Jump to content

Prof. HERNANDEZ'in Uzaylılar hakkındaki araştırması


AkuJuk

Önerilen Mesajlar

Asagidaki metin hakkinda ön bilgi:

UFO'lariyla dünyamizi ziyaret eden varliklar 1972 yilinda, bir üniversite profesörü, immünoloji arastirmacisi ve Meksika Atom Enerjisi Komisyonu'nun önde gelen üyesi olan dünyaca ünlü Meksikali bir bilim adami olan Prof.R.N.Hernandez ile temas kurdular. Temasçi genç bir kadin görünümündeydi. Kadin, ANDROMEDA Takimyildizindaki (net görüntü ve resimleri son yillarda Hubble teleskobundan saglandi) INXTRIA gezegeninden geldigini söylüyordu. Bu varlik, profesörle çok önemli bilimsel ve sosyolojik sorunlari tartisti ve ona son derece önemli bilgiler verdi ; profesörü uzay gemisine götürerek dünyamizla ilgili pek çok ilginç sey gösterdi. Bu görüsme ile ilgili tüm bilgiler Profesör'ün "kayboldugu" 1984 yilina dek yapilan temaslarin , yüzlerce sayfa günlük notlari, steno ile kaydedilmis konusmalar, tanimlamalar vb'den olusmaktadir. Orjinali ispanyolcadir.

Asagida bu belgelerden derlenen UFO isimli Yrb. Wendelle C. Stevens ve Zitha Rodriguez Montiel tarafindan derlenen kitabin 156-170.ci sayfalarinda geçen bir LYA (uzayli kadin) ve Prof.Hernandez arasinda konusmaya yer verilmistir.

 

" Zamaninizdan alti milyon yil önce , kitalarin tümü tek bir kara parçasi meydana getiriyordu. Bunun üzerinde yasayan uluslar birbirlerine oldukça yakindilar. Ancak, bir gece, deniz, Atlantis dediginiz kenti tümüyle yutuverdi. Bu büyük karanin orta yerinde yasayanlar, kara ikiye bölününce boguldular. Oldukça bilgiliydiler ancak daha çok bilgi toplamak istemeleri topyekun mahvolmalarina neden oldu."

"Orada o büyük kentte, Atlantisli bilim adamlari, askeri üstünlük kazanabilmek için çabaliyorlardi. Bunu yapacak zihinsel kapasiteye ermemis olmalarina karsin, tüm galaksiye hakim olmak istiyorlardi. Niyetleri, dünyaniza ve sistemin tümüne kayitsiz sartsiz egemen olmakti. "

"Atlantisliler, günes sisteminin Maldek ( Maldek=Marduk=niburu olmasin? ) denen gezegeninden gelmislerdi. (Bugün orasi astroid kusagi olarak biliniyor.) Bu gezegen , SiON'dan gelen ve bilimsel ilerlemeleri nedeniyle büyük güç kazanmis varliklarin siginagi olmustu. Neyse, günün birinde, bilim adamlari kendi aralarinda anlasmazliga düstüler ve bazilari Dünya'ya göç ettiler. O zamanlar, dünya , günes sisteminin dördüncü gezegeniydi. Bu sömürgeciler, dünyanin, burada eskiden beri oturan diger sakinleri için çekilmez hale geldiler ; çünkü , gelismis silahlariyla onlari tehdit ederek küçük uluslara boyun egdiriyor ., sapik amaçlarini ve egemenliklerini bu sulahlarla gerçeklestiriyorlardi. Dünya, baska gezegenlerden gelenler için büyük bir siginak olmustu. Bunlar arasinda, gerek örf ve adetler gerekse genetik olarak büyük farkliliklar vardi. Zengin minerallerden dolayi yeni bir yerlesim bölgesi olusturan bu gezegen, birçok uygarligi çekiyordu kendine. O zamanlar, sadece tek bir kara vardi. Gezegeniniz, Maldek gezegeninden büyük kuskularla gözetlenen bir serayi andiriyordu. "...............

............."Bu silah bir antinükleer reaktöre ve antienerjiye sahipti; böylece, ayni zamanda hem molekül parçalayici, hem manyetik denge bozucu, hem de güç nötrallestirici ve her çesit enerjiye karsi alici gibi kullanilabiliyordu. Onunla hayati ve hareketi kontrol edebiliyorlardi."

"Sayesinde, o güne dek erisilmemis bir güce sahip olduklari bu silaha antimadde cihazi adini verdiler. o devrin konvansiyonel silahlari ile bu antimadde silahi arasindaki fark bir uçurum kadar derindi. Diger silahlar, maddeyi yok edebiliyorlari, organik enerjiyi degil. Ama yeni ve onlara göre müthis kesifleri, onlara insanoglunun psisik ve spiritüel enerjisini yok etme olanagini sagliyordu. Evet, bu silah, biri maddesel öteki de spiritüel olan her iki varligi da yok edebiliyordu."

" Pardon LYA, ' her iki varlik' sözüyle ne demek istediginizi anlayamadim? "

" Evet, sizler, insanin psisik ve organik bilesim maddelerine, ruh ve madde diyorsunuz. Bunlar birer varliktir. sizin ruh dediginiz varlik, konvansiyonel ölümle yok olmaz. Onun enerjisi ölümden sonra da devam eder. Ama bu silah, hareket halinde olsun olmasin, (yasasin, yasamasin) titresimsel ya da psisik varligi bütünüyle yok ediyordu. Bir kez hedefe dogru yönlendirildi mi, artik hedefinin sesini arayip buluyordu. Bu, ses, o bölgede yasayan insanlarin soluk alip vermeleri ya da bitkilerin solunumu olabiliyordu. Kentlerin ve ormanlarin enerjilerini tümüyle absorbe ederek onlari yeryüzünden siliyordu. "

" Bu silah, ona karsi koyacak yollari arayip bulamayan Maldek'lileri çok telaslandirdi. Silahin gücü, nedenli küçük olurlarsa olsunlar, tüm canli hücreleri yok edebiliyordu. Ne kadar büyük olurlarsa olsun, herhangi bir gezegenin yörüngesini degistirebiliyor, antimanyetik bir vorteks meydana getirerek, yörüngedeki dünyalarin çarpismalarina neden olabiliyordu. "

" Bu korkunç silahin yapilmasi, Maldeklileri öylesine endiselendiriyordu ki, Dünya'da olup bitebilecek seyler karsisinda büyük bir sorumluluk duymaya basladilar. Sonunda, dünyaniza gelerek, Atlantislileri bu projelerinden vazgeçirmeye ve baris içinde yasamaya ikna etmeye karar verdiler. Ama, geç kalmislardi. Dünyalilar, bu silahin onlara, gezegenlerarasi bilim adamlari arasinda büyük bir güç ve ayricalik kazandirdiginin farkina varmislardi. Dünyalilarin sürekli karsi koymalari üzerine, Maldekliler, dünyanin dengesini tehlikeye atma pahasina, silahi, kendileri etkisiz hale getirmeye karar verdiler.

Ancak, her seye karsin niyetlerini gerçeklestiremediler. Dünyalilar bu silahi, gece gündüz koruma altinda tuttuklari, devasa bir piramidin içine sakladilar. Bunu gören Maldekliler savas ilan ettiler. Bu savas bir yil kadar sürdü. Bu, esit iki güç arasinda yapilan, zor ve güçlü bir karsilasmaydi. Dünyalilar, gerektiginde silahi kullanmaya karar verdiler. "

" Bütün bu kargasa sürerken, Maldekli bilim adamlari, son bir kez, Atlantislileri bu kararlarindan vazgeçirmeye çalistilar, ama güçlü bir direnisle karsilastilar. Dünyalilar, yeni güçlerinin simgesi olan silahtan vazgeçmeye yanasmiyorlardi. Dogrusu, hiç de sagduyu sahibi degillerdi ; kozmik yasayi hiçe sayiyorlardi ; zaten kendi uygarliklarinin yasalarini da sürekli ihlal ediyorlardi. Hücresel hayati sifirlayan, teknolojiyi tehdit eden, tüm bio-genetik enerjiyi ve günes sisteminin barisini mahvedecek olan bu silahlarini teslim etmeyi ya da etkisiz hale getirmeyi redderek, kardeslerine karsi savasmayi sürdürdüler.

"Savasin siddeti içinde, dünyalilar toprak kaybettiler. Diger günes sistemlerinden gelen ileri uygarliklar da Maldekliler'e yardim ediyorlari. O zaman , Dünyalilar, Maldek gezegeninin manyetik alanini kaybetmesine ve yakinindaki diger gezegenlerle (en yakindaki Mars'ti ) çarpismasina neden olacak sekilde ayarladiklari silahlarini çalistirdilar"

"Yörüngesinden çikan Maldek gezegeni, çok enerji yitirdi. Bu enerji kaybinin farkina varan bilim adamlari, bir gece, Dünyalilar'in bu saldirganligini ve gücünü olusturan silahi yok etmeye karar verdiler. Maldek laboratuvarlarindan yayinlanan güçlü bir isin, o büyük kentin (Atlantis) üzerine düserek, kitayi ikiye böldü. Bu isin, dünyanin büyük bir bölümünün bir uçurum gibi açilmasina neden olmustu ve ayni gece , tüm Atlantis kenti sulara gömüldü."

" Diger, daha küçük kentler, büyük bir su baskininin (tufanin, Nuh tufanimi acaba?) karalari kaplayacagi konusunda uyarilmislardi; bunlarin bazilari yine Maldek bilim adamlarinin yardimiyla, insanlarin tahliyesiyle ilgili gerekli önlemleri alabildiler."

"ikiye bölünen büyük kara parçasi parçalandi, yavas yavas sulara gömülen kisimlarinda, birçok masum insan da öldü. Kalan parçalarin biri batiya, biri de doguya dogru savruldu. Dünyanin manyetik kutbu kayboldu. O zamandan beri de olmasi gereken yerde degildir."

"Dünyaniz yörüngesini degistirdi; bu çatismalardan haberleri dahi olmayan suçsuz uluslar tufanda yok oldular."

"Bugün bile, karalar hareketlerine devam ediyor ve bu hareketleri, o gece sulara gömülmüs bazi kara parçalarinin yeniden su yüzüne çikmasina neden olacak. Dünyaniz, o zamandan beri sürekli hareket halindedir. "

"Maldek gezegeni ise, bir süre, yörüngesel enerjisini yitirmeye devam etti ; bu süre içinde Maldekliler, kendilerine siginma hakki taniyan gezegenlere göç ettiler. Sonunda Maldek gezegeni , Mars ve Jüpiter ve hatta Dünya'nizla da çarpismasini gerektiren bir yörüngeye girdi. (Sümer anlatisiyla örtüsmüyormu? Ayrintilar için bu sayfalari takip etmeye devam edin.) Yakin gezegenlere, yagmur gibi göktaslari yagdirdi. Bu kozmik toza Satürn halkalarinda hala rastlanabilir... Bu parçalarin digerleri , halen astroid kusagi adini verdiginiz bölgede, bir düzene girmeye çalisiyorlar."

"Antimadde silahi da, Florida açiklarinda , BiMiNi dediginiz adaciklar arasina rastlayan bölgede , denizin dibine gömülmüs büyük piramidin içinde duruyor."

Büyük saskinlikla ona baktim. bu öyküye inanip inanmamak konusunda ikircikli kaldigimi anladi. Kendimi asagilanmis hissediyordum. Yavasça sordum:

"Hala okyanusun dibinde mi yani?"

"Evet, profesör" dedi, " Yildizlararasi topluluk, simdi eskisinden daha çok endiseleniyor. Çünkü, artik zayiflamis olmasina ragmen, eger günes isinlari tarafindan aktive edilirse, dünyanizda manyetik degisikliklere ve molekül bozulmalarina neden olabilir. "

" Bu antimadde silahi, korkunç etkilerini, degisik sekillerde fakat sik sik gösteriyor. Bu da bilim adamlarininz dikkatini , o bölgede olup bitenlere çekiyor. O bölgede, pusulalar, iletisim ve deniz trafigi sik sik aksiyor. Hala, Solar güç tarafindan uyarilip aktive edildigi zaman, yasam enerjisini algiladiginda, enerji vortex(girdap)ini harekete geçiriyor. Ayrica, çevresinde, tepkime ile çalisan herhangi bir alet algiladiginda antimolekül alaninin uyarildigi kesindir. Aslinda bir sesle hareket geçer. Hala, kullanilir durumda ve çok tehlikelidir. Sizin ona erismeniz olanaksiz, çünkü, gücü karsisinda hemen yok olursunuz."

"Bunca yildan sonra, hala dediginiz kadar öldürücü mü?"

"Aslinda profesör" dedi. , heyecanli bir duyarlilikla, " onu ele geçirmek isteyen birçok yildiz toplumu var; ancak, dünyaniza gelip, arastirma ve analizler yaparak silahin yerini bulmalari ve onu çikarmalari için gereken izin , üstün varliklar tarafindan onlara verilmiyor. Ne onlar ne de siz, antienerjiyi ve antimaddeyi kontrol altinda tutacak ve onu etkisizlestirecek kadar bilgiye sahipsizin. Bu bilgi sadece gelismis varliklarda var"

"Bunu siz basarabilir misiniz LYA ?"

"Tabii profesör. Unutmayin ki , biz bir bilim ve kesif grubuyuz. Ancak, bu dünyanizi antimadde güçlerine maruz birakir. Biz hayata saygiyi esas aliriz. Sadece maddesel degil, enerjik hayata da. Bizim prensiplerimiz, canli türlerini yasatmaya ve gelistirmeye çalismaktir."

"Biz bir gün bu silahi kontrol etmeyi basarabilecekmiyiz?"

"Bu kosullar altinda, hayir. Şu andaki bilgileriniz, daha uzayda yolunuzu bulmak için gerekli olan üstuzay prensiplerini bile anlamaya yeterli degil. Bunu için , gemilerinizi yürütmek için çok büyük ölçüde enerjiye gereksinim duyuyorsunuz. Uzayin içerdigi tehlikeleri anlamak için milyonlarca saatlik uzay arastirmalarinda bulunmaniz gerekiyor. Bu yüzden , bu silahi, insanlarinizin korkunç genetik zararlara ugramayacaklari bir biçimde kontrol ederek yüzeye çikaracak yeterli bilgiye henüz sahip degilsiniz. Onu yüzeye çikarirsaniz, yüzlerce kilometre uzaklikta bulunan kentler bir an içinde yok olabilirler ., tarihiniz boyunca böyle olaylara rastlanmistir. Dünya disi gemiler bunu yapabilir ; fakat , enerjinin tahliyesi sirasinda birçok insan ölebilir. Ancak çok ileri bir uygarlik bunu basarabilir. Aksi halde, dünyanizin manyetik alani kuvvetli bir degisime ugrar.

Bugün BiMiNi adasi açiklarinda deniz altinda bulununan tastan yola benzer yapilar ve ünlü Scott Taslari ile ilgili deniz dibi arastirmalari büyük bir heyecanla devam ettiriliyor. ilgili arastirmacilar, bölgenin Atlantis'e ait olabilecegi konusunda ciddi fikirlere sahipler.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

UFO'larıyla dünyamızı ziyaret eden varlıklar 1972 yılında, bir üniversite profesörü, immünoloji araştırmacısı ve Meksika Atom Enerjisi Komisyonu'nun önde gelen üyesi olan dünyaca ünlü Meksikalı bir bilim adamı olan Prof.R.N.Hernandez ile temas kurdular. Temasçı genç bir kadın görünümündeydi. Kadın, ANDROMEDA Takımyıldızındaki (net görüntü ve resimleri son yıllarda Hubble teleskobundan sağlandı) INXTRIA gezegeninden geldiğini söylüyordu. Bu varlık, profesörle çok önemli bilimsel ve sosyolojik sorunları tartıştı ve ona son derece önemli bilgiler verdi ; profesörü uzay gemisine götürerek dünyamızla ilgili pek çok ilginç şey gösterdi. Bu görüşme ile ilgili tüm bilgiler Profesör'ün "kaybolduğu" 1984 yılına dek yapılan temasların , yüzlerce sayfa günlük notları, steno ile kaydedilmiş konuşmalar, tanımlamalar vb'den oluşmaktadır. Orjinali İspanyolcadır.

 

Aşağıda bu belgelerden derlenen UFO isimli Yrb. Wendelle C. Stevens ve Zitha Rodriguez Montiel tarafından derlenen kitabın 156-170.ci sayfalarında geçen bir LYA (uzaylı kadın) ve Prof.Hernandez arasında konuşmaya yer verilmiştir. " Zamanınızdan altı milyon yıl önce , kıtaların tümü tek bir kara parçası meydana getiriyordu. Bunun üzerinde yaşayan uluslar birbirlerine oldukça yakındılar. Ancak, bir gece, deniz, Atlantis dediğiniz kenti tümüyle yutuverdi. Bu büyük karanın orta yerinde yaşayanlar, kara ikiye bölününce boğuldular. Oldukça bilgiliydiler ancak daha çok bilgi toplamak istemeleri topyekun mahvolmalarına neden oldu."

 

"Orada o büyük kentte, Atlantisli bilim adamları, askeri üstünlük kazanabilmek için çabalıyorlardı. Bunu yapacak zihinsel kapasiteye ermemiş olmalarına karşın, tüm galaksiye hakim olmak istiyorlardı. Niyetleri, dünyanıza ve sistemin tümüne kayıtsız şartsız egemen olmaktı. "

 

"Atlantisliler, güneş sisteminin Maldek ( Maldek=Marduk=niburu olmasın? ) denen gezegeninden gelmişlerdi. (Bugün orası astroid kuşağı olarak biliniyor.) Bu gezegen , SİON'dan gelen ve bilimsel ilerlemeleri nedeniyle büyük güç kazanmış varlıkların sığınağı olmuştu. Neyse, günün birinde, bilim adamları kendi aralarında anlaşmazlığa düştüler ve bazıları Dünya'ya göç ettiler. O zamanlar, dünya , güneş sisteminin dördüncü gezegeniydi. Bu sömürgeciler, dünyanın, burada eskiden beri oturan diğer sakinleri için çekilmez hale geldiler ; çünkü , gelişmiş silahlarıyla onları tehdit ederek küçük uluslara boyun eğdiriyor ., sapık amaçlarını ve egemenliklerini bu silahlarla gerçekleştiriyorlardı. Dünya, başka gezegenlerden gelenler için büyük bir sığınak olmuştu. Bunlar arasında, gerek örf ve adetler gerekse genetik olarak büyük farklılıklar vardı. Zengin minerallerden dolayı yeni bir yerleşim bölgesi oluşturan bu gezegen, birçok uygarlığı çekiyordu kendine. O zamanlar, sadece tek bir kara vardı. Gezegeniniz, Maldek gezegeninden büyük kuşkularla gözetlenen bir serayı andırıyordu.

 

Bu silah bir antinükleer reaktöre ve antienerjiye sahipti; böylece, aynı zamanda hem molekül parçalayıcı, hem manyetik denge bozucu, hem de güç nötralleştirici ve her çeşit enerjiye karşı alıcı gibi kullanılabiliyordu. Onunla hayatı ve hareketi kontrol edebiliyorlardı."

 

"Sayesinde, o güne dek erişilmemiş bir güce sahip oldukları bu silaha antimadde cihazı adını verdiler. o devrin konvansiyonel silahları ile bu antimadde silahı arasındaki fark bir uçurum kadar derindi. Diğer silahlar, maddeyi yok edebiliyorları, organik enerjiyi değil. Ama yeni ve onlara göre müthiş keşifleri, onlara insanoğlunun psişik ve spiritüel enerjisini yok etme olanağını sağlıyordu. Evet, bu silah, biri maddesel öteki de spiritüel olan her iki varlığı da yok edebiliyordu." " Pardon LYA, ' her iki varlık' sözüyle ne demek istediğinizi anlayamadım? "

 

" Evet, sizler, insanın psişik ve organik bileşim maddelerine, ruh ve madde diyorsunuz. Bunlar birer varlıktır. sizin ruh dediğiniz varlık, konvansiyonel ölümle yok olmaz. Onun enerjisi ölümden sonra da devam eder. Ama bu silah, hareket halinde olsun olmasın, (yaşasın, yaşamasın) titreşimsel ya da psişik varlığı bütünüyle yok ediyordu. Bir kez hedefe doğru yönlendirildi mi, artık hedefinin sesini arayıp buluyordu. Bu, ses, o bölgede yaşayan insanların soluk alıp vermeleri ya da bitkilerin solunumu olabiliyordu. Kentlerin ve ormanların enerjilerini tümüyle absorbe ederek onları yeryüzünden siliyordu. "

 

" Bu silah, ona karşı koyacak yolları arayıp bulamayan Maldek'lileri çok telaşlandırdı. Silahın gücü, nedenli küçük olurlarsa olsunlar, tüm canlı hücreleri yok edebiliyordu. Ne kadar büyük olurlarsa olsun, herhangi bir gezegenin yörüngesini değiştirebiliyor, antimanyetik bir vorteks meydana getirerek, yörüngedeki dünyaların çarpışmalarına neden olabiliyordu. "

 

" Bu korkunç silahın yapılması, Maldeklileri öylesine endişelendiriyordu ki, Dünya'da olup bitebilecek şeyler karşısında büyük bir sorumluluk duymaya başladılar. Sonunda, dünyanıza gelerek, Atlantislileri bu projelerinden vazgeçirmeye ve barış içinde yaşamaya ikna etmeye karar verdiler. Ama, geç kalmışlardı. Dünyalılar, bu silahın onlara, gezegenlerarası bilim adamları arasında büyük bir güç ve ayrıcalık kazandırdığının farkına varmışlardı. Dünyalıların sürekli karşı koymaları üzerine, Maldekliler, dünyanın dengesini tehlikeye atma pahasına, silahı, kendileri etkisiz hale getirmeye karar verdiler. Ancak, her şeye karşın niyetlerini gerçekleştiremediler. Dünyalılar bu silahı, gece gündüz koruma altında tuttukları, devasa bir piramidin içine sakladılar. Bunu gören Maldekliler savaş ilan ettiler. Bu savaş bir yıl kadar sürdü. Bu, eşit iki güç arasında yapılan, zor ve güçlü bir karşılaşmaydı. Dünyalılar, gerektiğinde silahı kullanmaya karar verdiler. "

 

" Bütün bu kargaşa sürerken, Maldekli bilim adamları, son bir kez, Atlantislileri bu kararlarından vazgeçirmeye çalıştılar, ama güçlü bir direnişle karşılaştılar. Dünyalılar, yeni güçlerinin simgesi olan silahtan vazgeçmeye yanaşmıyorlardı. Doğrusu, hiç de sağduyu sahibi değillerdi ; kozmik yasayı hiçe sayıyorlardı ; zaten kendi uygarlıklarının yasalarını da sürekli ihlal ediyorlardı. Hücresel hayatı sıfırlayan, teknolojiyi tehdit eden, tüm bio-genetik enerjiyi ve güneş sisteminin barışını mahvedecek olan bu silahlarını teslim etmeyi ya da etkisiz hale getirmeyi redderek, kardeşlerine karşı savaşmayı sürdürdüler. "Savaşın şiddeti içinde, dünyalılar toprak kaybettiler. Diğer güneş sistemlerinden gelen ileri uygarlıklar da Maldekliler'e yardım ediyorları. O zaman , Dünyalılar, Maldek gezegeninin manyetik alanını kaybetmesine ve yakınındaki diğer gezegenlerle (en yakındaki Mars'tı ) çarpışmasına neden olacak şekilde ayarladıkları silahlarını çalıştırdılar"

 

"Yörüngesinden çıkan Maldek gezegeni, çok enerji yitirdi. Bu enerji kaybının farkına varan bilim adamları, bir gece, Dünyalılar'ın bu saldırganlığını ve gücünü oluşturan silahı yok etmeye karar verdiler. Maldek laboratuvarlarından yayınlanan güçlü bir ışın, o büyük kentin (Atlantis) üzerine düşerek, kıtayı ikiye böldü. Bu ışın, dünyanın büyük bir bölümünün bir uçurum gibi açılmasına neden olmuştu ve aynı gece , tüm Atlantis kenti sulara gömüldü."

 

" Diğer, daha küçük kentler, büyük bir su baskınının (tufanın, Nuh tufanımı acaba?) karaları kaplayacağı konusunda uyarılmışlardı; bunların bazıları yine Maldek bilim adamlarının yardımıyla, insanların tahliyesiyle ilgili gerekli önlemleri alabildiler."

 

"İkiye bölünen büyük kara parçası parçalandı, yavaş yavaş sulara gömülen kısımlarında, birçok masum insan da öldü. Kalan parçaların biri batıya, biri de doğuya doğru savruldu. Dünyanın manyetik kutbu kayboldu. O zamandan beri de olması gereken yerde değildir."

 

"Dünyanız yörüngesini değiştirdi; bu çatışmalardan haberleri dahi olmayan suçsuz uluslar tufanda yok oldular."

 

"Bugün bile, karalar hareketlerine devam ediyor ve bu hareketleri, o gece sulara gömülmüş bazı kara parçalarının yeniden su yüzüne çıkmasına neden olacak. Dünyanız, o zamandan beri sürekli hareket halindedir. "

 

"Maldek gezegeni ise, bir süre, yörüngesel enerjisini yitirmeye devam etti ; bu süre içinde Maldekliler, kendilerine sığınma hakkı tanıyan gezegenlere göç ettiler. Sonunda Maldek gezegeni , Mars ve Jüpiter ve hatta Dünya'nızla da çarpışmasını gerektiren bir yörüngeye girdi. Yakın gezegenlere, yağmur gibi göktaşları yağdırdı. Bu kozmik toza Satürn halkalarında hala rastlanabilir... Bu parçaların diğerleri , halen astroid kuşağı adını verdiğiniz bölgede, bir düzene girmeye çalışıyorlar."

 

"Antimadde silahı da, Florida açıklarında , BİMİNİ dediğiniz adacıklar arasına rastlayan bölgede , denizin dibine gömülmüş büyük piramidin içinde duruyor." Büyük şaşkınlıkla ona baktım. bu öyküye inanıp inanmamak konusunda tereddütte kaldığımı anladı. Kendimi aşağılanmış hissediyordum. Yavaşça sordum: "Hala okyanusun dibinde mi yani?"

 

"Evet, profesör" dedi, " Yıldızlararası topluluk, şimdi eskisinden daha çok endişeleniyor. Çünkü, artık zayıflamış olmasına rağmen, eğer güneş ışınları tarafından aktive edilirse, dünyanızda manyetik değişikliklere ve molekül bozulmalarına neden olabilir. "

 

" Bu antimadde silahı, korkunç etkilerini, değişik şekillerde fakat sık sık gösteriyor. Bu da bilim adamlarınınz dikkatini , o bölgede olup bitenlere çekiyor. O bölgede, pusulalar, iletişim ve deniz trafiği sık sık aksıyor. Hala, Solar güç tarafından uyarılıp aktive edildiği zaman, yaşam enerjisini algıladığında, enerji vortex(girdap)ını harekete geçiriyor. Ayrıca, çevresinde, tepkime ile çalışan herhangi bir alet algıladığında antimolekül alanının uyarıldığı kesindir. Aslında bir sesle hareket geçer. Hala, kullanılır durumda ve çok tehlikelidir. Sizin ona erişmeniz olanaksız, çünkü, gücü karşısında hemen yok olursunuz."

 

"Bunca yıldan sonra, hala dediğiniz kadar öldürücü mü?"

 

"Aslında profesör" dedi. , heyecanlı bir duyarlılıkla, " onu ele geçirmek isteyen birçok yıldız toplumu var; ancak, dünyanıza gelip, araştırma ve analizler yaparak silahın yerini bulmaları ve onu çıkarmaları için gereken izin , üstün varlıklar tarafından onlara verilmiyor. Ne onlar ne de siz, antienerjiyi ve antimaddeyi kontrol altında tutacak ve onu etkisizleştirecek kadar bilgiye sahipsizin. Bu bilgi sadece gelişmiş varlıklarda var"

 

"Bunu siz başarabilir misiniz LYA ?"

 

"Tabii profesör. Unutmayın ki , biz bir bilim ve keşif grubuyuz. Ancak, bu dünyanızı antimadde güçlerine maruz bırakır. Biz hayata saygıyı esas alırız. Sadece maddesel değil, enerjik hayata da. Bizim prensiplerimiz, canlı türlerini yaşatmaya ve geliştirmeye çalışmaktır."

 

"Biz bir gün bu silahı kontrol etmeyi başarabilecekmiyiz?"

 

"Bu koşullar altında, hayır. Şu andaki bilgileriniz, daha uzayda yolunuzu bulmak için gerekli olan üstuzay prensiplerini bile anlamaya yeterli değil. Bunu için , gemilerinizi yürütmek için çok büyük ölçüde enerjiye gereksinim duyuyorsunuz. Uzayın içerdiği tehlikeleri anlamak için milyonlarca saatlik uzay araştırmalarında bulunmanız gerekiyor. Bu yüzden , bu silahı, insanlarınızın korkunç genetik zararlara uğramayacakları bir biçimde kontrol ederek yüzeye çıkaracak yeterli bilgiye henüz sahip değilsiniz. Onu yüzeye çıkarırsanız, yüzlerce kilometre uzaklıkta bulunan kentler bir an içinde yok olabilirler., tarihiniz boyunca böyle olaylara rastlanmıştır. Dünya dışı gemiler bunu yapabilir ; fakat , enerjinin tahliyesi sırasında birçok insan ölebilir. Ancak çok ileri bir uygarlık bunu başarabilir. Aksi halde, dünyanızın manyetik alanı kuvvetli bir değişime uğrar.

 

Bugün BİMİNİ adası açıklarında deniz altında bulununan taştan yola benzer yapılar ve ünlü Scott Taşları ile ilgili deniz dibi araştırmaları büyük bir heyecanla devam ettiriliyor. İlgili araştırmacılar, bölgenin Atlantis'e ait olabileceği konusunda ciddi fikirlere sahipler.

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...