nevermore Oluşturma zamanı: Eylül 13, 2011 Paylaş Oluşturma zamanı: Eylül 13, 2011 Psişik fenomenler mucize değildir. Mucize kelime anlamı olarak “insanı acze düşüren” demektir. Yani anlayamadığımız, açıklayamadığımız şeylere mucize diyoruz. İlk çağlarda insanlar doğa olaylarından nasıl korkmuşlar ve mucize olarak değerlendirmişlerse, bizler de onlar gibi, alışık olmadığımız, ilk kez karşılaştığımız ve açıklamasını bulamadığımız olayları mucize, olağandışı olaylar olarak değerlendiriyoruz. İlk çağ insanının kendisine tapmasına sebep olacak kadar korkutan yıldırımın şimdi bir açıklaması olduğunu biliyoruz, hatta onu evlerimizden nasıl uzaklaştırmamız gerektiğinin dahi yolunu bulmuş, paratonerleri icat etmişiz. İşte mucizeler de mekanizmaları, oluşumları hakkında bilgi sahibi oldukça olağan hale gelecek hadiselerdir. Eski bir yogi hikayesinde, kendisinden mucize isteyen birinden yogi parmağını oynatmasını ister ve işte mucize, der. Burada yoginin anlatmak istediği her şeyin bir mucize olduğu yani aslında her şeyin doğal olduğudur. Olaylar arasında fark gözetmez. Bizlerin yaptığı gibi, olayları beş duyunun algılayabildikleri ve beş duyumun algılayamadıkları ayırımına girmez. Bizler zaten ruhsal bir hayat yaşıyoruz. İnsan, ruhun ve bedenin uyumlu beraberliğinin bir tezahürüdür ve sürekli olarak ruhsal dünya ile bir tesir alışverişi içerisindedir. İşte fizik beden ile spiritüel beden arasındaki bu alışverişin yoğunluğuyla bağlantılı olarak her insan psişik tezahürler gösterebilir. Ve bu durum varlığın, enkarne olmadan yani doğmadan önce yapmış olduğu hayat planına bağlıdır. Hepimiz dünyaya doğmadan önce ihtiyaçlarımıza uygun bir hayat planı hazırlıyoruz. Ve bu dünyada bu hayat planımıza uygun tatbikatlar yapıyoruz. Altıncı duyu adı altında toplayabildiğimiz duyular dışı algılarımız, beş duyumuzun uzantıları değildir. Az önce belirttiğimiz ruhsal ihtiyaçlarımız ve ruhsal yanımızla olan irtibatımızın yoğunluğu ölçüsünde bu algılarımızdan yararlanırız. Yani bu algılara hepimiz sahibiz. Ancak bu irtibatın yoğunluğu oranında kullanımda sıklık farkı, farkında olmak ya da olmamak tarzında idrak farkı mevcuttur. Hepimiz bu algıları farkında olarak ya da olmaksızın, şuurlu ya da otomatik tarzda kullanıyoruz. RADYESTEZİ SADECE PANDÜLLE (SAKRAÇLA) OLMAZ Bir çoğumuz bir ortama girer girmez o ortamın vibrasyonel karakterini, enerjetik yapısını tayin edebiliriz. Yanlarında kendimizi rahat hissettiğimiz, huzur veren, gitmekten zevk aldığımız insanlar ve mekanlar olduğu gibi, hiç gitmek istemediğimiz, fazla kalmaya tahammül edemediğimiz mekanlar da olabilir. Radyestezi kısaca maddesel ışınımlar vasıtasıyla insan organizmasında meydana gelen duyumları belirlemek, anlamak yeteneğidir. Daha çok sarkaç ya da çatal çubuk vs. gibi araçlarla yapılır. Radyestezist kimse duyarlı biridir. Kendinden çıkan etkiler ile maddeden çıkan etkiler, sarkacın aracılığıyla birbiriyle karşılaşır. Bu karşılaşma sonucunda sarkaçta hareketler belirir: Dairesel, ileri geri v.s. Basit bir örnek verebiliriz. Televizyonlarımız ile yayını yollayan kaynak arasında antenlerimiz bir aracıdır. İki kaynak rezonansa girmektedir. Çatal çubukla toprak altında su ve maden arama yönteminde de yapılan, çubuğu tutan kimsenin belirli titreşimlere karşı kendini akord edebilmesi ve biraz da ruhsal konsantrasyonunu kullanarak bu radyasyonları “okuyabilmesi” söz konusudur. Hemen hepimiz, bir yerimiz ağrıdığında otomatik olarak elimizi ağrıyan yere koyma eğilimi gösteririz. Ya da anne babalar, çocuklarının ağrılı yerlerine elleriyle masaj yapma, dokunma eğilimindedirler. Tamamen otomatik olarak iyi niyetimizle ağrının dinmesini isteyerek bu hareketi yaparız. Nitekim Anadolu’nun pek çok yöresinde halk arasında el almış diye tabir edilen insanlar şifa dağıtırlar. Geleneksel olarak sürdürülen bu olaylara da mucize gözüyle bakılmaz. Şifacılar iki şekilde çalışır. Ya manyetik ve telkinsel usulü kullanarak bir şifa meydana getirir. Ya da bedensiz varlıklar vasıtasıyla gelen şifa tesirlerini kendi vücudundan geçirerek hasta bölgeye, hasta vücudun her yerine aktarır. Hayat sahibi her şey enerji üretmektedir. Bizler de farkında olalım olmayalım bu enerji alışverişini gerçekleştiririz. Bitkin ve halsiz zamanlarımızda bir bahçede dolaşmak hatta bir ağaca yaslanmak enerjimizi tazeler, dinamizm kazandırır. RÜYALARIMIZ DUYULAR DIŞI ALGILAMALARIMIZIN GÜÇLÜ ÖRNEKLERİNDENDİR Bazen haberci rüyalar adı altında değerlendirebileceğimiz bazı rüyalar görürüz. Bunlar bizim tümüyle beden dışı yanımızla ilgili asıl, büyük, geniş, yüce yaşamımızla ilgili ilişkilerimizden doğan rüyalardır. Uyku bizim spatyoma, öte aleme açılan küçük bir penceremizdir. Ve o pencereden gördüğümüz rüyalar, haberci, uyarıcı, geçmiş ya da geleceği bildiren türden rüyalardır. Rüyalarımız ruh-beden ilişkisinin gevşemesi sonucu oluşmaktadır. Bu rüyaların amacı ve anlatmak istediği, bizlerin ne durumda olduğumuzu göstermektir. Diğer bir neden, kendisine bu bilgiyi, bu uyarıyı veren kaynağın ne derece kapsamlı olduğunu göstermektir. Böyle rüyalar gören pek çok insan olabilir çevremizde. Aile ya da akrabalarımız arasında “Ona malum oluyor” dediğimiz, rüyaları ile pek çok olayı sezebilen insanlar vardır. Özellikle de anneler, çocukları uzaktayken rüya yoluyla onlarla iletişim kurabilirler. Hepimizde olmasına rağmen bu psişik yetenekler bazı insanlarda çok daha ileri seviyededirler. Nasıl bazı insanlar, daha iyi müzisyen, kimi daha iyi yazar ya da marangozsa, o insanlar da daha hassas algılara sahiptir. Ancak bu hassasiyet aynı zamanda ağır bir sorumluluk da getirmektedir. Bu tür yeteneklerin olumlu yönde geliştirilmesi için sağlam bir kişilik gerekir. Vicdanlı, egosunu kontrol edebilen, sevgi enerjisini tezahür ettirebilen kişiler, diğerlerine göre daha başarılı olabiliyorlar. NİYET ÇOK ÇOK ÖNEMLİDİR Psişik yeteneklerin büyük bir hizmet anlayışı içerisinde, varlık ve insan sevgisiyle birlikte, insanları kandırmak istismar etmek değil, yardımcı olmak, onları ruhsal dünyanın hakikatlerinden haberdar etmek, iki alem arasındaki tükenmeyen iletişimin varlığını göstermek için bir araç olduğunu anlamak gerekir. Kuşkusuz bu yeteneklerin varlığı gelişimimize yardımcı olabilir ancak bu yeteneklere sahip olmak ruhsal bakımdan gelişmiş olmanın ölçüsü değildir. İŞ HAYATINDA PSİŞİK YETENEKLER Son dönemde nasıl bizler gelişimimiz için bu yeteneklerimizi kullanmak istiyorsak, iş hayatında da aynı istekler işverenler arasında yayılıyor. Batı düşüncesinin ulaştığı son nokta olarak bakılan Pnömatokrasi kavramı büyük bir dikkatle ele alınıyor ve uygulanmaya çalışılıyor. Günlük yaşamda ruhun hakimiyeti veya ruhsal yasaların ön plana çıkması şeklinde de ifade edilen pnömatokrasi uygulamalarıyla artık insanları kendi fiziki güçleri, zekaları v.s. ile ölçmüyorlar. Gerçek yöneticilerin sezebilen insanlar olmalarına dikkat ediyorlar, psişik yönlerinin olmasını, telepati hatta geleceği tahmin yeteneklerine sahip olmasını bekliyorlar. Şirketin iki yıl sonraki halinin ne olacağına dair bilgi istiyorlar. Yeni çağda işletmelerde yöneticilerden istenen altı beceri şöyle: Yaratıcı sezgi, doğru soruları sormak Duyarlılık, insanları birbirine bağlamak Vizyon, geleceği yaratmak Çok yönlülük, değişimi beklemek Konsantrasyon, değişimi gerçekleştirmek Sabır, uzun vadeli yaşamak Bu şekilde işletmelerde psişik yeteneklerden faydanlanmayı hedefliyorlar. İş hayatının yanı sıra okullarda da imajinasyon tekniklerinden yararlanılarak çocukların sınav stresinden kurtulmalarına çalışılıyor. İş hayatımıza kadar girmiş olan ve artık her insandan beklenen, iş başvurulularında tercih konusu dahi edilen psişik fenomenler mucize değildir. Ruhsal varlıklar olarak bu tarz fenomenleri daha dikkatli bir gözle hayatımızın her anında yakalamamız ve doğaüstülükten uzak, tamamen doğal fenomenler olarak görebilmemiz mümkündür. Nursemin Akkaş Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
KemStruo Yanıtlama zamanı: Eylül 13, 2011 Paylaş Yanıtlama zamanı: Eylül 13, 2011 eline sağlık never güzel konulara değinen yazılar buluyorsun... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.