Jump to content

Geçmiş Yaşamların Hatırlanması


nevermore

Önerilen Mesajlar

Dr. Paul DeBELL geçmiş yaşamlarından birinde bir mağara adamı

olduğuna inanıyor. Corneu mezunu ak saçlı psikiyatr gayet nazik ve ciddi

görünüyor; bürosunun deri kanape, üstü granit kaplı sehpa şeklindeki o bildik psikiyatrist odası dekoru ise onun bu açıklamasını, özellikle garip hale

getiriyor.

Geçmiş yaşamların anılarını hatırlamayı ümit edenleri ipnotize etmekte

uzmanlaştıktan sonra New York'un pahalı bir semtinde, özel muayenehane açmış olan Dr. DeBell, daha önceki o bedenlenmede, "İdare ediyordum, ediyordum, ediyordum ki av oldum," diyor. Dr. DeBell geçmiş yaşamların kişinin benlik algısını nasıl değiştirebildiği üstünde duruyor. Örneğin, kendisi 21. yüzyıl Manhattan'ındaki bir psikiyatrdan daha fazlası zira bir Tibetli kesişin bedeninde ve de soykırım sırasında yahudi komşularını ele vermeyi reddeden vicdanlı bir Alman'ın bedeninde de bulunmuş olan ebedi bir ruh olduğuna inanıyor.

Tekrardoğuş inancının, "tarihi sizin tarihiniz gibi deneyimlemenize izin veriyor,

İnsan olmanın ne anlama geldiğine dair farklı bir algı veriyor" olduğunu söylüyor. Winnipeg, Manitoba'dan emekli dil öğretmeni Peter Bostoek ise l880'lerin başlarında Derbyshire, İngiltere'de büyük bir malikaneyi -muhtemelen

Chatsworth- idare ettiğini anlattı. Ünlü İngiliz yazar Jane Austen'ı bile şaşırtacak

çarpıcı bir kurguyla, o zamanlar malikanenin mutfağında yemek pişiren bir

kadın olarak bedenlenmiş ve şu anda eşi olan jo-Anne'in ruhuna aşık olduğunu

düşünmekte. O sırada başka biriyle evli olan Mr. Bostoek, hislerini açıklayamamış.

"Bir ruhun, tanıdığına rastladığında yaşadığı türden bir çekimi ve tanımayı"

paylaştıklarını söyleyen çift, onlar gibi kişi başı 355 Amerikan Doları ödeyen 200 katılımcıyla birlikte, geçen ay Rhinebeck, New York'ta. Amerika'nın tekrardoğuş konusunda önde gelen savunucularından biri olan Dr. Brian Weiss tarafından düzenlenen hafta sonu seminerine katılmışlar.

Seminerin ikinci gününde mavi, dingin gözleriyle kartal gibi bakan altmış

beş yaşındaki Dr. Weiss, sağlıklı bir öğle yemeği için ara verdiğinde, Batı'da

tekrardoğuş konusuna gösterilen ilgi artışı üstünde konuştu. Columbia

Üniversitesinde ve Yale Tıp Okulunda eğitim alan Dr. Weiss, 1988'de Geçmiş

Yaşamlar, Ölümsüz Ustalar adlı kitabını yayınladıktan sonra, tıp çevreleri

tarafından sansür edilmişti. Dr. Weiss bu kitapta, Catherine takma adıyla andığı

bir hastasının hayatını felç eden fobilerinden ipnoz altında, pek çok geçmiş

yaşamı hatırlayarak kurtulması sürecini ayrıntısıyla anlatmaktadır. Kitaptan birmilyonu aşkın adet satıldı. Şimdi, Dr. Weiss, "Doktorlar bana e-posta yolluyorlar. İtibarları ve kariyerleri hakkında eskisi kadar endişeli değiller.

Bunu açıkça konuşabiliyoruz. Ve yalnızca psikiyatrlarla değil, cerrahlarla ve mimarlarla da," diyor.

Geçen yıl, Din ve Toplum Hayatı üstüne Pew Forum tarafından açıklanan verilere göre, Amerikalıların artık dörtte biri tekrardoğuşa inanıyor (Kadınlar, erkeklere kıyasla; Demokratlar, Cumhuriyetçilere kıyasla daha çok inanmaktalar.) Yakın zamanda Elle dergisinin yaptığı söyleşide Julia Roberts, bir hristiyan olarak yetiştirilmiş olmasına rağmen, "Pek Hindu oldum," demiş; ünlü oyuncu geçmiş yaşamında bir "köylü devrimci" olduğuna inanıyor.

Mayıs ayında Cannes Film Festivalinde, "Geçmiş Yaşamlarını Hatırlayabilen Boonmee Amca" adlı, tekrardoğuşu konu alan bir Tayland filmi en büyük ödülü kazandı. Filmde ölüm döşeğindeki yaşlı bir adam ölüleri de tıpkı yaşayanlar kadar capcanlı ve bir öküz olduğu geçmiş yaşamını da şu anki yaşamı kadar net

görmektedir.

Dinsel açıdan insanın doğum, yaşam, ölüm ve yeniden doğum hikayesi Batı' da bin yıldır, nispeten düzdür. Doğdunuz. Yaşadınız. Öldünüz. Yargılanma sonrasında ebediyen cennete (veya cehenneme) gittiniz. Sonsuzluk sondu: temyize izin yoktu. Ama bir milyar Hindu ve yarım milyar Budist -kadim Yunanları, belirli yahudileri ve birkaç hristiyanı saymıyoruz bile- binlerce yıldır tamamen farklı bir şeye inanmışlardır. Onlarınki, ilahiyatçıların deyimiyle,

döngüsel bir görüştür. Doğarsınız. Yaşarsınız. Ölürsünüz, Ve hiç kimse mükemmel olmadığı için, canınız -herhangi bir mecazi anlamda başka bir mekanda veya kürede değil de tam burada, bu yeryüzünde- tekrar doğar.

Columbia Üniversitesinin ilk Hindu din görevlisi olan Gadadhara Pandir Dasa buna bir "baştan-yapma" adını veriyor; tıpkı yeniden girmeniz gereken bir "kurtarma sınavı" gibi. Sayısı belirli olmayan birçok denemeden sonra, ebedi can, en sonunda kusursuzluğa ulaşır. Ve ancak o zaman can, Hindular'ın mokşa (veya serbestleşme) dediği şeyde, Tanrı ile yaşamaya gider.

Spiritüel mantaliteye sahip Amerikalılar, Beatles'ın 1968'de Hindistan'a gidişlerinden beridir Doğu dinleri ile bir aşk macerası yaşamaktaydılar ama neredeyse bir nesli aşkın bir süredir, tekrardoğuş sınırda veya hatta utanç duyulacak bir inanç olarak kalmıştı.

Geçmiş yaşam terapistleri ve araştırmacıları için bir profesyonel standartlar grubu olan Uluslararası Regresyon Terapisi Kurulu'nun başkanı Janet Cunningham, "Hatırlıyorum da otuz yıl önce, biri tekrardoğuş hakkında bir şey

öğrenmek istediyse, bir kitapçıya gidip en arka köşedeki 'Okült' rafına giderdi," diyor: "Gizlice bir iş yaparmış gibi." Artık Doğu arka bahçemizde, her yoga stüdyosunda ve internet üzerinden ulaşılabilir halde. Aynı zamanda, Batı dinleri de giderek artan sayıda insanı -ôzellikle genç yetişkinleri- doyurmakta başarısız olmakta. çoğu hristiyan ve yahudi olarak yetiştirilmiş kolej öğrencileriyle görüşen Mr. Dasa, onların "maneviyat veya din fikrinden vazgeçmiş olmadıklarını ... yetiştirildikleri dogmadan bıktıklarını" söylemekte. 2008 Amerikan Dinsel Kimlik Taramasında, Amerikalıların yüzde 15'i herhangi bir dinsel gelenekle bağlantıda olmadıklarını ifade etmiş; bu rakam 1990'daki rakamın iki katı.

 

Boston Üniversitesinde din profesörü ve Tanrı Tek Değil: Dünyayı Yöneten Sekiz Rakip Din adlı kitabın yazarı olan Stephen Prothero, Doğulu dinsel uygulamalara yönelik Batılı ilgiyi incelemiş ve tekrardoğuşa duyulan ilginin, Amerikalıların görece refahı ile ilişkili olduğunu önermekte. İyimserlikleri ve maddi başarılarıyla modern Amerikalıların, tekrardoğuşu, ebediyeti bir gün daha ertleme şansı olarak gördüklerini söyleyen Prothero, "Tekrardoğuş öldüğünüzü hiç söylemek zorunda kalmamak demektir," diyor. »

Tekrardoğuş inancının popüler tedarikcileri bugünlerde, keşişler veya ilahiyatçılar değil de terapistler: akıldışı inancı doğrulayan, bilim ile din arasındaki aracılar. Dr. Weiss, geleneksel bir terapi ortamında geçmiş yaşamlara rastlamayı beklemeyen bir tıp doktoru olduğunu vurguluyor. ("Guru değilim, profesörüm," diyor.) Kitabında anlattığı hastası Catherine'in ipnoz altındayken, uydurup icat etmesine imkan olmayan ve tarihsel açıdan doğru olan ayrıntılarla pek çok dönemi ve mekanı hatırlayışını anlatıyor.

İpnozla regresyon yöntemini eleştirenler ise hastaların böyle vizyonlarını bilimsel açıdan şüpheli görmekteler. Virginia Üniversitesinde. geçmiş yaşam anlatılarım inceleyen çocuk psikiyatrı Dr. Jim Tucker, "Yine de, zihin boşlukları doldurur," diyor ve ekliyor: "Bu vizyonların rüyalardan ne farkı var, asıl mesele bu." Yine de Dr. Weiss'ın itibarlı geçmişi ve başlangıçta kuşkucu oluşu, aksi takdirde konudan uzak durabilecek İnsanlara inanç kapısını açmakta.

Harlem' de yaşayan ve annesinin ölümünün ardından tuttuğu yasla başa çıkabilmek için Dr. DeBell' e başvuran (adım vermek istemeyen) kırk yedi yaşındaki bir kadın, "Yeni Çağcı tiplerden değilim," diyor, "Annemin ölüm tarzına gerçekten ama gerçekten çok öfkelendim. Hani neredeyse şahsıma aldım. Bu korkunç şey benim ailemin başına nasıl gelebilirdi? Çok iyi bir insandım." Geleneksel konuşma terapi si yaptıkları iki seanstan sonra Dr.

DeBell onu ipnotize etmiş ve kadın, geçmiş yaşam anılarını keşfetmişti.

Birinde, Amalfi Sahili boyunca kumaş satan bir İtalyan tüccardı; diğerinde, Afrikalı bir lokman hekim, bir diğerinde ise hastalara yardım eden, özgür bırakılmış New Orleans'Iı bir köleydi, Bu derin dalışın "çok yardımcı" olduğunu söylüyor. Yaşamına -ve de annesinin ölümüne- dair daha geniş bir bakış açısı edinmiş: "Daha huzurlu hissettim kendimi. Annem geldi, benim için harika şeyler yaptı ve yoluna devam etti."

Freudçuluk sonrası dünyada, geçmiş yaşam terapisinin avantajları çok. Her şeyden önce, hızlı. Bir regresyon seansı genellikle birkaç saat sürüyor ve saatine 100 kusur Amerikan Doları ödeniyor. Ipnoz altındayken hasta yönlendirmeli imgelemeyi izliyor. Rhinebeck'teki atölye çalışmasında, Dr. Weiss 200 katılımcıyı meditatif bir duruma sokup, ardından onları beş kapıdan birine girmeye teşvik etti. Kapıların üstünde 1850, 1700, 1500 vb. yıllar vardı (Muhabirinizin tek imgeleyebiIdiği Vermeer tabloları, rahat mutfaklarda köylüler ve oynaşan burjuvalar oldu.) Dr. Weiss, "Herhangi iyi bir terapist bu teknikleri kullanabilir; bunları bir haftada öğrenebilirsiniz," diyor. Klasik psikoanalizde hastalar ebeveynlerinden, çocukluk travmalarından ve rüyalarından söz etmek için doktorlarını haftada birkaç kez görmek zorundayken, geçmiş yaşam terapistleri sorunların kökenini oluşturan anılara tek seansta erişebileceklerini vaat etmekteler. Dr. Weiss duygusal boşalım ve şifanın, neredeyse derhal ortaya çıktığını söylüyor. "Altı ay boyunca güven inşa etmenize gerek yok. Bu, hızlı biçimi." Geçmiş yaşam terapistleri arasında, bir geçmiş yaşam anısını "değiştirmek" yoluyla duygusal problemlerin çözülmesi mümkün müdür tartışması yaşanıyor. Örneğin, boğulmak yerine yüzmeyi öğrenmek ya da bir katile öldürücü bir darbe vurmak. Dr. Weiss bu türden anı manipülasyonuna

karşı olduğunu söylüyor: "Anının değişmeden, düzeltilmeden ortaya çıkmasını isterim." Üstelik, terapistler ipnoz sırasında açığa çıkan bir sahnenin "gerçek" olup olmadığı meselesini bir kenara bırakmış ve "anı" tanımlarını genişletmeye başlamışlar. IBRT başkanı Dr. Cunningham, "Birkaç bin adet geçmiş yaşam regresyonu yapmışımdır," diyor ve ekliyor: "ve bu anıların nereden geldiğini bilmediğimi de söyleyeceğim, Dolayısıyla, 'tekrar doğuş' dediğimizde bu bizim tekrar tekrar doğan tek canımız olabilir. Can enerjisinin bir unsuru olabilir. Kolektif bilinçdışı olabilir. Bazı insanların fanteziye kayabildiklerini düşünmekteyim; zihinden gelen bir benzetme veya mecaz söz konusu olabilir." Hastaların gördükleri şeyler ne olursa olsun," diye vurguluyor Dr. Cunningham, "bunları açığa çıkartmak şifa verici olabiliyor."

Yasal bilimin uç sınırlarında, bazı araştırmacılar bilinci ve bilincin bedenin ötesindeki kalıcılığını incelemekte ısrarlılar. Virginia Üniversitesinde Çocuk ve Aile Psikiyatri Kliniğini yöneten Dr. Tucker regresyon terapisi ve terapistleri için pek iyi söz söylememesine rağmen, ancak tekrardoğuş olarak adlandırılabilecek

olan bilimsel incelemesine devam etmeye kendini adamış durumda. 1960 'lardan itibaren başladığı ve iki­yedi yaşları arasında olup, geçmiş yaşamlarını ipnoz yardımı olmaksızın capcanlı hatırlar görünen çocuklar arasından 2000'i aşkın anlatı derlemiş olan, ustası Dr. Lan Stevenson'un öncü çalışmasını günümüzde Dr. Tucker sürdürüyor.

Dr. Stevenson vaka çalışmalarının büyük bölümünü tekrardoğuşun yaygın olduğu Asya' da yaptı. El yapısı bozuk doğan ve geçmiş yaşamında parmaklarının kesip kopartıldığını hatırlayan bir çocuğun vakası, özellikle ilginç: Dr. Stevenson çocuğun hatırladığı köye gidip böyle bir olayın gerçekleşmiş olduğunu doğrulamış. Geçmiş yaşamlarında 2. Dünya Savaşı sırasında ölen Japon askerleri olduklarını söyleyen ve yerel mutfakları yerine suşiyi tercih eden Burmalı çocuklar da var.

Dr. Tucker Amerikalı çocukları da inceliyor ve on sekiz aylıkken, kendi (ölmüş) büyükbabası olduğunu söylemeye başlayan küçük bir oğlan vakasına rastlamış: "Çocuk en sonunda büyükbabasının hayatına dair öyle ayrıntılar söyledi ki, anne babası onun bunları normal yollardan öğrenmiş olabilmesinin imkansız olduğunu

düşünümekte." Dr. Tucker, bir bilim ve şifa dergisi olan Explore'a verdiği söyleşide, "Büyükbabasının kızkardeşinin öldürülmüş ve büyükannesinin, hayatının son günlerinde büyükbabasına meyvalı süt yapmak için mutfak robotu kullanmış olduğu gibi ayrıntılar," diyerek örnekler vermiş.

Dr. Tucker böyle vakaların tekrardoğuşun kanıtı olduğunu söylemiyor ama açık fikirli olmaya devam etmek istiyor. "Beynin ölümünden ve bedenin ölümünden

sonra yaşamaya devam eden ve bir biçimde yeni bir çocuğa bağlanan bir şey olabilir," diyor ve ekliyor: "Fiziksel evrenden daha fazlasının var olduğuna ikna oldum. Kendi varlığına sahip olan zihin var."

Newsweek dergisi din editörü olan yazarın, New York Times'ta yayınlanan makalesinden özetleyerek çeviren: Yasemin Tokatlı

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...