşamada ise, REM (rapid eye movement) olarak bilinen hızlı göz hareketleri görülür. Bu nedenle REM evresi olarak da bilinen bu evre, rüyanın görüldüğü esas evredir. REM evresi boyunca, rüya görme boyunca vücut kasları dinlenme halindedir. Ancak kalp atış hızı, oksijen tüketimi, nefes alıp veriş ve göz hareketleri, bu evre boyunca uyanık hal ile aynı oranda gerçekleşir. Normal şartlar altında 8 saat uyuyan bir insan, bu uykunun ortalama 1,5 saatini rüya görerek geçirir. Yaşlanmayla birlikte hem uykunun toplam süresi, hem de REM evresi kısalır. Her uykuda, birden fazla rüya görürüz ve bunların uzunlukları 15 dakikadan 45 dakikaya kadar değişebilir.İnsan gözünün saniyede en az 16 resim algıladığı bilinmektedir. Ancak çoğu zaman algılanan bu görüntülerin büyük bir kısmı ayrıntısal olarak belleğimizde kalır ve bilinçli görme çerçevesine girmez. Ancak bu görüntülerin tamamı beyne yerleştirilmiştir ve uyku anında büyük beynin üzerindeki denetim kalktığından, bu görüntüler birbiriyle alakalı veya alakasız bir şekilde bir araya getirilir. Genellikle rüyalarımızın içeriğini o gün başımızdan geçen olaylar ve özellikle bizi çok etkileyen konular oluşturur.Bazı durumlarda, büyük beynin duyu merkezlerinde meydana gelen çeşitli bozukluklar nedeniyle, uyanık halde iken rüya benzeri görüntüler (hayal) görülebilir. Bu duruma halüsinasyon adı verilir. Alıntıdır. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.