metin akdeniz Oluşturma zamanı: Ağustos 30, 2011 Paylaş Oluşturma zamanı: Ağustos 30, 2011 sana bu şehri bir mektup yapıp… I. “şakağa yapılan yolculuk” ordan bakılınca kitap ismi gibi duruyor. yok yok zararsız bir şey şakak tiryakiliği sadece. içime çekmiyorum. senin gece ve dalgaların şiddeti ile ilgili adların da var hatta adlardan ibaretsin bazı zamanlar bulut dilinde. sana bu şehri bir mektup yapıp bıraktım. içinde deliler gibi koştura koştura her köşesi unutma çöplüğüne dönmüş sokaklarında sana ait cümlelerimi arayacaksın. yasal olmayan bir düşüş elinde tuttuğu şarkısıyla bir gölge gibi sana eşlik ederken duyacağın ilk ses; bi kendime…bi bana bi kendime…bi bana. mermisine kavuşmuş bir adamın dudağında takılı kalmış şiiri. II. evlerin bittiği yerde benim evlerim başlıyor içinde bir sürü evler olan tek bir ev. (batıl kanatlarıyla durmadan yaşlanan kuş evleri… yaşlanmak bulaşıcı mı? diye bir yankı kulaklarında.) seni izinsiz sevdim yazıyor kapısında tam ortasından ikiye ölünmüş bir hayata çamurlu ayaklarla basılarak usul usul açılıyor hiçlik içeri her akşam okuma yazması olmayan bir ağlamak giriyor evin göz kapaklarının altındaki müzik hüznün patronu ve o her defasında kapıdan girenlere “nerden” diye soruyor; kendimi kundaklamaktan geliyorum diye haykıran nihavent dudaklar korosu notalı ve düzgün bir uğultu ve ben bu evde saatimi her sabah bir tabancaya kuruyorum heja; bi kendime...bi bana bi kendime…bi bana ve bilmeni isterim ki odamda örümcekler besliyorum biliyorum soğuk hayvanlar ama olsun intihar örüyorlar göğe ikimiz için bi görsen şehir mezarlığında en çok ikimiz gömülüyüz her mezarın başında buz tutmuş bir kadın ve adam heykeli onlar birer jüri üyesi; mezarlık gezintilerindeki çığlık yarışması için. III. bu şehir bir mektup. üstünde kahve lekelerinden üç vakitli vedalar sözlüğü üç şehirlik yalan; gözlerine verilen üç değişik ad bana bıraktığın hoş-çakal sürüleriyle bir cinayet gibi sevişiyorum heja sevişmenin ortasında kafamda patlayan yeminlerin öcü senin için süsleniyor öc dediysem canını yakacak olanından değil dünya yalnızlık şampiyonasına ev sahipliği yapıyorum, hepsi bu. meşaleyi sen tutuyorsun; onur konuğu olarak ve nikahsız yaşadığım kelimelerden bir şiire soyadımı veriyorum heja ikiye ölünmüş bir hayatın tam ortasından usul usul temize çekiliyor piçlik. (fakat heja, eski ev toplayıcıları eski evleri insanlardan alıp yerine alışveriş merkezleri ve gökdelenler dikeceklermiş. sonra alışveriş merkezlerindeki indirim kampanyalarına kredi kartlarıyla secdeye duran insanlar yığınağı hep bir ağızdan seslenecekler; yenilgi bulaşıcı mı? ama dünya malıdır der geçersin ya hatıralar, hatıralar nerde kalır soğuktan üşürlerse ağlamaz mıyız onlar için bu ödlek haritada en çok seninle anım var heja.) IV. burası hiç bir trenin üstünde durmadığı öykü istasyonu. burada gözlerine verilmiş bir çok ad var; halka açık idamlar burada gözlerin; baş-ağrılı kaçma planım kendimden. sonra kapı kapı dolaşıp evlerdeki acıları toplayan işçilerin babacanlığı neyiniz var diye soruyorlar her gün aynı saatte; ustaca bir çığlık yükseliyor üç kere; öl - ünmüş aşklarımız ölü - nmüş aşklarımız ölün - müş aşklarımız burası yenilgi merkezi burası kaçak anlamlar deposu “senin neyin var, göster bakalım” diye sorduklarında yalnızca otistik sevişmelerinden yaptığın oyuncak bir çölü göstereceksin; yaşanmış profesyonel kalleşliklerinin sayısınca. ve yasal olmayan bir düşüş, elinde tuttuğu şarkısıyla sana eşlik ederken kazma küreklerle üstüne doğru gelecekler iyi şiir yazıcılar hepsi aynı anda yüzüne bakıp; sen bütün detaylarına girilmiş bir konu bütün şehirlerine girilmiş bir öyküsün heja diyecekler ve o ilk duyduğun sesin orijinalliğini hiçbir zaman anlayamayacaksın; bi kendime…bi bana bi kendime…bi bana ölümü dudak tiryakiliği sanacaksın. sen heja, çünkü sen burda devlet kadar kirlisin metin akdeniz 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.