Kominist şirinler hakkinda

http://www.sehirefsaneleri.net/images/stories/sirin.jpg

Efendim hikayeyi duymuşsunuzdur. Uzun zamandır dünyada pek çok ülkede televizyonlarda gösterilen ve pek çok kişi tarafından beğenilen Şirinler isimli dizi aslında komünizm propagandası yapıyormuş. Şirinler’in Belçika’lı çizeri Peyo, siyasi görüşleri itibariyle komünizmi destekliyormuş. Bu fikirlerini gençlere yaymak amacıyla Şirinler’i ortaya çıkarmış. Hatta Şirinler’in İngilizce adı olan “Smurfs” kelimesi “Small Men Under Red Flag” yani “kızıl bayrak altındaki küçük adamlar”, ya da “Small Men Under Red Father” yani “kızıl babanın yönetimindeki küçük adamlar” ibarelerinin kısaltılmış haliymiş.

Hikayedeki mantıklı noktalara değinmeden önce gerçekliğinden emin olunan bir iki noktayı hatırlatalım. Her şeyden önce Şirinler’in çizeri Peyo’nun gerçek siyasi görüşlerinin ne olduğunu bilemediğimizi söyleyelim. Peyo bu tip konularda yorum yapan bir sanatçı değil. Hatta bu konuda oğlu Thierry Culliford babasının politik meselelerle ilgilenen birisi olmadığını söylüyor.

Smurf kısaltmasına dair söylentilerin de uydurma olduğuna emin olabilirsiniz, çünkü Şirinler çizgi dizi olarak ilk önce Belçika’da yayınlanmaya başlıyor ve adı schtroumpf olarak geçiyor. Bu kelime ise Siprou’nun çizeri Franquin’le birlikte yedikleri bir akşam yemeğinde uydurulmuş. Peyo yemekte masadaki tuzluğu istiyor, fakat o an için kelimeyi hatırlayamayıp “Bana şu schtoumpf’u verir misin?” diyor. Bu kelime ikisinin de hoşuna gidiyor ve bu kalıbı bizim çizgi diziden bildiğimiz anlamıyla “şirinlemek” anlamında kullanmaya başlıyorlar. Schtroumpf adı Türkçe’ye Şirin, İngilizceye ise Smurf olarak çevriliyor. Kısacası çizgi dizi çeviri olduğu için kısaltmanın doğru olması mümkün değil. Yine de kısaltmayı uyduran kişilerin çizgi filmi başarılı bir şekilde analiz ettikleri düşünülebilir.

Şirinlerle ilgili komünizm iddialarının odaklandığı noktaların başında mavi küçük yaratıkların para kullanmaması ve kapalı bir pazarda herkesin eşit şekilde yaşaması gösteriliyor. Bütün şirinler sadece kendi görevlerini yapıyorlar ve durumlarını değiştirmek için çalışmıyorlar. Herkes büyük ölçüde (Huysuz ve Gözlüklü hariç) toplumla uyumlu şekilde yaşıyor. Şirin köyünde ekonomik sınıflar bulunmuyor. Ticari ilişkiler yerine karşılıklı değiş tokuş var. Kapital yok, varsa da ortaklaşa kullanılan bir kapital. Şirin çileği tarlaları herhangi birisine ait değil, herkesin kullanımına açık.

Ayrıca kırsal bir topluluk olmasına rağmen Şirinler köyünde hiçbir ibadethane ve din görevlisi bulunmuyor.

Bu noktada komünist olduğu varsayılan Şirinler’deki bazı karakterler sosyalizm tarihinin ünlü simalarına benzetiliyor.

Şirin Baba kızıl giysisi, ideolojik önderliği ve sakalıyla komünizmin en önemli ideoloğu Karl Marx’a benzetiliyor.

http://www.sehirefsaneleri.net/images/stories/sirin2.jpg

Konulara pratik çözümler getirmeyi seven Güçlü Şirin’in esas olarak Stalin’i simgelediği düşünülüyor.

http://www.sehirefsaneleri.net/images/stories/sirin3.jpg

Stalin’in en önemli muhalifi olan Leon Troçki’nin ise çizgi dizide rahatsız edici bir karakter olarak sunulan Gözlüklü Şirin olduğu öne sürülüyor. Bu durum gerçekse Peyo’nun Stalinist bir bakışı olduğu söylenebilir, çünkü Troçki yaşadığı dönemde ve sonrasında yaptığı eleştiriler yüzünden Stalinistler tarafından düşman ilan edilmiş ve en sonunda vahşi bir şekilde öldürülmüştü.

http://www.sehirefsaneleri.net/images/stories/sirin4.jpg

Şirine’nin erkekler arasındaki tek kadın olması üzerine pek çok yorum mevcut. Çizgi diziye eleştirel bir gözle bakan feministler Şirin toplumunun ataerkil bir toplum olduğunu düşünüyorlar. Şirine’nin Gargamel tarafından büyüyle yaratılıp ortalığı karıştırmak amacıyla Şirin köyüne gönderildiği ve ancak Şirin Baba’nın büyüsüyle bildiğimiz Şirine’ye dönüştüğünü hatırlarsak bu teorinin önemli ölçüde doğruluk payı taşıdığını söyleyebiliriz.

Şirine’nin ataerkil toplumdaki tek feminist olduğunu düşünenler de var. Bu fikre göre Şirine feminizmi simgelemek amacıyla diziye yerleştirilmiş. Bu noktada Şirine’nin “Barbie” türünde, tam da erkek gözüne hitap etmek üzere oluşturulmuş bir kadın olduğunu hatırlatalım. Bu durum Şirine’nin feminizmin temsilcisi olma ihtimalini azaltıyor, çünkü aslında Şirine karakter olarak kadınların temsilcisi olmaktan çok erkeklerin “sözde” ideallerine hitap ediyor.

Bazıları Şirine’nin Alman sosyalist hareketinin ünlü kadın lideri Rosa Luxemburg’u temsil ettiğini iddia ediyorlar, fakat rahatlıkla Rosa Luxemburg’la Şirine’nin Barbie imajının karşılaştırılamayacağını söylenebilir.

Şirinler köyündeki sınıfsal temsiliyetler olarak proleteryayı yani işçi sınıfını Usta Şirin’in, köylü sınıfı ise Çiftçi Şirin’in temsil ettiği düşünülüyor. Ressam Şirin’in aydınları ve entelektüelleri temsil ettiği savlanıyor.

Süslü Şirin karakterinin ise Şirin ütopyasının cinsiyetçi yanlarından birisini simgelediği söylenebilir. Süslü Şirin’in eşcinselleri temsil ettiği savlanıyor. Eğer bu temsiliyetin doğruluğu varsa gerçekten de Süslü Şirin karakterinin genel olarak sempatik değil de rahatsız edici bir karakter olarak sunulduğunu hatırlamamız gerekiyor. Süslü Şirin’in Şirin ütopyasının homofobik tarafı olduğu kabul edilebilir. Bu çerçevede Süslü Şirin’in eşcinselliğinin karşısına Güçlü Şirin’in maçoluğunun yerleştirilmiş olduğu düşünülebilir.

http://www.sehirefsaneleri.net/images/stories/sirin5.jpg

Şirinler dünyasının en kötüsü tabii ki pek çoğumuzun açgözlülüğü, kabalığı, hilekarlığı ve kurnazlığıyla tanıdığı büyücü Gargamel. Şirinler komünizmi teorisine göre Gargamel kapitalizmi temsil ediyor. Şirin köyünü yok etmek ve Şirinleri yemek istiyor. Bu savı savunanlar çizgi dizinin ABD ile Sovyetler Birliği arasındaki soğuk savaşın en yoğun olduğu dönemin etkilerini taşıdığını söylüyorlar. Para ve altın düşkünlüğü bulunan Gargamel’in bazı zamanlar Şirinleri yemenin yanı sıra altına dönüştürme çabası içine girdiğini de hatırlamakta fayda var. Ayrıca Gargamel’in giydiği papaz giysisi nedeniyle dini temsil ettiğini düşünenler de mevcut.

İddialara göre Gargamel’in kedisi Azman (İngilizcesi Azrael) büyük emperyal güçlerin yanında ve hizmetindeki daha güçsüz ülkeleri temsil ediyor. Azman’ın sürekli olarak Gargamel’in “başarılarından” pay kapmaya çalıştığını hatırlatmak isteriz.

Şirinler’in çizeri Peyo’nun siyasi görüşleri üzerine net bilgiler bulunmuyor. Bizce Peyo vermek istediği mesajları sözleriyle değil de eseriyle aktarmayı tercih etmiş bir sanatçı. Dolayısıyla onun ne olduğunu anlamak için eserine daha dikkatli bakmamız gerekiyor. Şirinler’in sosyalizmi anlatıp anlatmadığı yorumlamak tamamen size ve sosyalizme bakışınıza kalmış. Biz kendi yorumumuza göre Şirin köyünde ütopik bir anlamda da olsa sosyalist bir düzen bulunduğunu söyleyebiliriz. Ortak mülkiyetin varlığı, sermayenin ve para ilişkilerinin olmayışı, bireyciliğin ancak oldukça düşük düzeyde olması, bütün faaliyetlerin toplumsal yardımlaşma çerçevesinde yapılması ütopik bir sosyalizme işaret ediyor. Tabi her ütopyada olduğu gibi Şirinler ütopyasında da çeşitli hatalar mevcut. Şirinler ütopyasında kadınların ve eşcinsellerin temsili gibi noktalarda eksiklikler ve yanlışlar olduğunu kabul etmek gerekiyor.

Bütün bu siyasi tartışmaların haricinde Şirinler’in şiddet ve saldırganlık dolu yüzlerce rakibine göre çok daha sıcak ve samimi bir dünyayı hayal ettiğini ve çocukların anlam dünyasına olumlu katkılarda bulunduğunu söyleyebiliriz. Bu kadar şiddetin, kavganın, açgözlülüğün olduğu bir dünyada Şirinler’in sıcaklığı hala çocuklarımızın ve bizlerin kalbini ısıtmaya devam ediyor.

çok hoş,tşkr.

bence hala koministler ama :D

bence hiç sakıncası yok, eski bir yahudi sözünde denir ki,eğer bir gemideki herkes aynı tarafa yığılırsa gemi alabora olur.