Who Oluşturma zamanı: Ağustos 22, 2011 Paylaş Oluşturma zamanı: Ağustos 22, 2011 http://666kb.com/i/bw5wzt1o8fcq5vaqg.jpg Yapım: 2010 / Almanya, Fransa, Macaristan Tür: Dram, Bilimkurgu, Romantik Yönetmen: Benedek Fliegauf Senaryo: Benedek Fliegauf, Elizabeth Szasz Görüntü Yönetmeni: Péter Szatmári Müzik: Max Richter Süre: 1 saat 47 dk Oyuncular: Eva Green, Natalia Tena, Matt Smith, Hannah Murray, Adrian Wahlen, Alexander Goeller, Ella Smith, Gina Stiebitz, István Lénárt, Jesse Hoffmann, Lesley Manville, Peter Wight, Ruby O. Fee, Tristan Christopher, Wunmi Mosaku ________________----------________________ mavi siyah arkadaşımızın tavsiyesidir. ~~ İyi Seyirler ~~ 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
xteksus Yanıtlama zamanı: Ağustos 22, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 22, 2011 teşekkürler:) bir ara şunuda aradan çıkarıvereyim Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Who Yanıtlama zamanı: Ağustos 22, 2011 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 22, 2011 Film Tanıtım : Benedek Fliegauf’un son deneysel çalışması olan Womb; if istanbul 2011‘in de en dikkat çekici yapımlarından olmayı başardı. Macar yönetmenin İngilizce olarak çektiği ilk film olma özelliğini de taşıyan Womb; etkileyici, trajik ve senaryonun gelişimi itibariyle rahatsız edici bir tarza da yaklaşan ilginç bir aşk hikayesi olarak tanımlanabilir. Yönetmen Fliegauf; İngilizce olarak çektiği ilk filminde ingiliz oyunculara yer verdi. Eva Green ve Matt Smith başrolleri paylaşırken, onlara Mike Leigh‘in son filminin yıldızları Lesley Manville ve Peter Wight ile Skins dizisinden tanıdığımız Hannah Murray eşlik ediyor. Rebecca ve Tommy 9 yaşında birbirlerine aşık olurlar. Yaşadıkları sahil kasabasında tüm vakitlerini birlikte geçirmeye başlarlar. Ta ki Rebecca’nın ailesi Japonya’ya taşınmaya karar verinceye kadar. 12 yıl sonra Rebecca, Tommy’yi bulmak için kasabaya geri döner ve iki aşık hemen kenetlenirler. Sanki doğuştan aşıktırlar birbirlerine. Ancak, Tommy bir araba kazasında ölünce, Rebecca hayata nasıl devam edeceğini bilemez. Bu, insan klonlamanın – toplum tarafından onaylanmasa da – yasal olduğu bir dönemdir. Rebecca, anne ve babasının tüm itirazlarına rağmen, Tommy’nin bir klonunu doğurmaya karar verir. Womb; hikayenin bu kısmını izleyen 20 yılın hikayesine odaklanıyor. Aşk ve aidiyet duygularının tavan yaptığı, yönetmenin iddialı ve bir o kadar da çarpıcı çekim seçimleriyle desteklediği film; spekülatif kurgusuyla, moody müzikleriyle, kasvetli mekanlarıyla ve seyrek bir şekilde peyda olan diyaloglarıyla kusursuza yakın bir yapım. Marc Romanek‘in Kuzio İshiguro‘nun aynı adlı romanından sinemaya uyarladığı Never Let Me Go ile benzeştirilse de womb; merkezine klonlamayı değil de oedipius kompleksinin etkilerini, aşkın meşakatli ve zor yanını, hatta kıyısından köşesinden varoluşsal krizi alıyor. http://i1232.photobucket.com/albums/ff374/Sayk0/w1-3.jpg Daha önce neredeyse hiç görmediğimiz orjinal bir konunun anlamı metaforlarla desteklenip, son derece ilginç ve etkileyici sahnelerle kolajlanması womb’u izleyicinin gözünde bambaşka bir yere koyuyor. Sakin bir seyirde işleyen film; tansiyonunu yükseltmesi gereken yerde yükseltiyor, duru olması gereken yerde de duruluyor. İzleyici bu acı verici hikayeyi zaman zaman hayretle anlamlandırmaya çalışırken zaman zaman kadraja alınan planlardan rahatsız oluyor. Öyle ki film öyle titizlikle hazırlanmış ki bunu önemsediği konudan bir saniye bile kopmamasından anlıyoruz. Filmde bir klonlama gerçeği var ve bu durum filmin düğümünü çözüyor olsa da asıl hikayenin Rebecca‘nın hissiyatında gezdiği gerçeği de bir an olsun bizi bırakmıyor. Hikayenin sıkıntısal yönü karakterlerin her hareketinde ekrana samimi bir şekilde yansırken, film; bu hikayeden ne gibi çıkarımlar yapabileceğimiz veyahut filmin kendiyle ve kendimizle alakalı hangi soruları sorduracağına da mahal veriyor. http://izlandik.files.wordpress.com/2011/03/womb-874136.jpg?w=480&h=206 Senaryonun orjinalliği ve görüntülerin muazzamlığı bir yana Eva Green‘in oyunculuğuna da değinmek gerekiyor. Çok göz önünde olmayan bir oyuncu olarak Eva Green‘in sahneye yakışan muhteşem bir yüzü var. Etkileyici oyunculuğu ve duruşuyla bile oynadığı rolü filmin en büyük getirisi. Öyle ki Womb‘daki performansından çok ama çok etkilendiğimi söyleyebilirim. Tilda Swinton‘un I Am Love ve Natalie Portman‘ın Black Swan‘daki kusursuz performanslarına ben Eva Green’i de eklemek istiyorum. if istanbul 2011‘in incilerinden olan Womb; dramatik momentumunu çok iyi bir şekilde ayarlayan, zaman zaman rahatsız eden, çokca empatiye yönelten, izlendikten sonra üzerinden uzunca zaman geçse de hakkında etraflıca düşünmeye sevkeden etkileyici bir yapım. muhtemelen ülkemizde dağıtımcı bulamayacağa benzeyen Womb‘u gördüğünüz yerde kaçırmamnız dileğiyle. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
mavi siyah Yanıtlama zamanı: Ağustos 23, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 23, 2011 çok az bi kısmını izledim inşllah bitiricem iyi görünüyo burdan Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.