Rüya Yorumları

rüyamda davul fırın görüyorum ters koyup çalıştırıyorum

Gece rüyamda gündelik yaşamdan bir şeyler görüyordum önce. Birisinin bebeği vardı evde. Ve sürekli bir karışıklık evin içinde. Yardımcı olabilmek için koşturup duruyordum. Ve saçma sapan sakarlıklar yaptım. Bu sırada abim benimle dalga geçmek için bebeği yakıyormus gibi yaptı çakmakla. Bebeğin eli yanıyordu az kalsın. Sonra aynısını bana yaptı. Elimi söndürdüm, bir daha alev çıkt işaret parmağımın ucundan.. Söndürdüm, yine... Panikle söndürmeye çalışırken kocaman TV'yi yere düşürdüm ve ağlamaya başladım. Hep içimde tutmaya ve kimseye göstermemeye çalıştığım hüzün patlamıştı adeta. "Kurşun mu döktüreceğiz, ne yapacaksak yapalım artık bana her işim ters gidiyor hiçbir isteğim olmuyor ve elimi dokundurduğum her şey terse dönüyor" diye ağladığımı hatırlıyorum. Rüyada içli içli ağlarken nefes alamadığımdan uyandım.

Yanlış hatırlamıyorsam fouma iş hayatınızın çok yoğun olduğunu yazmıştınız.Hem iş hem aile olarak zorlular çekiyorsunuz.Özellikl abiizin davranışı bana evle ilgili sorunlar olbileceğini düşündürdü.Hayatınızda çok sorunlar var hem iş hem aile olarak ve hepsine yetişemiyorsunuzHer şey st üste binince bilinciniz bunu rüya olarak dışarı vurmuş.Tempo olrak yavaşlamanız ve dinlenmeniz lazım bana göre.

Benim fikirlerim bunlar:)

DenizFeneri teşekkürler yorum için Muhtemelen içinde bulunduğum gerginlik, sıkıntılı dönemi atlatma çabalarım, canımı sıkan durumların düzelmemiş olması... Bir de gerçekten son zamanlarda evdeki her şeyi ciddi şekilde üzerime aldığımı görüyorum ve bundan kimsenin haberi yok. Hayatımdak her şeyin kötüye gitmesi gibi bir durum yok ama istediğim hiçbir şeyin gerçekleşmemiş olmasının tuhaf bir şekilde yansıması sanırım bu Teşekkürler.

------

Rüya başladığında arabamdaydım. Öndeki yolcu koltuğunda oturuyordum. Şoför koltuğunda ise tanımadığım bir erkek vardı. Gergindi, konuşmuyordu ve bana tepkiliydi. Ara ara dönüp "hayır bir de arabada gelinlik var... Nasıl yaparsın bunu?" diyordu. O sırada arkada çocuk var mıydı bilemiyorum... Ama ben ilk evliliğim sırasındaki gelinliğimi arabanın arkasına koyup ne amaçla olduğu belli olmayan bir nedenle bu adamı görmeye gitmişim ve o yaptığım şeye çok sinirlenmiş. Arabada giderken geçmişi hatırlıyorum eski birbirine yakın tuhaf binaların arasında, arabayı park ettirmeden öylesine bir yerde durdurmuşum. Koltuktaki adam yanındaki başkalarıyla birlikte arabanın yanına gelmiş ve sanki onun yanındakilerden biri onunla evleneceğimizi sanıp bir şeyler söylemiş... Arka koltukta oturan yeşilli pembeli tuhaf ve fazla abartılı tüllü elbisesi olan bir kız çocuğu bana gülümserken, adam diğerlerine bir şeyler geveleyip arabanın şoför koltuğuna oturmuş da yola çıkmışız. Sanki bir sürü entrika çevirmişim gibi tuhaf tepkiler gösterirken arabayı hiç bilmediğim bir anayolda sürüyor. Tuhaf karşılıyorum bu tepkilerini ama konuşmuyorum. Sanki suçumu bilir gibiyim... Arabadaki kız çocuğunu ise sokakta bulmuşuz ve ailesini aramak için ilan vermişiz. O sırada ona da kıyafet olark böyle bir şey almışız ya da diktirmişiz (niyeyse tüllü gelinlik benzeri elbiselere takıntılı bir rüyaydı)

Sonra bir yerleşim yerinin yakınına doğru giriş yapıp aracı durduruyor. İniyor araçtan ve eliyle kaputa "pıt pıt" vurup devam etmemi söylüyor. Ben de araçtan inip şoför koltuğuna geçiyorum ve bu sırada "neredeyiz biz?" diye düşünüyorum. Hiçbir fikrim yok nasıl bildiğim bir yere çıkacağım konusunda... Arabayla epey dönüp duruyorum "Maltepe" yazısını görene kadar. Sonra "Hmm bayrampaşa falanmış buralar yaa ne bileyim ben bayrampaşayı" diyorum ve tahminler yürüterek köprü yoluna çıkıyorum. Tüm dikkatim yolda, saçma sapan hatalar yaparak arabayı normal yola sokmaya çalıştım. Başka hiçbir şey düşünmedim sadece arabayı çarpmayayım yeterdi Sonra eve geldik. Küçük kız indi araçtan. Evin kapısında bizi bekleyen insanlar vardı. Ellerinde bir resim... Küçük kızın resmi. Bizim tarafımızdan çekilmiş. Resmi kızı bulduğumuzda çekmişiz sanki ailesini aramak için. Ve bizim portmantonun önünde çekilmiş resim. (Tabi araba hariç eşyaların hiçbirini de gerçek hayattan tanımıyorum) Resimde kızın arkasında gelinliğimi görüyorum. Kahverengi - yeşil tüllü tuhaf ve benim için fazla aşırı süslü bir gelinlik. "Bu muymuş olay çıkaran gelinlik. Ne işim var ki benim bununla?" diye düşünürken küçük kız anahtarı bulamadığı için sürekli kahretsin kahretsin diyordu. Hatta anahtarla kapıyı açarken bile kahretsin diyordu... Bunu tuhaf karşılarken uyandım. Youtube kendi kendine ilerlerken saçma sapan bir dizide kalmış... Dizideki karakter elinde silahı birsürü kişiye doğrultmuş bir yandan kahretsin kahretsin diye bağırıyordu

Çok saçma sapan bir rüyaydı ve duygusal olarak bana pek bir şey hissettirmedi. Sanki bambaşka birinin hayatını seyreder gibiydim. Diziden mi etkilendim bilmiyorum ama hayatımda gördüğüm en tuhaf rüyalardan biriydi

Bu arada rüyanızdaki ateş ayrıntısı ilginç geldi bana.Yorum olarak uzun ve ayrıntılı bir şeyler yazmıştım ama silindi.Eliniz yanıyor,sönüyor ve tekrar yanıyor...Bu bence sorunları üst üste gelişini temsil ediyor olabilir.İş hayatından örnek verelim.İşiniz başınızdan aşkın,tam kurtuldum diyorsunuz ve...hoop!Yeni bi şeyler çıkıyor.İlginç ir ayrıntı...

Deniz feneri benim ruyami da yorumlarmisin

rüya mı gerçek mi ayıramıyorum. gece uyurken birden uyandım ve yatağımın şiddetli şekilde şangır şangır sarsıldığını hissettim.deprem sesi gibi bir ses duydum. Depremin çıkardığı tuhaf sesleri bilirsiniz. Hemen sonra karabasan geldi evdekilere bağırmak istedim çünkü evin yıkılacağını felan düşündüm çok şiddetliydi yatağım beşik gibi olmuştu. Tabi ki bağıramadım sonra sarsıntı geçti ve karabasan da ardından gitti. Baktım bir şey olmadı kimse uyanmadı yat uyu dedim kendime. Sabah flash deprem haberleri bekliyodum internetten son dakika depremlere kadar baktım ufak dahil bu bölgede deprem olmamış. Sizce bu nedir?

İnsan zihni çok tuhaf. Hayalkırıklığı yaşadığı alanı tamir için hemen rüyaları kullanıyor.

Rüyamda ciddi, mesafeli, soğuk yapıda birisi ile birlikte askeri havaalanı gibi bir yere gidiyoruz ve girişi çok küçük olan bir uçağa bindiriyor beni. O binmiyor ama. Bindiğim uçakta benim gibi siviller var hep. Beni uçağa bindiren kişi askermiş ve biz sanki aramızda bir şey varmış ama çok soğuk tavırları. Uçağa bindikten sonra uçak havalanıyor. Çok aşırı hızlı gidiyor. Sonra bir yere iniş yaptığımızda biri bize "sadece 5. sıra yerinden kıpırdamasın" diyorlar. Uçağın içine bir tabut getiriyorlar ve ben o sırada tabutu görüp ağlamaya başlıyorum. Uçağa askeriyenin psikoloğu gibi bir kadın geliyor ve direkt yanıma geliyor. Çok soğuk şekilde bana kırmızı kaplı bir kitap uzatıp elimi üstüne koyup yemin etmemi istiyor. Ne olursa olsun doğruyu söyleyeceğime yemin ediyorum. Kadın onunla aramda ne olduğunu soruyor ben de aslında aramızda bir şey olmadığını, beni uçağa bindirdiğini söylüyorum. Kadın bana sorular sorarken uçak F1 uçağı gibi havada dönüşler yapmaya başlıyor. Kadın yanıma oturuyor ve soğuk havası yumuşuyor biraz. Beni herkese karısı olarak tanıttığını söylüyor. Ben ölmüş olamayacağını çünkü beni daha yeni uçağa bindirdiğini söylüyorum. Kadın da ben de bir oyun çevirdiğini düşünüyoruz ama kadının da bunu rapor etmeye niyeti yok gibi... Sonra kadınla konuşurken fark ediyorum ki adam benim için askeriyeden çıkmaya çalışıyor, bana da belli etmiyormuş ama beni aşırı tutkulu seviyormuş falan filan... 14 Şubat maymun ettin beni

Rüyamda eski evimizin oturma odasının önündeyim. Kapının camından içerinin yansımasına baktığımda eşyaların yerinin değişik olduğunu görüyorum. Kapıyı açıp baktığımda "bu bizim eski evin eski hali, şu an rüyadayım ve geçmiş zamanı görüyorum akşam burada uyumadım" diye düşünüyorum. Ancak nerede uyuduğumu bir türlü hatırlayamıyorum. Sonra ortam birden değişiyor, bu sefer eski evimizin daha yeni bir halindeyim. Yine bir terslik seziyorum, hayır burada da uyumadım rüyam devam ediyor diyorum. Sonra kendimi uyandırmaya çalışıyorum ısrarla gözümü açmaya çalışıyorum ama gücüm yetmiyor sanki. - Normalde rüyalarımda çoğu zaman rüyada olduğumu anlar ve onu kontrol ederim. İstediğim yerden uçar, bir varlıktan filan kaçıyorsam vazgeçer savaşırım nasılsa rüya diyerek vs - Sonra kendimi çimdiklersem acı hissedersem uyanırım diye düşünüp kendimi çimdikliyorum ve şu an rüyada çimdiklediğim için bunu hissedemicem, doğal olarak uyanamıcam diyorum. Biraz daha zorlayıp yine başaramayınca, bir anda uykumda öldüysem? gibi bir hisse kapılıyorum. Sonraki an görüntü değişiyor, çok çok daha parlak ışıklı, görüntünün daha net olduğu bir versiyondayım. Sanki rüya, rüya olmadığına beni ikna etmeye çalışıyor gibi. Neyse ben öldüğümü düşünerek panikliyorum, demek ruhum bunlarla karşılaşacak diyorum ve yıllar önce gördüğüm bir rüyayı hatırlıyorum: "Cehennem tekerrürden ibaret" ve acaip canım sıkılıyor. Derken bir an sanki uykudaki halimi seziyorum, kalp atışlarımı dinleyip ölmediğimi farkediyorum, tamam sorun değil rüya devam ediyor demek ki diyorum. Bulunduğum yerde cama yaklaşıyorum, iki arkadaşım beliriyor biri camdan atlayacağını söylüyor. Ben rüyada olduğumuz için ölmeyeceğini bilerek istifimi bozmuyorum. O atlıyor, camdan izliyorum, hiçbir şey olmayıp ayağa kalktığında uyanabilirim diye düşünüyorum. Gözümü açtığımda hah evet şu an bu hayatı yaşıyorum diyerek mutlu oldum çünkü tüm rüya boyunca hayatımın hangi aşamasında olduğumu hatırlayamamıştım.

Rüyamda eski evimizin oturma odasının önündeyim. Kapının camından içerinin yansımasına baktığımda eşyaların yerinin değişik olduğunu görüyorum. Kapıyı açıp baktığımda "bu bizim eski evin eski hali, şu an rüyadayım ve geçmiş zamanı görüyorum akşam burada uyumadım" diye düşünüyorum. Ancak nerede uyuduğumu bir türlü hatırlayamıyorum. Sonra ortam birden değişiyor, bu sefer eski evimizin daha yeni bir halindeyim. Yine bir terslik seziyorum, hayır burada da uyumadım rüyam devam ediyor diyorum. Sonra kendimi uyandırmaya çalışıyorum ısrarla gözümü açmaya çalışıyorum ama gücüm yetmiyor sanki. - Normalde rüyalarımda çoğu zaman rüyada olduğumu anlar ve onu kontrol ederim. İstediğim yerden uçar, bir varlıktan filan kaçıyorsam vazgeçer savaşırım nasılsa rüya diyerek vs - Sonra kendimi çimdiklersem acı hissedersem uyanırım diye düşünüp kendimi çimdikliyorum ve şu an rüyada çimdiklediğim için bunu hissedemicem, doğal olarak uyanamıcam diyorum. Biraz daha zorlayıp yine başaramayınca, bir anda uykumda öldüysem? gibi bir hisse kapılıyorum. Sonraki an görüntü değişiyor, çok çok daha parlak ışıklı, görüntünün daha net olduğu bir versiyondayım. Sanki rüya, rüya olmadığına beni ikna etmeye çalışıyor gibi. Neyse ben öldüğümü düşünerek panikliyorum, demek ruhum bunlarla karşılaşacak diyorum ve yıllar önce gördüğüm bir rüyayı hatırlıyorum: "Cehennem tekerrürden ibaret" ve acaip canım sıkılıyor. Derken bir an sanki uykudaki halimi seziyorum, kalp atışlarımı dinleyip ölmediğimi farkediyorum, tamam sorun değil rüya devam ediyor demek ki diyorum. Bulunduğum yerde cama yaklaşıyorum, iki arkadaşım beliriyor biri camdan atlayacağını söylüyor. Ben rüyada olduğumuz için ölmeyeceğini bilerek istifimi bozmuyorum. O atlıyor, camdan izliyorum, hiçbir şey olmayıp ayağa kalktığında uyanabilirim diye düşünüyorum. Gözümü açtığımda hah evet şu an bu hayatı yaşıyorum diyerek mutlu oldum çünkü tüm rüya boyunca hayatımın hangi aşamasında olduğumu hatırlayamamıştım.

Eskiden olduğun kişiliğin yada düşünme biçimin şuanki sıkıntılarını yenmende yardımcı olacak , bilinçaltın mesaj vermeye calisiyor ve lucid yapmani istemiyor ama sen yapmayi dusunuyorsun son kısmı o git gelin olusturdugunu dusunuyorum

Yine birileri ölüyordu, yine ben ölüyordum; rüyamda.

Yeni bir kedim var bir iki ay geçmesine rağmen hala isim seçemedim ve geçen gece rüyamda kedimin yüzü bana doğru geliyordu ve kendi ağzıyla bana bir isim söylüyordu sonra arladanda "anne anne koru" falan gibisinden sesler vardı sabah uyandığımda herzamanki gibi hiçbir şey hatırlamadım serviste giderken gözlerimi kapamıştırım bi ara sorma bir amda açıp aklıma rüyamda gördüklerim geödi çok düşünmeme rağmen kedinin söylediği ismi hatırlayamadım.Birde her gece üçte birden biri uyan gibisinden bişeyler diyip kolumu okşuyomuş gibi oluyorum ve aniden neffessiz kalmış gibi uyanıyorum gözümü açtığım anda ise biri yüzünü yüzümden çekiyormuş gibi oluyor vede hiçbir rüyamı hatırlayamamıyorum

Ruya cok tuhafti. Karisik bir otel ve icinde bircok kisi. Iki erkek vardi ve ikisiyle de cok ve gereksiz laubali ve samimiydim... Konusmalar vs net degil ama insanlardan uzak duruyordum. Sonra bir sey oluyor, ben bir bebegi kapip merdivenlerden yukari asagi yaparak tuhaf bir baska binaya geciyorum ( ruyadaki mimaride merdivenlerden merdivenlere gecis var, sokakta yurumuyor kimse) derken annesine teslim icin goturdugum bebegin poposunun ciplak oldugunu fark ediyorum. Bezi neden yok derken cocuk kaka yapmaya basliyor. Tutamiyorum elimle her yeri batiriyor. Sonra da kusmaya basliyor... ben zar zor ailesinin evine sokuyorum bebegi ve annesine birakiyorum. Kadin japon. Bana bebegin ara sira bunu yaptigini soyluyor. Elimi yuzumu yikamak icin su ariyorum. Tesisati iptal ettirip salonda orta sehpa yerinde duran dev bir canak var. kocaman havuz boyundaki vazoya sicak su koymuslar. Evde su olmadigini anlayinca cok sinirleniyorum. Sonra elimle agzimin, bogazimin icinden tel gibi bir seyi tutup cekiyorum. Ben cektikce geliyor... ve hic bitmiyor. O duygu midemi bulandirdigi icin uyandim

Deniz feneri benim ruyami da yorumlarmisin

Ne yazık ki rüya işinden pek anladığım söylenemez.Aurora'nın rüyasının bilinçaltı rüyası olduğu çok barizdi bu yüzden fikrimi dile getirdim.Rüyanıza yalan yanlış yorumlar yapmak istemem...

Şu sıralar insan etini görür oldum. İnternet yorumlarına güvenmiyorum hep aynı cümleler iyi bilen anlayan biri olsada burdan yorumlasa.

Biyoloji dersinden çıkmışız, tenefüste okulun bahçesindeyiz 2 arkadaşımla. Gerçekte bahçenin bir kısmına merdivenle iniliyor, daha alçak. Rüyamda ise bu kısım kat kat merdiven gibi bayağı büyük bir havuz rüyamda. incecik su akıyor. Biz havuzun üst kısmındayız, bankta oturuyoruz, aşağıya dönmüş izliyoruz. Arkadaşlarıma "off, şu suyun içinde yürümek vardı şimdi..." diyorum. Aslında yürünse yürünür çünkü su ayakkabının tabanlarını bile geçmeyecek kadar alçak. Ama derse gireceğiz, ıslanırım, vakit yok vs. diye yapmıyorum. Bi süre sonra havuzun en alt katında yaşlı bir adam ve Küçük zenci bir çocuk (1-2 yaşında) görüyorum. Adam çocuğun elinden tutmuş suyun içinde ( yukarıya doğru ) yürütüyor yavaş yavaş. " Ha bakın ! şu çocuk gibi. Ne güzel..." filan diyorum.

Bir süre daha oturuyoruz dikkati adam ve çocuktan alıp. Sonra bir bakıyoruz adam ve çocuk havada uçuyor. Aaa ne hoş filan diyoruz ama öyle nasıl olur gibisinden tepki vermiyoruz, mümkün bir şeymiş gibi. O sırada zil çalıyor, sınıfa doğru yol alıyoruz. arkadaşlarımın gerisinde, adam ve çocuğa baka kalıyorum. Hayranlıkla izliyorum. Hatta bi ara çocuk ağaçlardan birine takılıyor uçarken. Öylece duruyor, kurtulmak için hareket etmiyor bile. Zaten çocukta bi gariplik de var. Buz gibi, tepkisiz duruyor sürekli her şeyde. Bi süre sonra donup kaldığımı fark ediyorum. Koşa koşa gidiyorum sınıfa geç kalacağım diye. Ders yine biyoloji. Hocanın hemen arkasından giriyorum sınıfa, hocaya görünmeden yerime geçiyorum. Hocanın arkasındayken bi arkadaşıma " oh be yetiştim yaşasın, heyoo ! " tarzında bi hareket yapıyorum. Ama o hiç bir tepki vermiyor, boş boş bakıyor suratıma.

Hoca tam sınıfta dikkati toplamış, derse başlayacakken midem bulanıyor. Koşa koşa tuvalete gidiyorum. İşin garip tarafı iki tane lavabo var. Biri mutfaklardaki gibi gri, küçük diğeri ise banyolardaki gibi, beyaz , büyük... Bu da neyin nesi diyorum. Kusacak gibi olunca tekrar, çabucak karar veriyorum. Beyaz olanı ( gerçekte de öyle olduğu için belki de ) seçiyorum. Bir kez öğürüp acı su kusuyorum, genzim yanıyor. Ağzımı yıkarken sonra sol alttan iki tane dişim elimde kalıyor. Elimde tuttuğum zaman dişler iri iri, kocaman duruyorlar. Diğer dişlerimi de kontrol ediyorum. Hepsi sallanıyor. Tutup çeksem rahat rahat gelecekler. Sonrasında çok büyük korkuya kapıldığımı gördüm. Ne yapacam ben şimdi diye ağlayıp duruyorum. şu ara biraz sisli tam hatırlamıyorum. En son halamla şu tarz bi telefon konuşması geçiyor aramda

- Meraka etme, senin sandığın kadar korkulacak bir şey değil o. Kolayca halllederler.

-Öyle mi? ohh iyi o zaman...

Yine korksam da biraz daha rahatlıyorum.

Bir iki gün sonraysa bu rüyamın gerçek olduğunu gördüm yine rüyamda. Çok iyi hatırlamıyorum ama her şey birden bire oluyordu. Bahçede yürürken kusmaya başlıyordum, bütün dişlerim teker teker dökülüyordu... bu sırada koşuyordum vs. vs. " aman tanrım, gerçek oluyor ! " dediğimi hatırlıyorum.

Çok garip geldi bu rüya bana. Bilinç altı rüyası değil diye düşünüyorum. Hatta ikinci rüyamı, birinci rüyama karşın önlem almadığım için gördüğümü düşünüyorum...

Rüyamda Teksas'taydım anladığım kadarıyla. Gündüz bir bara girdim, tam filmlerdeki gibiydi >~> Babam da vardı ne alakaysa. İçeri bir köpek girdi, beyazdı siyah iki benek vardı burnunun üzerinde. Sevmek istedim önce ama bir terslik olduğunu anladım köpekte. Yanıma gelmesiyle bacaklarımın ikisine birden dişlerini geçirmesi bir oldu. Babam köpeği tuttu, ben çekildim. Sonra tekrar sol bacağımı kaptı ben uzaklaşmaya çalışırken, bir şekilde çıkardılar köpeği dışarı. Nerden çıktıysa annemi gördüm bir anda, "Kanıyor, aşı olmam gerek" diyorum, o da "Yarın sabah olursun" diyor. Ertesi sabah babamla doktor yerine veterine gidiyoruz bana aşı yapsın diye nedense... Veteriner de veteriner değil, medyum... Sonra Sidar'ı görüyorum, o olduğunu biliyorum ama Ivan'ın görüntüsüne sahip... Sidar'la bir ayin yapıyor bizim veteriner görünümlü medyum, Sidar'ın kanını getirip bana enjekte ediyor sonra. İşe yarıyor ama Sidar deliriyor, daha doğrusu ayinden sonra ele geçiriliyor. Medyum herif de her panzehirin bir bedeli olduğunu söyleyip bizi öylece bırakıp gidiyor. Gözlerimin fal taşı gibi açıldığı sırada rüya da bitiyor....

Rüyamda tahtadan direklerin olduğu bir bahçedeyim. Birinin üstünde bir şal var ve şalı alıyorum. Şalın altından uyuyan bir yarasa çıkıyor, ters bir şekilde dönmüş ben şalı alınca gözlerini açtı. Gözü kahve ve kırmızı renklerine benziyordu, öyle görünce korktum ve şalı yarasanın üstüne atarak hızlıca kaçtım. Bahçenin kapısını kilitledim sonrası da yok .. Yorumlanırsa, sevinirim.

Rüyamda farklı bir şehirdeydim ve bir yere giriyordum istemsiz. Arabayla beni birisi bi yere bırakıyordu şöforü göremiyordum. Arabadan inince yakında bi yerde bi restoranta giriyordum, okuldan arkadaşları soruyordum ama burada olmadığını söylüyolardı. Ben de dışarı çıkıp etrafa bakıyordum o arada bi kapı açılıyordu yan binada. Oraya giriyordum her yer karanlık. Bir anda ışıklar açılıyordu ve sırayla 8 kişi yanıma geliyordu. İşte hepsi biraz konuşuyordu, orta yaşlı adamlardı hepsi. Bitanesi biraz yaşlıydı. Sonra hepsi elini uzatıyordu hepsiyle el sıkışırken içimden tuhaf bir şey geçiyordu. En sonunda hepsi konuştuktan sonra yaşlı adam tebessüm ediyordu. Ve bir anda etraf tekrar karanlık oluyordu. Nerdesiniz dediğimde birisi "sen bunun için varsın" diyordu ve bi el beni itiyordu ve çok yüksek bi yerden düşüyor hissiyle düşüyordum. Bağırıyordum düşerken korkudan uyanıyordum.

Yorumlarsanız çok sevinirim, işin enterasanı normal bir rüyada bile uyandığımda çok etkilenen ben, bu rüyadan uyanınca öyle aman aman bi etkilenme karmaşa olmadı normal bir gün geçirmiş hissiyle uyandım.

Rüyamda bir kadın öldürülüyor. O kadın öldürülürken ben uyuyorum uyandığımda ise kadının saçları benim üzerimde bulunuyor. Öldürme suçu bana kalıyor sonra masum olduğum anlaşılıyor. Ölen kadının 6 veya 7 aylık bir bebeği var o bana kalıyor. O kadar güzel birşey ki gözleri masmavi anlatamam. Çocuğa ben bakıyorum onunla oynuyoruz gülüyoruz ama annem babam bana kızıyorlar. Senin çocuğun değil niye ilgileniyorsun diye ama dinlemiyorum...

Birşeyin başıma gelmesinden korktuktan sonra uyuduğum; kısa( 2-2,5) saatlik parçalanmış uykularda ,o korktuğum şeyi görüyorum.Sürekli böyle oluyor.Neden acaba.

4-5 yaşlarında oğlumu gördüm. gelip sarıldı bana bütün o sıcaklığı annelik dürtüsünü hissettim. çocuk yapmayacağım muhtemelen ama etkilendim.

Trene bir arkadaşıma bakmaya binip, trenin hareket etmesiyle içerde kaldığımı gördüm. "Bir durak sonra inerim" derken yolculardan biriyle çalışanlardan birinin sohbetini duydum "Tren 1.000.000 bilet satmış bu sefer" diyorlardı. Hiç boş koltuk olmayacağını düşünerek biri gelene kadar gördüğüm tek boş koltuğa, adamın karşısına oturdum. Çok tuhaf yeşil gözleri vardı ve bana sürekli sorular sordu. Kimdim, nereye gidiyordum, ne iş yapıyordum vs vs vs... İlk durakta inip geri döneceğimi söyledim adam da trenin Ankara'nın "Çorum" benzeri adı olan bir ilçesine gittiğini söyledi. Gerisi çok karışık...

Bu aralar çok fazla savaş bazlı rüyalar görüyorum, halbuki çok fazla bu Rusya ile ilişkilerimizi felan takip eden biri değilim. Ama nerdeyse her gece savaş bazlı rüyalar görüp 3-3.30 civarı uyanıyorum. 4-5 gündür durum böyle. Savaşın yanı sıra, geçmişten bu güne gelmiş dini tarikatların sırlarını felan ifşalamaya çalıştığım rüyalar görüyorum. her uyandığımda kamyon çarpmış gibi oluyorum

Tuhaf bir ruyaydi. Cok net hatirladigim yerleri, arabayla denizkenarinda kumluk bir araziye park etmistim. Benden baska bir suru arac da vardi. Ama digerlerini tanimiyordum. Tek basima aractan indim ve herkesin gittigi yere dogru yurudum. Orada basamaklarla inilen bir ev vardi. Denizin ve kumlarin altinda gibi tuhaf bir yapisi vardi. Herkes gibi ben de girdim iceri. Hava aksam ustu gibiydi, gunes tatli bir pembelikteydi. Muze gibi bir yerdi burasi ama ayni zamanda ev olarak kullaniliyordu. Muze gibi oldugu icin bir resmi gorevli kadin vardi ve bana karsi cok sicak davranmisti. Bir tek onunla iletisime gectim zaten... Evin ici cok tuhafti. Yer yer delikler vardi holde. Her taraf bembeyaz boyali, tertemis ve cok sevimli bir evdi ama holdeki aniden karsima cikan kocaman delikler cok tehlikeli kiliyordu evi. Deliklerin altinda ise guzel mavi yesil bir deniz gorunuyordu. Korkarak, kenarlara tutunarak yurudum holden. Sonra bir yerde kucuk bir alaattinin lambasi benzeri bir sey ve bir baska sey daha buldum. Alaattinin lambasi ufleyerek, digeri de icime cekerek calisiyormua ve bunlari oraya birisi benim icin birakmis. Kim olabilir diye merak ediyorum. Aklimdan beni umursayabilecegini dusundugum insanlari tek tek geciriyorum. Ama kim olduguna emin olamayip herkesle beraber ben de yukari cikiyorum. Hava kararmis ve ev sahipleri artik evde gunluk hayatlarina donmek istiyorlar. Muze muduru deminki samimi insan degilmis gibi beni gormezden gelerek hizli hizli toparlaniyor. Aracimin yanina gidiyorum. Biraz oyalanmak istiyorum. Hava karanlik, insanlar dagilmis. Annem, babam ve kardesimin esi cikiyorlar karsima. Onlari da goturecegim derken eski esimi goruyorum, o da gelmis. Saclari dagilmis epey, nefes nedese kalmis ve tuhaf heyecanli bir hali var. "Istersen gec burada otur" diyerek sofor koltugunu gosteriyorum. "Yok ya sen otur ben bir sey icin iki defa hareket yapiyorum falan" diyor sasiriyorum. Normalde iyi kullanirdi ve onun hic bir seyi bilmedigini soyledigini hatirlamiyorum. Onun o hali icimi acitiyor neden bilmiyorum. Sonra on yan koltuga o oturuyor, ben arka koltuktayim. Babam da on sofor koltugunda. Bu sekilde seyahat ederken agliyordum.

Ah bu arada buldugum o iki seyle ilgili bir not vardi. "Bunlari bir arada kullanirsan, bu gece ruyana girecegim. Beni bekle, hep senin yanindayim" diyordu...

Sanırım işle ilgili gelişmeler olacak bu aralar...

Rüyada bir eve yeni taşınmışım ve eşyalar varken temizlik yapıyorum. Bir yandan da bir arkadaşım sayesinde tanıştığım bir başka avukata telefonda sorular soruyorum. Konu da astımı olan kişinin fazla toza maruz kalması sebebiyle ev sahibinin sorumluluğu... Kıza bu soruyu sorarken temizliğe devam ediyorum ve salonun köşelerine gittiğimde felaket bir toz kalkıyor köşelerden... Hatta TV'nin arkasında bir tane kanatlı hamamböceği görüyorum... Kızla bu arada çok samimi konuşuyoruz ve samimi oluyoruz. O sırada evin içine iki kız daha giriyor, onlar da avukatmış. Telefonda konuştuğum kız beni görüntülü arıyor ve 3 kişi telefondaki kıza şakalar falan yapıyoruz tuhaf tuhaf... Telefonu kapatınca evin mutfak tarafına yöneliyoruz. Amerikan mutfak, epey geniş ve çok yüksek tavanlı, çok şık bir ev... Mutfaktaki yere kadar uzun olan sürgülü camdan deniz görünüyor. Deniz çok sakin ve karşıda bize yakın bir kara parçası var. Önce adacık sanıyorum ama karayla bağlantılıymış. Denizde vali ya da kaymakam gibi biri geziyor tekneyle ve o adacık gibi olan bölümdeki adama bağırıyor "Günaydın" diye. Dikkatli bakınca ilkokuldan bir arkadaşım olduğunu görüyorum ve o da avukat olmuş diye duymuştum. Orada bir şeyler diyorum yanımdaki kızlardan biri bana "İletişimde biraz benmerkezcisin ve dikkafalı konuşuyorsun. Yani bunu yapabilir misin değil, bunu yapmanı istiyorum diyorsun. İnsanlar kırılmıyorlar mı?" diyor. Tarzı yargılayıcı değil daha ziyade öğrenmeye çalışıyor gibi. Ben de "Evet, iletişimde biraz öküzüm ama insanlar biliyor beni artık. Asla kimseyi zor zamanında yarı yolda bırakmam, hiç de bırakmadım. Kötü niyetim olmadığını her zaman bilirler" diyorum. Sonra uyanıyorum...

Yine gece içinde bir ara gördüğüm kısa bir rüyada giydiğim bir gece elbisesine uyacak kolye - küpe arıyordum kardeşimle birlikte. Mekan mağaza gibiydi ama benim dolabımdı. Kocaman mavi taşlı bir kolye gösterdi bana küpeleriyle birlikte. "Bende var aynısı" dedim ve sonra neredeyse avuç içi kadar büyük olan taşlı kolyeyi aldım ve boynuma taktım. "Aquamarin bu taş" diye düşünürken bir yandan küpeleri arıyordum ki uyandım...

Dün de rüyamda babamla ortak bir ofisimiz vardı ve insanlar doluşmuşlardı içeri. Babamın işleri üzerine çalışıp konuştuklarını sanmıştım ben. Ben kendi önemli bir işimle ilgili çalışırken bir kadın gayet rahat sanki ben biliyormuşum onlarla çalışacağımı gibi davranıyordu bana. "Gel şu işi bir konuşalım ne yapacağız bu şirketi" diye beni kenara çekiyordu. Ben aslında babamla çalışacaklarını sadece muhasebe vs konularında destek alacaklarını sanıyordum ve kendi kendime "eyvaah nasıl yetiştireceğim bu iki işi" diye panik oluyordum.

Bu ara çok rüya görüyorum... Sanırım bu aralar işle ilgili sağlam gelişmeler olacak...