0warlock0 Oluşturma zamanı: Haziran 20, 2011 Paylaş Oluşturma zamanı: Haziran 20, 2011 Bu hikayede öyle güzel göndermeler ve tespitler varki paylaşayım istedim. Oldukça uzun olan yazının fazlaca yer kaplamaması için,ön hikayeyi özetlemek gerekirse;Osmanlı döneminde iki köşk hanımı (Sümbül hanım ve Pembegül Hanım) konuşurlarken konu yasak kelimelerin söylenmesine gelir ve bu tür şeylere inanmayan Pembegül yasak kelimeyi söyleyerek cinleri çağırır,üç cin gelir.Bakalım neler oluyor; Cinlerin İtirafı "Yavaşça arkalarına dönerler üç cin ile göz göze gelirler… hepsi de sakin sakin birbirine bakar. Çığlık atmazlar. Çünki cinler tamamen bayan kıyafetinde ve normal görünümdedir. Sümbül hanım; — A a! Üstüme başıma iyilik sağlık. Siz de kimsiniz? Elâlemin evine girerken “Hû komşû” diye müsaade istemek yok mu sizde? Üç cin hayır anlamında topluca başlarını iki yana sallarlar. — Kapıyı tık tık etmek yok mudur? Üç cin hayır anlamında topluca başlarını iki yana sallarlar. — Ay hem kapı kilitli, siz nereden geldiniz? Üçü de ellerini havaya kaldırıp tavanı işaret ederler. — Ay çok şakacısınız! Tavandan düştünüz öyle mi? Üçü de elleriyle uçarak ve süzülerek indik işaretleri yaparlar. — Anladım! Uçarak ve süzülerek indiniz. Melek misiniz? Üçü de başı ile hayır işareti yaparlar. — O zaman cinsiniz! Üçü de başı ile evet işareti yaparlar. — Ay çok inandım! Güleyim bari. Siz bana şaka yapıyorsunuz. Hiç de cinlere benzemiyorsunuz. Benim bildiğim cinlerin kafası kazan gibi, gözleri fincan gibi, kulakları kepçe gibi olup kahkahalarla ve çığlıklarla gülerler ve zıp zıp zıplarlar. Şimdi şakayı bırakın da kimsiniz, kimlerdensiniz, nereden gelip nereye gidiyorsunuz ve benim evimde ne işiniz var? Hemen söyleyin! Ben dünyanın en büyük devletinin mâliye nâzırı hanımıyım. Yalı muhafızlarını çağırırsam hepinizi dışarı attırırım. Cinlerden yeşil ipek elbiseli olanı boğuk bir sesle konuşur. — Ey! Havvâ kızı! Benim adım Cimcime Cin. Elhamdülillah Müslüman cinlerdenim. Siyah ipek elbiseli olan cin; — Ey Havvâ kızı! Benim adım Cincine Cin. Ben henüz iman etmedim. Sümbül hanım hâlâ şaka yapıldığını zannetmektedir; — Ey! ateşin çocukları memnun oldum, ben de Sümbül… siz gidin de safları kandırın. Siz insansınız… numaranızı yutmam. Sen de çok süslü giyinmişsin. Zannedersem senin adın da Süslü’dür… Bu durumda sen de sosyete cinlerdensin galiba. Süslü cin sevimli bir sesle konuşur; — Kaldır ayağını hayatım. Tam üstüne bastın. Benim adım Süslü cin. Tahmin buyurduğunuz gibi Allah beni ateşin en üst kısmındaki tatlı pembe kısımdan yaratmış. Bizim sülale pek kibar ve pek asildir hem de üst tabakalardandır. Bu gördüğünüz iki cin ateşin küllü tarafından yaratılmış biraz düşük tabakadandır Pembegül hanım yarı tereddütle sorar; — Düğün değil bayram değil. Bu ne şıklık hanımlar. Saraya mı davetliydiniz bu gün? Geçerken şöyle bir uğradınız mı? Cinlerin üçü de aynı anda tek sesle cevap verirler; — Zamane insanları da bir tuhaf oldu artık. Ne cinden korkuyorlar ne de şeytandan. Tavandan indik diyoruz korkmuyorlar, ciniz diyoruz korkmuyorlar. Sümbül hanım; — Korkmayız tabi. Siz cinden çok insana benziyorsunuz. Pembegül hanım; — Korkmayız tabi. Cin dediğin şöyle dokununca çarpar, diyerek elini Süslü Cin’e dokundurur. Elektrik çarpmış gibi titremeye başlar. Süslü Cin, elini Sümbül hanıma uzatarak; — Merhaba canım elime dokunmak ister misin? Arkadaşın gibi seni de çarpayım mı? — Hayır hayır dokunma! Sen bana dokunursan ben de sana okurum. Cincine Cin; — N’olurmuş okursan? — -Şöyle bir okurum, yüzüne bir üfürürüm… ya yedi dağın ardına kaçarsın ya da yanarsın! Anladın mı? Cincine Cin elini beline koyarak; — Hadi, bekliyorum, oku üfür yüzüme. Sümbül hanım içinden fısıltıyla bir şeyler okur ve cinlerin üçüne de üfürür. Süslü Cin; — Ay! Ne kadar ferahladım. Bir daha üfürür müsün canım! Sümbül hanım; — Pembegül yeter artık titreyip durma çarpıldıysan çarpıldın, kes şu titremeyi. Rezil oluyoruz burada. Okuduğumuz etkili olmuyor. Sen daha kuvvetlisini oku. Pembegül hanım; — Ben de yalan yanlış okurum, etkisi olmaz. Okumayı mahalle mektebinden değil rahmetli anneannemden öğrendim. Ayın’ları çatlatamam, hırıltılı hı’ları hırlatamam, peltek se’leri peltekleyemem… hele dat’ları ömrümde çıkaramadım. Ben senden beterim sen benden betersin Sümbül hanım; — Tamam tamam, şimdi ben size sorarım. Benim kızım hafız onu çağırırsam bu cinler kaçar… Hû Zambâaak!, koş gel güzelim, çabuk gel! Evin küçük kızı Zambak koşarak gelir; — N’oldu anneciğim? Cin görmüş gibi bağırıyorsun? — Gördüm, gördüm tabi. Hem de üç tane gördüm. — Hani nerdeler? — Tam burnunun önündeler. Sanki seni yiyecekmiş gibi bakıyorlar. Görmüyor musun onları? Zambak ellerini boşlukta gezdirir. Zambağın elinin cinlerin içinden hiçbir şey yokmuş gibi geçip gittiğini gören hanımlar iyice korkarlar… Zambak annesine endişeyle bakarak konuşur; — Hayır, görmediğim gibi, dokunamıyorum, hissedemiyorum. Önümde hiçbir şey yok. Siz hayal görüyorsunuz herhalde. Pembegül hanım; — Zamane çocuğu işte bu. İnanmaz ki cinlere. İnanmayınca da göremez tabi. Görmek için inanmak gerek, inanmak! Sümbül hanım; — Yahu cin misiniz, şeytan mısınız hâlâ ne duruyorsunuz? Hâfız geldi, hâfız! Benim kızım hafızdır. Haydi bakayım kaçışın … kış kış kış… Cimcime Cin; — Boşuna yormayın kendinizi Sümbül hanım. Ben zâten Müslüman cinim, kaçmam. Bu Süslü Cin de yeni Müslüman cinlerden, biraz meraklıdır, hiç gitmez. Bu henüz iman etmemiş Cincine’ye okuma üfürme etki etmez. İster doğru okuyun, ister yanlış okuyun o zaten kaçmaz. Sümbül hanım; — Neden kaçmıyor? Kulakları mı sağır? Biz de bağıra bağıra okuruz. Cimcime Cin; — Vallâhi borazan getirip kulağına ezan okusanız yine kaçmaz.. Cinler Kur’an’ı cin kovmak için okuyandan kaçmaz, Kur’an’ı yaşayandan kaçar. Bu cin Kur’an’ı sizden daha çok okumuştur. Bizim boyutta biz Müslüman olmamış cinlerle gece gündüz Kur’an’ı inceleyip tartışırız. Onlar kendileri de okuyup, inceliyor, boşuna kendinizi yormayın. Pembegül hanım; — Ne yâni bütün hacılar, hocalar, medrese ehli âlimler; Kur’an ve ezan okununca cinler, şeytanlar kaçar diyor. Yalan mı söylüyorlar. Hatta bir çok komşu cinleri kaçarken görmüş. Cimcime Cin; — Bu gün bizim bayramımız. Biz bayramda yalan söyleyemeyiz. İstediğinizi sorun bize… Söyle bakalım doğruyu Cincine, bak Havvâ kızı bir şey sordu. Cincine Cin; — Olmaz, söylemem. Süslü Cin; — Söylemek zorundasın hayatım. Bu gün bizim bayramımız. Hem neden söylemek istemiyorsun? Biz de öğrenelim. Cincine Cin; — Sorularına doğru cevap verirsek, tüm numaralarımızı öğrenirler. Sonra bizden kimse korkmaz. Cimcime Cin; — Sayın Cincin, otuz saniyen kaldı. Biliyorsun değil mi, beş dakika içinde her soruya doğru cevabı vermezsen, âniden yanarak yok oluyorsun, hatırlatırım size. Cincine Cin; — Evet evet, biliyorum. Sadece Sümbül’ün kulağına söyleceğim ama. Süslü Cin; — Hayır hayır öyle de yapamazsın. Soruyu duyan herkesin doğru cevabı da duyması gerekiyor. Cincine Cin; — İnsanları ne güzel kandırıp eğleniyorduk. Bu “bin bir gece masalı” hikâyesi de nereden çıktı şimdi? Bu hikâyeyi okuyanlar bazı gerçekleri anlayınca hiç birisi bizden korkmayacak. Sonra rezil olacağız İnsanoğluna… evet istemeyerek de olsa soruya doğru cevabı veriyorum: Biz, Hristiyanlar haç gösterince, Yahudiler boru öttürünce, Müslümanlar Kur’an ve ezan okuyunca kaçarız. Aslında numaradan kaçarız. Hem kaçarız hem güleriz. Hatta güle güle dizlerimizde derman kalmaz, yedi dağın arkasında kendimizi yere atar debelene debelene güleriz. Böyle yapmakla hem eğleniriz hem de insanlar yaptıkları şeyleri; sihir, tılsım ve okuyunca etki edecek bir şey zannetsinler isteriz. İnsanlar bizi kaçırtıyoruz zannettikçe onların bilgisizliği bize gurur verir. Böylece Âdem yüzünden düştüğümüz aşağılanmayı biraz unuturuz. Pembegül hanım; — Yâa! Çok farklı bir şey. Hiç böyle düşünmemiştim. Peki Resulullah aleyhisselam’ın bu konuda hadisleri var. Sahabeden okuma ile ilgili tavsiyeler var. Evliyalar da okuyun diyor. Cinlerden korunma duaları var. Bunlar boş mu yâni? Cincine Cin; — Hayır hiç birisi boş değil. Fakat onların okuması biraz önce de dediğimiz gibi Kur’an’ın ve Kur’an ahlâkının yaşanması şeklindedir. Biz o yaşantının tecelli ettiği insanın kalb ve beyin dalgalarından kaçarız. Pembegül hanım; — Daha açık konuşur musun, anlayamadım? Cincine Cin; — Mesela sen biraz önce Felak ve Nas surelerini okuyup yüzüme üfürdün. Biz de oh ferahladık dedik… neden? Nedeni şu; o surelerde ne diyor? Yaratılanların şerlerinden, büyü işleriyle uğraşanların şerlerinden, fesatçıların şerlerinden, vesvese veren cinlerin ve insanların vesveselerinden Allah’a sığınırım diyor. Peki siz ne yapıyorsunuz? Aile içinde, sokak içinde, mahalle içinde HAKSIZLIKLAR yaparak ŞER işlemiyor musunuz? Büyücülere avuç avuç çil akçaları vererek büyü işleriyle uğraşmıyor musunuz? Bir de iyiliğine büyü yaptırdığınızı veya çözme büyüsü yaptırdığınızı söylemiyor musunuz? Birbirlerinizin güzelliklerini, başarılarını, varlıklarını FESAT etmiyor musunuz? Birbirinizin önünden arkasından LÜZUMSUZ ŞEYLER düşünerek ve konuşarak VESVESE KAYNAĞI haline gelmiyor musunuz? Bunları yaptığınız müddetçe Kur’an’ı isterseniz bin kere yutun, üzerinize yüz bin muska asın ve yüzümüze kasırga gibi üfürün bizi güldürmekten öte bir şey yapmamış olursunuz. Sizin Resulleriniz ve Evliyalarınız bunları yapmadığı için Kur’an’ı OKUMUŞ oluyor. Ve kendilerindeki şerli cinnilik özelliklerini temizleyerek Allah’a sığınmış oluyorlar. Onların korunma sistemleri böyledir. Sümbül hanım; — Bana büyü yapıldı, ben hasta oldum, bir hoca cinleri yaktı ve kurtuldum. Bu nasıl oluyor? Cimcime Cin — İnsanlar Allah’ın taktiri ile hasta olurlar. Bizim hastalıklara veya sağlığa müdahale gücümüz yoktur. Ancak hastalığı biz yapıyormuşuz gibi numara yaparız ve insanlar bu yanlış inanca düşer. Sizin kötü niyetli veya iyi niyetli cincilerinize de kendilerine esir olmuşuz numarası yaparız. Kendilerini bir şey zannerek bizim nazarımızda maskara olurlar. Allah’ın sağlık takdirinin ulaşacağı hastayı bizimle iyi ettiklerini zannederler. Onları toplum içinde meşhur ederek hem toplumla dalga geçeriz hem de cinci hocalarla dalga geçeriz. Siz kim oluyorsunuz da bizi esir ediyorsunuz? Güldürmeyin bizi. Siz kim oluyorsunuz da bizimle dost oluyorsunuz? Güldürmeyin bizi. Lütfen kendinizi Hazreti Sultan Süleyman Nebi zannetmeyin. Bizimle dost olabilmeniz için ve ya bizi esir edebilmeniz için Hazreti Sultan Süleyman a.s. gibi ilim ve ibadet ve ahlak sahibi olmanız lâzım. Pembegül hanım; — Ay! Rezil maskara oluyoruz bunlara. Kovuyoruz gitmiyorlar. Okuyoruz, üfürüyoruz gitmiyorlar… bizim gülünç hallerimizi ortaya çıkarıyorlar. Ne yapsak ki? Sümbül hanım; — Yakalamışken soralım. Belki bu fırsatı bir daha ele geçiremeyiz… Peki bu hafız Zambak kızım sizi neden görmüyor? Cimcime Cin; — İstersek ona da görünürüz. Aslında şu anda siz de bizi görmüyorsunuz. Gördüğünüz sadece kendi beyniniz içinde ürettiğiniz cin modelleridir. Bizim size göre enimiz, boyumuz, derinliğimiz yoktur. Ağırlığımız yoktur. Zamanımız dahi farklı işler. Kendi boyutumuzda biz birbirimizi, siz nasıl birbirinizi görüyorsanız öyle görürüz. Bizim gerçeğimizi ancak Resuller, Hz. Âli ve diğer büyük sahabeler ve gerçek evliyalar görebilir. Size bir şey daha söyleyeyim, Resullerin, sahabelerin ve gerçek evliyaların neredeyse tamamına yakını bizim olduğumuz boyuta yönünü dahi dönüp bakmamıştır. Bizi hiç merak etmezler. Ancak biz onları ziyaret ederek ya ilim alırız ya da bazı konular üzerinde ilmî tartışmalar yaparız, sizin gibi onlara itirazlarda bulunuruz. Pembegül hanım; — Biz sizi kendimize benzeterek görüyormuşuz. Peki siz bizi nasıl görüyorsunuz? Süslü Cin; — Bu tam bana göre bir soru. Biz de sizi kendimize benzeterek görüyoruz. Şu anda Sümbül hanımı ben kendime benzetiyorum, yani benim gibi çok sosyete ve süslü ve hem de Osmanlı’nın asilzâdelerinden. Ben de cinlerin asilzâdelerindenim. Biz sizi kendimiz gibi algılıyoruz siz de bizi kendiniz gibi algılıyorsunuz. Böylece yine de aramızdaki perde kalkmamış, boyutlar delinmemiş olarak kalıyor. Pembegül hanım; — Bu gün bir yaşıma daha girdim. Biz bugüne kadar hep yanılmışız. Cin gördük zannetmişiz. Aslında ilim irfan ehli sizin dediklerinizi hep söylüyor ama biz onları anlamıyormuşuz… Peki beni nasıl çarptın? Lazlar gibi nasıl horon teptirdin? Süslü Cin; — Yâ Hû!!! Tüm içimizi ve sırlarımızı anlatacak mıyız bu gün? Neyse anlatalım bakalım. Siz bizimle temas edeceğinize inanıyorsunuz. Dokununca da çarpılacağınıza inanıyorsunuz. Kendinizi o kadar kurguluyorsunuz ki, kendi enerjinizle kendinizi sarsıyorsunuz. Allah’ın insanlar ve cinler arasına çektiği boyutu ne biz… ne de siz aşabilirsiniz. Birbirimize enerjilerimizin, varlıklarımızın ulaşması mümkün değil. Ancak o boyutu hem bizden hem sizden Kâmil olanlar aşabilir. Kâmiller de zâten hiçbir boyutun hiçbir canlısına zarar vermez. Ve o boyutta işleyen Allah kanunlarını iyi niyetle dahi değiştirmeye kalkışmazlar. Yâni kötülük yapmadıkları gibi iyilik de yapmazlar. Sümbül hanım; — Yâa! Müslüman cinlerin bize iyilik yaptıklarını zannediyordum. Ama yine de aramızda bir etkileşim var değil mi? Süslü Cin; — Bu yine tam bana göre bir soru. Yâni asil ve zor bir soru. Bak hayatım! Sizin bizim hakkımızdaki bilgileriniz ancak Allah’ın vahyettiği kitaplarda ve Resullerin ve çok çok büyük evliyaların sözlerinde bahsettikleri kadarıdır. Bizim de sizin hakkınızda bildiklerimiz, bizim Resullerimizin ve evliyalarımızın bize bildirdikleri kadardır. Size anlama kapasitenize göre sembolik kelimelerle anlatmışlar. Bizim hakikatimizi anlatsalar anlamazsınız. Hatta anlatılmış olanlar var, anlamıyorsunuz. Bizim size kötülüğümüzü insanın insana kötülüğüne benzeterek anlıyorsunuz. Meselâ insan bir cine dokunursa ağzının eğileceğine inanıyor. O kadar inanıyor ki beyin dalgaları ağzı eğebilecek kuvvetli bir enerji düzeyine çıkıyor. Ve kendi ağzını kendi eğiyor. Bayılmanız, korkmanız, bir şeyler görmeniz hep bu sistemledir. Kendi yükseldiğiniz enerji seviyesi ile kendinize yaptığınız etki cin etkisi olarak anlatılmış. Bunların çoğunu bilinçaltınız gerçekleştiriyor. Bilinçaltını tanıyamayan insan etkiyi dışarıdan geldi zannediyor. Pembegül hanım; — Biraz önce bizim önümüzden yalancıktan kaçtığınızı söylemiştin. Şimdi de birbirimizi göremeyiz ve etki edemeyiz diyorsunuz. Etkileri kendimiz oluşturuyormuşuz, doğru mu anlamışım? Süslü Cin; — Evet canım doğru. Fakat bu çelişki değil. Biz kendi boyutumuzda insan gördüğümüzü zannediyoruz. İnsandan kaçtığımızı zannediyoruz. Onu kandırdığımızı zannediyoruz. Siz de sizden kaçan cinler gördüğünüzü zannediyorsunuz. Bu zanlar hem sizde hem bizde görüntüye, bilgiye ve zamanla efsanelere dönüşüyor. Efsaneler gerçek zannediliyor. Pembegül hanım; — Biz sizden korkuyoruz siz de bizden korkuyor musunuz? Süslü Cin; — Hem de nasıl! Bizim varlığımızın zannı sizi nasıl çarpıyorsa sizin varlığınızın zannı da bizi öyle çarpıyor. İyi ki boyutlarımız ayrı ve asla geçilemiyor. Bu çarpılma olayı iyi ki zanlarımızda oluşuyor. Kesişmeler gerçek olsa anında iki taraf da yanarak ölür. Siz yaramazlık yapan çocuklarınızı cinle korkutuyorsunuz, biz de bizim yaramaz çocukları insanla korkutuyoruz. Yaramazlık yapma bakayım yoksa seni insanlar çarpar diyoruz. Biz de insan görmekten çok korkarız. Korkmaya şartlanmışız. Sümbül hanım; — Hz. Süleyman Nebî’nin cinleri esir edip çalıştırdığı söyleniyor. Siz de cinlerin ve insanların kâmil olanları esir edinmez dediniz. Bu çelişki değil mi? Süslü Cin; — Hz. Süleyman gibi kâmil zâtların cinleri insan boyutuna atlatıp hizmetinde kullanması mümkündür. Fakat cinlere aşağılayıcı esir ve köle muamelesi yapmaz. Çünkü kâmil zatlar Allah’ın var ettiği hiçbir cana zulüm yapmaz. Cinler Hz. Süleyman tarafından gönüllü olarak getirilmiş olsalar bile insan boyutunun şartları çok acı ve ızdırap verir. Bir an önce kendi boyutuna dönmek isterler. Bizim sizin boyutunuzdan çektiğimiz acıyı siz ancak köle kavramını kullanarak anlarsınız. Bizim sizin boyutunuza inmemiz, sizin su altına inip de nefessiz kalmanıza benzer. Pembegül hanım; — Şu anda bizim boyutta olmaktan acı duyuyor musunuz? Cimcime Cin; — Ah insan kızı ah! Ne kadar da unutkan oluyorsunuz? Biz şu anda sizin boyutunuzda değiliz. Bizi siz kendi kafanızdaki bilgi ve efsanelerle oluşturuyorsunuz. Yâni kendi oluşturduğunuz cin hayaline bakıp kendi hayalinizle konuşuyorsunuz. Kendiniz soruyorsunuz yine kendiniz cevaplıyorsunuz. Zambak bir türlü anlam veremediği durumu merakla incelemeyi bırakıp sorar; — Anne siz kiminle konuşuyorsunuz? — Cinlerle konuşuyoruz. — Ama ben cin min görmüyorum! — Görmezsin sen daha günahsızsın hem de hafızsın, sana görünmezler. — Ama anneciğim Pembegül abla ile siz bir şeyler soruyorsunuz yine kendi sesinizle kendiniz cevaplıyorsunuz. Siz ikiniz kesin olarak akıllı işler yapmıyorsunuz şu anda…. Sümbül hanım; — Yâhû! Pembe’ciğim, biz bu cinlerin kendi seslerini duymuyor muyuz? Pembegül hanım; — Evet Sümbül’cüğüm! Resmen cinler konuşuyor. Hele şu Süslü ve çok tatlı cin pek de kibar konuşuyor. Sümbül hanım; — Pembe’ciğim cinlerin varlığına karşı zaten yarım yamalak bir imanımız var. Biraz daha bunlarla konuşursak cinlerin varlığını iyice inkar edip dinden imandan çıkacağız. Bunları kovalayım gitsinler…" Sonrasında iki hanımın cinleri kovmakla ilgili esprili konuşmaları geçer ve hikaye biter. Hikaye,evet öyle ama bana göre gerçek diye yutturulandan daha gerçek. Zaten yaşamda gerçek ve hikaye kişiye göre değişmiyor mu? Yada neyi görmek istiyorsak ona göre. Alıntıdır. 2 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
perhaps Yanıtlama zamanı: Haziran 20, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 20, 2011 ilginç ... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
burrc Yanıtlama zamanı: Haziran 21, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 21, 2011 Bana hiç inandırıcı gelmedi. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Laikha Yanıtlama zamanı: Haziran 24, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 24, 2011 İlginçmiş ve hikyanenin içinde çıkarmamız gereken dersler vardı.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
baekgo Yanıtlama zamanı: Haziran 24, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 24, 2011 : )Güzeldi. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
purplewind Yanıtlama zamanı: Haziran 24, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 24, 2011 Osmanlıdan kalma fantastik bir hikayeden daha fazlası değil bence. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
EceLMeriC Yanıtlama zamanı: Haziran 24, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 24, 2011 Bana hiç inandırıcı gelmedi. Kesinlikle. Baslik cekici ama konu bos Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
mavi siyah Yanıtlama zamanı: Haziran 24, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 24, 2011 güzelde gerçeklik payı biraz sıkıntılı masalsı bir anlatım kendini okutuyor Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Haziran 24, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 24, 2011 Osmanlı döneminden kalma bu hikayeler çok fazla .. Ateş olmayan yerden duman çıkmaz Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
viRus Yanıtlama zamanı: Haziran 25, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 25, 2011 zekayla işlenmiş kurgularla, paradokslarla ve kücümsemelerle dolu bir hikaye bence. Dogru yönleri olsada kişisel düşüncelerin eklendiğini düşünüyorum .Tamamen kendi düşüncem .Kendi deneyimlermden dolayı söyledim bunu.Ya da ben yaşadıklarımı burada denilen gibi beynimde uyduran birisiyim. Karışık işler Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Adramelech Yanıtlama zamanı: Haziran 25, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 25, 2011 Bu bir çeşit kısa hikaye/fıkra değil mi zaten? Ciddiye almam mı gerekiyordu? Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
gnox Yanıtlama zamanı: Temmuz 26, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 26, 2011 Osmanlıdan kalma fantastik bir hikayeden daha fazlası değil bence. katılıyorum. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Melis Yanıtlama zamanı: Temmuz 26, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 26, 2011 Sadece bir hikaye. Dua kısımları çok saçma özellikle. yok gülerlemiş falan külahıma anlatsınlar bu hikayeyi Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
DeePower Yanıtlama zamanı: Temmuz 26, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 26, 2011 ilginçç.. gerçekden bir masal Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.