nevermore Oluşturma zamanı: Haziran 7, 2011 Paylaş Oluşturma zamanı: Haziran 7, 2011 7 Mayıs 2008 tarihinde, İstanbul'da gerçekleştirilen 2. İstanbul Parapsikoloji Konferansında Stanley Krippner'in yaptığı konuşmanın tam metnidir.. Çok uzun yıllar sonra tekrar Türkiye' de olmak benim için büyük bir mutluluk. Yurtdışından,. gelen diğer konuşmacılar gibi ben de BİLYAY Vakfına misafirperverliklerinden dolayı teşekkür etmek istiyorum.1990 yılında ilk kez Türkiye'ye geldiğimde, İstanbul'da olmaktan son derece mutluydum ve 1994 yılında Türkiye'nin Şanlıurfa şehrinde, bir çobanın, üzerinde hayvan figürleri olan taş megalitler bulmasıyla çok önemli bir arkeolojik keşfin gerçekleşeceğinin farkında değildim. Arkeologlar tarafından keşfedilen ve Göbeklitepe olarak bilinen bölge, tarihi milattan 12000 yıl öncesine dayanan çok çok eski bir yerleşim yeriydi. Bu hayvan megalitleri, büyük bir ihtimalle şamanlar tarafından yapılmış ve tasarlanmışlardı. Çünkü şamanlar kendileri ile hayvan güçleri arasında birlik kurma konusuyla çok ilgilenmekteydiler. Aynı zamanda, hayvanlardan enerji aldıklarına inanırlardı ve elbette ki, yemek ve besin kaynağı olarak hayvanlara bağlıydılar. Türklerin kökenleri şamanik dönemlere dayanır ve hala, İslamiyetin Türkiye'deki çeşitlemelerinde ve de halk geleneklerinde ve hatta kümes hayvanı kurban etme geleneklerinde şamanik etkilere rastlanmaktadır. Şamanların dönemlerinde ruhsallık ve bilim arasında hiçbir ayrım yoktu. Bu durum yıllar geçtikçe değişti, Şamanlara sadece ilk bilimsel araştırmacılar ve uygulayıcılar olmalarının yanı sıra, ilk spiritüel uygulayıcılar olmalarından dolayı da saygı duymalıyız. Öyleyse, şamanların o zamanlarda ve günümüzde kimler olduklarını keşfetmeye çalışalım çünkü şamanlar günümüz dünyasında hala yaşamaktadır ve ben, çoğunu ziyaret etme ayrıcalığına sahip oldum. Şamanların, dikkatlerini normal yollarla elde edilemeyecek olan bilgileri elde etmeye gönüllü bir şekilde adapte edebilen ve kendi topluluklarının tümü ve de o topluluğun üyeleri arasında sağlıklı gelişimi kolaylaştıran, stresi ve hastalıkları hafifleten, sosyal olarak kabul görmüş uygulayıcılar olduklarını söyleyebiliriz. Şamanların sosyal olarak kabul görmüş uygulayıcılar olduklarını söylüyoruz çünkü onların, kendi topluluklarındaki üyelerin onayını mutlaka almaları gerekirdi. Birisi ortaya çıkıp da kendini şaman ilan edip çalışmaya başlayamaz. Bu onur ona topluluğun yaşlıları tarafından, diğer şamanlar tarafından ya da toplumun tümü tarafından verilmelidir. Samanlar ayrıca değiştirilmiş bilinç durumlarını kullanırlar; rüyaları, dansı, ilahileri, müziği kullanarak topluluğun diğer üyeleri için normal şartlarda elde edilmesi mümkün olmayan bilgilere ulaşabilirler. Vizyonlar görürler, kehanet rüyaları görürler, keskin iç görüleri vardır. Onlar tüm bu bilgileri topluluk yararına olacak şekilde kullanırlar. Topluluğu düşmanlara karşı korumak için, insanları hastalıklarından iyileştirmek için, stresi azaltmak için, topluluğun geleneklerini aktarmak için ve topluluğun bireyleriyle, aileleriyle ve bütünü ile çalışmak için topluluğu güçlü ve sağlıklı tutarlar. Şaman kelimesi Sibirya' dan gelmektedir ama arkeologlar ve antropologlar dünyanın dört bir yanındaki şamanik uygulamacılar arasında birçok, pek çok benzerlik olduğunu keşfetmişler ve şamanlar pek çok antropolog tarafından ziyaret edilip, üzerlerinde çalışıldıkça bu terim genellenmiştir. Şamanlar uygulamacı olmak için çeşitli yollarla çağrı alırlar. Çağrı bir şaman uygulayıcısının takip etmeyi seçtiği yoldur: ruhsal bir yolculuk ya da sosyal bir yol. Ve şamanizmde bir çağrı ciddi bir hastalık ya da en azından kısmen iyileşilen bir kaza gibi çeşitli biçimler alabilir. Meksikalı bir Huicol şamanı olan ve yakından tanıdığım Don Jose bir çiftçiydi, mısır yetiştiriyordu; bir iş kazasında sağ elini kaybetti. Eli kesilmişti ve tekrar yerine dikilemedi. Umutsuzluğa düşmek, depresyona girmek, kendini içkiye vermek yerine, bunun şamanizmi incelemeye başlaması için ruhlardan gelen bir çağrı olduğunu düşündü ve daha yaşlı bir şamanın çırağı olarak bir süre çalıştıktan sonra, Huicol kabilesinin en çok tanınan şamanı haline geldi ve hizmetle dolu harika bir yaşam sonunda, geçtiğimiz günlerde, 110 yaşında iken hayata veda etti. Demek ki, çağrının ortaya çıkabileceği yollardan biri budur. Ama ayrıca, kalıtsal bir miras da söz konusudur; şamanik uygulamacılık çoğunlukla anne babadan çocuklara geçmektedir. Brezilya'nın Salvador şehrinden "küçük anne kadın" lakaplı bir şaman olan Maria Sabina, ben onunla tanıştığımda 90'lı yaşlarındaydı. Uzun bir şamanlar soyundan geldiğini anlatmıştı; başlarda çağrıya direnmiş çünkü çok çalışması ve fedakarlık yapması gerektiğini biliyormuş ama şöyle açıkladı: "Ruhlar gelip kapınızı çaldığında kapıyı açmalısınız. Eğer açmazsanız, hasta olabilir, delirebilir hatta ölebilirsiniz de." Maria böylece, ruhları içeriye almış ve onlar da ona gerekli eğitimi vermişler ve sonunda, Brezilya'nın en çok tanınan şamanı haline gelmiştir. Şamanların çağrı aldığı üçüncü bir yol daha vardır. Bu, bir rüya veya tanrısal ruhtan ya da ölmüş bir şamandan bir ziyaret olabilir. ABD'de yaşayan Fred Sweeney adında bir şaman tanıyorum; o Kanada' da bir seyahatte iken tüm vücudunun kurtlar tarafından paramparça edildiği ve sonra tekrar bir araya geldiği bir rüya görmüştü. Fred bu rüyaya çok şaşırmış ancak bununla ilgili hiçbir şey düşünmemişti. Grup içi ilişkiler konusunda danışmanlık yapan bir kişiydi ve bir süre sonra, ona danışmaya gelen insanların sorunlarına dair en ilham dolu içgörüleri, yeşil gözlü bir kurt imgesini gördüğünde ve kurt ona insanlara nasıl yardım etmesi gerektiğini söylediğinde ortaya çıkmaya başladı. Rolling Thunder adlı ünlü bir şamana gitti ve Rolling Thunder ona, "Şaman olma çağrısı almışsın," dedi. Daha sonra Fred, Gri Kurt (Grey Wolf) adını aldı, Rolling Thunder ile ve diğer şamanlarla çalıştı ve hayatının geri kalan kısmını İnsanları iyileştirerek ve şamanik bakış açısından insanlara danışmanlık yaparak geçirdi. İşte, bunlar çağrının gerçekleşme biçimleridir, sonrasında ise eğitim başlar. Şaman eğitilmelidir, şamanın ölüme gittiği ve tekrar doğduğu ölüm ve yeniden doğum eğitimleri vardır. Geçişlere yardımcı olan şamanların bebeklerin doğumuna, insanların ôlümüne gençlikten yetişkinliğe geçişe ve ruhun bakılıp gözetilmesine nasıl yardım edileceğini bilmeleri gereklidir. Şamanların yaptıkları en önemli şeylerden biri kayıp bir ruhu bulmak ve onu geri getirmektir. Amerika' da Irak ya da Afganistan' daki savaşlardan dönen ve post travmatik stres bozukluğu dediğimiz bir rahatsızlık geçirmekte olan çok sayıda asker vardır ve şamanlardan bazıları, onların ruhlarının halen Irak ya da Afganistan'da kalan kısmını geri getirmekte bu askerlere yardımcı olmaktadır; bir yolculuğa çıkar, ruhun kayıp parçasını bulup geri getirirler ve bu, askerlerin varlıklarını bir araya toplamalarına ve daha iyi bir hayat yaşamalarına yardımcı olur. Bu elbette ki, bu problemle baş etmek için genel olarak kabul görmüş bir yol değildir ama bir şamanla çalışma şansına sahip olmuş pek çok asker bunun oldukça etkili olduğunu görmüştür. Ayrıca şamanlar insanların ôlüm sonrası yaşama hazırlanmalarına da yardım etmektedirler ve çoğu şamanik gelenekte tekrardoğuşa inanılmaktadır; dolayısıyla şamanlar insanlara onların geçmiş hayatlarından bahsedip bu .hayatlarında ortaya çıkan ve geçmiş hayatlardan kaynaklanan problemlerin çözümüne de yardımcı olurlar. Az önce bahsetmiş olduğum Rolling Thunder, uç geçmiş hayatını hatırlayabildiğini ve üçünden de bir şeyler öğrenmiş olduğunu söylemişti. Peki, şamanlar olağan olmayan bilgiye nasıl ulaşırlar? Bunu çeşitli yollarla gerçekleştirirler. Davul çalmak en popüler yollardan biridir; Rolling Thunder ile birlikte davul çalma çemberlerinde bulundum, davul çalma ve dans 1-2 saat sürdü. Bildiğiniz gibi, şamanik dansın izlerini Türkiye' deki ve dünyanın bu kısmındaki ülkelerdeki sufi dansçılarında görebilirsiniz. Sufilerin şamanik gelenekler ile güçlü bağları mevcuttur. Ayrıca rüya görme yöntemi de kullanılır. Rüyalar şamanlar için insanların hastalıkları, bir grup insanın problemleri, ailelerin yaşadıkları zorluklara, hastalıklara ve düşmanlara karşı korunma yöntemleri ile ilgili bilgilere ulaşabildikleri çok önemli bir yoldur. Bunların hepsinin cevapları rüyalardan gelebilir. Ayrıca diğer insanlara da rüyalarıyla ilgili yardımcı olabilirler. Genç bir adam bir gün Rolling Thunder'a gidip, "İki bufalo ile ilgili bir rüya gördüm. Beyaz bir bufalo siyah bir bufalo ile kavga ediyordu," dedi. Rolling Thunder ona, "Gözlerini kapatmanı ve bu rüyayı tekrar gördüğünü zihninde canlandırmanı istiyorum," dedi. Genç adam gözlerini kapatıp rüyayı tekrar imgeledi ve, "Beyaz bufalo ve siyah bufalo benim iki farklı yanım; beyaz bufalo çok mükemmeliyetçi ve her şeyi doğru yapmam gerektiğini söylüyor ve siyah bufalo hayatı hafife almamı, rahat. olmamı, hiçbir şeyi mükemmel yapmak zorunda olmadığımı söylüyor," deyince, Rolling Thunder ona, "Bufaloları bir araya getir, bu bufalolar ikisinin de en iyi taraflarını taşıyan gümüş bir bufalo ortaya çıkaracak," dedi. Ve sonra genç adam siyah ve beyaz bufaloyu bir araya getirdi; bunlar gümüş bir bufaloya dönüştü ve onun güç hayvanı haline geldi; böylece, genç adamdaki süregelen çatışmaya son verdi. Şamanlar, ayrıca bilinç durumlarını değiştirmek için bitkisel maddeler ve ilaçlar kullanırlar. Az önce söz ettiğim Meksika' daki Huicol kabilesinden Don jose, Donjose Rios peyote kullanırdı. İnsanları peyote hasadı için peyote avlarına götürürdü ve bu avlardan önce özel bir çeşit diyet yaparlardı; birkaç hafta süresince et yemeyi bırakırlar ve kendilerini bazı şeylerden mahrum ederlerdi, birkaç hafta süresince seks de yapmazlardı. Diğer şamanik geleneklerde uykudan, sudan, yemekten mahrumiyet vardır ve bu tür oruç onları vizyonlar görmeye hazırlar. Demek ki, şamanların insanlara yardım edebilmek için dikkatlerini ve bilinçli farkındalıklarını değiştirmek gibi, bilgi edinebilecekleri pek çok yol vardır. Biz genelde bunlara şamanik bilinç durumları deriz. Ve bu durumlar rüyaları, vizyonları, önsezileri ve hisleri de içerebildikleri gibi, ayrıca doğal hayatın gözlemlerini de taşırlar. Şamanlar doğada, çoğu insanın fark etmediği şeyleri fark ederler. Havadaki değişiklikleri fark ettikleri için hava tahmininde bulunabilirler. Ağaçlardaki değişimleri fark ettikleri için mevsimleri tahmin edebilirler. İnsanların yüzlerindeki, konuşmalarındaki, cilt renklerindeki, kokularındaki değişimleri fark edebildikleri için hastalıkları fark edebilirler. Ayrıca sosyal hayattaki gözlemleri yoluyla insanların birbirine yakınlığını, birbirine nasıl baktıklarını, nasıl davrandıklarını dikkate alarak kabilelerdeki problemleri, çatışmaları ve sorunları da sadece dikkatli gözlemleri yoluyla fark edebilirler. Bu durumda şamanik bilinç durumları her zaman rüyalar ve ilaçlar yoluyla olmak zorunda değildir, dikkatli bir gözlem e de dayanabilir ve şamanlar bu dikkatli gözlemi geliştirmenin öneminin fazlasıyla farkındadırlar. İngilizcede bu kelimeyi üç değişik şekilde telaffuz ederiz: Şaman, Şa'man, Şam'an. Üçü de doğrudur. Siz elbette ki, Türkçe anlamına da sahipsiniz ama İngilizce bilenlerinizin aklında olsun, bu kelimenin İngilizcede birçok doğru telaffuz şekli mevcuttur. Şamanik efsane ve hikaye anlatımlarında semboller, mecazlar ve öyküler kullanılır. Şamanlar mükemmel hikaye anlatıcısıdırlar ve geleneklerinden biri de kabilelerine ait mitlerin, efsanelerin ve hikayelerin bir nesilden diğerine aktarılmasıdır. Aşağıda gördüğünüz sembol Finlandiya' da Helsinki müzesinde Laplander şamanik kabilesinin tüm kozmolojisinin yer aldığı; yukarı dünya, orta dünya, aşağı dünya, tüm güç bitkileri ve güç hayvanlarının bulunduğu en meşhur şamanik davullardan birisinden alınmıştır. Ve bu sembol daha derin bir anlamı olan bir imgedir; dolayısıyla bu davul sembolleri ayrıştırmaktadır. Bir mecaz, daha derin bir anlamı olan semboller ya da eylemler serisidir, tıpkı dansın bir şeyin mecazı olması ya da bir anlatının elbette ki, bir öykü olması gibidir. Bu semboller ve mecazlar; içsel süreçlerini bedenlerinde, doğal çevrelerinde neler olduğu, diğer insanlarla ve ruhsal dünyayla etkileşimlerini hissetmelerinde şamanlara yardımcı olmaktadır. Her şamanik kabilenin elbette ki, farklı ruhsal yardımcıları, farklı yardımcı hayvanları, yardımcı kuşları, farklı ataları vardır. Hatta bazıları başka bitkilerden ve başka boyutlardan, dünyada hiç yaşamamış olan uzaylılardan da yardımcıları olduğunu iddia etmektedir. Bu yardımcılar onlara topluluklarını şamanize etmek için bilgi getireceklerdir. Şamanlar mitler olarak adlandırdığımız şeylerle ilgilenmektedirler ve Batı dünyasında mitler önemsiz olarak nitelendirilmekte, batıl inanç olarak görülmekte ve bu nedenle ciddiye alınmamaktadır. Ancak psikolojik bir perspektiften söyleyebiliriz ki, mitler varoluşsal insani kaygıları ele alan ve davranışsal sonuçları olan ifadeler ya da hikayelerdir. Mitler doğal fenomenleri açıklamakta, yaşamın geçişleri içinde insanlara yol göstermekte, insanların toplumdaki yerlerini tayin etmekte ve onları ruhsal alemler ile bağlamaktadır. Şamanik mitler doğal fenomenleri açıklamaktaydı, ancak bu yavaş yavaş bilimsel araştırmalara yol açtı ve böylece bilim mitolojinin yerini aldı. İnsanlara yaşam geçişlerinde rehberlik etme ise yerini tıbba bıraktı. Tıp doğuma, hastalığa ve ölüme yardımcı olur hale geldi. İnsanların toplumdaki yerlerini tayin etme konusu hukuka bırakıldı ve kanunlar insanların toplumdaki statüsünü, hangi haklara sahip olup olamayacağını belirler hale geldi. Demek ki, mitolojik bir bakış açısından bakıldığında, günümüzde mitler sadece kullanışlıdır ve insanları ruhsal alemler ile bağlamaktadır. Eski dünya anlayışındaki mitler terini bilime, tıbba ve hukuka bırakmıştır, ancak yine de insanlar için hayatlarına bir anlam bulma ihtiyacı devam etmektedir. Bunun sonucu olarak hala ruhsal geleneklerimiz, kiliselerimiz, camilerimiz, tapınaklarımız ve insanlara ruhsal bir his kazandıracak açık alanlarımız vardır. İşte, bu nedenle ruhun ve bilimin birlikte çalışmayı öğrenmeleri gerekmektedir ki bu önemli konferansın temelini de bu konu oluşturmaktadır. Spiritüel mitler, topluluğu bir araya getiren aktivitelerde sıklıkla canlandırılır. Ayinler çok küçük aktivitelerdir, ritüeller orta düzeyde, törenler ise daha geniş çaplı aktivitelerdir ve bu mitsel aktiviteler birkaç şeyi sağlar; inanç sistemlerini, ahlaki değerleri, sosyal ve kişisel kimlikleri güçlendirirler. Bilimin ve ruhsallığın yıllar içinde nasıl birbirine karıştığına dair size, Kuzey Japonya'daki Ainu halkını anlatarak bir örnek vereyim. Bu halk günümüze kadar devam eden çok güçlü şaman geleneğine sahiptir ve yüzlerce yıl önce, bir Güneş tutulması sırasında Güneş'in kaybolduğunu fark ettiklerinde şamanlar gelip onlara, bir ejderhanın Güneş'i yuttuğunu söylemiş, topluluktaki herkesin dışarı çıkıp birlikte davul çalarak ya da tencere tavalarını birbirine vurarak, "Güneş'i Kus! Güneş'i Kus," diye bağırmaları ve ejderhayı, Güneş'i kusup onlara geri vermeye ikna etmeleri gerekmekteymiş; böyle bağırmışlar, bağırmışlar, bağırmışlar ve işe yaramış: Güneş geri gelmiş. Her seferinde işe yaramış. Yüzlerce yıl boyunca, Güneş hep geri gelmiş. İşte, böylece bu ritüelden hiç vazgeçmez olmuşlar çünkü gerçekten " hep işe yaramaktaymış. Elbette ki, sonunda onlar da Güneş ve Dünya'nın arasında giren' şey Ay olduğunu ve tutulmanın açıklaması bu olduğunu keşfetmişlerdir. Ama bu ritüeli bırakmışlar mıdır? Hayır. Demişlerdir ki, "Ejderha Ay'ın sembolüdür. Şimdi, bunu bilimsel bakış açısından anlayabiliyoruz ama hala bu manevi geleneğimizi korumak istiyoruz. Geçmişimizle bu bağımızı sürdürmek istiyoruz." Ve bu halk hala, günümüzde de Güneş tutulması olduğunda dışarı çıkıp, "Güneş'i kus! Güneş'i kus!" diye bağırmaktadır. Tutulmayla ilgili bilimsel kanunların dışında herhangi bir sihrin söz konusu olmadığını bilirler; dolayısıyla sihir de teknolojinin bir parçası haline gelmiştir ve diyebiliriz ki teknoloji, yeni sihir halini almıştır ve bu durum bence çok gelişkindir çünkü eski geleneklerini bir kenara atmamışlar, onları yeni gelişmeler ışığında değiştirmişlerdir. İŞTE, şamanizmle ilgili en harikulade şeylerden biri, gerçekten açık görüşlü olmasıdır. Yeni geleneklerden yararlanır, yeni geleneklerle işbirliği yapar, çok açık uçludur ve bu açıdan bilime çok benzer. Bilim şu anda kapalı bir sistemdir, oysa bilimin sürekli açık olması gerekir. Bilimde hiçbir şey % 100 kanıtlanmamıştır. Her zaman bir istisna olabilme şansı vardır, yeni keşifler olabilir ve parapsikoloji de işte bu yüzden önemlidir çünkü bu öğreti, bilimin zaman, mekan ve enerji hakkında tüm cevaplara sahip olmadığını öne sürmektedir. Parapsikoloji bilimsel kuralların istisnaları olduğunu söyler ve telepati, durugörü, önsezi, psikokinezi ve parapsikolojinin konusu olan diğer fenomenler gerçekleştiğinde, neler olduğu ile ilgili daha geniş çerçeveyi görmesinde bilime yardım eder. . Bu ritüeller mitolojik temaları adım adım canlandırarak, onları formüle edip stilize eder. Sosyal dayanışmayı arttırmayı, yaşamdaki geçişlere ya da kültürel geçişlere eşlik etmeyi, toplumsal değerleri güçlendirmeyi amaçlar. Bunların pek çok örneği vardır örneğin, mazatec vedaları. Maria Sabina 20. yüzyılın en ünlü şamanlarındandır çünkü batı bilimine kutsal mantar bilgisini ilk getiren kişi odur ve Amerika'dan gelen konuklara, bu mantarların yüzlerce yıldır gizlice kullanıldığını söylemiştir. İspanyollar, vizyonlar görmek için mantarların kullanımını tabi ki yasaklamışlar ve bunun şeytan işi olduğunu söylemişlerdi. Örgütlü dinlerin şamanizmle sorunları olmuştu çünkü şamanizm ruhsal bir teknolojidir, bir din değildir ve şamanizm çok açık görüşlü iken, dinler dar görüşlü olabilir. İspanyollar Mazateclerin mantarları yiyip vizyonlar gördüklerini anladıklarında, "Katalolik kilisesi izin vermedikçe hiç kimse mantarları kullanamaz," demişlerdi. Ve böylece, şamanları öldürdüler. Aynı şey kuzey Amerika' da da gerçekleşti. Protestanlar şamanları Tanrı ve ruhlarla doğrudan iletişimde oldukları ve karşı cinsin kıyafetlerini giyiyor olmaları gerekçesiyle öldürdüler. Kadın şamanlar erkek kıyafetleri giyerken, erkek şamanlar kadın kıyafetleri giyiyorlardı. Bu Sibirya' da da böyleydi ve Hristiyanlara göre "bu durum cinsiyetleri karıştıran, pagan ve batıl bir inançtı," bu yüzden onlar da şamanları öldürdüler. 20. yüzyılda da komünistler Sibirya' da şamanları aynı şeyi yaparken bulduklarında, yine aynı sonuç yaşandı. Sibirya' daki şamanlar için cinsel enerjileri bir araya getirmek amacıyla karşı cinsin kıyafetlerini giymek çok sık rastlanır bir durumdu ve komünistler de Sibirya' da şamanları öldürdüler. Şamanlar davullarını saklamak, onları gömmek ve yeraltına gizlenmek zorunda kalmışlardır. Şimdilerde, Şamanizm geri dönmüştür, şamanların çocukları ve torunları davulları yeniden ortaya çıkartmışlar ve Sibirya' da şamanlığa devam etmektedirler. Ancak bu kapalı inanç sistemleri yıllar boyunca şamanizme karşı çok düşmanca davranmışlardır ve yine, Türkiye'yi bu konuda övmek gerekir çünkü yıllar boyunca şamanizm canlı tutulmuş; İslamiyetle, halk gelenekleri, sanat yapıtları ile birleştirilmiştir ve bu harikulade ülkede şamanizmin izlerine hala rastlanmaktadır. Şimdi, başka bir örneğe geçiyorum: Huichol nearikaları Size 110 yaşındaki, ünlü Huicol şamanı Don Jose Rios'tan bahsetmiştim. Bu şamanlar, iplikten tablolar yaptıkları harikulade bir sanat formuna sahiptir. Peyote kullanır ve vizyonlar görürler, geniş bir panoya vizyonlarını çizerler ve şekillerin üzerini renkli iplikler yapıştırıp kaplayarak bunları turistlere yüzlerce dolara satarlar; biraz olsun para kazandıkları yollardan biridir bu. Ama ayrıca vizyonlarını ritüeller yoluyla ifade etmelerinin de bir yoludur. Brezilya'nın yağmur ormanlarında Ayahuasca kullanan visioneler de vardır ve pek çok şaman burada da bu vizyonları sanat formlarına dönüştürmüştür. Ayahuasca, iki ya da daha çok orman bitkisinin karışımı olan sıra dışı bir maddedir ve çok canlı vizyonlara neden olur. Ve Peru'nun Ichitos kentinde Pablo Amoringo adında bir şaman fakir çocuklar için bir okul kurmuştur; buradaki çocuklara sanat eğitimi verilmektedir ve onlar kendi Ayahuascha vizyonlarını çizip boyamaktadırlar. Şamanların pek çok dilden konuşabildiğini görebilirsiniz: onlar bilimin, hukukun, sanatın ve ruhun dilinden konuşabilirler. Çok az kişi bunların dilinden konuşabilir. Ve bence, modern çağımızda bu dilleri birbirine karıştırma sorunu vardır. Ve sanırım, Türkiye'nin modern çağa girmesindeki önemi keşfeden Kemal Atatürk'ün büyük katkılarından biri de budur. Dinin dili, bilimin dilinden, hukukun dilinden ayrı olmalıdır; böylece laik bir ülke yaratmıştır ve bu da Türkiye'nin İslam dünyasında bu ölçüde benzersiz olmasının nedenidir çünkü laiktir ve çok büyük gelişme göstermiştir. İslam dünyasındaki diğer ülkeler bu dilleri birbirine karıştırmıştır ve bu durum, modern dünyada ihtiyaç duyulan şeyle temas halinde değildir. Belki gelecekte, bir gün bu dillerin tekrar bir araya gelişi mümkün olabilir ama bugün değil, şimdilik işler pek iyi gitmemektedir ve yine bu, ülkesini laik tutarak bunun sonucunda büyük gelişme kaydeden Atatürk'e ve Türkiye'ye bir övgü vesilesidir. Size biraz da Kuzey Batı Kızılderili potlatchlarından söz edeyim. Kuzey Amerika'nın kuzey batı kısmındaki kabileler yılda bir ya da iki kez festivaller düzenleme geleneğine sahiptirler ve kabiledeki zenginler bu festivaller boyunca bazı şeylerini, örneğin battaniyelerini, resimlerini, yiyeceklerini dağıtırlar ve ihtiyacı olanlar da gelip bunları alır. Onlar için bu, zenginliği yeniden dağıtmanın yoludur ve benzerine Endonezya' daki Sulawesi adasında da rastladım; biri öldüğünde büyük bir cenaze için yeterince para sahibi olmayı beklerler ve tören sırasında toplumun üyelerine pek çok değerli şey dağıtırlar. Böyle bir tören sırasında orada bulunuyordum. Ölen kişi ağaç üzerinde bir eve konulur ve ailenin yeterince parası olana kadar orada bekletilmesi gerekir. Bu evden dışarıya giden küçük tüpler vardır, tabi ki vücut sıvıları cesetten dışarıya bu tüplerden geçerek yere akacaktır ve bu tüpler tüm süreci hijyenik hale getirmektedir. Şaman, topluluğun cenaze için yeterince parası olduğunu düşünene dek, bazen 3 ay, 4 ay, 5 aya kadar bekler, daha sonra da zenginliğin, yiyeceklerin paylaşıldığı bu büyük şamanik kutlamayı yaparlar; ardından ölü gömülebilir. Amerika' da son 40 yıldır Greatful Dead adlı, üyelerini uzun yıllardır tanıdığım bir müzik topluluğu vardır. Konserleri şamanik etkiler uyandırmaktadır çünkü bu konserler boyunca insanlar ruhsal deneyimler yaşamakta, müziği dinlediklerinde bazen bilinç değiştiren hapların, bazen dansın etkisiyle kendilerinden geçerek transa girmektedirler. Demek ki popüler kültürde, hatta batı dünyasında, Amerika' da bile rastlanabilen şamanik unsurlar mevcuttur. Mitlerden söz ettik ve şimdi de, 20. yüzyılda tanımış olduğum bazı şamanlardan ve onların şamanizmi ve bilimi nasıl birleştirdiklerinden bahsedeceğim. Bu, Walles Black Elk Black Elk Speaks (Black Elk Konuşuyor) kitabına konu olan Nicholas Black Elk'in büyük büyük yeğenidir. Nicholas Black Elk küçük bir çocukken bir vizyon görmüştü. Oglala Sioux kabilesi onun vizyonlarını fark etmiş ve şaman, bunun "tüm topluluğu ilgilendiren" bir vizyon olduğunu söylemişti ve tüm topluluk, kırık bir yayla ve topluluğun bu yayı nasıl tamir ettiğiyle ve kabilenin onurunu nasıl tekrar sağladığıyla ilgili bu vizyondan ilham almıştı. Topluluğun bir üyesi bir vizyon ya da bir rüya gördükten sonra topluluğun bunu dikkate alması, özellikle Kuzey Amerika Kızılderili şamanizminde oldukça yaygındır. çoğu kabilede kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olması ve yaşlılar konseyinin küçük çocukların gördüğü vizyonlarla ilgili hikayeleri dinlemesi çok paylaşımcı ve demokratik bir süreçtir. Walles Black Elk pek çok yönden önemliydi, kendisi aynı zamanda kanun dilini de konuşabilmekteydi. Amerikan Kızılderili Dinsel Özgürlük yasasının 1978 yılında meclisten geçmesini sağlamada çok etkili olmuştu. Bu yasa Kuzey Amerika Kızılderili halklarına törenlerinde peyete kullanma hakkını verdi. Peyote, bir kaktüsten elde edilen zihin değiştirici bir maddedir. Amerikan Yerlileri Kilisesi'nin üyeleri tarafından kullanılmıştır, 250.000 Amerikan yerlisi bu kilisenin üyesidir. On yıl öncesine kadar her şey yolunda gidiyordu, ta ki Amerikan yüksek mahkemesi Amerikan yerlilerinin dinlerinin çok önemli olmadığı ve kanunlar önünde eşitliği hak etmediği yönünde bir önerge imzalayana dek. Sebebi ise yüksek mahkemenin muhafazakar üyesi yargıç Alito'ydu. Böylece, dinsel özgürlük yasasından sapmalar başladı ve bu nedenle, yasayı tekrar meclisten geçirmeleri gerekti. Bill Clinton'un başkan olduğu dönemde bu kanun oybirliği ile meclisten geçmiştir. Amerikan yerlilerine desteklerini göstermek amacıyla mecliste kimse yasaya karşı oy kullanmadı ve böylece, Amerikan yerlilerinin peyate kullanma hakkı onaylandı. Ve iki yıl önce, ayahuascanın dinsel amaçla kullanımı da Amerikan yüksek mahkemesi tarafından uygun görüldü. Hem de oybirliği ile. Yargıç Alito da lehte oy kullandığına göre demek ki geçen yıllar süresince o da dersini almıştı. Bu daha önce bahsetmiş olduğum, ölümüne dek 20 yıl boyunca birlikte ça1ıştığım Rolling Thunder. Stephan Schwartz ve Charles Winstead'in de onunla çok ilginç karşılaşmaları olmuştur. çoğumuz yıllardır onu tanırız. Peki, Rolling Thunder'ın bilime katkısı neydi? Tıbbi bitkiler ile çalışmak konusunda çok yetenekliydi. Bir keresinde, kampına gittiğimde beni yüzlerce, yüzlerce bitkinin olduğu bahçesine götürdü. Bitkilerin bazıları kağıt torbalarda, bazıları plastik poşetlerdeydi, bazıları Çin bitkileri, bazıları Hint Ayurvedik bitkileriydi, bazıları batının ilaç fabrikalarındandı, nasıl kullanılacağını öğrendiği ilaç örnekleriydi ve dedi ki: "Birini iyileştirmek için gücüm yettiğince kullanabileceğim her şeyi kullanabilirim." Bu da yine şamanların pek çok kaynaktan nasıl yararlandıklarını göstermektedir. Rolling Thunder ayrıca politikanın dilinden de konuşurdu. Bir politik eylemciydi ve çok saygı duyduğu Amerikan yerlilerinin haklarının ve kanunların çiğnenmesine karşı mücadele halinde olan senatör Ted Kennedy ile birlikte çalışmıştı. Nevada'nın o bölgesinde bazı işgalciler inek yetiştirmek ve yasal olmadığı halde maden aramak için Amerikan yerlilerinin topraklarını ele geçirmek istemişler ve Rolling Thunder bunlara karşı sosyal bir hareket başlatmış ve kanunların uygulanmasını sağlamıştı. Bunun üzerine, bir gece birisi penceresine ateş etıniştir ama Tanrı'ya şükür, kurşun ona isabet etmemişti. Pek çok kez bana duvarındaki kurşun deliğini göstermiştir. Bu politik cesaret içeren hareketini neredeyse hayatıyla ödeyecekti. Bu, daha önce bahsetmiş olduğum Maria Sabina O'nu 1980 yılında, kendisi 91 yaşındayken ziyaret ettim. Şamanlar genellikle çok çok uzun yaşarlar. Psişik yetenekleri olan diğer insanlardan bir şekilde farklıdırlar. Medyomlar genellikle şamanlar kadar uzun yaşamazlar, ancak medyomların çok çok farklı çalışma şekilleri vardır. Genellikle toplumun desteğini almazlar ve genellikle ruhsal varlıkları üzerinde kontrol sahibi değildirler. Şamanlar ise bunu yapabilirler. Şamanların yardımcı ruhları yönettiklerine, ona "git" dediklerine, "gel" dediklerine, istediklerini yaptırdıklarına şahit oldum. Demek ki şamanlar daha çok kontrole sahiptirler. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
seithr Yanıtlama zamanı: Temmuz 10, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 10, 2011 eline sağlık ^^ (lXlMl'M/l\) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
NoDry Yanıtlama zamanı: Temmuz 10, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 10, 2011 eline sağlık şamanizm hakkında yeni bilgiler kattın yazı biraz uzunmuş ! ama gerçekten insanı sarıyo Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Ocak 13, 2014 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 13, 2014 Maria Sabina Meksika’daki Huauatla de Jimenez kasabasında kutsal mantarları insanların vizyonlar görmelerini sağlamak, hastalandıklarında onları iyileştirmek için kullanmıştır. Onunla tanıştığımız dönemde mantarları kullanmak için çok yaşlı ve zayıftı, ancak onun yerine grubumuzun bazı üyelerine çiçeklerle bir kutsama vermiştir. Ve onunla iki harika röportaj yaptık, röportaj sırasında üzerinde huipul adındaki tören kostümü vardı. Bu kostüm mantar törenlerini yaptığında giydiği kostümdü. Aslında Maria Sabina doğaçlama şiirler söylemekte ve bunlar Roma Katolik Kilisesi’nden, Mazetek teknolojisinden, mantarla yapılan seanslardan temalar içermektedir ayrıca bu şiirler birer sanat yapıtıdır. Öyleyse Onun sanatsal dili de ruhsal dil kadar iyi kullanabildiğini söyleyebiliriz. Tüm bu şiirler bir araya getirilmiş, kaydedilmiş ve yayınlanmıştır ve zaman zaman kitaplarda ve performanslarda ortaya çıkmaktadır ve O der ki; "Ben güneşin kızıyım, ben gökteki dev saatim, Meryem Ana’yla konuşurum ve Hz. İsa’nın bir parçasıyım.” Pek çok geleneğe ait dinsel öğeleri işin içine dahil eder ve hepsi de onun şamanik şarkılarında bir bütünlük halinde bir araya gelirdi. Diğer bir kişi de, Credo Mutwa’dır. Muhtemelen kendisi günümüzde yaşayan en ünlü şamandır. Kendisi Güney Afrika’dan bir Zulu şamanı, politik bir eylemci ve bir mitoloji koleksiyoncusudur. Harika bir yazardır. Zulu geleneğine ait efsaneleri bir araya getirdiği üç kitap yazmıştır. Sizlerle şimdi efsanelerinden birini paylaşmak istiyorum çünkü günümüzle oldukça ilgilidir. Zulu mitolojisine göre Gök Tanrı ve Yer Ana binlerce yıl öncesinde bir araya gelmiş ve iki erkek çocuk sahibi olmuşlardır. Biri erkek bir oğul, diğeri dişi bir oğulmuş. (Erkek ve dişi kelimesinin karışımından oluşan bir kelimedir.) Zamanla dünyada onların yarattıkları insanlar bazı sorunlar yaşamaya başlarlar. Kendilerine nasıl bakmaları gerektiğini bilmiyorlardır, onları yiyen canavarlar vardır ve Gök Tanrı ve Yer Ana erkek oğlu dünyaya gönderirler, erkek oğul canavarları öldürür. Sonuçta dünyadaki insanlar barış içinde yaşayabilir hale gelirler. Erkek oğula minnettar olmuşlardır mıdır? Ona teşekkür etmişler midir? Hayır, erkek oğlu kıskanmışlar, onu çarmıha germişler ve öldürmüşlerdir. Sonrasında yer ana ve gök tanrı onu diriltmiş, ve tekrar göğe almışlardır. Sonrasında dünyadaki insanlar problem yaşamaya devam etmişlerdir, bunun üzerine de bu sefer dişi oğlu dünyaya göndermişlerdir. Dişi oğul onlara tarımı, çiftçiliği, ürün yetiştirmeyi, giysi dokumayı öğretmiştir. minnettar olmuşlardır mıdır? Ona teşekkür etmişler midir? Hayır, Onu kıskanmışlar ve öldürmüşlerdir ve bu sefer Gök Tanrı ve Yer Ana demişlerdir ki; “ Dünyadaki insanlar derslerini öğrenene kadar, barış içinde yaşayabilinceye kadar bekleyeceğiz ve daha sonra o oğlu dirilteceğiz.” Çok uzun süredir beklemektedirler hala da bekliyorlar. Dünyadaki insanlar hala barış içinde yaşamayı öğrenemediler, dünyaya nasıl bakmaları gerektiğini öğrenemediler ve Zulu geleneğine göre dişi oğul, insanlar birbirleri ile barış içinde yaşamayı öğrendiğinde diriltilecektir. Bu, konferans süresince üzerinde düşünmemiz gereken, parapsikolojiden, bilimden, ruhsallığın dilinden öğrenebileceğimiz bir şeydir. Zulu’ların dişi oğlunu diriltmeye ve dünyamızı kurtarmaya bugün yardım edebilir miyiz? Biraz da sorulara zaman ayırmak istiyorum sunumum ve açıklamalarım sona erdi. Teşekkür ederim. Şu anda bir soru yok, öyleyse size bilim ve şamanizmden biraz daha fazla örnek vermek istiyorum. Ayahuaschadan bahsettim. Amazonda kullanıldığı bölgeye göre pek çok isimler alan Ayahuascha bilim adamları ve Şamanlarda karmaşık bir zihin değiştirici örneği olarak kullanılır. Jeremy Narby Cosmic Serpent (Kozmik Yılan) adlı kitabında, “Burada 80.000 bitki çeşidi içinden beyin hormonu içeren bir çalı ve sindirim bölgesi enzimini devre dışı bırakan; diğer türlü etkiyi bloke edecek olan; vine içeren bir maddeyi birleştirebilen, elektron mikroskobu olmayan insanları görüyorsunuz” Sanki bitkilerin moleküler özelliklerini ve onları bir araya getirme sanatını biliyor gibidirler. Şu da aklınızda olsun, Amazon’da 80.000’den fazla bitki vardır. Şamanlar iki bitkiyi alıp, vizyonlar yaratacakları şekilde onları kombine etmeyi nasıl biliyorlardı? Bunu Şamanlara sordum, onlara göre bunda hiç sihir yoktur ve derler ki; “Bitkiler bize söyledi.” Hepsi bu kadar basit. Bu da şimdiye kadar edindiğimiz en iyi açıklamadır. İşte size Şamanların bugün imgelemeyi değiştiren bilimsel bir ürünü nasıl ürettiklerine dair harika bir örnek, sonra size bir örnek daha vereceğim. Yerli Amerikalı Şamanlar tarafından kullanılan ilaçlar çoğu zaman Avrupalı işgalcilerin kullandıklarından çok daha etkiliydi. Stein (1942) Amerika’nın batı kısmında yer alan Rappahannock kabilesi tarafından kullanılan bitkisel ilaçların %60’ının sorgulanamaz bir tıbbi değere sahip olduğunu öne sürmüştür. Avrupa ilaçları çok daha az yararlıydı. 1962 yılında Amerika Ulusal Bilim Akademisi, 1938’den itibaren piyasaya sürülen ilaçların etkinliği üzerine bir araştırma yürütmüş ve bu oranı %40 olarak tespit etmiştir. Ve bu rakamın da ancak yarısı üreticilerinin iddialarını karşılamıştır. Şimdi, günümüzde dünya insanlarının %80’i batı tıbbı ile tedavi edilmemektedir. Yerli tıp tarafından, diğer bir deyişle, Şamanların binlerce yıldır kullanmakta olduğu bitkisel çareleri ve prosedürleri kullanmaktadırlar. Bu ilaçlardan pek çoğu batıda kullanılanlar arasında yerlerini bulmuşlardır. Aspirin en meşhurudur, Digitalis diğer bir örnektir. Pek çok örnek de mevcuttur. Öyleyse bitkisel tıp alanında bilimin ve ruhsallığın işbirliği yapabildiği çok çok pratik bir şeyler bulabiliriz. Şimdi tekrar deniyoruz. Sorunuz var mı? Pekala, el kaldıranları çok iyi göremiyorum. Öyleyse yüksek sesle konuşacağız ve belki birisi bana tercüme edebilir. -Bir sürü rüya görüyoruz fakat bunları hatırlayamıyoruz bu rüyalarımızı hatırlamak için ne yapmalıyız? -Tamam, pekala, soru, rüyaları nasıl hatırlayabiliriz? Özellikle de yol gösterici olanları? Size bazı önerilerde bulunmaktan çok mutlu olacağım. Öncelikle, bir defter ya da bilgisayara ihtiyacınız var. Rüya gördüğünüzde, rüyanızı hatırladığınızda kalkıp sadece onu kısaca not edin ve tekrar uyumaya devam edin. Sabah, rüyanızı bilgisayara ya da defterinize yazın ve bunu 20 ya da 30 rüya olana kadar sürdürün. Daha sonra ortak temalar var mı diye rüyalara bakmaya başlayın, eğer tekrarlanan bir sahne ya da bir imaj varsa, eğer bir şey kendini tekrar ediyorsa, bu imgenin size bir mesaj vermeye, size yol göstermeye çalışan bir çeşit sembol olduğunu bilirsiniz. Şimdi bazı insanlar diyorlar ki; “Rüyalarımı hatırlamakta zorlanıyorum” Peki, size bununla ilgili önerilerde de bulunacağım. Uykuya dalmadan önce kendinize sadece şunu deyin; “”Uyandığımda rüyamı hatırlayacağım.” Bunu tekrar, tekrar; 20 veya 30 kez söyleyin ve işe yarayana kadar denemeye devam edin ve rüyanızı hatırladığınızda hızlıca onu yazın tekrar uyuyun ve sabah kalktığınızda notlarınızı okuyun, onları genişletin, hatırladığınız her şeyi yazın. Rüyalar semboller ve metaforlar kullanırlar ve rüyalarımızla iletişimde olmadığımız batı geleneğinde sembolleri ve metaforları anlamak bazen zordur. Şamanlar zamanında her kabile için ortak semboller ve metaforlar vardı, böylece o zamanlar bunları anlamak kolaydı, ancak şimdi o kadar kolay değildir. Rüya grupları, ya da rüyaları hakkında birbirine yardım eden insanların bir araya gelmeleri ya da rüya yorumlama konusunda eğitim almış bir kişiye danışmak oldukça yararlıdır. Ancak kendi üstünüzde çalışıyorsanız rüyayı sanki bir hikaye yazar gibi yazmanızı öneririm. Dilini kendi hayatınızdan bir şeye çevirin. Eğer rüyanızda bir canavarın sizi kovaladığını ve ondan kaçtığınızı görüyorsanız onu tekrar yazın ve deyin ki; “Hayatımda beni kovalayan, yüzleşmeye korktuğum bir problemim var” ve problemi tanımlayın. Rüyayı tekrar yazıp böyle çalıştıkça rüya ile ilgili hikayeyi basit gündelik terimler ile anlatmış olursunuz. Rüyalarla ilgili mükemmel bazı kitaplar vardır. Kaç tanesinin Türkçeye tercüme edildiğini bilmiyorum ancak iki ay içinde Uluslararası Rüya Çalışmaları Birliği’nin dünya toplantısı gerçekleştirilecektir. Her bir seferinde konferanslarımıza Türkiye’den de bir üye katılmakta ve bu konferanslarda tüm dünyadan insanlar bir araya gelmekte, fikirlerini paylaşmakta, bültenler, dergiler, kitaplar basılmakta böylece bu şekilde paylaşılan rüya yorumları gittikçe daha ulaşılır hale gelmektedir, ancak en azından sizlere deneyebileceğiniz bazı yöntemler söyledim. Pekala, bu sorunuzu yanıtladı mı? -Teşekkür ederim. -Merhabalar. Ben mantarları vizyon görmede nasıl kullandıklarını soracaktım şamanların. Bu kullandıkları mantarlar ya da bu ilaçların aynı zamanda uyuşturucu özellikleri mi? (Vardı ki Amerikan Kongresi bunları yasakladı daha sonra bir sürü uğraştan sonra kabul edildi?) Bunları merak etmiştim. Teşekkürler. - Şimdi söyleyeceğim şeyle ilgili katı olmak zorundayım, kimse bu mantarları yönlendirme olmadan, tek başına kullanmamalıdır. Bazı mantarlar zehirlidir ve bu yanlış mantarları kullanan insanlar kendilerini öldürebilirler. Doğru mantarları bile ruhsal bir öğretmen ya da ruhsal bir grup olmadan kullanırlarsa kafaları karışabilir, negatif etkiler alabilirler. Bu yüzden bu sadece kutsal bir şekilde, ruhsal bir uygulayıcı ile birlikte kullanılması gereken bir şeydir. Şimdi Amerika’da yerli Amerikan kilisesinin mantarlardan farklı olan peyoteyi kullanma hakkını koruyan özel faal bir meclis bulunmaktadır. Peyote kaktüsten elde edilmektedir, bu zamana kadar peyote kullanmak yasal değildi, şimdi ise sadece bu kilisenin üyesi iseniz kullanmak yasaldır. Mantarlar biraz daha farklıdır. Mantara karşı bir kanunu meclisten geçiremezsiniz, bu hiç uygulanabilir değildir çünkü çok fazla mantar vardır, yüzlerce farklı çeşit mevcuttur. Bu en iyi eğitim yoluyla mümkün olabilir. İnsanları tehlikeli mantarların hangileri olduğu ile ilgili eğitmek. Hala zihin değiştirici özellikleri olan mantarların satılması kanunla başınızı derde sokabilir. Çünkü bu, tehlikeli ilaç satılması gibi değerlendirilebilir. Mantar ya da peyote de olsa size söylemem gereken şey şudur; “Onları kullanmasını bilen ve kutsal ritüellerde usta olan bir uygulayıcı tarafından yönlendirilen bir grup içerisinde olmadığınız müddetçe onlardan uzak durun.” Amerika Birleşik Devletleri’nin bu vizyon görmeye neden olan, modern tıpta ve hatta modern din yapısında yeri olmayan doğal bitkisel maddelerle mücadele etme konusunda uzun ve tuhaf bir geçmişi vardır. Vizyonlar çok eski zamanlarda peygamberler tarafından görülürdü, insanların vizyon görmeleri kabul edilemezdi. İncili, Talmudu ya da Kuranı okur ve ihtiyacınız olan tüm vizyonları oradan öğrenebilirdiniz. Modern çağdaki vizyonlara çoğu organize din tarafından, dini, yasal ve politik dil açısından kötü bakılmaktadır. İnsanların bitkiler aracılığıyla gördüğü vizyonlarla mücadele etmek çok zordur ve bu Amerika’da Yerli Amerikan Kilisesi ya da Ayahuasca dinlerindeki grupların karşı karşıya olduğu bir durumdur, bu maddeleri kutsal törenlerinde kullanmak için Yüksek mahkeme tarafından kanunların geçirilip onaylanması gereklidir. Şu anda kutsal törenlerde insanlar sorunlarla karşılaşıyorlar mı bilmiyorum. Bu bitkisel maddeleri tek başlarına ya da yönlendirme olmadan kullanan insanların yaşadığı pek çok problem biliyorum. Evet, onlar doğru kullanılmadıklarında tehlikelidirler. - Bayım, afedersiniz. Bir soru sorabilir miyim? Öncelikle siz kendiniz şaman mısınız? Ve evet, şaman iseniz, mümkün ise bazı şamanik pratikleriniz varsa bizimle paylaşmak istediğiniz bir deneyiminiz var mı? Teşekkür ediyorum. -Pekala, bu son soru olacak, çok güzel bir soru. Hayır, kesinlikle ben kendim bir şaman değilim. Rolling Thunder bana amacımın şaman olmak değil, insanlara Şamanların yaptığı şeyleri bilimsel ve psikolojik terimler aracılığıyla anlatmak ve Şamanların değerini takdir etmelerini sağlamak olduğunu söylemişti. Şimdi size bir şamanın kaybolan bir ruh ve onun geri getirilmesi ile ilgili olarak ne yaptığı hakkında Rolling Thunder ile olan bir deneyimimden bir örnek vereceğim. Rolling Thunder bir tatilinde San Fransisco’ya gitmiş. Yapılacak hiçbir işi olmayacağını düşünmüş, kriz ya da bir problem olmadığını düşünmüş, ancak yanılmış. İki genç kadın California sahilinde arabayla giderlerken, araba kontrol dışına çıkmış, taklalar atarak yere çarpmış, kadınlardan biri anında ölmüş, diğeri komaya girmiş, acilen hastaneye getirdiklerinde bilinci yerinde değilmiş ve hala komadaymış. Doktorlar ona hiçbir şekilde yardım edemiyorlarmış. Onun bir arkadaşı Rolling Thunder’ın şehirde olduğunu biliyormuş, Rolling Thunder’ı getirmiş ve doktorlar gelip bu kadını görmesine çok isteksiz bir şekilde izin vermişler. Rolling Thunder oturmuş, gözlerini kapatmış, ruhunun kaybolduğunu biliyormuş. Kazanın olduğu yere bir yolculuk yapmış, bir kayanın üzerinde oturan bir ruh görmüş ve ona demiş ki; “Gelip tekrar bedenine dönmelisin.” Ve kadın demiş ki, “Hayır. Arkadaşımı bekliyorum.” Ve Rolling Thunder cevap vermiş; “Arkadaşın yüce ruhla beraber, ama senin daha zamanın gelmedi. Bedenine dönmelisin.” Ve kadın demiş ki; “Hayır. Arkadaşımı beklemek zorundayım.” Bunun üzerine Rolling Thunder kuzey rüzgarını çağırmış, kuzey rüzgarı ruhu taşın üzerinden alıp tekrar hastanedeki bedenine üflemiş. Sonrasında genç kadın gözlerini açmış, uyanmış ve hemşireler doktorları çağırmışlar. Doktorların söylediği ilk şey; “Bu yaşlı Hintliyi hemen gönderin, sadece uyuyor, bize hiçbir faydası yok.” Böylelikle Rolling Thunder’ı Odadan dışarıya göndermişler ve bu da aslında iyi de olmuş çünkü, kadın uyanıp hikayesini anlattığında orada değildir ve bu hikayeyi etkileme olasılığı da yoktur. O sırada başka bir odada kendi gördüklerini anlatmaktadır. Kadının hemşirelere anlattığı hikayesi şudur; "Bir yola çıktık ve arkadaşımı göğe yükselirken gördüm, ona geri dön, geri dön dedim ve dedi ki; Hayır. Beni bu dünyada tekrar görmeyeceksin. Ve ben de dedim ki, bu kayanın üzerinde oturacağım ve sen geri gelene kadar seni burada bekleyeceğim. Çok uzun süre bekledim ve daha sonra bir rüzgar hissettim. Kayaya tutunmaya çalıştım ama rüzgar beni kayadan uzaklara sürükledi ve işte burada hastane odasındayım.” Gördüğünüz gibi, hikaye Rolling Thunder’ın başka bir odada anlattığı hikayeye uymaktadır. Böylelikle hikayelerde bir uyuma sahibiz. Bu hikayeyi nasıl istiyorsanız öyle yorumlayabilirsiniz, ancak en azından bu Şamanların bir ruhu geri getirmeye çalışırken ne yaptıkları ile ilgili iyi bir örnektir. Elbette ki bu parapsikolojinin de üzerinde çalıştığı bir şeydir. Uzaktan algı, beden dışı deneyim, bu ilk kişi ile bir benzerlik yakalamaya çalışmak yine bu konferansın temalarındandır. Öyleyse tekrar ediyorum ki Burada olmaktan, vakfı tanımaktan, tüm Türk arkadaşlarımla ve meslektaşlarımla bir arada olmaktan dolayı çok mutluyum ve önümüzdeki iki gün boyunca diğer sorularınız için de buralarda olacağım. Ve tekrar çok teşekkür ediyorum. **23-24 Mayıs 2009 tarihlerinde düzenlenmiş olan 2. İstanbul Parapsikoloji Konferansı’nda Stanley Krippner’ın konuşma metninin çevirisidir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
kizginkuzgun Yanıtlama zamanı: Ocak 13, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 13, 2014 yine dokturuyorsun never Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
numeroloji Yanıtlama zamanı: Ocak 13, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 13, 2014 Harikasın dostum 2 yazdığını henüz okumadım ama ilk yazdığın muthteşemdi teşekkürler....Arşivime ekledim.... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.