nevermore Oluşturma zamanı: Eylül 4, 2011 Paylaş Oluşturma zamanı: Eylül 4, 2011 Buda bir insan, babası ise bir beyliğin hakimi idi. Rivayete göre annesi çeşitli rüyalar görmüş, bunları babasına anlatmıştır. Babası onun bir hükümdar veya ilhama kavuşan bir kimse olmasını istemediği için sarayında muhafaza etmiş, fakat Buda 29 yaşında babasının sarayından kaçmış ve bir ormanda inzivaya çekilerek şiddetli bir riyazet (açlık) çekmiştir. Riyazet ile bir şey halledilemeyeceğini anlayarak, normal hayata dönmüş ve tefekküre (düşünceye) dalmıştırBrahma inanışının değiştirilmiş bir şeklidir. Buda'nın felsefi düşüncelerini kabul edip yolunda yürümektir.Buda, milattan tahminen 560 sene evvel, Hindistan'da Benares şehrinin 160 km kuzeyinde Kapilavastu (Lumbini) köyünde doğmuştur. Asıl adı, Guatama veya Gotama'dır. Buda ismi, ona sonradan verilmiş lakab olup, münevver (aydın), ilhama kavuşan demektir.Buda’nın öğretisinin başlıca özelliği; Buda’nın aydınlanma sonucu bulmuş olduğu gerçekleri birer dogma olarak sunacak yerde aydınlanma yöntemini öğretmeyi ve böylelikle yöntemi öğrenen kimselerin kendi çabalarıyla bu gerçekleri kendilerinin bulup yaşantısal deneyimle doğrulamalarını öngörmesi, Budalık yolunu herkese açık tutmasıdır. Buda’nın yaşadığı dönemde Budizm bir din, Buda da bir peygamber değildi.Şimdiye dek her geliş gidişimde, İçinde hapis olduğum, Duyularla duvaklanmış bu evin, Yapıcısını aradım durdum. Ey yapıcı! Şimdi seni buldum. Bir daha bana ev yapmayacaksın, Bütün kirişlerin kırıldı, payandaların çöktü. İçimde nirvana’nın suskunluğundan başka bir şey kalmadıTutkuların, isteklerin biçimlediği yanılgıdan kurtardım kendimi.Öğretide 4 temel gerçek vardır: Yaşamda ıstırap vardır; ıstırabın bir nedeni vardır; bu neden yok edilirse ıstırapta yok edilmiş olur; bu nedeni yok etmeyi sağlayan bir yol, bir yöntem vardır Daha önce de belirttiğimiz gibi Karma inancında insanlar, birbirini takip eden yeni yaşamlardan oluşan hayat çemberinin hiç bitmediğine ve her ölümden sonra mutlaka tekrar dirileceklerine inandıkları için, önlerinde sayısız imkan olduğunu sanmaktadırlar. Dolayısıyla bir insan herhangi bir kötülük yapmaya kalktığında, "bir sonraki hayatımda daha kötü bir hayatla yaşasam bile, bunu sonraki hayatımda telafi edebilirim" diye düşünebilmektedir. Böyle çürük temeller üzerine kurulu bir anlayışın insanları kötülüklerden alıkoyması ise mümkün değildir. Çünkü dünya hayatına bağlılık insanların büyük bir bölümünün önemli bir zaafıdır. Reenkarnasyon gibi batıl bir fikre inanmalarının en önemli sebebi de, bu bağlılıkları ve dünya hayatından hiçbir şekilde vazgeçememeleridir. İnsanların davranışlarını köklü bir şekilde düzelterek, güzel ahlakı yaşamaları ise, ancak bu dünya hayatının gerçek anlamını kavramalarıyla mümkün olurBuda’ya göre varolan her şey nedenselliğin bir sonucu olarak vardır, boşluktan yokluktan oluşan bir evrende nedenselliğin döngüsüne takılan yokluk varlığa dönülür, her neden bir sonucu, her etki bir tepkiyi zorlar. Evrenin değişmez yasası nedensellik (Karma) yasasıdır. Ne başlangıcı ne de sonu olan evrende egemen olan yalnız doğa yasalarıdır. Buda böylelikle tanrıların görevini yasalara yüklemiş, tanrıları gereksizleştirmişti. Değil mi ki insanin geleceğini belirleyen nedenlerin zorladığını sonuçlardır, öyleyse insanin kendi eylemlerinin sonuçlarından kaçıp kurtulması olanaksızdır. Bir çocuğun anasından beklediği gibi tanrıların bize sevecenlik göstermelerini, bizi bağışlamalarını bekleyemeyiz. Eylemlerimizin sonuçlarından kurtulmanın bir yolu varsa, onu ancak kendi çabamızla kendimiz bulmalıyız.On iki halkalı kapalı bir zincir olarak temsil edilen nedensellik yasası: 1. Yanılgı yanlış düşüncelere yol açıyorBudistler Buda’nın vaazlarının Pali - Kanon adlı bir kitapta toplandığına ve 400 yıl kadar sözlü olarak nesilden nesile aktarıldığına inanırlar. Budizm’in kutsal kitabı üç sepet anlamına gelen “Tripitaka veya Tipitaka’dır”.Tripitaka da; Vinaya Pitaka Sutta Pitaka Abhidhamma adlı bölümler bulunur. Bu kitaplarda rahip ve rahibelerle ilgili kurallar, ayin usulleri, beslenme,giyinme, Buda’nın hayatı,konuşmaları,vaazların yorumu,Budizm’ felsefesi vb ayrıntılı bir şekilde anlatılır Budizm’de inancın temeli “ Buda’ya sığınırım, Dhamma’ya (dine,doktrine) sığınırım, Sangha’ya sığınırım (Rahipler Cemaati,dünyanın en eski bekar rahipler topluluğu)” cümlesi oluşturur.Bunlardan birini inkar eden kişi budist sayılmaz ve Budizm’e girmek için yukarıdaki cümleyi söylemek gerekir. Sangha’ya giren rahip ve rahibeler evlenemezler. Budizm’ de mabetlere “Vihara” denir. Budistler Karma- Ruh göçü’ne inanırlar. Vihara da ayda 2 kez bir araya gelen rahipler yaptıkları hataları itiraf ederek benliklerini öldürürler. Bazı dinlerde olduğu gibi Budizm’de de bir kurtarıcı bekleme inancı vardır. Kurtarıcının isma Metteya veya Maitreye’ dir. İnançlarına göre Metteya tüm dünyayı düzeltmek olarak gelecek ve Buda’ nın tamamlayamadığı dini tamamlayacaktır. Budizm’in kurucusu Buda (Guatama, Gotama) ( MÖ.563 - 483 ) Kuzey Hindistan’da Lumbini koruluğunda doğmuş bir filozoftur. Buda “aydınlanmış” anlamına gelir. Budizm’ in en güçlü yayılma dönemi Hint Hükümdarlarından Aşoka (MÖ. 273 - 236) zamanına rastlar. Aşoka zamanında Budizm’ Hindistan, Seylan,Suriye,Mısır,Makedonya ve Yunanistan’a kadar yayılmıştır. Aşoka’dan sonrada yeni Krallar Budizm’e girmiş yayılmasını sağlamış hatta Çin,Moğolistan ve Japonya’nın ileri gelen devlet adamlarının Budizm’e hizmet etmesini sağlamışlardır. Budizm’ MS 1.yy Türkistan , 4. yy da Kore , 6.yy da Japonya ve 7.yy da ise Tibet’te yayılmaya başlamıştır. Günümüzde Güney,Doğu;Güneybatı ve Orta Asya’da çok sayıda taraftarı olan Budizm’ Avrupa ve Amerika’da da yayılmaya ve taraftar bulmaya başlamıştırBudda ahlâkiyatının ana çizgileri: Doğruluk, saflık, düşünme, hakîmlik, ve durmadan nefsini ıslahtır. Doğruluk aynı zamanda her fırsatta iyilik etmeyi ve sadaka vermeyi de kapsar. Doğruluğun beş kâidesi vardır:1- Canlıları öldürmemek. Bu, et yememeye de varır. Ancak, et yemek kesin olarak yasak edilmemiştir. 2- Başkasının namusuna saygı göstermek. 3- Başkasının malına saygı göstermek. 4- Doğru olmayan şeyi söylememek. 5- Sarhoş eden şeylerden kaçınmak. Budda hayatı boyunca kurtuluşa ulaşabilmenin yollarını araştırmış ve bunun için şu dört kutsal gerçeği telkin etmiştir:1- Izdırabın ne olduğu: Budda'ya göre doğum, hastalık, yaşlılık ve ölüm ızdıraptır. Sevilmeyenle beraber olmak da, sevilenden uzak kalmak da ızdıraptır. İstenilene ulaşamamak da ızdıraptır. Yani dünyaya sarılmak ızdıraptır. 2- Izdırabın kaynağının ne olduğu: Izdırabın kaynağı insanı doğumdan doğuma sürükleyen yaşama ve zevkleri tatmin etme isteği, hayata karşı sevgi ve geçici heveslerdir. Bunlara sarılmak insana doyumsuzluk verir. 3- Izdırabın giderilmesi ve iç huzurun sağlanması: Varlığın ızdırap olduğunu tanıyarak, his ve duygularla beslenen yaşama arzusunu dindirmek ve diğer arzulardan vazgeçmektir M.Ö. VI. yüzyılda Hindistan'da doğmuş evrensel bir din. Günümüzde mensuplarının sayısı 300 milyon civarında olduğu söylenmektedir. Buddizmin din, mezhep, tarikat ya da felsefi ekol tanımlamalarından hangisine girdiği yolunda tartışmalar vardır. Bugün, en çok mensubunun bulunduğu yerler. Hindistan dışında, Doğu ve Güneydoğu Asya, Seylan, Tayland, Moğolistan, Mançurya, Tibet, Çin, Kore ve Japonya'dır. Ayrıca Avrupa, Kuzey Amerika ve İngiltere'de de mensupları vardır. Buddizm'in kurucusu, M.Ö. 563-483 yılları arasında yaşamış olan Budda'dır. Budda'nın asıl adı Siddharta Gotama'dır. Kuzey Hindistan'da şimdi Nepal'in bulunduğu bölgedeki Kapilavastu'da Lumbini koruluğunda doğmuştur. Sakya kabilesine mensuptur. Budda, ona "İlhama kavuşmuş, aydınlanmış" anlamında sonradan verilmiş bir lâkaptır Budizm in Temel Kutsal kitapları Vinaya Pitaka Sutta Pitaka Abhidhamma adlı bölümler bulunurTHE VINAYA PITAKA . http://www.evreninsirlari.com/sayilar/s73/s1_files/image003.jpg Vinaya Pitaka (Pali ve Sanskritçede kelime anlamı “Disiplin Sepeti” olan), rahip ve rahibelerin uyması gereken kuralların toplanmasıdır. Pali derlemelerinin ilk bölümünü oluşturmaktadır. Budizm keşişliğinin temelidir. Rahip (Bhikkhu) ve rahibelerin (Bhikkhuni) gün boyunca uyması gereken kuralları ve ayrıca hem manastırda hem de din adamı olamayan bir toplulukla uyumlu bir şekilde birlikte yaşamanın sağlanmasını gerektiren görgü kurallarını kapsamaktadır Keşişlerin Özellikleri Keşişler evlenmezler, cinsellikten uzak dururlar.Vücut temizliğine önem vermezler.Vücut ihtiyaçlarını karşılamazlar (örneğin; çok az uyurlar.)Dünya malını terk etmişlerdir.Toplumdan soyutlanmaya çalışırlar.Çok az konuşurlar, sürekli dua ederler.İnzivaya çekilirler.Evsizdirler. Karınlarını doyurmak için dilenirler.Vaaz vererek gezerler.İtaatkardırlar.Asyada Keşişlik Keşişlikte uygulanan en eski sistemin hinduzim’den geldiği tahmin edilmektedir. Indus Vadisi Uygarlığı, keşişleri tanıyordu. Bu keşişler; yogacılar, Sadhular ya da Sannyasinler’dir (gezgin dervişler). Kısmen de olsa Tantrizm’e mensupturlar. Jainizm’in unsurlarından biri oruç tutmaktır. Hatta bir Hindu olan Mahatma Gandhi de oruç tutmuştur. Budizm’de de keşişlik vardı ve hala da vardır. Bunu Buda’nın hayatından ve kurduğu Budist Keşişler Topluluğu’ndan anlayabiliriz. Oruç odaklı somut eylemler, günde sadece bir öğün yemekten başlayıp, açık havada oturma pozisyonunda uykudan, Vietnam savaşı sırasında keşişlerin kendi kendilerini yakmasına kadar birçok örnek yol anılabilir Ancak Budizm, normal durumlar için aşırı çilecilik hayatını reddeder. Budizm’de keşişlik için yaşam tarzını bırakmaya ya da tövbekar olmaya gerek yoktur. Sadece aşırılıktan uzak durmayı ve pragmatik bir tutumu gerektirir. SUTTA PİKATA Öğreti sepeti de denilen Sutta Pitaka (Pali: Sutta Pitaka), Buda’nın konuşmalarının ve diyaloglarının toplanmasıdır. Bazen “Üç Sepet”in önemli bir bölümü ve bütün Pali derlemelerinin yardımcısı olarak kabul görmüştür. Sutta (Pali dilinde) ya da Sutra (Sanskritçede) kelime olarak “iplik” anlamına gelmektedir. Bu kavramı Budizm’in sözlü geleneğinde düşünsel anlamda “bağlayıcı çizgi”yi, diyalogların ya da konuşmaların ana temasını belirtmektedir. Diyaloglar ve konuşmalar Sutta Pitaka’da 5 farklı gruba ayrılmıştır.Uzun Külliyatlar (Dingha-Nikaya)Orta Uzunluktaki Külliyatlar (Majjhima-Nikaya)Sınıflandırılmış Külliyatlar (Samyutta-Nikaya)Eklenerek Yapılan Külliyatlar (Anguttara-NikayaKüçük/Kısa Külliyatlar (Khuddaka-Nikaya)Budizm de DÖRT YÜCE GERÇEK Dört Asil Hakikat, (Pali: cattāri ariyasāccani, Sanskritçe: catvāri āryasatyāni, चत्वारि आर्यसत्यानि),Budizmin temelini oluşturmaktadır.Dukkha - Yaşam acı dolu dur.Doğum acı dır, yaşlanmak acı dır, ölüm acı dır; sevmediğin ile birlikte olmak acı dır ; sevdiğinden uzak kalmak acı dır; istediğini almamak acı dır; kısaca , beş olgular ,Upadana acı dır.Samudaya - Acıların sebepleri: nefret, pisboğazlık ve görmezlikNirodha - Sebeplerin sönmesi , acıların sönmesini getirir.Magga - Acıçekmenin sonunu Sekiz Katlı Asil Yol gösterir.Dört Yüce Gerçek, Buda Gautama’nın aydınlığa ulaştıktan sonra verdiği, ilk öğreti halkasının ve Budist öğretilerin temelini oluşturan bir ifadedir. Pali- Kanon’un Samyutta- Nikaya’sında yer almaktadır. Günümüz Budizm’inde, Dört Yüce Gerçek farklı yorumlanmaktadır. Theravada Budizm’i eski Budist geleneklerini sürdürüp, Buda’nın öğretilerini uygularken, Mahayana Budizm’i, öğreti halkasının ikinci dönemini ve Bodhicitta’nın öğretilerini uygulamaktadır. Vajrayana Budizm’i ise halkanın üçüncü dönemini dikkate alır ve odak noktası “Saf Ruh” temellidir. Birinci Gerçek (dukkha) Pali Kanon kaynaklarında, yaşamın tüm evresinin, acılarla dolu olduğu görüşü yer almaktadır. Doğum acıdır, yaşlılık acıdır, ölüm acıdır, çaresizlik, hastalık, üzüntü acıdır, sevmediğin biriyle olmak acıdır, istediğini alamamak acıdır. Kısaca yaşam acı doludur. Dukkha kelimesi diğer dillere çoğunlukla “Acı” olarak çevrilmiştir; fakat “dukkha”nın anlamı felsefi olarak rahatsız bir durumda duyulan kaygıyı dolaylı bir şekilde anlatan bir ifadedir. Din bilimci Michael von Brück Budist ve Hıristiyan görüşünü ayrıntılı olarak inceleyerek ikisi arasındaki farklılıkları ortaya koymuştur. Budist okullarının büyük çoğunluğu acıların temelini, cahilliğin oluşturduğunu öne sürerler. Bu anlayış oluşumun ikinci zincirinde yer almaktadır. Cahillik, her şeye körü körüne bağlanarak, gerçeği anlayamama ve yanlış davranışlarda bulunmaktır. Gerçeği anlayamamak, insanın, kendini ve nefsini yanlış bilmesi, evrenin nesnelerden ibaret olduğunu düşünmesidir. İkinci Gerçek (samudaya)Pali Kanon kaynaklarında Samudaya ile ilgili, acıların sebeplerini; nefret, pisboğazlık ve cahilliğin oluşturduğu görüşü yer almaktadır. En bilindik anlamda genel tanımı ise yeniden doğum isteği, acı veren açgözlülüktür. Kişi kendini birtakım düşüncelerle oyalar:1.Altı duyunun hazlarına yönelik açlık (kama-tanha) 2.Varoluş isteği (bhava-tanha) 3.Yok olma isteği (vibhava-tanha) Bu istekler, bağımlılıklar, açgözlülük; farklı durumlardan meydana gelmektedir. Tanha, dukkha’nın oluşumundaki ilk ve tek sebep değildir. Arzular kendiliğinden oluşmaz, onları tetikleyen bir şeyler elbette vardır. Arzular sadece insanı mutlu eden zenginlik, güç gibi durumları içermez, aynı zamanda inanış, öğreti, anlayış gibi durumları da içermektedir. Buda’ya göre tartışmalar, en küçük birim olan ailede başlar, daha sonra halkın içine, oradan da ülkelere savaş olarak yayılır. Bunun temelindeki tek sebep arzularımıza yenik düşmemizdir. Üçüncü Gerçek (nirodha) İsteklerin ve arzuların sona ermesi, acıları da ortadan kaldırır. Ruha acı veren duygulardan arınılmalıdır. Dördüncü Gerçek (magga) Acıları sona erdirmek mümkündür. Bu da ancak “Sekiz Aşamalı Asil Yol” sayesinde olmaktadır: doğru düşünce, doğru amaç, doğru söz, doğru anlayış, namuslu kazanç, doğru eylem, uyanıklık ve doğru odaklanma. BUDİZM HAKKINDA GENEL BİLGİLER Budizm, bugün dünya üzerinde yaklaşık 500 milyon takipçisi bulunan din ya da öğretiler topluluğu. İlk önce Hindistan’da ortaya çıkmış, daha sonra zaman içinde Güney, Güneydoğu ve Doğu Asya’da (Sri Lanka, Moğolistan, Kore, Japonya, Tibet, Çin, Tayland ve Nepal gibi ülkelerde) yayılmıştır. Farklı bakış açılarına göre din veya felsefe olarak tanımlanan Budizmin hedefi, hayattaki acı, ızdırap ve tatminsizliğin kaynaklarını açıklamak, ve bunları gidermenin yollarını göstermektir. Budizm'de öğretilerin ana çatısını, meditasyon gibi içe bakış yöntemleri, reankrnasyon denilen doğum ölüm döngüsünün tekrarı ve karma denilen neden-sonuç zinciri gibi kavramlar oluşturmaktadır. Budizm Sanskritçe ve Pali dillerindeki eski Budist metinlerinde 'uyanmış kişi - farkında olan' anlamına gelen Buddha kelimesinden türetilmiştir. "Tarihi Buda" da denilen Siddhartha Gautama Budizm'in kurucusu olarak kabul edilir. Siddharta’nın hayattaki acıların kaynağını açıklamak amacıyla yaptığı uzun çalışmalar sonucu, ızdırabı sona erdirecek bir manevi anlayışa ulaştığı ve böylelikle Budalığa eriştiği kabul edilir. Budizm, Siddhartha Gautama'nın ölümünden sonra 500 sene boyunca Hindistan Yarımadası'nda, daha sonra Asya ve dünyanın geri kalanında yayılmaya başladı. Hindistan'da zamanla etkisini yitiren Budizm, Güneydoğu Asya ve Uzakdoğu kültüründe etkisini günümüze kadar devam ettirmiştir. Budizm M.Ö. 563-M.Ö. 483 yılları arasında yaşadığı tahmin edilen, bugün Buddha olarak bilinen Siddhartha Gautama tarafından kurulmuştur. Siddhartha Gautama, kuzey Hindistan'da bir prens olarak doğduktan sonra, hayattaki acıları sona erdirmek için bir yol bulmak amacıyla krallığını terk etmiş ve uzun çalışmalar sonucunda aydınlanmaya ulaşmıştır. Sosyolojik ve tarihsel planda Budizm'in, Hindistan'ı işgal eden Aryan topluluklarının beraberinde getirdiği Brahmanizm'e karşı bir tepki olarak ortaya çıktığı söylenebilir. Felsefi kaynakları arasında, Brahmanizm ve Hinduizm ile birlikte, Jainizm ve yerli halklarının eski din ve kültürleri de sayılabilir[1]. Ancak geleneksel olarak Budizm'in en temel kaynağı olarak Siddharta Gautama'nın aydınlanma deneyimi ve bu deneyim sayesinde kazandığı bilgelik gösterilir. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Eylül 4, 2011 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 4, 2011 Buda'nın yaşamı Siddhartha Gautama'nın, Nepal'deki Lumbini'de doğduğu düşünülmektedir. Yaygın olmamakla birlikte Hindistan-Nepal sınırındaki Kapilavastu'da doğduğuna dair iddialar da vardır. Geleneksel olarak kabul edilen yaşam hikâyesi şöyledir: Siddhartha Gautama klanı ve Sakya kabilesinden bir prens olarak dünyaya gelir. Doğumundan kısa bir süre sonra babası Kral Suddhodana'yı bilge olduğu varsayılan bir kişi ziyaret eder. Siddhartha hakkında "Bu çocuk ya muhteşem bir kral (chakravartin), veya muhteşem bir kutsal adam (Sadhu) olacak" der. Siddhartha'nın ileride kral olarak yerine geçmesini arzulayan babası ise, onun yaşamı boyunca acı ve ölüm gibi hayatın gerçeklerinden habersiz sarayda yaşamasına çaba gösterir. Bundan dolayı Siddhartha hayatının ilk 29 yılını insan nefsinin arzu edebileceği her tür zenginliğin içinde yaşamıştır. Babasının çabalarına rağmen Prens Siddharta 29 yaşındayken, ilk kez bir yaşlı insanın acı çektiğini görür. Bu olaydan sonra sarayın dışında yaptığı gezintilerde, hasta bir adam, çürümüş bir ceset ve çileci bir derviş görünce hayatın ızdırap içerdigini farkeder ve acıyı altetmek için çileci bir derviş olarak yaşamaya karar verir. Çileci Siddharta ve beş yoldaşı. Bir Laos tapınağından duvar resmi. Derviş olmak için görkemli hayatı arkasında bırakarak sarayından ayrılan Siddhartha, başlangıçta çeşitli dervişlere katılarak onların çileci öğretilerini izler. Bu dervişler toplumdan ayrı, yoksun bir hayat sürerek açlık, kendine eziyet gibi çeşitli yöntemlerle nefislerini engellemeye çalışmaktadırlar. Uzun süre bu yoksun hayatı izleyen Siddhartha bu yöntemlerin insana açlığa dayanma, hassas fısıltılar duyma, vücutta ağrı hissetmeme gibi olağanüstü ruhani güçler kazandırdığını farkeder, ancak aynı zamanda vucuduna zarar verdigini de görür. Siddhartha, bu yöntemlerin aradığı cevaba ulaşmasına katkıda bulunmadığını, prens olarak zenginlikler içindeki hayatında olduğu gibi tatminsizlik ve huzursuzluk yarattığına karar verir. Böylelikle çileci yaşamına son vererek anapanasati denilen "nefesi dikkatle takip etme" meditasyonunu geliştirir. Çileci yaşam yerine, ne nefsin her isteğine boyun eğen, ne de vücudu yıpratacak kadar mahrum bırakan,Orta Yol olarak tanınan bir yaşam şekli geliştirir. Söylenceye göre çileci hayatı terk etmesi bir gün köylü bir kızın getirdiği süt ve pirinç muhallebisini kabul etmesiyle olur; ve bir incir ağacının altında nefes meditasyonuna oturur. 49 günlük meditasyondan sonra, 35 yaşındayken ilmini tamamlar ve günümüz Bodh Gaya'sında bulunan bu ağacın altında aydınlanmaya ulaşır. Aydınlanmasından sonra Buda veya Gautama Buddha adını alarak öğretilerini yaymaya başlar. Hindistan'ın kuzeyini, Ganj kıyılarının kutsal kenti Benares ve dolaylarını yeni felsefesini anlatarak gezen Gautama Buddha, kayıtlara göre 80 yaşında Kuşinagar'da (Hindistan) ölmüştür. Buda sonrası gelişmeler Gautama Buddha'nın ölümünün ardından toplam altı Budist Konsey düzenlenmiştir. Bu konseyler, öğretilerin Asya’nın farklı yörelerine yayılmasına, farklı anlayışların ortaya çıkmasına katkıda bulunmuştur. 20. yüzyıla gelindiğinde Avrupa ve Amerika'da da ilgi görmeye başlayan Budizm, pekçok farklı mezhep ya da okula ayrılmıştır. Budist yazmalarda aktarıldığına göre, M.Ö 5. yüzyılda Gautama Buddha'nın parinirvāṇa'sının üstünden henüz çok geçmeden birinci Budist konsey, Rajgir'de Buddha'nın öğrencisi Mahakasyapa'nın başkanlığında toplanmıştır. Amacı öncelikli olarak öğretilerin sözlü aktarımında yanlışların yaşanmamasını sağlamaktır. Birinci Konsey'de Buda'nın kuzeni ve aynı zamanda onu çok uzun bir süre takip etmiş olan öğrencisi Ananda, Buda'nın konuşmalarını (sūtras, Pāli'de suttas) ezberden okuması için çağrıldı. Başka bir öğrencisi olan Upali ise keşişlik yaşamını düzenleyen kuralları (vinaya) ezberinden anlatır. Bunlar daha sonra Pali dilindeki Tripitaka (Üç Sepet) derlemesinin temelini oluşturmuştur. Buda'nın paranirvanasından yaklaşık 100 yıl sonra, Yasa adlı bir rahibin çağrışı üzerine, Hindistan'ın çeşitli yörelerinden gelen 700 rahip, Vesali'de vinaya ilkelerinin uygulamasında ortaya çıkan farklılıkları tartışmak üzere toplanır. İkinci Budist konsey olarak adlandırılan bu toplantıda Sangha'nın ilk ayrımların ortaya çıkmıştır. İlk etapta Sthavira ve Mahāsāṅghika anlayışları birbirinden farklılaşmıştır. M.Ö. 3.yy’da, Kral Asoka Budizmin gelişmesine büyük katkı sağlamıştır. Kanlı Kalinga Savaşı'nın ardından şiddeti redederek Budizm'i seçen Asoka, pek çok stupa inşa ettirmiş, Orta Asya ve Sri Lanka'ya elçiler göndererek Budizm'in ilk defa Hindistan dışında tanınmasını sağlamıştır. Üçüncü Budist Konsey M.Ö 250 civarında Pataliputra’da (günümüzde Patra), Kral Asoka'nın çağrısı üzerine Moggaliputta Tissa adlı bir keşişin başkanlığında toplanmıştır. Amacı, Budist hareketi saflaştırmak, öğretiden sapan mezhepleri belirlemektir. Okullar Budizm tarihi 2500 yıllık bir geçmişe sahip olmakla birlikte çok sayıda okulu ve sistemi de beraberinde getirmiştir. Budizm’de okul (vada), araç (yana) ve yol kavramları “Mezhep” kavramıyla örtüşmekte ve bu sözü edilen kavramların hepsi aynı anlama gelmektedir. Bugün genelde kabul gören sınıflandırmaya göre, Budizmde başlıca dört akım vardır. Bunlar: Güney Budizmi, Theravada, Güneydoğu Asya Budizm veya Pali Budizmi olarak da bilinir. Takipçileri başlıca Sri Lanka, Myanmar, Tayland, Laos, Kamboçya ve Malezya, Vietnam, Çin, Bangladeş'te bulunur.Doğu Budizmi, Doğu Asya Budizmi, Çin Budizmi, Çin-Japon Budizmi olarak da bilinen Mahayana'dır. Takipçileri başlıca Çin, Vietnam, Kore, Japonya, Singapur, Rusya'nın bazı bölgelerinde bulunur.Kuzey Budizmi, Tibet Budizmi, Tibet-Moğol Budizmi, Lamaizm, Vajrayana olarak da bilinir. Tibet, Moğolistan, Bhutan başlıca olmak üzere Nepal, Hindistan, Çin, Rusya ve Türki Orta Asya'da takip edilir.Batı ülkeleri: Budizm özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ABD, Avustralya, ve çeşitli Avrupa ülkelerinde de kök salmıştır. Batıda Budizmin dini özelliklerinden çok, felsefi ve psikolojik özellikleri, meditasyon ve zihin terbiyesi unsurları vurgulanmaktadır.Hinayana (küçük taşıt) adı da verilen Theravada Budizmi (eskilerin yolu), bireyleri bu dünyanın sıkıntı ve ızdıraplarından kurtarmayı amaçlar. Yani, öncelikle bireyin yazgısını ve kurtuluşunu dikkate alır. Buna göre, acı çekmekten kurtulmanın tek yolu, yaşamdan el etek çekerek, Nirvana'ya ulaşmakla elde edilebilecek olan ahlak yetkinliğidir. Buna karşın Mahayana Budizmi (büyük taşıt), bireyden çok tüm insanlığı, yani bütünü dikkate alır. Bu anlayışa göre, büyük borç gerçekte tüm insanlığa hizmet ettikten sonra ödenmiş olacaktır ve bireyin yalnızca kendisini kurtarmasının hiçbir önemi yoktur. Üçüncü büyük mezhep olan Vajrayana, Mahayana'dan türemiş tantrik bir okuldur. Felsefi açıdan Mahayana'dan çok farklı değildir ancak uygulamada yepyeni yöntemler ekler. Bütün Budist mezhepler "yeniden doğum" (reankarnasyon) ve karma inançlarını kabul eder. Karuna adı verilen Budist merhamet anlayışı da tüm okullarda ortaktır. Bundan başka bütün Budist mezhepleri ve okulları Dört Yüce Gerçek, Sekiz Aşamalı Asil Yol, 12 halkalı nedensellik yasası gibi temel Budist öğretileri kabul eder. [TABLE] [TR] [TD=colspan: 12]Zaman çizelgesi: Budist geleneklerin gelişimi ve yayılımı (yaklaşık M.Ö. 450 – yaklaşık M.S. 1300)[/TD] [/TR] [TR] [TD][/TD] [TD][/TD] [TD][/TD] [TD][/TD] [TD][/TD] [TD][/TD] [TD][/TD] [TD][/TD] [TD][/TD] [TD][/TD] [TD][/TD] [TD][/TD] [/TR] [TR] [TD][/TD] [TD=colspan: 2]M.Ö. 450[/TD] [TD]M.Ö. 250[/TD] [TD=colspan: 2]M.S. 100[/TD] [TD=colspan: 2]M.S. 500[/TD] [TD]M.S. 700[/TD] [TD=colspan: 2]M.S. 800[/TD] [TD]M.S. 1200[/TD] [/TR] [TR] [TD=colspan: 12][/TD] [/TR] [TR] [TD]Hindistan[/TD] [TD]Erken dönem Sangha[/TD] [TD=colspan: 2][/TD] [TD=colspan: 7][/TD] [TD][/TD] [/TR] [TR] [TD=colspan: 4]Erken dönem Budist Okullar[/TD] [TD=colspan: 2]Mahayana[/TD] [TD=colspan: 3]Vajrayana[/TD] [/TR] [TR] [TD=colspan: 5][/TD] [/TR] [TR] [TD=colspan: 9][/TD] [/TR] [TR] [TD][/TD] [TD=colspan: 8][/TD] [/TR] [TR] [TD=colspan: 12][/TD] [/TR] [TR] [TD]Sri Lanka & Güneydoğu Asya[/TD] [TD=colspan: 2][/TD] [TD=colspan: 2]Theravada Budizmi[/TD] [TD=colspan: 5][/TD] [TD=colspan: 2][/TD] [/TR] [TR] [TD=colspan: 5][/TD] [/TR] [TR] [TD=colspan: 4][/TD] [TD][/TD] [/TR] [TR] [TD=colspan: 12][/TD] [/TR] [TR] [TD]Orta Asya[/TD] [TD=colspan: 2][/TD] [TD=colspan: 4]Greko-Budiz[/TD] [TD][/TD] [TD=colspan: 4]Tibet Budizmi[/TD] [/TR] [TR] [TD=colspan: 4][/TD] [/TR] [TR] [TD=colspan: 4]İpek Yolunda Budiz[/TD] [/TR] [TR] [TD=colspan: 12][/TD] [/TR] [TR] [TD]Doğu Asya[/TD] [TD=colspan: 3][/TD] [TD=colspan: 5]Chan, Tendai, Arık Ülke, Zen, Niçiren[/TD] [TD=colspan: 3]Shingon[/TD] [/TR] [TR] [TD=colspan: 3][/TD] [/TR] [TR] [TD=colspan: 12][/TD] [/TR] [TR] [TD][/TD] [TD=colspan: 2]M.Ö. 450[/TD] [TD]M.Ö. 250[/TD] [TD=colspan: 2]M.S. 100[/TD] [TD=colspan: 2]M.S. 500[/TD] [TD]M.S. 700[/TD] [TD=colspan: 2]M.S. 800[/TD] [TD]M.S. 1200[/TD] [/TR] [TR] [TD=colspan: 12][TABLE=width: 891] [TR] [TD][/TD] [TD]Açıklama:[/TD] [TD][/TD] [TD]= Theravada geleneği[/TD] [TD][/TD] [TD]= Mahayana geleneği[/TD] [TD][/TD] [TD]= Vajrayana geleneği [/TD] [/TR] [/TABLE] [/TD] [/TR] [/TABLE] Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Eylül 4, 2011 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 4, 2011 Buda'nın ölümünden bir kaç yüzyıl sonra erken dönem sanghasında, vinaya ve öğreti anlayışındaki farklar, coğrafi uzaklık gibi nedenlerle çeşitli ayrımlar ortaya çıkmıştır. Buna bağlı olarak Üçüncü Budist Konsey dönemine gelindiğinde ilk Erken dönem Budist Okulları olan Mahasanghika (Büyük Cemaat) ve Sthaviravadin (eski yol) okulları kurulmuştur. Daha sonra bu şekilde farklı fikirleri olan 18 okul daha oluşturulmuştur. Bugün bile bu okulların hangi gruba ait oldukları belli değildir. Mahasanghika, dört Shravaka okullarından biri olarak kabul edilmiştir (Sthaviravada, Mahasanghika, Sammitiya ve Sarvastivada). Theravadahttp://www.evreninsirlari.com/sayilar/s73/s1_files/image004.jpg Budist Tapınak, Chiangmai Tayland Theravada kimi zaman Güney Budizm, Pali Budizm, ya da Mahayana Budistleri tarafından "Hinayana" (küçük taşıt) olarak da nitelendirilen, Budizmin en eski okulunun günümüzdeki tek temsilcisidir; disipline ve monastik hayata büyük önem verilir; rahipler için katı kuralları vardır. Theravada yalnızca Pali derlemesi'ni kabul eder, Mahayana mezhebinden farklı olarak mistisizm ve mistik spekülasyonlara yer verilmez, felsefidir; ruhun ve Tanrı'nın olmadığı olgusu üzerine en çok duran Buddhizm mezhebidir. Mahayana mezhebinden farklı olarak yalnızca Gautama Buddha'nın öğretilerinin "üstün" olduğu kabul edilir, daha sonra aydınlanan ve "Buddha" olarak isimlendirilen kişiler Gautama seviyesinde değillerdir, Mahayana'nın aksine diğer uddha'ların da değil yalnızca Gautama'nın öğretileri kutsal metin olarak kabul edilir. Nirvana'ya ulaşmak için pek çok kere ölüp yeniden doğarak "gelişmek" gereklidir. Mahayana] Ana madde: Mahayana Mahayana mezhebi içinde, her biri farklı Sutraları vurgulayan, farklı okulları barındırır. En önemlileri, Arık Ülke Budizmi, Zen Budizm ve Niçiren Budizmi'dir. Pali Derlemesi, Mahayanacılar için sadece "başlangıç" seviyesinde olan kutsal metinlerdir. Theravada'dan farklı olarak pek çok Mahayana Sutrası kabul edilir. Hatta kimi okullar bunların öğreti olarak Pali derlemesinden daha ileri seviyede ve üstün olduğu söylenir. . http://www.evreninsirlari.com/sayilar/s73/s1_files/image005.jpg Mahayana Budizmine göre Buda-doğası herkesin içinde bulunur. Aydınlanmaya ulaşabilmiş çeşitli üstün varlıkların insanlara yardım edebileceği inancı, göksel mekanlar ve zengin bir kozmografyaya sahiptir Nanshan Chan tapınağı, Longko Yantai , Çin Zen Budizmi Japon ve Çin olmak üzere başlıca iki okula ayrılır. Çin'de bu okula "Chan" adı verilir. Japon Zen'inden farklı olarak biraz daha felsefidir ve Shurangama Sutra'ya ayrıca önem verilir. Japon Zen'inde başlıca Rinzai, Soto ve Obaku okulları vardır. Rinzai okulu koanlara fazlaca önem vermesiyle tanınır.Zen Budizmi kavramlardan ve kelimelerden daha çok anlamın, mananın üzerinde durmaktadır. İnanca olduğu kadar meditasyona ve kişisel deneye verdiği önemle diğer Budist okullarından ayrılır. Yeniden doğum olgusu üzerinde fazla durulmaz, anı yaşamanın önemli olduğuna dikkat çekilir. Zen Budizminde en çok Lankavatara, Elmas ve Platform (Altıncı Pirin Platform Sutrası) Sutralarına önem verilir. Arık Ülke Budizmi veya Amidism'de ise meditasyon ve deneyimleme değil, iman ön plandadır. Amida Buddha'nın adı sürekli tekrarlanır, böylece öldükten sonra "Arık Ülke" denilen Samsara'nın dışında olduğu kabul edilen bir boyutta yeniden doğulacağına ve oradan da Nirvana'ya daha kolay ulaşılacağına inanılır. Arık Ülke Budizmi kendi içinde kollara ayrılır bunlardan en katısı Jodo Shinshu adı verilen Japon Arık Ülke okuludur. Bu okula göre kişinin kendini kurtarması imkânsızdır; Gautama Buddha'nın öğrettikleri ile dahi kurtuluş artık mümkün değildir (Mappo), günümüzde insanoğlu kendini asla kurtaramayacak bir haldedir. Dolayısıyla meditasyonun veya deneyimlemenin yararı yoktur, kişinin tek yapması gereken Amida Buddha'nın adını Namu Amida Butsu şeklinde sürekli tekrarlaması (Nembutsu), onun gücüne inanması ve böylece öldükten sonra Arık ülkede doğabilmesidir. Arık Ülke Budistlerinin en önemli saydıkları Sutralar: Amitabha Sutra, Infinite Life Sutra ve Visualization Sutra'dır. Niçiren Budizmi tüm Budist mezhepleri içinde en katı olanıdır, diğer bütün Mahayana okullarını "ortodoksluktan, doğru öğretilerden sapma" olarak görür, diğer okullardan farklı olarak en çok Lotus Sutra'ya önem verir. Vajrayana Ana madde: Vajrayana Vajrayana 4. yüzyıl Hindistan’ında oluşan Mahayana Budizmi'nin bir uzantısıdır. Moğolistan Budist geleneği ve Tibet Budizm’i bu uzantının etkisi altında gelişmiştir. Sınırlı olarak da Çin ve Japonya'da kendisine yayılma alanı bulmuştur. Vajrayana kimi zaman “Elmas Araç”, Mantrayana (Mantra Aracı), Tantrayana (Tantra Aracı) ya da Ezoterik Budizm olarak da adlandırılır. Vajrayana, zaman zaman Theravada ve Mahayana'nın ardından, Budizmin üçüncü Yanası (veya 'taşıtı') olarak kabul edilir. Bu görüşe göre 'dharma çarkının üç devri vardır. Dharma çarkının ilk dönüşünde Gautama Buddha Varanasi'de Dört Yüce Gerçek gibi dharmaları öğretmiş, sonucunda günümüze bir tek Theravada'nın ulaştığı Hinayana okulları ortaya çıkmıştır. İkinci dönüşünde ise Bilgeliğin mükemmelleştirilmesi sutralarının Rajgir bölgesinde öğretilmesiyle Mahayana okulları doğmuştur. Dharma çarkının üçüncü devirinde oluşan öğretiler ise Shravasti'de öğretilmiş ve tüm varlıklarda bulunan Buda-doğasını açıklamıştır. Vajrayana da bu üçüncü evreden ilham almıştır. Budizm’in en eski okul geleneği olan Theravada “Vazgeçmenin yolu”, Mahayana’nın Sutra sistemi “Birleşmenin yolu” olarak tanımlanırken, Vajrayana “Sonuca giden yol” olarak adlandırılmıştır. Vajrayana, Mahayana ile aynı felsefi temellere dayanır; daha çok benimsediği yöntemlerle (Tantra teknikleri, Vajrayana) ayrılır. Mahayana'da uygulamalar kabaca iki yola ayrılır: iyi niteliklerin mükemmelleştirilmesi metodu olan Sutrayana ve nihai Budalık hedefini yol olarak benimseyenVajrayāna metodu. Vajrayana tam aydınlanmaya ulaşılmadan önce Buda-doğasının mistik tecrübe ile deneyimlenmesini gerektirir. Bu tecrübelerin aktarılması için, bir ezoterik bilgi kümesinin Budist tantrik yogiler tarafından toplanmış ve nesilden nesile aktarılmış olması gerekir. Uygulayıcı öncelikle yetkin bir ruhani öğretmen ya da guru tarafından kabul edilmelidir. Budist uygulamanın özellikle Vajrayana’da sahip olduğu amaç, akıl sahibi canlıların bağlılığını ve varlığını ortaya çıkaran süreci acı döngüsünden ayırmaktır. Buna göre Vajrayana’da en ulu öğretiyle ilgili olarak iki tür yöntemsel yaklaşım vardır: Mahamudra (Büyük Mühür, Sembol) veDzogchen (Büyük (tam) Mükemmellik)Tantrik uygulamalar Kelime olarak “fikir aracı” anlamına gelen Mantra, Sanskritçe dini şiir demektir. Meditasyon ve görselleştirmenin yanı sıra Mantra’nın sözlü geleneği de özel tantrik araçlar arasında yer alır. Bunun devamında gelen tantrik uygulamalar ise ayinlere, törenlere ve Guruyoga’ya (öğreticinin ruhu ile bütünleşmesine) aittir. Özellikle Tibet Budizm’inde öğretmenlerden öğrencilere doğrudan aktarma ve öğretmeye büyük değer verilmektedir. Budist öğretisinin başlangıç noktası olarak bu uygulamalarla birlikte güvenilir bir bilgi olması önemlidir. Anlayışlı bir şefkat ve doğru bir bakış açısı olmaksızın bu yöntemleri uygulamanın imkânı yoktur. Buda’dan öğrenilen sekiz aşamalı asil yolun ahlaki kuralları tüm Budist yolunun ve tabiî ki Vajrayana’nın temellerini oluşturur. Ayrıca akıl sahibi bütün canlıların aydınlanmasındaki faydanın sağlanması için Mahayana’nın harekete geçmesi daima gereklidir. Öğretiler: Buddhadharma Sanskrit Dharma (Pali dilinde Dhamma) kelimesi Budizm’de iki anlamda kullanılmaktadır:Dünyayı oluşturan etmenler, olgular topluluğu ve doğa yasaları (dharmalar)Buda'nın öğretileri: Buddhadharma, Dört Yüce Gerçek, Sekiz aşamalı asil yol gibi doğrudan Buda'ya atfedilen öğretilerle birlikte, Mahayana ve Vajrayana'da kabul edilen öğretileri kapsar.Buda Dharma öğretilerinin olduğu gibi kabul edilmemesini söylemiş ve meditasyon gibi birçok zihinsel içe bakış yöntemleri ile doğrulanmasını istemiştir. İnançla değil, ancak kişisel deneyimleme ile bir üstün farkındalık durumu oluşturulabilir ve aydınlanmaya ulaşılabilir. Karma ve yeniden doğum Ana madde: Yeniden doğum Budizmde her varlık sonsuz bir ölüm ve yeniden doğum döngüsü içinde, Altı alem denilen farklı yaşam formları arasında tekrar tekrar varolur. Ancak yeniden doğum kavramı diğer dinlerdeki, sabit ve her şeyden apayrı bir varlığı olan “ruhun göçü”, yani reenkarnasyon inancından farklıdır. Bunun nedeni Budizm'e has iki temel kavramdır: anatta, çevresinden bağımsız bir ben olgusunun yokluğu; ve anicca, her şeyin değişime tabi olması. Karma (Sanskritçe) ya da Pali dilinde karma kelimeleri, eylemanlamına gelmektedir. Budizm'de ise erdemli (kusala) veya zararlı (akusala) istemlerin ve bunların yol açtığı zihinsel etmenlerin, canlıların yeniden doğum süreçlerini ve yazgılarını şekillendirmesini ifade eder.Olumlu ya da olumsuz her eylemin karması, bizzat o yaşam süresinde veya daha sonrakilerdemeyve verecek bir tohum yaratır. Reenkarnasyon (Pali dilinde Punabbhava) ve Karma Buda’dan önce Hint felsefesinde bilinen kavramlardı. Buda, çoğunlukla, batılı alımlamalardan kaçtığı gibi vedik tasarımlarına da karşı gelmekte ve kendi deneyimlerine göre eksiklikleri tamamlamaktaydı. Hint felsefesinde bilinen Atman (Sanskritçe) ya da Atta (Pali dilinde) ‘benlik’i batıya ait düşünce dünyasındaki insan ruhuyla benzer görmekteydi. Buda, bireysel olarak varlığı ve yeniden de doğabilecek sabit bir bütünlüğü reddetti. Bunun aksine Anatman (Sanskritçe) ya da Anatta (Pali dilinde) hakkında görüşlerini dile getirmekteydi. Ona göre Atman’ın tasviri, dünyanın durumu hakkındaki yanılmanın bir bölümüdür. Buda’nın öğretilerine göre kişilik, insanın kendi deneyimleri ve dünyayı algılamasıyla birlikte beş gruptan (Sanskritçe: skandas) oluşmaktadır: Vücut, duyu, idrak, ruhsal farkındalık ve bilinçaltı. Vedik geleneğinde bilinen şey, Budizm’e göre sadece değişmez bir bütünlüğü değil, aynı zamanda sürekli bir oluşumu, değişimi ve ölümü içine alıyordu. Buna göre de yeniden doğuş olamazdı. Budizm’de reenkarnasyonun sadece ‘ruh göçü’ değil, karma bir dürtü olduğu anlaşılır. Bu dürtü, yeniden beliren, bir ya da birden fazla varoluşu yeniden açığa vuran söz konusu dengeli karmabilanzların bir sonucu değildir. Bildik bir alegori mum ışığıyla birlikte bu işlemi, yanan diğer mumlarla karşılaştırır. Ne mum ışığı kalır, ne de asıl mum ışığı olmadan ondan sonra gelenler. Yeniden doğuşun gerekçesi duyu tatminine olan istek, var olma ve gerçekleşme dürtüsü ve Karma’dır. Samsara'nın acı döngüsü Kimi Budistler Aydınlanmış canlılar dışındaki “duyarlı canlıların” olayları algılanmasında temel bir hata bulunduğunu kabul eder. Duyarlı canlılar, doğada tek başına ortaya çıkan olayları kendilerini diğerlerinden soyutlayarak algılarlar. Gerçek bir varlık bu anlayışa göre, her ne kadar asıl özünde “iç varlıktan yoksun” (Shunyata) olsa da, yanıltıcı bir şekilde bir olayın yerine geçmektedir. Bu yerine geçmeden ötürü diğer olaylardan bağımsız ortaya çıkan bir “Ben” tanımı oluşur. Bu “Ben” tanımı ile birlikte temelleri bilgisizlik, esaret ve nefret olan “Kök- Zihinsel zehir” diye adlandırılan üç tanım ortaya çıkar. Bu zihinsel zehir nedeniyle vücut, dil ve ruhla ifa edilen, acıya neden olan eylemler Karma felsefesini ortaya çıkarır. Karma zihinsel izlenimlerin nedeni olarak da tanımlanır. Bu izlenimler zihinsel zehirlenmeye koşullu eylemlerden oluşur ve gelecekteki acı dolu deneyimlerin sonucu olarak da ortaya çıkar. Aydınlatılmamış akıl sahibi canlıların zihnindeki karmik izlenimler (belirgin bir özne kabulüne dayalı olarak) bireysel yaşam gerçekliğinin ortaya çıkmasına neden olur. Yeniden doğumun, yaşlılığın, hastalığın ve ölümün ortaya çıkardığı acının döngüsüne (Samsara’ya) bağlı olan tanrılar, yarı tanrılar, insanlar, hayvanlar, aç ruhlar ve cehennem canlılarının farklı tabakaları bu yaşam gerçekliğinin örnekleridir Sekiz Aşamalı Asil YolSekiz Aşamalı Asil Yol en önemli Budizm öğretilerinden biridir. Bu öğreti, tüm Budist okullarında temel öğreti olarak da gösterilmektedir. Buda’nın belirlediği “Dört Yüce Gerçek”in sonuncusudur ve Nirvana’ya giden (acıları sona erdiren) yol olarak kabul edilir. Sekiz aşamalı asil yol, Pali Kanon’un Digha-Nikaya’sında yer alan ve en önemlilerinden biri olan 22. Buda öğretisidir. Bu öğreti, Mahasatipatthana Sutta’nın da temel taşlarındandır. Budizm, acıdan ve ıstıraptan kurtulmanın ancak bu sekiz yol sayesinde olacağını savunmaktadır.[TABLE] [TR] [TD][/TD] [TD]Türkçe[/TD] [TD]Pali[/TD] [TD]Sanskrit[/TD] [TD]Çince[/TD] [/TR] [TR] [TD]I[/TD] [TD]Gerçek Bilgi[/TD] [TD]sammā diṭṭhi[/TD] [TD]Samyag Drishti[/TD] [TD]正見[/TD] [/TR] [TR] [TD]II[/TD] [TD]Doğru Zihniyet[/TD] [TD]sammā sankappa[/TD] [TD]Samyak Samkalpa[/TD] [TD]正思惟[/TD] [/TR] [TR] [TD]III[/TD] [TD]Doğru Söz[/TD] [TD]sammā vācā[/TD] [TD]Samyag Vac[/TD] [TD]正言[/TD] [/TR] [TR] [TD]IV[/TD] [TD]Doğru Davranış[/TD] [TD]sammā kammanta[/TD] [TD]Samyak Karmanta[/TD] [TD]正業[/TD] [/TR] [TR] [TD]V[/TD] [TD]Doğru Yaşam Biçimi[/TD] [TD]sammā ājīva[/TD] [TD]Samyag Ajiva[/TD] [TD]正命[/TD] [/TR] [TR] [TD]VI[/TD] [TD]Gerçek Çaba[/TD] [TD]sammā vāyāma[/TD] [TD]Samyag Vyayama[/TD] [TD]正ç Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
kelebekxoxo Yanıtlama zamanı: Haziran 4, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 4, 2014 Türkiye'de budistlerin toplandığı dernek yada örgütlenme var mıdır? Çok araştırdım ama çok büyük bir eksik bu biliyorsanız bununla ilgili bir seyler yazın özelden haber verin Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Haziran 5, 2014 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 5, 2014 budizm'e inanların sayısının yaklaşık 500 milyon kişi olduğunu düşündüğümüzde haklı bir serzeniş olarak gözüküyor. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.